• Sonuç bulunamadı

Ressam Şeref Akdik için..

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ressam Şeref Akdik için.."

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

,

77 (?(

h

I

Y!>

I

A/13

RESSAM ŞEREF AKDIK İÇİN..

ELÎF NACİ

Şeref Akdik'i, 1914'de Güzel Sa­ natlar Akademisi'ne ilk girdiğim gün tanıdım. O, bizden pek az önce ya­ zılmış. O zaman Akademi Arkeoloji Müzesi bahçesindeki bugün Eski Şark Eserleri Müzesi olan binadaydı. Atel- yeye girer girmez beni güler yüzle o karşıladı. "Bundan sonra burada arkadaşlık edeceğiz" dedi ve böyle

başlayan dostluk, hiç eksilmeden, aralıksız bütün yaşam boyu sürüp gitti.

Gençlik anılarımda onun özel bir yeri vardır. Mektepte evlerimizden getirdiğimiz yemekleri paylaşırdık, yemeğimiz olmadığı günleri bakkal­ dan aldığımız peynir, ekmek ve ta­ hin helvasıyla geçirirdik, öğle tatil­ lerinde Gülhane Pakkı'na iner, mek­ tep kaçağı haylaz kızlara sataşırdık. Nurullah Berk ile sonradan mimar olan Hüsnü Tümer ve meşhur Bal Mahmut da bazen bizimle beraber

ŞEREF A EDİK"Kendi portresi"

1965. Tuval üzerine yağlıboya. 55x 46 cm.

olurlardı. Hafta tatillerinde biz Şe­ ref Akdik ile buluşur, kırlara açıür, Edirnekapı mezarlıklıklannda da bir­ likte resim yapardık.

Türkiye de resim sanatının he­ nüz ağıza alınmadığı, ressamlara "re­ simci" diye küçümseyen bir toplu­ mun içinde, "yarın ahirette bu yap­ tı klanna can vereceksin" tehdidi al­ tında yaşanan bir ortamda resmi meslek olarak seçmek -tam manasıy­ la- bir kahramanlıktı. Ailelerimizin engellemelerine karşın şövalyelerimi­ ze sarılmış bir avuç genç çocuktuk. Yalnız aramızda babası da sanatçı olan tek mutlu arkadaş Şerefti. Babası son devir hattatlarından meş­ hur Reisülhattatin Hacı Kâmil Efendi idi ve bu oğluna resim araç ve gereç­ lerini alarak onu çağının ünlü ressam- lan ile tanıştıran, onu ressam yapmak isteyen ilk babasıdır. Adeta kaçak olarak girdiğimiz bu okulun atölye arkadaşları onun bu durumunu kıs- kanmışızdır. Bir gün bana:

— Siz bu meslekten para kazanı­ lamayacağını biliyor musunuz? de­ mişti de, bir süre anlamsız gözlerle ona bakakaldığımız ve bu acı

gerçe-ŞEREF A K D İ K - ",Manolyalar" 1961. Tuval üzerine yağ ŞEREF AKDİK "Kar Manzarası" 1973 Tuval üzerine lıboya. 65 x 54 cm. yağlıboya. 70 x 54 cm,

(2)

ŞEREF AKDİK— "Teysaj" 1956. Duralit üzerine yağlıboya. 33 x 41 cm.

ği bir "adam sende" gülücüğü ile tat­ lıya bağladığımı anımsarım.

Şeref Akdik, atölyemizin masve- si, başkanı, bayrakdarı idi. Oldukça derbeder ve bazıbozuk bir durumda olansınıfımızı okulun yasalarına göre idare eden, düzene sokan o olmuşt ur. Atölyemize model bulmak o devir­ de kolay iş değildi. Şeref Akdik, ça­ lışabilmemiz için gereken her şeyi ol­ duğu gibi modellerimizi de o sağlar­ dı. Kumkapı, Yenikapı dolaylarına kadar giderek -ne yapıp edip- balıkçı­ ları kandırır, getirirdi atölyemize. Sonraları artık bu balıkçıların yeri­ ni Moskovit salonlarında garsonluk yapan güzel beyaz Rus kadınlan al­ mıştı. Bunlann arasında ihtilalden kaçan asil aile kızlan, san saçlı, se­ def tenli Rus prensesleri-de bulunu­ yordu.

Şeref Akdik'in biyografisine bak­ tığımızda, onun bizim akademiden birincilikle mezun olup Avrupa'ya gittiğini, Paris'te Academi Julian da Albert Laurens ile çalıştığını, yurda dönünce Ankara Gazi Enstitüsü'ne öğretmen olarak atandığını, arada Sa­ ra Erel ile tanışıp evlendiğini okuyo­ ruz. Zaten yaşamında sakin ve ölçü­ lü olan Şeref Akdik, bu evlilikten sonra daha da sistemli bir düzene gir­ mişti. Saygıdeğer eşi Prof. Sara Ak­ dik de Şerefin ölümünden pek kısa bir süre sonra vefat etti.

Şeref Akdik, bizim kuşaktan memleket konularını işleyen hemen hemen tek sanatçıdır diyebiliriz. Bu­ gün müzeleri, özel koleksiyonları zen­ ginleştirmektedir. Türk kadını, Türk tayyareciliği, Türk denizciliği, Ana­ dolu, kağnı, Kemah kalesi, Gümüşha­ ne manzaraları, Silifke köprüsü, Mer­ sin Fındık Pınar Çarşısı, Kütahya, Çi­ ni işleyen kadınlar, yeni harfler, Atatürk portreleri. Anımsayabildiğim değerli yapıtlarından ancak birkaçı.

Tatlı bir haziran sabahı, Sosyal Sigortalar Samatya Hastanesinin bir odasında sırt üstü enfarktüsten yatı­ yordum. Gazetelerimi getirdiler Şe­ ref Akdik'i yitirdiğimizi orada oku­ dum. Böyle bir hastane koğuşunda sevdiği bir insanı kaybetmenin ne demek olduğunu anlatabilmek sanı­ rım olanaksız.

Bir haziran günü gözlerini açıp yi­ ne bir haziran günü gözlerini kapa­ yan değerli sanatçı Şeref Akdik ay­ nı zamanda, örnek bir insandı.

Sağlığında hayır yapmasını seven, özverili bir yaradılışı vardı. Her gün Alemdar Caddesi'nin köşesindeki se­

bilin duvarına yaslanmış olarak gör­ düğümüz dilenciye para vermeden ge­ çemezdi. Şimdi yapıtlarını biraraya getiren sergisinin gelirinin de bir ha­ yır işine harcanacağını öğrendiğim zaman onun cömertliğine yaraşır, uygun bir davranış olacağını düşü­ nerek sevindim. Rahmeti bol olsun.

Ş E R E F AKDİK "Peysaj" 1956. Duralit üzerine yağlıboya. 33 x 41 cm.

33

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Konservatuvarın birinci orkestra konseri 21 şubat salı günü akşamı saat 21 de Fransız tiyatrosunda veri­ lecektir.. Orkestrayı Seyfettin Asal idare e- decek ve

Kemal bizde ilk roman yazan edibimizdir. Bugün onun yazdığı romanları üslub itıbarile ağır, teknik ıtıbarile zayıf, sanat ıtibarıle nok­ san görebiliriz..

Cevdet Kudret edebiyat ödülleri Kültür Servisi - lOTemmuz 1992 tarihinde yitirdiğimiz Cevdet Kudret’in anısına ailesi tarafından konan edebiyat ödüllerinin ilki

In terms of chemical properties; mois- ture, ash, mineral, total phenolic contents increased with the increasing amount of honey powder but there were not significant

“Türk resminde saray, resim­ lerle Osmanlı Sarayı, sarayda ki­ tap ve güzel sanatlar, sarayları­ mızdan tablolar, Yıldız Sarayı ile ilgili çalışmalar,

İlmi ve içtimai faaliyetlerde bulunmak, gayesi­ ne hizmet verecek müesseseler kurmak, Türk tefekkür ve sana­ tını incelemek gibi amaçları olan vakfın yeni

Bunu sultana anlatınca sultan pek ziyade memnun olmuş ve teklifi sevinerek kabul etmiş, hattâ yapılması için istical göstermişti.. Bu tarz için, îstanbulda

olarak üzerinde çalışmakta oldu­ ğu «Tarih Notları» «Dam Ağası» «Topal İhanet» adlı eserlerini ta­ mamlamış, üzerlerinde düzeltme­ ler yapmaktaydı.