SENE: 8 No. 377 CİLT: 15 FÎATI 10 KURUŞTUR 28 M AYIS 1940
SA H İB İ:
SEDAT SİMAV!
İD A R E H A N E :
İstanbul Ankara caddesinde
Acımusluk sokağında. Tele
fon: 23031 Tel: İs t YEDIGÜN
ABONE:
Türkiyenin her tarafı için se neliği 500, altı aylığı 250, üç
aylığı, 130 kuruştur. Ecnebi memleketler için sene liği 800, 6 aylığı 400 kuruştur.
* HER H AFTA SALI GÜNLER! ÇIKAR HER ŞEYDEN BAHSEDER HAFTALIK RESİMLİ MECMUADIR
Ü
E B
M
A
v
^
ı
Memleketimizde, Cumhuriyetin ilâlıile beraber, büyük bir Maarif seferberliğine girişildi ve irfan ordusu İsmini verdiğimiz mu
allimler, memleketi, en ücra köşelerine kadar okutmak gibi kudsî bir vazifeyi üzerlerine aldılar. Bu irfan seferberliği seneler-
denberi devam ediyor ve her gün daha büyük bir hızla inkişaf ettiğini görüyoruz. Bilhassa, bu sene toplanan Maarif şurası ile, memlekette Maarif meselelerine yeni bir hareket verildi ve çok mühim kararlar alınarak bunların tatbikına geçildi. Maarif Ve
kilimiz Haşan Ali Yücel, bu sayımızda neşrettiğimiz bir mülakatında, muharririmize son Maarif meseleleri hakkında esaslı
Haşan Ali Yücel, köy mektepleri hakkında verilen kararlardan bahs yolundayız» diyordu.
İH gecede haritadan silinen mil- ;D < letlerin feryatları içinde kavru-
" ^ l u p giden koca bir medeniyet
dünyasının yanı başında çelik kal kanının arkasında siper almış olan şen yurdumuzda askerlik işleri ya nında maarif işleri de, ziraat işleri de, iktisadiyat da programlı yolun da yürüyor. Milletimiz ve hüküme
timiz İngiliz soğukkanlılığını göl
gede bırakan bir itimat ve vakarla hâdiseleri tam bir dikkatle takip et mekle beraber, ne maarif işlerinde ve ne de memleketin diğer sahala rında ufak bir tevakkuf düşünmü yor,.
Bu sefer Ankaraya yapmış oldu ğumuz seyahat sırasında bizi evine
kabul etmek nezaketini gösteren
Maarif Vekilimiz Haşan Âli Yücel ile yaptığımız konuşmada bu neti ceye vardık.
Yurdun dört köşesine maarif nu runu göndermek için bir hamlede 30 bin ilkmektep muallimini yetiş- tirmiye karar vermiş olan Maarif Vekâletinin bu husustaki mesaisini Haşan Âli Yücel «Yedlgün» e şöyle anlatmıya başladı:
«— Bu yıl içinde Cumhuriyet ma arifinin yaptığı işler arasında ehem miyet ve şümul bakımından en ön de geleni köy ilk öğretimi davası nı halleden Köy Enstitüleri kanu
nudur. Bilhassa Cumhuriyetin 15
nci yıldönümünden itibaren bu
mevzuun üstünde o zaman Başvekil ve bugün Reisicumhur olarak du ran Millî Şefimizin, vekil olduğum günden itibaren maarif sahasında verdiği direktiflerin başında ilk öğ retim davası bulunuyordu. Esasen Parti programımız bu davanın hal lini bize .emrtemekte idi.
ederken: «Davamızı halletmek
Nüfusumuzun 13 milyonunu teş kil eden köylümüzün hemen hemen
iki milyon tutan tahsil çağındaki
çocuklarım 15 senede okutmâk için hazırlık yaptık. Köy Enstitüleri ka nunu bu programın gerçekleşmesini
mümkün kılıyor. önümüzdeki ilk
beş senede memleket zürraı ünite leri esas alınarak 16 yerde Köy Ens titüsü açılmış bulunacaktır. İçinde
bulunduğumuz seneyi, teşrinevele
kadar tedrisat yapmak suretile kay- betmiyeceğiz. 1941 bütçesile aldığı
mız 1.264.000 lira ile önümüzdeki
bütçe yılında ikinci sınıfları açmış bulunacağız. Her sene 3000 talebe aldığımıza göre beş sene sonra ilk mezunlan vermiye başlıyacağız ve 10 senede 30 bin köy hocası yetiş tirmiş bulunacağız. 19414 bütçesiyle bu enstitülerden 12 si açılmış bu lunacaktır.
^jlllllllllllUllliimillllllllllllllllllllillUlllilllllllllllllllllllllllIMtlIlllllllMİKIIIinilllllimtlIllllimilllllHlllllllllllflIllll Millili
j 1 — 30 BlN KÖY ÖĞRETMENİ YETİŞTİRİLECEK, 2 — iKl 1
| MİLYON
k ö y ç o c u ğ u o k u t u l a c a k, 3 — MEHMET
a- 1
I KlF’lN MEZARI YAPTIRILACAK, 4 — ŞURA BU SENE TOP- |
| LANMIYACAK, 5 — MEKTEPLERİN DERSE BAŞLAMA REJÎ- |
| Mî DEVAM EDECEK, 6 — KİTAP MESELESİ ZAM A N L A |
j
HALLEDİLECEK, 7 — ÜNİVERSİTELİLERİN YURT İÇİNDE |
SEYAHATİ KOLAYLAŞTIRILACAK.
\^ lin ... IIIIIIIIIIIIIM U M IIIIIIIIIIIIIIH IIIIH IIII... .
Maarif Vekilimiz, muharririmize Maarif meseleleri hakkında izahat verirken Şûrada alman kararla rın birer birer ve program dahilinde tatbik edilmekte olduğunu söylüyordu.
— Mehmet Akifin mezarının Ma arif Vekâletince yaptırılacağı doğru mudur?
«— Doğrudur. Akifin mezarını
yaptırmak için Üniversiteli gençle rin kadir bilen teşebbüslerini tak dir ederim. Onların bir mezar pro jesi hazırladıklarını ve bunu yap tırmak için para bulamadıklarını öğrendim. Bu, yerinde teşebbüsü ta hakkuk ettirmek için mezar proje sini istettim. Bütün imkânlardan is tifade ederek büyük şaire, borcu muzu ödemiye çalışacağız».
— Bu yıl Maarif şûrası toplana cak mı?
«— Geçen seneki şûranın, bize tatbiki için havalç ettiği işleri an cak kısmen tahakkuk ettirmiye baş ladık. Bu işleri bitirmedikçe bu ve buna benzer içtimalar yapmak iş bakımından verimli olmıyacaktır.
«Bu itibarla aldığımız vazifeleri bir sene daha çalışarak bitirmek ve ondan sonra bu türlü içtimaları yap
mak faydalı olacaktır zannında-
yım.»
— Mekteplerde derse başlama re jimi hakkındaki kanaatinizi öğren mek istiyorum.
«— Maarif şûrasının bize tahmil ettiği vazifeler içerisinde orta okul ve liselerde yeni vakit ve çalışma rejimi, yeni inzibat talimatnamesi ve'imtihan usulleri, bu içinde bu lunduğumuz ders yılı başından iti baren tatbik edilmiş ve bunlardan - vakalarla sabit olmak üzere - müs- bet neticeler alınmıştır. Medenî mil letlerin yatma, kalkma, çalışma u- sullerinin memlekette yayılmasına ve şehirlerimizde de memleketin di ğer kısımlarında olduğu gibi erken- ciliğe alışma bakımından elde edi
len faydalar inkâr götürmiyecek
kadar açıktır. İnzibat sistemimizin verimli olmıya başlayışım şimdiye kadar gördüğümüz müessif vakalara herkesin bildiği gibi ders yılı içinde
tesadüf etmeyişimizden anlıyoruz,
imtihan meselesi bu iki davamız
gibi evlâtlarımıza öğrenme ve ça lışma bakımından büyük istifade ler temin etmiştir. Bütün bu işlerin değil altı, yedi ayda, altı, yedi se
nede tam randımanını alabilirsek t
kendimizi bahtiyar sayacağız. «Esası iyi düşünülmüş prensipler
le hareket edildiği zaman bunlar ü-
zerinde doğru bir fikir yürütmek
için bir ana ve baba dikkat ve iti nası ile sabırlı olmak lâzım gelir.
Maarifimizi istikrarsızlık töhmeti
altında bulundururken başlanmış
işleri tam tecrübe etmeksizin müte madiyen bozmak ve bozmayı iste mek bu istikrarsızlığı idame ettir
mekten başka bir şeye yaramaz.
Bilerek iş yapmak, sabredip netice lerini almak zaruretindeyiz.»
* * *
Aklımıza gelen bütün Maarif mes elelerini sıralayıp bir zincir gibi ce vaplarını alırken halkalardan biri koptu ve konuşmamız inkitaa uğ radı. Zira bu sırada odaya üstadın sevimli kızı Gülümser girmişti. Ba basının boynuna sarıldıktan ve onu öptükten sonra geldi önümüzde za rif reveranslar yaptı ve bizi selâm ladı. Fotoğrafçı arkadaşımın res mini çekmek için davrandığını gö rünce:
— Durun, dedi, yalnız benim de ğil, ablamla ağabeyimi de çağıra yım da onların da resmini çekin.
Bir, iki dakika sonra ikizlerin
ellerinden tutarak onları odaya sü rükledi. Ablası «Canan» a ve ağa beyi «Can» a poz verdi, kendisi de babasının kucağına oturduktan son ra ciddî bir vaziyet takındı ve fo toğrafçıya seslendi:
— Şimdi çekebilirsiniz!.
Baş parmak boyunda olmasına
rağmen bütün bu sahneyi kendi ba şına hazırlaması hepimizin hoşuna gitti. Bir müddet kucaktan kucağa dolaştı, sonra da kuş gibi odadan uçtu gitti.
Konuşmamıza devam ediyoruz: — Kitap meselesi ne olacak? «— Evet, istikrarsızlık âmillerin den birisi de mektep kitapları dava sıdır. Bir kısmı türkçe köklerden, bir kısmı beynelmilel hâzinelerden alınmış ve geçen sene dikkatli bir süzgeçten geçirilmiş olan terimler tutmuştur. Yüksek tahsil müessese- lerimiz' ve başta Üniversitemiz ola rak aşağıdanberi gelen nesil serisi ni ilim dili bakımından inkıtaa uğ
ratmamak için bu müesseselerde
ciddî bir faaliyet başlamıştır. Şah san takip ettiğim ve üstünde dur duğum bu davayı en kısa bir zaman
da halletmek yolundayız. Kısa der ken şunu herkes bilmelidir ki, şim diye kadar derme çatma birtakım klişelerle her sahasında teşekkül e- dememiş bulunan ilim dilimizi bir veya iki senede yapmak mümkün değildir. Böyle bir zaman içinde bu işin halledilebilir mahiyette olduğu nu ilimle alâkası olanlar hatırların dan bile geçirmezler. İş, bir mille tin medeniyet hamlesi ve bir Röne sans atlaması yaparken kültürünü ve onun dilini yeniden kurması ma hiyetindedir. Bukadar mühim, bu- kadar geniş bir iş bittabi o derece güçtür. Bu türlü işlerin devlete dü şen hissesini izam etmek, tarihten ve halden teğafül etmek olur. Dev let ancak nâzımdır, bu vazifeleri üs tüne almış olan fertlerin mesaisi ve onların duyacakları büyük vicdanî mesuliyet davanın özünü halledebi lir. Devlete mütemadiyen direktif verenlerin, devletin üstünde durduğu işlere, direktif ve akıl yerine emek ve himmet -vermeleri Türk irfanı için daha müsmir olur sanırım.»
— Üniversitelilerin yurt dahilin de seyahat yapmaları için de bazı kolaylıklar düşünüyor musunuz?
«— 23 nisan bayramı münasebe- tile Ankara, Edirne ve İzmire gi den Üniversitelilerimiz çıktıkları ye re döndükleri zaman, memleketimi zin muhtelif köşelerinde nasıl çalı
şıldığım, neler yapıldığını biribir-
lerine anlatmışlar ve, içinde doğup büyüdükleri Cumhuriyet rejiminin yaratıcılığını bir kere daha müşahe de etmiş olacaklardır. Onlara gezme
fırsatını daha geniş mikyasta ve
memleket tanıma fırsatını daha im- kânlı olarak vermek kararındayız. 23 nisanda buraya gelen genç Üni
versitelileri, Siyasal bilgiler oku
lunda, Ziraat Enstitüsünde eğlenir ken, gezerken, çay içer ve yemek yerken beraberlerinde bulunarak ta nıdım. Onlarla konuştum. K ız - er kek muhtelif Fakültelerden gelmiş bulunan bu gençlerin Türk ruhunda zeval bulmadan dâima var olan a- salet ve hakikati görme meziyetleri ne şahit olarak büyük bir zevk ve haz duydum. §u son yirmi sene içe risinde arık ve bakımsız Türk vata nının nasıl üstün bir gayretle imarı na, halkının refaha ermesine elden
geldiği kadar çalışıldığını göstermek bize, görmek onlara düşen bir va zifedir. Bizden sonra her cephede
memleketin mukadderatını kendi
ellerine devredeceğimiz bu genç ar
kadaşlar, ihtiyarlığımızda bizi de
imrendirecek ve bizden daha iyisini yapacak bir ruh haletini taşımakta dırlar. Onlara itimat ediyoruz.»
Aslan Tufan
Küçük Gülümser Yücel, babasının dizine oturdu ve YEDİ GÜN sayfalarım büyük bir dikkatle seyretmiye başladı.