O i d U
azi „
Bestekâr Necip Celâli de toprağa verdik
B
OğAz âlemleri, mehtap sefalaıı maziye karışmış; Kanlıca koyunda bülbüllerle dem çeken hanendeler sus muş; yalıları yalayıp geçen kayıklarda ki sazların telleri kopmuştu, istinye, Yeniköy önlerinden geçerek taa Kalen- der'e giden saz kayıkları sanki orada kalmış gibi Boğaz kıyıları yıllardır sazsız, sazendesiz; Boğaz suları yıllar dır hurislz, hanendeslz idi.Kalender’de kalan kayıklardan bir tanesi nasılsa geri dönmeğe muvaffak olmuş gibi 1928 yazında istinye önle rinde bir kayık göründü, içinde bir akordeon ve on sekiz yaşındaki bes tekâr Necip Celâl vardı, ilk bestesini yaptıktan hemen sonra kaybettiği göz. leri ile etrafım saran karanlıkta on
NOTA
— iç âleminin dışarı vuran aydınlığında Necip Celâl nota yazar, yazdığı notaları okurdu. 1935 yılında çekilen yukarıdaki fotoğraf onu bir notayı tetkik ederken göstermektedir.sekiz senenin ışığını arıyor «Mazi kal bimde bir yaradır» diyerek mâsum bir aşkı mırıldanıyordu.
Boğaz suları o yazdan beri çalgısız, şarkısız kalmadı, istinye iskelesine uğ- rıyan Boğaz vapurları, iskele başındaki, şimdi yıkılan konağın balkonundan Necip Celâl’in akordeonunu, kemanım, kitarasım dinledi. Bütün bir nesil «Su na» yı andı, «Ayrılık»ı söyledi, «özle yiş» İle düğün dansını açtı.
Necip Celâl, gözleri görmemesine rağ men, iç âleminin aydınlığı dışarı vur. muş gibi dış dünya ile hiçbir zaman ilişiğini kesmedi. Gayet şık giyinir, modayı takibeder, balolarda en fazla dansa kalkan o olurdu. Dansettiği ha nımların gözleri İle saçlarının rengini ve yaşlarını tahmin eden harikulâde bir hisse sahipti. Sinemaya gider, çı kınca mevzuu anlatırdı. Fenerbahçe'yi çok sever, hiçbir maçım kaçırmazdı. Hayatı bütün gücü ile yaşamağa az metmiş gibiydi. Fakat bu gücünü an cak 1957 sonbaharına ve 47 yaşma ka dar devam ettirebUdl. Bir buçuk ay karaciğer kanseri İle mücadele ettik ten sonra 29 kasım cuma günü saat 14,30 da hayata gözlerini yumdu.
O gün sonbaharın son güzel günü idi. Görmüş geçirmiş Boğaz’m suları bu «Aynlık»m hüznü içinde bitmez tükenmez «özleyişti mırıldanıyor, bu seslere kulak veren yalılar pancurlannı açarak «Bir an için» mehtaplı yaz ge celerine dönüyordu. Ne yazık ki o gü. zel geceler artık bir «Mazi» olmuştu.