• Sonuç bulunamadı

Sedef Adası'nın babası

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sedef Adası'nın babası"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T T-

fıijftı

26 E Y L Ü L 1986

/

ANKARA...ANKA...

MÜŞERREF HEKİMOĞUJ

Sedef Adası’nın babası

Son haftayı İstanbul'da geçirdim. Evlerde, törenlerde, alan­ larda ve de cami avlusunda. Bebek’te bir balkonda Boğaz’ı sey­ rettim, kıyıda tekneler, denizde lüferciler, gökte ay. Kulağımda Ruhi Su, "Ekin idim oldum harman, savursunlar yele beni" di­

yor ölüm yıldönümünde, ölmezliğini kanıtlıyor yeniden, solu­ ğunun kesilmezliğini..

Koç Topluluğu’nun 60. yıldönümü nedeniyle düzenlenen bir gösteride de İstanbul'un görkemini seyrettim. Türk ekonomi­ sinin yıldızlarını, kuyruklu yıldızlarını, güneşlerini, aylarını gör­ düm. 60 yılın öyküsünü dinledim. Ayrıca Güher ve Süher Peki­ neI kardeşlerin konserini dinledim. Hatta seyrettim. Bu ikiz pi­

yanistler, yalnız çalmıyor, aynı zamanda oynuyorlar, kaç kon­ serdir dinliyorum, bu oyuna alışamadım. Yüzlerine bakarken ellerini kaçırdığım için belki de...

Konserden sonra ilginç bir film seyrettik, 2006 yılına yönel­ dik, Başbakan Ö zaiın da kulakları çınladı mı acaba? Kimi ki­

şiler onu anımsadılar, ben de Dünya Bankası’nın üst düzey yö­ neticilerinden Atilla Karaosmanoğlu’nu anımsadım. 1970’li yıl­

larda TV ekranında 2008 yılına kadar uzanan bir tabloda dış borçları açıklayınca çok kişi nasıl karamsarlığa düştü! 1980’lerde dış borçlar ya da sanayi yatırımlarıyla ilgili rakam­ lar değişti mi acaba? Ulusal sanayimiz ne durumda, sorunları nedir, çözümleri nedir, ümitli beklentiler var mı?

Samahat ArseHn hazırladığı büfede buluşan konuklar bu so­

ruları da tartıştılar sanırım. Bu sorulara gerçekçi, inandırıcı ya­ nıtlar olursa, 2006 yılına umutla bakılır belki. Güzel şeyler gön­ lümüzü, kulağımızı okşuyor, ama inandırıcı olamıyor her zaman. Olsaydı seçim öncesinde böylesine sinirli olabilir miydi Sayın Özal?

Koç ailesi, üç kuşak bir arada hoş bir tablo çiziyor 60. yıldö­ nümünde. Altmış yılda neler yaşandı, üzüntü, sevinç, hasta­ lık, ölüm, bunalım, başarı nasıl birbirine karıştı kimbilir. Koşul­ lar durmadan değişti, ama bu ailenin sade çizgileri hiç değiş­ medi. Gözden, gösterişten uzak yaşamaya her zaman özen gösterdiler. Bu özen uygar, çağdaş bir olay bence. Uyduruk gör­ kemler, arabesk çizgiler bolluğunda belli değerleri vurgulayan bir olay...

★ ★ ★

İstanbul’da kimi görsem aynı soruyu duyuyorum.

—28 Eylül için ne düşünüyorsun? ANAP kaç milletvekili çıka­ racak, SHP ne yapacak, DSP ne olacak?

Soruların biçimi, içeriği değişiyor sonra. Eski liderlerin dav­ ranışı tartışılıyor, köprüler, benzerlikler kuruluyor. Sayın Demi- rel’in "sol gelir” sözünün altı çiziliyor. Hiç değişmediği, hatta

Bayar gibi konuştuğu öne sürülüyor. “Sol korkusu yaratarak de­ mokrasiden söz edilir m i?” deniyor. Derken söz Ecevit’e geli­

yor. Onun söyledikleri tartıya vuruluyor. Doğrusu hayli hafif bu­ luyorlar DSP nin gönüllü sözcüsünü. Tabanın eğilimlerine tepki göstermenin, “SHP ile birleşirseniz Rahşan ile ben çeker gideriz"

demenin tutarsızlığını belirtiyorlar. Çelişkileri vurguluyorlar. “Ha­ nım Meclise, ben hapse” sözünü yadırgıyorlar. Mahkemenin

TV’den verilmesinin hangi doğrultuda yorumlanacağını soru­ yorlar.

Kimileri de gülümsüyor, Sayın Ecevit’in gerçek çizgilerini şim­ di gördüklerini söylüyorlar. Böylesine bencil bir liderin sağlı­ ğından kuşku duyuyorlar.

Belki acı, ama hayli sağlıklı bir gözlem bu. Bu gözlemle san­ dık başında da sağlıklı düşünebilir seçmenler. 28 Eylül için en çok buna güveniyorum ben.

★ ★ ★

Şehsuvar Menemencioğlu’nun ölümü büyük hüzün verdi ba­

na. İyi bir dost yitirmenin ötesinde bir acı. Çok sevdiğim İstan­ bul’un da bir şeyler yitirdiğini hissettim. Çocukluğumdan beri tanıdığım bir kişi, güzel anılarımız var. Bir elektronik mühendi­ si olarak Anadolu’da dolaşmasını, illeri, ilçeleri ışığa kavuştur­ masını masal gibi dinler; çalışmasını, güçlüklerle savaşını, tır­ manışını ilgi ile izlerdim. Evinde, sofrasında, söyleşisinde İs­ tanbul’u bulurdum her zaman. Erenköy’deki ev, Beykozlar, Yıl­ dızlar, güzel halılar, Çallı’nın tablolarıyla gözümü okşar, ama asıl arkadaki çam ağacını sevgiyle seyrederim. O çam ağacı ev sahibinin doğa sevgisini simgeler, ev yapılırken, çam kesil­ medi, mimar Kadri Eroğan’m çizgilerine doğal bir güzellik kat­

tı. Belki bir ayrıntı, ama bence güzel bir anlamı var. Sedef Adası da İstanbul’a bir katkı. Kurak, çorak adayı yeşertiverdi Şehsu­ var Menemencioğlu. Evleri, plajları, kahveleri, parklarıyla İs­ tanbul’a uygar bir yazlık kazandırdı. İstanbul’a gelişlerimde Erenköy’deki evde birkaç saat geçirmek, Şehsuvar Menemen­ cioğlu ile söyleşmek çok dinlendirirdi beni. Bir ferman göste­ rirdi; Londra’dan aldığı İznik çinilerini gösterirken, gözleri par­ lardı. O çinilerin yabancılara gitmemesinden çocukça sevinç duyardı. Anadolu kıyıları, çevre kirlenmesini çok yoğun yaşar­ ken, Şehsuvar Menemencioğlu, Cami Sokağı’nın pisliğini te­ mizlemek için büyük çaba gösterdi. Sokakta yaşayanlar deni­ ze kavuştu yeniden. Anadolu kıyısı toprakla doldurulunca tep­ ki göstermedi hiç, tersine güzel tasarıları vardı, kıyıya güzel bir kahve yaptırmaya hazırlanıyor, bu tür yapılarla kıyı şeridini lah­ macun saldırısından kurtarabileceğine inanıyordu. Güzel tut­ kusuyla yaşar, çirkinliğe karşı savaşırdı Şehsuvar Menemen­ cioğlu. İstanbul’da kıyı yağmacılığının doruğa çıktığı, doğal ve tarihsel güzelliklerin ırzına geçildiği bir dönemde sevdalı bir savaşın, güzelden yana bir çabanın başka saygınlığı var ben­ ce. Sedef Adası babasını, İstanbul gerçek bir dostunu yitirdi ölümüyle. Adaya gömülmek isteği de çok duygulandırdı beni. Adayı çok sever, güzelleşmesine büyük özen gösterirdi. Şimdi merak ediyorum, mezarı başında duranlar neler düşünecek­ ler. Özellikle gençler, gelecek kuşaklar nasıl şaşıracak kim bilir. Kimi eller İstanbul’un güzelliklerini mahvederken, böyle kişi­ ler de varmış diyecekler ve bir İstanbul sevdalısını selamlaya­ caklar.

Referanslar

Benzer Belgeler

Fethiye’nin Göcek beldesinde görüntülenmesinin ardından tartışmalara neden olan ve Bodrum’un ardından geldiği Marmaris’te çevrecilerin tepkilerini çeken Armatör

Almanya, dünyada hala bu konuda en önemli kimya üreticilerindendir ve Avrupa’da kimya üretiminin %25’i Almanya’dadır.. Istihdami 20’den fazla olan işletmelere baktığımız

Konya ve çevresinin en köklü ve en güçlü hayır kuruluşu!. Türk

1558 yılında Minorka üzerine gerçekleştirilen sefer ise Balear Adaları’na yapılan Osmanlı saldırıları arasında tesiri en büyük olan hadise olarak kayıtlara

 Okunacak eserler, Yarışma Şartnamesi, Başvuru Formu, Veli İzin Dilekçesi Kastamonu İl Millî Eğitim Müdürlüğü, Mustafa Kaya Anadolu Lisesi,

Belfast’da konakladığımız otelimizde aldığımız kahvaltımızın ardından Belfast’dan, feribotla İskoçya’nın en büyük şehri olan Glasgow’a 2,5 saatlik tatlı bir

Ahmet’i okula götürmek için babası geldi; annesi Damla ile kaldı.. Damla öğle vakti iyileşti ve okula gitti ama bir sonraki gün uyandığında yine pek

Türk halk kültürünün önemli bir halkası olan Türk Halk Müziğinin temel çalgı aleti olan “bağlama” geleneksel müziğimizin yanında çağdaş müzikte de hak ettiği