M.
ssırda
Bebek kıyıları
■... .. ' « ...'■■■— ■ ^-v mu W» ı« ı ■ * ■ ■ ■ ■ ' — '■»■ ■7— ■
Halûk Y. Şahsuvaroğlu
Bir Bostancıba.şı risalesine (1). göre, 19. asır başlarında Bebek kıyılarında, Aınavuköy hududundan itibaren sı- rasile aşağıdaki binalar mevcuttu:
(... Sabık Hekimbaşı zade Necib
efendi yalısı, Hazinedarbaşı Şakır
ağa kullarının yalısı, kurbunda pek simet fırınlan. (2) Hâlâ Sadnâzam Salih paşanın yalısı. (3) Dürrü zade Abdullah Molla dâilerinin yalısı, Mü- demsini kiramdan Elmas ebe zade Mustafa efendi kulları yalısı, mevaii- deıı meşk hocası Yesarı zade İzzet
efendi dâilerinin yalısı, kurbunda
Dividi güzel kerimesi yalısı, Bebek
ocağı ve Bostanî kulları, Bebek bah çesi ve Biniş kasrı hümayunu. Sul tan Ahmet Han hazretlerimin camii
şerifi ve iskele, kurbunda iki bab
kahve ve pişgâhı iskele, kadı Mehmet
efendinin yalısı, kurbunda Saraç
Mehmet küllarının kahvesi. Soğancı- başı zade Kadri bey kullarının yalısı, kayıkhanesi. Kambur Mustafa efendi kullarının yalısı, kurbunda Cüeeha- nım yalısı, Abdüllalı efendi hazine darı Osman efendi kullarının ¡alisi, Ömer efendi zevcesi yalısı, kurbunda (Küçük Bebek nâm mahaldir) Bebek ustası Mahmut kullarının yalısı, hâ
len Cermen mütesarrıfı Salih paşa
kullarının yalısı, Dürrüzade biraderi Ata efendi kulları yalısı, Balıkçıbaşı
kullarının odası; ve Bebek bostanı,
Müderrisini kiramdan Tahir efendi
dâilerinin yalısı, müteveffa Şeyhül islâm Esat efendi zade Molla efendi yalısı, hâlâ Hekimbaşı Behçet efendi kullarının yalısı, Ata efendi hafidi Nuri efendi kullarının yalısı, müte veffa İlyas efendinin halilesinin ya lısı, kuzattan Mopevi Mustafa efendi kullarının yalısı, sabık Mekke Mol lası Âbit efendinin yalısı, Rumeli es- bak Kazaskeri Sıtkı .zade efendi kul larının yalısı, Topçubaşı zade Yakup ağa kullarınm yalısı, Süleyman Râşıt efendi zade Mehmet- bey yalısı, Bin yüzcü Halil ağa zevcesi yâlısı, Çelebi Mustafa paşa zade Bekir bey kulla rının yalısı, Musuliu Ali efendinin s i nmesinin yalısı, İbrahim han zade vakfi Cabis Hüdadar oey kullarının yalısı, (Kayalar camii şerif nam ma haldir.) Muhasebe! evvel Haşan Tan sın efendi kullarının yalısı, (Kayalar ve Durmuş dede türbesi ve mescidi "şerifi, Rumelihisarı...) ( 4 )
Bebek kıyılarındaki II. Mahmut
devrine ait bu yalıların, sonradan
bazıları yıktırılmış .yenileri yapılmış, bazıları da sahiplerini değiştirmiştir. Zamanımıza kadar ise ancak bir yalı muhafaza edilebilmiştir .
Bebek kıyılannın 17 nci asırdan
beri muhtelif tadiller ve imarlar gö ren güzel yapısı Hümayun Abad’dı. İlk inşa tarihi ihtilaflı olan bu bina Abdülmecit saltanatına kadar duru yordu.
III. Ahmet, I. Mahmut, I. Abdül- hamıt, ve III. Selim zaman zaman Hümayun Abad’a gelip «Tüfekçiyan kullarına» tüfek attırmak, kayık ya rışları tertibettirmek ve saz fasılları dinlemekle vakit geçirirlerdi.
II. Mahmut zamanında kasır bir iki siyasi müzakereye tahsis edilmiş ve sonra, tamamiyle harabiyete
ter-bu yalıda uzun devirler oturmuş, son ra sadrâzam Rauf paşaya geçen yalı ondan da Âli paşaya intikal etmişti.
II. Abdülhamit Ali paşa veresesin den alıp Abbas Hilmi paşanın validesi Emine hanımefendiye verdi. Eski yalı yıktırılıp, kârgir olarak yaptırılmış ve Valide paşa adiyle anılan Prenses ömrünün sonuna kadar yaz mevsim lerini İstanbulda ve bu yalıda geçir miştir.
X IX . asrın meşhur yalısı, hekimba-
şılarm büyük sahilhaneleriydi. Bu
yalıya padişahlar rağbet edip ziyare te gelir. İçinde kalabalık bir maiyet Behçet efendiden Abdülhak Molla- halkı yaşardı.
ya ve ondan oğlu Hayrullah efendiye geçen bu yalılar manzumesi, büyük bir sahayı işgal ediyor ve bahçeleri bugün kolej arazisi olan kısımlara
kadar yükseliyordu. Hekimbaşının
set set yükselen ve benzersiz gül
tarhlariyie bezenmiş bahçeleri çok
namlıydı. II. Mahmut devrinde Türk ordusunda mütehassıs olarak bulun muş olan Moltke bu bahçeler için: (Dostum hekimbaşının güllerle dolu harikulade lâtif bir bahçesi var. Bah çe dağın uzunluğundaki etekte set ler üzerinde kâindir. Oradan servi ağaçlıklı bir mezarlığa geçilir ve be
nim başlıca gezinti mahallim olan
eski bir kaleye kadar çıkılır.) diyor.
Büyük şair Abdülhak Hâmit bu
yalıda doğmuş, sonraları sadrâzam Rüştü, ondan sonra Mahmut Nedim paşa ile tarihçi Cevdet paşa bu yalı lardan birer kısmına sahibolmuşlar- dı.
X IX . yüzyılın ikinci yarısında Be bek kıyılarında rical yalıları sıralan mış ve buralar hakikaten devrinin kibar bir semti - olmuştu. Buradaki
devrinin meşhur sahilhanelerinden
biri de sadrâzam Arifi paşanın yah şiydi. Sonra Şekip paşaya geçmiş bu lunan bu yalı, yakın tarihlere kadar mevcuttu. Birkaç sene evvel yıktırıl dı.
Zamanımıza kadar türlü tamirler
görerek muhafaza edilebilmiş olan
«Y ıla n lı yalı» bugün Boğaziçinin en eski yapılarından birini teşkil etmek tedir.
Yalı I. Abdülhamit devrinde yapıl mıştır. Robert Kollej bahçelerinin bir kısmı eskiden bu yalıya aitti. Yalı, Boğazm bilhassa bahçeleriyle meşhur olan binalarından biriydi.
Büyük setler halinde Bebek sırtla rına yükselen bu bahçelerde gayet mükemmel su tesisleri vardı. Yalının bilinen ilk sahibi Tavukçu reis lâka- biyle anılan Reisülkiittap Mustafa efendidir. Yalıyı o devirde sefirler ziyaret etmiş .burada siyasî görüş meler yapılmıştır. Harem kısmında bulunan meşhur taş oda, reis efen dinin kütüphanesiydi. Bu.oda da otuz beş sene evvelisine kadar muhafaza edilebilmiştir. Oda, o yıllarda devrine ait eşya iie döşeliydi. Kenar sedirler,
erkân minderleri çubuk dolapları
vardı.
Duvarlara gömülü raflarda eski ve kıymetli yazma kitaplar bulunuyordu. Müteaddit tamirler neticesinde yalı nın bilhassa mühim kısmı bugün de-koluıımuştu . .
Genç Abdülmecit cedlerinin hâtıra
larıyla dolu Bebek kasrım bir gün
görmek istedi. Büyük çınar ağaçları nın gölgesinde asırların yorgunluğu
nu dinlendiren, saçakları sarkmış,
nakışları solmuş, eşyaları yıpranmış binaya aielftcele temizlediler. Abdül mecit etrafını büyük bir sessizlik çe-
■ virdiği « Hümayun Abad» ı ürkek
adımlarla dolaştı.
Padişah, durgun denizden hamle
cilerin kuvvetli kürek vuruşlarını
duymuş, eski günlerin cuşuhuruşunu işitmiş, içli fasılların aksi sadasiyle ürpermiş gibiydi.
Biilün bu hâtıralar arasında hü zünlü bir sesle; «Bu kasır yıkılıp gi decek» dedi. Sarayırf muhafazasına
memur bekçi safiyetle, «Efendimiz
bu köşk daha birçok padişah eskitir» deyince genç hükümdar vehimle ür- perdl ve telâşlı adımlarla cümle ka pısına yürürken kasrın derhal yıktı rılması iradesini verdi.
Hümayun Abad böyle bir ziyaretin ve böyle bir mükâlemenin sonunda yıkılıp gitti. Abdülâziz devrinde bah çenin büyük duvarları henüz mev cuttu. Burada imparatoriçe Ojeni’ye
bir ziyafet verilmesi mevzuubahis
edilmiş ve duvarlar da bu münase betle yıktırılmıştı.
II. Mahmut devrine ait Bostancı - başı risalesinde sadrâzam Salih paşa
üzerinde gösterilen yalının yerinde
bilâhare İmamzade Esat efendi yalısı vardı. Bu yalı ile musahip Sait efen di yalısı da Yusuf Kâmil paşa tara fından satın alınarak buraya büyük bir kâşane inşa edilmişti.
Muhterem İbnülemln Mahmut K e mal İnal diyor ki: (Yusuf Kâmil paşa Haydar efendi İle Bebeğe doğru gi derlerken İmamzade Esat efendinin
kemerli yalısının önünden geçerler
paşa, «şu yalı benim olsa da güzelce yaptırsam» der. Aradan çok zaman geçtikten sonra o yalı ile İttisalindeki müsahip Salt efendinin yalısı alınıp
birleştirilerek tamir edildi, orada
epey müddet ikamet ettiler. Bilâhare o iki yalı yıktırılarak bir sahilhanei âli inşa ettirdi.
Sonra bu yalı Mısırlı Halim paşaya geçmiş ve Halim paşa uzun seneler burada ikamet etmişti. Yalı sonralan bakımsızlık yüzünden haraboldu ve vârisleri tarafından yıkıcılara satıla rak yıktırıldı.
Dürrüzade Abdullah Molla yalısı, II. Mahmut devrinin meşhur sahilhane lerinden biridir. Eski bir ilmiye ailesi
ğişmiş ve üslûbunu tamamen kay betmiştir. Selâmlığa daha az doku nulmuş ve eski hali pek bozulmamış tır. (5)
Bu yalıyı II. Mahmut çok beğenir miş. Bir gün kayıkla önünden geçer ken belki de tamamen almak arzıı- siyîe binayı methe başlamış, karşı
sında oturan müsahip Sait efendi
tehlikeyi hissedip (Aman efendimiz b\ı yalının pek çok yılanı vardır. Y ı landan geçilmez) cevabiyle hüküm darı fikrinden vaz geçirtmiş.
Bugün yılanlı yalı, Bebek kıyıların da geçen asırlardan kalmış tek hâ tıra olarak ayaktadır. Hekimbaşı sa- hilhaneleri, Yusuf Kâmil paşa yalısı yıkılmış, Ali paşa yalısı yerinde Bo ğaziçi üslûbuna uymıyan ve Türk ol- mıyan bir bina kurulmuş, Hümayun Abad’m bahçesinde yalnız Boğaziçi nin serin akşamlarında tatlı hâtıra larla ürperen asırlık çınarlar kalmış tır.
| (1) Padişahların deniz gezlntilerin-j de serdümenlik hizmetini Bostancı- j basılar görürdü. Padişahlar Haliç ve | Boğaziçi tenezzühlerinde bazen gör- j dükleri yalıların sahiplerini öğren
mek İsterlermiş. Bostancıbaşılar bu kıyılardaki •sahllhaneleri, iskeleleri cami ve mescitleri sırasiyle munta zam defterlere yazarlar ve hükümdar sordukça arzederlerdi. Bu defterlerin bilinen en eskisi III. Selim’e aittir.
Yukarıda adı geçen defter II. Mah mut devrinde tanzim edilmiştir. Aslı Topkapı sarayı müzesi memurların dan bir zattadır. Suretini bay Zarif Urgun’dan aldım.
(2) Eskiden beri Tersane! Âmire
için yapılan peksimetler Bebekteki
pekslmethanede pişirilmekteydi. Ve
Peksimethane 1831 de fazla harap bir hale geldiğin en II. Mahmudun em riyle Bebekten tersane dahiline nak ledildi.
(3) II. Mahmut sadrâzamlarından- dır. Hacı lâkabiyle tanılır. Benderli Ali paşadan sonra sadarete geçmiş ve bu makamda bir buçuk sene kal mıştır.
(4) Tetkik ettiğim III. Selim Bos- tancıba.şı risalesinde o devirde bu kı
yılarda Türk yalılarından başka
ekalliyetlere ait yalılar da olduğu gö rülüyor. II. Mahmut zamanında artık bu kıyılarda sahilhaneler tamamen Tiirklere geçmiştir.
5 — Yılanlı yalı hakkmdaki malû mat. muhterem profesör Süheyl Ün- ver tarafından lûtfedilmiştir.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi