POLİTİKA VE ÖTESİ
.vata*A TA TÜ RK YADİGARI
MILLI
BAĞIMSIZLIK
1919 da Millî Kurtuluş Savaşmasını yapan subaylar ekibinin, o giiniin sosyolo jik ve ekonomik koşulları altında arınmış ulusal bağımsızlığı gerçekleştirmelerine şaş mamak elden gelmiyor. İnıaparatorluk düzenin den, millî devlete geçiş fikri (izcilikle geri bırakılmış bir ülkede hayli zordur, hattâ müm kün değildir. Osmanlı homojen bir toplum değildi. Türlü unsurlardan kurulu idi. Ger çi devleti yönetenler Tür’tü ama kendileri ne Osmanlı diyerek öğünürlerdi. OsmanlIla rız can veririz, şan alırız» mısraı bu öğünme- ııiıı ifadesidir.
Mustafa Kemal Osmanlı öğünmesinin yerine Türk sözünü korken kuru kuruya bir böbürlenmeye gitmiyordu. Gerçekten, millî misak sınırları içinde kendini Türk sayanla rın su katılmamış, vabancılarla ilişki kurma mış çıkarını ön plâna alıyordu. Bugün «Al- taylardan attığımı* ok, Alp dağlarını aştı.» diye kabaranlar öte yandan Amerikan çıkar ları ile birlikte hareket etmekten. VVolframa varıncaya kadar madenlerimizi yabancılara satmaktan geri durmuyorlar. Bunların Türk lüğü de spekülatif bir Türklüktür. Dindarlık ları gibi, bir aldatmaca ve ovalamacadır.
Sivas’a kadar gelen General Harbord’uıı ve İstanbul’dan mektuplar yazarak Amerikan mandasını salık verenlerin karşısında Musta fa Kemal direniyor ve şunları söylüyordu:
«— Kendi mevkiini bilen biç bir devlet, eline tam selahivel ve hakimiyet almadan, iç ve dış idarelerini düzeltmek ve yürütmek sorumluluğunu kabul edemez.»
Bıı da gösteriyor ki. Mustafa Kemal, millî bağımsızlık ilkesini daha 1919’larda ön plânda tutuyormuş. Kimsenin Osmanh’dan kopan Türkiye’nin kendi kendine yeteceğini düşünmediği bîr zamanda. Mustafa Kemal, bunun bilinci içindeymiş. Bir de o yıllarda ve ondan önce Osmanlı Sadrazamlarının, hrrbon- gi bir büyük devletin adamı olmakla öğüodük- leri geleneğini «özününe alırsanız, mitli ba ğımsızlık ve yabaeı etkilerden kurtulma ilke sinin benimsenmesi zorluğun” anlarsınız.
Bunları düşünürken. Mustafa Kemal’in kendisinin de. kuracağı devletin de narası voktu. Rıfat Hoca, sıkışan Mustafa Kemal’in Etlik sırtlarındaki karargâhına iic hes kuruş getirdiği zaman «üvledini söz su oluyor:
«— Haşladığınız kuru fasııtvevc et alma yı unutmayın.»
Başkomutan. Türkiye’yi biilüıı vabancı ilişkilerden kıır(aı-mava karar verdiği cimlerde, fasulvesi etsizdi i s! vanını siz havâi edin.
Bueiin biiviik bir cePsi ile karşı knrsıvn- yız. Amerika’ya yakınlığı açık bir iktidar ö- niiııde. Tiirkive’nîn millî hağımsızl-ğına ka vuşmasını savunurken, bu iktidar halktan oy alarak secim üstüne serim kazanmaktır. Bıı ik tidar belki ı>îr «ün balkımız bizim Ameriknvla vakin ilişkiler kurmamızı, bîzp ov vermek su retiyle tasvin eılivor da dîvebilir. O zaman bunun cözünı voli» ne olacaktır?
Biz. Tiirkive’nin hiitiiıı vabancı ilişkiler den alınmış b‘r millî bağımsızlık savaşmasını vermesini isterken, iktidar, siz istiyorsunuz, ama hnik istemiyor. dîvebPerektir.
Türk balkını. Osmanlı devlet düzenin den Cnmhm-ivrt devlet diizen*ne «eeimıek is- tiven Mustafa Kemal bunıı kafasında tasar larken bırakın halk», vanmdafcilerden çoğu bunu farkında m» idi? Halk-sız olmaz, ama halka da bunu hâlâ anlatamadık. Öyleyse al
ternatifi nedir? Eıı büyük çelişme burada iş-
te! |
Sunay’ın Cumhurbaşkanlığına, fural’ın Genel Kurmay Başkanlığına gelmeleri; Al’.’nin S Haziran seçimlerini büyük bir çoğunlukla kazanması, milli bağımsızlığı savunanlarla, siyasî iktidar dengesinde bir değişiklik yapmış
tır, AP.’de bir rahatlama görülmektedir.
Dikkat çekici lıir durum var ortada. Ko- g| mutanlara Cankava Köşkü bitişiğinde köşkler 1
yapılması söz konusu olduğu zaman. Geııel " Kurmay Basnknı. bîr buçuk odalı bir evde i oturduğunu sövlemek suretiyle bir gerçeğe oar- mak basmıştır. Bıı. yoksul ülkenin Genel |f Kurmay Başkanı, bîr buçuk odalı bir evde ff oturduğunu söylerken hepimizin göğsü kabar- malıdır. Bu, bizim için en hüviik ümit ışığı- |s dır. Çiinkii Mustafa Kemal de. bu devleti ku- i rarken, müfevazî bir ermeni bağında oturmuş tu ve devleti öyle kurmuştu. Yunan general- >;■ Icri. içinde büviik salonları olan 350 metre İl karelik kâşanelerde oturabilirler. Ama biz. §| millî bağımsızlık savaşmasını göze alan bir l| millet olarak generallerimizin b i r buruk odalı ip
bir evde oturduğu ile öğiinehiliriz. Bizi çöktü- p ğümiiz yerden, vukarıva bıı b ilin ç kaldıracak- || tır.
Siz Devlet olarak kurulduğundan bu ya na, Yunaıı ordusunun bir savaş kazandığını hatırlıyor musunuz? Anadolu’da bizim Üstü müze gönderilirken bile. Yunan orduları İngi liz emperyalizminin uşağı idi. Generalleri kı lıçlarını teslim ederlerken canlarını kurtardık ları için seviniyorlardı. İkinci Dünya Savaşın da, vurtiarını istilâ edeıı faşist sürülerine kar şı da Yunan ordusu düğüşnıemiş, teslim olmuştur. Faşist sürülerine karşı döğüşeııler asker değil, milisler ve gerillacılardır. Bugün dahi Yunan ordusu. Amerikan emperyalizmi ni çıkarlarını savunan Kralı ve onu hükümeti ni desteklemektedir. Yunan ordusu halka ve millî bağımsızlığı istiyenlere karsı lıir kuvvet olmakta devanı etmektedir ve milli ordu de ğildir.
Bizim ordumuz ise millîdir, halkın için den çıkmıştır, halk çocuklarından kuruludur ve Mustafa Kemal’in millî bağımsızlık ilkesi nin geleneğini sürdiirücüdür. Böyle olduğu sürece de umul verici, geleceğe güvenle bak mamızı sağlayıcıdır.
ikili anlaşmaların yeniden gözden geçiril mesi ve bir çeki düzen verilmesi, ilkin Genel Kurmay’da kurulan bir komisyonca ele alın mıştır. iktidar sorumluları bu müzakerelerin ivedeliğini geciktirici bir tutum içine girebilir ler, ama izleyici ve kovuşturucusu gene as kerlerdir. Bu memleketin iistiin çıkarlarını, Amerikayla yakınlıkta gören iktidarlar bulu nabilir. bunlar seçim Ustiin seçim de kazana bilirler, fakat buna rağmen ulusal bağımsızlı ğı kuracak olanlar yine bir buçuk odalı mü tevazı evlerde oturan askerlerimiz olacaktır. Millî bağımsızlık ilkesi bu askerlere, Ata türk’ten yadigâr bir emanettir. Bu emanete kimse ihanet edemez yeter ki. Millî Bağımsız lığın ne olduğu ve ne olmadığı iyice anlaşılsın, gözler önüne gün geçtikçe biraz daha serilsin. Türk ordusu ile, yunan ordusu adları, benzet me yoluyla da olsa yanyana gelemez...
Mehmed Kemal
'«asa»;
im m
'm " -1* ' m ^kan ulusunun bağımsızlık gü
nünü en içten duygularla kut
lar, saygılarımı sunarım.»
ABD’nin, «Bir milletin, ken
disini diğer bir millete tâbi ki-
lan bağları koparması ve dün
ya devletleri arasında tabiat
kanunlarının ve Cenabı Hak
kın kendisine bahşettiği ba
ğımsız ve eşit yeri alması ge
rektiği zaman» diye başlayan
bağımsızlık bildirisinde şu söz
ler vardır: «Daima ayni mak.
şada hizmet
eden uzun bir
zulmetler ve suiistimaller sil
silesi halkı mutlak bir istibdat
altında
esir durumda tutma
amacını açığa vurursa, böyle
bir hükümeti atıp, verine gele
cekteki güvenliği koruyacak
yeni bir yönetimi getirmek hal
km hakkı ve ödevidir İşte bu
sömürgelerin
sabırla taham
mül ettikleri durum böyledir
ve simdi de eski yönetimlerini
değiştirmeye kendilerini zorla
yan nedenler bunlardır»
Bu bildiriden Johnson Dok.
trinine ulaşmak ipin. Jeffer-
son’un sözlerini tersine çevir
mek gerekecektir
W o lfra m işi
p r o te s to e d iliy o r
ABD’nin ünlü tekellerinden
olan ve Türk Petro-Kimya sa
nayiine de göz diken Union
Carbide’a
wolfranun peşkeş
çekilmesini, gençlik ve bir kı
sım sendikacılar protesto ile
karşıladılar.
TMTF
Genel
Başkanı Yücel Akıncı ile İkin
ci Başkanı Cavit Savcı’nın ya-
yanladığı «Petrol meselesinden
sonra wolfram meselesine ta
hammülümüz yoktur» başlıklı
bildiriye Maden-İş. Lâstik-İş.
Yapı-îş,
Ağaç-İş,
Basm-tş,
Bank-İş.
Kimya-İş.
Tekstil
İşçileri. Likat-İş ve
Gıda-İş
Sendikaları katıldılar.
Bildiri şöyledir:
«Büyük bir üzüntü ile öğ
rendiğimize göre Etibank ile
Union Carbide adında bir A-
merikan firması arasında ya
pılan anlaşma gereğince Ulu
dağ çevresindeki wolfram ma
denine Amerikan şirketi bu •
yük ölçüde ortak olmuştur.
Ülkemizde bulunan m aden lerin bir yandan Tiirkiyeci ve devrimcî unsurlar tarafından m illileştirilm esi savunulurken ve de bu konuda fiilî mücade. le m evcut iken, diğer taraftan son derece değerli bir maden olan wolfram m adeninin İşlet me hakkını Amerikalılara s a t m aya kalkmak, bu ulusçu eko nomik sa la şa ihanet etmek demek olur.
Türkiye’de
bugün
hemen
mevcut bütün ilerici ve dev
rimci kuruluşlar ve unsurlar
tarafından benimsenmiş bu
lunan madenlerimizin
milli
leştirilmesi politikası, yine er
geç bu kuruluşlar ve unsurlar
tarafından gerçekleştirilecek
tir.
Ülkemizde petrol meselesi
nin mücadelesini millete mal
etmiş bulunan Türk vüksek öğ
retim gençliği olarak, maden
lerimizle ilgili her türlü millî
mücadeleyi devam ettireceği
mizi bildirir, wolfram made
ni ile ilgili olarak alman bu
ulus yararına aykırı karan ve
yapılan anlaşmayı protesto e-
der, bu haklı dâvamızın kar
şısına çıkacak her kurum ve
şahsı
millî menfaatlerimizin
hasmı ilân ederiz.»
YÖ N ’iin m illî ilâç
kam panyası
Yabancı sermayeli ilâç fir
malarına karşı millî ilâç sa
nayiini koruyan YÖN’ün baş-
lattığı kampanya yürüyor.
Eczacı
Mahmut
Akan’ın
Başkanlığındaki 4. Bölge A-
dana Eczacı Odası da ilgi çe
kici bir broşür yayinlıyarak
bu millî dâvada yararlı oldu
Broşürün önsözünde Mahmut
Akan şöyle diyor :
«Yabancı sermayeli ilâç te
sisleri. kuruluşlarından bugü
ne kadar, asıl maksada
bir
adım dahi yaklaşmamışlardır.
Aksine, yerli ilâç
sanayiimt-
zm binbir mahrumiyetle ha-
zulamış oldukları
ortamda
sür’atle gelişmiş ve verli
müs-tahzarlarımızm
benzerlerini
imâl ederek, geniş propagan
daları
İle onların saf
dışı
edilmesine bütün
gayretleri
ni teksif etmişlerdir.»
Broşürde bundan sonra Sa
yın Dr. Cavit Başar’ın YÖN’-
de yayınlanan «Yabancı İlâç
Hayranlığı» başlıklı
uyarıcı
yazısı iktibas edilmektedir.
Daha sonra. Eczacı
Salim
Atik, aslında yerli firmaların
yabancılardan hattâ üstün du
rumda bulunduklarını anlat
maktadır : «Yurdumuzda faa-
ıi\et gösteren yabancı men
şeli ilâç fabrikaları ile yerli
fabrikalarımız arasında tesis
ler bakımından büyük
bir
fark yoktur, hattâ
üstünlük
bâzı yerli firmalarımızdadır.
Kuî anılan personel bakımın
dan da fark yoktur, yabancı
firmalar, personel kadroları
nı yerli
firmalarımızdan te
min
etmişlerdir. İlâç
ham
maddeleri ve makinalar umu
miyetle ayni
kaynaklardan
temin edilmektedir. Ambalaj
malzemelerini her iki grup da
yerli
kaynaklardan
sağla
maktadır...
Yabancı Sermayeyi Teşvik
Kanununun sağladığı imkân
larla kurulmuş olan yabancı
ilâç fabrikaları, yıllık kârla
rını ve bu fabrikalarda görev
alan
yabancı uyruklu
ele
manlar da kazançlarını
dile-Adana broşürünün kapağı «Doktorlar göreve!..»
dikleri anda derhal döviz ola.
rak yurt dışına
çıkarabilir
ler. Dış ticaret bilançosu her
vil açıkla kapanmakta
olan
yurdumuz
için bu
durum
üzennde önemle
durulması
gereken bir noktadır.
Diğeı
taraftan
AvrupalIların
ya
bancı tıbbî müstahzar
için
önere- paraya, (Cehalet Yer
gisl) d( meleri ae her zamm
kulağınızsa küpe olacak
de-
ğerdetiiı.»
Di Erdinç Koksal da t. Yer
li - Yabancı» başlıklı yazı
sında Türk doktorlarına
ve
bütün Türklere
sesleııiyoı :
«Türk ilâçlarına inanınız!»
Dünyanın bir çok yerlerin
de fabrikalar kurmuş olan Bo-
ehringer. Organon.
Chinoin.
Lepetit. Merk USA. Bristol.
Parke Davis, Glaxo,
Searle,
Upjohn, Specia, Asla
War-
ae, Revensberg, Nativelle ve
Farmitaıia gibi tanınmış fir
malar, Türk ilâç fabrikalarım
gördükten bize
İnandıktan
sonra, müstahzarlarını kendi
adlarına yıllardan beri bizim
fabrikalarımızda imâl ettir
mek kararını rahatlıkla ver
mişlerdir...
Muhterem meslekdaşlar,
Mâruf
yabancı ilâç
uz
manlarının dahi tereddüt et
meden itimadına mazhar olan
Türk ilâç tesislerine ve müs
tahzarlarına güveniniz.
Re
çete yazacağınız, yerli ya da
patentli Türk ilâçlarına öde
necek para, ham madde
ve
patent ücret! hâricinde yüz
de 70 memleketimizde
kala
caktır. Senelik 500 milyon li
ralık ilâç tüketiminde mem
leketimize
kazandıracağınız
milyonlarca dolarlık
döviz
kaleminizin ucundadır.»
Broşürde
Türk
Eczacılar
Birliği I. Bölge İstanbul Ec
zacı Odasının,
Hükümetten
alınmasını istediği tedbirlere
de yer verilmektedir :
1 — Yabancı sermayeli fab
rikaların çok acele olarak tu
tumlarını değiştirmeleri
is
tenmeli, temin edilmelidir.
2 — Sorumlu
makamlar,
yabancı
sermayeli
fabrika
ların kuruluş gayelerine uy
gun çalışıp
çalışmadıklarını
ve
imzaladıkları
anlaşma
lara riaye tedip etmedikleri
ni yetkili ve bilgili eleman
lar vasıtası ile tetkik ettirme-
imalâtma geçmeleri istenme
lidirler.
3 — Yabancı Sermayeli İlâç
Fabrikalarından ham madde
li, anlaşmalarında bunu va-
ad ve kabul etmiş, fakat hâlâ
yerine getirmemiş olanlardan
hesap
sorulmalı,
yapılacak
ham madde imalâtının
da
hakikaten döviz kazancı sağ
layıcı mahiyette olması
ön
ceden tahkik ve temin edil
melidir.
4 — Ham madde ithal fiyat
Iarı hemen kontrol altına alın
malı, bu mevzuda yetkili ve
tecrübeli
makamlar
olan
Sağlık Bakanlığı, Türkiye Ec
zacılar Birliği Merkez Heyeti
ve İthal Malları Fiyat Tescil
ve Tetkik Dairesi arasında bir
koordinasyon sağlanmalıdır.
5 — Mamûl ilâç
fiyatları,
bugünkü şartlarla tekrar ve
mukayeseli olarak gözden ge
çirilmeli, bir takım
mânâsız
imtiyazların
verilmesinden
vazgeçilmeli,
formülü
ayni
müstahzarların yerli veya ya
bancı ayni fiyatla satılması
öngörülmelidir.»
Sağlık Bakanlığı eski Do
natım Genel Müdürü
Nahit
Arda da, bize gönderdiği bir
mektupta İsrail’deki yabancı
ilâç firmalarının
durumunu
şöyle
anlatıyor:
«Yabancı
sermayeli ilâç firmaları İsra
il’de de var. Yalnız
şartları
ve faaliyetleri bizdeki
gibi
soygun esasına
dayanmıyor.
İsrail’de bir ilâç
fabrikası
faaliyete geçtikten muayyen
bir müddet sonra, istihsalinin
yüzde 50 kadarını dünya fi
yatları ile rekabet ederek ih
raç etmesi gerekiyor.»
Bu millî meselenin
tama
men gün ışığına
çıkarılması
ve
sonuçlandırılması
için
bütün satanseverler seferber
olmalıdırlar.
MÎLLÎ KURTULUŞ
S A V A Ş IM IZ IN
GİZLİ
BELGELERİ
İngiliz Dış Politikası Dokümanlarından II. ve XIII.
ciltlerde (1919 - 1939) yer alan, Kurtuluş Savaşı
mızla ilgili belgeleri yayınlıyoruz. Okunması tah
dide tâbi tutulan ve bir kısım belgeleri hâlâ gizle
nen bu XIII. cildi, arkadaşımız Avukat EROL
ULUBELEN incelemeyi başarmış ve böylece orta
ya müthiş bir belge çıkmıştır. Türk milliyetçileri,
bu belgeyi tekrar tekrar okumalı ve hafızalarında
taze tutmalıdırlar.
Vesika No. 1 — 12 Şubat 1920, Ami ral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a:
... Müttefiklere karşı olan millî hareket (Türk Kurtuluş Savaşı), hir felâket hâlini alıyor. Bu, Doğu meselesini tamamen ve yeniden ortaya çıkarabilir. Bu hareket der hal durdurulmalıdır. (îngiliz D ış Politika sı Dokümanları (1919 — 1939), Cilt: XIII, S. 1).
Vesika No. 2 — 13 Şubat 1920, Ami ral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a:
... General Milne, Konyadan yolladığı haberde, «dinî liderler halkı heyecanlan dırıyorlar» diyor. Maraş olayından beri durum tehlikeli olmaya başladı. (Ayni eser, S 1)
Vesika No. 3 — 16 Şubat 1920, Lord Cnrzon’dan Amiral Sir F. de Robeck’e:
... Açıkça Türkleri İstanbul’dan ataca ğımızı bildiriniz. Şayet Anadoîudaki bir liklerimize dokunurlarsa, sulh şartları da ha da ağır olacaktır. (Ayni eser, S. 2).
Vesika N o. S —• 22 Şubat 1920, Lord Curzon’dan Amiral Sir F. de Robeck’e:
... Yunan ordusuna Türklere taarruz etmesi için emir verildi. (Ayni eser, S. 4).
Vesika N o. 6 — 23 Şubat 1920, Ami ral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a:
... Anadoîudaki bütün harekât, Mus tafa Kemal Paşa tarafından millî harekâ t a parçalan olarak yürütülüyor. Mütte fiklere hücum edenler, sâdece muntazam askerler değil ayni zamanda Kuvayı Mil liye de var. Milliyetçiler, kendi memleket lerine hiç de iyilik yapmıyorlar, kendi Sul tanlarına ihanet ediyorlar ve halkın sulh içinde yaşamasına mâni oluyorlar. Damat Ferit, milliyetçüere karşı asker göndermek istiyor. Bizim aldığımız kararlara hürmet etmiyen yegâne halk, Türk halkıdır. (Ayni eser, S. 4).
Vesika No. 7 — 24 Şubat 1920, Lord Curzon'dan Amiral Sir F. de Robeck’e:
... İzmir bölgesinde Yunan kuvvetle rinin derlemesi, bizi memnun ediyor. (Ay nı eser, S. 8).
Vesika No. 11 — 5 Mart 1920, Lord Derby’den Lord Curson’a:
(Çok gizli ve şahsîdir)... Fransız Dış işleri Bakam ile görüştüm. îstanbulun iş galinden müthiş korkuyor. Bütün Türkiye- de karışıklıklar olur diyor,. Bu konuda si ze yazacağım. (Bahis konusu mektup, açıklanmamıştır). (Ayni eser, S. 10).
Vesika No. 13 — 5 Mart 1920, Lord Curzon’ıiu Fransız Büyükelçisine verdiği muhtıranın ekleri:
1 — Fransızlar, Türk sulhü ile ilgili olarak Türk Hükümetine şunları söylemiş tir: Biz, Türk — Fransız dostluğunu unut muyoruz. Türklerin en talihsiz olduğu şu «ırada, onlara yardım elimizi uzatmak is tiyoruz. Fransa, geleneklerine ihanet et- miyecektir. Bu propaganda, Türklerin gö zünde, Fransız prestijini arttırmakta ve Ingilizlerinkini düşürmektedir.
2 — Fransız Hükümet Başkanı Picho- ^ »e,-T ürk tahtının vârisine telgraf çekip j «Fransa, geleneklerine uyacak ve Türk
f iKenfaatlerini koruyacaktır» demiştir. : f . 3 — İstanbul’daki Fransız komutanı, tn-
'gili? komutanını küçük düşürme çabası ,'S-'r.içindedir.
i l i '
-4 — Fransız komutanı, Peyam ve Sa bah gazetelerine demeç verip müttefikle rin Fransız görüşünü kabul ettiklerini ve Türklerin îstanbulda kalabileceklerini bil dirmiştir. (Ayni eser, S. 11).
Vesika N o. 1 7 — 9 Mart 1920, Ami ral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a:
... Boğazların milletlerarası bir hâle getirilmesine ve Türkiyenin tam bir malî kontrol altına alınmasına razıyım. Fakal İzmir ve Trakya’nın Yunanlılara verilmesi, beni ciddî surette endişelendiriyor. Bütün bunlar önasya’da çok fazla kanlı olaylara yol açacaktır. Müslümanlar, Yunan işgali altına girmezler, hele Yunanlıların Izmir- de yaptıkları kepazeliklerden sonra... Mr. Venizelos, Yunan kuvvetini bu şekilde is pat edemez, kendisi tam bir Yunan bile değildir. İngiliz subayları ve bizim adam larımız, Türkleri öldürmekte Yunanlılarla birleşiyorlar. İngiliz halkı bunu öğrendiği zaman, rahatsız olacaktır. Biz bu şekilde Yunan menfaatlerini korudukça, Türkler, Bolşeviklerden silâh alacaklardır ve Yakın Doğu, kan içinde kalacaktır.
Bizim Türklere karşı gösterdiğimiz bu şiddet, anlaşılır şey değildir. Bizim iyi is mimiz, şerefimiz ve Orta Doğudaki bütün menfaatlerimiz tehlikededir. Bana inanınız. (Ayni eser, S. 17)
«MUSTAFA KEMAL BLÖFTÜR» Vesika No. 18 — 9 Mart 1920, Mr. Kerr’den Mr. CampbeJl’e:
... Venizelos, Türklere sulhü zorla im zalatmakta ısrar ediyor. «Mustafa Kemal, bir blöftür» diyor. «Türkler, bir zaman lar Balkanlarda ve Orta Doğuda milletler arası bir kuvvettiler, şimdi nihaî olarak ezilmelidirler. Şayet, ltalyanlar ve Fran- sızlar, kuvvet göndermekten korkuyorlarsa, Yunanlılar, İngilizlerle birlikte Türkleri ezebilir. Biz, Afyona ilerleyeceğiz» diyor. (Ayni eser, S. 20).
Vesika No. 20 — 12 Mart 1920, Lord CurzonMan Washıngton’daki Mr. Lind- say’e:
... Adanada iki Amerikan vatandaşı öl dürüldü. Ve Fransızlar, Maraş’ı terk mec buriyetinde kaldılar. Fransızlar Mersine do nanma yolladılar. Milliyetçilerin lideri (Mustafa Kemal Paşa), sulh şartlarını çok ağır bulduğundan direniyor. Türklere Iz- ■ mirin bir kısmım, Doğu Trakyayı ve Er- menistanın bir kısmım bırakarak, Sultanın milliyetçilerden kurtulmasını isteyelim miî Amerikan Hükümeti, Türkiye üstündeki menfaatleri dolayısiyle, mesuliyetlerin de bir kısmını paylaşmalıdır. Biz, bunu çok iyi karşılarız. (Ayni eser, S. 22).
Vesika N o. 23 — 15 Mart 1920, Tür- kiyedeki genel durum hakkında generalle rin bildirisi (Gizlidir):
a) Bütün politik kudret, milliyetçi li derdedir (Mustafa Kemal Paşa kastedili yor).
b) Moral durum: Halkın büyük kısmı, harplerden yorgundur, buna rağmen va tanları için müthiş şekilde savaşacaklar dır...
3 — Karakteristikleri: Türkler müthiş savaşçıdırlar, bilhassa vatan müdafaasında üstlerine yoktur. Subaylar çok iyi yetiş miştir, iyi organize olmuşlardır. Milliyetçi
çetelerin silâhlan vardır, fakat cephanele ri azdır. Hiç ulaştırma araçları yoktur, bu na rağmen inanılmıyacak bir hareket ka biliyetleri vardır...
8 — Ermenilerin 20 bin kişilik bir or-dulan ve 36 dağ topları vardır, v.s... (Ayni eser, S. 26).
Vesika No. 24 — 16 Mart 1920, Ami ral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a:
... 16 Mart sabahı İstanbul işgal edildi. 1 — Saat 10’da müttefikler Istanbulu işgal ettiler.
2 — Askerî otoriteler her türlü tedbi ri aldılar.
3 — Harbiye ve Bahriye Nezaretleri işgal olundu, posta ve telgraflara el konul du. Sadrazam büyük bir hayrete düştü. Sultan, müttefiklerle çalışmaktan hoşlan dığını, fakat işgale üzüldüğünü bildirdi. Muhtelif tevkifler yapıldı. Mukavemet gös teren 5 Türk askeri öldürüldü, 1 İngiliz öldü. (Ayni eser, S. 38).
Vesika No. 29 — 21 Mart 1920, Ami- rai Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a:
... Müttefik komiserlerinin yayınla dıkları bildiri:
Milliyetçiler Sultana ve hükümete kar şı koyuyorlar. Biz, Türk kalplerine huzuı vermek istiyoruz. Milliyetçiler bir türlü durmak bilmiyorlar. Şayet, Allah saklasın, Hıristiyan katliamı devam ederse, Türkleri Istanbuldan atacağız. V.s... (Ayni eser, S. 44).
WILSON, tSTANBULDAN TÜRKLER ATILMALI...» DİYOR
Vesika No. 31 — 25 Mart 1920, Lord Curzon’dan Amiral Sir F. de Robeck’e:
... Istanbuîa yiyecek yollayabilmemiz çok şüphelidir. Türkler İstanbul halkını açlıktan öldürmek istiyorlarsa bize ne? Yalnız Ingilizler için ne tedbir alabiliriz?
(Ayni eser, S. 47).
Vesika No. 32 — 25 Mart 1920, Ami ral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a:
... Türklerle yapılacak sulh anlaşması nın gene geri bırakıldığı haberini aldım. Amerikan Hükümeti öncülük yapmak isti yor. Wilson, Türklerin Îstanbuldan atıl masında ısrar ediyor. Bu kadar şiddetli tedbirler, silâhlı çatışmaya sebep plur. (Ay- ni eser, S. 47).
Vesika No. 36 — 30 Mart 1920, Aml- rai Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a:
... Sadrazamdan, Mustafa Kemal’i ve bütün milliyetçi liderleri kötüleyen ve bun ların hükümetin emirlerine karşı çıkan in sanlar olduklarını belirten bir vesika aldık. (S. 51).
Vesika No. 37 — 30 Mart 1920, Ami ral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a:
... Şimdiki kabine, mümkün olduğu ka dar yerinde kalmaya uğraşıyor. Millî hare ketin muhalifleri, bunları yerinden uzak laştırmaya çalışıyorlar. Muvaffak olurlar sa:
1 — Tevfik Paşa ya da onun kadar önemsiz biri, kabine kurabilir.
2 — Kabine, millî harekete tam mâ nasıyla karşı koyabilir. Bu takdirde Da mat Ferit başa geçirilecektir.
3 — Îstanbulda hiç hükümet olmaz ki, bu, bizim işimize gelmez.
İstanbul’da işgal şoku geçmek üzeredir. Türkler harekete geçtiler, Yunanlıların ilerlemesi, nefreti büsbütün arttırdı. (S. 52).
Vesika No. 46 — 5 Nisan 1920, Was hington’daki Mr. Lindsay’den Lord Cur zon’a:
... Amerikan Senatosu, Ermenistamn mandası işini konuştu. Beş senede 757 milyon dolar verilecek. İlk başlangıçta 59 bin kişilik bir ordu, sonra da 200 bin kişi gönderilecek. Amerikan kuvvetlerinin ba- şma General James G. Harbord getirile cek. Ayrıca, bütün Türkiyenin mandası müzakere edilmektedir. (S. 60).
Vesika No. 48 — 11 Nisan 1920, Ami ral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a:
... Damat Ferit, 7 Nisanda beni ziya ret etti. Millî hareketi bastırmak için heı türlü manevî baskıyı kullanacağını söyle di. Millî harekete karşı organize edilen Az navur, hükümetin elinde ilk silâhtır. Az navur, Bandırmayı istilâ etti. Hükümet, onu Balıkesir Vâlisi ilân etti. Ayrıca Ingi- lizlerden de yardım istedi. (S. 61).
Vesika No. 63 — 16 Mayıs 1920, Ami ral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a:
... Amerika Hükümeti, Ermenistamn -Adana vilâyeti de dahil- korunmasını is tiyor. Silâh, cephane, demiryolu ve her türlü malzeme buraya gönderilecek, para verilecek. Karadeniz limanlarında boşalt ma işleri Amerikan harp gemilerinin hima yesinde ve Amerikan bahriyesi tarafından yapılacak. Amerikan Hükümeti, resmen Ermeni mandasını kabul etmiyorsa da, hu
dutları her türlü garanti altına alacak. Er meni ordusunun yetiştirilmesi ve her türlü teçhizatını Amerikan ordusu üzerine alı yor. Ben bu hareketin daha çok bir iç po litika olduğunu sanıyorum. (S. 71).
Vesika N o. 76 — 4 Haziran 1920, Ami ral Sir F. de Robeck’ten Lord Cuızon’a:
... Fransızlar, Mustafa Kemal ile atej - kes konuşması yapıyorlar. Fransızlar, Mustafa Kemal’e Adanayı istemediklerini söylüyorlar. (S. 81).
Vesika N o. 79 — 10 Haziran 1920, Amiral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a: ... İzmit’te hükümete sâdık askerler, milliyetçiler ile İngilizleri yüzyüze bırakıp çekildiler. İzmit’i terkederek, İstanbul mil liyetçilerin eline düşer. (S. 83).
«İNGİLİZ DOSTU PADİŞAH YETİŞTİRECEĞİZ»
Vesika No. 80 — 10 Haziran 1920, Amiral Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a: ... Sadrazam, istikbaldeki Türk Devle ti için İngiliz himayesini talep etti. Ve yeni yetişen prensin tam bir îngiliz dostu olarak yetiştirileceğini söyledi. (S. 84).
Vesika No. 90 — 23 Haziran 1920, Lord Derby’den Lord Curzon’a:
... Fransızlar, İzmit’i milliyetçilere karşı korumaya karar verdiler. Bunu ken di güvenlikleri bakımından yapacaklar. Milliyetçilerden çok korkuyorlar. (S. 91).
Vesika No. 94 — 26 Haziran 1920, Amiral Sir F. de Robeck’ten Çord Cur zon’a (Çok gizlidir):
... Biz şimdi Türklerle savaş halinde yiz. Türklere yenilirsek, bütün tesirimizi kaybedeceğiz, Fransızlar birinci plâna çı kacaklar. Fransızlar, ateş - kes için Ada nada Mustafa Kemalle temastalar. (S. 95). Vesika No. 98 — 10 Temmuz 1920, Lord Curzon’dan Sir Buchanan’a:
... ltalyanlar, Mustafa Kemal ile te masa geçtiler, bu milliyetçi fîder, İtalyan generaline şunları söyledi:
«Harbin en felâketli sonucu, îngiltere- yi dünyada üstün bir kudret hâline getir mesidir. Ama bu üstünlük, yanlış anlaşıl maktadır. Bugün kudretinin en yüksek noktasında görünen İngiltere, düşmeye hazırdır, sallanmaktadır. Islâmin vazifesi, onu yere sermektir». (S. 98).
KÜRT MESELESİ
Vesika No. 103 — 28 Temmuz 1920, Amiral Sir F. de Robeck’ten Lord Cur zon’a:
... Kürt meselesi hakkında sizin fikri nizi biliyorum. Sadrazam bana geldi ve «Kürdistan ayrı bir devlet olacaktır. Kürt liderleri Mustafa Kemal’den nefret eder ler, çünkü o bolşevikliği getirmek istiyor. Siz Mustafa Kemal’den nefret edersiniz, çünkü o sizin yaptığınız sulh anlaşmasını tanımıyor. O halde, Kürtleri Mustafa Ke mal’e karşı birlikte kullanalım» dedi. (S. 108).
Vesika No. 105 — 29 Temmuz 1920, Sir G. Buchanan’dan Lord Curzon’a:
... Kıbrıs adası Yunanlılara verilirse, Majestelerinin Hükümetine her türlü hiz meti yapmaya hazırlar. (S. 109).
Vesika No. 108 — 30 Temmuz 1920, Lord Grandilie Vill’den Lord Curzon’a:
... Yunanlıların Doğu Trakyada sürat le ilerlemeleri ve Albay Tayyar’ı esir et meleri, burada korkunç tezahürata sebep oluyor. Bir neyi delilik buhranı içindeler. Bütün gazeteler, İstanbul’u Yunanistan için istiyorlar. Majestenin Hükümeti en yüksek prestijini yaşıyor, halk sokaklarda beni alkışlıyor. (S, 112).
Vesika No. 122’ye ek — 4 Ağustos 1920, Kraliyet Adliyesinin tebliği:
... Mazlum Edip Bey, Celâl Bey, Tev fik Mehmet, Abdülcemal Efendi ve İbra him Hakkı Beyin harp kanunlarına göre idamlarına karar verildi. (S. 124).
Vesika No. 130 — 28 Ağustos 1920, Amiral Sir F. de Robeck’ten Lord Cur zon’a:
... Sadrazamın ısrarla para istemesi üzerine, Fransız, İngiliz ve İtalyan korniş- releri, Türkiyenin malî durumunu tetkik ediyorlar. Türk memurları maaşlarım alır larsa, karışıklık çıkmaz. (S. 132).
MUSTAFA KEMAL İLE GİZLİ MÜZAKERELER
Vesika No. 132 — 3 Eylül 1920, Lord Curzon’dan Sir Burhanan ve Amiral Ro beck’e:
... Hükümetimiz bazı çevrelerin aracı lığı ile Mustafa Kemal ile müzakere et mektedir. Mustafa Kemal tarafından gön derilen Suphi Beye şu şartlan ileri sürdük:
1 — Mustafa Kemal, Trakyada hiç bir talepte bulunmıyacaktır.
2 — Türkiyeye İzmirde bir kısım yer verilebilir.
wmm
3 — Yunanlılar Türkiyeden çekilecek, yerlerine ltalyanlar getirilecektir.
4 — Mustafa Kemal, İngiliz teknik müşavirlerini kabul edecektir.
5 -— Boğazlan sâdece İngiltere kontrol edecektir.
6 — Damat Ferit istifa edecektir. 7 — İngiltere, Yunanlıları destekle mekten vazgeçecektir.
8 — Mustafa Kemal kuvvetlerini dağı tacak ve silâhlannı teslim edecektir.
9 — Mustafa Kemal, Mısır, Hindistan, Mezopotamya ve diğer yerlerde yürüt mekte olduğu İngiliz aleyhtan propagan dadan vazgeçecektir.
Şayet bunlar kabul edilmezse, kendisi ile başka yollarla anlaşmaya çalışacağız. (S. 135).
Vesika No. 152 — 5 Ekim 1920, Venizelos’tan Lloyd George’a :
... Türk Hükümetinin Mustafa Ke mal’i ortadan kaldıramıyacağma kanaat getirdim. Sultanın daha fazla adam gön dermesi," milliyetçileri kuvvetlendiriyor. Bunun için tedbir olarak:
1 — Bütün Türkleri îstanbuldan atalım.
2 — Karadenizde Pontus Rum Dev letini kuralım, bunlar İslâmlığa karşıdır. (S. 157).
Vesika No. 161 — 23 Ekim 1920, Lord Curzon’dan Lord Derby’ye:
... Damat Ferit istifa etti, şimdi yeni Sadrâzamı elde etmeliyiz. (S. 163).
Vesika No. 171 — 6 Kasım 1920, Albay Stoks’tan Lord Curzon’a :
... Türklerin Ermenistan! başarılı isti lâsından sonra, Orta Doğunun çehresi de ğişmiştir. Şimdi Türkler, Azerbeycanı kontrol etmek isteyeceklerdir. Türklerle Bolşeviklerin çatışması kaçınılmaz hâle gelecektir. Biz her ikisi ile de düşmanız, fakat hiç biri ile vaşamıyacağız. Şayet Bol- şevikler ile olursak, onların güneye inme lerini durdurabiliriz. Fakat propagandaları devam eder. Türkleri tutsak, Yunanlıların Türkiyedeki gelişme politikalarını terket- memiz gerekir. Islâmın bize karşı birleş mesi korkusunu, ortadan kaldırmalıyız.
Sunnîler ile Şiîler arasındaki ayrılık yüktür. Biz, bunu daha da geliştiririz. (S.
170).
Vesika No. 179 — 22 Kasım 1920, Sir H. Rumboid’dan Lord Curzon’a :
... İzmirdeki askerî raporlar iyimser değildir. Yunanlılar dahi askerî disiplinleri olmadığını itiraf ediyorlar. Kondylis Üçün cü Birliğinin Başkam, Salihli’den kömür vagonlarının altında kaçmış, öyle görünü yor ki, Yunanlılar bu işi beceremiyecek- ler (S. 183).
Rusya - Türkiye • Yunanistan hâdiseleri: ... Türk lideri Kâzım Karabekir Pa şa, Ermenistana girdi. Kars, Sarıkamış v.s.’yi aldı. Türkler Wrangel’i elimine et tiler. Venizelos’un politik hayatını mahvet tiler. Türkler şimdi bir grup inatçı mace racı tarafından idare edilmektedir. Şimdi onlara teklif edeceğimiz bütün fırsatları reddedeceklerdir. Milliyetçi ordular ikj kıs ma ayrılmış, Doğu Ordusunun başına Kâ zım Karabekir, Batı Ordularının başına da Mustafa Kemal geçmiş. Mustafa Kemal’in orduları Yunanlılar ile çarpışmaya hazır dır. Hattâ İzmit’te İngilizleri bile tehdit et mektedir. Erzurum üstünde Ruslar ile Türklerin çarpışmasını temin etmeliyiz. Türkler, Ruslarla olan anlaşmalarını bo zarlarsa İzmiri, Karsı ve hattâ Trakyada bâzı haklan onlara bırakırız. Türkiye, biz- Ierle Rusya arasında tarafsız bir devlet hâ line gelirse, tugüterenin Mısır, Hindistan ve Mezapotamya gibi dominyonları ra hatsız hâle gelirler. (S. 183).
Vesika No. 185 — 26 Kasım 1920, Sir H. Rumbold’dan Lord Curson’a:
... Milliyetçiler, Ali Fuat’ın başkan lığında yeni bir ordu daha kuruyorlar. (S. 192).
1SLAMIN KORUYUCULARI! Vesika No. 186 — 27 Kasım 1920, Sir H. Rumbold’dan Lord Curzon’a:
... Şayet çok şiddetli askerî harekâta geçmezsek, milliyetçiler kudreti ele geçire cekler. Üstelik korkumuz, halkın çoğunlu ğunu tatmin edecek boîşevik prensiplerin Türkiyeye sızmasıdır. Biz kendimizi bolşe- vizme karşı Islâmın koruyucusu olarak göstermeliyiz. Mümkün olduğu kadar bol- şevikler ile Mustafa Kemal’in arasını aç malıyız. Ayrıca şimdiye kadar Rusyayı tslâmın Düşmanı zanneden İslâm âlemi, yavaş yavaş uyanıp hakikî düşmanın İngil tere olduğunu anlamaya başladı. Hindis
tan’da dinî liderler ve çok tesirli bir şahıs olan Gandi, Türklere imzaltılan sulh anlaş masının karşısına çıkıyor. (S. 193).
Vesika No. 200 — 24 Aralık 1920, Lord Harding’ten Lord Curzon’a:
... Bolşevikler, Mustafa Kemal ile an laşma yapmak üzereler. Müttefikler acele olarak Mustafa Kemal’e yaklaşıp Sevr an laşmasında bâzı değişiklikler teklif etmeli dirler. (S. 201).
İNGİLİZ DIŞ POLİTİKASI DOKÜMANLARI (1919 - 1939) CİLT: H
... Yunanlılar, İzmir bize bırakıldığı na göre, ne istersek yaparız, siz karışmayın diyorlar. (İlk ağızda 20 bin Türk öldürül dü). (S. 36).
Amiral Bristol, Türkler ile Yunanlı lar arasındaki hâdiseden Türkleri sorum lu tutuyor, «Silâha sarılmasalardı, ne ya palım yâni...» diyor. S. 262).
îstanbulda basına sansür koyup İzmir olaylarını halktan sağlamaya çalışıyorlar, lar. (S. 296).
Başbakanlar, Londra ve Paris’te top lanıp Türkleri Îstanbuldan çıkarmayı gö rüşüyorlar. (S. 727).
İtalyanların Anadolu, Arabistan ve Kızıldeniz üstündeki menfaatleri, Ingüiz ve Fransızlar tarafından kabul edilmişti. Kendilerine hatırlatırız. (Aynı eser, Cilt: Cilt: IV, S. 23).
Vesika No. 21 — 31 Ağustos 1919, Mr. Kerri in n otlan :
... ltalyanlar Güney Anadoluyu isti yorlar. Türkler Araplara benzemez, daima idare eden olmuşlardır. Güney Anadolu işgal edüince, başka bir kuvvetin de Kuzey Anadoluyu işgal etmesi lâzımdır. Bu ise, devamlı karışıklık demektir, ltalyanlar, Güneyden elde edecekleri malî menfaatler le yetinmelidirler. Aksi hâlde en az 200 bin kişilik bir ordu beslemeleri lâzımdır. (Aynı eser, Cilt: IV, S. 55).
İngiliz temsilcisi, Fransa’ya İstan bul’un, Anadolunun, Ermenistamn (şayet Amerikaya verilmezse) ve Suriyenin man dasını teklif etti. 30 Mayıs 1919’da Istan- bulun işgali münakaşa edildi. Avrupa kıs mı Fransızlara, Asya kısmı da Ingilizlere bırakıldı. (S. 254).
Vesika No. 211 — 26 Haziran 1919, Lloyd George’un memorandumu:
... 2 — Fransızlar, Suriyenin man dasını alacaklar, tngilizler Mezapotamya- yı, Amerika veya İngiltere Ermenistan!, Boğazlar ve Istanbulu, ltalyanlar belki Kafkasyayı.
3 — Filistinde siyonist politika, bu ranın ekonomik gelişmesine çok yardım eder.
4 — Fransızların Anadolu sahillerin den alacakları yerler, İtalyanları çok kız- dırabilir.
5 — Türkler, Avrupada hiç bir top rağın sahibi olamıyacaklardır. Boğazlar ve Marmara denizinde de hiç bir yer veril- miyecektir. (Cilt: IV, S. 301).
AMERİKANIN PETROLCÜ SAHTE PROFESÖRLERİ
Vesika No. 347 —■ 30 Ekim 1919, Lord Curzon’dan Viscont Grey’e :
... Ellerinde Türk Hükümetinin mü saadesi olan ve kendilerine «Amerikan arkeoloji uzmanı» adım veren bir grup in san, Standart Petrol Şirketi adına petrol aramak için buraya geldiler. (S. 501).
Vesika N o. 367 — Fransanm Antep Urfa ve Maraşı işgali üzerine 80 şehir ve kasabada gösteriler yapılıyor. (S. 536).
Vesika No. 385 — 29 Kasım 1919, Albay Meinertzhagen’den Lord Curzon’a:
... İki Fransız subayı, Mustafa Kemal ile görüşmek üzere Anadoluya gidiyor. (S. 560).
Vesika No. 424 — 10 Şubat 1920, Amiral Sir F. de Robeck’ten Lord Cur zon’a :
... Maraş hâlâ yanmaktadır. Antep, Fransızlara isyan etti. Anadolu milliyetçi leri üç kol hâlinde Maraşa yürüyorlar. (S. 633).
25 Haziran 1919 - 12 Şubat 1920, Konferansta Türk m eselesi:
... Majestelerinin Hükümeti, Türk Kü çük Asyasına, dört anlaşma üzerine girdi: '1 — 1915’te İngiltere, Fransa ve Rus ya arasında yapılan İstanbul anlaşması.
2 — 26 Mart 1915’te İngiltere, Fran sa ve İtalya arasında yapılan Londra anlaş ması.
3 — 19I6’da İngiltere, Fransa ve Rusya arasında yapılan Sykes - Poet anlaş ması.
4 — 1917’de İngiltere, Fransa ve İtalya arasında yapılan St. Jean de Meau- rienne anlaşması. (S. 635).
Vesika No. 426 — 25 Haziran 1919, Amerikan Cumhurbaşkanı Wilson’un evin de :
... Lloyd George, Wüson’a Türklerin İstanbul’da kalıp kalmıyacağını sordu. Wilson, «Eğer benim hükmümü istiyor sanız, Türkler Avrupada çok uzun zaman kaldılar ve tamamen oradan temizlenmeli- dirler» dedi. (S. 643).
Vesika No. 427 — 25 Haziran 1919, Amiral Sir A. Cathorpe’tan Lord Cur zon’a :
... 12 Amerikan mühendisi, Marmara bölgesinde Standart Şirketi adına petrol arıyorlar. (S. 651).
Vesika No. 428 — 26 Haziran 1919, Amiral Sir A. Cathorpe’tan Lord Cur zon’a :
... Amerikan yardım gruplan, Küçük Asyada Amerikan ticaretini geliştirmek için propagandalara başladılar. Kuvvetli Amerikan gruplan, Türkiyede ticareti ele
geçirmek ıçm harekete geçtiler. Maamafih, İngiliz grupları da faaldir. (S. 651).
Vesika No. 433 — 28 Haziran 1919, Amiral Webbd’en Sir R. Graham’a:
Vesikanın notu: Çanakkale çarpışma larında bir hayli şöhret yapan Mustafa Kemal, Sadrâzam tarafından müfettiş ola rak Samsuna gönderildi. Sadrâzamın niye ti kötü değildi, ama Mustafa Kemal Sam suna çıktığından beri milliyetçi hareketle re girişti. Sadrâzam onu geri çağıracağına söz verdi. Diğer tehlikeli şahıslardan biri de Bandırma Mıntaka Kumandanı Rauf Beydir. (S. 654).
Vesika No. 441 — 25 Haziran 1919, Samsun:
... Amerikan bahriyesinden Amiral Bristol, Standart Petrol Şirketinden Mr. Thomas ve New York Millî Bankasından Mr. Hutchins’in buraya geldiklerini bildi ririm. Yerli rumlardan birini yüzde 3 ko- imsyonla petrol işinin başına getirdiler ve ayrıca tütü ndepolannı tetkik ettiler. (S. 663).
Vesika No. 447 — 8 Haziran 1919, Amiral Sir A. Calthorpe’tan Lord Cur zon’a :
... Ermeniler Erzuruma hücuma ha zırlanıyorlar. Yunanlılar İzmiri bir mez baha hâline getirdiler. (S. 668).
Vesika No. 472 — 1 Ağustos 1919, Amiral Sir A. Caltborpe’tan Lord Cur zon’a :
... Ordunun başı olan Cevat Paşa ve onun gibiler, millî hareketi bütün güçleri ile detekledikleri için işlerine son verildi. (S. 712).
Vesika No. 478 — Ek, 9 Ağustos 1919:
... AvrupalIların verdikleri
raporlaragöre,
Yunanlılar İzmirdeilk
adımda 20bin
kişi
öldürmüştür. (S. 723).Vesika No. 487 — 17 Ağustos 1919, Amiral Webb’den Sir E. Crowe’a :
... Türkiyedeki durum, gittikçe ra hatsız hâle geliyor. Burası Türkiyeden baş ka bir yer olsaydı, müthiş bir ayaklanma nın eşiğindeyiz derdim. Fakat bu garip memlekette her şey aksi istikamette gidi yor. Yunanlılar İzmiri bir harabe hâline getirdiler. (S. 733).
AMERİKALILARIN ERMENİSTAN!
Vesika No. 488 — 18 Rğustos 1919, Mr. Balfouridan Lord Curzon’a:
... Mr. Polk ile yaptığım konuşma dan anladığıma göre, Amerikan Senatosu Türkiyenin mandasını kabul edecek. (S. 734).
Vesika No. 492 — 19 Ağustos 1919, Amiral Webb’den Lord Curzon’a:
... Amerika, Trabzon ve Erzurumu da içine alan bir Ermenistanı himaye ede cek. Buna göre, Wilson, Türk otoritelerin den Ermenilerin himayesini istiyor, aksi hâlde fena olur diyor. Sadrâzam bana Er zurum valisinden aldığı hakaret dolu bir mektubu gösterdi. Burada halkın sesi, siz den farklıdır yazılıydı. (S. 735).
Vesika No. 512 — 17 Eylül 1919, Aml- rai Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a: ...Sadrazam, m illiyetçilere karşı a s ker göndermeyi düşünüyor. Fakat bu a- kıllı bir hareket olmaz. Belki Mustafa Kemal ile birleşirler. Biz, M ustafa Ke mal’e aracı göndermeyi düşünüyoruz. (S. 761).
Vesika No. 513 — 17 Eylül 1919, ASİ. rai Sir F. de Robeck’ten Lord Curzon’a: ...İzm irin Yunanlılar tarafından İş gali üzerine, Mustafa Kemal tarafından Erzurum’da başlayan Kastam onu ve Harput’u içine alan Ankara ve Sivasa yayılan bir harekete göre, Anadoluda hür bir cumhuriyet kurmak yolundalar. Îstanbulda birçok kimse ve bilhassa Harbiye Nezareti onlarla beraber. Bu h a reket de 1908’deki Genç Türk hareketine benzer bir şey. O zaman da, şimdi de sadrazamlar bizim dostumuzdu. Sadra zam, İtalyan Komiserine şehir, m illiyet çiler tarafından tehdit edilirse ne ya
pacağız diye soruyor (S. 763).
Vesika No. 529 — 30 Eylül 1919, Aml- rai Sir. F. de Robeck’ten Lord Curzon’a: ...M ustafa K em al’in tesiri gittikçe yayılıyor. Sultan, İngiliz otoritelerinden m illiyetçileri kuvvet kullanarak durdur m alarım istedi (S. 785).
Vesika No. 533 — 4 Ekim 1919, Mr. Hohler’den Mr. Kidston’a:
...Bizim bataryanın Samsundan çe kilm esine çok üzüldüm. M ustafa Ke. m al’in önünden çekiliyormuş gibi oldu. Ve bir Doğulunun gözünden bu zayıflık alâm eti hiç kaçmaz (S. 788).
«İZMİR AHALİSİ DİN DEĞİŞTİRMELİ»
Vesika No. 543 — 10 Ekim 1919,