u n u
ı a ş ı
.
¡'İ r ,;i
Kendime
Söylüyorum :
Biliyor musun, bu ağaçtan kolunt tutarak taşıdığın tabutun içinde kira var? O insan mı? olama*. O bir ci handı. Fezalara sığmamalıydı nasıl bir soğuk mahfazanın içinde durabi liyor? Oraya niçin girdi, nasıl girdi? biliyor musun? bilemezsin. Anlıya • mazsın. Sen bu muammayı çözemez sin. Önüne bak, işine bak. Taşı, o ci hanı bu tabutun içinde bclliycrck ta
şı!-★
Sen onu daima kendi arzularına göre yürür ve yaşar görmüştüm. Şim di O, hareketlerini sizin iradelerinize bırakmıştır. İstediğiniz yere koyup di lediğiniz yere kaldırıyorsunuz. Mu
kavemet etmiyor, hayır demiyor.
Kendini size terketmiş gibidir. NTi - çin? niçin bu hür. hareketlerine sa hip insan, hürriyetinden ve iradesin den vaz geçmiştir? Zihnini yorma; halledemezsin. Taşı, senin götürmek istediğin yer, şimdi O’nun gitmek i» tediği yerdir. Gözlerinin nemini ku rutmadan, bol bol göz yaşı dökerel O’nu taşımak, vazifendir. O kadar!— Sen onu yap ve başka şey sormaL.
Taşı!-★
Taşı O’nu.. Bir cihan götürüyor • sun. Cihanlar yaratan bir insan gö
türüyorsun. Korkma, ezilmezsin. O, kendini ezilmeden taşıtmak için sana kendi kudretinden vermiştir. Başka- şey düşünme. Dikkat et, bu tabutun içindeki varlığında da O seni taşı • yor. Sen kendini taşıyor gibisin. Ka ranlık meçhullere dalma. Ellerinin üstünde en büyük hakikati götürü - yorsun. Ona bütün katılığı, bütün a- etliğiyle dokunmaktasın. Buna m a» hariyet her zaman mümkün olmaz, Kadrini bil. Başını önüne eğ. Gözle rinin yaşını silmeyi düşünmeden O’- nu taşı! Taşı, omuzlar üstünde en büyük hakikati taşımaktasın. Sen da bir yanından tut ve
taşı!-Bırakma, zaman dar; çünkü ha • yat kısadır. Bu kısa mesafelere son suzluğu sığdırabilmek, herkese mü yesser olmaz. Taşı, omzunda bir n&-
mütenahilik olduğunu bilerek taşı.
Asırlar götürüyorsun. Bu ağırlık on dan. Asırlar ve asırlar, O’nda bir ha yat olmuştu; O’nun yarım asn birkaç yıl geçebilmiş Ömrüne sığınmıştı. Gaflet etme; bir tarih taşıyorsun. İstikbal olmuş bir mazi götürüyor sun. Maziyi istikbale naklediyorsun. Taşı; yükün ağır, fakat paha biçil mez bir kıymettedir. Taşı; O’nu taşı yarak sen de bir tarih oluyorsun. Bn nu bilerek taşı!..
Yer nemli, gök nemli, gözlerin nemli. Bu ıslak hava içinde kaskatı ve kupkuru bir şey taşımaktasın. Ü- zülme. Maddenin ve ruhun bu çiseli-
yen yaşlariyle o katılık yumuşu -
yor, o kuruluk yavaş yavaş yok olu yor. Hissetmiyor musun, taşıdığın cansız şeye yepyeni, başka bir hayat gelmektedir. Ve onun için değil mi dir ki O’nu taşırken bu hayat sana da sirayet ederek o aziz yükün altında dipdirisin. Canlısınız; taşınan da, ta şıyan da. ölüm, artık siliniyor. Fani lik beka ile omuz omuza... Bu kadar yakınlık içerisinde O’nu hayatta his setmiyor musun? Taşı; bir ölü de ğil, bir diri taşıyorsun. Hayatın ken dini taşıyorsun. Taşı, O’nu taşıyarak yaşıyacaksm. Yaşadıkça O’nu taşı - yacaksın. Taşı, taşı! —
Haşan Al! YÜCEL Taha Toros Arşivi