2
İlk Meclisi Mebusan Reisi
AHMET RIZA
=_H A TIR A LA R I_
in
— 2 4 —
Amerika mandası meselesi
Amerika Ayanından Mösyö Kreyn, bir kaç refiki ile bir likte İstanbula gelmişti. Ameri ka Sefiri vasıtasile takdim olun duktan sonra bana dedi ki: «Îs- tanbula bir misyonla geldim, en evvel sizinle görüşmek isterim, sonra bazı zevatı daha görece ğiz, ulemadan bir zatla da ko nuşmak isterim.»
Kendisi Arnavudköy mekte- b ¡’de oturuyordu. Fatin Hocayı aldım, bir sabah-gittim; s yaseti İslâmiyeye dair bazı şeyler sor du. Fatin Efendi lâzım gelen ce- vabİarı verdi. Bir kaç gün son ra resmen görüşülmek üzere ay rıklık.
(Vahdeti Milliye) namına Çü- rüksulu Mahmud Paşa, Nabi Bey, Reşid Bey, ve ben dört kişi Sefarete ' gitt k. Onlar da dört kişi idiler. Bir de tercümanları vardı. Amerika mandasını taleb edip etmediğimizi sordular.
Ben cevab verdim, mandadan, himayeden maksad ne olduğunu sordum. İstiklâli siyasimizi zer re kadar rahnedar edecek bir himayeyi istemediğimizi söyle dim. «Terkler kendilerine efendi değil, dost jstiyorlar» dedim. «A- merika hem insaniyet ve hem menfaati zatiyesi namına bize muavenet edeck olursa makbul dür. Umuru nafıa imtiyazları kendisine verilir, âlâtı ziraiye kendisinden alınır. Amerikayı intihabdan maksadımız bitaraf lığı, siyasî vasıtalarla me nafi temin ve istihsalinden müetenib olması ve neşrettiği prensiplerle kendilerini bütün âlemi medeniyete karşı bağlamış bulunması ve pek çok kabili ih raç sermayeye malik olmasıdır. Yapılacak fabrikalarımıza A- merika kendi adamlarını getirir, Amerika harice karşı hukuku muzu müdafaa eder ve bizim terakki ve inkişafımıza yardım eyler» dedim. Ermeniler hakkın da reyimizi sordular, ona da münasib cevablar verildi.
Bizden sonra gazetecileri, İti lâf ve îttihad Fırkasını, şahsî olarak Ali Kemal Beyi ve bazı kimseleri de çağırmışlar, bu an ketin neticesi malûm olmadı, kaldı.
Wilson prensipleri ve Türkçülük halikındaki düşünceler
Ahmed Rıza Beyin evrakı a-
rasm da bulunan ve bir m üla kata aid notlarda, Wilson •pren siplerinin tatbik sureti hakkın -daki sual şu şekilde cevablan-dırılmıştır:
Wilson prensipleri İnsanî ve ahlâki düşüncelerden mülhem ulvî bir nazariye olduğunda, şüphe yok ise de her memleket hakkında seyyanen tatbiki kabil olacağına ihtimal verilemez.
Muhtelif memleketlerin ihti- yacatı, istidad ve kabiliyetleri, şekli içtimaileri nazarı dikkate alınmak şartile Wilson prensip lerine muhtelif suveri tatbikiye kabul etmek zarurîdir. Memle ketimize gelince, devletin şekli siyasisi, vaziyeti coğrafiyesi lâ- yıkile anlaşılmadıkça ve muva
fık bir zemin hazırlanmadıkça bizim Wilson prensiplerinden bi
hakkın müstefid olabileceğimizi zannetmiyorum.
... Yanlış yollardan gidiliyor. Şayanı hürmet bir milliyet ce reyanı vücude getirmeğe kâfi ve müstaid olan bir çok kuvvet ler muhtelif cereyanlar arasın da dağılıyor. Ecanib bundan do layı fena fikirlere düşüyor.
Taharri ve tecrübei mesavi- de sürat ve adalet haysiyeti mil- liyemiz itibarile ne kadar lâz;m ise vahdeti milliyeyi ve vatan daşlar arasında hissi uhuvveti rencide edecek şahsî ve kanun şiken ifratlardan ict nab edil mek de o derece zarurîdir.
Türkçülük hakkındaki fikir ler, türkçülük, Türkleri anasırı Osmaniyeden siyaseten ayıran binaenaleyh uhuvvet ve rabıta larımızı kıran bir âmil olarak telâkki olunuyorsa, hiç bir va kit türkçülük gibi güzel bir isim le yâd edemeyeceğim. Bu fikrin tamamile aleyhindeyim.
Bunu kanunlarımıza da mu- ' halif bulduğum gibi devletin si yaseti umumiyesi iç:n de muzır görürüm. Türkçülükten maksad, anasırı Osmaniye içinde en zi yade hırpalanmış, daima hâmisiz kalmış merd, necib bir unsura hususî olarak yardım etmek, o- nun tealii içtimaisine çalış mak, ona ilim ve irfan, servet ve refah getirmek, Türk unsu runun toprağa olan merbutiye- tini arttıracak esbabı hazırlamak, hulâsa Türklerin seviyei fikriye ve içtimaiyesini asrı hazırla mii- tenasib bir hale sokmak ise fikri tasvib eylerim.»
Osmanlı İmparatorluğunda m.il liyet cereyanı hakkın daki suale de şu cevab verilm ektedir:
... Münferid emellerin, hususî neşriyat ve telkinatın muhassa- lasına cereyan denilmez, bun lar olsa olsa (tezahürat) mahi- yet:nde kalır. Millî bir cereyan vücud bulmak için evvelemirde milletin bellibaşlı bir emeli kud- siyet ve ulviyetine kani, merbut olduğu bir gayesi, bir ideali bu lunmalı, âzim bir ekseriyet bu gaye etrafında toplanmalı, gidi lecek yollar yekdiğerinden ayrı olsa bile neticede mesaii milliye bu gayenin istihsaline masruf ol malıdır. Bence nâfi ve meşru o- lan milliyet cereyanı budur. Hal buki bugün kemali esefle görü yoruz ki muhalefet cereyanları, muahaze ve muhasama temayü- lâtı, rekabet gürültüleri arasın da dost, vatandaş, dindaş birliği kaybolmaktadır.
Milletimizin şu aralık üstüne sürülmek istenilen lekeden kur tarılması, Osmanlılığın beraet ve masumiyetinin, isbat edilmesi, Cemiyeti Akvama girmeğe lâyık ve hayatı milelde bir vazife! mühimme ifasına müstaid oldu ğumuzun tanıttırılması pek mü him ve mukaddes bir gayedir....) (Arkası var)
Düzeltme:
Dün çıkan hâtıralarda îs- tanbulda resmen teşekkül etm ş fırka ve siyasî cemiyetlerden bah seden nottaki tarih 1919 iken yanlışlıkla 1914 diye dizilmiştir. Düzeltiriz.
Kişisel Arşıvierae istanDui beııegı Taha Toros Arşivi