• Sonuç bulunamadı

Birinci Cihan Harbi sonunda gizlice yaptığımız Mondros Mütarekesi nasıl hazırlanmıştı:General Tavsnsend'in teklifi ve gizlice Mondros'a gidiş

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Birinci Cihan Harbi sonunda gizlice yaptığımız Mondros Mütarekesi nasıl hazırlanmıştı:General Tavsnsend'in teklifi ve gizlice Mondros'a gidiş"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BİR İN C İ C İ H A N H A R B İ S O N U N ­ D A G İZ L İC E Y A P T I Ğ I M I Z

MONDROS MÜTAREKESİ

N A S I L H A Z I R L A N M I Ş T I ?

General Tavnsemd’in teklifi ve

gizlice Mondros’la gidiş

Y aza n : G e n e ra l T a v n se n d

Birinci Dünya Savaşında Ingilizlerin

Irak’a gönderdiği ordunun kumandanı

General Tavnsend Nurettin Paşa kuvvet­ lerini mağlûbederek Kûtilemare’yi zaptey-

lemiş ve Selmanipâk’e taarruz etmişti.

Kafkasya’dan gelen Halil Paşa ordusunun yardımiyle mağlûbolarak Kûtilemare'ye çe­ kildi ve kapandı. Burada beş ay mukave­ metten sonra 1916 mayısında teslim oldu.

Esir general Îstanbula getiri­ lip Ada’da kiralanan bir ev­

de oturtuldu. Maiyetine Deniz

Yüzbaşısı Tevfik Bey verildi.

Bütün masraflarını hükümet tes­ viye ediyordu. Nispeten serbesti. General Tavnsend iki seneden fazla burada kaldı. Memleketine döndükten sonra «Irak Seferime adlı bir kitap yazdı. Bu kitabın ciddi bir eser olduğunu ve as­ kerlik fenni bakımından bir kıy­ met taşıdığını söylerler. Kitabîn sonunda İstanbulda esir olarak

ikametini bir hayli anlattık­

tan ve nihayet Müttefik Devlet­

lerin 1918 senesinde düştüğü

müşkül durumdan da bahsederek Bulgarların da bir mütareke y a ­ pıp İtilâ f Devletleriyle uyuştu­

ğunu yazdıktan sonra, bizim mütarekeyi nasıl istediğimizi ve kendisinin bu işde al­ dığı rolü de uzun uzun kaydetmektedir.

Biz hiçbir mütalâa ilâve etmiyeceğiz. Yalnız şunu tebarüz ettirelim ki, eserinde Türklere yakınlığından bahseden general, bizim Hindistan yolu üzerinde kalmamızı zaafımızdan ve îngilizlere Hindistan için bir fenalığımız dokunamıyacağından do­ layı istemekte ve bu mütalâa ile burada bizim yerimize koyacak başka bir millet

bulamamaktadır. Tavnsend bu mütalâayı

kitapta açıkça kaydetmektedir.

77 biri

b b l

-In g iliz gen erali Tavnsend

Cephelerde henüz harb devam ederken, Mondros Mütarekesi zemininin nasıl ha­

zırlandığını, General Tavnsend’in bu işe

ne şekilde tavassut ettiğini şimdi bu

«Irak Seferim» adlı eserinden takibedelim: « . . . 1918 ekim ayının on ikisinde Ta­ lât Paşa kabinesinin düştüğünü, yeni ka­ bineyi Müşir Ahmet İzzet Paşa’mn kura­ cağını haber aldım. Hemen İzzet Paşa’ya mektup yazarak bir mülâkat istedim. Zaman kaybet­ mek istemiyordum. Bahriye na- nazırlığma yeni tâyin olunan Rauf Bey, arkadaş gibi iyi ta­ nıdığım bir zattı; Uç gün sonra da kendisine bir mektup yaza­ rak; esaretim esnasında gördü­ ğüm hoş ve şerefli muameleye mukabil bir hizmet olmak üzere İngiltere ile bir müzakereye gi­ rişilmek istenirse tavassuta ha­ zır olduğumu, memleketleri için şerefli şartlar teminine çalışaca­ ğımı söyliyerek, teklifimin ka­ bulü halinde İngiliz donanması­ na yollanmaklığım için acele edilmesini söyledim.

Düşünüyordum ki Bulgarlar- dan sonra Türkler de bir mütareke yapar­ sa arkasından Avusturya da aynı işi ya­ parak Almanları yalnız bırakacak, onları da terki silâha mecbur edecektir.

17 ekim günü için Babıâliye çağırıldım ve İzzet Paşa ile konuştum. Müşir altmı­ şında, fakat sıhhatli bir zat. Orduda iyi bir şöhreti var. Beni hararetle karşıladı. Göz­ leri yaşla dolu olarak memleketinin müthiş bir vaziyette olduğunu söyledi.

— Demek bize yardım etmek istiyorsu­ nuz ?

Dedi, cevap verdim:

(2)

— Bütün samimiyetimle..

İngilizlere muhabbeti ve bana da itimadı

olduğunu söyledi. Bir hayli konuştuk.

Müşir benden Türkiye için şerefli bir sulha tavassut bekliyordu. Endişaliydi. Uzun ko­ nuşmalardan sonra BabIâli’den hür bir adam olarak çıkıyordum. Adaya dönerken, askerimle Bağdadı zaptetmek için gittiğim zaman muvaffak olamadığım hedefe şimdi diplomasi tarikiyle vâsıl olmıya alet olu­ şumdan dolayı memnun ve müftehir idim. Gelibolu boğazı, Marmara ve İstanbul bo­ ğazı birkaç gün sonra elimizde olacak ve İstanbuldaki yirmi bin Alman askeri ya esir edilecek, yahut da bir mukavele ile

uzaklaştırılacaktı. Türkiye muharebeden

çıkıyordu, arkasından muhakkak Avustur­ ya gelecekti..

O akşam Büyükadadaki ikametgâhıma

Rauf Bey geldi, iki saat görüştük, ba­ na Türkiyenin mütareke şartlarını iblâğ etti: 1 — Türkiye, İngiltere ile dost olmak

ve yardımını kazanmak istemektedir,

2 — İngiltere Türkiyeye karşı askeri ha’ rekâtı durduracaktır, 3 — Türkiye, İtilâf ordularının işgalindeki araziye muhtariyeti

idare verecektir, 4 — Türkiye siyasi, mali

ve sınai istiklâle sahibolacaktır, 5 — Mali buhran halinde İngiltere Türkiyeye para yardımında bulunacaktır.

Her şeyi kararlaştırdıktan sonra Rauf Bey pek dostane bir vedaı müteakip Istan- bula döndü. Veda esnasında, Türklerin ba­ na şerefime yakışır muamele ettiklerini ha- hatırlatarak lehlerinde çalışmaklığımı rica etti.

Kararlaştırdığımız veçhile 18 ekimde

Heybeli ile Büyükada arasındaki boğazda İzm ir valisi Rahmi Beyin de içinde bulun­ duğu yata bindik, Bandırmaya çıktık ve orada hususi trene bindik ve ertesi günü öğleyin İzmirde indik. Mesele gizli tutu­ lacaktı. Fakat tekmil İzm ir ahalisi sokak­ larda idi, bizi alkışlıyorlardı, ö ğle yeme­ ğini valinin evinde yirmi kişilik bir sofrada yedik.

Aynı gün 3,5 da yola çıktık. Midilliye doğru yol alıyorduk, 20 ekimde ve gece saat üçte Midilli limanına girdik, iki düdük çaldık. İçinde bir Ingiliz zabiti bulunan bir motorbot geldi. Zabit seslendi:

— Siz kimsiniz? — General Tavnsend..

— Aman Ya Rabbi, sizi gördüğüme no kadar memnun oldum..

R a u f B e y ( O r b a y )

Icabeden yerlerle telgraflaştım. 20 ekim­ de öğleden sonra Mondros’a gelmiştik. A k­ deniz Başkomutanı Amiral Galtrop’la A m i­ ral Seymur beni pek samimî şekilde kar­ şıladılar. Ingiliz genelkurmay başkanlığın­

dan aldığım telgrafta yeni emre kadar

Mondros’ta kalmaklığım ve ikametimin mümkün olduğu kadar gizli tutulması ya­ zılıyordu.

26 ekimde Türk murahhasları geldiler. Reisleri Bahriye Nazırı Rauf Bey’di. Y a ­ nında Reşat Hikmet ye Miralay Sadullah Beyler vardı. Yüzbaşı Tevfik de onlara re­ fakat etmekteydi.

30 ekim günü saat dokuzdan sonra Bü­ yük Britanya ve müttefikleri ile Türkiye arasında mütarekename imzalanmıştı. Ben müzakerelerde bulunmamıştım. Rauf Be­ yin daveti üzerine saat 11 de Ağamenınon’a gittim. Bütün murahhaslar memnun idiler. Rauf Bey elimi koparacak kadar sıkarak tavassutumdan dolayı bana teşekkür etti..»

Fakat Büyük Britanya ve müttefikleri mütarekename şartlarına göre hareket et­ mediler..

★ ★ ★

297

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu sohbetimizde Münire Dıranas, sevgi­ li eşi Ahmet Muhip Dıranas’ı şöyle an­ latıyordu: “ ...Bir duygu adamı idi.. İrade

Dolayısıyla Mondros Mütarekesi gibi oldukça önemli bir mütarekenin müzakereleri için görevlendirilen Bahriye Nazırı Rauf Bey (Orbay), Hariciye Müsteşarı Reşad

1)Karadeniz’e geçmek için Çanakkale ve İstanbul Boğazlarının açılması ve geçişin emniyetli olması açısından boğazdaki istihkâmların İtilaf kıtaları

Osmanlı tarafın Rauf Bey’in (Orbay) İtilaf Devletlerini ise İngiliz Amiral Calthorpe’nin temsil ettiği mütareke görüşmeleri Mondros limanındaki Agamemnon zırhlısında 27

Sadrazam Ahmet İzzet Paşa ile Yıldırım Orduları Grubu Komutanı Mustafa Kemal arasında cereyan eden oldukça sert ifadelerin kullanıldığı bu yazışmalardan

30 Bunun gibi Amerika’ya firar eden Ermenilerin, Hınçakyan gibi fesat komitelerinin zararlı sözleriyle zihinleri zehirlenerek daha sonra geri döndükleri ve Osmanlı ülkesinde

Birinci Dünya Savaşı sürecinde Kıbrıs adası fiili olarak savaşın içinde ol- mamakla birlikte Doğu Akdeniz eksenli olarak ortaya çıkan özellikle istihba- rat, istihbarata

Genelkurmay Başkanlığı, Türk İstiklâl Harbi, II’nci Cilt, Batı Cephesi, 1’inci Kısım, Yunanlıların Batı Anadolu’da İstilâ Hareketine Baş- lamaları,