ni: Özlem n 0 Spor: 1er: Sami Yazıcı 0 lgi-Belge: n et Faraç
Yayın Kurulu: İlhan Selçuk (Başkan), Orhan Erinç, Hikm et Çetinkaya, Şükran Soner, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, M ustafa Balbay, Hakan Kara.
A nkara Temsilcisi: M ustafa Balbay Atatürk Bulvarı No: 125,K at:4, B akanlıklar-A nkaraTel: 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 0 İzm ir Tem silcisi: Serdar Kızık, H. Z iya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: 4411220, Faks: 4419117 0 Adana Temsilcisi: Ç etin Yiğenoğlu, İnönü Cd. 119 S. N o :l K a t:l, Tel: 363 12 11, Faks: 363 12 15
M üessese M üdürü: Üstün A km en 0 K oordinatör: A h m et K o ru lsa n 0 M uhasebe: Bülent Yener 0 İdare: Hüseyin Gürer 0 Satış: Fazilet Kuza
M E D Y A C : • Y ö n e t i m K u r u l u B a ş k a n ı - G e n e l M ü d ü r : G ü l b i n E r d u r a n # K o o r d i n a t ö r : R e h a I ş ı t m a n # G e n e l M ü d ü rY a rd ı m c ı s ı: S e v d a Ç o b a n T e l: 5 1 4 0 7 5 3 - 5 1 3 9 5 8 0 - 5 1 3 8 4 6 0 - 6 1 , F ak s: 5 1 3 8 4 6 3
7 N İ S A N 2 0 0 0 İm sak: 5 .0 0 G ü n e ş: 6 .3 1 Ö ğ le : 1 3 .1 3 ik in d i: 1 6 .4 9 A k şa m : 1 9 .4 2 Y atsı: 2 1 .0 7
SÖYLEŞİ
ATTİLÂ İLHAN
‘Nâzım’a karşı ‘Dinamo’!...
O
kitabın en çarpıcı yanı, z ü ’nde, Türkiye ‘Sosyalist Sol’unun Râsih Nuri Bey’in (ileri) ‘önsö- iki büyük şairine değgin açıklamaları! O ku d u ğu m sıra, nereden nereye, Bağ- larbaşı’ndaki söyleşilerimizden birinde, ‘Mussolini’ A h m e t’ten(Kavala) duyduklanm ı hatırlıyorum; o hep öyle ‘mütehevvir’,
kavga edecekm iş gibi demişti ki:
“-...Haşan izzettin Dinamo, Nâzım’ın yerini almak üze re ‘çıkanlmıştı’; çünkü Nâzım, -bizlerle beraber- ‘muha lefette’ idi; ‘Doktor’un (Şefik Hüsnü Bey) Partisi’nden onu ihraç etmişlerdi; 'işçi muhalefeti’ sıfatıyla, ayn ‘kongre’ top lamıştık, ayn çalışıyorduk!..’’
Daha önceleri, ‘Tornacı’ Öm er’den (Karaman) İzmir’de
de benzer şeyler işitmiştim; tabii, en ilginci yıllar sonra, Abi-
din Nesimi B e y ’in konuyla ilgili yazdıkları! Diyordu ki;
“-...bu arada T K P ’den uzaklaştırılan Nâzım Hikmet ve grubu, Komintem’den bağımsız harekete geçtiler; Türki ye’deki Komünist hareket’e sahip çıkmak suretiyle, ken dilerini, Komintem’e kabul ettirmeyi istediler. 1930’dan son ra Hareket, biri Nâzım Hikmet etrafında Komintern’den ba ğımsız; diğeri Haşan Âli (Ediz) ve arkadaştan tarafından yürütülen, Komintern’e bağımlı olması muhtemel olan, iki koldan gelişti...”
“...Nâzım Hikmet grubunun parasal olanaklannın sını rı, bu gruba dahil olanlann parasal olanaklanyla sınırlıdır. Haşan Âli (Ediz) grubunun olanaklan ise, Komintern’in
yapacağı yardımlarla sınırlıdır...” (Yılların İçinden’, S. 168/169.
G özlem Yayınları, 1970)
Aynı Abidin Nesimi, daha önce bahsettiğim öbür eserinde,
‘olayın’ ayrıntılarını, ‘Telefoncu’ F e rid ’den (Kalmuk) dinle
diklerine dayanarak anlatmıştır: ‘Şoför’ Ragıp, taksisini satıp
Nâzım’ın grubuna bağışlar, ‘gizli’ bir matbaa örgütleyip neş
riyat yaparlar. Daha sonra Nâzım, gizlice ‘yukanya' (S S C B ’ye) geçecek, örgüt ve faaliyet üstünlüğünü öne sürerek, gerçek
T K P olarak tanınmalarını isteyecektir. Komintern, onu tebrik
etmiş, yine de gru b u n u n -gizli matbaasıyla birlikte- öteki gru bun emrine girmesini söylemiştir; iki grup arasındaki ‘fark’ ö y
ledir ki, Nâzım Hikmet yurduna döner, öteki grubun emrine
girmeyi asla kabul etmez, ‘bağımsız’ kalır. (T K P ’de Anılar ve Değerlendirmeler, s. 94/95, Promete Yayınları, 1979)
İyi de bütün bunların ‘Yeni Edebiyat/Şiir Antolojisi’ ile alâ
kası ne?
Hangi taraftan bakarsan, bak...
B
akınız nedir: Râsih Nuri Bey (İleri) ‘Ö n sö z’ünde N â z ım ’danve Dinamo’dan bahsederken ‘Sosyalist Sol’un bu temel
ve -be n ce ‘hayatT- ayrılığına değinmiş; yanılmıyorsam, o ‘ta raftan’ ilk defa olayı döğrulamış, çünkü diyor ki:
“...Nâzım çok genç yaşta Millî Mücadele’ye katılmış, sonra Moskova’ya gidip K U TV ’u bitirmiş; daha sonra da Türkiye’de Parti saflannda ve basında militanlık etmiş; ancak Nâzım, Parti içinde, hiçbir zaman kata Komintem’ci olmamıştır. Bu nedenle birçok kez disiplinsizlik durumu na düşmüş ve sonunda da o dönemin Genel Sekreteri Ha şan Âli Ediz tarafından partiden ihraç edilmiştir. Aynnta- lannı o dönemin Polit/bürosu’nu oluşturan ‘Eczacı’ Vâsıf, Haşan Âli Ediz ve Dr. Hikmet Kıvılcımlı’dan bana Dr. Hik met anlatmıştı...”
“-... bu grubun faaliyeti ikinci bir T K P olarak süregelmiş, 1932 Bursa Tevkifa- ta ile noktalanmışta, bu nedenle Nâzım Hikmet, 1938 mah kûmiyeti sırasında artık‘Partili’ değildir. Parti disiplinine gö re, Nâzım ‘dönek’ sayılmakla birlikte, pratikte hiç de böy
le olmamıştır; şiirleri etkisini sürdürmüş, partililer fırsatı nı bulup, ziyaretine gitmeye devam etmişlerdir. Bunlar ço ğunlukla işçi militanlardır. Bu konuda ‘Şoför’ Idris’in (Er
dinç) anılan ilginçtir...” (Yeni Edebiyat/Şiir Antolojisi, S. 7/8.
Scala Yayıncılık, 1998)
Bu som ut gerçeği, eski Mecidiyeköy’ü çay bahçelerinde
ki o bitmez tükenm ez söyleşilerimizde, -Mustafa S u p h i’nin
saidata- ‘Sarı’ Mustafa (Börklüce) bana nakletmiştir; etmiş
tir de, kişiler ve olaylar yerli yerine konulduğu zam an, insanın
özüne neredeyse giren son derece 'çarpıcı' unsurlar, acaba
neden asla telâffuz edilmemiştir? Neden üzerinden onlarca yıl geçtiği, konjonktür altüst olduğu; toplumsal olarak da, tarih sel olarak da, ‘değer ölçüleri’ değiştiği halde, hâlâ açıkça di le getirilmiyor?
İç içe geçmiş asla kaynaşamamış...
A
nlaşılıyor ki ülkemizde ‘Sosyalist Sol’, iç içe geçm iş fakat asla kaynaşamamış üç ayrı gruptan oluşmuştur. A/ Av
rupa kökenli olanlar, Spartakistler. (Dr. Şefik Hüsnü, Vedat
Nedim vd) B/Türkocağı kökenli olanlar. (Mustafa Suphi, Et-
hem Nejat, Şevket Süreyya). C/ K U T V ’dan yetişmiş olanlar.
(Nâzım Hikmet, Şevket Süreyya, Valâ Nurettin ve çoğu
‘amele’, ötekiler) Bu üç gruptan, görülüyor ki, son iki grup, o yıllarda hem ’yukarda’ hem K U T V ’da etkili olan Sultan Gali-
yef’in: hem de Türkiye’deki anti/emperyalist Müdafaa-i Hu
kuk Doktrini’nin etkisini taşıyan ‘Sosyalist Milliyetçi’ M ark-
sistler’dir; ötekiler, Kom intem ’e körü körüne bağlı Marksist-
ler ise, ‘kozmopolit’ davranışlarıyla Entemasyonal’a daha ya
kın duran okum uş yazmışlardır ki, berikileri ‘dışlamışlar’dır. ‘Kemalist’ Cumhuriyet’in, Marksist, hele de Komünist olmadığı halde; başından itibaren Galiyef Hareketi’ne de, o Hareket’in net bir uzantısı olarak görünen Mustafa Sup hi, Şevket Süreyya, Nâzım Hikmet Çizgisine de daha hoş
görülü, daha yakın davrandığı açıktır; o kadar ki bu, öteki
kanadın bunları, Komintern dergilerinde ‘polislikle suçlam a
sına yol açmıştır; oysa, mesele şu: ‘Basra harap olduktan son
ra’, tarihin hak verdiği, bunlardan acaba hangi taraf?
Eğer Komünist Ertemasyonal’i (Komintern), uluslarara
sı işçi dayanışması ve nihayet Sovyetler Birliği, to z olup sav
rulup gitmişse; xxı.yy başlarken, yeryüzünde ‘temel çeliş
ki’, tıpkı xx. yy başlarken olduğu gibi, yine ‘Batı’lı Beyaz ve Hıristiyan’ Emperyalizm’le, ‘Mazlum Milletler’ arasın da şekilleniyorsa; besbelli ki, Gâzi Mustafa Kemal’in ve Mir Sultan Galiyef in ‘tarafı!...
Ç ünkü ‘Hürriyet ve İstiklâl’ onların ‘karakteriydi’.
Ç ünkü “sosyalizm, ya insancı ve özgürlükçü olacakta, ya
da olmayacakta!”
Meraklısı için n o t Nâzım ’ı ‘partiden ihraç eden’ Polit/bü-
ro üyesi ‘E cza cı’ Vâsıf ile G enel Sekreter Haşan Âli Ediz
hakkında, Abidin N e s im i’nin verdiği bilgi gerçekten, şaşır
tıcı:
“...‘E cza cı’ Vâsıf, Haşan Âli Ediz ile birlikte, ilgili m a kamlara başvurarak, her türlü politik eylemle ilişkileri ni kestiklerini, günlük geçim den başka şey düşünm e yeceklerini bildirdiler. Gerek Vâsıf, gerekse Ediz, o ta rihten sonra ilişkilerini kesin olarak kestiler. ‘E czacı’ Vâ
sıf Kilis’e gitti, eczacılığa başladı...” ( T K P ’d e Anılar v e
D eğerlendirm eler’ S . 1 1 6 v e a y rıc a 129. P ro m e te Y ayın la rı, 1979) http://www.priz- m a.net.tr/AILHAN http://www.bilgiyayıne- v i.c o m .W a ilh a n Faks/0-212/260 19 88
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi