ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÜRK İNKILAP TARİHİ ENSTİTÜSÜ
“ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ”
ATA-101 DERS İÇERİKLERİ
6 Mondros Mütarekesi (30 Ekim 1918), Mütareke Döneminde Siyasal Gelişmeler ve Osmanlı Hükümetleri
Mondros Mütarekesi (30 Ekim 1918)
Osmanlı Devleti, 6 Ekim 1918’de İspanya aracılığıyla ABD Başkanı Woodrow Wilson’a ateşkes için başvuruda bulunmuş ancak bir cevap alamamıştır. Talat Paşa Kabinesinin çekilmesinden sonra, 14 Ekim 1918’de göreve başlayan Ahmet İzzet Paşa Hükümeti de, savaş tutsağı İngiliz General Townshend aracılığıyla benzer bir girişimde bulunmuş, İngiltere’ye mütareke talebini bildirmiştir.
1Osmanlı tarafın Rauf Bey’in (Orbay) İtilaf Devletlerini ise İngiliz Amiral Calthorpe’nin temsil ettiği mütareke görüşmeleri Mondros limanındaki Agamemnon zırhlısında 27 Ekim 1918’de başlamış ve 30 Ekimde mütareke metninin imzalanması ile sona ermiştir.
2Mondros Mütarekesi’nin imzalanması ile çatışmanın sona erdiğini ve mevcut topraklarını elde tutacağına inanan Osmanlı yönetimi, bu düşüncesinde yanıldığını kısa zamanda anlamıştır. Aslında sadece 7. ve 24. maddeye bakıldığında, İtilaf Devletlerinin bulundukları çizgide durmayacakları ve Ermeniler ile Rumların yardımıyla Osmanlı ülkesini paylaşacakları görülebilirdi. Özellikle Mondros Mütarekesi’nde Vilayât-ı Sitte olarak geçen ifadenin, İngilizce metinde, Ermeni Vilayetleri şeklinde yazılması, bunun en önemli kanıtı idi. Yine Birinci Dünya Savaşı sırasında imzalanmış olan gizli paylaşım antlaşmaları da, işgaller için İtilaf Devletleri açısından bir yol haritası olmuştur.
Mütareke Döneminde Siyasal Gelişmeler ve Osmanlı Hükümetleri
Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından hemen sonra, İstanbul’da önemli siyasal gelişmeler ortaya çıkmıştır. Her şeyden evvel, Mütarekenin imzalanması ve Osmanlı Devleti’nin savaştan resmen çekilmesi, İttihat ve Terakki Partisi’nin iktidarını sona erdirmiştir. Savaş suçlusu durumuna düşen, bu nedenle de yargılanacaklarını anlayan Enver, Cemal ve Talat Paşa ile Doktor Nazım, Bahattin Şakir gibi önde gelen İttihatçılar, 2-3 Kasım 1918 gecesi yurt dışına çıkmışlardır.
3Bütün iyi niyetine karşın işgalleri önleyemeyen ve baskılara dayanamayan Ahmet İzzet Paşa, 8 Kasım 1918’de görevden çekilmiştir. Akabinde kurulan Padişah’ın desteklediği Tevfik Paşa Hükümetinin kurulmasından hemen sonra, İstanbul Boğazı’nın, 13 Kasım 1918’den itibaren İtilaf Devletleri donanmasının denetimine girmesi ve bu donanmada Yunan gemilerinin de bulunması, söz konusu Hükümetin ulusal sorunlarda ısrarcı olmayacağını, daha ilk günlerden göstermiştir.
Birinci Dünya Savaşı’nın bitiminde önde gelen İttihatçılar yurt dışına kaçmış olsa da, Mebusan Meclisi’nde İttihatçılar çoğunluktaydı. Ateşkes sonrası uygulamalarına Meclis’ten zayıf da olsa bazı eleştirilerin gelmesi ve işgalcilerin bu durumdan şikâyet etmesi üzerine Padişah, yayınladığı bir irade ile 21 Aralık 1918’de Mebusan Meclisi’ni kapatmıştır.
4Böylece Hükümet üzerindeki Meclis denetimi ve baskısı kalkmış, işgalcilere karşı bir direnç merkezi daha ortadan kaldırılmıştır. Bu arada İngiltere, Fransa ve İtalya İstanbul’daki askeri güçlerinin sayısını arttırarak, temsilciliklerini Yüksek Komiserliğe çevirmişlerdir. İngiliz ve Fransız temsilcilerin, Tevfik Paşa Hükümetinden başkentteki işgal giderlerini karşılaması yönündeki istekleri, Hükümet tarafından önce reddedilmiş, ancak daha sonra kabul edilmiştir. Vahdettin, Tevfik Paşa Kabinesinin istifasının ardından, eniştesi olan Damat Ferit Paşa’ya hükümeti kurma görevi vermiştir. Hariciyeci sayılan Damat Ferit başarılı bir mesleki geçmişe sahip olmamakla birlikte, İttihatçı düşmanı ve İngiltere yanlısı bir kişi idi.
51
Pierre Renouvin, Birinci Dünya Savaşı 1914–1918, 3. B., (Çev. Adnan Cemgil), Altın Kitaplar Yay., İstanbul, 1982, s.484.