• Sonuç bulunamadı

Üsküdardaki çinili cami şimdi bir harabedir

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Üsküdardaki çinili cami şimdi bir harabedir"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

( e

m Evliya Çelebi Tetkikleri

Üsküdardaki Çinili

Cami Şimdi Bir

İ

stanbul Türk hâkimiyetini bu

topraklara çiviliyen ve ebe­ dileştiren sayısız anıtlara ve dede

bergüzarlarıyle doludur. Hiçbir

şehir kucağında bu kadar çok ta­ rihî Türk eseri toplıyamamıştır. İs­ tanbul asırların hatıralarını sak- lıyan ve konuşan bu tarih yadigâr­ larından mahrum edildiği gün gö­ nülleri büyüliyen cazibesini de ta­

mamen kaybedecektir.

Büyük, seyyahimiz Evliya Çe­ lebi, 1638 yılında Istanbulda ve çevresinde 15714 mabet tesbit et­ miş, Çelebiden 130 sene sonra ge­ len Hadika - Tül - Cevami sahibi 874 c ni ve mesçit saymış. 1902 de yapılan bir istatistikte Istanbul­ da 216 sı yanmış ve yıkılmış ol­ mak üzere 910 cami ve mesçit gö­ rüyoruz. Tarihçi Hammer 877 ma­ betle 275 medrese kaydetmiştir. Evliya Çelebi mabetten başka Is- tanbLlda 19 imaret, 9 hastahane, 1933 sübyan mektebi, 55 Dârulku- ra, 200 sebil, 7991 musluk saymış­ tır. Tekyeleri ve türbeleri kapıyan inkılâp kanunundan sonra, 1925 yı­

lında Istanbulda 124 tarihî ve mi­ marî kıymeti yüksek türbe tesbit edilmiş ve hususî bir komisyon belediyeye (193) medrese devret­ miştir. Geçen sene yeni bir ölçü ile faaliyete geçen komisyon Is­ tanbulda ayakta- duran 580 cami ve mesçit seçmiştir. Şehir bunlar­ dan başka muhtelif yerlerdeki ta­ rihî nişan ve menzil taşları, ke­ merler, su yolları, maslaklar, kale ve burçlarla, birer âbide kıymeti­ ni taşıyan sayısız mezar taşlarile doludur.

Evliya Çelebi üç asır evvel bu anıtlardan bazılarını görmüş ve vaziyetlerini incelemiştir. Hadika - Tül - Cevâmi sahibi de bunlar­ dan yalnız cami ve mesçitleri tes­ bit etmiştir. Daha sonra zamanın bu eserler üzerindeki izlerini ve tesirlerini hiç kimse takip ve kay detmemiştir. Bunlardan birçoklan tamamen, bazılarının da birer par çaları yok olmuş, bir kısmına da ilâveler yapılmıştır.

Cümhuriyet hükümeti şehrin

imarına el koymuştur. Şimdi Is-

tanbulun; yeni bir Evliya Çelebi­ ye ihtiyacı vardır. Bu büyük ve yıpratıcı işi üzerine alan yeni gez gin; hem Çelebimizin seyahatna­ mesini tahşiye ve tashih edecek; hem de âbidelerimizin bugünkü vaziyetlerini tesbit edecektir.

İ

şe Üsküdardan başlıyorum:

Duvar dibinde tramvaydan indim. Karacaahmet mezarlığın­ dan Zeynep Kâmil hastahanesine doğru ilerliyorum. Bir hayır ku­ rumu Karacaahmet mezarlığının duvarlarını yapıyor. Bu büyük ve hayırlı işi takdir etmemek elden gelmez. Şimdi tamir sırası Kara­ caahmet Babanın türbesinin biti­ şiğindeki duvarlara gelmiş, temel­ ler açılmış, müteahhitler kireç ve çimento getiriyorlar. Birkaç ame­ le de mezarlıktan yapı taşı taşıyor­ lar. Burada 1194 de ölen Münec- cimbaşı Abdullah Efendinin ve a- ilesinin, 1272 de ölen Müneccim- başı Sadık Efendinin ve ailesinin, Müneccimbaşı Mehmet Rakım E- fendinin, 1151 de ölen büyük ba­ bası Mehmet Efendinin ve mimar­ başı Kasım ağanın torunlarından III. Selim zamanında Zecriye Emi­ ni olan Arif Efendinin kızı Fatma Zehranm ve Okçubaşızade Mah­ mut Nazirin kızı Emine Raifenin kıymetli taşları göze çarpar. Biz­ de Türk rasatçılık ve müneccim­ lik tarihi henüz hiç dokunulmamış bir mevzudur. Fakat, amelenin tahripkâr elleri tarihçilerden ev­ vel bu taşlara sürünüyor. Bu taş­ lardan tarih için pırlanta kadar kıymetli bazı parçaların duvara konmak üzere ayrıldığını gördüm, içim sızladı. Kaş yaparken göz çı- karmıyalım.

Zeynep Kâmil, hastahanesini geçtim. Beş dakikalık bir yürüyüş­ ten sonra Yenimahallede yolun so­ lundaki Çinili camiin cenup avlu kapısından içeri girdim.

Beynel-Harabedir

Yazan:

Çinili cami, bugün bu haldedir: Çatıları çökmüş, sütunları meydanda kalmıştır.

Türk çiniciliğinin en mütekâmil eseri olan camide mihrap kısmından bir görünüş

milel tezyini sanat tarihinde yer alan Çinili camiin yerine Evkafın kadro harici bıraktığı yıkılmıya namzet bir mabede geldiğimi san­ dım. Bir çocuğa sordum:

— Kızım, Çinili cami burası mı?

Yanılmamışım. Türk çinicilik tarihinde bir merhale olan Kösem Valdenin Çinili camiinin avlusun­ da idim.

Birkaç dakika sonra benimle beraber siz de kalbinizden vurula­ caksınız, hayaliniz bir filiz gibi burkulacak. O vakit bu mabedin tarihini ne ben söyliyebileceğim, ne de karşımda dinleme tahammü­ lünü taşıyan muhatap bulabilece­

ğim. Mabedi gezmeden ev­

vel camiin kapısı üstündeki kita­ beden külliyenin 1050 H 1640 M yılında Sultan Ibrahimin anası ta­ rafından yapıldığını öğreniyoruz. Mimarı da biraz evvel torunlarının mezar taşları kırılarak duvarda kullanılmak istendiğini yazdığım Koca Kasım Ağadır.

C

imi, tek ve sağır kubbeli ve

bir minarelidir, içi kubbe ya­ tağına kadar tamamen çini ile kap

lanmıştır. Türklerin ilk çinicilik devri on altıncı asrın ilk yarısına kadar devam etmiş ve ikinci yarı­ sından sonra renk ve desen itiba- rile büyük bir tekâmüle erişmiş­ tir. On yedinci asrın ilk yarısında bu mektep kapanmış, inhitat devri başlamıştır. Ustad Sinan mimari- sile beraber inkişaf eden mütekâ­ mil çiniciliğimiz bu camile son ese­

rini vermiş ve ondan sonra çökün­ tü devrine girmiştir. Bu mabette­ ki çinilerde beyaz, siyah, lâcivert, açık mavi, yeşil ve kırmızı renkler le karanfil, lâle ve papatya çiçek­ lerinin ahenkli imtizacını görüyo­ ruz. Cami küçük olmakla beraber çinicilik, yazı ve mimarî sanatinin en mütekâmil vasıflarını toplamış tır. işte külliyenin tarihi bu....

Şimdi gezelim: Camiin üç tara­ fını saçak sarıyor. Sağ tarafı ta­ mamen yıkılmış, mermer sütunları ayakta sırıtıyor. Enkaz bir keres­ teci dükkânı gibi ön saçağın altı­ na yığılmıştır. On kısmın saçağı

da tehlikeli bir haldedir. Ben tet­ kiklerimi yaparken gelen birkaç seyyah saçağın altından mabede geçme cesaretini kendilerinde bu­ lamadılar. Belediyemiz görse der­ hal mailiinhidamdır der ve kanca­ sını takar. Sol tarafın saçağındaki deliklerden de gece yıldızları say­ mak mümkündür. Methalin sağ ve solundaki pencere üstü panoları­ nın çinileri tamamile aşırılmış, yerlerine gayrimuntazam ve çir­ kin bir şekilde devşirme çiniler ya pıştırılmıştır.

içeriye girelim:

Duvarlardaki çinilerde; baha­ rın bütün renkleri ve ihtişamile

açıldığım görüyoruz. Yanımdaki

birkaç Amerikalı ve Ingiliz sey­ yahın bu sanat ve renk haşmeti karşısında küçülerek yere geçtik­ lerini görür gibi oldum.

Mermerden oyulan minber taş­ çılık sanatinin bütün inceliklerini

(2)

Üskiidardakî Çinili

Cami Şimdi

Bir

Harabedir

(Başı 7 ncide)

taşıyor. Minberin külahı tamamen

çiniden yapılmıştır. Camiin üç du­ varı kuşatan mor çini üzerindeki yazılar da hat tarihi bakımından pek mühimdir. Mihrabın sağında­ ki yazılı çinilerden “ Bismillâhir- rahmanırrahim,, i ihtiva eden çi­ niler tamamen ve mihrabın sol bordurunden de iki kıymetli par­ ça aşırılmıştır. Sol duvar çinilerin­ den de beş on tanesini de yerinde

görmedim. Minberin sağındaki

pencerede geçen sene rüzgârın

attığı kubbenin büyük alemini paramparça olarak buldum. Ma­ bet mezbeleye düşmüş bir pırlan­ ta bedbahtlığı içindedir. Kapısı, pencere demiri pek perişandır, içinde bekçisi de yok. Geceleri bir uğru elin çinilere uzanmasından korkuyorum. Müezzin Efganlı Ab- dülkerim camiin içini temiz tutu­ yor. Dışını bir harabe sarmıştır. Yaradana sığınarak kapıdan çı­ kalım. Fakat çabuk yürüyelim. Belki tepemize saçaklardan bir parça düşer... Çünkü geçen gün düşen bir parça birisinin başını yaralamış.

Ş

imdi camiin soluna geçiyoruz.

Kıymetli mermer sütunların

yerlere serilerek parçalandığı­

nı görüyoruz. Burası camiin

medresesidir. Yedi odası bir

t dershanesi vardır. Kubbeleri çök­ müş, önündeki revakın mermer sütunları yerlere yuvarlanarak pa­ ramparça olmuş. Odaları abdest- hane yapılmış. Tarih camiin bir de Hünkâr mahfili bulunduğunu kaydediyor. Şimdi bu mahfilden hiçbir eser kalmamıştır. Orta yer­ de oymacılık sanatinin şaheserle­ ri sayılacak mermer parmaklıklı bir şadırvanı manzumenin eski ih­ tişamına ve güzelliğine ağlar gibi çağlayıp gidiyor. Üstündeki kub­ be de yürekler acısıdır. Avludaı dışarıya çıkıyoruz. Biraz solda Kö­ sem Valdenin mektebi, biraz aşa­ ğıda çeşmesi ve çifte hamamları var. Yaramaz çocuklar bu mekte­ bin camlarını ve alçı pencereleri­ ni serseri taşlarına hedef yapmış­ lar, bir tek cam ve çerçeve kalma­ mış. Son zamanlarda çinilere de nişan almıya başlamışlar..

Müezzin Abdülkerim:

— Ah bayım, bu çocuklardan elâman.... Her gün camları taşlı­ yorlar, çinileri kırıyorlar, diyor.

Polis ve öğretmenler bu yara­ mazların kulaklarını çekmelidir. Ben de bu pırlanta tarih yadigârı­ na, Evkaf, Belediye ve Müze ida­ relerinin nazarlarını çekiyorum.

---

o---Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

• Planör yapılırken kalça dışarıya doğru çıkartılmamalı, dizler bükülmemeli, her iki bacak kalçadan dışarıya dönük, sırt hafif yay pozisyonunda tüm vücut

Buna göre insan- daki genetik çeflitlili¤in ortaya ç›k›fl›n- da, rastlant›sal genetik sürüklenme de, do¤al seçilim kadar önemli bir rol oy- nam›fl olabilir.. O da

Ariza sahibi diğer yazılarında, Sul­ tan İbrahim e- hattı hümayun örnek­ leri bildirmekte, beratlardan, tuğra­ dan bahsetmekte ve padişahı işlerden

H er kadınının kulağına cöm ertçe “En çok seni sevdim”i fısıldamasına ve netice­ de arkasında kınk dökük ilişkiler­ den kalabalık bir “kadınlar

Katılımcılar ilk planda 8 saat kesintisiz oturdular, ikinci planda 1 saat oturup yürüyüş bandında orta yoğunlukta 30 dakikalık yürüyüş yaptıktan sonra 6,5

Bilim ve teknolojinin gelişmesiyle, yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin kurulması sonucu; prematüre, düşük doğum ağırlıklı, gelişme geriliği olan bebeklerin yaşama

Bir mesele kendisini alâka­ dar etti mi, artık bu meselenin en küçük teferrüatı dahi gözün­ den kaçmaz.. Tahlilci gözü bi­ nanın çürük taşını

Formüle edilen bu yöntem Şekil 4’te verilen akış diyagramı ile özetlenebilir (Powell, 2004). Bu nedenle sürekli gözetlenmeli, olası tehlikelerin engellenmesi ve