SANAT KÜLTÜR VE
ARKEOLOJİDE ÖNCÜ BİR
DE
“Osmanhlann en Parislisi, Parislile rin en Osmanlısı”.. Bu sözleri Arkeolog Theodor Reinach. ressam, arkeolog ve müzeci Osman Hamdi Bey için söyle miş. Osman Hamdi Bey. İstanbul Arke oloji Müzeleri ile Sanayi-i Nefise Mekteb'i Alisinin (günümüz MSÜ Güzel Sanatlar Fakültesi) kurucusu olduğu kadar ulus lararası düzeyde tanınmış bir kültür ve sanat adamıydı.
Türk resim sanatına ve arkeolojisine önemli hizmetleri olan bu büyük kişiyi genç kuşaklara tanıtmak amacıyla, ilk de fa çok yönlü bir sem iner düzenlendi. Mi mar Sinan Üniversitesi ile Atabav
Şirket-NUR NÎRVEN
ler G rubunun ortaklaşa düzenlediği kongrede, sanatçının torunu Cenan Sarç da dahil olmak üzere on yedi sanat ve kültür adamı bildiriler sundu.
Osman Hamdi Bey'in çeşitli yönleri, döneminin resim, heykel, edebiyat, mi marlık ve tiyatro anlayışlanyla bağlantılı olarak bir bütün halinde gündem e geti rildi. Arkeolog Prof.Dr.Henri Metzger'in
"Osman Hamdi B eye Gelen Fransız ca Mektuplar” konulu bildirisi, kongre ye bir anlamda uluslararası bir nitelik ka zandırdı. Osman Hamdi Bey'in kültür ta rihi içindeki yerinin belirtilmeye çalışıl dığı kongre bundan böyle periyodik ola
rak düzenlenecek.
Sakız adalı bir Rum genci olarak Kaptan-ı Derya Hüsrev Paşa ya satılan İbrahim Edhem Paşanın en büyük oğlu olan Osman Hamdi Bey. 30 Aralık 1842'de İstanbul'da dünyaya geldi. Sedat Hakkı Eldem, Ekrem Reşit Rey, Cemal Reşit Rey gibi mimarlann, bestecilerin, diplom attan da m ensup olduklan bu ai le, aydın, bilinçli ve bilimsel bir ortam da yaşıyordu. İbrahim Edhem Paşa, oğlunu hukuk öğrenimi için Paris'e gönderdi (1857). Ancak Osman Hamdi Bey. hu kuk öğreniminin yerine Gustave Boulan- ger ve Jean-Leon G erom e'un atölyele rinde resim öğrenm eyi yeğledi. Babası na F ransızca yazdığı ve imzasını
"Hamdy” diye attığı mektuplanndan bi rinde şöyle diyordu: "Sevgili ve şefkatli babacığım, biraz resim yapıyorum, di ye kızmaym. Çünkü resimden vazge- çemem. Resim çalışmalarımda iyi iler lemeler yaptım. Kısa süredeki ilerle meme herkes şaşırıyor.”
1881'de Müze-i Hümayun Müdürlüğü ne atanan Osman Hamdi Bey, üç yıl son ra, eski eserlerin ülke dışına çıkanlması- nı önleyen ve uzun yıllar yürürlükte ka lan Asar-ı Atika Nizamnamesini (Eski Eserler Tüzüğü) çıkardı. Sayda kazısın da bulduğu ve arkeoloji dünyasının baş- yapıtlan kabul edilen Satrap, Likya, Ağ layan Kadınlar ve İskender lahitleri- nin sergüenmesi için ilk Türk müzesini açtı (1891). Günümüzün İstanbul Arke oloji Müzeleri'nin çekirdeğini oluşturan
24 mkadırv
"Mimozalı Kadın” Osman Hamdi’nin eşi Naile Hanım
1906 tuval üzerine yağlıboya 130x93 cm
yapıya Lahitler Müzesi adı verildi. Osman Hamdi Bey. 1882'de Heinrich Schliemann'ın Troya kazısını. 1884'te Cari Human'ın Bergama kazısını d en et ledi. 1883’te, Sanayi-i Nefise Mektebinin heykel bölümünün başında bulunan Yer- vant Oskan ile birlikte N emrut Dağında. MÖ 1. yüzyılın son yansında yaşayan Kommagene Kralı 1. Antiokhos'un tümü- lüsü çevresinde araştırma ve inceleme yaptı. Bu. OsmanlIlar dönem inde bir Türkün yönetiminde gerçekleştirien ilk araştırma ve inceleme olarak arkeoloji ta rihine geçti. 1891-1892'de bugünkü Mi las yakınında, Eskiçağ'm Lagina kentin de yaptığı kazıda H ekate tapmağını bul du Çok sayıda arkeoloji kazısının yapıl masını dürtüleyen Osman Hamdi Bey. kişilerin ellerinde bulunan eski eserlerin m üzeye kazandınlması yolunda girişim lerde de bulundu.
Ressam yanma gelince. Türk resmine insan figürü Osman Hamdi Bey ile girdi. İnsan figürünün arka düzlemine de ço ğunlukla geleneksel Türk mimarisinden öğeler resimledi. "Camiden Çıkan Sul tan", “Yeşil Cami’de Kuran Okuma", "Cami Önünde Konuşan Hocalar" ve
“Kaplumbağa Terbiyecisi" gibi resim lerin arka düzleminde camilerin, türbe lerin iç ya da dış mekanlanna yer verdi. Figürlerinde çektiği fotoğraflardan yarar landı; karelere ayırdığı fotoğraflara baka rak ikinci eşi Fransız asıllı Naile Hanım'ı ve oğlu Edhem Bey'i tuvallerine geçir di. Osman Hamdi Bey'i çağdaşı ressam lardan ayıran bir özellik de. modelden ça lışmayı gerektiren bir atölye disiplini kur- masıydı. Kurduğu Sanayi-i Nefise Mek- teb'inin öğrencileri, müzedeki heykelle rin yanısıra canlı m odelden de çalışıyor lardı.
“Mihrab ” 1901 tuval üzerine
yağlıboya 210x108 cm
Fransa, Almanya. İngiltere. Baden Bü yük Dukalığı gibi çeşitli devletlerin üni versitelerince onursal doktorluk payeleri ve nişanlar verilen, yapıdan yerli ve ya bancı koleksiyonlarda, müzelerde yer alan ve günümüzde 500-700 milyon ara sında alıcı bulan Osman Hamdi Bey, 29 Kasım 1869'da babasına Bağdat'tan yaz dığı mektubunda “Sevgili babacığım, belki zengin olamayız ama onurlu yaşarız” diyordu.
Osmam Hamdi Bey'in yaşamının son yirmi altı yazını geçirdiği en güzel yapıt larını verdiği, bahçesinde cuma günleri küçük konserler düzenlediği Eskihisar'- daki köşkü, 1987'de Kültür Bakanlığının girişimiyle m üzeye dönüştürüldü. Koca- eli'nin Gebze ilçesine bağlı bu köydeki iki katlı köşkün planlarını Osman Hamdi Bey çizmiş, ancak 1945'te çıkan yangın da resimhanenin ahşap üst katı yanmış ve kayıkhane ile müştemilata girilmez ol muştu. İki yıl içinde aslına uygun biçim de onarılan ve bahçesi düzenlenen köşk te şimdi sanatçının yapıtlan. gündelik eş- yalan ile kendisine ve ailesine ait eşya lar sergileniyor.
mkadıı\25
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi