BOĞAZİÇİ YALILARINDA HAYAT
Yazı: Erdem Yücel
Fotoğraf:
M. Er em Çalıkoğlu
Suluboya:
Bülent Çetinor
Salah Birsel'den öğrendiğimize göre; Paşa Sakız dökümünde kal yoncuların getirdiği kara kaşlı, ka ra gözlü küçük bir kız çocuğunu ya nına almış, onu eğiterek büyütmüş tür. Ama gelin görün ki, Paşa’mn gönlü Şemsinur ismini verdiği bu güzel kıza kayıvermiştirOnun bu
tu-m kadın 46
tumu Paşa’nm annesinin kıskançlı ğını üzerine çekm ekten de geri durmamıştır. Fethi Ahmet Paşa bak mış olacak gibi değil, kızı almış, Beylerbeyi’nde İstavroz Çayırında bir eve taşımış ve annesine de Tu nus Paşasına sattığım söylemiştir. Bu ayrılık Paşanın annesinde derin bir özlem duygusu uyandırmış, oğlun dan Şemsinur’u sorup durmuştur. Paşa çakmış olacak gibi değil, an nesine kızın boğulduğunu söylemiş, bu defa annesinin sicim gibi yaşlar akıtmasına, üzüntüsünden kendini kapıp koyuvermesine dayanama mış kızı alıp yine yalıya getirmiştir. Ancak Şemsinur’un acı yazgısı de ğişmemiş, Paşa padişahın zoru ile Saraya damat olunca mutlu günleri kararıvermiştir. Bu defa Paşa kendi lerine verilen eşinin Arnavutköyün- deki konağında Şemsinur’un özlemi içerisinde günlerini geçirmeye baş lamıştır. Son d erece kıskanç bir ka dın olan Atiye Sultan kocasına göz açtırmamıştır. Kocasından ve ya lıdan her an kuşku duymuştur. Hat ta paşanın görevli olarak eve
gelmediği akşamlar Kuzguncuk’da- ki yalıya gizlice adamlar göndere rek arattırdığı da olmuştur. Günler den bir gün kayığına bindiği gibi doğruca Pempe Yalıya gelmiş, Rum emektarı bekçiye içeride kimin ol duğunu sormuşsa da cevap alama mıştır. İçerisini gezmek istemişse de bekçi anahtarını kendisinde ol madığının söylemesi üzerine Yalıya girememiştir.
Fethi Ahmet Paşa, Pembe Yalıyı zevkle döşemiş, zaman zaman da onarmaktan geri durmamıştır. Nite kim yalının kapı ve pencereleri bu gün bile yapıldıkları yalıların özel liğini yansıtmaktadır. Avrupa'da ç e şitli görevlerde bulunan Paşa yalıyı en nadide eserlerle süslemiştir. Bu işte öylesine mahir olmuştur ki, Sul tan Abdülmecid Dolmabahçe Sara yının döşenmesini ona bırakmış, bu yüzden de sarayda ismi Bezirgan Paşaya bile çıkmıştır. Bunların yanı sıra Pembe Yalı Paşa’nın İstanbul’ da kurdurduğu billûr evâni imalet- hanesinin, özellikle çeşmibülbülle- ri ile süslemiştir. Atiye Sultan ile
ge-Geçm iş günlerin Boğaziçi yalıla rından, Üsküdar ile Kuzguncuk ara sında günümüze ulaşabilen yegâne örnek Fethi Ahmet Paşa Yalısı ismiy le de tanınan Pembe Yalıdır. Üskü dar’dan başlayarak Paşa Limanı sırt larını kaplayan, içerisinde yer yer erguvanların da görüldüğü korunun bir bölümü bu yalıya aittir.
Sâmiha Ayverdi’nin deyişiyle; Kuzguncuk demek bir bakıma Se rasker Fethi Ahmet Paşa Yalısı de mek değil midir?
Bugünün de mimari güzelliği, ta rihi değeriyle bu ilginç yalının ilk sahibinin kim olduğu ve ne zaman yapıldığı bilinmiyor. Bazı eski kay naklarda İsmet Bey diye birinden söz edilirse de, İsmet Bey kimdir, yalıyla bağlantısı nedir, o da bilin miyor. Yalnızca bilinen Sultan II. Mahmut ve Sultan Abdülmecid za manında nazırlık, Tophane müşirli
ği yapan ve Türk müzeciliğinin te- mellerini atan Fethi Ahmet Paşa’nın İsmet Bey’den bu yalıyı satın almış olduğudur. Salâh Birsel, “Sergü- zest-i Nono Bey ve Elmas Boğaziçi” isimli eserinde bu yalıyı paşanın Mihrûmah Sultan’ın torunlarından birinin kocası olan bir Şeyhülislâm dan aldığını belirtmektedir.
Fethi Ahmet Paşa 1801’de Eyüp İskelesi yakınındaki Abdullah Paşa Yalısında dünyaya gelmiş, Enderun’a yazılmış ve 1827’de Kolağası rüt besiyle Asakiri Mansurei Şahane ta buruna subay olmuştur. Bu arada Türk-Rus savaşma katılmış, Aydos savaşı sırasında yaralanmış, göster diği yararlılıklarından ötürü kısa za manda terfi etmiştir.
Paşa 1840 yılında dillere destan bir düğünle Sultan Abdülmecid’in hemşirelerinden Atiye Sultan ile ev- lendirilmiştir.
çen on yıllık bir evlilikten sonra sul tan ölünce Paşa yeniden Pembe Ya lıya taşınmış, 1854 yılında ölümüne kadar orada yaşamıştır. Paşa’mn öl düğü gün yalıda bir vaveylâ kop muş, çerkez kalfalar; “Ah Efendi miz, bunları ne kadar severdi, o git ti, ondan sonra bunlan görecek göz kimde var?” diyerek yalıda ne ka dar san’at eseri, ne kadar çeşmibül- bül varsa hepsini denize atmıştır.
Mimari yönden incelendiğinde Pem be Yalının harem ve selamlık olmak üzere iki ayrı bölümden mey dana geldiği görülür. Fethi Ahmet Paşanın orijinal şeklini değiştirme den onardığı yalının cephe görünü mü üe içerisi tipik bir Osmanlı sivil mimari örneğidir. İki katlı, onaltı oda ve çok büyük iki salondan olu şan yalının üst katı Beylerbeyinde ki Hasip Paşa yalısında olduğu gibi hiç bir sütuna dayanmamaktadır. Üst kattaki iki uç ve ortadaki dörder büyük eli böğründe ile dışarıya ta- şınlmış ve bu durum cephe görünü müne hareket kazandırmıştır. Alt kattaki selsebillerle süslü bahçe iki yönlü merdivenlerle tamamlanmış tır. Acı kader, Boğaziçindeki pek çok yalıda olduğu gibi Pem be Yalı ya da biraz olsun dokunmadan ge çememiş, Üsküdar tarafındaki ha rem dairesi ile uşak odaları 1926 yı lında yanıvermiştir.
Pem be Yalı Paşanın ölümünden sonra torunlarından Avukat Şevket M ocan’a kalmıştır. Çam, çınar ve köknar ağaçlarının çoğunluğunu oluşturduğu koru Belediye tarafın dan kamulaştırılmıştır. Yalının yeni sahibi Şevket Mocan zamanla boya ları dökülen yalıyı beyaza boyatmış ve Pembe Yalı ismi yalnızca tarihi kayıtlarda kalmıştır.
GELECEK YAZI: KIBRISLILAR YALISI
Enkadm
47
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi