• Sonuç bulunamadı

Daudet'den bir romanın hatırasıyle

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Daudet'den bir romanın hatırasıyle"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TT

DAUDET’DEN BİR R O M A N IN HÂTIRASIYLE A l p h o n s e D a u d e t’nin uzun yıl­ lar önce okuduğum Kaide el'ân teferrüâtıy- le hatırladığım bir romanı, Rois en Exil, belki ilk okuduğum eserlerinden biri olduğu için, bu romancının hâlâ en sevdiğim kitabların- dandır. Avrupa'da Fransa ile İsviçre’den başka bütün memleketler saltanat rejimi ile idâre olunmakda iken yazılan ve İtalya vah­ deti hisâbına ve Sardunya Kralı nam ve men­ faatine ıskat ve mülkü şimâlî İtalya’ya ilhâk olunan son Napoli yahud Sicilyeteyn Kralı'y- le onun cesur ve âteşin zevcesinin hayatların­ dan mülhem bulunduğu söylenen bu ro- romanda, bir sâkıt kral, Paris’de türlü sefâ- hat içinde ömür sürer ve tacının elmasları­ nı satarak bu taca sahte taşlar takdimken, karısı oğlunu tahta çıkarabilmek için türlü tertiblere girişir, ve nihâyet, bu oğulun göz­ lerini kaybetmesi bir hakıykat olunca, sâde­ ce bir muztarib ve mckhur anne olarak ya­ samağı çâresiz kabul eder. Fakat bu mâce- râlardan ziyâde rikkatimi celbetmiş ve hâfı- zamda kalmış birtakım küçük teferruât var­ dır: Kral har vurub harman savururken Kra­ liçe kira ile tutulmuş dâiresinde zahirî bir ihtişâm dekoru muhâfaza etmeğe sonsuz bir

(2)

gayret sarfetmekdedir ve aylıkları geç veri­ len hizmetkârların daha az hürmetkar ol­ dukları, emirleri daha yavaş yürüyerek iyfâ edib kapıları daha hızlı kapayışları. Kraliçe­ nin hep yüzüne inen tokatlar olur. Fakat bu roman yazıldığı zaman dediğimiz gibi Av­ rupa'da her devlet bir monarşi olduğu için, bu küçücük elemleri bütün okuyucular da belki hemen o mağrur Kraliçe kadar büyük bir ıztırab sanmış ve mağrur Melike'nin tâ- li'sizliğine acımışlardı. Halbuki ondan sonra ıskat edilmiş krallar düzinelere vardı ve ter­ zi olan, dansöz olan prenseslerle şoförlük eden prensler düzineleri geçdi. Tahtından ıskat edilerek Avrupa'daki iki cümhuriyet adedini üçe iblâğ eden Portekiz Kralı bu âkıbete Cihan Harbi'nden dört yıl önce uğ- ramışdı. Fakat Cihan Harbi'nin netiycesi olarak Avrupa'daki dört imparator tâcı düşmüş ve bunlardan Almanya İmparatoru düşerken Almanya imparatorluğu'nun dahi­ linde bulunub sayıları galibâ otuzu aşan ve derece ve ünvanları muhtelif olmakla berâber 36 bin nüfuslu Schaumburg-Lippe Prensi'ne kadar cümlesi kendisini impara­ torla bir görmekde ısrar eden müteaddid krallar, büyük dükalar, dükalar ve prensier de birer birer sukut etmişlerdi. Ne zaman biteceğini tahmin etmeğe belki kehânetin de kâfi bulunmadığı bu harb ise taçlı başların alın yazılarında yeni ve hazin satırları mey­ dana çıkardı. Norveç Kralı ile Felemenk Kraliçesi krallıklarının istilâya uğramasıyle Ingiltere’ye gitdiler, Arnavud Kralı’yle Lük- senburg Büyük Düşesi'nin Fransa'dan evvel­ ce ve rahat rahat Amerika'ya azimetlerine mukabil genç Yugoslavya Kralı dramatik bir tayyare seyâhatinden sonra Filistin'e erişdi. Bu hükümdarların yabancı topraklara gitme­ lerine mukabil ise Yunan Kralı kıt'a toprak­

larında efsânevî kahramanlıklar gösteren

ordusunun bakiyesiyle berâber Girid adası­ na çekilmiş bulunmakdadır. Lâkin Felemenk Kraliçesi'nin Avrupa’daki mülkünü düşman istilâsına terkedib Ingiltere'ye ilitcâ eylemiş bulunmasına mukabil, dünyanın en büyük müstemleke imparatorluklarından birine sâ- hib olmakda ve bu imparatorluğu idâre

(3)

et-mekde devam etdiğini ilâve etmek de iycab- eder. Ve garibdir ki hepsi de Alman ordu­ ları karşısında taht ve mülklerini terkedib git­ mek, yahud da mülklerinde Alman orduları bulunmasına, Danimarka, Romanya ve Bul­ garistan kralları gibi muvafakat etmek ıztı- rârında kalan hükümdarlar arasında Yugos­ lavya ve Arnavudluk krallarından başka ır- kan Alman olmayanı yokdur. Diğer taraf- dan bugün Avrupa’da mülkü işgal altında bulunmamış ve kendi mülkünden uzaklaş­ mak mecburiyetinde kalmamış yalnız iki hü­ kümdar ve saltanat hanedanı Alman değil­ dir ki, onlar da hâlen Fransa’nın bir vilâye­ ti olan Savoîe'nın eski Dükalığı’ndan Roma- ya kadar tahtını nakledebilen İtalya Kralı'y- le hânedânı; ve Cenubî Fransa’daki kasaba­ sını mütevazı bir asker hâlinde terkedib

sonra elinde fransız mareşalliği asâsıyle

N a p o l e o n devrinde Stokholm’a sıçra­ yabilmiş olan kumandanın evlâdı bulunan İsveç Kralı'yle hânedânıdır. Geçen harbden

beri Londra civârındaki bir şatonun adını ^

Windsor adını taşımakla berâber, Ingiltere hânedânı da 1714 de Almanya'da Hanovre tahtından bu tahtı muhâfaza etmek şartıyle Ingiltere’ye göç etmişler ve Kraliçe V i k- t o r y a’nın 1901 de ölümüyle oğlunun cü- lûsunda, bu Prens bir Saks-Koburg-Gota Prensi’nin oğlu olduğu için bir ikinci aşıya daha uğramışlardır. Öteki hânedânlara ge­ lince: Danimarka ile Norveç kralları bira­ derdirler ve dedeleri olan C h r i s t i a n IX. Şimâlî Almanya’daki bir hânedâna men- sub olub Danimarka tahtına zevcesi kendi verâset hakkını devretdiği için 1863 de ge­ çebilmiş ve ayni yıl içinde de ikinci oğlu başka bir Alman prensinden münhal bulu­ nan Yunan Krallığı’na getirilmişdi. Yâni şim­ diki Yunan Kralı da Danimarka ve Norveç krallarının amuca zâdesidir. Norveç Kralı ise, Norveç 1905 ve isveç’den ayrıldığı za­ man kral seçilmişdi. Belçika ve Yunan kral­ ları Ingiltere hânedân-ı kralîsinin de hakıy- katde bir kolunu teşkil etdiği Saks-Koburg şimdiki Gota hânedânından olub evvelkinin dedesinin babası bir asrı ve diğerinin babası yarım asrı tecâvüz eden bir müddet önce

(4)

in-tihab olunmuşlardı. Romanya Kralı ise, son Almanya İmparatoru ve Prusya Kralı nın mensub bulunduğu Hohenzollern hanedanı prenslerinden olub 93 Harbi'nden bir müd­ det evvel ve Romanya henüz bize tâbiken prens intihab edilmiş bir zatın küçük yeğe­ nidir ve onun vârisi sıfatıyle saltanat sürmekdedir. İlâve edelim ki, Felemenk Kraliçesi bu devleti âdetâ kurmuş bulunan Orange hânedânının kızı olmakla berâber, bir Alman prensine varmış ve ondan dünya­ ya gelerek yegâne vârisi bulunan kerimesi­ ni de başka bir hânedândan, fakat yine Al­ man bir prense vermişdir. Bu cihetle de, bu kadın yarın Büyük Britanya adasından Lâ- hey şehrine avdet eyleyince de öbürgün Fe­ lemenk tahtında yine alman ırkından gel­ me hükümdarlar saltanat sürecekler demek- dir. Bütün bu hükümdarlardan daha ufak, pek ufak bir memleketde saltanat süren Lük- senburg Büyük Düşesi'ne gelince, bu Pren­ ses, 1866 harbinde ve Prusya'nın zaferi ne- tiycesinde mülkü Prusya'ya ilhâk edilen son Nassau Dükası’nın hafîdesidir. Felemenk hü­ kümdarları ayni zamanda Lüksenburg Bü­ yük Dükası idiler, fakat bir kadının Lüksen­ burg hükümdarı olmamasını Lüksenburg ka- nun-ı esâsisi âmir bulunduğundan, şimdiki Felemenk Kraliçesi 1890 da tahta çıkınca Lüksenburg Felemenk’den ayrılmışdı, ve son Nassau Dükası da Orange hânedânının en yakını olduğu için bu sâkıt hükümdar Lük- senburg’da yeni bir hânedân kurmuşdu. Fa­ kat yegâne oğlunun evlâdı kâmilen kız ol­ makla bu sefer ana yasa çâresiz değişdiril- miş ve şimdiki Grandüşes’in ablası Cihan Harbi'nden az evvel tahta çıkmışdı. Ancak Grandüşes Burbonlar'ın Parme kolundan yâ­ ni aslen transız bir prensle evlenmiş bulun- makdadır. Binâenaleyh eğer Amerika’ya il- ticâ eden bu kadın birgün küçücük pay-ı tahtına avdet eder ve tahtında oğlu ken­ disini istihlâf ederse, vaktiyle başda Paris olmak üzere Madrid’de, Napoli’de ve da­ ha bir iki İtalyan beldesinde ve nihâyet bütün Cenubî Amerika ile Şimâlî Amerika’nın büyük bir kısmında saltanat sürmüş olan Bourbon hânedânı mecmu nüfusu 300 bine

(5)

varmayan Lüksenburg memleketinde olsun saltanat sürebilecekler demekdir ki târihin nisbetsiz hareketlerinden ve garib tecellile­ rinden biri de bu olacakdır.

*

-Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Üretilen malzemelerin birçoğu fiber şeklinde üretildiği için kullanılan fiber miktarına bağlı olarak çok farklı dayanım özellikleri verebilmektedir.. Fiber

Haşim Bey İstanbul Belediyesine geldiği zaman Meclisin ekseriyetini teşkil eden 54 Adalet Partili üye ve seçimden evvel Belediyeye yerleşmiş olan gene Adalet

Konuşulan İstanbul Türkçesi'yle yazdığı şiir lerle Yahya Kemal Beyatlı, şiir dilinin zen­ ginleşmesini sağladı.. Modern TUrk şiirinin kurucusu sayılan Yahya Kemal

Sinema bizde bir endüstri düzeni içinde kapitalist (hatta .kapitalist bile olamayan) sını-.. fınelindedir.Bunedenle bu sı­ nıfın koyduğu kurallara uymak

Bugün türkleri İslam ailei ictimaiyesi arasında yüksek bir hazzı vicdan ve samîmi bir hissi itminan ile alnı açık yürüyebilmeğe saik olan sebeblerden biri

Aslında yetenekli bir ressam olan Abdül­ mecit Efendi, 1900 yılında, köşkün eskimiş olan dış kapısında değişiklik yaptı.. Türk Mısır üslûbundan

Hematolojik yan etkiler ile kronik viral hepatit B veya C’nin, hasta yafl›n›n ve verilen interferon dozu aras›ndaki iliflkinin is- tatistiksel olarak anlaml›