• Sonuç bulunamadı

Türklerin Avrupa'ya tanıttığı sihirli içecek:Kahve

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türklerin Avrupa'ya tanıttığı sihirli içecek:Kahve"

Copied!
47
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÖHKLEBİN DÜNYACA TANITTIĞI K A H V E

İÇİNDEKİLER

A L i r f i n c a n k a h v e n i n b i n y ı l l ı k h i k â y e s i ( g i r i ş ) ^ S ^ î S L B P

' Kahvenin Keşfi ... ... .

1

"■ Kahvenin İlk Vatanı ve Yayılışı ... ... 2

Kahvenin Adı Nereden Geliyor ?

4

Kahve Nasıl Bir bitkidir ? ... .

5

Kahvenin Çeşitleri ve Pişirilmesi ...

6

Kahvenin Z a r a r l a r ı ... ... ... .

6

^

Balaac Kahveden mi öldü ? ...

7

Cemalettin Effcâni ... ... ... ...

8

i.Kahvenin Yararları ... ... .

8

Kahveyi övenler vc Yerenler ... ... . 10

Ktthvenin İstanbul'a Girişi ve İlk K a h v e h a n e ... 11

Kahvenin Düşmanları ... . 14

Mekkeli Kadınların Şikâyetleri .... .

14

Kahve Yüzünden Şeriat Adamları Arasında İ k i l i k ... ...

14

Avrupada Kahve Yasakları

15

TürldLyede Kahve Y a n a k l a r ı ... ... ... .

15

Ebusuud Efendinin Fetvası ... 16

Kahve Yasağı Uygulamasında Baba Oğul Köprülüler ...

17

Kadılara Gönderilen Etairler

17

Yasaklama Yerine Kahve Vergisi ... ... . ıe Softaların Görüşü

1

Kahve İçenlerin Karısı Boş Düşer ... 18

■V Kahvenin Türk Saraylarına Çirişi ... . 19

Hileli Kahveler ... 19

Kahvenin AvrupalIlara Türkler Tarafından Tanıtılması •••••••..••20

Kahveyi Parislilere Sevdiren Türk Elçisi ... . 21

Kahvehaneye Dönüşen E v ... 26

Fransız Sosyetesinde Modası Geçmeyen Moda i Kahve •••••••••••••

27

Türk Elçislin Kahveoisi Paris'e Yerleşince ... . 28

Yeni O o m a n l ı l a n n Paris'teki Kahve Alemleri ... .

30

Kahvelerin Fransız Sosyal Hayatına H i z m e t l e r i ...

31

(2)

Viyanalılar Türk Kahvesine Nasıl Alıştılar ... ... 33 Kolzchitzky •••••«... ... . 33 Kahvenin Orta Avrupaya Yayılışı ..•••... 34

Kahvenin Venedige Girişi 34

Kahvenin Londraya Almanyaya , İspanyaya , Ameri kaya Tanı­ tılışı ... .. OsmanlI İdaresinin Kahve İhracını önleyememesi ... 35

Kahveyi En Çok İçen Milletler 36

Türk Kahvehaneleri ... 37 Kültürle İlgili Bir Kaç İstanbul Kahvesi •••••••••••••••• 39

Piyer Loti Kahvesi 41

YAZI İÇERİSİNDEKİ POTOÖHAPLAR,BELGELER

Lohife

Renkli 2 £rtpostal(eski İstanbul kahveleri)

4/A

19#asırda bir kahve ... ... .

4/B

kahve ağacı

... ... .

5/A

Kâhve dibeği ve değirmeni ... .

6/A

Renkli kartpostal ile Londra müzesindeki resim

6/1

Balzac

...

7/A

(BACH)ın kahve şarkısı ... ...

9/A

Lelling’in bir gravüründenıBogasiçinde kahve

ıı/A

ski bir kahvenin iç görünüşü Gravür)

12/A

Laleb’te bir gece eğlencesi(C-ravür)

14/A

•JBki bir yazma eserden

(kahve faslı) 2 parça ... I8/A

Istanbulda 20.asır başında bir k a h v e ... I9/A

Istenbulda eski bir mahalle kahvesi ...

19/3

îransaya g»mhn±t. ahveyi tanıtan Türk Jİçişi.. 22/A

I4.Louis ... ...

2

4/A

Molifir

...

25

/A

Paris’in ilk kahvelerinden b i r i .... ... .

27/A

Paris’te bir acık hava Türk k a h v e s i ... .

28/A

Tanzimat devrinin Sefaret imamı Paris kahvesinde30/A

(La Leğence!ile(La Closerl deeLilas)kahveleri. 3I/A

Merzifonlu Kara Lustafa Paşa ...

32/A

Viyana b o z g u n u ...

32/3

Türk kahvesini Viyanalılara tanıtan KOLSCHIZKjf 33/A

Meddah kahveleri ...

36/A

İngiliz ressamının gözüyle»Bogaziçinde kahve

36/b

Istanbulun eski kahveleri ..*••• ••••.... .

37/A

? "

H

H

... 37/B

m

«

m

n

... 37/C

Ahmet Rasim ile Lahmut S a d ı k ... .

38/A

Anadolu kıraathanesi ... 38/B

Meserret kahvesi ...

38/0

Nargile saf

ası

...

30/D

Beyazıttaki Sahaflar kahvesi

.... .

39/A

(3)

Z . muft#.

TÜRKLEBİN lÜHYA'VA TAIÎITTIÖI,SÎHÎRLÎ ÎÇKÎ s

K A H V E

Bir Fincan Kahvenin Bin Yıllık Hikâyesi l

Her gün içtiğimiz kahvenin , acı tatlı , uzun bir geçmişi var . Onun yaşamında , çelişkili yasaklamalar , gemilerin tabanı delinmek suretiyle çuvallarla denize dökülmeler , kahve pişirilen yerlerin yıkılmanı , içenlerin öldürülmesi gibi tarihe geçmiş düşmanlıklar yanmda,weziyetlerine dair yazıl­ mış övgülü şiirler bulunmaktadır •

Kahvenin , toplumda vazgeçilmez bir gıda niteliğine kavuşuncaya dek,başından geçen enteresan olayları konu alan bu yazımızın ağırlık y nü, Türk- ler tarafından dünyaya nasıl tanıtıldığında toplanacaktır .

Bugün , dünyanın her köşmtnde içilen kahvenin Avrupaya tanıtıcısı TUrkler olmuştur . Hatta lir çok ülkelerde (Türk Kahvesi) adı , asırlar boyu yaşamaktadır •

Bizde kahveye dair hayli yayın yapılmış , onun macerası , yansıtıl­ maya alışılmıştır • Seçmişinde , zaman zaman ”siyah inci'* veya ”tslamların şarabı” diye adlandırılan ve nitelendirilen kahvenin macerası hakkında , doğu ve batı kay­ naklarındaki belgelerle bilgileri; bir arada incelemiş bir yayına , dökümanlı bir araştırmaya TUrkiyede pek matlanmalı aktadır . Biz,-bunu yapmaya çalışacağız . Umarız ki , onun efsanesini , Türklsrin batılılera tanıtmasındaki olayları , kahvenizi yudumlayarak ve gülümsşerek okursunuz .

Kahvenin Keşfi

Habeşistan asıllı olan kahvenin tanınması İle ilgili , efsaneleşmiş hikayeler vardır .

(4)

Kahveyi ilk bulan adam (Şazili) adında bir Arap şeyhidir * Bazı söylentilere göre (Şazili) bir (tarikat) tır ve şeyhinin adı (Ömer) dir . Cezayir kaynaklarına gör* , kahveyi keşfedenler (Şazili) ve (tiria) adında iki araptır • Hatta f ilk zamanlarda kahveye (şazili) adı verilmiş­ tir .

Rivayete göre , keçi ve deve sürülerinin çobanjmrı güttükleri hayvanların garip bir ağacın meyvelerini yedikten aonrafazla canlılık göster­ diklerini t hatta keçilerin mehtapla raksettiklerini görmüşler j Durumu der­ vişlerine anlatmışlar . ünlü bir derviş olan (Şazili)gösterilen ağacın meyve' lerini kaynatarak suyum» içmiş . Kendisi de aynı canlılığı duymuş ve kahve­ nin meziyetlerini böylece keşfetmiş . (l)

Başka ve az farklı bir kaynağa göre (Şey-ul-Haşan Şazili) 1258 yılında hacca giderken zümrüt dağına altı konak uzaklıktaki bir yerde rastladığı müridi Şeyh Ömer’le uzun uzun sohbet ederken kendisine bir ağa­ cın meyveleri verilmiş . Kaynatılıp içilince çekirdeklerinin niteliği anla­ şılmış . Kahve bu suretle keşfedilmiş . (2)

Kahvenin İlk Vatanı ve Yayılışı

Kahvenin ilk defa nereden çıktığı konusunda , eski kaynaklarda , birbirine yakın bilgiler mevcuttur # Bizler « ötedenberi kahvenin ana vatanını Yemen olarak biliriz « (Kahve Yemen*den Geliri) eski bir tUrkUıaüzdür . Gerçek­ ten evvelki yüzyıllarda t Yemen büyük bir kahve üretioisiydi * Fakat ilk kahve Yemen'e Habeşistan'dan geldi ve orada üretildi . Borbon ve Antil adasında yetil tirilen kahvelerin de Habeşistan asıllı olduğu sanılmaktadır •

Kahve 1000 yıllarında Habeşi atanda* Fidan boyundaki yeşil ağaçla» meyvesi olarak bilinmekteydi .

0

tarihler* kahve hamura karıştırılarak , ekmel lerde kullanılırdı , Kahvenin karın dolurueu bir madde olarak ekmeklerde kulla­ nılması beş asır kadar sürdü . (l)

(5)

-s-Orta ç a g m bîiyUk tıp alimlerinden İbn-Sina İOOO yıllarında kahveyi tanıyıp sevdiğini belirtir . Ancak , o t:aman kahvenin adı başkaydı • Daha çok Habeşistan , Somali ve Abyssinia 'de yetişmekteydi.Abyssinia . ICızıl Denizfa Nil arasındaki bir bölgenin eski adıdır kİ y Habeşistan toprağından sayılırdı .

Paris Milli Kütüphanesindeki yazma eserler arasında bulunan Abd-el-Kadr ’m kitabına göre kahve 1450 yıllarında Yemen'de tanındı ve ye-

tişirilmeye başlandı ,

(Ahmet Raşit) in (Yemen ve San'a Tarihi) adlı kitabında , kahveyi Habeşiatandan Yemen'e getiren kişinin özdeoir Paşa olduğu yazılıdır . Gerçek­ ten kahve y asıl vatanı olan Habeşistandan Yemen'e bir Türk kumandanı tarafın- dan getirtilerek üretildi ye Yemen kahvesi olarak ün yaptı .

Bir zamanlan’ kahvenin en iyisi Yemende yetişirdi . Amerikanın keşfinden sonra y tspanyollar tarafından Brezilyaya götürülen kahve f orada yerleşti . Ra ülke sonradan , Dünyanın kahve ambarı oldu .

Kahve Yemenden sonra Mekkeye ve Mısıra tanıtıldı , Yıldırım Beyazıt devrinde -

0

«manii ülkesi dışında bulunan-Mekke'de kahvehaneler açılmıştı . Sonradan yapılan şikâyetler üzerine kapatıldı .

Ancak , 1511 yılmda^Mısır valisi Kahir beyin yönetimi altında bllunan Mekke'de kahveler yeniden açıldı ve çok tutundu . Bir aralık f İslam akidelsrine göre kahveye kötü bir yafta yapıştırıldı ye yasaklandı , Daha sonra bu yasak kaldırıldı .

Kahirade ilk kahvehane 1581 yılında açıldı , (l)

(l) Orosper Alpini adındaki botanik profesörü 1598 tarihinde yayınladığı Mısırla ilgili kitabında y kahveyi y özetle şöyle tanımlıyor ı (Ha­

lil bey adında bir Türkün zarif bahçesinde y bir ağaç gördüm . Mey­ veleri, danelerden ibaretti , Buna ahali R m ve Ban diyorlar .Bunun kaynatılan suyunu meyhanelerde i çarlar, bizim şarap içtiğimiz gibi. Rı içilenin adına(oaova)diyarlar . Ağacında meyve iken de inceledim

,(l) * * * * *

7

Kokulu, pek sert ve rengi açık yeşildi .)

(6)

Her yıl Mekkeye gelen hacılar kahveyi , İslamların şarabı ve mucize bir içki olarak tanıdılar . Ikı hacılar vaeıtasiyle kahve »

çevredeki İslam ülkelerine girdi , İran , £f£anistan , Libya , Mezopotamya, Suriye f kahveyi tanıyan ve içen ilk ülkeler oldu ,

1575-1578 yılları arasında orta doğu memleketlerinde yaşamış olan Doktor Rauvvolf , bu ülkelerde kahve içtiğini yazmaktadır (l) «

Aynı yıllarda Halep y Şam , Bağdat ve Tahran'da yarı gizli , yarı hoşgörürlük içerisinde , kahvehaneler açıldı . (

2

) Buralarda kahve , Ş yalnız geceleri içilirdi , Bir kısım sofular f önceleri , kahvenin karşısında cephe aldılar . Tkx siyah suyun içilemiyecegini söylediler • Hatta Afrikalıların ve Habeşlerin bu kahve yüfinden renklerinin kara olduğunu , kahve içenlerin siyah­ laşacağını iddia ettiler i

Kahve » o zamanki Osmanlı İmparatorluğu ülkesi içerisinde bulunan Kahire » Şam ve Halepten sonra îstanbula geldi «(Madeleine Cabella )«in kitabına

öre güney rüzgarları kahvenin o nefie koku sn m u minare siluetleri ile dolu lîaliç'e ilettiler . Minareler İntan bulun en güzel süsü »kahve de en hoş içkisi oldu ,

Kahvenin Adı Nereden deliyor ?

Kahvenin adı hakkında değişik rivayetler var . Vatanı Habeşistan olöutfuha göre « akla y a k m i , orada-^f kahve yetişen bir bölgenin eski adı (Kaffa) dan alınmış olmasıdır . (Kahve) şüphesiz f arap asıllı bir sözcüktür . 12

(1) Leonhardt Bauvvolf (ün boyage dans les pays d'orient) adlı anılarını kapsayan kitap

1582

yılında yayınlanmıştır .

(2) Şekspir ailesinin yakınlarından sapılan Sir Thomas Herbert , 1626 senesinde İrandaki İngiliz elçiliğinde görevli bulunduğu sırada t İranlIların kahve içmediklerini vesevmediklerini belirtir ve kahve­ nin değişik şivelerle oradaki adlarını yazar ,

(7)

Kahvenin bazı eski kitaplar (te (bade) yani (içki ) , hatta (şarap) anlamına geldiği yazılıdır . Kahve , (rayiha) yani (koku) anlamını da kapsamak­ tadır .

tiNınrt"#W' ■aiyefrtewaoa&vim gör e , Paris’e kahveyi tanıtan Wirk elçisi Süleyman Ağaya göre,kahve (kuvvet) den gelmektedir . Ona göre kahve insana kuv­ vet verdiği için bu adı almıştır .

Yinr> Yemen çevresinde kahveye

(btutf)

adı verilmiştir . (l)

Kahve Nasıl Bir Bitkidir ?

Kahve ağacı f sıcak ve rutubetli bir hava isteyen , kumlu yamaçlarda yetişen bitki cineindendir « Budamaya , fazla bakıma ihtiyaç göstermez . Bı ağa­ cın çekirdek şeklindeki meyvesi kahveyi oluşturur . Ağaçların çiçekleri yasemine , meyveleri kiraza benzer • Çiçekleri kuruyup döküldükten sonra , ağacın dallarında renksiz çekirdekleri kalır . Bunları sirkelerler . Güneşte kurutuiar:tahta tokmak­

larla döverler . Kabuklarını sıyırıp t öz meyvesini teeydaha çıkarırlar . »ınlar kavrulduktan sonra öğütülür kokulu, lezzetli nefis kahve elde edilmiş olun.

Kahve ağacı,asıl vatanı olan Habeşistan ve Yemen’den sonra İspan­ yolların Amerikaya götürmeleri ile , Brezilya’da geliştirilmiştir . Hatta bu ülke 19. asır ortalarından sonra Dünyanın kahve anbarı oldu •

özel bir iklim isteyen kahve , Türkiyede de yetiştirilmek istendi . Denemelere 1934 yılında başlandı . Nevar ki , bu çabalar , iklim nedeniyle ,

bir örnekten ileri gidemedi .

(1) Kahvenin diğer bir adı ^Moka) dır . Bu sözcük (Kızıl Deniz) in Doğusundaki (Muha) kasabasından alınmadır . B a t ı l ı l a r m Foka dedikleri kahvenin , ilk defa Kızıl Deniz'in Muha iskelesinden ihraç edilmesinden ötürü kahveye bu ad verilmiş­ tir •

Ancak Dünyanın her köşesindeki ad , kahveye yakın bir sözcüktür • Oransızlar Caf4y îngilizler Coffe# , Almanlar Kaffe , Maoarlar Kave , TUrkler Kahve ola­ rak kullanmışlardır •

(8)

îlk zamanlarda kahve , sade içilirdi. . Şekerli kahve içilmesi çok sonradır . Viyanada ilk kez pişirilen acı Türk kahvecine halkın alışabil­ mesi için içerisine bal konurdu . Kahveye süt karıştırılmasını AvrupalIlar , daha doğrusu AvusturyalIlar ile Oransızlar icat etmişlerdir .

Kahve, Türkiyede kavrulur , toz haline getirilip pişirilir . Bazı ülkelerde yalnızca haşlanıp içilir . Sfürkler genellikle kaynar suya şeker atıp sonradan kahvesini koyarak karıştırırlar ve köpüklü içerler .

Tiryaki olanlar , kahveyi değirmenden (l) çıkar çıkmaz , hiç vakit geçirmeden, kaynar suya karıştırırlar . Bunun nedeni , kahvenin toz hâine geldikten son r a , çıkardığı nefis kokunun kaybolmaması içindir .

Bizde kahve , yukarıda değindiğimiz gibi hem şekerli han şekersiz içilir . Genellikle tirykiler şekersiz içerler . Alkol a l a n l a r « » sade kahveyi tercih ederler . Bunun nedeni , alkolün etkinini kesmektir .

Kahvenin zararları

Kahvede bolmiktarda kafein denil«! madde vardır . Kafein miktarı , Ik defa , 1020 yılında (Runk) adlı bir bilgin tarafından keşfedildi . Kafein , cümleyi asabiye üzerinde büyük etkisi ola» bir maddedin, Bu bakımdan , fazla kullanılması zararlıdır .

Araplar kahveyi (uykuya ve şehvete düşman bir zencij) diye nite­ lendirirler . Kahvenin çok fazla içenler üzerinde evvela canlılık , sonra dur­ gunluk veren iki etkisi vardır .

(l) Vaktiyle kahveyi toz haline getirmek için , tokmaklarla döferler veya iki sert cisim arasında ezerlerdi . Kahveyi ögüteoek özel alet yoktu . 1827 yılında , kahve değirmenini İstanbul'da Tüfekçi Selim adında bir usta icat etti .

(9)

•7'

Kahw^t^^yukari<î« 'tj«l±^i

5

i

2

*ir etkileri yüzünden »-Mekkell katoı- lar-aot4cwsAi*ırwıâ«a şikayetlerini belirten eski eseri*»'* yaatlaraaktadar .

Geçen asrın sonlarına doğru 1B95 yılında (Jil) ve (Kaş) adların­ daki İki doktor,deneylerine dayanarak,kahvenin çok Kararlı olduğunu İlan etti­ ler . Bunlara göre , kahve beyin İle sindirim cihanlarının menfi yönde etkilemek­ tedir . Hazım güçlüğü doğurup raiğde ağrılarının nedenlerlndendi . îştihayı feeaer. Kahvemin , miğdedekl tahribatı İçkinin tahribatına benzer . Yine bu doktorlara göre , dünyada bir kahve hastalığı vardır . Bunun belirtileri şöyledir » Fazla alışkın olanların renkleri sar a n ı , yüzlerinde bir uçukluk peydah olur . Gerçek yaşlarına göre , daha yaşlı görünürler . Yüzlerinde erken buruşukluklar başlar ye bu kişiler vaktinden önce ihtiyarlarlar •

Kahvenin fazlası kalbe , böbreklere ve karaciğerlere zararlıdır .

Kahvenin aleyhinde hayli açıklamalar yapan bu doktorlar , alkolün insanları semirttiğini,, kahvenin zayıflattığını iddia ederler . Fazla içilen kah­ venin gevşekliğe neden olduğunu , hattı kahvenin cüzzam hastalığına,felce kadar

nsanları götürdüğünü belirtirler . Buna karşın olanlarsa , kahve yüzünden felç olanlara dünyada rastlanmadığını savunurlar .

Yaptığımız incelemeye göre yazarlar ve düşünce adamları arasında en çok kahve İçen Balzac’tır .

Balzac Kahveden mİ öldü ?

ünlü Fransız yazarı Balzac, çok kahve içerdi . 0 zamanki kahve fincanları şimdiki çay fincanları , hatta ondan da büyüktü . Balzac ölürken şu sözleri söylemişti t

- ölümüme yegâne sebep olan

50.000

fincan kahvedir l

5

Ct yaşıni^ge^meden

50.000

fincan kahveden öldüğü belirtilen S

(10)

(Cemaleddin Efîjanİ) nin de kahveden öldüğü söylentiler arasındadır •

İslam dininde yeni görüşler ortaya attığından kendi ülke

3

inde barındırılmayan bu büyük din bilgini , bir müddet Mısır ve Pariste yaşamış

.*

daha sonra Sultan Abdülhamit'in ^halifelijff sıfatiyli- îstombula davet edilerek gö«Önünde bulundurulmuştu ,

Zaman zaman , padişahın huzuruna kabul edilen Csmaleddin Ef|taninin bir gün Sarayda içtiği kahveden sonra hemen öldüğü çevreye yayılmıştır , Hatta . o devrin güçlü kalem sahiplerinden Kemal Paşazade Sait bey (ki lastik Sait olarak

tanınır) bu olayı şu beyitle yansıtmıştı *

İçince sade kahve f Huzuru Padişahide , Cemolullahı seyretti Cemaleddin Eflani 1

Lastik Sait bey , devrinin aynı zamanda ünlü mizahçılarından

sayıldığı için , kanaatimize» bu beytinde bir abartma vardır . ÇUnki , Cemaleddin Eflani -incelemelerimize göre- kahveden değil , gırtlak kanserinden ölmüştür .

Kahvenin Yararları

Tıp yönünden kahvenin zararlarını belirten ilim adamları yanında , yararlarını belirtenler çoğunluktadır . Kahvenin yararları şöyle sıralanabilir :

Kahve hazımdır . Yâni,yemek üzerine içildiğinde^ hazmı kolaylaştırır . Asıl yararı , mseimm hayali genişletir , hafızaya güç verir ( hareket sala­ lar ve gevşeklisi giderir •

Nitekim Doktor (Barten) kahvenin yararları arasında en önemli olanınım şöyle belirler *#

(11)

•9

İnsanların sersemliğini giderir ] Şişmanları zayıflatır ye zayıfları seraertir •

Eski batı kaynakları da kahveyi , zihni açıklık sağlayan bir içki İslamların şarabı olarak nitelerler .

Hatta f kahveyi Fransaya tanıtan Türk elçisi Müteferrika Süleyman Ağa, kahveyi İnsanlara güç veren bir anlamdı tanımlarken Fransız sosyetesine şu cümleyi çok tekrarlamıştır :

- K a m ı n d a kahve bulunduğu halde ölenler , doğru cennete giderler • (l)

Diğer taraftan içerisinde bol kafein bulunan kahvenin, kalp gücünü arttırdığı,insanlara oanlılık verdiği,sıkıntılı düşünceleri giderdiği ve İç ferah­ lığı yarattığı savunulmuştur . Kahve Londrada ilk tanındığı yıllarda , eczanelerde İlaç olarak satılmak suretiyle İşlem görmüştür •

Kahvenin ilk İhraç vatanı sayılan Kızıl Deniz Doğusundaki Muha halkı yakalandıkları,uyuz hastalığını kahve sayesinde gidermişlerdir i Yine geçmişte kahve .İranda , koleraya karşı İlaç olarak kullanılmıştır .

Anadoluda askl bir gelenek olarak , fenalık geçirenlere kahve telfesl yalatıldığı bilinmektedir . Hatta başı dönenlere acı kahve İçirilir .

Kahvenin e kİ tabirle -zihne küşaylş verdiği- düşünceye açıklık getirdiği bir gerçektir . Şairler şiirlerini yazarlarken , yazarlar makalelerini hazırlarken ressamlar tablolarını yaparlarken,kahve fincanları en yakın ve sempatik destekçileri olmuştur . Ünlü Şair Eşref'in,hicviye yazmadan önce,İki çay bardağı d o ­ lusu kahve İçtiği söylenir •

Kahvenin M r sohbet aracı olduğu da doğrudur « İnsanları tatlı soh­ betlere sürükleyen ve aralarında dostluk bağları sağlayan eski kahvehaneler halâ anılarda yaşamaktadır • Kahve, folklorumuz da ve edebiyatımızda geniş yankıları olan tekerlemelere ye öykülere neden olmuştur «

(l) Kahveyt Franaaya tanıtan Türk elçisinin bu sözü , Arap bilginlerinden (Ahmet bini Ceddap) ın kahveyi tanımlamasından alınmıştır , Bu bilgin f karnında kahve varken ölen kimse , cehennemin ateşlerinden kurtulmuş olur ve kahve İçen müslüman , ölmeden

(12)

yrjC T ? n™ nlftr YC

YerenİQ--Kahve , y«r o l m » t ı r . ( W

t ır k y ı i

« r d ı r ) »8B«n« haU i™ ll*m aktw iK . Kahv. ,

almıştır »

r fincan acı k a l e n i n Türkülerimiada de yer

Kahve gelir Yemenden Bülbül gelir Çimenden

— —

- -

Ü

t

ç*irlM* vardır . ¿ a h v y o »y{!Uler bulunnrtttadır . h a n a o m d a M y a « « - «

1

« 11# ^

eni nesillerin biraz güç enleyeceği b u manzum kahve nedhiyelerine!en

bir kaçını,sadeleştirerek şöyle özetlemek mümkündür*

" Kahve içmek için-diger içkiler gibi-belirli bir zaman yoktur.Her

zaman,o kara yüzlü sevgilinin sınoıcok yüzüyle karşılaşılabilir.”

" -

ısırı,i-alebi, ,amı dolaşarak .Anadolu'ya gelen b u cihan fettanı,

,arabı tuşa getirdi. Onu her zaman içelim.Conta ehli olanlara

ferahlı!:, dertlilere derman verir. "

" Kahvenin dimağı neşel n d

irdiği bir gerçektir., ah

ve dostları ona

(.udret meyvesi)denişler.Görünüşü koradır anına,insanın yüzünü ak

edebilecek nitelikleri vardır. ”

(13)

11-IXi arada şeyh Çanl)adlı bir eski Arap şairinin yazma eserindeki kahve Övgüsünün gözetle.TürkçecişöylacSir *

rr Biz kahveyi ibadet eder gibi , yudum yudum içtik ..Siz de bilinçli ve kültürlü kişilerle kahve için f Kim kahvenin zevldlni ve yararını inkâr ederse , tanrı onun yüzünü kapkara etsin l Kahvenin faydasını gördüğü halde ona ihanet edenleri Allah ateşlerde yaksın i ))

Btma karşılıktkahvenin düşmanı olan şairler de vardır • Yazma bir risalede .özetle şu sözlerle kahveye karşı çıkılmaktadır t

'tDostlarıma derim k' , kahve toplantılarında bulunmayınız • Zira f öyle meclisler hüzün ve düşmanlık doludur . Kahve zevk veeğleneoy? düşkün.sefih kişilerin içkisidir .)

Kahvenin İstanbul’a girişi ve ilk kahvehane

Kahve , Kanuni Sultan Süleyman zamanında îstanbula girdi . Kahvenin Îstanbula getirilmesi Tahtakalede bir kahvehane açılması , gördüğü rağbet üzerine -her yeniliğe karşı çıkanların teşebbüoleriyle- kapatılması , kahve içenlerin şiddetle cezalandırılması , dinin -kahvenin yasaklanmasında- istismar edilmesi , tarihimize geçmiş olaylardandır . Bu konuda geniş bilgiyi , ( Peçevi Tarihi) vermektedir . Kahve yasağı hakkında bizde yazılanların çoğu İbrahim Peçevi efendinin tarihinden a k ­ tarılmış, bu kolay işlemden başka eski kaynaklardan , geniş çapta araş­ tırma gereği duyulmamıştır . Oysa Türk arşivleri nde, Anadolunun muhtelif şehirlerindeki şeriye sicillerinde,eski yazma eserlerde ve diğer tarih kitaplarında ahve hakkındt hayli bilgiler vardır • Peçevi tarihinden başka Ilanmer tarihi , âli Tarihi , Vakanüvis Esat efendi ye Eeat efendinin tarihi­ ne haşiye yazan tarihçi Bahir efendi , Katip Çelebi , Evliya Çelebi , Solak- zade t Ata Tarihi ( lütfi Tarihi , Ilafid efendi ve daha bir çok eski tarihldr ve tarihçiler kahveden bahsetmişlerdir . Batı kaynaklarında da kahveye dair nioe bileri İare nae tlanmaktadır (l).___________ _____

(14)

Kahvenin ilk defa îstanbula girişi , bir kahvehane açılması bazı asmaklara «öre 1554, bazılarına göre derişik tarihlere maledilmektedir . (?)

îetanb^ıla ilk defa kahveyi getirenler Halepli Hükm veya Ilakeo ile Şamlı Şems adlı iki kafadardı , (

5

)

îkınlar , beyaz Arap a m i l i kişilerdi #

ŞimdJiTahtakale semtinde , önce seyyar şekilde , kahve pişirip esnafa verdiler . Sonraları bftyük bir dükkan kiralayarak süslediler . Renkli kumaşlarla sedirler yaptılar . îlalılar döşediler . BUyük rafcbet kazanan bu kahve , tanınmış kişilerle , bilginlerin uğrak ve eohbet yeri <üu . (

4

)

Bir taraftan kahvelerini yudumlayarak satranç oynananlar diğer tarafta kitap okusranlar, bir başka köşede sohbetedenlerle dolup taşan kahve , İstanbullulara eefalı f şen günler geçirtmekte idi .

Hakem ile Şems»in Tnhtakaledekl süslü sedirlerle duvarları renk­ lendirilmiş görkemli kahvesinde yakışıklı g a r s a l a r hizmet etmekteydiler « Birada İçilen kahvelere tiryakiler (kara İnci) adını takmışlardı #

Kazandığı sevgiyi ve tutkuyu eski tarihlerin çoğu birbirine yakın şekilci» dile getirdilor . "Kuşlar seherle yem aramaya çıkarlarken , kahve merak- llları da k a h r e t m e y e koşarlardı şeklinde mizahî yazılara bile konu o l «

(

5

) Tahtakaledeki kahveden,memleketin ileri gelenleri , hatta büyUk sahip­ leri t çıkmaz oldular • (

6

)

Evliya Çelebi , devrinin kahveleri hakkında bilgi verirken İstanbulda 55 kahve bulunduğunu , buralarda

?00

kadar insanın çalıştığını , ayrıca kahve satan

300

kadar dükkan bulunduğunu belirtir .

Yine Evliya Çelebi , gittiği B n o a y ı anlatırken 75 kahvesi bulunduğunu burada günde üç defa Hüseyin Bay kura faslı yapıldığını , hanende ve easendeleri ile insanların »estedildigini yazar . (

7

)

(15)

- I V

(1) H.E.Jacob l'Epope© du CafÄ©

Auguste Lepage - (Le* Cafes Artlot?quen et Littéraires de Pari3 1888)

J©aa Maura et Paul Louvet (Le Cafe Procop©) 1929

Georges de Wisean (Le Paria d'Autrofals Cafes et Cabarets)

Dr. Leonhardt R a u w o l f (un voyage dana les pays d'orient) 1582

(2) Kahvenin Istanbuls galişini ve bir kahvehane açılışını eski tarihler , aşağıda görüleceği User© değişik yıl larda göstermişlerdir

Yıl

lf.

54

.

5

r> Peçevi tarihi C. 1 S. 3 6 V 3 6 6

1543 Katip Çelebi (Mi¡sanıl hale) Ebuaiya baskısı S. 52 1554 Hammer (Ata tercümesi) C.

6

, S. 174

1561

Solakaad© tarihi

1504 H a f i d W e n d i (Galatad) E # 367-368

1543 Abdurrahman Şefik (Tokalif Kavaldı ) C. 1 8.202-203 1550 Nauvau Larouese Illustrd

(

3

) Haleplinin adı , eski harflerden yeni harfi or r hakim , hal; eni , hakm şeklinde çevrilmiştir . Şamlm ı n a d ı , bardan Şems bnzan Şen sİ olarak yaeılmıştır .

(

4

) Kahvenin tarihine dair,Almanca yazıl^Pransısenya çevrilen (Kahvenin Destanı) adlı kitapta , îstanbulda ilk açılan kahvehanenin Haliçe baktığını ve 24 saat açık bulunduğunu , buraya devam edenler tarafından (Ecole des h o m e s Cultives) olarak adlandı ildiğini belirtmektedir .

(

5

) Rovnat-Ü.Ebrsr E. 43*

(6) Atai (Şakayık Zeyli) C. 1 , S.149

(16)

Kahvenln Düşmanları

Geçmişte , kahvenin sağlık,noeyal ve din açısından mahkum edildiği devreler oldu . îlk tepki kahvenin yayıldığı ’Tekke ve Mısırdan başladı # Din ve devlet adamları zaman zaman kahve içilmesini yasakladılar, içenleri oeyalandır­ dılar , Türkiyede ve Avrupaua kahvenin başına gelmedik kalmadı • Bunlara kısaca değinelim ;

Mekkeli K a d m l u ^ ı n Kahve tiryakisi I-ocularından Şikayetleri

Habeşistandan Yemen’e geçen kahvenin , tüketim yeri , önceleri yalnız Mekke idi . Mekke , Hacıların toplandıkları Merkez olduğundan , ilk defa kahvehaneler burada açıldı . Ancak , gittikçe bu kahvehaneler tamamen sefahat ocağı haline dönüştü < Yıldırım Beyazıt zamanında Mekke henüz Osmanlı ülkesine katılmamıştı • Burada açılan kahvelerde moşrabalazb kahve içilirdi i Kahve ocaklarında kahve daneleri büyük ibrikler içerisinde kaynatılırdı . Tiryakiler,adeta su içer gibi kahve içerlerdi . Banlarda,önce büyük bir can­ lılık görülür sonra,durgünlük ve uyuşukluk başgöaterirdi ,

Hekkali kadınlar, kocalarının bu durumundan bezgindiler i

Birgün, »öz birliği yaparak /topluca kadıya gidip şikayetçi oldular . önceleri bu tür kahveleri kapattırmayı başarılılarsa da , kocalarının gizliden gizliye kahve içmelerini önleyemiyarlardı ,

Kahire’de ICahve Yüzünden Şeriat Adamları Arasında Çıkan İkilik

Mekkeden Kahirey* sıçrayan kahve.İslamların şarabı niyetiyle, bol bol içiliyordu • 1532 yılında bu şehrin ünlü din bilgini Ahmet Sunbati kahvenin haram olduğuna dain fetvaverdi • üğrenoilerini tahrik eden bu fetva üzerine, kahvehaneler basıldı , içindekiler yağma edildi . Karşı görüşte olan din adamları , bu eylemi kınadılar • Kahve yüzünden din bilginlerinin arası gerginleşti . Sonunda ,(Kadı Mahmut îlyns Hanefi), bir çok aminlerin bu ko­ nudaki görüşlerini aldı . Bunları özleştirerek kahveyi mübah ilan etti •

s Yani içilebileceğini bildirdi .

(17)

-13-Avrupada Kahve Ya.ea.gi

İlk kahra yasağı Mekke vo Kahir e* den sonra -lisedeki bölümlerde açıklanacağı üzere- TÜrkiyede uygulandı . Dunun geniy şekilde açıklanmanın ¡t. geçmeden önoe , batı memleketlerinde kahvenin haçına gelenleri kısaca gözden geçirelim t

Her toplum İçinde yeniliğe karşı koyan bir kanat vardır • Gerçi kahve , bir düşüne«* f bir doktrin ekolü değildir . Nihayet içilen

bir maddedir . Bazı dinler* , yenilecek ve içilecek bazı nesneleri yasak- lamıştırjama , bunlar* arasında , kahvenin adı geçme ■ Kahveye m büyük

cezayı , Türk devlet acianları uyguladı . Heraekadar "kömür derecesinde kavrulmuş bir nesnenin içilmesi haramdır” gibi bazı din bilginlerinin

Karakuşi hükümleri bilinmekte ise ûa , bu uygulamanın ardında gizlenen amaç , halkın kahvelerde toplanarak devlet işlerini eleştirmelerini engellemekti • Uyanık din ve devlet adamları bu yanlış kararın geçer si Bilgini , saman zaman ,

anladılar ve kahveye hürriyetini verdiler'' .

Kahvenin din kaidelerine ve şeriata aykırılığı iddiası ile « yasaklanması yalnızca i olanlara mahsus bir tutum değildi . Papa bile, kendi

a

din görüşü açıcından,kahvenin aleyhinde bulundu * Marsilya'ya

17

. asır or­ talarında giren kahire,evvela Ait Pakültesinin doktorları tarafından yasak­ landı » Bunlar sağlık yönünden kahveye karşı çıktılar .

İlk zamanlarda Ingilterede Kral da kahveleri kapattı . Prusya Kralı Büyük Prederik.lTi!? yılında^ülkesinde kahveyi yasakladı» .

* * * « *

iitM s « uıfot*

W

(l) 11

0

&v*u; nXı*A< Â&tnf*-

-Türkiye * deki Kahve _ froakları ^ Â i i A f U , ► kaptığımız araştırmalara göre f kelıve İstanbul'da dört kez

yasaklandı (l) •

(l) Kahve , ilk defa Kanuni. Sultan Süleytaan devrinde yasaklandı . İkinoi yasaklanış Murat III ( üçünetisü Ahmet I f dördüncüsü î'urat IV Un hükümdarlığı sırasında uygulandı . En sert uygulama bu padişahın devrine rastlar .

(18)

Bu yanaklar d«. , m güçlü «İlah olarak parlat kaideleri sümüıtUldü « Kahvehanelerin kapatılmanı İçin din k u u sundan yararlanılmak istendi . Kahve­ lerin tembelliği arttırdığı, camilere devamı azalttığı İleri sürüldü , Hatta bazı softalar , kahvelere devam etmenin meyhaneye gitmekten de zararlı olduğunu savundular i Kiyasetten yararlanmak için ise gerekil olarak îcahvelorde toplanan kişilerin sohbet esnasında, derle t işlerini, de «leşti m e l e r i n d e n kuşkulandılar . Bu suretle bir taraftan din a d a m l a r ı m , diğer yönden devlet yöneticilerini etki­ lediler , Kahvenin aleyhine , şeriat makinesini işlettiler ,

Ebusuud efeniinin fetvanı

Yukarıda da belirttiğimiz gibi kahvenin yasaklanması,-toplum

üzerinde tek otorite olan şeriat kaidelerine göre yapıldı • Devrin şeyhülislamına başvuruldu . Kömür derecesinde kavrulan nesnenin yenilip içilmesi haram nayıldı . Şeyhülislam Ebusuud efendi , devrinin en büyük din bilgini idi . îlk zamanlarda kahvenin kesin şekilde yasaklanması cihetine gidilmedi . Daha sonra tazyik altın­ da verilen şeyhülislamın fetvası (l) çok sert şekilde uygulandı . Fakat kahve yasağı , meyhane yasağı gibi uzun «’’irmedi . Gerçi hali çe gelen gemilerin taban­ ları delinerek kahve çuvalları, güz güre göre,denize döktürülmUştü • Zaman geçin­ ce devlet büyüklerinin , hükümdara ricası ile yasak kaldırıldı . Zamaa zaman da değişik tutumlarla tekrar konuldu , (l)

(l) ,rFetvaHy Din ve şeriat kaidelerine dayanılarak yapılan açıklamalara ve emirlere verilen bir a d ’dır •

Şeyhülislam Ebusuud efendinin kahve ile ilgili^ değişik iki kararı bulunduğu, beşerî bir ihtiyaç olarak kahvenin içilmeline göz yumduğu , daha nonra artan baskılar karşısında fetva verdiği iddia edilmektedir .

Diğer bir görüş, 4e Ebusuud efendinin Hnoe kahveyi yasaklayan fetvayı tazyik altında verdiği , daha nenra fetvanın yenilenmesi kendisinden istenilince,, beşeri bir ihtiyaç halini aldığı gerelcçaniyle , reddettiği şeklindedir . Ebusuud efendi gibi din bilgisi fazileti ve insancıl duyguları ile tanın­ mış bir alimden, kahve hakkında değişik karar çıkması zamanında değişik yorlflblara yolaçmıştır.Gerçekten JbdİP bir bilgin olan Ebusuud efendinin Oemanlı ülkesinin sınırlarını aşan bir ünü vardı . îstanbulda öldüğü zaman, Osmanlı ülkesinin her tarafında bütün müaİdmanlar yas tutmuştu . Hatta Mekke ve Medine ahalisi -gıyaben- cenaze namazı kılmışlardı .

(19)

Ne var kİ , kahve yasağının şiddetli olduğu yıllarda bile , kahve gizli yaşamını sürdürdü * Hatta mahalle aralarındaki küçük kahveler , güven duydukları tiryakilere , kapılarını açar oldular . Esasen devlet k**?-»

, kahve içilmesini önleyici güce sahip d e ğ i l d i m * • ÇUnki herkes gizlice bunu içiyordu « Zumumla kahve yasağında gevşeme görüldü . Sonunda kahve tiryakisi din adamları -Hazine menfaatini gerekçe göstererek-vergi almak çartiyle, eski kararlarını değiştirme zorunlusunda kaldılar •

Kahve Yasağı üygulamaaında Baba Oğul Köprülüler ı

Sadrazam Köprülü Metanet Haşa , kahve yasağını uygulayanlardandı , Alim ve fazıl oğlu Ahmet Paşa ise , kahvenin içilmesini serbest bıraktı .

Onun devrinde ahali , rahat rahat kahvelerini 3ç±i , gizli ve kaçak kahve kul,_

1

anmaktan kurtuldu .

Kadılara Gönderilen Emirler

Osınanlı yönetiminde , eyaletlerdeki şeriata dayalı hukuk işlerini kadılar yürütürdü • Gerek kahve yasağının konulması , gerek bu yasağın kaldırılması günü gününe kadılara bildirilirdi .

Mesela- "*>. (¿¡tarat m padişahlığı sırasın d-.^570 yılında kadılara gönderdiği bir fermanda , görevlilere şiddetle çatılaa^ ve özetle f

"...•..Kahvelerde feehatçı toplantılar yapıldığı , genç çocuklara türlü elbiseler giydirilip leventlerle gezdirildikleri , hatta din adamlarının kahvelere devam ettiği , kahvelerde içki içildiği , afyon kullanıldığivmacun satıldığı tavla ve satrancın kumar aracı olarak bulundurulduğu , bu durumun bilim adamlarına yakışmadığı , halkı tembelliğe alıştırdığı , cahilliğe yönelt­ tiği, milleti kötü yola götürdüğü.... "

belirtilerek kahvehanelerin kapatılması emrediİmiştlr.Aynı tür fermanlarda y bu yasak emirlerini yerine getirmeyen Çorumluların şiddetle cezalandırıla­ cakları da yaralıyordu «

(20)

Yasaklama Yerine Kahveden Vergi

1640

yılında kahve yasağı kaldırıldı . suretle kahvenin tüketimi arttı . Hâzinenin bundan yararlanması düşünüldü . Kahvelerin satıldığı yerlere ki bunlara (Tahmishane) denilirdi , bu amaçla vergi memurları konuldu • Bu sistem

daha sonra maktu vergiye dönüştürüldü . (l)

Softaların Görüşü ı

Kahve Haramdır « İçenin Karısı Boş Düşer l

Bin adamları arasında kahve düşmanlığı öylesine yayıldı ki , sanki şeriat ve din kaideleri kahvenin düşmanıymış gibi uydurma açıklamalar yapıldı • Halk , kahvenin haram mı , helal mı olduğunu öğrenmek için , din adamlarına başvurdukça,camilerdeki bazı vaizler hiddetle »

- Kahve İçmek kesin olarak haramdır j Kahvelerde satranç ve tavla oynamak günahtır • Yit»kahvelerde toplanıp saz , mey ve düdük çalmak , bunları dinlerken kahve içmek haramdır • Tavla ve satranç bulunan yerlere melekler gir­ mez . Şeytanlar dolar ! Meleklerin girmediği yerd» bereket olmaz i derlerdi .

Hatta daha ileri giden bazı vaizler t

— Kahve içmek öylesine haramdır ki , her kim buna helaldir derse , kendisi kâfir , avradı boş olur J tarzında açıklamalarda bulundular •

Buna karşılık (helal) bir şeye (haram) diyen softaların da kafir olaoağı ve onların avratlarının boş düşeceği , dinlerini yenilemesi gerekeceğini

ileri sürenler oldu . Bu konuda Çorum kütüphanesinde bir yazma kitaba rastladık . Kahve içenlerin de,«az çalanların da aleyhinde akıl almaz konuları derleyen bu yazma eserde, geçmişte nelerle uğraşildiğini ibretle görmek mümkündÜA* Bu kitap­ ta yukarıda belirtilmiş konular^ güldürücü ve ibret verici bir Uslub ile yeral- maktadır (â) 1

(1) AbdurrahmanSefik (Tekalif Kavaldi)

(

2

) Çorum Milli Kütüphanesinde 4012 numarada kayıtlı (Elfazı Küfür) adlı yazma

eserin

(faslı kahve) bölümü

(21)

-

-19-Kahvenin Türk Saraylarına diriği

Kahve , itibarlı bir ikram maddesi olarak Sultan Mehmet IV zamanında f’aray muübklarına girdi , Kahvenin , Türkiyede dört defa başından geçen yasaklamalar sonunda kavuştuğu hürriyet , onu Saraya gelenlere ikram olunan tatlılar , şerbetler pa­ raleline çıkardı . Bayramlarda , cüluslarda saraya gelenlere şerbet , tatlı meyanında kahve ikram edilir oldu (l) .

' Saray teşkilatında (kahvecibaşı) makamı ihdas edildi • Biraya liyakatli kişiler atanırdı • Hatta , kahvecibaşılıktan sadrazamlığa yükselenler oldu , Gerçek­ ten saraydaki kahve teşkilatına büyük önem verirlerdi , Padişahın içeceği kahveptin suyu, Eyüp tepesi civarındaki , Gümüşsuyundan getirtllirdi . Sarayın harem dairesihdlş kadın efendilerin ayrı kahvecibaşıları bulunurdu .

%

Kahveler,ibriklerle , güyümlerle pişirilip , büyük çini fincanlarla içilirdi , Bunların Kütahya fincanı , kâbe fincanı gibi çeşitleri vardı .

Saraydaki özel kahve teşkilatı , giderek sadrazam konaklarına da örnek oldu » 1716 yılında Istanbula gelen ünlü İngiliz elçisinin eşi Bayan Montague

îstanbuldan îngiltereye gönderdiği -edabiyat tarihlerine geçen- ünlü mektuplarında , davetli olarak bulunduğu paşa konaklarında , yemeklerden sonra ikram edilen kahveleri , sürükleyici ve sihirli bir üslupla yansıtmıştır .

Hileli Kahveler

Geçmişte (lalamın şarabı) veya (Müslüman içkisi) gibi adlarla taniBötaâmış olan kahve , toplumdaki sağlam yeri ni bulduktan ve kahvehanelerle evlerin mutfaklarına sımsıkı yerleştikten sonra , insan oğlu -zaman zaman- bu sevimli nesnenin haysiyetiyle, nefasetiyle oynadı i Kıtlaşmaya başladığı zaman kahvenin başına örülen bu çorap ,

keşfinden zamanımıza kadar sürüp geldi . H e m e k a d a r kahveye başka madde katarak yozlaş­ masına ve nefasetinden kaybına yol açanlara karşı , geçmişte bazı cezalar urgulsndıyaa da (l)

(l) Tayyarzade Ata Tarihi , Cilt I , S. 232 Esat efendi (Teşrifatı Kadifce) S.60

(22)

istenilen sonuç alınamadı . Ancak kahve bollandıkça , kötü ve karışık kahveler İtibar görmedi .

Dördüne« Sultan Murat'ın kahveyi yasakladığı sıralarda (Şeyhî) adında birinin kahve yerine geçmek üzere , bir nesne icat ederek adına (kaşve) dediği , hatta bu kişinin , İcat ettiği kaçvenin terkibi İle nasıl pişirile­ ceğine dair bir iBahname yazdığı , Katip Çelebinin (Fezleke) sinden anlaşılıyor .

Halis kahveye halis olmayan kahvenin veya yabancı bir maddenin karıştırılması geçmiş y ı l l a r * cezalandırılırdı . Bir keresinde , Mısır Çar­ şısı esnafından Hacı Ali adındaki birinin, halle yemen kahvesine adî kahve karıştırdığı Ijesbit edildiğinden , kendisi Çanakkaleye sürülmüştü . (l)

Kahveye nohut veya arpa karıştırıldığı , yakın yılların hatır­ lanan olaylarındandır . Bu kötü usulün eskidenbeti geçerli olduğu anlaşılıyor . Bolu f Şeriye Mahkemesi)sicilleri üzerinde bir inceleme yaparken , 1150 Hicri tarihli JWŞ** defterin kapak içinde (tarihi kahveyi rumî) oeçruhatlı-bir beyte rastlanmıştım. Anlamı şöyle idi t

Anadoluda kahve gözükeliden beri ,

Bütün dostlar , Nohudf mezhebine girdiler i

Kahvenin AvrupalIlara Türkİar Tarafından Tanıtılması

Kahve Paris e Moda , Viyanaya Harp ganimeti , Londraya ilaç olarak r-irdi, 17, asır içerisinde Batı Avrupada kahvenin tanınmasına Türk elçileri ile , Türk savaşçıları sebep oldular .

Ancak Türklerin Avrupaya tanıttığı kahve , Avusturya , F*ansa , Macaristan ve îngllteredsn önce , Venedik'e girdi .

Kahvenin Pransadaki macerası ile Viyanadaki hikâyesini aşağıdaki bölümlerde gözden geçirelim . (l)

(23)

■21-Kahveyi Parislilere Sevdiren Türk Elçisi

17. yüzyıl ortalarında Marsilyaya giren kahve , huzurlu bir çevre bulamadı . Bîr taraftan din adamları,öte yandan tıp adamları,kahveyi kötüleyen bir kampanya geliştirdiler .(Ait ) Tıp Fakültesi u z m a n l a n , kahvenin zararlı olduğunu ilan ettiler .

Kahveyi Fransızlara tanıtan ve sevdiren

4

. Sultan Mehmet’in 1669 yılında XIV . Louis nezdine gönderdiği bir Türk elçisi oldu . (l)

Elçi Süleyman ağa , Türkiyeden götürdüğü eşyalar arasına kahve çuvalları da koydurmuştu . Kahveyi sihirli bir madde olarak Fransızlara tanı­ tan Süleyman ağanın Parise ait serüven ve anılarını daha sonraki bölümde an- latıcağız . ftı ünlü Türk elçisinin Paris'te acı tatlı a n ı l a n vardır . Ken­ disi bazı gravürlerde halâ yaşamaktadır . Süleyman ağa hakkında bizim tarihle­ rimizde ve arşivlerimizde fazla bilgi bulunmamaktadır . Dış kaynaklardan yaptığı­ mız incelemelere gMre y onun Fransaya gönderilme sebepleri ve kişiliği hakkında , okurlarımıza genişçe bilgi verecek durumdayız j

Avrupanın göbeğinde , Türk bayraklarının dalgalandığı yıllarda padişah IV.Mehmet , kendieini av partilerine kaptırmıştı ama , hükümetin yöne­ timi , Köprülü Fazıl Ahmet Faşa gibi dirayetli bir devlet adamının elindeydi . (l)

(l) Bazı tarihçi yazarlar,Sranoaya ilk gönderilen Türk elçisini 28 Mehmet Çelebi sanırlar • Mehmet Çelebi , Lâle Devrinde ve 15. Louis zamanında Fransaya gönderilmiştir . Kendisinden önce XIV. ve XIII. Louis nezdine gönderilen id Türk elçisi vardır • Gerçi , o sıralar a hiçbir ülkede daimi elçiliğimiz bulunmamaktaydı . Yabancı ülkelere , önemli bir işin görüşülmesi maksaıtıyla,olağanüstü elçiler gönderilirdi . Bu cümleden ola­ rak XIII. Louis zamanında , 1620 yılında,Hüseyin Çavuş adında bir elçinin gönderildiği,-1669 yılında da müteferrika Süleyman ağanın XIV. Louis'ye Avcı Sultan Mehmet'in bir mektubunu vermekle görevlendirildiği bilinmek­ tedir . 28 Mehmet Çelebi , XV. Louis'ninyçocuk yaştâkixkrallığı sırasın­ da , 1721 yılında , Paris'e gönderilmişti .

(24)

Almanlarla Macarlar savaşmaktaydı * Almanlar» düşman olan Oransızlar , onlardan kendilerine gelebilecek tehlikeyi Önlemek amacıyla , Türklerln dostluğum» kazanmak arzusundaydılar . Türklerln gücü ve ünü , öylesine büyüktü .

Oysa « XIV. Louis Türklere karşı dalma İki yüzlü politika gütmekteydi . îstanbuldaki elçisi saygısız bir kişiydi . Fransa kralının bu elçisi vasıtasıyla yaptığı bazı teklifler , Türk hükümetimse her defa­ sında reddedildi . Fakat elçi , sadrazamı taciz etmekten geri kalmıyordu • Bir keresinde eski kapitülasyonlara yenilerini eklettirebilmek için sertçe konuşmuş , hatta andlaşmayı , sadrazamın kucağına fırlatmıştı • İki saygısız davranışı,-hapsedilmek suretiyle,cezalandırıldı . Elçinin Türk hükümeti nez- dinde , ülkesini temsil etme yetkisi kaldırıldı . Ancak Fransız elçisi, memleketine dönmeden önce , padişahla görüşmek istedi . Bu maksatla , Edir- nede av sefasında bulunan Sultan IV. Mehmet'i ziyaret etti • Eski aniaşmar­ ların , bazı eklerle , yenilenmesi ricasında bulundu • Padişah , durumu sadrazam Köprülü'ye intikal ettirince , akıllı ve kudretli sadrazam t

- Padişahım , görevine son verilen bir elçinin sözlerine itibar olunmaz • Eveleairde , babıallden Fransaya bir elçi gönderip Krallarının efkârını , meramını anlayalım • Ondan sonra , antlaşmaya ilavesi istenilen maddelerin görüşülmesi münasip olur , dedi •

Avcı Sultan Mehmet , sadrazam Köprülü Fazıl Ahmet Paşanın bu önerisini uygun buldu . Bu amaçla , padişahın yaldızlı bir mektubu il# , Süleyman ağa , (l) olağanüstü elçilik görevi ilex 1669 yazında , XIV, Louls'ye gönderildi . (l)

(l) Süleyman ağanın adı , Fransız kaynaklarında , değişik şekilde yeralmıştır . (Süleymar^tustafa Ağa) (Süleyman Raka) hatta Paşa şekillerinde yazılan adın #oğ- rusu (Müteferrika Süleyman Ağa) dır . Kendisi , Sarayın muhafızları arasından yetişmiş (Müteferrika), rütbesi ile bu adı taşıyan grupta görev almış , dira­ yetli bir kişidir . Uzun yüzlü , sarı benizli , keskin bakışlı , siyah sakallı,

(25)

Süleyman ağa , 1669 ağustosunda , Avionya llm a m ndatt bir Fransız ijamİBİ ila yola çıktı .

20

kişilik maiyeti arasında yakışıklı hizmetkârlarla ermeni asıllı kahvecisi bulunmaktaydı . Fransız kaynaklarına güre , Türk asıllı Orelot adında bir tercüman da vardı (l) *

Avionya''ian kalkan g®mi Süleyman ağa ile maiyetindekiler! Tulon Limanına götürdü . Oradan Marsilyaya geçen Süleyman ağa , çevreye karşı birya- kınlık ve ilgi gösterme* i Azametli , gururlu bir tutum içerisindeydi . Hatta, Marsilya şehrine gir e r t e d e n d i sini karşılamaya gelen belediye reisine gereken

önemi vermedi * atından itle inmedi . Tebessümsün , tecessüzsüz bir yolçuluktan sonra 13 Ekim 1669 günü Perise girdi . Isy semtinde bir konağa yerleştirilü .

Türk elçisi Süleyman ağa , ilkönce , Dışişleri Bakanı De Lionne tarafından kabul edildi . Türk e l ç M n e hoş görünmek amacı ile , Dışişleri Ba­ kanının evi şarka ait eşyalarla süslenmiş , sedirler yaptırılmıştı • Hatla Türk elçisini karşılayan hizmetçilere y şark elbiseleri giydirilmişti i Fran­ sız Dışişleri Bakanı y padişahın y Süleyman ağa ile Kirala gönderdiği mektubun kapsamını merak ediyordu . Süleyman ağa bu mektubu y Dışişleri Bakanına ver­ mediği gibi f uzun olan mektubun konusu hakkında da hiçbir açıklama yapmadı . Yalnızca , mektubu Krala vereceğini söyledi . Bakan , Kralları hakkında ve Fransanın yönetimine dair , Süleyman ağaya uzun uzadıya bilgi verdi . Bu

sıkıcı bilgi üzerine Türk elçisi f Fransız Dışişleri Bakanına >

- Ben buraya y Fransanın nasıl yönetildiğini öğrenmeye gelmedim . Padişahımın emrini yerine getirmekle görevliyim . Vakit geçirilmeden Kralınızın huzuruna çıkmalıyım \ Bedi .

Türk elçisinin XIV*Loui

8

/nin huzuruna çıkartılması geciktirilmek isteniyordu . Jtonun nedenleri vardı . Kira , Sarayda Türk elçisinin gözünü kamaştırması düşünülen büyük hazırlıklar tamamlanmamıştı . Kral , Türk elçisine , tantana ve İhtişam içerisinde görünmek istiyordu . Bu amaçla kendisine , prenslerle prenseslere bütün saray mensuplarına milyonlar sarfederek yeni elbiseler sipariş ettirdi , (l)

(l) Orelot y 16'O yılında Pariste yayınlanan ve XIV. Louia'ye ithaf olunan (Relation nouvelle d'un Voymge a Constantinaple) eserinde y kendisinin aslen Türk olduğunu ve Süleyman ağanın yanında bir yıl çalıştığını iddia ediyorsa da y buna dair bizim arşivler*®*zd* bilgiye raetlayamadık .

(26)

XIV, Lou i s 'nin Türk elçisini kabulü sırasında giydiği kostüm, Dünya kurulalıdaaberi hiçbir hükümdara nasip olmamıştı . Bu elbise , kıymetli taçlarla süslenmiş bir mücevherat abidesi gibiyd i ! Kuyumcusu Armes

3

on (Le Journal d ’olivier) de (Lefrere d

1

A m e s s on ) adiyle yayınladığı anılarında , Türk elçisinin kabulü sırasında kralın giydiği görkemli özel kostümü kendisi­ nin hazırladığı , bununh.4 milyon franka malolduğunu yazmaktadır ,

Türk elçisinin kabulü sırasında gözleri kamaştıracak olan hazırlık , yalnızca XIV. Louis’nin 14 milyon franka malolan eşsiz mücevherlerle süslü elbi­

sesinden ibaret değildi • Saray mensuplarından her birinin üzerinde , bir çiftlik # değerinde zengin elbiseler vardı J Hele prenseslerin muhteşem tuvaletleri dillere destan olmuştu ,

Ayrıca , sarayın içi ve dışı onarılmış , büyük masraflarla süslen­ mişti • Kralın oturacağı taht yenilenmiş , salonların sergileri değiştirilmiş , yeni konsüllerle / m vazolarla , ipek perdelerle hayranlık uyandıran gözalıcı bir dekor yaratılmıştı . İ b n l a n n çoğunu , Türkiyede de bulunmuş olan d'Arvieut adın­ daki sengin bir Fransız taciri hazırlamıştı . Türk sefirinin saraydaki kabul tö­ reninde , kendini de hazır bulundu . (l)

Ancak Fransa kralının böylesine para earfederek , dünyada oşi görül­ memiş şekilde bir elçi kabul töreni arzusu , fiyasko ile sonuçlandı l (l)

(l) l ’Arvleut TUrkiyeye iki kez geldi . Uzun müddet î s tan bulda oturdu . Edirne ve Şam’da da bulundu , Bu arada , Sultan Vehmet IV. ve Köprülü Fazıl Ahmet Paşa ile görüştü . Yayınlanan anılarında , Tfirkiyeye ve Türk- lere ait,enteresan bölümler vardı . Türk ordusunu üstün , güçlü bulurdu.

Köprülü Fazıl Ahmet Paşanın , babasından daha büyük bir devlet adamı olduğunu belintir . D ’Arvieut , 1662 yılında , Şanda vali iken tanıdığı Fazıl Ahmet Paşayı daha sonra Sadrazamleğı sırasında İstanbulda ziyaret eder . Onun değerli niteliğine^siyasal görüşüne hayranlık duyar , Fransız kaynaklarına göre D'Arvieut 'yİ İetanbula, Fransız hükümeti göndermişti . Bu zengin tacir anılarında padişah Avcı Mehmet'i de övmektedir . 0 sıralarda padişahın

30

yaşında bulunduğunu , dışarıya fırlayacakmış gibi gözlerini , ild. taraflı sokalım uzun uzun tasvir eder .

(27)

«■25*

5 Aralık 1669 günü Tllrk elçini Süleyman ağa , koymanda götürdüğü Avcı Sultan Mehmet'in mektubu ile Saraya geldi . Maiyetindekiler! kapıda bıraka­ rak , altın kaplamalı bir taht içinde oturan XIV. Louls'nin ve mücevherlerle süs­ lü saray mensuplarının bulunduğu salona alındı . Eşi görülmemiş olan bu ihtişamı hiç önemsemeden , alelade bir insana yaklaşır gibi krala doğru yürüdü .

Kralın , ayağı kalkmasını bekler gibi bir tutum gösterdi , Mücevher­ lerle süslü salonu ve içindekileri umursamaz bir görünüm içerisin* olan Türk el­ çi s i r a y e t sade bir kostüm giymişti 1 Fransız kaynakları , Türk sefirini bu

abulde (kavaf işi) bir elbise giymiş olarak belirtirler I

Kral ve çevresindekiler , nerdeyse bu sade kıyafet karşısında şok geçireceklerdi. Türk elçisi , Krala yaklaşınca , diz çHtonek şöyle dursun , başını bile eğmedi

1

Göğsünden padişahın mektubunu çıkartarak krala uzattı •

XIV, Louls şaşırmış ve üzülmüştü • Yanındaki Saray mensuplarına ve Süleyman ağaya yarı dönerek f soğuk bir davranışla ı

— Sultanın mektubu çok uzundur . Burada okunmasına lüzum görmü­ yorum . Daha sonra okutulup cevabı verileeektlr , dedi .

Oysa Kral , yaptırdığı bu görkemli kabul töreni nedeniyle , Türk elçisinin hayranlığını ve teşekkürlerini bildirmesini bekliyordu .

Bu bakımdan Türk elçisinin umursamaz haline ve basit kıyafetine pek içerledi . Hükümet yöneticileri f Türk elçİEİnin t Krallarını hürmetlice selamlamamasını

cezalandırmak için Türkiyeye <* nerken , yollarda kendisini aç bıraktılar . Bayatlamış etlerle , çürümüş meyveler verdiler .

Diğer taraftan , Türk elçisini yeriek ve Kralı hoşnut etmek amacıyla,ünlü komedi yazarı Molyer'e bir pijes sipariş ettiler . (Bourgeois Gentilharomere) adındaki pidesin müzik kısmın- , ünlü müzisyen Lulli şef olarak yö­ netti . Sarayda sahneye tonulan bu eseri seyreden kral , kahkahalarla güldü , bu sureti» Türk elçisinden adeta İntikam alınmış oldu Türklerle alaylı bölümleri kapsayan bu eeer/1671 yılı sonuna kadar, Paristeki tiyatrolarda sahnelendi .

(28)

Kahvehaneye Dönüşen Ev ]

Süleyman aga Bariete -I soy 'de-ftüzel bir evde oturuyordu » Atları köleleri ve güzel hizmetkarları vardı , Türk elçisinin kıyafeti her türlü ziy­ netten yoksun ve sade idi ama « î stan buldan beraberinde getirdiği. zengin eşya­ larla süslü salonunda pek yakışıklı görünüyordu .

Türk elçisi.rengarenk halı ve kilimlerle ipekli perdelerle yara­ tılan görkemli bir dekor içerisinde. Parisli misafirlerini kabule başladı # Ziyaretçiler rahat minderlerde oturup Süleyman ağanın ibriklerde kaynattırıp maşrabalarla ikram ettirdiği.kahveleri içmekteydiler . Şark usulü fifce döşeli bu konak , çini vazoları , duvarlara tablolar gibi çivilenen renkli halıları i^lf- f süslü kafeslerinde türlü türlü ötüşen kanaryaları Ü » , gülsuyu kokan salonları ile mistik bir hava yaratmıştı • Pariain kibar aileleri , genellikle kadınlar bu evi görmek f süslü minderlere dia çökerek f o güne kadar takmadık­ ları kahveyi içmek için adeta can atmaktaydılar , Gelenlere , Süleyman ağanın yakışıklı hizmetkarları renkli giysileri ile hizmet etmekteydi . Misafirler arasında kantlarla kontesler , düklerle düşesler , prenslerle prensesler , hülasa Pariain kalburüstü f kibar sosyetesi bulunuyordu . Süleyman aga misafir­ lerine hora kahve ikrameiiyor , hem mahmurlaşan gözleri ile güzel kadınları sü­ zerek kahveye dair bol bol nükteler savuruyordu •

Bu ev , Paris sosyetesinin uğrak yeriydi . Gelenler kahveler içerek büyülinmekteydi

1

er , îVı olay , Pariain sosyal yaşantısına, yeni bir hava getirmişti . Hi suretle bir taraftan Süleyman aga , öte yandan kahve, günün kahramanı olmuştu .

Kahv_e/ bu suretle Fransaya bir moda içki olarak girdi . Dala sonraki yıllarda , Viyana kuşatmasmdajfcerkedilen çuvallarla, harp ganimeti olarak Avusturyaya tanıtılmış oldu . Yine aynı kahve , îngiltereye # eczane­ lerde satılan bir nevi ilaç olarak girdi .

Türk elçisi , yukarıda belirttiğinde gibi nüktedan ve hoş sohbetti Evine gelen sosyete kadınlarına , kahve hakkımla , türlü masallar anlatırdı .

(29)

-27-Mesela * kahvenin erkekler üzerindeki fazla tesirini gören eski Mekkeli kadınlarıh , kocalarından şikayetçi olduklarını hikaye ederek Fransız kadınlarını kahkahalarla güldürürdü

1

Kahvenin keşfi ile ilgili efsaneye değinen Türk elçisi , ilk defa kahve tohumlarını yiyen keçilerin , mehtaplı gecelerde f raksederek , birbirinin

stüne çıktıklarını anlatırdı . Kahvenin adını (kuvvet) ten aldığını herkese söyleyerek inandırmak ister , kahvenin (kuron) da yer' olduğunu , iöl&oların şarabı sayıldığını söylerdi i Hatta Süleyman ağa , Yemende kahve bahçeleri toilımduğunu , geceleri kahve ağaçlarının üzerini çadırlarla örttürdüğünü an­ latırdı l

Türk elçisi Özellikle , Fransız sarayına mensup misafirlerine fazla miktarda kahve içirir ( onları kahve ile adeta sarhoş edip * ağızlarından

sır alabileceğini düşünürdü l Sık sık şöyle bir atasözü uydurur ve

- Kursağında kahve bulunduğu halde ölenler , doğruca cennete giderleri

derdi .

Fransız Sosyetesinde Modası Geçmeyen Moda t KAHVE

Kahve , Türk elçisi Süleyman ağanın tanıtması ile,Paris® yeni bir moda olarak girdi.Fakat bu moda -ilk zamanlardaki tahminler® aykırı olarak- hiçbir zaman değişmedi •

İlk defa kahveyi , Türk elçisinin evinde içtiği sanılan ve Fransız edebiyatına ünlü mektupları ile giren Hadame de Sevigne t devrinin d ğer yazarlara gibiykahvenin etkisi ile büyülenmişti . Kızına yasdığı bir mektupta

tjÂt(6<A4\ ÂjÇİyAt , ;

"Racine’i sevenler kahveyi de sevmeye başladılar . Modası geçmeyecek bir sevgi bu •• İhtiyar Corneille eevgisi gibi #»"

(30)

Türk Elgininin Kahvecini Paris'e Yerleşince

Süleyman ağa , Tor isten 1Î70 yılının Mayı e ayı sonunda ayrılır­ ken f maiyetindeki kahvecisi Pascalle elciden isin istedi . bu Osmanlı tebavı ünce “Şimdiki Danton heykelinin bulunduğu çevrede- seyyar kahveciliğe başladı . Belindeki kemerine oezvesi ile fincanlarını dizen , pişirdiği kahveleri gündüz

ükkanlara , gece evlere dağıtırdı •

Pasoalie

1672

yılında semtinin pazar yerine yakın olan Aneienne Conedie sokağında ilk defa bir kahvehane açtı • Adı (Kahve evi) idi . Burada , şarap fiatına , kahve içilirdi • Kahveyi Türkiyeden ge­ tirtiyordu • İşini geliştirmek isteyen Pascalle dükkanınıÎLuvr)da daha büyük bir yere nakletti » Kendisine , Halepten gelen Osmsnlı tabası ve enneni asıllı Gregoire 'i ortak yaptı • Bir aralık , sipariş ettiği kahve çuvalları Parlse yetişemeyince , elindeki stok kahveye başka mad­ deler karıştırıp idare etmek istedi « Ancak kalitesi bozfclan bu kahveye Pransızlar boykot ettiler . Paris'in ilk kahvecisi P a s c a l ^ iflas ederek Londraya kaçtı . Ancak kahveye alışan tiryakiler onun hasretine dayana­ madılar •

üç yıl sonra Paris’e ermeni asıllı Dumanlı tebası olan Mallan geldi • Açtığı kahvehane ile , Parislileri tekrar bu zevkli içkiye kavuş­ turdu • Mallan , yeni bir kahve açmak için Kollandaya giderken dükkanını yardımcısı İrandan gelen « ermeni asıllı/Kirkor Markar'a devretti • Ne var ki t Kirkor memleket hasretine dayaöaattdıyi’aris’i terkederek yurduna döndü •

Bu t Kirkor Markar'ın üzerinde biraz durmalıyız • Duygusallığı kabaran bir kişi olduğu t auoleket özlemine dayanamıyarak hastalanmasından belli i Aynı zamandı Kirkor*un , sıradan bir adam olmadığı anlaşılıyor • Şen ve açık fikirli olduğundan , devrinin ünlü Oransızları ila sıkı dostluk kurabilmiş,ffesela ünlii Fransız şairlerinden Bacine ve Cornellle 'le sohbet edecek kadar özelliği vardı

Referanslar

Benzer Belgeler

Topal Sıdıka ve Arap Ahmed Gene plâklarda (Memo), (Kuzu), (Kesik kerem) gibi dağîleri; semai, koşma, destan kabilinden soloları bu­ lunan bir ahbar vardı ki

Günümüzün en popüler değerlendirme sistemi olarak kabul edilen 360 derece değerlendir- me sistemi gücünü, farklı kaynaklardan elde edilecek olan sonuçların daha objektif

Viyana’ daki kahve evleri iki resimde de görüldüğü gibi restore yeniden boyama ve içindeki yazılar hep değiştirilmiştir. İçindeki yazılar ve sözler Kolschitzky’ a ait

MABEYN BEKLEME SALONU — Muayede Salonu ve Veliaht Dairesin'den sonra sarayın en önemli bölümü olan Mabeyn Dairesi, büyük salonlardan meydana gelmiş­

[r]

Yıldızına çok yakın yörüngelerde dolanan gezegenler aşırı sıcak, yıldızına çok uzak yörüngelerde dolanan gezegenlerse aşırı soğuktur.. Bir yıldızın etrafındaki

Ağaoğlunun cenaze merasimine Büyük Millet Meclisi azalarmdan bir çok zevat, Vilâyet, Üniversite ve bilû- mum ilmi teşekküllerinin mümessil- lerile kendisinin

- Sayın Mehmet Dallas sizin için her devrin adamı dedi Sayın Gölaşan.... -Her devrin adamıyım,