• Sonuç bulunamadı

Kendi sözleriyle Nazım Hikmet'i bir de benden tanıyın:Başı dik bir Türk

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kendi sözleriyle Nazım Hikmet'i bir de benden tanıyın:Başı dik bir Türk"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Hurrıye

Kendi sözleriyle Nazım Hikmet'i bir d e benden tanıyın

Başı d ik b ir T ü rk

T

Ü R K met'in dilinin büyük ozanı "itibarının iadesi" ile ilgili olarak Nazım Hik- hızlanan gelişmeler ve buna bağlı ola­ rak ileri sürülen itirazlar beni bu satırları yaz­ maya sevk etti.

1963'teki ölümünden önce kendisiyle

Moskova'da iki hafta süresince sohbet etmek fırsatını bulan iki Türk gazetecisinden biri­ yim . Diğeri ise M illiyet mensubu dostum

Ö m er Sami Coşar. Rahmetli Coşar, günün koşulları gereği, Nazım'la ilgili izlenimlerini kaleme alamadan aram ızdan ayrıldı. Ben

Vatan Gazetesi mensubu olarak benimkileri önce bir dizi halinde Cumhuriyet'te yayınla­ dım (9-14.2.1978). Daha sonra bir kitabıma aldım . (Kişiler ve Köşeler/Koza Yayınla­ rı/! 982) Kitabın gerçek adı "N azım Hikmet'- le Moskova'da" idi. General Evren'in kafayı bu isme "takması", kitabın adını bir gecede değiştirmemize yol açtı.

Nazım Hikmet'in bilinen ideolojik tercih­ lerine ve partisinin ilkeleri doğrultusundaki çabalarına değinmeyeceğim. Tutuklanışını, mahkûm oluşunu, affedildikten sonra yurtdı- şına gidişini de tartışacak değilim. Bunlar ar­ tık herkesçe bilinip değerlendiriliyor.

Yalnızca, dilimizin bu benzersiz ozanının

"itibarını iade" konusundaki girişimlere karşı çıkan bazı politikacıların suçlamalarına, Na­

zım Hikmet'in ağzından sözcüğü sözcüğüne

cevap vereceğim:

Y U M R U K GİBİ

9.8.196 0 günü M oskova Lenin Tepe­

sindeki Lomonosov Üniversitesinde çalış­

m alarına başlayan 15. Doğu Bilim cileri

Kongresi'nde kalabalık Türk delegasyonu­

nun nedense görmezden geldiği Nazım'la

Y EJER

SÖZ MİLLETİN

Fax:(212) 677 03 20-677 03 27

sohbet ediyoruz. Görevli bir Rus bayan yanı­ mıza gelerek, Nazım 'a, benim Vatan'daki

bazı yazılarımı hatırlatarak "...hakkınızda iyi şeyler düşünm eyen biriyle nasıl ahbaplık edersiniz?.." diye soruyor.

N azım 'ın bu Rus bayana sertçe verdiği cevap aynen şöyledir: "Bak arkadaş, sen her şeye burnunu sokma. Biz iki Türk burada birbirimizi bulmuşuz. Araya kimseyi sokma­ yız. Yabancıları bu işlere karıştırmayız. Bir anlaşmazlığımız varsa birlikte çözümlemeye çalışırız. G ün olur atışırız, gün olur anlaşırız. Düşüncelerimiz farklı olsa da aynı toprağın insanlarıyız. Günü ve yeri gelince aramızda­ ki anlaşmazlıkları unutur, sıkılmış yumruk gibi oluruz, Türklük için, Türk vatanı için!"

15.8.1960 günü, Prof. Fahir İz başkanlı­ ğındaki Türk heyeti, davet üzerine, Sovyet Barış Komitesi'ni ziyaret ediyor. Burada ne yazık ki, tüm profesörlerimiz susarken; Kars, Ardahan ve Boğazlar konusundaki ünlü Sov­ yet taleplerini savunan Rus Prof. Miller'i ce­ vaplamak Coşar'la bana kalıyor. Ruslar, ken­

dilerinden emin, bir de Nazım Hikmet'in gö­ rüşlerini öğrenmek istiyorlar.

M E M L E K E T İM ...

İşte; kendisinden biraz farklı bir cevap beklediklerini sandığım Sovyet ev sahipleri­ nin yüzlerine baka baka Nazım'ın söyledik­ leri: "Şimdi burada Türkiyemin toprakları ko­ nuşuluyor. Her Türk gibi ben de, her gram

Türk toprağının Türkler'e ait olduğuna kani­ yim. Vücudumdaki 20 kilo kanı bu bir gram

Türk toprağı için dökmeye hazırım !" Bir Moskova gecesinde Nazım, Ekber Ba- bayef, Ö m e r Sami ve ben dem leniyoruz.

N azım , "Sen şimdi yaln ız saçım ın akın- da/İnfarktında yüreğimin/Alnımın çilesinde-

sin memleketim /M em leketim /M em leke-

tim ..." derken fenalaşıyor. Bizim telaşımızı görünce de " ... Boş verin. Bu yürek manda gönündedir. Hem, duracaksa şimdi dursun! Sîzlerle beraberken. Sizlerin yanında kendi­ mi İstanbul'da hissederken!..." diyor.

Şim di, kitabımın son bölümünü aynen aktarıyorum:

"M ilyonluk Moskova'nın düzenli fakat soğuk atmosferinde, saygı ve ilgiyle çevril­ miş bir sıcak ülke bitkisini andırıyordu. Top­ rağından sökülüp saksıya dikilmiş dev bir kaktüs gibiydi.

Yeniden kendi toprağına döneceği günü, sanırım bıkıp usanmadan bekleyecekti.

Ayrılırken gözleri dolu doluydu:

Beni de alıp götüremeyeceğinize göre, kucak kucak selamlarımı götürün bari eşe dosta, herkese. Soran olursa, Moskova'da bir Türk şairi Nazım var, deyin. Başı dimdik, Türklüğüyle!.."

■ O rhan KARAVELİ-İSTANBUL

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ergenlerin sahip olduğu değerler ile öznel iyi oluĢları arasındaki iliĢki incelendiğinde insani değerler ölçeğinin sorumluluk, dostluk/arkadaĢlık, saygı ve

Tablo 8: "Türk iĢletmeleri yabancı sözcük içeren marka adını dıĢ pazara açılırken tercih etmemelidir." Fikrine Katılma Düzeyi Türk işletmeleri yabancı sözcük içeren

Kassing ve Avtgis [11], içsel kontrol odağına sahip çalışanların orta derece ya da dışsal kontrol odağına sahip çalışanlardan daha fazla açık muhalefet

İnsanlığın başlangıcından bugüne değişime uğrayan doğada görülen farklılıklar, değişen toplumsal değerler ve doğa insan ilişkisi ve sanat- sal

Durum böyleyken nedense bazı sanatçıları­ mız ve sanat çevresinin içinde bulunan kişiler çağdaş yapıtların sergileneceği modern müzenin ardına

Nine apansızın ölüp varı yo ğu ka­ panım elinde kalınca baskısız kalan Sadi, K avuklu H am dinin orta oyun­ larında, Şevkinin tiyatrosunda aktör lüğe

A number of independent practice tasks can be suggested for the client following the first consultation, for example, collection of stuttering severity scores during everyday talking

BEN DE FOTOĞRAFINI ÇEKİYORUM — Sami Güner’e göre Yunus Emre’den Tlırgut Uyar’a şairler, insanın ve doğanın şiirini yazıyor, kendisi de fotoğrafını