• Sonuç bulunamadı

[Ziya Paşa'nın "Emile" tercümesine yazdığı önsöz]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "[Ziya Paşa'nın "Emile" tercümesine yazdığı önsöz]"

Copied!
17
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bi smillâhirrahmanirrahim

İnsan çocuktan olur . Çocukta terbiye ile insan olur . İnsanlarda şâarı insaniyet olan sıtku vefa kalmadı ^ Devlet yıkıldı Millet b i t t i k fieyu herbat t e s « ediyoruz .lâkin sebep aradığımızda meselâ zulum,cihalet,

irtikâp gibi bir çok esbabı^zafiye görüp hâlin selâhınî anların izalesinde sanıyoruz . Daima bu noktai nazardan bed'ile çalışıyoruz, çabalıyoruz^, Yine umduğumuz tesiratı haseneyi görmüyoruz.Belki anın aksini görüp şaşıyo­

ruz ve meyüs ve mütehayyir kalıyoruz« Acaba niçin uir kerede bu e s u a b m me- badisine ve anlaraan üssüesas olan terbiye! umumiye cihetine atfı nazari im*an etmiyoruz? Sgerçi olan olmuş ve meydandaki eşhasın islâhı değil fa­ kat meni mesavi ve taklil ziyani ancak kuvveti kahireı nizam ve kanuna kal- , ^ mıştır. Bakat yetişecek evlâdımızı olsun bizim düştüğümüz veratai...navüaak-

ten tahlisin çaresini neden düşünmiyoruz ? Bizim

3

e rimize anlar gelecek değillermi ? anlarda bizim gibi olurlarsa mı şikâyet edilen fenalıklar devam etmiyeceklermi ? Yabu fenalıklar devam ederlerse bu devlet bu millet akibet mahvu münkariz olmıyacakmı ? Huyu arzda bulunan atcvamı medeniyetin cümlesi bir seyli terekki önüne düşüp i s t e m s t e m e z akup giderken biz bu seyliıı karşısında gerilip dayanabilecekmiyiz ? Yoksa çiğnenecekmiyiz ?

biz yapamıyoruz nemde yapamıyacağımızı derice diyoruz, uâri ileride yap-

7

mağa Kaoil anlâf yetiştirmeğe çaualamalı, yani evlât ve ahfadımıza acımalı değilmiyiz ? Anası baoası sulanadan bulunan bir çocuğu nali sahabetinde külhan beylerinin içine bıratcm anlarla düşüp kalksın büyüdüğünde eİDette bir/fterdi afif ve pehrızgâr olamaz •

Bir çingene çocuğunubeşikte itcen alıp b i r salih n m e d a n m terbi­ yesine verin büyüsün melufu salâh olur . Ç i n g e ^ y i deni ve oed anlâk eden çingene olması değil, belki çingene terbiyesinde büyümesidir.Sauavet kî ömrü insaninin en saffetli zamanıdır. Nemekule suver ve eşkâle mukauil olursa ayna gibi cezöeder şu kadar fark vı r ki aynada suret pez.ir intiba olan şekli asli akisin zevalile zail olur.lakin m i r ’atı istirdatta bir kere cilveger olan sureti misaliye kennakş filhacr

3

e rleşir kalır0B i r be­ yaz kâğıda eyı kötü ne resmedilirse anı gösterir çocukta hali tıifyüLiy et in­ de ne teroiye görürse anınla tauiatlanır gider.

Amma hilkat ve cioiliyet bahsına girişilirse bu bir emri nisuettir ki Cenabı hallaKi ezei asla kötü şey yaratmamıştır.kötü dediklerimiz şey­ lerdeki kötülük anların oize nispetleri ve bizim mizenu aklı kıyasımızın itibarı üzerinedir.Hınzır egerçi bizce kötüdür lâkin masnuu yeddi kudret olmak itibarile kötü değildir.Ancak bu 3özden hnr terbiye gören çocuk mut­ laka insanı kâmil olur demek çıtunaz zira terkibi hilkat ta nice ihtilâf ve esbap vardır ki ukulu beşeriye anları ihata ve idraktan henüz aciz ve Ka­ sırdır» ve istidat ve kabiliyetin nefavet ve derecatı dahi utuıdandır»imdi eğer teruiye vaz'ı tabii ile muhafaza yolunda olursa ekseriyet hıfzı ahlâk cihetinde oulunur . . - • beyü r -ise kaıdeı muhakeme tesis edemezler mede­ niyet ki saadeti ueşeriyeyi mÜ3telzim olacak surette olan haleti

manasınadır.Hüsh^L ahlâkı milllyeden mütevellit uir dildür.Ahlâkı millâyesi olmıyan akvamda medeniyet olmaz .ve Karığı kavum medeni ki ahlâkı bozmağa başlar medernyet anda durmaz.€addei tarakkiyatı ueserîyede uir menzile ka­

(2)

medeniye teşkil ettikleri görülmedi . Nede içle rinde ( Aristo ) ( Ibni sina) gibi bir hekimi nadirli vucut yetiştiği ışidilaedi #

-L-aiyahla.rdan bir sınıfın vaziyet ile uiziıa kinin arasında hayli-fark-va-rdır# taciiyyun b u senetle siyahların tab’an ve m i k a t en beyaz- lar kadar Kabili medeniyet ve marifet olmadıklarını ısbat e d e r l e D a h a , dün­ ya kurulalıdan o e r l her kavurn istidat ve mevkiine göre— )

bütün büyük adamlar medeniyet ve a h l â m milliye ile muttasıf olan milletler­ den zuhur etmiştir .. Asarı salifede gelen ve hala eserleri ve fiilleri ıb- retbanşi enam olan bnyük feylesoflar ve eruauı belagat ve marifet ve büyük pehlivanlar ve cihangirler hep yunanilerden, Romalılardan, ©sırlılardan geldiler#Sonradan Afitabı medeniyeti islâmiye pertevsazı ufku alem olup bu yıldızların revnek ve ruruğu kalmadı. İ s l a m m yedi sekiz yüz yılda yetiş­

tirdiği erbabı fazlu kemalat aşari salifenin

2000

yılda vucuda getirebildiği esnaui imtiyazı hem ilmen hem adeden 3eoKat eylediler gexıptirki şimdiki Yunanistan ve Roma hükema ve fudala yerine haydut yetiştiriyorlar#Ve medeni- xyetülhükema olan (Atina) nın içinde ve civarında yolcu soyuyorlar adam bo­ ğazlıyorlar,. Acep sebep nedir ki 2 - 3 yüz seneden beri Hicaz ve M ı s ı r topra­ ğı Ebubekirler, Ömerler,Aliler,Halitler,Ebuhanifiler,şafiiler gazaliler nasıl etmiyor? Neden dolayı Irak ve İran ve Türkistan zemaşiriler ibnisi- nalar Fahri ttınler milce d di t dinler yetişmiyorlar ? Devleti Osmaniyenin ava- ilinde Gendereli Haliller Evrenoslar , molla güraniler,kemalpaşaJa r,ebussu- utlar var idi . Şimdi bunların emsali niçin görülmiyor? îlmu fazlın tohumu B u diyarlardan büsbütün kesil dimi ? Y u n a n i s t a n m ve Romanın anasırı değişti- mi ? Devleti Osmaniye Söğüt k a s a b a c ı ğ m d a s e m u m a y i zuhur olan bir fidan iken 2-3 yüz seue zarfında b i r duhai kesirülasan olup Macarist-an,Dalmaçya Yunanistan,Dağıstan,Tatarıstan,Habeş,Yemen,Arabistan, iklimlerine kadar nasıl dal budak saldıg* sonra bir iki yüz sene içinde bu iklimlerin hemen nısfını âlinden çıkarıp elyevm tucar olduğu zafı hale ne türlü bu

tenezzül etti 2 B u fütuhatı azimeye muvaffak olan bizim ababı ecdadımız değillerini İdi ? Biz onların tohumundan yetişmedikmi ? îşte bu vukuat ve t e g a y y u r a t m tarihleri pişi nazarı emana götürüldükte hepisinin esas esDatn meseleı terbiye ve ahlâk olduğu eruauı dikkate nih&n kalmaz. Birde Devleti

Osmaniyenin avail zuhurundaki terekkiyatı için o asırlarda Avroya ahu gaf­ let ve cihalette olmakla bizim ecdadımız meydanı hale bulmuşlardı#Şimdi ise Avropa uyandı#ve çok ileriledı,Artık oizim anlara mukabelemizin ıtimali

kalmadı.Denirse bu-reyısahif mazı ve hal ve istikbali nazarı em*an ile muhakemeden aciz olan cahil vetenperverlerin fikri sekimidir.Çünkü bizim baualarımız pekte melûfii medeniyet ve marifet değiller iken asırlarındaki e k v a m m anvale iatrşı tedbir mukabele ile galip olmuşlar da anların sülalele­ rinden gelen her silsile kendi asrında niçin babalarının mesleğine Sahip

olmamışlar# Avropalılar,gyanıpta ilerilemeğe başladıkları esnada anlar niçin uykuya yatmışlar.Mesela Rusya imparatoru Büyük (petro) Ingiltere tersnaaelerinde marangozluk tahsil v e nizamatı asKe riyesini tertip ederken bizdeki damat İbrahim paşalar kaplumbağların sırtlarına balmumiarı yapış­ tırarak geceleri lâle çiraganı temaşasile niçin vakit geçirmişler? filhakika elyevm bizim çektiğimiz beliyenin en çoğu

1000

tarihle rinden

1255

senesine kadar ecdadımızın sermest oldukları şarap gafletinin Ilımandır. Eslâf m bu taksiri asla ajfolunmaz.Ve hiç itizar götürmez.lâkin hal şimdi bu merkez® gelmiş diyerek bizde eliuağlı gibi durursak mahkemeı vicdan ahlâkta mah­ zur olumuyız? Bi z i m evlât ve anfadımız gunagün mesaibe uğradıkça çabala­ rımıza rahmet neiyi yapmışlar bize negüzel miras bırakmışlar derlermi

i

(3)

Yok biz ecdadımızı nasıl muhakeme ve müttehim gördüklerimizin aleyhlerine na­ sıl hükmediyorsak D i z i m ahlâfımızda aynı ile uizi böyle muhakeme edecek ve şüphe yok ki rahmet yerine lanet okuyacaklardır.

Her milletten gelen hükema ve ukalâ bekayi milleti devam ahlâkı milliye ye mevkuf bildiklerinden fen,adap ve teroi.yeyi be r ilme tercih edip hat ve he- saua gelmez kitaplar yazdılar .Yabizde adap ve ahlâka dair kitaplar telif olun- m^dımı ? hay hay pek çok lâkin hepisi kütüphanelerde toz toprak içinde çürüyüp nabedit oldu • Bale* t meydanda bir ahlakı aliai kaldı oda olmuş yetişmiş adamla­ ra lâzım olacak hasailden oahsile iktifa eder.Terbiye! etfale mahsus değildir. Hulâsa her milletin derecei medeniyet ve saadeti terbiyei ahlâkı mertebesince ve teruiyei ahlâkı milliye dahi terbiyei şebabet miı.îM&X

2

.:xijBL& n i s b e t m c e olup terbiyesiz millette asabiyet olmaz . Asabiyeti olmıyan millet bu alemde ve hususile b u asırlarda çok vakit yaşayamaz.İmdi sebavet hüsnü terbiye görmezse

uüyük adamlarda nasıl eyi insanlar yetişir. İnsanlar süi ahlak ile muttasif olurlarsa ahlâkı umumiye seyyah&t ve zemayımden ibaret kalır.Hüsnü ahlâkı ol- mıyan oir millet mileli mutemeddine arasında yani bir deli ya zevzek mimse işi* iti "üçwjju bi.xir.bir takım adamların içinde muhterem olarak yaşayamaz. İnsan alelumum nekadar akıl ve ihtiyatile mağrur ise o kadarda cail ve bibasirettir. Şu davada bulunan insania rdan hiç memul olunurmu ki ağaç aşılamak, çiçek ye­ tiştirmek, horoz tavuk beslemek hatta ipek böceği tutmak için nice senelerden

beri nice usluisakfcllı adamlar nice zahmetler nice himmetlerle nice kitaplar yazsınlar . ve telânu.ku eîiüL. i:«= her birini bir fenni mahsus olacak derece tevsi edip ilıau nebatat , ilmu eshar,ilmu h a y vanat,tarihi tabii, ilmi arz, deyu durlu durlu isimler taksiıJ-ar da beride mahsulü hayatları olan çocukla­ rının ileride insani kâmil olması için nasıl terbiye olunmaları lâzım gele­ ceğini hiç düşünmesinler .Ve k e n d i l e r i n i n c ü z M olan ciğerparelerine göya ağaç, çiçek, tavuk, böcek kadar kadru ehemmiyet; vermesinler.bir kimseyi ev­ lâdının mevtile emvalinin telefi arasında muhayyer kılsalar zan olunmaz ki evladının mevtini tercih edecek kadar yüreksiz ve alçak oir adam bulunaoilsin Y a garip değilmidir ki evlâda d u muhabbet y a l ı m z anlara mevt isabet etme­ mesi fikrine münhasır kalıp dünyada yaşadıkları esnada husuiu aram ve saadet­ lerine şamil kılınmaz.Terbiye sizlik korkulmakta mevden aşağımıdır ? bir çocuk bed ahlâk ve anasına babasına asi ve sarik ve katil olursa anın y a ş a m a â m d a n ne faide görülür.Hiçe teruiyesiz evlât vardır ki k a m ı n d a yattığı ve sudile büyüdüğü anasını darp eder.Baöası dahi

ys

rine uir hayrülhalef yetiştirip ahır vaktinde ranat etmek hayalâtında iken ah ne olaydı ömrümde teehül etmiyeydim. ve böyle evlâda malik olmaktan ise ağaç gibi uüyüyük gideydim, der . biçare bilmez ki evlâdının böyle olması için kendi sebep olmuştur.Şimdi çektiği kendi

mahsulü amelidir.

Acaba bizde buraları düşür uabalar:, analar ve hamiyet esiiaoı varıaıdırf hiç yokdur, demek uelki mübalağa olur; lâkin varsa da pek nadirdir ve çekilen mesaip ve devahinin de mej*oai işe budur.Hele saoavetimizde nasıl ellerde bü­ yürüz ne mekule kimselerden terbiye görürüz uuraları oır^kere düşünürsen ou kadar da olduğumuza ve henüz çertfti beduş dağlarda dolaşâdığımıza birbirimizi uilmediğimize teşekkfcr etmeliyiz. Çerkeş dağlarından gelmiş ömründe insaiılığa dair söz işitmemiş dayeıerimiz Anadoludan kaçmış a d a u m elifini görmemiş la­ lalarımız Dize nemakule edep ve ahlan: talim edebilirler?

Bizde en mühim iki memuriyet yahut vazifei insaniyet vardır ki neden­ dir bilinmez göya bililtizam en kabiliyetsizlere havale olunur. Anların Dirisi çocuk lalalığı diğeritid kaza müdürlüğüdür.Hele lalalık müdürlüğe mahreç gibi­ dir, meselâ küberadan bir zatın dairesinde t a o ’a namile o ulunan^ oir sürü aşe­ rattan uirisi ihtiyar ve işe güce ui iktidar oldukta emektar lakabı takılır lâkin Düsoütün tard ve define merhamet kail olmaz.Ayda beş on kuruş veripte

-

3

(4)

hanesinde oturtmağa da efendinin hırs ve tamağı rıza verimez götürülür dai­ rede kahveci edilir Halbuki herif babi ali hasır odalarında maslahat arzu­ hali kollamaktan başka ömründe bir işe sarfı efkâr etmemiş olmasırmn üzerine ihtiyarlık versem&i&te gelmiş olduğundan bir günde nasılsa sendeleyip kah­ ve tepsisini elinden düşürür fincanlar kırılır.keçe berbat olur Bundan heri^?

fin kahveciliği beceremiyeceği tebeyyün edip o aralık kapuçuluk hatıra gelir Çünkü kapuculukta sokak köpeklerini içeri girmeğe bırakmamaktan ve birde ko­ nağa gelen hezelei ehli acat ile alacaklılara efendimiz yoktur cevabını as il­ mekten başka bir iş olmayıp bu ise kahveciliğe nisbetle geregi gibi sade oldu ğundan eline bir deynek verilir kapuya oturdular birkaç gün sonra bir sabah­ leyin efendi haremden çıkıp misafir odasında bir sürü halk ile bermutat hav- vai schpetle meşgul iken birde oda kapısından içeri bir kara sokak köpeği girer efendi bir ateş alır misafirler şaşalarlar hernehal i&e bir hayuhuy ile köpek def olunur.ve o esnada kapucu baba iskemle üstünde uyur bulunur.bu nu­ mune herifin kapuculuğa da yarumıyacağını isbat edip fakat yine d e f ’ine mer­ hamet ve idaresine efendideki hast bir türlü rıza vermez neyapalım ne yapalım deyu düşünülür.küçük beyefendiye bir lalada lâzımdır.Ya işe buda b i r baba evidir denup çocuk ihtiyara teslim olunur .Istanbulda cevamii şerife hav­ lularından başka gezecek açıklık mahal olmadığından lala çocuğu bir cami av­ lusuna götürür çocuk orada akranı olan mahalle çocuklarile oynamaya alışır, ve bu sırada ahlâka mızır olacak bin türlü edepsizlikleride beraber öğrenir, nihayet bir g ün adımatlarken ya kasığı çıkar ya ton oynarken gözü patlar o zaman bu herifin lalalığa da ademi kabiliyeti zahir olur.Allah belasını ver­ sin şu eşşek herifle derde çattık.Neyapalım dairede ana göre artık hiç bir işte yok bari bir kaza müdürlüğüne gönderelim de kayrülsun denir .Çünkü bu tedbir ile hem böyle bir işe yaramaz b a ş b e l â s m d a n kurtulmak hemde Devlet

kesesinden besletip efendinin cebinden bir para çıkmamak cihetlerile iki fai- de birden mülâhaza olunur .Artık bu adam Müdür olduğu kazada ne is gj^rür aha lii kaza anın yüzünden ne belâlalara ve kzinei devlet ne ziyanlara uğrar ne haneler söner, ne köyler ba rap olur orasını Cenahıhak bilir birde o ahvali görenler . Lâkin bizin sadadımız çocuk terbiyesinde ve lâlalar bansında* ol­ makla öteki tafsilâtı mülkiye memurlarının hamiyetlerine havale ile matlabı- bımızda devam ederiz.

îmdi şu fetanet ve dirayette olan bir lala çocuğa he mekuie adap ve ahlâk öğredebilirler ki çocuğun müddeti ömründe vesilei saadeti olan yani böyle bir ölüden ne hayat mutasavverdirki henüz yaşamağa ta şlamış ve beni nevi arasında hem kendini , hemde kendine takarrup edenleri bahtiyar etmek için yaradılmış olan tıflı mahsum andan esnayi hayatında müstefit olacak ders ala? Alsa alsa andan alacağı aynı mevt olan dersi cibalet v eğer yalı­ nız cihalet olsa yine âlâ belki anın misalinden yahut gafletinden ifidihaz ed- deceği süi halk ve him m etinden mevt andan bin derece eyidir. Zira mevt ile hem meyit , hemde andan mutazarrır olacaklar kurtulurlar.Lâkin haysüretinde gezen meyitler hem nefislerine hemde beni rEVilerine mazarrat ettikleri için anlar insan değil belki insan şekilcide zehirli akrepler ve yılanlardır. An - cak nazarı insaf ile bakılırsa bu kaballat lâllarınmıdır ? hayır hayır asıl kabahat çocuğun babası olacak nadan b i i z h a n m dır ki semerei f u a d m ve hanedanında kendinin yerini tutacak ve bir gün kendinin ve ehlü havalinin ya sermayeyu huzuru saadeti yahut bahisi azelanı hikmeti olacak evlâdını ve ciğer köşesini o makule ellere teslim ile Gûya kendi elile boğazlar .Her millette gelen hükema ve ukela bekai milleti devam ahlâkı milliyeye bildik­ lerini en fenni adabı terbiyeyi ter ilme terci edip hattu hesaba gelmez ki­ taplar yazdılar.Vakia bizde de âdap ve ahlâka dair pek çok kitaplar telif olundu .Lâkin mururçı zaman ile hepisi nabedil olup meydanda fakat bir ahlâ­ kı allayi kaldı.Oda büyük adamlara lâzım olacak asayilden bahsile iktifa

eder. • /•

(5)

--

5

-Çocukların "terbiyesine mahsus değildir.Avropada ou fenne dair yazılan kitap­ ların ensonra ve en cami ve müfit ve en makDul olanı nükemai müteanhirinden (RU3onun) Emil namında oir tıflı mansulün terbiyesine dair yaptığı kitaptır ki çocuğun engamı veladetinden ¿5 yaşına kadar mıihvaç olduğu terbiye ve tali matı havidir. B u kitap Avropada her lisana tercüme olup taayagı anın zamanına kadar carı olan usulü terDİyeyi büsbütün tanvil cihete şeksen yüz seneden beri Avropanın terekkiyatına Dais olmuş olduğu halde henüz lisanı türkiye nakledilmemiş olmakla mingayri tercümesine kıyam oldu.Erbabı hüner ve maarif ten mercudur ki esnayi tercüme vukubulan zilel fakat tesellümü afile tashih

puyurula .

B i r takım efendi 1er beyler görülür ki gündüzleri iş mahslinde yahut hanelerinde gayet edip ve kâmil ve işleri güçlerile meşguldurlar.Bir de ak­

şam üstü saat 11 den sonra hanelerine gidilse görülürki efendi oir odada kethüda mühürdar hazinedar kendi oaalarında manga manga işuişret ve kumat* ve emvai rezalet ile melüîturlar. Gündüz efendi ile ahvali devlete dair soh­

bet olunsa senden ziyade yanar jjrakılır ve zihninde kurduğu tertiDat ile dünyaya negüzel nizamlar verir lâkin ne dairesinin s a i a h a t m d a n nede ve­ kil te r e m defterinden asla haberdar değildir.Böyle oir ömür ile yaşayan

adamı dairesindeki idbioaı nekadar edeDİi olabilirler ve eıendinin evlâdı öyle bir darülhaşaratta nasıl terbiye kazanır ve bu terbiye ile büyüyen kim­

se sonra dftYj.et amiaiiyEtiLÉaxx^xlQxaiaiíKítxja memuriyetferinoe ve ibadullahın umuruna oakacak işJnrde kullanılır da ..ehayır gösterir .Böyle bir efendinin kendinden ne kadar hüsnü ahlak vardır ki hatta evladının terbiyesinde xüzüm görebilen ve amuı için t hlü eru&p aramak teklifine kaikışa .

Benim pederim Galata gümrüğünde kâtip ve işini güçünü eyi bilir ve vazifesiyle Kanaat eder bir mert muhasibini.Benim Hemgâmı şebabetimde yaz kış Boğaziçinde kandillide sakin olurduk.Benimle Derauer mekteoe gidip gel­ mek hemde evin sokak işlerini görmek için 17-18 yaşlarında ve Ömer namında bir çerkes kölesi aldı. Köle memleketinde hırsızlıkla terbiye olunduğundan kiraz ve üzüm mevsimlerinde beni bağlara götürür ve kendisi eli yetiştiği

meyvelerden çalardı.

BirC.ikt

e yerdik* tahminime göre ö— T

yaşlarında idim. Dir

gün köle ile ueiauer Kaptan esb«x a«*nıao ..alix p«.şanin xı.anuixxi ü^.cj. j.u e va­ ki bağlarından havuzlu oag derler bir oagına gittik.Bağın etraiı dikenli çalılarla mahfuz olmakla köle Dİr methal DUİup giremedi.ve elindesopa ile çalıları aralıyaraK güçle bir küçük delile açaoildi.ve uana hitap ile (ben uuraaan sığamam sen küçüksün içeri gır yakındaki kütüklerden üzümleri Kopa­ rıp oana v er oirlikte yiyelim.) dedi bende peki dedim.içeri daldım.ve üzüm devşirmekle meşgul oldum.meğerse Halil paşa merhum ol esnada nişan atroaK iyin ¿ uçağa & ^zuş ve nişa.. destisi uittesadüf tamam te nim ça£ul ettiğim maille konulmuş olmakla uzakta*, beni görmüş merhumun dairesi kavaslarından ».andiliili Ahmet bey derler koca bıyıklı bir kavas vardı kixner bar köyde rast geldikte bıyıklarından korkardım.O gün paşanın yanında bulunmuş

ve

p a ­ şa beni ana gösterip yanına getirmesini tembih ile göndermiş ben ise dünya­ dan Dinauer muttası£ üzüm salkımlarını koparıp çaj.ı arasından köleye ver­ mekle meşgul iken ansızın arkamda*, biri gelip beni kucağına kaptı.Ve kor-

kutmıyarak ve bilmem ne sözıerle temin ve teselliler vererek paşanın yanına götürdü.Paşa çocuk meraklısı olmakla kemali iltifat ile ueni okşadı ve ya­ n m a oturttu.önünde duran uir kaç tuuak üzümü uenim önüme sürüp yemek teklif

^Kİedi.Anın d u nevazişi korkuyu

.e

hicabı büsuütün benden zail edip Dilâ teKİiı yemeğe başladım, kimin çocuğu olduğumu .e evimizin ne semtte olduğunu sordu.Bende söyledim.niçin üzüm çaldığımı soranca hiç ketmetmeyip kölenin talimatını tamamile naKİettim.Benim saduKat ve sai.L.etim oesbelli merhumun hoşuna gitti

.

Zira elime bir hayli para v e r d i .

ve

Ahmet beye teslim ile

(6)

*•

6

S* hanemize gönderdi. Garaibi ıttifakiyattandırki merhumun son kaptanlığında hasbelkader hizmeti şahanede rima^evnihumayin kitabetinde > bulundum.Bir gün

sarayı hümayuna geldi .Ke^disile sohbet ederken bu vak'a hatırıma gelip bun­ dan 16— l

"

7

sene evvel Kandillide havuzlu bağda nişan a'omak e sılasında iken ye­ şil cüphe giymiş uir çocuğu üzüm çalarken görüp kavas Ahmet bey ile tutturup yalınıza celp

ve

taltif Duyurduğunuz hatıra gelirmi deyu süal ettim.Paşa mer- hum gayet fatin ve zeki olmakla derhal vak*ayı taahtur etti.ve o çocuğa hal#- ]|iacırım. Zira bauası herkim ise gaflet edip y a n m a bir hırsız köle katmış idi. Yoksa çocukta asla fenalığa istidat görmedim.Zira vukuatı hiç ketmetmiyerek

bana nakletti.Ve pek hoşuma gitti.Sonra Ahmet Dey dahi çocuğu tasdik eyledi, lâkin o çocuğu,, ou vak* ayı siz nereden biliyorsunuz

\

dedi.Bende m e v a u i m d a işte o gün sizin cağınızdan üzüm çalan ve lâyık olmadığı halde mazharı ilti­ fatınız olan çocuk şimdi sakallandı. B u gün karşısınzda yine iltiıatınıza ¿¿ail oluyor yani cendenizim dedim.Ben ounu derdemez güya hırsızlığı kendi etmiş giui kemali edeuinden kızardı.ve bana teşekküre meydan vermeyip mus- tagraıcı taltiiat eyledi.

B u köleyi Dİr az vakit sonra pederi merhum azat edip memleketine gön­ derdi.neni dahi o esnada imam zade efendi merhumun nezareti tahtında süley— maniye civarında yeni açılmış olan mektebi edebiyeye verdi.ve terbiyeme

uakrnak için İsmail aga namında ve 55-60 yaşlarında bir lala tuttu.Bizim lala Kayseriye kazası dahilinde Efgere kariyesinde olup Yeniçeri'devrinde taşra vüzerasına iç ağalığı etmiş ve çok şey görmüş oldukça dünyayı anlamış hakikatte» pişkin ve edip ve çocuk# haris bir adam idi.Şu kadarki gece gün­ düz dert ve fikri «eş on kuruş kazanıp bir gün evvel memeleketine gitmek, ve ahır vaktini çocuk çolugu ile ueraber geçirmekten ibaret olmakla para hanesi gelince lala te r türlü hissiyatı insaniyeyi unudurdu.Meselâ peder merhumun lalaya ve Dana birinci tavsiyesi cami avlusuna gidip çapkınlarla

oynamamak iken h er gün mektepten çıkıldıkta şeriklerimle beraber biz soluğu Süleymaniye camii avlusunua alırdık.Eğer lala biraz titizlik edeceK olursa pederden aldığım gündelikten cebimde kalan 20 yahut 30 —40 parayı eline s i­ k i şt ı n r d ı m . Derhal yüzü gülüp naydi nende ikindi namazını kılmadım sen Dir az oyna benae namazı Kılayım derdi.ve namazdan sonra ekseriya son cemaat ye— rinae uykuya varıp uir iki saat beni halime terk ederdi.Sonra avdet edeceğim mizde niçin geçiktigımizi şayet peder sorarsa, ikimizin cevabı bir olmak

için birlikte oir yaıan hazırlardık.

lâKin bu hal ile oerauer lalam beni daima dersimde devam ve sınıfım­ daki şeriklerimi seukate ikdam için elinden gelen teşvikatı icradada kusur etmezdi.Hatta nazmı eşara Daşlayışım o adamın himmeti mahsusası ve uir garip vesile ile olduğundan burada naKİini faideden hali görmem.

nizim lalanın eş*ara pek muhabbeti vardı.hatta kendinin yazısı güç okunur derece imlâsız olduğu halde aşık Ömer gevheri asarından mahfuz bulu­ nan beyitleri münaseoetli münasebetsiz sıra getirip okur »e ara sıra kendi­ de kıt*a ve gazel gibi şeyler nazmedip içinde mevzün olanları da oulunurdu. B u matla anin Dir gazelindendir.(derunum derin arzettim bu kırtase kalem­ lerle görelim ne zuhur eyler **e söyler koncatenlerle)

Mektebe îsa efendi namında bir farisi muallimi tayin edilmişti.her hafta salı günü gelirdi.Çocukların uazıları andan ders alırlardı.Lâkin Den meKtebe gönderileceğim »akit pederim merhumdan sakın olmayakı farisi okuma­ yasın zira herkim okur farisi gider dinin yarısı deyu almış olduğum na­

sihat kulağımda küpe olduğundan farisiye heves şöyle dursun okuyanlara din­ siz nazarile bakardım.

Lâla bu hale vakıf olmakla gizlice bana farisinin her şeye laz±m olduğunu ve dine d okunma asız sın okunması mümkün idigüni ve te r farisi oku­ y a n dinsiz olmayıp hatta Isa etendi p e k salih Dir adam olduğunu ve kendisi

(7)

-

7

oile vaktile okuyamadığına liadim olup şimdi elinden gelse aksakalı ile oku­ yacağını ve eğer oen oKumaz isem imtihan vaktinde ş e r i k l e r i m i n geri kala­ cağımı ve pederim Dana böyle demesi Kendinin i'arisi anlamadığından olmakla eğer ben şimdi andan gizli ögreneceK olursam h em pederimi geçmiş hente* imti­ handa birinci çıkıp aAiı memnun etmiş olacağımı pyle uır lisa** ile bana an­ lattı ki artiK i'arisi okumağı eyice zihnimde kararlaştırdım, ve gûya gizli

uir kauanat eder gioi mektebin tımruoaş kitaplarından bir tunfei oedDİ isti­ are edip o hafta derse oaşiadim.

ifiyice hatırımdadır ki henüz tuhfeyi tamam etmemiştim.Bir gece lala ile Deraoer karşılıklı oturup el değirmeni ile bulgur öğütmekle meşgul idik, değirmeni çevirirKen sıra ua.nu gej.ui.Ben çevirmekle meşgul İKcn gördümki la­ la g/zlerinden yaş döküp mutcasıl ağlıyor.Seuebini s o r d u m . c e v a ^ m a a (sen da­ ha çocuksun anlamazsın) dedi.nen İsrar ettim.Nihayet aciz kaiı p (bu d e ğ i r ­ men lisanı hal ile x.e diyor Tpiliyormusun) dedi. Be nite degimeninş lakırdı söy­ lediğini o vakte kadar niç işitmediğimden hayran hayran lalanın yüzüne bak­ tım, ve aman değirmen nasıl lâı-cırdı ettiğini bana söyle deyu İDrama başladım. 1*1« derunundan Dİr ah çekip (evet değirmen söyler ve Dizden daha fasih ve makul söyler.Fakat anları işitmeğe kulak ister işte bu değirmen lisanı hal ile diyorki ey bana nazar eden gafiller gözlerinizi eyice açın bana eyuce bakın zira Den d u dünyanın bir misaliyim.Bana koydâgunuz buğdaylar dahi dün­ yaya gelen insanların aynıdırlar konulan daneleri ben iki taşın arasında yu- varlaya yuvarlaya kırıp ufaldıran ve matlup olan mertebei kemale geldiklerin

de ki uulgur olurla anları taşraya atarım yeni gelenlerle meşgul olurum.ne­ te Kim dünya dahi kendine gelen insanları zemin ve sema arasında envai uelâya ve imtihanat ile ezip geçirip kemale yani der şanis kendine mukadder olan tutsa** risa^a jaliğ oldukta mezara d e f r eder.Digerlerile meşgul olur. Hatta

uu mana üzerine şöyle oir şiir hatırıma geldi.Şimdi uiİDedahe uazmettim.) dedi.Ve (asiya^i devreden ahenge nazar kılmışım) misrahile uir kaç beyit okudu.Hayırki diğer mısraglar hatırımda kalmaaı.ben bu sözün metlûlünü an­ layacak yaşta olmadığımdan asiyaDin böyle güzel l&kıraı söylemesinden ziya­ de lalanın fazlü kemaline hayran oldum.ve asiyap ve ahenk kelimelerinin ma­ nalarını anlamakla farisi okumağa zevk ve hevesim bir kat daha tezayüt etti, ve Lalanın gözünü kaşını eğerek kemali telezzüzle ve bilmediğim bir tazda

okuduğu şiirin edası manasından ziyada hoşuma gidip şiiri Dana öğretmesini ricaya başladım.Lala cevabında (şiir dedikleri bazı ibade mahsus bir atiyei İlâhiyedir.teveggul ve tahsil ile olmaz eğer cenauuuari sanada mukadder et­ miş ise şair olursun ve illâ hiç bir vesile ile bu şerefe nail olamazsın

uak hoca*. Numan erendi ner ilimde derya gioi mahir bir fazılı mutabahır iken şiir söyliyebiliyormu oak hocan İsa efendi.fariside yekta olduğu halde taui- atı şiiriyesi varmı işte şiir dadıhaktır. ilim ile ele geçmez) dedi.Bunu işi­ tir işitmez gûya içimde küllenmiş bir ateş kümesi varmışta körüklenmiş gibi kendimde bir galeyan hissettim.karara mecalim kalmadı.Değirmeni bıraktım, aglıyarak lalanın boynuna sarıldım.ve şiirin nasıl söylediğini mutlaKa bana Öğretmesi için yalvardım.lala ehli aşk ve bagrıyanık bir kimse idi bana na­ zarı terahumle oaktı ve bir tarzı dinlavazaue ile (sende ou aşk ve heves oldukça uaarımki şair olursun ) dedi ve şiir denilen adete söz olup fakat evzan ve ar_z dedikleri failâtun meıaulünlerin harekât ve sükûnuna muvafık olmasını ve misraların ahırı bir birine uymak lâzımgeleceğini bildiği kaaar tarif ettikten sonra (maaamki şire hevesin var iptidaki nazmın teoerrükâ uir natı nedeviye olsun haydi du gece çalış o yolda bir şey yapıp yarin bana göster uymıyan mahallerini düzeltiriz.böyle böyle sende şair olursun )dedi Ve şirin redifleri (yaresüllah olmasını tavsiye eyledi ben o sevinç ile ner-

dubanları dört el ile çaKarak odama koştum kapıyı kapadım.önüme bir tabak kâğıt koydum:, hemen kalemi elime aidim, göya zihnimde yığılmış kalmış bir

(8)

-

8

-çok şeyler yazacaktım, düşün Dire düşün aklıma bir şey gelmez vezin aruz nere­ de adi kelimeler Dile gûya

Dizi

tutupta zor ile silsilei vezne sokacak havfile zihnimden firar ederlerdi.velhasıl hatırıma hiç hir söz getiremedim.

böylelikle sauah oldu.gözüme bir lâhza uyku girmedi.nasıl olursa olsun dedim kâğıda Dir kaç satır saçma sapan şeyler yazdım.fakat satırların sonia- r m a ( yaresülallah)redifini ilâvedede kusur etmedim. Bunları uir kaç yüz kere tejcrar tekrar okudum. Zihnimcehepsini mevzun ve pek alâ buldum, lâkin mana hiç hatırıma gelmedi, ortalık ağarır aparmaz sevinerek lalanın odasına koştum.ve henüz yatağından kalkmış aodest alırken yakaladım.Ve muzafıerane kâğıdı gös­ terdim, lâla Dirkere gözden geçirdi.kâğıdı elime verdi ve teoessüm ederek buda fena değil amma şiirde vezin h er satırın harekât ve sükünü biribirine mu­

vafık olmak demektir.Bunun ise kimi failâtun kimi müstefilün olduğundan uaşka hiç birinden oir mana çıranıyor.kelimeler biribirlerine dargın öküz giDi çakı­ yorlar haİDuki şiirde vezin ile ueraoer mañada şarttır. Sen yine Dunu sakla fa­

kat Du gece dediğim yolda söylemeğe çaıış yarın görelim dedi.O zaman te nae şiirimi okudun, lalanın dediği kusurların hepsini gördüm.Artık ders kimin kay­

dında şair olmakuence cihada malik olmaktan kıymetli olduğundan o gün akşama kadar mektepte şiir düşündüm; camihavlusunda ceviz oynarken yine şiir tasavvur ettim. Nihayet o gecede sabahlara kadar uğraşarak uir şey. karaladım, ertesi günü lâlaya gösterdim.lâla kâğıda göz gezdirirken uenim yüreğim oynardı.acaoa ne diyecek deyu gözlerinin içine çakardım.nilmem beni teşvik için mi idi.yoksa saniha veznin makası varmiydı veyahut lâlayamı öyle göründü her nasılsa bu def'a lâla oeni kucakladı ^ aferin artık şair olacağında şüphem kaMıadı.^aban değil kim men ederse etsin artık korkmam) dedi.Ve ou sözler oeninı derunumdaki ateşi hevesi göya yelpazelediler uir kaç gün gündeliğimden tasarrfif edip lâla ile Deraoer gizlice sahaflara gittik.Bir aşık Ömer mecmuası aldık.geceleri anın mütaleasile meşgul oldum. Pek az müddette lalanın okuduğu ve yaptığı şiirlerin uamevzüm o l a n l a n n ı d a temyiz etmeğe oaşladım. Fakat ma—a cihetine çokluk aklım ermezdi.Tâki mernum Fatin efendi ile görüştüm. B e n kendimi olmuş Ditmiş uir şairi mahir ve aşık Ömer hazretlerini cihana mislü naziri gelmemiş wir üstadı müte^ahhir sa..ıp dururken efendi merhumun ihtaratı bu kusurumun ikmaline sebep oldu. İmdi eğer mevzun söylenene şair itlâkı sahip olursa uu vesile ile uizım lalanın sayei feyzü himmetinde uende şair oldum.

İşte eğer çerkes köle bizde kalıpta Den anınla daima düşüp kalkmış olay dım . Başı açık Dir hırsız olmazsam da mutlaka şimdiki hafif manzar mürtekip- lerden biri oulunurdum.Eğer lalanın eyuligi galip olmayıpta yalnız paraya ir­ tikap ile beni hava ve hevesime terk edeydi Den şair olamadıktan sonra baldı­ rı çıplak uir tulumoacı olurdum.Ah eğer ıstanouldaki lalaların hepsi bizim ısmail ağcıya uenzeseler yine çocuklara ne mutlu.Eğer insanıkamil olamazlarsada bari şair olurlar .Lâkin anların Dir taa-imı para hususunda tamamile ısmail ağa ya uenzerler fakat talımii aua.ptu anın giui u«nrej_erı vc üiiulic^icrı yoK.tur.x>ir takmuua. Dizim ma-nut çera-oa ¡coı^inin y a Ş i U a n u i r . - l ı & h çocum«.riu yarunuCı^ı ulsun zira ilk Dağından üzüm çalan ner çocuk ıpüsahiaeı bant ile hizmeti mülika neye nail olamaz ve kusuru itiraf ile hak sahibinin affını istihsal edemez. Cami havlularında çapkınlarla iktilat eden i» r çocukta ( nmil) JfcitaDinı

ter­

cüme

edip nefsinde vgckua gelen hatiatı beni nevine misali ibret olıikıic için meydana koyamaz elyevm kendimde ..ekadar kötü hüylar görürümkü ben dahi anlar­

dan rahatsız ve bizarım.ve dikkat ederimki Dunların herbiri hali sebavetimde gördüğüm terbiyeden kalmış oir eserdir.Lâkin hayifki

40

yaşımı geçtim

35—40

yıldır bu huylarla melüf olduğumdan şimdi def ve izaleleri elimden germiyor. Vakıa bir takımını cebri nefs edip zahire çıkarmamağa muktedir oluyorum.Lâkin bu cebri nefs esnasında kendimde uir ızaırap eseri hissetmemeğe kadir olamıyo­ rum. Ah ne olurdu vaktile wir hüsnü terDiye görmüş ve kendimi ve ahvali alemi zamanile bilmiş olaydım. Ah ne olurdu tRuso) gibi bir lala elinde büyüyeydim.

(9)

RasoAvropani** asrı sabıkta şöretşiar ola** h üke m a s m a a n u ı r . İsmi Cancaktır.

1712

senei milâdiye s inae İsviçre cumhuriyeti dahilinde vaki ueneve şehrinde protestan bir saatçinin sulbünden dünyaya geldi.

3

7

yaşına kadar uşaklık ve hocalıkla ömrü geçip kendince tanrir ve telife kabiliyet olduğundan hauerdar olmaaı. 1749 se**esinae Fransada vaki (Dicon) şehri encümeni maarifinin ulum ve sanayiin terekkisi ahlâkı oeşeriyenin ı s l a n m a mı yoksa ıpsadı**a mı muave­ net etti. Diyerek hünerme**aamı asırda** cevap talebi ile ilân ettiği mesele üzerine Ruso birinci def1a olarak oir makalei belia kaleme alaı.nunda derme- yan ettiği mesailisin kararixxda her ne kadar maaruıB ve seuayiin ifsaflı ahlâk etmesini hüküm etti isede makalenin sureti tertip ve tahririnde gösterdiği Delâgat ve malumat hasebile sairlerinin yazdıkları makalelere müraccah tutulup tayin olunan mükâfat ona veri İdi. Üç dört sene sonra yine encümeni mezkur

(neynelbe^er auemı m ü s a v a a t m sebeui aslisi neuır) ünvanında bir mesele dana iıâ** „mitmiş (Ruso) ana dairde pek güzel bir makale yazdı. Fakat içinae evvel vakıtlar Fransada cari olan hükümeti keyfiye aleynine hayli diksözler söyle­ diğinden mükâfatta** mahruih edildi. 1759 senesinde ^Vesikai medeniye) unvanile bir kitap uelâgatı nisao neşredip anda hakkı nüfcümot analının olduğunu ve cemiyeti medeniyeyi bir faidei tabiiye üzere teşkili kusur ve teşkili tasav­ vur .e ueynelnas müsavatı mutlakiyeyi ilân etmec le 1789 s e * biıuc Fransada zu­ hura gelen ihtilâli azimdeki heyecan ve efkârın mukaddemesini vaz eyledi«

Anaan itci üç sene sonra teruiyei ıtfal hakkında işbu (Emil) Kitabını yazıp neşre t ti. n u eserler olzama**a kadarmesuufculmisal olmamakla Avropanın her ye­ rinde mazharı kauul erbaui maarif oldu, ve ( Janjak Ruso) nun şöhreti hemasır olan (Volter)e rekabet eyledi. Ancak (Emil; k i t a o m d a ekanimi selâseyi rşt ile vahdaneti ilâhiyeyi isuat eylediğinden papas gürünü hücüm edip efruz et­ tiler ve hapsine ıraae çıkaraılar.Makeadı reis olan Cenevede dahi uu kitaui

cellât elile alenen inrak e y l e d H e r k i şimdi o mevkide tevcihten masnu resmi mücessemi mevzuu mev**x *xiixxamdır. Artık Ruso Fransada duramayıp savuşmağa mecbur oldu. B i r müddet ( Noşatel) prensliği idaresinde ikamet eyledi, ve

orada iken her ne efkâra mebni ise İstanbul ermenilerinin oltarihlerde ikti- sa ettikleri kalpak uzun entari şalvar mest ua^uç ile gezerdi.nihayet oradada ranat vermediler. 1766 senesinae İngiltere ye geçti orada Ingiiizierın anlan: yaraları**a tanammül edemeyip uir kaç mürurunda te ter ar /rant aya avdet ve bir zam . * ar Liyon ve uronobi şehirlerinae vesair memleketlerde dolaştıktan sonra 1670 salih halarinde tekrar Paris şehrine gelip ihtiyari ikamet eyledi. 1778 senesi haziranının üçüncü günü fucceten vefat edip x*aşı Panteon denilen maıcüereı mahsusaya vazolundu.

(Ruso) müellifatında daima tabiat t a r a n n ı iltizam ile terekkiyatı medeniyenin ve zamanınuaki ıelesoıların hilafında bulunmakla erbaoı hükümet papazlar} felesofıax anax adavet ederlerdi. Müddeti ömründe kimseye tenezzül ve taoassUs etmeyip fakrı ile iftanar eder ve mesaha^etine aheşkâr olan hube- rai asra ve mülüke ahadınas gibi muamele edip hediye ve ihsanlarını h a s r e t l e ret eylerdi«. Ahır ömründe mûsiki notalarının be rbir ini onar paraya yazıp anın­ la geçinir di. T a s n i i a t ı m telif ederken bizzat yazamayıp kendisi yatar ve zev­ cesinin validesi yatağının yanına jrfcurup beriki yataktan söyler ötekide mutta­ sıl yazaraı. Sonradan kendisi tashih ederdi.

au.

sebebtencir ki Rusonun emseri müellifatında tekrar mahal ve efkâr görülür .Tezer namında bir avratla izdi­ vaç eaip müteaddit evlâdı oldu.Lâkin zevcesinin validesi gayet bedahlâk D İ r acuz olmakla çocukları anin sui terbiyesinden iyauete ve kendisi kemalix fakr cıhetile iaşelerine muktedir olamadığından etiali müttekıta terbiyehanesine verip bir daha **amu nişan*.a*j. den haberdar olamadı.Ve bundan naşi sonraları pek nadim olup canı ziyade yanmakla Emil kitabini yazdı.Hatta buna mebiıi ki­ tabin evailinde bir çocuğu mutlatca el ellerine vermeyip pederi teruiye etmek

(10)

10

-lâzımdır, deyu ısrar eder.

Eğer deniliyorsa ki

k u s

o hakim oir kimsedir. Tasavvur ve hayaiat üzerine

mesel tarzında böyle biı kitap yazmış isede anda gösterdiği kavaıii terbiye

boyalat kabilinden almakla filen icrası mümkün olamam.Ben benimki uu söz Ruso-

nun kitaui güzelce mütalea olunduktan sonra söylenir.ve söyliyen de bahs ve

muhakemeye kadir ve lâyık bir makul kimse olursa bans ve tetkiktir.Lâkin böy­

le bir mecnunane itirazın öyle bir adamdan zuhuruna akil kail olmaz.'

Ruso müddeti hayatında fakrumezellet va halkta.. uzletüvahşet üzere ya­

şamış memleketten memlekete kovulmuş ahlak seyiesi cihetile menfuru an olmuş

hatta çocuklarını kendisi teruiye edemeyipte piçhaneye vermiş ~ir kimsedir.

Anın kitabına , sözüne ne itibar diyenlerde belki uulunur.Buna cevap verilir

ki evvelâ RusoJnun konfesyon namındaki itiraı nameyi okumalı sonrada mökâteba

tini tetkik ile gözden geçirmeli o zaman fakrumezelleti ve naiktan uzlet ve

vahşeti neden imiş memleketten memlekete kovulması çocuklarını piçhaneye ver­

mesi ne türlü e

s

¿aba mebni imiş.Anlaşılır ve inat etmek istenilmezse insaf

edilir.saniyen ahlâk seyiyesi cihetile meuhuru alem olmak Rusoya mansus bir

imtiyaz değildir. Dünyaya nekadar hakim yani senin benim gibi avamınas dere­

ce

sinde.* ileri düşünür ve bilir ve anlar adamlar gelmişse hep tu ahlâk sebe—

Dile menfuru alem olmuşlardır.Sokrat, Eflâtun,Siseron,Ibnisina,îbnirüşt ve

aalıa anlar gibi isimlerini zuhuru sahayif kıyam ve a s a n akliyelerile kıyame­

te dek nev5t beşere

ta n m ı l

.

nijuinet ve enam ede.* fuzaladan hangisi hzur ve ra­

hatla ömür geçirdi.ve na*.gisinin eyyamı hayatında icadru kiyaetine göremua—

mele olundu. Yabunun sebebi nedir ki sebebi aşikârdır ki avama Denzemeyişleri

dır.

Meşhur fıkralardan dırki padişanani seleften birinin ilmu nucumdan

mair bir veziri varimiş

Dİr

gün erkamı aucuja ile teteobu esnasında is tinrav

eaer ki felan gün bir yaemur yağacak ve anı suyundan ner kim içerse deli ola­

cak keyfiyeti pauişana manremnane nafeer verir ikiside o sudan içmemek üzere

ahdederler vaktaki o gün gelir filhakika yağmur yağar ve anın suyundan herfcsa

kim içerse çıldırır ancak halkı*, hepsi çıldırıp ü n türlü delilikler etmeğe

uaşlamakla omların arasında padişah ile vezir müteayyir ve bigane kalırlar

Halk görürler ki uunlar kenaileri gibi delilik etmiyor anların sükûnetlerini

cinnetlerine namlederler.Ve padişah ile vezir çıldırmışlar deyu güftü-gu et­

meğe başlarlar akibet bunlar göriirlerki halk ile „eraber geçinmenin çaresi

anlara benzemekten başka suretle mümkün olmayacak anlarda sudan içip öteki­

lere dönerler ve nalkin nazarımda delilikten kurtulurlar .

İşte avamı**astaı. mümtaz olanların ekseri anların içlikleri abucununu

içmemekle İsrar ettiklerinden bedahlâk imtizaşsız deli unvanlarına raazhar ve

menfuru beşer olurlar.Lâkin efkârı umumiye be r asra mahsus olan bir terbiye

üzere müteşekkil ve müte^eddil ve tarihi asar ve ezma..ıhak ve savaoı velev

uir müddet sonra olsun derkü izam ile izharı hakka «.ail ve kabil olmakla bun­

lar he r nekadar kendi asırlarında rencü meşakkat görürlerse asarı ahirede o

kadar şerefi itioar ve zikrühayr ve iştihar kazanırlar.Ve asırlarınca «.tenli­

lerine çevri eza edenleri a h l a f m mahkemei insafına çekip ahzu intikam ede.—

ler.Hikmet oe rge.ıcineigelenbahaaır ki a**a malik olan merübaht i y a r m müddeti

ömründe görebileceği hüsnü mükâfat inayet az gelip asarı müstakbelenin teşek-

küratı namaduoesile takdiri kiymet olunur. Ve bu saadete maznar olanlar artık

zehariıi diniye ve dünyaya oittaui meylü

tenapu

ve o zmEıiıı cuhelai

jaavama

tevzi «u«xı nizmetkâr makalelerine s e n u r u etmemekle mahzur ve menfur olurlar .

Lâkin bu misillülere taruz etmek dani uir seyyie dirki düşman hikmet olan

kimseler müddeti ömürlerinde çekecekleri ukuueti nedamet azgelip mahşeredek

tevarihi alemde ve elsineiümemde maznarı lanet ve nefrin olmakla mücazat

olunurlar»

(11)

11

-Hey ne padişahlar

ne

vezirler gelmişlerdir ki erbabı fazlı kemalin kıymetle­ rine göre muamele ederek İstifade edece k

İ

erine iftira ve haset ve adavet oe- lasile anların i z 1aç ve itlafına cür^et eylemişlerdir.Halbuki f u z e l â n m asarı elyevm meyaanda ve nevibe^er şunlardan te r^ar müstefit olmakta olaugundan na­ mı muhteremlerin hayr ile yadolunurlar.Bil*akis anlara, kötülük edenlerin hü­ kümet ve azavetleri asla kendilerine faide etmeyip namı şanları n i s y a münsa unudulmuştur« Büsbütün unudulsa yine fena değildir.Lâkin ettikleri kötülükler tarihlerde görüldükçe her asırda j® r zamanda her millette lanetle yadolunurlar

Ruso dahi filhakika kendi asrında kübera ve asilzadekandan bir takımıım ve hususile papazların menfuru idi.'o-prmediği hakaret çe kmediği eziyet ve se­ falet kalmadı.Lâkin f e f a t m d a n

10

sene sonra Fransa ihtilâli zuhura gelip ana düşmanlık eutuüerin isim ve cinsleri marnı na^ut oldular.Fakat rueonun xvsmi mücessemleri yapılıp halk prestiş ederce izaz ve ihtiram ettiler.Elyevm Av- r o p a m n «üyük şerirlerinde ve darülfünunlarında ve tiyatrolarında anın resim ve suretleri nihaen mevkii tazimdir.Fazla olarak Ruso hakim muvahhittir«Bir

takım ağı» taolekarlarının beiıeUxkieri gibi dinsiz veyahut dehri değildir. Retekim bu telifin

4

ncü «.itabında Savvalı b i r papas ağzından naklen yzdığı

ikrarı din bahsi mütalea olundukta anxaşixir. nem birde dinsiz ya deiıri olmuş bizim nemize lâzım oiz anın sözlerine uakalım.Ve adlü insaf ile mizanı tahki— ka geçeleim işimize gelenleri alıp istifade edelim.Leymediklerimizi atalım

İşte ben b u mütaleaya mebni bu kitabı fransızcadan tercümeye aciz- hanem bezdimaktur ekledim. Lâkim bu tercüme bir tarzı mahsus üzere olduğundan

olbapta birkaç söz iradile hatmikelâm edeceğim.Evvela bizde usulü kitaoet denilen tarzı mahut i c a b m c a asıl lisanımızın bir çok esma ve eiali ve sı­ fat vesair edevatı kullanılmayıp anların yerlerine araui ve farsi konulma^ ve sureti ifauece dani neyürlü şey yazılırsa yazılsın mutlaka şu müteaariı

olan şive dairesinden rt-riv». ^îKiımamak Dİr nevi zerafet ve aaet olduğundan he ra iri bir ~ahri azim olan 3 lisandan mürekkep olduğu halde lisani Osmanı

öyle daralmıştır ki şivei mağrufe sığmıyan ner turlu mani ^izzarure terki feda olunmak ve artık manii cedide i h t i r a h m d a n vazgeçip h u d e m a n m malxaıını gaaretle geçinmek lâzımgelmiştir.nen bu tercümede o zarafet ve aaata riayet etmedim, saniyen esnayi tercümeae mümkün olduğa . ı. ..«,*• yani lisanımızı^ şive­ si tahammül ettiği kadar asıl nüshanın şivei ibaratını ve medlül ve mefhumu­ nu sadıkane nakle ihtimam ettim. Eâkin bazı ibaratı müteselsile varki xxXx hükmü şivei lisan olarak Fransızca pek güzel olduğu halde eğer aynile yani her kelimesini mukaDil lisanımızda uir kelime bulmak meçhile tercüme edilse

bize pek çirkin ve vahşi görüneceğinden mada mamayı is'ap ve hilak edece­

ğinden böyle ibareleri î u a o m a

0

öxt=

2-3

ibareye taksim ve münaseoeti mahalli- yeye göre bazı edevat raptile ilâvesile yine manayi aslinin uozulmaksızııı nakline çalıştım, salisen Ruso Fransa fuseii.»ox_m selfrazlarından olup ibara- tı gayet seliz oldu,gu halde ifadede hicaza ve az kelime ile çok mana beyanına mail olmakla uunlardan pek müphem olanları tavzihte kusur etmedim.ve Birta­ kımı ki mübhem suretinde isede az tefekkürle istimdat olunauilir.Anları hal­ leri üzere bıraktım. Rauian ibareleri imkânı müsait olduğu kadar türkçe kelirna: mat ile terkibe ve sureti imlâları vucuu mütearife üzere zabt ve tahlile

şayi ettim.Ve bu tariki tercüme için gayet es'el buldum, görülecektir lisanı uir derece daha c-vsi eyledim.Hususa lisanı üsmanide adap ve hikemıyata dair elfaz ve taoirat yoktur.ve elsinei mutazamanın o misillü fununa dair bir ki- b m v-j.oümesi mümkün değildir. Zumunda olanlara uunuııla uir numune gösterdim Hamisa i b a r a t m aynile tercümesi ledettat^ik suhuletle bulunmak ve ifade ve manada »uzunu kuvvet olmak için aslında olduğu gibi ijare tamamında (.) ve terki; istif emi akebinde (?) ve taaccüp ibarelerinde

('-J

işaretlerini koydum. İmdi uu tercümeye ihalei nazarı rağbet edenleruen reca eaerımki esnayı ibare­

(12)

-1,

giui sarfı zinin ve dikkat etmek zahmetini ihtiyar etmezden evvel mütercimin kusurunsa hükmetmesinler.Ve çünkü mütercim seıiri memur gı^ı bıttaDİ mahzur

o l a c a g m u a n efkar ve mealülce o ir seniv ve iiata^a vaıcıf olurlar, isemüelıif e suç Dulsunlar

biliyorum ki lesanat meraklısı olanlar söyle uir yeni şivede Kitabet gördüklerinde taaccüp edecekler ve insafı olmıyanlar tarizaeıı hali oimıyacak- larüır.^ir takımı da hoca nakkı almamış etlam beyleri luareleraen maal çıka- ramayıp ouaesaçmaşey diyecekler ve kitabı cir köşeye atıp okumağa rağaet et- miyeçeklerdir. Lâkin bu kitap ne evvelkiler ne İkinciler için yapılmış olma­ dığından ikisıde şenim tcaydımda değildir.nen yalnız söz söylemiyorum, haşvi­ yatla evrak doldurmıyorum.Mana teıhim ediyor m . Y a l n ı z elbisei zahireye göster- mekle ¿ani oimıyorum maksut bizzati he r türlü tezyinat ve teoemmülâttan ari

olarak olduğu gici göstermek istiyorum.hüner sarmak uaıyesınde değilim ki cel Di tahsinarzusunda bulunayım. Ben insanım ve insaniyet meftunuyım emeği

insan olan e^nai cinsime hzzmet için sarfettim. imdi ix.san]a rdan bir ehli ınsaı namımı uir kere rahmetle yadederse binkere aferin demekten uence mürahcahtır. ve din ve milletime ou kadarcık bir yadigâr oırakmaga muvaffak olduğumdan dolayı nefsimde duyduğum lezzet cana ^er türlü tansin ve mükâfattan elez ve anlâdıro

(13)

(59)Müsahip Sait efendi merhumdan mesmuunı olmuştu^ ki firdevsi aşiyan Sultan Mahmut hanın şehzade leyhinde birisi ziyade niyazlık edip muttasıl ağ­

larmış ve hakanı merhum her def'a hareme girişinde çocuğun ağlayışını işitip niçin bu çocuğa güzel bakmıyorlar deyu muzzadrip olurmuş .Bir gün şehzadenin validesini çağırıp niçin çocuğu lâyikile eğlendiremedik­ lerini ve lâyenkati ağlattıklarını sual eder.Beye dahi cevabında şehza­ denin istedikleri kabili icra, olmadığını söyler.Hakanı lerhumun bu ce­ vap taaccübüne gidip böyle nasıl mümteniülicra şeyler olurki şehzad® onu isterde icra edilemez, der ve çocuğu huzuruna getirdir. Çocuk süt ister derhal getirilir. Şeker ister getirilir şekeri süde katmağı emre­ der Hakanı merhum icra eder.Çocuk şekerli sütten bir kaşık alır.Vay bu fena olmuş şekeri mutlaka imari&rr ayırın der.Bu ise mümteni olduğundan merhum müşarünileyh sana diğer süt şeker getirsinler der lâkin çocuk onu dinlemez behemahal bu süte konulan şekeri ayırmağı tter ayak basar,

ağlar kıyamet koparır.Müşarünileyh o zaman hakikaten çocuğa hizmet P a ­ dişahlıktan güç imiş diyerek imkân tlfeeimtinaın farkını anlar, ve key­ fiyeti nüsahiplerine nakleder.

(14)

115) Herşeyi bir kaidei ilmiye ile tahsil edişte tabiatı asliyeyi yani feta- noti fıtriyeyi bittedriç zayi etmek mukarrer olduğu ve bu mü+alea müel­ lifin kavahidi esasiyesinden bulunduğu halde kendi terbiyesinin iktizası ve ahvali aleme vukufu tamın olmaması ve bu bapta yine kendini kendine münakız etmiştir.Gariptirki Avropalalar notasız musiki öğrenilmez itika- dındadırlar.Ve Filhakika Avropada b i r mûsiki üstadı ne kadar mahir olur­ sa olsun önüne notayı koymadıkça üç havayı birbiri ardınca icra edemez. Bizde ise murur eden bu kadar mûsiki ü ş t a d l a r m ı n hiç biri nota bilmezler

di.Elyevm kadı-asker Mustafa İzzet efendi ve Dellâlzade Hacı İsmail Efen­ di gibi bazı mûsiki şinaslar vardırkı herbirinin havzasında birkaç gün

bin fasıl mükemmel ıfiahfuzdur.Ve notalarıda yokrtur

.30

yıldan beri hiç te­ rennüm etmedikleri bir faslı ezberden tamamile bulur ve icra ederler. Eğer şayet bir iki mahalli hatırdan çıkmışsa kaymış tabirile mütesir

olurlar.Lâkin hayıfki b u zatların ekdani yetişmiyor.Zira nota yolu baş­ layalı bizde fenni miisiki iznihlâle yüz tuttu.

Avropalılar Jcfflabefini her fenni ve belki her fikri bir alep ve bin vasıtai suhuletle tahsil ettiklerinden hali tabiiden büsbütün ayrılmış­

lar ve istidadı cibillilerinin unudu# zahi etmişlerdir.Bundandırki gayri maddi olan ruhaniyet cihetinde hiç zevkleri yoktur.Çiçekh ri görünüşte güzel lâkin kokusuz olduğu gibi şiirleri dahi yalnız tarifatı beliganeden ibaret olun katağa ruha dokunmazlar bir şark ahalisinin e ş ’arındaki zevk ruhani asla bulunmaz. Musikileri de aynile şiirleri gibidi1”. Gayet üste- dane muntazam ve bin türlü a l â t m ahenginden mürettep bir avazedir ki kulağa güzel dokunur lâkin ruha dokunmaz. Zira ruh maddeden vareste ve alet ise aynı madde olmakla beyinlerinde tezadı tam vardır. Benaberim Biz Alılalım eş»ar ve mûsikilerinden nasıl mütelezziz olmıyorsak anlarda bilmukabele bizimkinden asla müteessir olmazlar.

(15)

129) Ben biliyorumki îngilizler kendi insaniyetleri ve Milletlerinin hüsnü tabiatları üzerine iftahar edip güzel yaradışlı Millet tabir ederler. Lâkin bunu istedikleri kadar bağırarak söylesinler anlardan sonra anı

tekrar edecek kimse yoktur, (müellif)

İngilizlerin çok et yediklerinden raidir değilmidir ben orasını bilmem fakat 2 seneye ğarip Londurads ikamet ettim.Hiç bir insaniyetli îngi- lize tesadüf etmedim. Avropada her milletle ittilât ettim. \e Ahlâk ve meşreflerini nazarı mütaleadan geçirdim.îngilizler» kadar mütekebbir hotbesent menfaat perest sair milletlere hakarstle nazar eder bir M i l ­ let görmedim. (Mütercim)

130

) (Gor) zerdüşt mezhebinde bulunan bir sınıfı mecusidir.Eklilâhimden iş- tina ederler.(mütercim)

(16)

i / O *•

.

154) Çocuklukta cami havlusunda oynarken oraya helvacı arnavutlar gelirdi. Bu3anadan yapılmış içi cevizli sucuk şekeri şeklinde palve gibi bir

nevi helva satarlardı. Çocuklar el tahminile andan tartışıp vezni me pusa ittirebilen helvayı kazanır sairleri akçe ve rirlerdi.vakia bu

oyun bir nevi kumar olduğu cihetle memduh bir şey değilse de etfali fenni adileye alıştırmak için faidesi olduğu bu mepastan anlaşılır.

(17)

275) İşte Avropalıların bizi» hakkımızda yanlış be 11*» d üçleri şeylerin biri<3

1

budur. Bunlar Babüssüada ağların ı ve harem ağalarını ysüuut tşiâtj! görüp yahut işidip gûya padişahlar ahaliden herkimin çocuğunu beğenirse hadım ettirir ve *xxj

4

xxnnÎjgjB!

3

ua ve eshabı nüfuzdan olan zatlarda sedakatına itimat ettikie ri adamları bu hale koydurup harem­ lerini anlar vasıtasile tahtı muha^szada tutarlar .İtikat ederler. Gerçi müellifin vefatından bu ana kadar 100 seneye karip zaman geçip

o asırlarda Avropalıların bizimle ihtilâkları olmamak hasebile bu misillü ttikadatı batılada bulunuşları pekde acip görünmezsede hala Avropalıların içinde bu misillü iti-çatlarda bulunanlar pek çoktur, iiotta I**tanbula gelmiş memaliki amhru»ei lec«liil tahkik dolaşmış son­

rada Türkistan ahvaline dair kitap yazmış müelliflerin yazdıkları ki­ taplar bile bu misillü terehuhat ile memlüdurlar.Vakia bizde nice er­ kekler hassaten jriüjtyjtitjua rücüliyetten sakıt edilir lâkin bu ta­ bir müellifin hadım ağlarının yerine koymasını rey ettiği zevat hak­ kında kullandığı ibarei mecaciye üzeredir.Filhakika bu itibarca bütün türkistan ahalisi hadım ağnn e r i d i r . .

Referanslar

Benzer Belgeler

Kıt olan doğal kaynakların bilinçsiz bir şekilde tüketimi ve doğanın tahrip edilmesi ülkeleri doğrudan ve dolaylı olarak tehdit etmektedir. Çevre kirliliği problemi

萬芳醫院白冠壬副院長及陳威達總醫師分獲台北市醫師公會「第 20 屆杏林 獎」 、 「第 1 屆住院醫師杏林獎」 ,謝瀛華醫師執行長榮獲 101

記者 周文凱/台北報導

Benliğiyle ilişki kuran insan Tanrı’ya karşı olan sorumluluğunu yerine getireceği için benliğini oluşturamamanın günahı olarak ortaya çıkan umutsuzluk ortadan

萬芳醫院皮膚科楊庭驊醫師榮獲「第 9 屆臺灣服務業大評鑑服務尖兵個人獎」 由《工商時報》主辦的第 9 屆「臺灣服務業大評鑑」於 2020 年

篦麻子 ®油 Castor oil 藥品成分名:Castor oil 藥品外觀:黃色黏稠性之液體。 作用

While hyperintensity is seen in medial thalamic and periacuaductal gray matter on T2 and FLAIR sequences of cranial Magnetic Resonance Imaging (MRI) in acute cases, atrophy

Background/aim: The aim of this study was to evaluate and determine the relationships (if any) among pain, depression levels, fatigue, sleep quality, and quality of life in