• Sonuç bulunamadı

Müjdat Gezen:Politikacılar işimizi kolaylaştırdı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Müjdat Gezen:Politikacılar işimizi kolaylaştırdı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CUMHURİYET 25 OCAK 1070

B E Ş

İ T - İ i ı

' l

Gezen

“ Politikacılar

işimizi

kolaylaştırdı,,

«Devlet adamlarımız

oldukça gülmece

yeteneğine sahip kişiler. Bunları olduğu

gibi alıp yansıttınız mı, halk «Yahu biz

bunlara zaten gülüyoruz. Siz ne diye üs­

tüne gidiyorsunuz» diyor.»

«Mizahta hafif deforme etmek

vardır.

Halk dilinin ucuna gelip de, söylemek is­

teyip. bir türlü söyleyemediği şeyi, sizden

duyarsa buna gülüyor.»

«Ünlü müyüm bilmiyorum.

Sanıyorum

Başbakan Bülent Ecevit’in dışında bana

kimse «sayın Müjdat Gezen» demedi. Ba­

na hiç «bey» diye «sayın» diye hitap ol­

madı.»

Yalçın PEKŞEN

Bir rastlantı mı bilmiyorum. Mü|dat Gezen'in ©Vinin bulundu ğu sokağın adı «İsmail Düm- bültü sokağı». Cihangir'di).

«ilk güldürü derslerini İsma­ il Dümbüllü’den aldığını» söy­ leyen Mü|dat Gezen bu sokak­ ta Boğaziçine karşı bir apar­ tm anın en üst katında oturu­ yor. Duvarlar ünlü güldürü us­ talarının posterleriyle dolu. Or­ talıkta, masaların, koltukların üstünde şişman bir kedi dola­ şıyor. Her tarafta önce kitap­ lar, daha sonra Müjdat Gezen' İn (soyadına uygun olarak çok geziyor olsa gerek) gezdigl yor lerde çekilmiş fotoğrafları, al­

dığı ödüller v.s. bulunuyor. «Cumhuriyetken geldiğinize göre müsaade edin en ciddi su ratımı takınayım» diyor ve ko­ nuşmaya başlıyoruz.

— Sayın Müjdat Gezen. Sizin güldürü anlayışınız nedir?

— Aslında Türkiyemizde ye­ teri kadar mizahi malzeme var. Bu bizim İşimizi kolaylaştırmı­ yor, aksine zorlaştırıyor. Eğer İnsanlar durmadan gülünecek şeylere rastlıyorlarsa, örneğin politikacılarımız oldukça gül­ dürme yeteneğina sahip kişiler, bunları olduğu gibi alıp yan­ sıtmak pek kolay olmuyor. Halk «Zaten biz bunlara gülüyoruz. Siz ne diye üstüne gidiyorsu­ nuz» diyor. Fakat insan varol­ dukça mizahın malzemesi bit­ mez. Mizahın çıkış noktası çe­ lişkidir. Mizah terslikten çıkar. Ankara'da bir toplantıya katıl­ mıştım. Biri dedi ki «Sovyetler Birliği'nde mizah gelişmemiş­ tir» dedi. «Çünkü düzen otur­ dukça mizah geriiiyor» dedi. Mizah bizde giderek geliştiğine göre durumu anlayın artık.

— Siz özellikle televizyonda yaptığınız güldürülerle İlgiyi çe klyorsunuz. Televizyonda güldür menin sırrı nedir?

— Güncel konuları televiz­ yona getiriyoruz. Yazdığını şeyler günlük konulardır. Ben kendi günümün mizahını ya- pryorum. Benden sonra yapan lar kendi çağlarının mizahını yapsınlar. Yani ben sanatçının günümüzde kalıcı olmasından çok yapıcı olmasının ön plan­ da gelmesini diliyorum. Benim

sırrım gözlemcilikten geliyor. Bunlardan çıkan çelişkileri or­ taya koyuyorum. Bir olaya her kes başka gözle bakar. Mesela bir şiir aynı şiirdir. Kerim Af­ şar okur ağlarsınız, İsmail Düm büllü okur gülersiniz. Bir olaya mizoh açısından baktığınız za­ man olay komik olur. Mizah­ ta olayı hafif deforme etmek vardır. Halk dilinin ucuna gelip de söylemek İsteyip bir türlü söyleyemediği şeyi siz söyle­

diniz mİ buna gülüyor. — Güldürmek bir yetenek sorunu mudur sizce?

— Bu bir yetenek sorunu ola bilir. Küçüklükten beri arkadaş lanınız arasında hokkabazlı­ ğımızla tanınıyoruz. Yalnız bu­ nun çıkışında bir bilinçaltı nok ta olduğunu sanıyorum. 10 ya­ şımda sahneye İlk çıkışımda ben dram oynuyordum. Bu dram Faruk Nafiz Çamlıbel’ln manzum bir piyesiydi. Burda

benim kızkardeşim verem ol­ muş, doktor bana demiş kİ «yapraklar yere düştüğünde kız kardeşin ölecek». Ben de elimde İğne iplik İşte «O düşen yaprakları dikeyim, yerlerine, yapraklar yere düşmezse eğer, elbette kardeşimi koynuna ala­ maz yer» diyo bir şeylor söy­ lüyorum.

O oyunu oynarken en önde annemi, ablamı filan gördüm, İki gözü iki çeşme ağlıyorlar.

İşte bu üzüntü beni dramdan itti, içimdeki dürtüyle de ola­ cak komediye bir yatkınlık gel­ di. Ailemizde bu vardı zaten. Genellikle neşeli bir aile idi.

— Gülme konusunda halkın eğilimlerini saptamak için ba­ çalışmalarınız oldu mu? Halk neye güler sizce?

— Belli koşullar sağlandığı zaman güldürmek pek zor de ğlldir. Halk eğer bir olaya baş kaldırmak İstiyor da kaldıramı

yorsa onu alaya almak İster. Alay edemeyerek de başa çıka- mıyorsa o zaman onun dilin­ den biri alay ettiği zaman re hatlıyor «Hay ağzına layık be adam ben de bunu söylemek Is fiyordum» diyor. Yani kaynağı­ nızı halka uzatırsanız. Oluyor Benim çıkış noktam bu.

— Siz hem gazino sahnesin de, hem tiyatroda halkı güldü­ rüyorsunuz. Gazino ile diğer güldürü sahaları arasında fark

var mı?

— Vardır. Gazinoda alkollü bir seyirciye seslenmek zorun­ dasınız. Alkollü seyirci espri­ yi kolay algılayamaz. En azın­ dan yüzde otuzunu algılayamaz. Sonra bu adamlar buraya ka­ rakteristik bir tavırla geliyor. Boşver yahu günün sıkıntısını dağıtayım, diye geldiğine göre onun çok sıkıldığı şeylere de- ğlnemezsiniz. Ben gazinoda sa nat yapılabileceğine inanmıyo­

rum. Amaç burada salt güldürmektir.

—■ Bir güldürü ustası olarak tanınm ak özel yaşantınızı etki­ tiyor mu?

— E biraz etkiliyor. Mesela babamın öldüğü gün ben sah noye çıkm ak zorundaydım. Öğ lende gömdük, yarını saat son ra sahnede olmam gerekiyor.

Çıktım program ım ı yaptım. Sonra bir köşeye çekildim uzun uzun ağladım. Bir sahne kom isi vardı. Beni hep neşeli görmeye alışmış. Çünkü bsn kendim i neşelendiririm sahneye çıkm adan önce kİ sahneden dı- şardaki kişiyi neşelendireyim. «Ne o M üjdat abl yahu bugün neşen yok falan» dedi. «Ba­ bamı kaybettim » dedim. «Ulan ne adamsın abl be. Harika a- tiam sın namussuzum» dedi. Aciam anlam ıyor. Sanki ben bcı bamı kaybodem ezm işlm gibi. Yani bizi güler yüzio görmeye alışm ış insanlar, özel yaşan­ tım ızda da öyie görmeyi İs­ tiyor.

— Televizyon çalışm alarınız­ dan söz eder misiniz?

— Televizyonda şu var. Bizi Uğur Dündar'la tu lu a t yapıyo­ ruz sanıyorlar. Oysa biz bu konuşm aları, yani ben önce­ den yazarım. Uğur veya Vedat Tayyar gerçek röp ortajları y a ­ pıyorlar. Ben konuyu İyice İnce­ liyorum . Mesela Vedat geçen­ lerde gitm iş, akşam lisesinde röp ortaj yapmış. Akşam lisele­ rinde terfi etmek için okuyan İtim seler varm ış, Parodide genç bir öğrenci koyarsak bu doğal dır, güldürm eyebilir. Hocası kendisinden genç ih tiy a r bir öğ renel koyarsak bu güldürebilir. O zaman terslik ortaya çıkıyor. Yani böyle yapıyoruz televiz­ yonda.

— Siz genellikle değişik tip ­ leri canlandırıyorsunuz. Bu işin sırrı nedir?

— Teyplerle çalışırım ban bu İş için. Önce konuşurum son­ ra kulaklıkla dinlerim. Düzel- te düzelte sonunda tam sesi veriyorum. Bir doktor bir gün bana İlginç bir şey söyledi, «Siz tıp tahsil ettiniz mi?» dedi. Çünkü insan ihtiyarlayınca alt çene öne doğru çıkarmış. Hani «çenesi düştü» derler ya. Şimdi ben bunu çevremde çok yaşlı kişileri gözlediğimden al gılamışım. Farkında olmadan bir ihtiyar yapacağım zaman alt çenemi öne çıkararak, bü­ yük bir makyaj yapmadan... Ben televizyonda çok az mak­ yaj yaparım. Yani bir kalemle iki çizgi, biraz pudra İle saç­ larımı beyazlatıp çıkarım. Buna karşın tipin getirdiği ağız onu yaşlı gibi gösterir. Bir başör­ tü, bir gözlükle ihtiyar kadın kı lığına giriveririm.

M ilyonları güldüren M üjdat Gezen nelere gülüyordu. Bunu sorduk kendisine:

«Tersliklere çok gülüyorum. Televizyonda Zeki (Alasya) İle Metln’e (Akpınar) çok gülüyo­ rum. Sinemada Kemal Sunal'a

çok gülüyorum.»

— Şu halde çok gülüyorsu­ nuz.

— Gülüyorum neden gülme yeylm. Ben de İnsanım, çok gülerim.

— Bu işi para için mi, zevk için i r i yapıyorsunuz?

— Benim para için yaptığım İş başka, hiç para almadan yaptığım iş başka. Gazinonun dışında yaptığım işlerin hiç bi­ rinden para almam.Yani alsam bile bu paraları şimdi adlarım açıklamak istemediğim bazı kurumlara veriyorum doğrudan doğruya. Güldürmenin şöyle bir hazzı vardır. Güldürme olayının reaksiyonu anında gelir. Bir kitap yazıyorsunuz, bu kitabın tutup tutmadığını bir ay sonra görüyorsunuz. Üç kişi sizi övü yor. Bakın burada Balabaıı'ın bir resmi var. Bunu sizin öv­ düğünüzden veya yerdiğinizden onun şu anda haberi yok. Ama benim yaptığım espriye sizin reaksiyonunuzdan benim o an­ da haberim olur. Bu çok zevk !i o zaman.

— Ünlü bir güldürü ustası olm ak özel yaşantınızı e tk ili­

yor mu?..

— Ünlü müyüm bilmiyorum. Sanıyorum Başbakan Ecevlt'in dışında bana hiç kimse «Sa­ yın Müjdat Gezen» demedi. Bana hiç «bey» diye «sayın» diye hitap olmadı. Gelen mek­ tupları okurum. «Abl» der, «ba­ ba» der, Ama bu beni rahatla­ tıyor. Kendim de bir burjuva çocuğu değilim. Karagümrüğün mütevazi bir evinde kiracı ola­ rak oturduk. Evlendiğim sırada büyük sıkıntılar çektim. Karımın 850 lira öğretmen maaşıyla geçindiğimiz zamanlar çok ol­ muştur. Bugün gazinodan ka­ zandığım parayla, gazinodan İyi para kazandım bu evi a l­ dım. Bir arabam var. Fakat ha­ yatımda hiç lüksüm olmadı. Sigaram yok. İçkim yok. Piş­ pirik dahi bilmem, para harca­ ma alışkanlığım yoktur. Benim bozulmamamın nedeni çevremi hiç değiştirmememdir. Fakat halk mizahçılara komik kişiler olarak bakıyor. Geçenlerde Yazarlar Sendikasının bir kitap- evinde imza günü vardı. Ben­ den bir gün önce Aziz (Nesin) abinin imza günüymüş. Bende bir gün sonra gittim. Küçük bir çocuk geldi. Bana «Müjdat Amca bunu imzalasana» diye. Tam İmzalıyorum baktım Aziz Nesln’in kitabı, «Ama bu Aziz Nesin’ln kitabı» dedim. «Ol­ sunun, ikiniz de komik değil mi­ siniz» demez mi.

YARIN:

ALTAN ERBULAK

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

cha et.de Soliman-Pacha. Dernière Sccne des Petites Danaïdes, VEnJer; le père Sournois et Pincé. Vues extérieure et intérieure. du

F i g .3 Late postoperative angiography showing the patent saphenous graft and improved distal flow due to resolution of edema.. th ickn e ss skin g ra fts from the

Şiir insanın içinden dopdolu bir hayat gibi geçerse O zaman ölünce de şiirler yazar insan.. Oliince de yazdıklarını okutur

Bulgar - Sırp ittifakı 1912 senesi mar­ tında ve Bulgar - Yunan ittifakı da mayıs 1912 de imzalandığına nazaran Rifat paşanın bahsedilen işarı -emri vakii

gibi "elyak” (layık, liyakatli) sahaftı onlar. Kitabı satmak için hele eski harflerle yazılmışsa, içeriğini de bilmek lazım. Müzayedelerde 2-3 kişinin

Endülüs hadis şerh geleneğinin önemli temsilcilerinden biri olan Kurtubî, Müslim’in Sahih’i üzerine erken dönemde şerh yazmış âlimlerden biridir. İlk eğitimini

nasilBagimliY 12/23/05 9:52 PM Page 53.. dinlenmesi buna örnek olarak verile- bilir. Ödül sisteminde, “do¤al yüksel- me” ad› verilen bu haz durumlar›na arac›l›k

suplannın arasına karıştılar ve Dünya Karate Şampiyonu ve Pera Palas Oteli’nin balo salo- davetlilerin fotoğraflannı şen Joy filmlerinin başaktörü Sid-