• Sonuç bulunamadı

Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Çağın Eki Güzel Gözlü M aarif Müfettişi

BEHZAT AY

Yazımın başlığı H aşan Ali Yücel’in oğlu ozan Can Yilcel’in “Hayatta Ben En Çok

Babamı Sevdim” adlı güzel şiirinden bir di­

zedir. Bu şiir H aşan Ali Yücel’i en iyi anla­ tan bir yapıt olduğu kadar, sanırım Ç an’ın d a en güzel şiiridir. Yirmi dizelik bu şiirin bütün bölümleri H aşan Ali Yücel’in çalış­ kanlığını çağrıştırır, özellikle şu bölüm:

“Bilmezdi ki oturduğu semti / Geldi mi gi­ dici; hep hep acele işi!.. / Çağın en güzel gözlü Maarif Müfettişi / Atlastan bakardım nerelere gitti / Öyle öyle ezber ettim gur­ beti.”

H.A. Yücel, gelmiş geçmiş eğitim bakan­ larının en büyüğüdür. Aşılamamış bir d o ­ ruktur. Eğer bugün bir Türkiye C um huri­ yeti Eğitim Tkrihi yazılsa, kalan ve kalıcı ya­ pıtları olan tek eğitim bakanıdır. Yalnız, haksızlık etmemek için söylemeli, kendin­ den sonra anım sanacak bir eğitim bakanı daha vardır ki, o da, öğretmenlere bir say- rılarevi (Validebağ Öğretmenler Hastanesi) arm ağan ederek genç yaşta, 1929 yılında ölen M ustafa N ecati’dir. H .A. Yücel bir şi­ irinde, onun ölüm ünden şöyle söz eder: “O

levent cüssenle hayattın, candın / Neşeydin, kuvvettin ve heyecandın.”

İşte, öğretmen dostu olan, öyle ki öğret­ menlere baskı yapan valiyi, içişleri bakanı­ na baskı yaparak görevden aldırtan Mustafa N ecati’den on yıl kadar sonra iş başına ge­ len H.A. Yücel karanlığın üzerine ekibiyle (ekipbaşı Tonguç) öyle yürüm üş ki bugün sanki kendisi de yaptıkları da birer söylen­ ce olm uştur; özellikle bugünün gençleri için...

Yücel görevi bıraktığı gün doğanlar, b u ­ gün 45 yaşındalar, öldüğü gün doğanlar da

30’undalar. Teknik Üniversite’nin tam örgüt­ lü bir biçim alması, Meslek ve Teknik Ö ğ­ retim kuruluşlarının örgütlenmeleri, Devlet Tiyatro ve Operası H.A. Yücel’in yaptıkla- rındandır. Bugün oralarda öğrenim gör­ m ekte olanlar bilmem ki biliyorlar mı bun­ ları?

YücePin destanlaşan, dünya eğitim ansik­ lopedilerine geçen, rom anlara, öykülere, şi­ irlere, araştırmalara-incelemelere konu olan yüce ve unutulm az yapıtı Köy Enstitülerini bilmeyen yoktur bugün, köylere değin... Köy Enstitüleri öylesine incelendi ki, küçük bir yazıda uzun uzun söz etmek, yazının boyutu ve kapsam ı bakım ından olanaksız... Am a bir yazımdaki bir tümcemi de alıntılam a­ dan edemiyorum: “Köy Enstitüleri, Türki­

ye bozkırlarının 21 yerinde fışkıran gür kay­ nak, 21 baraj, 21 fabrika, 21 üretim çiftli­ ği, 21 santral, 21 bin Promete’ydi...”

Yücel’in gün geçtikçe değeri daha da belli olan, açlık-kıtlık yıllarının olanaksızlıkla­ rına karşın başardığı büyük bir iş daha var:

Dünya soy yapıtlarının (klasiklerinin) dili­ mize çevrilip, basılıp, yayımlanmasıdır.

O yıllan düşünün: 1939-1946. İkinci D ün­ ya Savaşı’nın bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de olumsuz etkilerini yaşam ak­ tayız; savaşa ustalıkla ve A tatürk ilkesine (dünyada barış, yurtta barış) bağlı olarak girmediğimiz halde (Savaş çığırtkanlarına selam!)... Açlık, yokluk, verem, bit-tifüs, ka­ raborsa almış başını gidiyor. Veremden ölenler gırla... Kanser kadar korkunç o yıl­ lar verem... İlacı da yok. Uyuz almış başını gidiyor... Çare yok... Bir avuç savaş ve ka­ raborsa zenginlerinin karşısında yiyeceksiz, giyeceksiz milyonlar... Yiyeceksiz diyorum:

Çoğalsın diye, mısır ununa, mısır somağı- nın da öğütülerek karıştırıldığını duydunuz mu? Çoğalsın diye yemeklere yabanıl otla­ rın katıldığını hiç duydunuz mu? Giyecek­ siz diyorum: Çarığın lüks olduğunu, yalı­ nayak gezildiğini gördünüz mü? Yaşadınız

mı?

İşte o acının acısı yıllar, H. A. Yücel’in başardığı işlerden biri de ki bu da söylence gibi geliyor bugün insana, izlenceye giren 100 soy yapıtın (klasiğin) dilimize çevrilip basılıp yayımlanması dokuz fazlasıyla, ya­ ni 109 soy yapıt iki buçuk yılda, 1944 yılı­ nın M art ayında basılmış, yayımlanmış olu­ yor... O ndan sonraki beş yıl için de izlen­ ceye 500 soy yapıt almıyor; çevrilip, basılıp, yayımlanmaya girişiliyor...

Ne dersiniz? Söylence gibi değil mi? H e­ le de o açlık yıllarında... Ve hele de hele de, aydınlıktan korkanların en çok kâğıda zam yaptıkları bugünlerde...

işte Yücel’i yücelten bir başka başarısı da buydu!..

Yücel’in, yalnız okullara, kültür merkez­ lerine adını vermekle kalmayalım... A nıtı­ nı d a dikelim, birçok yerlere, kuruluşların önlerine... A lanlara adını verelim...

İlk ezberlediğim ve Halkevi’nin balko­ nundan ezbere okuduğum şiirin yazarı şair Haşan Ali Yücel’e yüzlerce saygı.-.Kurduğu kurum iarda okuduğum eğitimciye binlerce saygı... Yayımladığı soy yapıtlarda bize ışıl­ dak olan yerli Prom etem ize milyonlarca saygı...

Türkiye Milli Eğitimi’nin en büyük Mil­ li Eğitim Bakam yüce insan Yücel’e, ölüm ü­ nün otuzuncu yıldönümünde, on milyonlar­ ca, yüz milyonlarca saygı... Kendine olan borcum uza saygı...

Referanslar

Benzer Belgeler

Türkel Hocam, kızımın kırmızı elbiseli devrimci teyzesi, ihanetin kol gezdiği, kitlesel firarların olduğu bir zaman diliminde kalenin burçlar ında dalgalandırdığın

Zihnin bütün hücreleriyle kendini korumak için açık olduğu bu zamanlarda yeni kavramlar doğuyor, günlük dile yeni kelimeler katılıyor.. Bu yeni kelimeler, öyle yeni

[r]

sonlannda kendi oluşturduğu caz orkes- 9 Aralık 1922 günü Splendid Palas sa­ lonunda, akşam saat 22.00’de tanınmış harpist Bayan Mehrabyan tarafından bir

Çok partili parlamenter sisteme geçişle ve onunla birlikte son 30 yıl içerisinde bu yuk bir gelişme gösteren Türk basını, sağ­ lıklı bir demokrasinin gereği

Lemma 4.4.1 (M, g) bir Riemannian manifold ve ˆ ∇’de TM tanjant demetin ˆg Sasaki metri˘gine g¨ore Levi-Civita konneksiyonu olsun... Buda teoremimizi

of (+)-Catechin may be metabolized by liver(hepatic first pass effect), and the bioavailability of oral administration may result from poor absorption of (+)-Catechin in the

1) Spinal kord travması oluşturulan ratlarda spinal kord dokusunda MDA düzeyleri yükselmektedir. 2) MDA düzeylerinin yükselmesi lipid peroksidasyonunun bir göstergesi