• Sonuç bulunamadı

Milli kurtuluş savaşımızın gizli belgeleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Milli kurtuluş savaşımızın gizli belgeleri"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

POLİTİKA VE ÖTESİ

.vata*

A TA TÜ RK YADİGARI

MILLI

BAĞIMSIZLIK

1919 da Millî Kurtuluş Savaşmasını yapan subaylar ekibinin, o giiniin sosyolo­ jik ve ekonomik koşulları altında arınmış ulusal bağımsızlığı gerçekleştirmelerine şaş­ mamak elden gelmiyor. İnıaparatorluk düzenin­ den, millî devlete geçiş fikri (izcilikle geri bırakılmış bir ülkede hayli zordur, hattâ müm­ kün değildir. Osmanlı homojen bir toplum değildi. Türlü unsurlardan kurulu idi. Ger­ çi devleti yönetenler Tür’tü ama kendileri ne Osmanlı diyerek öğünürlerdi. OsmanlIla­ rız can veririz, şan alırız» mısraı bu öğünme- ııiıı ifadesidir.

Mustafa Kemal Osmanlı öğünmesinin yerine Türk sözünü korken kuru kuruya bir böbürlenmeye gitmiyordu. Gerçekten, millî misak sınırları içinde kendini Türk sayanla­ rın su katılmamış, vabancılarla ilişki kurma­ mış çıkarını ön plâna alıyordu. Bugün «Al- taylardan attığımı* ok, Alp dağlarını aştı.» diye kabaranlar öte yandan Amerikan çıkar­ ları ile birlikte hareket etmekten. VVolframa varıncaya kadar madenlerimizi yabancılara satmaktan geri durmuyorlar. Bunların Türk­ lüğü de spekülatif bir Türklüktür. Dindarlık­ ları gibi, bir aldatmaca ve ovalamacadır.

Sivas’a kadar gelen General Harbord’uıı ve İstanbul’dan mektuplar yazarak Amerikan mandasını salık verenlerin karşısında Musta­ fa Kemal direniyor ve şunları söylüyordu:

«— Kendi mevkiini bilen biç bir devlet, eline tam selahivel ve hakimiyet almadan, iç ve dış idarelerini düzeltmek ve yürütmek sorumluluğunu kabul edemez.»

Bıı da gösteriyor ki. Mustafa Kemal, millî bağımsızlık ilkesini daha 1919’larda ön plânda tutuyormuş. Kimsenin Osmanh’dan kopan Türkiye’nin kendi kendine yeteceğini düşünmediği bîr zamanda. Mustafa Kemal, bunun bilinci içindeymiş. Bir de o yıllarda ve ondan önce Osmanlı Sadrazamlarının, hrrbon- gi bir büyük devletin adamı olmakla öğüodük- leri geleneğini «özününe alırsanız, mitli ba­ ğımsızlık ve yabaeı etkilerden kurtulma ilke­ sinin benimsenmesi zorluğun” anlarsınız.

Bunları düşünürken. Mustafa Kemal’in kendisinin de. kuracağı devletin de narası voktu. Rıfat Hoca, sıkışan Mustafa Kemal’in Etlik sırtlarındaki karargâhına iic hes kuruş getirdiği zaman «üvledini söz su oluyor:

«— Haşladığınız kuru fasııtvevc et alma­ yı unutmayın.»

Başkomutan. Türkiye’yi biilüıı vabancı ilişkilerden kıır(aı-mava karar verdiği cimlerde, fasulvesi etsizdi i s! vanını siz havâi edin.

Bueiin biiviik bir cePsi ile karşı knrsıvn- yız. Amerika’ya yakınlığı açık bir iktidar ö- niiııde. Tiirkive’nîn millî hağımsızl-ğına ka­ vuşmasını savunurken, bu iktidar halktan oy alarak secim üstüne serim kazanmaktır. Bıı ik­ tidar belki ı>îr «ün balkımız bizim Ameriknvla vakin ilişkiler kurmamızı, bîzp ov vermek su­ retiyle tasvin eılivor da dîvebilir. O zaman bunun cözünı voli» ne olacaktır?

Biz. Tiirkive’nin hiitiiıı vabancı ilişkiler­ den alınmış b‘r millî bağımsızlık savaşmasını vermesini isterken, iktidar, siz istiyorsunuz, ama hnik istemiyor. dîvebPerektir.

Türk balkını. Osmanlı devlet düzenin­ den Cnmhm-ivrt devlet diizen*ne «eeimıek is- tiven Mustafa Kemal bunıı kafasında tasar­ larken bırakın halk», vanmdafcilerden çoğu bunu farkında m» idi? Halk-sız olmaz, ama halka da bunu hâlâ anlatamadık. Öyleyse al­

ternatifi nedir? Eıı büyük çelişme burada iş-

te! |

Sunay’ın Cumhurbaşkanlığına, fural’ın Genel Kurmay Başkanlığına gelmeleri; Al’.’nin S Haziran seçimlerini büyük bir çoğunlukla kazanması, milli bağımsızlığı savunanlarla, siyasî iktidar dengesinde bir değişiklik yapmış­

tır, AP.’de bir rahatlama görülmektedir.

Dikkat çekici lıir durum var ortada. Ko- g| mutanlara Cankava Köşkü bitişiğinde köşkler 1

yapılması söz konusu olduğu zaman. Geııel " Kurmay Basnknı. bîr buçuk odalı bir evde i oturduğunu sövlemek suretiyle bir gerçeğe oar- mak basmıştır. Bıı. yoksul ülkenin Genel |f Kurmay Başkanı, bîr buçuk odalı bir evde ff oturduğunu söylerken hepimizin göğsü kabar- malıdır. Bu, bizim için en hüviik ümit ışığı- |s dır. Çiinkii Mustafa Kemal de. bu devleti ku- i rarken, müfevazî bir ermeni bağında oturmuş­ tu ve devleti öyle kurmuştu. Yunan general- >;■ Icri. içinde büviik salonları olan 350 metre İl karelik kâşanelerde oturabilirler. Ama biz. §| millî bağımsızlık savaşmasını göze alan bir l| millet olarak generallerimizin b i r buruk odalı ip

bir evde oturduğu ile öğiinehiliriz. Bizi çöktü- p ğümiiz yerden, vukarıva bıı b ilin ç kaldıracak- || tır.

Siz Devlet olarak kurulduğundan bu ya­ na, Yunaıı ordusunun bir savaş kazandığını hatırlıyor musunuz? Anadolu’da bizim Üstü­ müze gönderilirken bile. Yunan orduları İngi­ liz emperyalizminin uşağı idi. Generalleri kı­ lıçlarını teslim ederlerken canlarını kurtardık­ ları için seviniyorlardı. İkinci Dünya Savaşın­ da, vurtiarını istilâ edeıı faşist sürülerine kar­ şı da Yunan ordusu düğüşnıemiş, teslim olmuştur. Faşist sürülerine karşı döğüşeııler asker değil, milisler ve gerillacılardır. Bugün dahi Yunan ordusu. Amerikan emperyalizmi­ ni çıkarlarını savunan Kralı ve onu hükümeti­ ni desteklemektedir. Yunan ordusu halka ve millî bağımsızlığı istiyenlere karsı lıir kuvvet olmakta devanı etmektedir ve milli ordu de­ ğildir.

Bizim ordumuz ise millîdir, halkın için­ den çıkmıştır, halk çocuklarından kuruludur ve Mustafa Kemal’in millî bağımsızlık ilkesi­ nin geleneğini sürdiirücüdür. Böyle olduğu sürece de umul verici, geleceğe güvenle bak­ mamızı sağlayıcıdır.

ikili anlaşmaların yeniden gözden geçiril­ mesi ve bir çeki düzen verilmesi, ilkin Genel Kurmay’da kurulan bir komisyonca ele alın­ mıştır. iktidar sorumluları bu müzakerelerin ivedeliğini geciktirici bir tutum içine girebilir­ ler, ama izleyici ve kovuşturucusu gene as­ kerlerdir. Bu memleketin iistiin çıkarlarını, Amerikayla yakınlıkta gören iktidarlar bulu­ nabilir. bunlar seçim Ustiin seçim de kazana­ bilirler, fakat buna rağmen ulusal bağımsızlı­ ğı kuracak olanlar yine bir buçuk odalı mü­ tevazı evlerde oturan askerlerimiz olacaktır. Millî bağımsızlık ilkesi bu askerlere, Ata­ türk’ten yadigâr bir emanettir. Bu emanete kimse ihanet edemez yeter ki. Millî Bağımsız­ lığın ne olduğu ve ne olmadığı iyice anlaşılsın, gözler önüne gün geçtikçe biraz daha serilsin. Türk ordusu ile, yunan ordusu adları, benzet­ me yoluyla da olsa yanyana gelemez...

Mehmed Kemal

'«asa»;

i

m m

'm " -1* ' m ^

kan ulusunun bağımsızlık gü­

nünü en içten duygularla kut­

lar, saygılarımı sunarım.»

ABD’nin, «Bir milletin, ken­

disini diğer bir millete tâbi ki-

lan bağları koparması ve dün­

ya devletleri arasında tabiat

kanunlarının ve Cenabı Hak­

kın kendisine bahşettiği ba­

ğımsız ve eşit yeri alması ge­

rektiği zaman» diye başlayan

bağımsızlık bildirisinde şu söz

ler vardır: «Daima ayni mak.

şada hizmet

eden uzun bir

zulmetler ve suiistimaller sil­

silesi halkı mutlak bir istibdat

altında

esir durumda tutma

amacını açığa vurursa, böyle

bir hükümeti atıp, verine gele­

cekteki güvenliği koruyacak

yeni bir yönetimi getirmek hal

km hakkı ve ödevidir İşte bu

sömürgelerin

sabırla taham­

mül ettikleri durum böyledir

ve simdi de eski yönetimlerini

değiştirmeye kendilerini zorla­

yan nedenler bunlardır»

Bu bildiriden Johnson Dok.

trinine ulaşmak ipin. Jeffer-

son’un sözlerini tersine çevir­

mek gerekecektir

W o lfra m işi

p r o te s to e d iliy o r

ABD’nin ünlü tekellerinden

olan ve Türk Petro-Kimya sa­

nayiine de göz diken Union

Carbide’a

wolfranun peşkeş

çekilmesini, gençlik ve bir kı­

sım sendikacılar protesto ile

karşıladılar.

TMTF

Genel

Başkanı Yücel Akıncı ile İkin­

ci Başkanı Cavit Savcı’nın ya-

yanladığı «Petrol meselesinden

sonra wolfram meselesine ta­

hammülümüz yoktur» başlıklı

bildiriye Maden-İş. Lâstik-İş.

Yapı-îş,

Ağaç-İş,

Basm-tş,

Bank-İş.

Kimya-İş.

Tekstil

İşçileri. Likat-İş ve

Gıda-İş

Sendikaları katıldılar.

Bildiri şöyledir:

«Büyük bir üzüntü ile öğ­

rendiğimize göre Etibank ile

Union Carbide adında bir A-

merikan firması arasında ya­

pılan anlaşma gereğince Ulu­

dağ çevresindeki wolfram ma­

denine Amerikan şirketi bu •

yük ölçüde ortak olmuştur.

Ülkemizde bulunan m aden­ lerin bir yandan Tiirkiyeci ve devrimcî unsurlar tarafından m illileştirilm esi savunulurken ve de bu konuda fiilî mücade. le m evcut iken, diğer taraftan son derece değerli bir maden olan wolfram m adeninin İşlet me hakkını Amerikalılara s a t­ m aya kalkmak, bu ulusçu eko­ nomik sa la şa ihanet etmek demek olur.

Türkiye’de

bugün

hemen

mevcut bütün ilerici ve dev­

rimci kuruluşlar ve unsurlar

tarafından benimsenmiş bu­

lunan madenlerimizin

milli­

leştirilmesi politikası, yine er

geç bu kuruluşlar ve unsurlar

tarafından gerçekleştirilecek­

tir.

Ülkemizde petrol meselesi­

nin mücadelesini millete mal

etmiş bulunan Türk vüksek öğ

retim gençliği olarak, maden­

lerimizle ilgili her türlü millî

mücadeleyi devam ettireceği­

mizi bildirir, wolfram made

ni ile ilgili olarak alman bu

ulus yararına aykırı karan ve

yapılan anlaşmayı protesto e-

der, bu haklı dâvamızın kar­

şısına çıkacak her kurum ve

şahsı

millî menfaatlerimizin

hasmı ilân ederiz.»

YÖ N ’iin m illî ilâç

kam panyası

Yabancı sermayeli ilâç fir­

malarına karşı millî ilâç sa­

nayiini koruyan YÖN’ün baş-

lattığı kampanya yürüyor.

Eczacı

Mahmut

Akan’ın

Başkanlığındaki 4. Bölge A-

dana Eczacı Odası da ilgi çe­

kici bir broşür yayinlıyarak

bu millî dâvada yararlı oldu

Broşürün önsözünde Mahmut

Akan şöyle diyor :

«Yabancı sermayeli ilâç te­

sisleri. kuruluşlarından bugü­

ne kadar, asıl maksada

bir

adım dahi yaklaşmamışlardır.

Aksine, yerli ilâç

sanayiimt-

zm binbir mahrumiyetle ha-

zulamış oldukları

ortamda

sür’atle gelişmiş ve verli

müs-tahzarlarımızm

benzerlerini

imâl ederek, geniş propagan­

daları

İle onların saf

dışı

edilmesine bütün

gayretleri­

ni teksif etmişlerdir.»

Broşürde bundan sonra Sa­

yın Dr. Cavit Başar’ın YÖN’-

de yayınlanan «Yabancı İlâç

Hayranlığı» başlıklı

uyarıcı

yazısı iktibas edilmektedir.

Daha sonra. Eczacı

Salim

Atik, aslında yerli firmaların

yabancılardan hattâ üstün du

rumda bulunduklarını anlat­

maktadır : «Yurdumuzda faa-

ıi\et gösteren yabancı men­

şeli ilâç fabrikaları ile yerli

fabrikalarımız arasında tesis­

ler bakımından büyük

bir

fark yoktur, hattâ

üstünlük

bâzı yerli firmalarımızdadır.

Kuî anılan personel bakımın­

dan da fark yoktur, yabancı

firmalar, personel kadroları­

nı yerli

firmalarımızdan te­

min

etmişlerdir. İlâç

ham

maddeleri ve makinalar umu­

miyetle ayni

kaynaklardan

temin edilmektedir. Ambalaj

malzemelerini her iki grup da

yerli

kaynaklardan

sağla­

maktadır...

Yabancı Sermayeyi Teşvik

Kanununun sağladığı imkân­

larla kurulmuş olan yabancı

ilâç fabrikaları, yıllık kârla­

rını ve bu fabrikalarda görev

alan

yabancı uyruklu

ele­

manlar da kazançlarını

dile-Adana broşürünün kapağı «Doktorlar göreve!..»

dikleri anda derhal döviz ola.

rak yurt dışına

çıkarabilir­

ler. Dış ticaret bilançosu her

vil açıkla kapanmakta

olan

yurdumuz

için bu

durum

üzennde önemle

durulması

gereken bir noktadır.

Diğeı

taraftan

AvrupalIların

ya­

bancı tıbbî müstahzar

için

önere- paraya, (Cehalet Yer

gisl) d( meleri ae her zamm

kulağınızsa küpe olacak

de-

ğerdetiiı.»

Di Erdinç Koksal da t. Yer

li - Yabancı» başlıklı yazı­

sında Türk doktorlarına

ve

bütün Türklere

sesleııiyoı :

«Türk ilâçlarına inanınız!»

Dünyanın bir çok yerlerin­

de fabrikalar kurmuş olan Bo-

ehringer. Organon.

Chinoin.

Lepetit. Merk USA. Bristol.

Parke Davis, Glaxo,

Searle,

Upjohn, Specia, Asla

War-

ae, Revensberg, Nativelle ve

Farmitaıia gibi tanınmış fir­

malar, Türk ilâç fabrikalarım

gördükten bize

İnandıktan

sonra, müstahzarlarını kendi

adlarına yıllardan beri bizim

fabrikalarımızda imâl ettir­

mek kararını rahatlıkla ver­

mişlerdir...

Muhterem meslekdaşlar,

Mâruf

yabancı ilâç

uz­

manlarının dahi tereddüt et­

meden itimadına mazhar olan

Türk ilâç tesislerine ve müs­

tahzarlarına güveniniz.

Re­

çete yazacağınız, yerli ya da

patentli Türk ilâçlarına öde­

necek para, ham madde

ve

patent ücret! hâricinde yüz­

de 70 memleketimizde

kala­

caktır. Senelik 500 milyon li­

ralık ilâç tüketiminde mem­

leketimize

kazandıracağınız

milyonlarca dolarlık

döviz

kaleminizin ucundadır.»

Broşürde

Türk

Eczacılar

Birliği I. Bölge İstanbul Ec­

zacı Odasının,

Hükümetten

alınmasını istediği tedbirlere

de yer verilmektedir :

1 — Yabancı sermayeli fab­

rikaların çok acele olarak tu­

tumlarını değiştirmeleri

is­

tenmeli, temin edilmelidir.

2 — Sorumlu

makamlar,

yabancı

sermayeli

fabrika­

ların kuruluş gayelerine uy­

gun çalışıp

çalışmadıklarını

ve

imzaladıkları

anlaşma­

lara riaye tedip etmedikleri­

ni yetkili ve bilgili eleman­

lar vasıtası ile tetkik ettirme-

imalâtma geçmeleri istenme­

lidirler.

3 — Yabancı Sermayeli İlâç

Fabrikalarından ham madde

li, anlaşmalarında bunu va-

ad ve kabul etmiş, fakat hâlâ

yerine getirmemiş olanlardan

hesap

sorulmalı,

yapılacak

ham madde imalâtının

da

hakikaten döviz kazancı sağ­

layıcı mahiyette olması

ön­

ceden tahkik ve temin edil­

melidir.

4 — Ham madde ithal fiyat

Iarı hemen kontrol altına alın

malı, bu mevzuda yetkili ve

tecrübeli

makamlar

olan

Sağlık Bakanlığı, Türkiye Ec­

zacılar Birliği Merkez Heyeti

ve İthal Malları Fiyat Tescil

ve Tetkik Dairesi arasında bir

koordinasyon sağlanmalıdır.

5 — Mamûl ilâç

fiyatları,

bugünkü şartlarla tekrar ve

mukayeseli olarak gözden ge­

çirilmeli, bir takım

mânâsız

imtiyazların

verilmesinden

vazgeçilmeli,

formülü

ayni

müstahzarların yerli veya ya­

bancı ayni fiyatla satılması

öngörülmelidir.»

Sağlık Bakanlığı eski Do­

natım Genel Müdürü

Nahit

Arda da, bize gönderdiği bir

mektupta İsrail’deki yabancı

ilâç firmalarının

durumunu

şöyle

anlatıyor:

«Yabancı

sermayeli ilâç firmaları İsra­

il’de de var. Yalnız

şartları

ve faaliyetleri bizdeki

gibi

soygun esasına

dayanmıyor.

İsrail’de bir ilâç

fabrikası

faaliyete geçtikten muayyen

bir müddet sonra, istihsalinin

yüzde 50 kadarını dünya fi­

yatları ile rekabet ederek ih­

raç etmesi gerekiyor.»

Bu millî meselenin

tama­

men gün ışığına

çıkarılması

ve

sonuçlandırılması

için

bütün satanseverler seferber

olmalıdırlar.

(2)

MÎLLÎ KURTULUŞ

S A V A Ş IM IZ IN

GİZLİ

BELGELERİ

İngiliz Dış Politikası Dokümanlarından II. ve XIII.

ciltlerde (1919 - 1939) yer alan, Kurtuluş Savaşı­

mızla ilgili belgeleri yayınlıyoruz. Okunması tah­

dide tâbi tutulan ve bir kısım belgeleri hâlâ gizle­

nen bu XIII. cildi, arkadaşımız Avukat EROL

ULUBELEN incelemeyi başarmış ve böylece orta­

ya müthiş bir belge çıkmıştır. Türk milliyetçileri,

bu belgeyi tekrar tekrar okumalı ve hafızalarında

taze tutmalıdırlar.

Vesika No. 1 — 12 Şubat 1920, Ami­ ral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a:

... Müttefiklere karşı olan millî hareket (Türk Kurtuluş Savaşı), hir felâket hâlini alıyor. Bu, Doğu meselesini tamamen ve yeniden ortaya çıkarabilir. Bu hareket der­ hal durdurulmalıdır. (îngiliz D ış Politika­ sı Dokümanları (1919 — 1939), Cilt: XIII, S. 1).

Vesika No. 2 — 13 Şubat 1920, Ami­ ral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a:

... General Milne, Konyadan yolladığı haberde, «dinî liderler halkı heyecanlan­ dırıyorlar» diyor. Maraş olayından beri durum tehlikeli olmaya başladı. (Ayni eser, S 1)

Vesika No. 3 — 16 Şubat 1920, Lord Cnrzon’dan Amiral Sir F. de Robeck’e:

... Açıkça Türkleri İstanbul’dan ataca­ ğımızı bildiriniz. Şayet Anadoîudaki bir­ liklerimize dokunurlarsa, sulh şartları da­ ha da ağır olacaktır. (Ayni eser, S. 2).

Vesika N o. S —• 22 Şubat 1920, Lord Curzon’dan Amiral Sir F. de Robeck’e:

... Yunan ordusuna Türklere taarruz etmesi için emir verildi. (Ayni eser, S. 4).

Vesika N o. 6 — 23 Şubat 1920, Ami­ ral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a:

... Anadoîudaki bütün harekât, Mus­ tafa Kemal Paşa tarafından millî harekâ­ t a parçalan olarak yürütülüyor. Mütte­ fiklere hücum edenler, sâdece muntazam askerler değil ayni zamanda Kuvayı Mil­ liye de var. Milliyetçiler, kendi memleket­ lerine hiç de iyilik yapmıyorlar, kendi Sul­ tanlarına ihanet ediyorlar ve halkın sulh içinde yaşamasına mâni oluyorlar. Damat Ferit, milliyetçüere karşı asker göndermek istiyor. Bizim aldığımız kararlara hürmet etmiyen yegâne halk, Türk halkıdır. (Ayni eser, S. 4).

Vesika No. 7 — 24 Şubat 1920, Lord Curzon'dan Amiral Sir F. de Robeck’e:

... İzmir bölgesinde Yunan kuvvetle­ rinin derlemesi, bizi memnun ediyor. (Ay­ nı eser, S. 8).

Vesika No. 11 — 5 Mart 1920, Lord Derby’den Lord Curson’a:

(Çok gizli ve şahsîdir)... Fransız Dış­ işleri Bakam ile görüştüm. îstanbulun iş­ galinden müthiş korkuyor. Bütün Türkiye- de karışıklıklar olur diyor,. Bu konuda si­ ze yazacağım. (Bahis konusu mektup, açıklanmamıştır). (Ayni eser, S. 10).

Vesika No. 13 — 5 Mart 1920, Lord Curzon’ıiu Fransız Büyükelçisine verdiği muhtıranın ekleri:

1 — Fransızlar, Türk sulhü ile ilgili olarak Türk Hükümetine şunları söylemiş­ tir: Biz, Türk — Fransız dostluğunu unut­ muyoruz. Türklerin en talihsiz olduğu şu «ırada, onlara yardım elimizi uzatmak is­ tiyoruz. Fransa, geleneklerine ihanet et- miyecektir. Bu propaganda, Türklerin gö­ zünde, Fransız prestijini arttırmakta ve Ingilizlerinkini düşürmektedir.

2 — Fransız Hükümet Başkanı Picho- ^ »e,-T ürk tahtının vârisine telgraf çekip j «Fransa, geleneklerine uyacak ve Türk

f iKenfaatlerini koruyacaktır» demiştir. : f . 3 — İstanbul’daki Fransız komutanı, tn-

'gili? komutanını küçük düşürme çabası ,'S-'r.içindedir.

i l i '

-4 — Fransız komutanı, Peyam ve Sa­ bah gazetelerine demeç verip müttefikle­ rin Fransız görüşünü kabul ettiklerini ve Türklerin îstanbulda kalabileceklerini bil­ dirmiştir. (Ayni eser, S. 11).

Vesika N o. 1 7 — 9 Mart 1920, Ami­ ral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a:

... Boğazların milletlerarası bir hâle getirilmesine ve Türkiyenin tam bir malî kontrol altına alınmasına razıyım. Fakal İzmir ve Trakya’nın Yunanlılara verilmesi, beni ciddî surette endişelendiriyor. Bütün bunlar önasya’da çok fazla kanlı olaylara yol açacaktır. Müslümanlar, Yunan işgali altına girmezler, hele Yunanlıların Izmir- de yaptıkları kepazeliklerden sonra... Mr. Venizelos, Yunan kuvvetini bu şekilde is­ pat edemez, kendisi tam bir Yunan bile değildir. İngiliz subayları ve bizim adam­ larımız, Türkleri öldürmekte Yunanlılarla birleşiyorlar. İngiliz halkı bunu öğrendiği zaman, rahatsız olacaktır. Biz bu şekilde Yunan menfaatlerini korudukça, Türkler, Bolşeviklerden silâh alacaklardır ve Yakın Doğu, kan içinde kalacaktır.

Bizim Türklere karşı gösterdiğimiz bu şiddet, anlaşılır şey değildir. Bizim iyi is­ mimiz, şerefimiz ve Orta Doğudaki bütün menfaatlerimiz tehlikededir. Bana inanınız. (Ayni eser, S. 17)

«MUSTAFA KEMAL BLÖFTÜR» Vesika No. 18 — 9 Mart 1920, Mr. Kerr’den Mr. CampbeJl’e:

... Venizelos, Türklere sulhü zorla im­ zalatmakta ısrar ediyor. «Mustafa Kemal, bir blöftür» diyor. «Türkler, bir zaman­ lar Balkanlarda ve Orta Doğuda milletler­ arası bir kuvvettiler, şimdi nihaî olarak ezilmelidirler. Şayet, ltalyanlar ve Fran- sızlar, kuvvet göndermekten korkuyorlarsa, Yunanlılar, İngilizlerle birlikte Türkleri ezebilir. Biz, Afyona ilerleyeceğiz» diyor. (Ayni eser, S. 20).

Vesika No. 20 — 12 Mart 1920, Lord CurzonMan Washıngton’daki Mr. Lind- say’e:

... Adanada iki Amerikan vatandaşı öl­ dürüldü. Ve Fransızlar, Maraş’ı terk mec­ buriyetinde kaldılar. Fransızlar Mersine do­ nanma yolladılar. Milliyetçilerin lideri (Mustafa Kemal Paşa), sulh şartlarını çok ağır bulduğundan direniyor. Türklere Iz- ■ mirin bir kısmım, Doğu Trakyayı ve Er- menistanın bir kısmım bırakarak, Sultanın milliyetçilerden kurtulmasını isteyelim miî Amerikan Hükümeti, Türkiye üstündeki menfaatleri dolayısiyle, mesuliyetlerin de bir kısmını paylaşmalıdır. Biz, bunu çok iyi karşılarız. (Ayni eser, S. 22).

Vesika N o. 23 — 15 Mart 1920, Tür- kiyedeki genel durum hakkında generalle­ rin bildirisi (Gizlidir):

a) Bütün politik kudret, milliyetçi li­ derdedir (Mustafa Kemal Paşa kastedili­ yor).

b) Moral durum: Halkın büyük kısmı, harplerden yorgundur, buna rağmen va­ tanları için müthiş şekilde savaşacaklar­ dır...

3 — Karakteristikleri: Türkler müthiş savaşçıdırlar, bilhassa vatan müdafaasında üstlerine yoktur. Subaylar çok iyi yetiş­ miştir, iyi organize olmuşlardır. Milliyetçi

çetelerin silâhlan vardır, fakat cephanele­ ri azdır. Hiç ulaştırma araçları yoktur, bu­ na rağmen inanılmıyacak bir hareket ka­ biliyetleri vardır...

8 — Ermenilerin 20 bin kişilik bir or-dulan ve 36 dağ topları vardır, v.s... (Ayni eser, S. 26).

Vesika No. 24 — 16 Mart 1920, Ami­ ral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a:

... 16 Mart sabahı İstanbul işgal edildi. 1 — Saat 10’da müttefikler Istanbulu işgal ettiler.

2 — Askerî otoriteler her türlü tedbi­ ri aldılar.

3 — Harbiye ve Bahriye Nezaretleri işgal olundu, posta ve telgraflara el konul­ du. Sadrazam büyük bir hayrete düştü. Sultan, müttefiklerle çalışmaktan hoşlan­ dığını, fakat işgale üzüldüğünü bildirdi. Muhtelif tevkifler yapıldı. Mukavemet gös­ teren 5 Türk askeri öldürüldü, 1 İngiliz öldü. (Ayni eser, S. 38).

Vesika No. 29 — 21 Mart 1920, Ami- rai Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a:

... Müttefik komiserlerinin yayınla­ dıkları bildiri:

Milliyetçiler Sultana ve hükümete kar­ şı koyuyorlar. Biz, Türk kalplerine huzuı vermek istiyoruz. Milliyetçiler bir türlü durmak bilmiyorlar. Şayet, Allah saklasın, Hıristiyan katliamı devam ederse, Türkleri Istanbuldan atacağız. V.s... (Ayni eser, S. 44).

WILSON, tSTANBULDAN TÜRKLER ATILMALI...» DİYOR

Vesika No. 31 — 25 Mart 1920, Lord Curzon’dan Amiral Sir F. de Robeck’e:

... Istanbuîa yiyecek yollayabilmemiz çok şüphelidir. Türkler İstanbul halkını açlıktan öldürmek istiyorlarsa bize ne? Yalnız Ingilizler için ne tedbir alabiliriz?

(Ayni eser, S. 47).

Vesika No. 32 — 25 Mart 1920, Ami­ ral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a:

... Türklerle yapılacak sulh anlaşması­ nın gene geri bırakıldığı haberini aldım. Amerikan Hükümeti öncülük yapmak isti­ yor. Wilson, Türklerin Îstanbuldan atıl­ masında ısrar ediyor. Bu kadar şiddetli tedbirler, silâhlı çatışmaya sebep plur. (Ay- ni eser, S. 47).

Vesika No. 36 — 30 Mart 1920, Aml- rai Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a:

... Sadrazamdan, Mustafa Kemal’i ve bütün milliyetçi liderleri kötüleyen ve bun­ ların hükümetin emirlerine karşı çıkan in­ sanlar olduklarını belirten bir vesika aldık. (S. 51).

Vesika No. 37 — 30 Mart 1920, Ami­ ral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a:

... Şimdiki kabine, mümkün olduğu ka­ dar yerinde kalmaya uğraşıyor. Millî hare­ ketin muhalifleri, bunları yerinden uzak­ laştırmaya çalışıyorlar. Muvaffak olurlar­ sa:

1 — Tevfik Paşa ya da onun kadar önemsiz biri, kabine kurabilir.

2 — Kabine, millî harekete tam mâ­ nasıyla karşı koyabilir. Bu takdirde Da­ mat Ferit başa geçirilecektir.

3 — Îstanbulda hiç hükümet olmaz ki, bu, bizim işimize gelmez.

İstanbul’da işgal şoku geçmek üzeredir. Türkler harekete geçtiler, Yunanlıların ilerlemesi, nefreti büsbütün arttırdı. (S. 52).

Vesika No. 46 — 5 Nisan 1920, Was­ hington’daki Mr. Lindsay’den Lord Cur­ zon’a:

... Amerikan Senatosu, Ermenistamn mandası işini konuştu. Beş senede 757 milyon dolar verilecek. İlk başlangıçta 59 bin kişilik bir ordu, sonra da 200 bin kişi gönderilecek. Amerikan kuvvetlerinin ba- şma General James G. Harbord getirile­ cek. Ayrıca, bütün Türkiyenin mandası müzakere edilmektedir. (S. 60).

Vesika No. 48 — 11 Nisan 1920, Ami­ ral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a:

... Damat Ferit, 7 Nisanda beni ziya­ ret etti. Millî hareketi bastırmak için heı türlü manevî baskıyı kullanacağını söyle­ di. Millî harekete karşı organize edilen Az­ navur, hükümetin elinde ilk silâhtır. Az­ navur, Bandırmayı istilâ etti. Hükümet, onu Balıkesir Vâlisi ilân etti. Ayrıca Ingi- lizlerden de yardım istedi. (S. 61).

Vesika No. 63 — 16 Mayıs 1920, Ami­ ral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a:

... Amerika Hükümeti, Ermenistamn -Adana vilâyeti de dahil- korunmasını is­ tiyor. Silâh, cephane, demiryolu ve her türlü malzeme buraya gönderilecek, para verilecek. Karadeniz limanlarında boşalt­ ma işleri Amerikan harp gemilerinin hima­ yesinde ve Amerikan bahriyesi tarafından yapılacak. Amerikan Hükümeti, resmen Ermeni mandasını kabul etmiyorsa da, hu­

dutları her türlü garanti altına alacak. Er­ meni ordusunun yetiştirilmesi ve her türlü teçhizatını Amerikan ordusu üzerine alı­ yor. Ben bu hareketin daha çok bir iç po­ litika olduğunu sanıyorum. (S. 71).

Vesika N o. 76 — 4 Haziran 1920, Ami­ ral Sir F. de Robeck’ten Lord Cuızon’a:

... Fransızlar, Mustafa Kemal ile atej - kes konuşması yapıyorlar. Fransızlar, Mustafa Kemal’e Adanayı istemediklerini söylüyorlar. (S. 81).

Vesika N o. 79 — 10 Haziran 1920, Amiral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a: ... İzmit’te hükümete sâdık askerler, milliyetçiler ile İngilizleri yüzyüze bırakıp çekildiler. İzmit’i terkederek, İstanbul mil­ liyetçilerin eline düşer. (S. 83).

«İNGİLİZ DOSTU PADİŞAH YETİŞTİRECEĞİZ»

Vesika No. 80 — 10 Haziran 1920, Amiral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a: ... Sadrazam, istikbaldeki Türk Devle­ ti için İngiliz himayesini talep etti. Ve yeni yetişen prensin tam bir îngiliz dostu olarak yetiştirileceğini söyledi. (S. 84).

Vesika No. 90 — 23 Haziran 1920, Lord Derby’den Lord Curzon’a:

... Fransızlar, İzmit’i milliyetçilere karşı korumaya karar verdiler. Bunu ken­ di güvenlikleri bakımından yapacaklar. Milliyetçilerden çok korkuyorlar. (S. 91).

Vesika No. 94 — 26 Haziran 1920, Amiral Sir F. de Robeck’ten Çord Cur­ zon’a (Çok gizlidir):

... Biz şimdi Türklerle savaş halinde­ yiz. Türklere yenilirsek, bütün tesirimizi kaybedeceğiz, Fransızlar birinci plâna çı­ kacaklar. Fransızlar, ateş - kes için Ada­ nada Mustafa Kemalle temastalar. (S. 95). Vesika No. 98 — 10 Temmuz 1920, Lord Curzon’dan Sir Buchanan’a:

... ltalyanlar, Mustafa Kemal ile te­ masa geçtiler, bu milliyetçi fîder, İtalyan generaline şunları söyledi:

«Harbin en felâketli sonucu, îngiltere- yi dünyada üstün bir kudret hâline getir­ mesidir. Ama bu üstünlük, yanlış anlaşıl­ maktadır. Bugün kudretinin en yüksek noktasında görünen İngiltere, düşmeye hazırdır, sallanmaktadır. Islâmin vazifesi, onu yere sermektir». (S. 98).

KÜRT MESELESİ

Vesika No. 103 — 28 Temmuz 1920, Amiral Sir F. de Robeck’ten Lord Cur­ zon’a:

... Kürt meselesi hakkında sizin fikri­ nizi biliyorum. Sadrazam bana geldi ve «Kürdistan ayrı bir devlet olacaktır. Kürt liderleri Mustafa Kemal’den nefret eder­ ler, çünkü o bolşevikliği getirmek istiyor. Siz Mustafa Kemal’den nefret edersiniz, çünkü o sizin yaptığınız sulh anlaşmasını tanımıyor. O halde, Kürtleri Mustafa Ke­ mal’e karşı birlikte kullanalım» dedi. (S. 108).

Vesika No. 105 — 29 Temmuz 1920, Sir G. Buchanan’dan Lord Curzon’a:

... Kıbrıs adası Yunanlılara verilirse, Majestelerinin Hükümetine her türlü hiz­ meti yapmaya hazırlar. (S. 109).

Vesika No. 108 — 30 Temmuz 1920, Lord Grandilie Vill’den Lord Curzon’a:

... Yunanlıların Doğu Trakyada sürat­ le ilerlemeleri ve Albay Tayyar’ı esir et­ meleri, burada korkunç tezahürata sebep oluyor. Bir neyi delilik buhranı içindeler. Bütün gazeteler, İstanbul’u Yunanistan için istiyorlar. Majestenin Hükümeti en yüksek prestijini yaşıyor, halk sokaklarda beni alkışlıyor. (S, 112).

Vesika No. 122’ye ek — 4 Ağustos 1920, Kraliyet Adliyesinin tebliği:

... Mazlum Edip Bey, Celâl Bey, Tev­ fik Mehmet, Abdülcemal Efendi ve İbra­ him Hakkı Beyin harp kanunlarına göre idamlarına karar verildi. (S. 124).

Vesika No. 130 — 28 Ağustos 1920, Amiral Sir F. de Robeck’ten Lord Cur­ zon’a:

... Sadrazamın ısrarla para istemesi üzerine, Fransız, İngiliz ve İtalyan korniş- releri, Türkiyenin malî durumunu tetkik ediyorlar. Türk memurları maaşlarım alır­ larsa, karışıklık çıkmaz. (S. 132).

MUSTAFA KEMAL İLE GİZLİ MÜZAKERELER

Vesika No. 132 — 3 Eylül 1920, Lord Curzon’dan Sir Burhanan ve Amiral Ro­ beck’e:

... Hükümetimiz bazı çevrelerin aracı­ lığı ile Mustafa Kemal ile müzakere et­ mektedir. Mustafa Kemal tarafından gön­ derilen Suphi Beye şu şartlan ileri sürdük:

1 — Mustafa Kemal, Trakyada hiç bir talepte bulunmıyacaktır.

2 — Türkiyeye İzmirde bir kısım yer verilebilir.

wmm

3 — Yunanlılar Türkiyeden çekilecek, yerlerine ltalyanlar getirilecektir.

4 — Mustafa Kemal, İngiliz teknik müşavirlerini kabul edecektir.

5 -— Boğazlan sâdece İngiltere kontrol edecektir.

6 — Damat Ferit istifa edecektir. 7 — İngiltere, Yunanlıları destekle­ mekten vazgeçecektir.

8 — Mustafa Kemal kuvvetlerini dağı­ tacak ve silâhlannı teslim edecektir.

9 — Mustafa Kemal, Mısır, Hindistan, Mezopotamya ve diğer yerlerde yürüt­ mekte olduğu İngiliz aleyhtan propagan­ dadan vazgeçecektir.

Şayet bunlar kabul edilmezse, kendisi ile başka yollarla anlaşmaya çalışacağız. (S. 135).

Vesika No. 152 — 5 Ekim 1920, Venizelos’tan Lloyd George’a :

... Türk Hükümetinin Mustafa Ke­ mal’i ortadan kaldıramıyacağma kanaat getirdim. Sultanın daha fazla adam gön­ dermesi," milliyetçileri kuvvetlendiriyor. Bunun için tedbir olarak:

1 — Bütün Türkleri îstanbuldan atalım.

2 — Karadenizde Pontus Rum Dev­ letini kuralım, bunlar İslâmlığa karşıdır. (S. 157).

Vesika No. 161 — 23 Ekim 1920, Lord Curzon’dan Lord Derby’ye:

... Damat Ferit istifa etti, şimdi yeni Sadrâzamı elde etmeliyiz. (S. 163).

Vesika No. 171 — 6 Kasım 1920, Albay Stoks’tan Lord Curzon’a :

... Türklerin Ermenistan! başarılı isti­ lâsından sonra, Orta Doğunun çehresi de­ ğişmiştir. Şimdi Türkler, Azerbeycanı kontrol etmek isteyeceklerdir. Türklerle Bolşeviklerin çatışması kaçınılmaz hâle gelecektir. Biz her ikisi ile de düşmanız, fakat hiç biri ile vaşamıyacağız. Şayet Bol- şevikler ile olursak, onların güneye inme­ lerini durdurabiliriz. Fakat propagandaları devam eder. Türkleri tutsak, Yunanlıların Türkiyedeki gelişme politikalarını terket- memiz gerekir. Islâmın bize karşı birleş­ mesi korkusunu, ortadan kaldırmalıyız.

Sunnîler ile Şiîler arasındaki ayrılık yüktür. Biz, bunu daha da geliştiririz. (S.

170).

Vesika No. 179 — 22 Kasım 1920, Sir H. Rumboid’dan Lord Curzon’a :

... İzmirdeki askerî raporlar iyimser değildir. Yunanlılar dahi askerî disiplinleri olmadığını itiraf ediyorlar. Kondylis Üçün­ cü Birliğinin Başkam, Salihli’den kömür vagonlarının altında kaçmış, öyle görünü­ yor ki, Yunanlılar bu işi beceremiyecek- ler (S. 183).

Rusya - Türkiye • Yunanistan hâdiseleri: ... Türk lideri Kâzım Karabekir Pa­ şa, Ermenistana girdi. Kars, Sarıkamış v.s.’yi aldı. Türkler Wrangel’i elimine et­ tiler. Venizelos’un politik hayatını mahvet­ tiler. Türkler şimdi bir grup inatçı mace­ racı tarafından idare edilmektedir. Şimdi onlara teklif edeceğimiz bütün fırsatları reddedeceklerdir. Milliyetçi ordular ikj kıs­ ma ayrılmış, Doğu Ordusunun başına Kâ­ zım Karabekir, Batı Ordularının başına da Mustafa Kemal geçmiş. Mustafa Kemal’in orduları Yunanlılar ile çarpışmaya hazır­ dır. Hattâ İzmit’te İngilizleri bile tehdit et­ mektedir. Erzurum üstünde Ruslar ile Türklerin çarpışmasını temin etmeliyiz. Türkler, Ruslarla olan anlaşmalarını bo­ zarlarsa İzmiri, Karsı ve hattâ Trakyada bâzı haklan onlara bırakırız. Türkiye, biz- Ierle Rusya arasında tarafsız bir devlet hâ­ line gelirse, tugüterenin Mısır, Hindistan ve Mezapotamya gibi dominyonları ra­ hatsız hâle gelirler. (S. 183).

Vesika No. 185 — 26 Kasım 1920, Sir H. Rumbold’dan Lord Curson’a:

... Milliyetçiler, Ali Fuat’ın başkan­ lığında yeni bir ordu daha kuruyorlar. (S. 192).

1SLAMIN KORUYUCULARI! Vesika No. 186 — 27 Kasım 1920, Sir H. Rumbold’dan Lord Curzon’a:

... Şayet çok şiddetli askerî harekâta geçmezsek, milliyetçiler kudreti ele geçire­ cekler. Üstelik korkumuz, halkın çoğunlu­ ğunu tatmin edecek boîşevik prensiplerin Türkiyeye sızmasıdır. Biz kendimizi bolşe- vizme karşı Islâmın koruyucusu olarak göstermeliyiz. Mümkün olduğu kadar bol- şevikler ile Mustafa Kemal’in arasını aç­ malıyız. Ayrıca şimdiye kadar Rusyayı tslâmın Düşmanı zanneden İslâm âlemi, yavaş yavaş uyanıp hakikî düşmanın İngil­ tere olduğunu anlamaya başladı. Hindis­

tan’da dinî liderler ve çok tesirli bir şahıs olan Gandi, Türklere imzaltılan sulh anlaş­ masının karşısına çıkıyor. (S. 193).

Vesika No. 200 — 24 Aralık 1920, Lord Harding’ten Lord Curzon’a:

... Bolşevikler, Mustafa Kemal ile an­ laşma yapmak üzereler. Müttefikler acele olarak Mustafa Kemal’e yaklaşıp Sevr an­ laşmasında bâzı değişiklikler teklif etmeli­ dirler. (S. 201).

İNGİLİZ DIŞ POLİTİKASI DOKÜMANLARI (1919 - 1939) CİLT: H

... Yunanlılar, İzmir bize bırakıldığı­ na göre, ne istersek yaparız, siz karışmayın diyorlar. (İlk ağızda 20 bin Türk öldürül­ dü). (S. 36).

Amiral Bristol, Türkler ile Yunanlı­ lar arasındaki hâdiseden Türkleri sorum­ lu tutuyor, «Silâha sarılmasalardı, ne ya­ palım yâni...» diyor. S. 262).

îstanbulda basına sansür koyup İzmir olaylarını halktan sağlamaya çalışıyorlar, lar. (S. 296).

Başbakanlar, Londra ve Paris’te top­ lanıp Türkleri Îstanbuldan çıkarmayı gö­ rüşüyorlar. (S. 727).

İtalyanların Anadolu, Arabistan ve Kızıldeniz üstündeki menfaatleri, Ingüiz ve Fransızlar tarafından kabul edilmişti. Kendilerine hatırlatırız. (Aynı eser, Cilt: Cilt: IV, S. 23).

Vesika No. 21 — 31 Ağustos 1919, Mr. Kerri in n otlan :

... ltalyanlar Güney Anadoluyu isti­ yorlar. Türkler Araplara benzemez, daima idare eden olmuşlardır. Güney Anadolu işgal edüince, başka bir kuvvetin de Kuzey Anadoluyu işgal etmesi lâzımdır. Bu ise, devamlı karışıklık demektir, ltalyanlar, Güneyden elde edecekleri malî menfaatler­ le yetinmelidirler. Aksi hâlde en az 200 bin kişilik bir ordu beslemeleri lâzımdır. (Aynı eser, Cilt: IV, S. 55).

İngiliz temsilcisi, Fransa’ya İstan­ bul’un, Anadolunun, Ermenistamn (şayet Amerikaya verilmezse) ve Suriyenin man­ dasını teklif etti. 30 Mayıs 1919’da Istan- bulun işgali münakaşa edildi. Avrupa kıs­ mı Fransızlara, Asya kısmı da Ingilizlere bırakıldı. (S. 254).

Vesika No. 211 — 26 Haziran 1919, Lloyd George’un memorandumu:

... 2 — Fransızlar, Suriyenin man­ dasını alacaklar, tngilizler Mezapotamya- yı, Amerika veya İngiltere Ermenistan!, Boğazlar ve Istanbulu, ltalyanlar belki Kafkasyayı.

3 — Filistinde siyonist politika, bu­ ranın ekonomik gelişmesine çok yardım eder.

4 — Fransızların Anadolu sahillerin­ den alacakları yerler, İtalyanları çok kız- dırabilir.

5 — Türkler, Avrupada hiç bir top­ rağın sahibi olamıyacaklardır. Boğazlar ve Marmara denizinde de hiç bir yer veril- miyecektir. (Cilt: IV, S. 301).

AMERİKANIN PETROLCÜ SAHTE PROFESÖRLERİ

Vesika No. 347 —■ 30 Ekim 1919, Lord Curzon’dan Viscont Grey’e :

... Ellerinde Türk Hükümetinin mü­ saadesi olan ve kendilerine «Amerikan arkeoloji uzmanı» adım veren bir grup in­ san, Standart Petrol Şirketi adına petrol aramak için buraya geldiler. (S. 501).

Vesika N o. 367 — Fransanm Antep Urfa ve Maraşı işgali üzerine 80 şehir ve kasabada gösteriler yapılıyor. (S. 536).

Vesika No. 385 — 29 Kasım 1919, Albay Meinertzhagen’den Lord Curzon’a:

... İki Fransız subayı, Mustafa Kemal ile görüşmek üzere Anadoluya gidiyor. (S. 560).

Vesika No. 424 — 10 Şubat 1920, Amiral Sir F. de Robeck’ten Lord Cur­ zon’a :

... Maraş hâlâ yanmaktadır. Antep, Fransızlara isyan etti. Anadolu milliyetçi­ leri üç kol hâlinde Maraşa yürüyorlar. (S. 633).

25 Haziran 1919 - 12 Şubat 1920, Konferansta Türk m eselesi:

... Majestelerinin Hükümeti, Türk Kü­ çük Asyasına, dört anlaşma üzerine girdi: '1 — 1915’te İngiltere, Fransa ve Rus­ ya arasında yapılan İstanbul anlaşması.

2 — 26 Mart 1915’te İngiltere, Fran­ sa ve İtalya arasında yapılan Londra anlaş­ ması.

3 — 19I6’da İngiltere, Fransa ve Rusya arasında yapılan Sykes - Poet anlaş­ ması.

4 — 1917’de İngiltere, Fransa ve İtalya arasında yapılan St. Jean de Meau- rienne anlaşması. (S. 635).

Vesika No. 426 — 25 Haziran 1919, Amerikan Cumhurbaşkanı Wilson’un evin­ de :

... Lloyd George, Wüson’a Türklerin İstanbul’da kalıp kalmıyacağını sordu. Wilson, «Eğer benim hükmümü istiyor­ sanız, Türkler Avrupada çok uzun zaman kaldılar ve tamamen oradan temizlenmeli- dirler» dedi. (S. 643).

Vesika No. 427 — 25 Haziran 1919, Amiral Sir A. Cathorpe’tan Lord Cur­ zon’a :

... 12 Amerikan mühendisi, Marmara bölgesinde Standart Şirketi adına petrol arıyorlar. (S. 651).

Vesika No. 428 — 26 Haziran 1919, Amiral Sir A. Cathorpe’tan Lord Cur­ zon’a :

... Amerikan yardım gruplan, Küçük Asyada Amerikan ticaretini geliştirmek için propagandalara başladılar. Kuvvetli Amerikan gruplan, Türkiyede ticareti ele

geçirmek ıçm harekete geçtiler. Maamafih, İngiliz grupları da faaldir. (S. 651).

Vesika No. 433 — 28 Haziran 1919, Amiral Webbd’en Sir R. Graham’a:

Vesikanın notu: Çanakkale çarpışma­ larında bir hayli şöhret yapan Mustafa Kemal, Sadrâzam tarafından müfettiş ola­ rak Samsuna gönderildi. Sadrâzamın niye­ ti kötü değildi, ama Mustafa Kemal Sam­ suna çıktığından beri milliyetçi hareketle­ re girişti. Sadrâzam onu geri çağıracağına söz verdi. Diğer tehlikeli şahıslardan biri de Bandırma Mıntaka Kumandanı Rauf Beydir. (S. 654).

Vesika No. 441 — 25 Haziran 1919, Samsun:

... Amerikan bahriyesinden Amiral Bristol, Standart Petrol Şirketinden Mr. Thomas ve New York Millî Bankasından Mr. Hutchins’in buraya geldiklerini bildi­ ririm. Yerli rumlardan birini yüzde 3 ko- imsyonla petrol işinin başına getirdiler ve ayrıca tütü ndepolannı tetkik ettiler. (S. 663).

Vesika No. 447 — 8 Haziran 1919, Amiral Sir A. Calthorpe’tan Lord Cur­ zon’a :

... Ermeniler Erzuruma hücuma ha­ zırlanıyorlar. Yunanlılar İzmiri bir mez­ baha hâline getirdiler. (S. 668).

Vesika No. 472 — 1 Ağustos 1919, Amiral Sir A. Caltborpe’tan Lord Cur­ zon’a :

... Ordunun başı olan Cevat Paşa ve onun gibiler, millî hareketi bütün güçleri ile detekledikleri için işlerine son verildi. (S. 712).

Vesika No. 478 — Ek, 9 Ağustos 1919:

... AvrupalIların verdikleri

raporlara

göre,

Yunanlılar İzmirde

ilk

adımda 20

bin

kişi

öldürmüştür. (S. 723).

Vesika No. 487 — 17 Ağustos 1919, Amiral Webb’den Sir E. Crowe’a :

... Türkiyedeki durum, gittikçe ra­ hatsız hâle geliyor. Burası Türkiyeden baş­ ka bir yer olsaydı, müthiş bir ayaklanma­ nın eşiğindeyiz derdim. Fakat bu garip memlekette her şey aksi istikamette gidi­ yor. Yunanlılar İzmiri bir harabe hâline getirdiler. (S. 733).

AMERİKALILARIN ERMENİSTAN!

Vesika No. 488 — 18 Rğustos 1919, Mr. Balfouridan Lord Curzon’a:

... Mr. Polk ile yaptığım konuşma­ dan anladığıma göre, Amerikan Senatosu Türkiyenin mandasını kabul edecek. (S. 734).

Vesika No. 492 — 19 Ağustos 1919, Amiral Webb’den Lord Curzon’a:

... Amerika, Trabzon ve Erzurumu da içine alan bir Ermenistanı himaye ede­ cek. Buna göre, Wilson, Türk otoritelerin­ den Ermenilerin himayesini istiyor, aksi hâlde fena olur diyor. Sadrâzam bana Er­ zurum valisinden aldığı hakaret dolu bir mektubu gösterdi. Burada halkın sesi, siz­ den farklıdır yazılıydı. (S. 735).

Vesika No. 512 — 17 Eylül 1919, Aml- rai Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a: ...Sadrazam, m illiyetçilere karşı a s­ ker göndermeyi düşünüyor. Fakat bu a- kıllı bir hareket olmaz. Belki Mustafa Kemal ile birleşirler. Biz, M ustafa Ke­ mal’e aracı göndermeyi düşünüyoruz. (S. 761).

Vesika No. 513 — 17 Eylül 1919, ASİ. rai Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a: ...İzm irin Yunanlılar tarafından İş­ gali üzerine, Mustafa Kemal tarafından Erzurum’da başlayan Kastam onu ve Harput’u içine alan Ankara ve Sivasa yayılan bir harekete göre, Anadoluda hür bir cumhuriyet kurmak yolundalar. Îstanbulda birçok kimse ve bilhassa Harbiye Nezareti onlarla beraber. Bu h a ­ reket de 1908’deki Genç Türk hareketine benzer bir şey. O zaman da, şimdi de sadrazamlar bizim dostumuzdu. Sadra­ zam, İtalyan Komiserine şehir, m illiyet­ çiler tarafından tehdit edilirse ne ya­

pacağız diye soruyor (S. 763).

Vesika No. 529 — 30 Eylül 1919, Aml- rai Sir. F. de Robeck’ten Lord Curzon’a: ...M ustafa K em al’in tesiri gittikçe yayılıyor. Sultan, İngiliz otoritelerinden m illiyetçileri kuvvet kullanarak durdur­ m alarım istedi (S. 785).

Vesika No. 533 — 4 Ekim 1919, Mr. Hohler’den Mr. Kidston’a:

...Bizim bataryanın Samsundan çe­ kilm esine çok üzüldüm. M ustafa Ke. m al’in önünden çekiliyormuş gibi oldu. Ve bir Doğulunun gözünden bu zayıflık alâm eti hiç kaçmaz (S. 788).

«İZMİR AHALİSİ DİN DEĞİŞTİRMELİ»

Vesika No. 543 — 10 Ekim 1919,

Referanslar

Benzer Belgeler

TÜRK KURTULUŞ SAVAŞI YILLARINDA ULUSLARARASI REKABET 1 2 5 ALANI OLARAK TRANSKAFKASYA VE TÜRKİYE'NİN EKONOMİK İLİŞKİLERİ.. Erzurum petrolü konusunda bu ayrıcalığa sahip

Mezarı bilinmeyen Haşan Tahsin'in şehit ediLi - şinden kırk iki yıl sonra, 1961 yılında, İzm ir Beledi - yesi bir değerbilirlik göstererek,düşmanın İzm ir '

Sivrisinek genlerinin tan›mlanma- s›yla, s›tma etkeninin tafl›nmas› ve bu- laflma yollar›, sivrisineklerin böcek öl- dürücü ilaçlara (insektisitlere) karfl›

Ulusal Yönetim ve Organizasyon Kongresi, Nevşehir, 2000; Gürkan Haşit, İşletmelerde Kriz Yönetimi ve Türkiye’nin Büyük Sanayi İşletmeleri Üzerinde Yapılan

İlk 45'lik plağını 1969'da çıkaran ancak kendisini gösteremeyen Tayfur, 1973’te ekmek parası için gittiği İstanbul'da ıık zamanlar çok aç dolaşmış.. Yanık

(Buna 'Vatan' kavramını ilk kez söylemlerinde kullanan Namık Kemal de dahil)... Çanakkale Savaşı, dönemin Haçlı saldırısıdır. Türk milletinin örsle çekiç arasında

Splenektomiden 46 yıl sonra sepsis gelien bir olgu nedeniyle splenektomi sonrası sepsis: Korunma

Örne¤in, derin deniz bal›k- lar›, avlar›n› cezbetmek amac›yla, mü- rekkep bal›klar› hem av›n dikkatini çekmek hem de düflmanlar›n›n da kaç- mak için, tarakl›