KEDi VE KÖPEKLERDE FEMURU:\' DisTAL EPiFiZ AYRıLMALARı VE SCP-RAKONDILER KIRIKLARI:\I:"i c,:AI'RAZ KIRSCH:\ER VE UGATliR TELI UYGULAYARAK BASıNÇ OSTEOSEl\'TEZi ILE SA(;ALTlMI (ZERiNDE BAzı
KLİNıK UYGULAMALAR.
Rauf Yücel* Nuri Arıkan
* *
Metin Kaya***Einige klinische Anwendung über die Therapie der suprakondylaerer bzw. distaler Epiphysenfugenfraktur des Femurs durch die Druckosteosynthese
mit Kreuzspickung und Drahdigatur bei Katze und Hund
Zusaınınenfassung: <ur Behandlung distaler Epiphysiolysen bzw.
suprakondylaerer Frakturen des Femurs wurden bei
ı
5 K atzen undı
o
Hunden mit Kreuzspickung ıınd Drahligatıır als <ııggurtııng verwendet. Fast die Hii(fte von dieser Patientengııt zeigten sich Epiphysenfugenfraktııren In den 8-ı
2.Wochen des postoperativen Verlal/fes wurden die Patienten klinisch ıınd radiolo-gic/ı naclıkontrolliert. Wenn die Kallusbilduııg und Stabilitat ausgereicfıt waren, wurden Implaııtat i:.üruckgenommen. Nach einem Jahr wıırden über deıı letzten <ustand von 8 Fallen einen zusatzlichen Bericht erhalten.
Aııf solche Weise wurden bei drei Fallen eine leicht-bis mittelgradige Lahmheit, bei <wei eine leiclıte Verankerung um die Kniegelenke, ausserdem beifünd Verrutschen eines Kirschnerdrahts und bei Zwei beide Kirschnerdrahte nach distal bzw. proximal festgestellt. Im Klliegelelık aber wurde im Simze keiner sekundaen Arthropia deformam beabachtet.
Nach der klinischen und radiologischen Verwertung wurde 80% der Pa-timten, die nach den obengenannten lo,1ethoden hehandelt w/irden, ein erfol-grediches Erhcbnis erzielt.
Özet: Femurun distal epifii:. ayrılmaları ve suprakondiler kırıklarının sağaltımı amacıyla kliniğe getirilen
ı
5 kedi veı
O köpek üzerinde çaprai:. Kir-schner De ligatıir teli uygulayarak basınç osteosentezi yapılmıştır. Operasyondan sonraki 8-ı
2. haftalar içerisinde olguların klinik ı'e radyolojik kontrolları yapılarak konan osteosentez materyali çıkarılmıştır. Operasyonun üzerinden en ai:. bir yıl geçtikten sonraki geç dönemde, 8 olgunun daha, son durumlarını* Doç. Dr. I.O.Veteriner Fakültesi, Cerrahi Anabilim Dalı, Selimiye istanbul
** Yrd. Doç. Dr. Veteriner Fakültesi, Cerrahi Anabilim Dalı, Selimiye Istanbul
102 R. YÜSEL - N. ARıKAN - M. KAYA
bildiren ek bilgiler edinilmiştir. Buna göre; üç olguda hafif topallık, iki ol-guda da ikisinin birden, distal ya da proksimale doğru yer değiştirdikleri saptanmıştır. Ancak, dı>:.ekleminde sekımder bir arthropatia deformaııs olayı ile karşılaşılmamıştır.
Yapılan kontrol De değerlendirmelere gö're, adı geçen Jöntemle sağaltı-lan olguların
%
BO'inde başarılı bir sonuca ulaşılmıştır.Giriş
Femurun distalindeki epifiz ayrılmaları ve suprakondiler kırık-lar, kedi ve köpeklerde çok rastlanan kırık formlarından birini olu~-turmaktadır. ÖzeIİikle genç hayvanlarda epifizer kayna~manın henüz tamamlanmadığı dönemlerde, eğer ra~itizma gibi kayna~mayı azal-tan faktörler varsa, femurun bu bölgesinde kırık olu~umuna daha da sıkça rastlanılmaktadır (I ,6,9, i 2). Istanbul Veteriner fakültesi Cerrahi Kliniğinde yapılan bir ara~tırmada (19), tüm femur kırık-larının yakla~ık
%
20'sini, epifiz ayrılmaları ya da suprakondiler kı-rıkların oluşturduğu saptanmıştır.Ekleme yakınlığı nedeniyle, suprakondiler kırıkların sağaltıl-maları çoğ'u kez güçlük göstermektedir. Eklemin açılması, bazı durum-larda riskli olabileceğinden, aşırı dislocatjo'nun ~ekillenmediği olgu-larda, kafes istirahatı, alçılı bandaj, Thomas çemberi ve eksternal fiksasyon gibi konservatif ve bazı operatif yöntemler günümüze kadar lIygulanagelmi~tir (2, 4, 9, 17).
Ancak, bu tür kırıklarda, kırık çizgisi femoro-patellar eklemin içinde ya da onun hemen üzerinde bulunduğundan, bunlar eklem içi kırıklarından sayılmalı ve sağaitımdan kesin bir sonuç alınmak iste-niyorsa, anatomik bütünlük en erken bir biçimde sağlanmalıdır (4, 5, B, i i, 12). Bu bakımdan, sağaıtırnda iki önemli hususun yerine getirilmesi kaçınılmaz bir zorunluluk olmaktadır. Bunlar: a) mümkün olduğunca hatasız bir repozisyon sağlanırken, femur şaftının orjinal eksenine sadık kalmak, b) sekunder oluşumları ya da reaktif değişim-leri engelliyecek, stabil bir fiksasyonu gerçekleştirmek şeklinde ifade edilebilir (I 2).
Birçok araştırıcı (6,B,i 2, i 3, i6) kırık uçlarını açığa çıkarmadan uygulanacak herhangi bir operatif yöntem ya da konservatif yöntem-lerin tümünün, yukarıda belirtilen bu hususların yerine getirilmesini sağlıyamayacağı görüşünde birlqmektedirler. Bu amaçla çeşitli ope-rasyon yöntemleri öneriımİştir. Bunlar içerisinde kemik dikişi ile tes-bit
(ı ı,
iB). metal ve kemik çivilerle intramedüller fiksasyon (I, 2,5, 9, i i, 19), kondiluslardan çift taraflı Rush pin uygulayışı (1, 3,4), AO tekniği ile plakaj ve basınçlı vidalama (I ,2,5,7,8,10,13). proksi malden kondisluslara doğru çapraz konan Kirschner tellerini, distal fragmentıen enlemesine geçip kemer gibi saran tel ligatür (12), çapraz konan Kirchner tellerini kondilusların yanlarından dolanıp sıkıştı-ran tclden ligatür (16) ve yine yan yana ikişer tane çapraz Kirsehner teli uygulamaları (I 4) sayılabilir.
Ancak, genç hayvanların epifiz ayrılmalarında uygulanan bu
operatif yöntemlerin tek dezavantajı, büyüme bölgesinde kemiğin
erken kaynaması ve sağlam bacağa göre operasyonlu bacağın daha
kısa kalmasıdır. Arka bacak eklemlerindeki açıların genişletilmesiyle bu kısalık eşitlenmekte ve klinik olarak yürüyüşte hiç bir aksaklık farkedilmemektedir (I, 2, 4, 6, 8, 12, 13). Sears ve Prieur (I 6) genç hayvanlarda implantların erken çıkarılmasıyla, bu riskin azaldığını belirtmektedirler Niemand (11) ise, yan yana çift çapraz Kirschncı' teli uygulamasıyla, bu riskin ortadan kalktığı inancındadır.
Adı geçen operatif yöntemlerden son üçü, büyüme bölgesindeki
yıkımlanmayı en az düzeye indirdikleri için, diğerlerine göre daha
avantajlı görülmektedir. Bu nedenle, diğerlerinin bir alternatifi
ola-rak, İstanbul Veteriner Fakültesi Cerrahi Kliniğinde 1979 yılından
itibaren bu yöntemlerin bir kombinasyonu, kedi ve köpeklerin
supra-kondiler femur kırıklarında sağaltım amacıyla uygulanmaktadır.
Bu-rada, beş yıldanberi adı geçen yöntemle operasyona tabi tutulan
ol-guların bir değerlendirilmesi yapılarak, alınan klinik ve radyolojik sonuçlar sunulmuştur.
Materyal ve Metot
Çalışmanın materyalini, i979-1983 yılları arasında
suprakop-diler femur kırığı nedeniyle, İstanbul Veteriner Fakültesi Cerrahi
Kliniğine getirilen ve basınç osteosentezi ile sağaltılan 25 hasta hay-van oluşturdu.
Kırılan bacağın çift yönlü radyografisi çekildikten sonra, kırığın
durumuna göre uygulanacak operasyon yöntemi seçildi ve hastalar,
en geç 4-5 günler içerisinde operasyona tabi tutuldu.
Operasyon Tekniği: Genel operasyon hazırlığından sonra, masaya yatırılan hastalarda diz eklemi ve kırık bölgesinin açılışı lateralden yapıldı(15). Kırık uçları açığa çıkarılarak re pozisyon sağlandı ve siv-ri uçlu kemik penslesiv-ri ile fragmentler fikse edildi! Şekil 1 a-b).
Hay-104 R. YÜSEL - N. ARıKAN - M. KAYA
Şekil 1. Suprakondiler femur kırığınııı rcpozisyonu ve fiksasyonu. IPcposition und Fixation dcr suprakondylaeren Fcınurfraktur).
vanın büyüklüğüne uygun çapta seçilen Kırschner telleri, matkap
yardımıyla kırık çizgisinin 1-1,5 cm kadar proksimalindcn başlamak ve birbiri ile çaprazlanmak üzere kondilus femorisler içerisine, uçları
kompakt kısımdan görülünceye kadar sokuldu. Sonra tellerin
prok-simal uçları kemikten 2-3 mm dışardan kalacak şekilde kesildi (Şekil, 2 a). Daha Sonra fragmentler arasındaki rotasyonu önlemek amacıyla, epifize lateralden sokularak enlemesine bir burgu kanalı açıldı (Şekil (2 b). Bu kanaldan geçirilen uygun kalınlıktaki bir serklaj teli, yanlar-dan ve proksimaldeki Kırschner tellerinin ucundan dolandırılarak, lateral tarafta birbiri ile düğümlendi ve pense ile bükülerek gergince tesbit edildi (Şekil 2c, 3b, 4b). Sonra bu uç, yumuşak dokuları
zcde-!cmesin diye kemik üzerine doğru büküldü.
Operasyondan bir hafta sonra yaranm dikişleri alındı ve hasta-ların 8. haftadan itibaren kontrola getirilmeleri, sahiplerine tembih-lendi. Operasyondan sonraki 8-12. haftalar içnisinde hastalar klini-ğe getirildiklerinde, yeniden radyografileri alındı (Şekil 4 c) ve yeterli kallus oluşmuş ise, konan osteoscntez materyali çıkarıldı.
Çalışma planlandığı zaman, 1984 Ekim ayı içerisinde hasta
sa-hiplerinin adreslerine birer mektup yazılarak, hayvanların son durum-larını saptamak için bir kere daha kontrola getirmeleri, bu mümkün olamıyor ise, mektup ya da telefonla durumlarını bildirmeleri istendi.
a.
b
cŞekil:!. Suprakondiler Femur kırığından ~,apraz Kirschncr ve tclligatür uygulanışı. (Die Anwcndung dcr gckrcuzten Kirschnerdrahıe und Drahtligaıur bei der
Suprakondy-lacren Femurfrakıurj.
Bulgular
Basınç, osteosentezi ilc sağaltılan suprakondiler kırıklı 25 olgunun lS'i kedi, 10'u köpek idi. Bunların cinsiyet, yaş ve ırkıarına göre
da-ğılımı tablo i de görülmektedir.
Tablo ı. Olguların cinsiyet, yaş ve ırkıarına göre dağılımı.
Irkıara göre dağılım Yaşa göre dağılım
Cinsiyet
_____ ~rk_e~ _ ?şi ~~i_ i-:! :!-3
--.:-~\_4-~_
~ur~Ld~r~ seler rus fino.ı terr.-::;; i: -~- ~ :
.~.Ii
-;-;;1- 1.-;-
~=r
Tabloda izleneceği gibi, bu bölgede oluşan kırıkların büyük
ço-ğunluğu, genç yaştaki hayvanlara isabet etmektedir. Olguların yarıya yakın bir kısmında kırıklar epifiz ayrılması şeklindedir (Şekil 3 a)
ve bunların tamamı da bir yaşıT'dan küçük genç hayvanlardır.
Hastaların operasyondan sonraki 8-12. haftalar içerisinde,
os-teosentez materyalinin çıkarılması amacıyla getirildikleri ilk klinik ve radyolojik kontrollarında, üç olguda hafif ile orta derecede
topal-\06 R. YÜSEL - N. ARıKAN - M. KAYA
Şekil 3. Femıırcla distal epifiz avrılması; kedi i yasında. a) Operasyondan önce b) sonraki radyografik görünümii.
(Epiphys~nrugcnrraktlIr bcİm femur: Katze ıjahre, a.; var der Operation b~ gleisb nach Ostcosyıııhesc\ .
lık, epifizer ayrılmanın sağaltıldığı iki olguda diz ekleminin yumuşak dokularında sertleşmc, ayrıca ikisi suprakondikr kırık olan beş olgu-nun radyografisinde Kirschncr telinin tek taraflı, distal ya da proksi-mak doğru yer değiştirdiği (Şekil 5 a), iki olguda da her iki Kirschner teEnin aşağı ya da yukarıya doğru yer değiştirdiği saptanmıştır (Şe-kil 5 b). Bu son iki durumda da kırıklar, suprakondiler formda idi.
Şekil 1. Sııprakondiler femur kırığı; kurt küpeği rıaylık. a) Op •..rasyondan öne •..•b) Operas-vondan lı•..men sonra. c) üç ay sonraki radyografik ~örünüm.
(Supıakondyl" •..re FelY!ıırfraktıır; SclıafCrhund. (i :\Ionate. a) Vol' der 0p<Taıion b) gleielı nach, c) :\Ionat •.. naclı Ost •..osynthese).
Resim .'i.a) Kirschner teııerinden birinin yukanya doğrıı, b) birinin aşağıya diğerinin yu-kanya doğru yer değiştirmesi.
(Das Vernıtsehen dcr Kirschll<'rdralıte, •..ine nach proximal, b) proximal und distal).
Radyolojik görünümde olguların hemen hepsinde hafif bir kallus
izine rastlanmı~tır. Ancak, diz eklcminde sekunder bir arthropatia deformans olayı ilc karşılaşılmamıştır.
ıog
R. YÜSEL - N. ARıKAN - M. KAYAOperasyonun üzerinden en az bir yıl geçtikten sonra durumları hakkında bilgi sahibi olunabilen olgu sayısı 8 dir. BunIardan yalnız bir tanesi kontrol için kliniğe getiriImi~, diğer 7'sinin en son durumları
hakkında mektup ya da telefonIa bilgi edinilmi~tir. Buna göre; 8
olgunun tamamının da kIinik olarak hiç bir ~ikayetleri bulunmadığı
saptanmı~ ve öğrenilmi~tir. Ancak, bir kedinin operasyondan 8 ay
sonra başka bir nedenIe öldüğü, öImeden önce de operasyonlu
baca-ğını hatasız kullandığı ifade cdilmi~tir. Diğer 17 oIgunun son durum-larını belirten ikinci bir biIgi temin edilememiştir.
Tartışma ve Sonuç
Osteosentez çalışmaIarı üzerindeki biIgi, deneyim ve teknik ola-naldar arttıkça bir takım yeni yöntemler aranmaya ve geliştirilmeye
başIanmıştır. Bu konuda üIkemizde, önceleri organik materyaI
kuI-laııımı ağırlıkta iken (9), bu uyguIama yerini giderek metaIik materyaI
kullanımına terketmiştir (I 9). Çok zorunlu oImadıkça İstanbuI
Ve-teriner Fakültesi Ce!"rahi Kliniğinde organik kökenIi osteosentez
ma-teryali artık kullanıImamaktadır. KaIdl ki; son yıllardaki görüş
ve uygulamaIar, kemik kırıkIarından en ideal iyiIeşmenin basınç
osteosentezi iIe gerçekIqtiği sonucunu çıkarmış ve bundan böyIe
tüm çalı~maIar bu yöne kanaIize edilmiştir (8, 12, 11, 16).
Femurun distaI epifiz yada suprakondiler kırıkIarında, diz
ek-Iemi fonksiyonunun sınırlandırıImadan, yerine getiriImesi, stabil
bir osteosentezi gerektirmektedir. Bu durum; femurun uzunIuğuna bü-yümesini engellese bile, gerı.ç hayvanIar için de geçerlidir. Zira hay-vanIar, diz ve tarsaI ekIemlerindeki açıyı genişleterek bu kısalığı ön-leyebiIirler. Oysa fragmcntlerin basamaklı bir şekiIde birleştiriImesi,
yetersiz repozisyon sonucu femur ekseninin değişmesi ya da stabiI
olmayan fikzasyonIa, ekIemde sekunder olarak daima bir arthropatia
deformans şekillenmektedir (12).
GeIiştiriIen bu yöntem, çok basit bir teknik ve çok ince yapılı implantIarı kullanarak ideaI bir stabilite sağIadığı için, adı geçen sakıncaIarı en az düzeye indil'miştir (12, 14, 16). Bu çalışma da da
büyük ölçüde ayııı durum saptanmış oImaktadır. Ancak, bu yöntemin
de her suprakondiler kırık oIgusunda uygulanamıyacağı bir gerçektir.
Zira, çok parçalı ve çatlaklı kırıkIarda kullanıImasl pek mümkün
Çapraz konan kirschner tellerinin postoperatif dönemde distal ya da BJroksimale doğru yer değiştirmesi, diğer araştırıcıların
belirt-mediği bir durum olarak, bu araştırmada sıklıkla görülmüşWr.Bu
durumun bazı uygulamalardaki teknik hataya bağlı olarak geliştiği
sanılmaktadır. Şöyle ki; kimi. olgularda çapraz Kirschner telleri
distalden sokuluyordu. Bu durum, uygulamada kolaylıksağlarken,
implantın aşağı kaymasına da zemin hazırlanmış olabilir. Oysa prak-simalelen giı<işlerde, tcl uçlarının distalden çıkmamasına öZen gösteri-liyordu. Yukarıya doğru yer değiştirmelerin nedeni olarak ta, kemer gibi saran ligatür telinin iyi sıkıştırılamadığı düşünülebilir. İmplant-lar çıkartılmadan önceki klinık kontralda iopallık gösteren olguların
hepsi de bunların arasında bulunuyordu. Burada' topallığa neden
olarak, yumuşak dokular içine doğru kayan implant'ın '~erdiği ağrı
gösterilebilir. . ..
Klinik olarak diz ekleminde saptanan eklcm sertleşmelerinden
bir tanesinin, operasyondan 5-6ay kadar sonra ortadan kalktığı, sahi-bi tarafindan ifade edilmiştir. Bu ifade her ne kadar sübjektif bile ol-sa, eklemin doğru ve düzenli bir ~ckilde kullanılması ile; yu~uşak
doku tutukluklarının zamanla açılabileceği düşüncesine güç
katmak-tadır.
Suprakondiler kırıkların sağıtımında, adı geçen yöntemle uygu-lanan basınç osteosentezinden sonra, yapılan objektif kontrol ve
de-ğerlendirmelerde; olayların
%
80 inde başarılı ve memnuniyetveri-ci bir sonUca ulaşılmıştır.
Kaynaklar
i - A1cantara, P.J. and Stead, A.C. (197:'). Fıaelures of ıhe dislal Femur in ıhe dog and cal.
j .Small Aninı. l'ract., 16: 6.19-6:,9.
2- Becker, E. (1959). Vber di. Osleosyıııhese bei kleinen IIauslrienen und kleinen
landwirlschafı-ticlzen Nulrieren mil iIilfi eines Izierfiir zusammengeslelllen bılmmet/lariums. Dtsch. ticrarztI. Wschr., G6(13): 346.355.
3. Campbell, J.R. (1976). Tlze lec!lIlique of jixalion oj frae/ures of ılze dislal femur using Rush Iıins ..J.Small Anim. l'ract., 17: 323-239
4. Eisenmenger, E. (I 977). Frakluren im Bereidır des Kniegdenkes von Hımd und Ka!;;e.
Klcintierpraxi3, ı6: 73-79.
5 - Fritsch, R. (I 970). Tlzerapie gelenknalzer Frakluml. Prakt. Ticrarzt. 13, 630-634. 6- Grauer, G.F., Banks, W.J., Ellison, G.W., and Rouse, G.P. (1981). Incidence
and mechanism of dislal femoraelplzyseal fraelures in ıhe dog and cal. j.Amcr. Anim. Hosp. Assoc., 17: 579-586.
110 R. YÜCEL - N. ARıKAN - M. KAYA
7- Hinko, P.J. (1974). Lag serew .fixalion for distal femora/ epiphyseııl fraelıım. J. Amcr. Anim. Hosp. Assoc. ıo: 61-64.
8- Kopl, N. (1978). Fraktur des Condy/us lalera/is &s Fmur bei eiMm Hımd. Ber!. Münch.
Tierarzt!. Wsch., 91: 456-459.
9- Köstlin, R.G.(1973). Kniegelenkruıhe Frakuren des Femur bei Hımd und Katze. Behandlımg
und ErKebnis in den jahren 1970-1972. Vet. Diss., München.
10- Küçüker, N. (1973). Kedi ve köpek/erde os femorisin supracorıdylaire kırık/artnm • kemik çivilerle fixationu üz;'rinde klinik ve experimental çalışmalar. A.O.Vel. Fak. Derg.,
20.(2-3): 172-190.
12- Matis,U. (1977). <ur Drahtzuggurtung distaler Epiphysiolyserı b:::w.supraeomJ.ylarerFrakturen des Femurs bei Kat:::e und Hund. Ber!. Münch. tierarzt!. Wschr., 90: 240-243.
13- Matis, U., und Köstlln,R.G. (1974). <ur Druckosteosynthese distaler Epiphysenlösungen
bzw. supracondylarer Frakturen des Femurs bei Hund imd Katze. Ber!. Münch. tierarzt!. Wschr., 87: 196-200.
14- Hlernand, H.G.(1980). Praktikum der Hundek/inik. 4 Aıif/g. Verlag. Paul Parey. Berlin 15- Piennattel, D.L., Gree1ey,R.G., und Matis, U. (1975). <uııange zum Skelellellsystem
ı'on Hunaund Kalze. Atlas mit Operaıionsbesclıreibımg. F.K.Schathauer Verhıg. Sıuıgarıd. '16-- Saers, K.J., und Prieur, W.D. (1974. Kreu:::spiekung mil <ııgurlııııg b"i disla/m
Fem1l7-frakturun. Ber!. Münch. tierarzt!. \-\lschr., 87: 450 ..453.
17- Sanısar, E. (1968). Bir KöpeginfemllTtl1ldaki distal epifizer lam kırıgm konservaıij tedavisi.
Türk. Vet. Hek. Dem. Derg. 38: 21-24 .
. 18- 18- Si1bersiepe, E., Berge, E., und Müııer, H. (1976). l-ehrbuch der spezie/len Chimrgie
für Tierarzle und Sludierende. 15 Auf1g. Ferdinand Enke Verlag. Stutgart.
19- Yücel, R., Finci, A., Büyüköner, H., ve Ankan, N., (1982). Kedi .'e Köpek/erde/emur