Şahin A L P A Y - Nilüfer K U Y A Ş Fax: (212) 505 62 55
entellektüel bakış
İsveç’te “Edebiyat ve Özgürlük” ödülü alan
Yaşar Kemal’e
saygı
YAŞAR
Kemal, insani olan her şeye
düşman bu çılgın çağın insan
onurunu ayaklar altına alan
kötülüklerine karşı direndi. Altmış
yılda yazılan otuz romanıyla insanın
doğasındaki o iyi cevheri savundu.
Ama sürekli tüm çağlan, tüm gelenekleri çok yo ğun duyarak, yaşayarak, onlan yarattığı yapıta sindirerek, kendi yapıünı onların bir devamı hali ne getirerek yazdı.
Kemal’in tüm romanlannda Homeros’un görül mez gölgesi, izleri vardır. “İnce Memed”, Çukuro- valı bir Odysseus’tur. “Kimsecik” üçlemesindeki çocuk Mustafa’nın korkusu, hezeyanlan, çaresizli ği Gılgamış'm aynısıdır. Ve İnce Memed bir Ody sseus olduğu kadar bugüne uyarlanmış bir Don Kişot'tur da.
Evet, Yaşar Kemal, yeni bir roman dili ve gelene ğini yaratırken bir Hugo, Balzac, Strindberg ya da Lagerlöf ün roman geleneğinden yoksundu. Ama tüm bunlara da kaynaklık eden, kendi coğrafyası na ait, ana membaya sahipti.
Kemal, kana kana, sürekli o kaynaktan içti ve o kaynağı çağma, zamanının okuyucusuna da taşı-dı.
İsveç’te ifade ve düşünce özgürlüğünü savunmak
için, 1 9 75 ’de kurulan Kenne Fants Vakfı’nın geleneksel Özgürlük Ödülü,
bu yıl Yaşar Kemal’e verildi. Bu ödül daha önce Simone Veil (1 9 7 7 ), Lech VVaiesa (1 9 82 ), Gunther
VValraff (1 9 8 4 ), Andre Brink (1 9 89 ) ve Teslime Nesrin (1 9 95) gibi kişilere
verilmişti. Bu yılki ödülün gerekçesi,
Yaşar Kemal'in “Ömrü boyunca siyasi haksızlık ve
baskıya karşı tavır alması, demokrasi için mücadele etmesi.” Yarın (1 6 Nisan)
düzenlenecek ödül töreninde, Yaşar Kemal
“Edebiyat ve yerel kültürler” başlıklı bir
konuşma yapacak. İsveç’te yaşayan yazar Mehmed Uzun’un törende yapacağı “Kemal’e saygı”
konuşmasını, yazarın izniyle, kısaltarak
yayınlıyoruz.
Mehmed UZUN
Y
aşar Kemal vicdanın sesine, hoşgörünün nefesine en fazla ihtiyaç duyan çağımızın iyi bir temsilcisi, güçlü bir yazan. Çağımıza bir vahşet çağı, çılgın bir çağ diyenler haksız değil. Bir düşünün, sö mürgecilik, iki dünya savaşı, sayılamayacak kadar çok kanlı bölgesel savaş, sayılamayacak kadar çok diktatör, çılgın totaliter önder, baskıcı, zorba re jimler... Hepsi de insana, insanoğluna, doğayakarşı. Kemal, bu çılgın çağın çocuğu.
Kemal, insani olan her şeye düşman bu çılgın çağın insan onurunu ayaklar altına alan kötülük lerine karşı direndi. Altmış yılda yarattığı otuz ro manıyla insanın doğasındaki o iyi cevheri savun du.
Artık o çok aşınmış, içeriğinden boşaltılmış “ça ğından ve zamanından sorumlu bir yazar” deyimi ni şimdi yine kullanmak zorundayım. Böyle bir so rumluluk nasıl, neyle oluşuyor? Elbette, her şey den önce emekle, emeğin ördüğü, yarattığı yapıtla.
Ancak en az bunun kadar önemli başka bir şey de var: Tüm zamanlan, tüm çağlan bilmek, o e- mekle yaratılan yapıtı tüm zamanlann, tüm çağla- nn hamuruyla yoğurmak. Eliot’un deyimiyle, tüm tarihi, tüm geçmiş çağlan kendi çağının yaşayan bir öğesi haline getirmek... İşte ustalık! Bunun ör neği mi? İşte Yaşar Kemal.
Kemal hiçbir zaman tarihi ya da belgesel roman lar yazmadı. Bunlann insanı ve yaratıcılığını sınır landırdığını düşünerek, hep çağını, zamanını, ede bi kurguyla yazdı.
Kemal, tutkuyla hep çıraklardan ve ustalardan söz etmeyi seviyor. Kemal'e göre, edebiyat, edebi dünya ve edebi uğraş, tümüyle bir usta ve çırak i- lişkisine bağlıdır. Hiçbir şey kendiliğinden başla maz, her şey, emekle, çabayla, öğrenilir, daha ön ce varolanın üzerine kurulur.
Yaşar Kemal, iyi bir çırak olmasını bilen bir us tadır.
Kemal’in ‘anti - kahramanları’
Kemal'in neredeyse "anti - kahraman” olan ro man kahramanlan, ustalann tüm özellikleriyle o- luşmuş kahramanlardır. Bunlar, Kemal’in çok se verek kullandığı terimlerle söyleyecek olursam, sı kışmış, direnmeye mecbur insanlardır.
Kemal’in yapıtlannda direnişin yarattığı bir ya şam sevinci, her şeye karşın yaşamanın, yaşamış olmanın mutluluğu vardır.
Kemal'in kahramanları hiçbir zaman durağan değildir. Anlatımındaki hız gibi, kahramanlan da hep hareket halindedir, hep zorlu yolculuklara ya çıkmak ya da bu yolculuklan bitirmek üzeredirler: her zaman kimi korkular, tedirginlikler, kuşkular peşlerindedir: her zaman tutkulu, sevdalıdırlar, a- maç bildikleri, hedef gördükleri şeylerin peşinde dirler.
Kemal, “Ben aydınlığın yazanyım, sevincin tür- küsüyüm” derken haksız değil. Bu bir abartı da değil. Çünkü Kemal’in yapıdan okunduğunda, bunların insana ilişkin aydınlık bir umut ve se vinçli bir ruhla yazıldıklan görülecektir.
Yaşar Kemal: aydınlık ve sevinçle dolu canlı bir kahkaha.