• Sonuç bulunamadı

Fotoğrafın ünlü ustası Sami Güner (1915-1991)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Fotoğrafın ünlü ustası Sami Güner (1915-1991)"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

-T7 b

SAMIGUNER

Fotoğrafın Ünlü Ustası

Sami Güner

(

1915

-

1991

)

G

ünlük haberler içerisinde kamuoyunu en çok üzen olaylar, trafik kazalarıdır. Özellikle son aylarda trafik kaza­ larını, işitmediğimiz, okumadığı­ mız günler yok gibidir.

Fotoğrafçılık sanatımızın ünlü ustası Sami Güner de geçtiğimiz ay, Bolu yakınlarında, bir trafik kazasının kurbanı oldu. Mesleği ile ilgili görevden diğer bir göre­ ve giderken uğradığı bu elim ka­ za, Türkiye çapında yankılar yap­ tı. Bir meslek şehidi gibi, adına düzenlenen görkemli ve hüzünlü bir törenle toprağa verildi.

Duyulan üzüntüler, basınla te­ levizyonda yer alan görüntüler, bir bakıma bu sanat adamının ar­ dından gönderilen anlamlı bir mesaj niteliğindeydi.

Yurt çapındaki üzüntünün el­ bette bir yorumu olmalı?

Bize göre, bu yorumun kayna­ ğında, sevgili Sami Güner’in mes­ lek hayatında, her biri ayrı değer taşıyan özellikleri bulunuyor:

Sami Güner delikanlılık çağına girerken fotoğrafın sihirli akışına tutulmuş ve bu akışı, direksiyonu duraklayıncaya kadar, tam gazla sürdürmüştür.

Sami’nin bir meslekte zirveye çıkması, objektifini, her ülkede, her konuda konuşturmasını bil­ mesinden ve ona bütün ruhuyla yön vermesindendir.

Sami Güner, yorumladığı tabiat köşelerine, olaylara, daima sıcak gözlerle bakmıştır. İç dünyası, dostluk ve sevgi denilen tılsımlı değerlerle dopdolu olduğundan, bu değerleri çevresine de

cömert-TAHA TOROS

çe yansıtmıştır.

Yüzü gibi ruhu güzel olan Sami Günerin imrenilecek özellikleri vardı. 75 yaşındayken bile, 25 ya­ sındaki bir delikanlı gibi çalışır­ dı. Bu sistemli ve rasyonel çalış­ ması sayesindedir ki, patika yol­ lardan geçerek, pürüssüz bir düz­ lüğe çıkabildi. Öte yandan, olağa­ nüstü çalışması yanında, örnek bir prensip adamıydı.

Yılların yıpratamadığı bir dirlik, feleğin diz çöktüremediği bir çe­ viklikle gecesini gündüzünü tut­ kusuna doyamadığı mesleğine adamıştı.

Doğa, insan, folklor, tarih ve coğrafya konularını, ustalıkla kullandığı objektifinin süzgecin­ den geçiren Sami Güner, yayınla­ dığı albümler ve özellikle yurtdı- şında açtığı sergilerle seyyar bir elçimiz olmuştu.

Sanatımızı, kültürümüzü, tarihî abidelerimizi, zengin folklorümü- zü böylesine dünyanın dört köşe­ sinde tanıtmasındaki hizmet zev­ kini, milletimiz için, yüreğinin derinliklerinden duyan bir sanat­ kârdı.

Sami Güner güleryüzlüğü, mo­ ral verici sözleri, hümanistliği ve eşsiz vefasıyla dost çevrelerinin müşterek sevgilisiydi.

Sohbetlerinin çoğunda heye­ canla yansıttığı gibi 1915 yılında Piriştine’de doğan Sami, çocuk yaşında göçmen olarak anavatan kıyısına çıktıklarında, babasının elini tutarak, toprağı öpmüş ve hıçkıra hıçkıra ağlamıştı.

8 yaşındaki bu çocuğun gözyaş­

ları -ilerisi için- bu toprağa düş­ müş olan bir tohumdu. Daha son­ raki yıllarda bu göçmen aile, Ege ve Akdeniz kıyılarında sürdür­ dükleri yaşamlarını İstanbul’da noktaladılar. Sami, çocuk gözlem­ leriyle içine sindirdiği sıcak anı­ larla İstanbul Lisesi’nde okumuş­ tu. Merkez Bankası’ndaki görevi­ ne başlarken, hep bu ülkenin abi­ delerine, insanlarına hayranlık duyarak yaşadı. Merkez Bankası­ ndaki çalışma odasından her gün doya doya seyrettiği Süleymani- ye’yi yıllar sonrası 408’er sayfalık iki muazzam ciltlik eserde “Mi­ mar Sinan’da ne güzel yorumlam- lamıştır.

Yarım aşırdan fazla bir meslek uğraşısı... Dile kolay. Onbinlerce Dia..Değeri tahmin edilemeyen bir hazine. Yurtdışında Türkiye’­ yi tanıtan 40’ı aşkın sergi. 40’a ya­ kın birbirinden güzel eserler...r

Türk yurdunu Türk sanatını, Türk abidelerini, Türk insanını objektifinde konuşturan bir ide­ alist...

Bir insan ömrüne sığ d ırılm a­ yacak bu eserlerden dolayı aldı­ ğı takdirnameler, teşekkürname-' ler, dünya çapında ödüller; takdir ve sevgi dolu duygular... İşte mes­ leğinde, gelecek kuşaklara, örnek olacak bir adam. Bir trafik kaza­ sında objektifi kırılan, sehpası parçalanan ve dünyası kararan bir sanatkâr ve çağdaş fotoğrafçı­ lık tarihinin zirveye çıkmış usta­ sı...

İnsanlar yaşlandıkça, çevresiy­ le ilişkileri gevşer. Bu bir tabiat kuralı gibidir. Yaşlıların, yeni dost

(2)

SAMI GUNER

edinmeleri yeni çevrelere girme­ leri güç olduğu gibi, mevcut dost­ larıyla da temasları azalır. Soran­ ları arayanları seyrekleşir.

Bazı toplumlarda, yaşlıların yal­ nızlığa terkedilmesi veya kendini terk etmesi daha az görülür.

Burada belirtmek istediğim olay şu: Sami Güner’in yaşlandıkça, dostları azalacağına çoğalmıştır. Bir istisna teşkil edecek derecede her yıl artan bir dost kalabalığı­ nın, her yıl genişleyen bir kültür çevresinin içerisinde yaşayabil­ meyi Sami kadar başaran kimse­ ye az rastlanır. Onun dinamik varlığı, herkesle dost olabilme sa­ natının inceliklerini bilmesi, za­ man zaman bir yalı apartmanın­ da yaptığı toplantılarla da kanıt­ lanmıştır. Özet olarak Sami Gü- ner, insanları gerçekten seven ve bundan zevk alan nâdir kişiler­ dendi.

Burada, birini başarabildiğim için mutluluk duyduğum, birini gerçekleştiremediğim için kalbi­ me hüznü çöken iki anımı dile ge­ tirerek, satırlarımı noktalamak is­ tiyorum:

1) Gazeteciler Cemiyeti Başkan­ lığını -rekor düzeyde- uzun süre üstlenen ve (yazarların piri) anla­ mına gelen (şeyhülmuharririn) olarak tanınan merhum Burhan

Felek, yakın dostlarımdandı. Sa­ mi Güner de yakın dostumdu. Uğ­ raş alanları ayrı olan bu iki dos­ tumun, tanışıkları olmamıştı. Oy­ sa Sami Güner, tanınmış kişilerin sohbetlerinde bulunmayı ve on­ ların değişik pozlarını tespit et­ meyi severdi. Esasen toplumun ünlülerini derlemek, kültür ve sa­ nat olaylarına âşinâ olan her fo­ toğrafçının baş vurması gereken bir görevdi. Nitekim birkaç fotoğ­ raf ustası biliyorum ki, bunu hak­ kıyla yerine getirmişlerdir.

Sami gibi, yaşlılara ve kültür adamlarına saygı duyan, bir fo­ toğrafçının Burhan Felek ile de ta­ nışmasını arzuluyordum.

Rahmetli Burhan Felek sah gün­ lerini sohbete ayırmıştı. O gün so­ kağa çıkmaz, sevdikleriyle evinde sohbet ederdi. Böyle bir sah günü Sami’yi Burhan Felek’e götür­ düm. Sami Güner, olay yaratan, 374 sayfalık bir dev eser olan (Turkey) adlı albümünü imzala­ yıp Felek’e sunmuştu. Taraflar bu tanışmadan öylesine mutlu oldu­ lar ki, akşamın çoktan geldiğini, karanlığın İstanbul üzerine çök­ tüğünü, farkedememiştik.

Burhan Felek, spor sevgisinden ve bilgisinden başka, fotoğraf sa­ natında da üstad sayılırdı. Bizde fotoğrafçılığa dair ilk kez kitap ya­

zanlardan biriydi. Hatta savaş fo­ toğrafçılığı da yapmıştı. Sami’nin kullandığı makinaların markala­ rını, objektiflerin inceliklerini bir uzman gibi soruyordu. Sami Gü­ ner, onun bu çok bilgi taşıyan so­ rularını, uzmanca cevaplamıştı.

Felek, bu sohbetten ve Sami’yi tanımaktan çok hoşnut oldu. İki gün sonra Felek’in meşhur köşe­ sinde, Sami’nin o güzel albümü için (bir şaheser münasebetiyle) başlıklı makalesi yayınlandı. Bur­ han Felek, Sami’nin bu albümü­ nü her açıdanAlm anya’da Fran­ sa’da yayınlananlardan çok üs­ tün buluyor ve Sami’yi, zirveye çı­ kan bir usta kelemiyle, övgülerle kutluyordu.

2) Fotoğrafın Türkiye’ye nasıl girdiğini ve o dönemde yobazlar tarafından nasıl dışlandığını, bu nedenle mesleğin âdetâ gayri­ müslimlerin tekeline terk edilmiş olduğunu, zaman zaman sohbet­ lerimizde dile getirmişizdir. Bu konu açıldığı zaman Sami Güner benden, Türk fotoğrafçılığının gü­ nümüze kadar geçirdiği dönem­ leri içeren bir tarihini yazmamı isterdi.

Gerek iç, gerek dış arşivlerden derlenen notlarımdan yararlana­ rak ve arşivimde bulunan bâzı belgeleri de kullanarak (Kevork Abdullah’tan Sami Güner’e) adlı bir (Fotoğrafçılığımızın Tarihçe­ s i n i hazırlayacaktım. Hatta bâzı bölümlerini de tasarlamıştım. Ne var ki, o yıllarda, daha başka kül­ tür ve sanat konuları çalışm ala­ rımın ağırlığını oluşturmaktaydı. Bu nedenle Sami’ye söz verdiğim konu, ikinci plana atılarak erte­ lenmişti. Sami Güner’in bu konu­ daki son sitemi, hâlâ kulağımda- dır. Anlayışlı bir dosttu. Yaşımın hayli ilerlemesi, sağlığımın uzun­ ca süre bozulmuş olması yüzün­ den bu konuyu ertelemiştik. Ama, bu yıl konuyu ele alacaktık.

Başka konulardaki çalışmaları­ mı bir tarafa bırakarak, bu aziz dostun arzusunu sağlığında yeri­ ne getiremedim. Bu satırları ya­ zarken gözlerimin yaşlanması bundandır.

29

286

Referanslar

Benzer Belgeler

ıBen, işini, Kendi czkayııaklanyla yapm asını seven bir adam ım Şimdiye kadar bütün yadnm tanm ı, özkayıiaktan yaptım Bu y ıl İlk defa biraz açıldım

Chandra’n›n bir yandan X-›fl›nlar›n›n enerjilerini ölçerek, bir yandan da Günefl rüzgar›ndaki parçac›klar›n say›s›n› ölçerek yürüttü¤ü gözlemlerse,

Core conversion calculations have been carried out for different core loadings of the TR-2 reactor in order to find out the optimum design for the radioisotope production.. Using

It was revealed that the oil-gas-condensate filtrate samples did not contain significant Pu isotopes content (<0.02 Bq/1), and this enables to suppose Pu isotopes to be

BizanslIlar tarafından tesis edilmiş olan Hiyeron mevkiini hükümdar Prosyas Milâddan 192 sene evvel zaptetmiş, az sonra buradan çekilme­ ğe mecbur olmuştu.. Çok

Eski Erzurum Milletvekili Hüseyin Avni, Trabzon Millet­ vekili ve eski Adalet Bakanı Hafız Mehmet, Ordu Milletvekili ve Ziya Hurşit’in ağabeyi Faik, Saruhan

Bu yalı bilâhare Haşim Paşaya in­ tikal edince, Paşa tabiatı iktizası bü­ tün emlâkinde yaptığı gibi bunu dahi aşı boyası rengine boyatmış­

Surphiraşdagabet Kilisesi bugün çevresinde ibadet edecek Ermeni vatandaşların sayısı azaldığı için haftanın sadece iki günü kapılarını açıyor: Perşembe ve