• Sonuç bulunamadı

Meşrutiyet zamanları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Meşrutiyet zamanları"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

» A T F A ! >

T T - 5 & 5 */ ¿ ^

Gevmiş Zaman Fıkralar t

M e ş r u t i y e t

z a m a n l a r ı

r 1 V AZ AN ! “ “ “ ■ — — —

Abdülhak Şinasi Hisar

ARANAN HÜRRİYET

İlk Harbi Umumi zamanında Bü- yükadada İttihat ve Terakki mer­ kezi umumisi azasından Ziya Gök- alp bir gün çamlar arasında te­ lâşla dolaşıyor ve müessir bir ses. le: «Hürriyet!... Hürriyeti...» diye haykırıyor, bazan da, «Hürriyeti Nerdesin?» diye soruyormuş. Bunu gören bir genç filozofun felsefî bir buhrana tutulduğunu sanmış. Kim b ilir acaba ne türlü bir hürriyet arıyor? Diye düşünmüş. Fakat az zamanda bir hayal sukutuna uğra­ mış. Feylesofun bu esnada çamlar arasında bulamadığından telâş et­ tiğ i ve çağırdığı ideal bir hürriyet değil, sadece ismi Hürriyet olan genç kızıvmış.

YEMİNLERLE EDİLEN

MÜNAKAŞA

B ir hayli dalgın olan Hüseyin Danişle pek dağınık olan Rıza Tev- fik Zerdüşt = Zarathustra hakkın­ da meşhur münakaşaları ömürdü. İkisi de iddialarını aynı bir mü­ ellifin aynı isimli bir kitabiyle istişhad ediyorlar, ikisinin de zik­ rettikleri cümleler birbirlerine te. vafuk etmiyor ve onlar bu kitabı tah rif ettiklerini yem inlerle iddia ediyorlardı. Nihayet hakeme mü­ racaatları kararlaştırıldı. İkisinin de birbirini red ve inkâr etmek üzere yâd ettikleri M üellifinin ay­ nı eserinin fakat ayrı birer tab’ma istinad ettikleri, bu yeni tab'mda kitaptaki tahayyüllerin m üellif ta rafından yapılmış olduğu görüldü. İkisi de iddialarının haklı oldukla­ rına tefahür ettiler.

RIZA TEVFİK VE

İSTİKRAZI DAHİLİ

Zavallı Maliye Nazırı Cavid Bey Mâliyedeki büyük odasında mem­ leketin bütün münevverlerin: da­ vetle kendilerine tantanalı bir nu­ tuk söyliyerek m illeti istikrazı da­ hilî satın almaya teşvik için mu­ allimlerin ders vermelerine, mu­ harrirlerin makaleler yazmalarına hatiplerin konferanslar vermeleri­ ne, m üelliflerin risaleler neşretme­ lerine kıymet veriyor, herkes için şahsî bir menfaat olduğunu izah ediyordu. Bunun üzerine İstanbuı- da galiba Ferah Tiyatrosunda bir m üs amere tertip olundu. Herke* bu fikri anlatmak için ne bilirse söylediler. Sahneye Rıza Tevfik geldi. Bu fikre iltihak ile başıadı. Sonra bir hikâye anlattı. Bir vur­ gun yapmaya karar veren yeni bir vali önüne çağrılan ahaliyi pence­ resinden baktırarak bahçedeki bağ­ lı duran bir hayvanın ne olduğu­ nu sorar, bir buzağı diyenleri ke­ çi demediler diye ve keçidir diyen­ leri. buzağı demediler diye tevkif ettirirmiş. Yahudiler gelince ,Bu ne keçidir, ne de buzağıdır. D.u AL lahın bir belâsıdır. Bizim vereceği­ miz ne ise bildirin de hapse git­

meden evvel ödeyelim !» demişler. «İşte siz de bunu anlarsınız ya, hepiniz istikraz-ı dahilî alacaksı­ n ız !» deyince herkes kahkahalarla gülüşmeye başladı, müsamere tam bir cümbüş halinde dağıldı, İttin a t ve Terakki azasının ona karşı öfke­ lenmeye en haklı oldukları bir gündü.

BUNDAN MI İBARETTİR

Fazıl Ahmed kendisine S’azı ve imzası İçin verilen bir deftere İt­ tih at ve Terakkinin pek hoşuna git miyeceği bazı hatıralar yazmış. Bu defter yazı ve imzası İçin Hüseyin Cahide verilince o da Fazıl Ahine- din satırları altına: «Nice yıllar devam eden bir refakatin hatırası bundan mı ibarettir?» cümlesini yazmış. Bu defter tekrar Fazıl Ahmede gösterilince o da Hüseyin Cahidin cümlesine: «Bunlardan ibaret değildir efen dim i» diye ilâ­ ve etmiş.

EDİBENİN BİR CÜMLESİ

Halide Edip Hanım ilk kocası Salih Zeki Beye «Seviyye T a lip » romanını verirken «Hocam ve kocam Salih Zekiye» cümlesini yazmış. Sonra karı koca ayrılmış­ lar. Halide Hanım başkasiyle ev­ lenmiş. Bu kitap da ortadan kay­ bolmuş. Salih Zeki bir gün Doktor Kadri Raşit Paşaya bu güzel dedi- kaşlı kitabını bulamadığını söyle­ miş. O da, bunu Halide Hanıma bil­ dirince, bu eski güzel cümlesini nis yandan kurtarmak için bir Seviye Talip kitabı üstüne bir dalıa »H o­ cam ve kocam Salih Zekiye» diye yazmış, Kadri Raşit P ^ a vasıtasiy- le sabık kocasına gömiermiş

LÜTFEN YİYEBİLİRLER!

Doktor Süleyman Numan Paşa­ nın iyi bir doktor olmak şöhreti vardı." İttihatçılar arasında o ka­ dar politikacı olmuştu ki, artık doktor değil saray adamı sayılabi­ lirdi. Meşhur Kütüphane sahibi Halis Efendiye, muayene ettirildik­ ten sonra, oğlu Reşat Halis’e gön­ derdiği mektupta «Pederiniz bü­ tün arzu ettikleri yemeklerden lut fen yiyebilirler!» diye yazdığını görmüştüm.

MÜNKİR NEKİR NERDE?

Muharrirlerin en ihtiyarı onındi- ği için kendisine Şeyhülmuharririn denilen Mahmut Sadık son derece mantık taraftarıydı, üzün boylu m antıkî yazılarında daima nice bir takım ahkâm çıkarırdı. Köprüden denize düştüğü bir gün kendisi evvelâ öldüğüne kanaat getirmiş. Onu bir İngiliz Şilebinde denizden kurtardıktan sonra, ısınsın diye vapurun kazan dairesine götürmüş ier. Gözlerinin ilk açılışındaki ruh haletini bana anlatmıştı. Kendini büyük bir ateşin önünde bulunca Cehennemde okluğunu sânmış. Ce zasını hakli buluyor, ancak usu­ lüne itiraz ediyormuş. «Evet. Ce. hennemlik olduğumda Iıiç şüphe yok, fakat Münkir - Nekir neden usulen bana gelmedi? Beni niçin isticvap etmedi? Ahrette de mi is­ tibdat?» diye m antıkî tenkidleri. ııin silsilesine başlamış.

TATLI BİR SÖĞÜŞ

Şair Eşı-efe bazı şiirlerine Hüse. yin Siretiıı ettiği itirazları naklet­ mişler. O da:

«Cenab-ı mîr-i Sıret tatlı dilden bir söğüş ister!»

«Ceuab.ı mir i Sîret tatlı dilden bir söğüş ister!» diye cevap vermiş.

VECİZE MISRALARI

Serveti Fünun'un bir nüshasında Hüseyin Siretin bazı vecizeleri bi­ rer mısra halinde yazılmıştı. Anla­ şılıyordu ki mensur cümleler yeri­ ne vecizeleri birer mısra halinde yazılmaları dalıa tesirli oluyormuş. Meselâ şu mısra:

«Nâdan elinde şimdi perişan ki­ tabım ız!»

HANGİ REŞAT NURİ

Soyadlarımızı kullanmadan ön­ ce daha Darago olmayan Reşad Nu. ri. Fransızca güzel yazılar neşreder miş; daha Güntekin olmayan Re­ şad Nuri de Türkçe güzel yazılar neşredermiş. Fakat o günün birin­ de görmüş ki. bu Fransızca yazan Reşad Nuri türkçe yazılar da yaz­ maya başlamış, bundan hiç mem­ nun olmayarak «Took, bu iş olma­ dı. bu yazılara devam ederse ben de Fransızca yazılar yazar ye onla­ rı da Reşad Nuri diye im zalarım!» demiş.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

', 'Market bizi felaketten kurtarmak şöyle dursun zenginleri geleceğin kurbanlarından korumak üzere kaleler kurmakla meşgul._u aralar piyasalardan gelen kötü haberlerden

Daha sonra içeri alınmayan kamera ve çakmak gibi eşyalarımızı bıraktığı- mız dükkâna uğrayarak -tabii gene biraz alışverişten sonra- otelimize geri... Ben

Film kurgusu ise sinemayla can bulmuştur ve karşılığında da sinemayı canlandırmıştır (Dmytryk, 2003, 120). Asiltürk’e göre sinemanın bir “sanat” olarak

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), AKP hükümetini Ilısu Barajı'nın suları altına kalacak Hasankeyf'te, kültürel mirasın korunması için alınan veya alınması

Bu alanda tavuk tüyü lifi kullanılacak olursa toplamda kulla- nılan ağaç hamurunun % 25 gibi yüksek bir oranı atık olarak düşünülen tavuk tüyünden karşılanabi- lir..

Jak Kamhi’nin eşi Tüli Kamhi, Emine Resa Görey, Mısır’da yaşayan kızkardeşinin oğlu Tawhid Hilal, doktoru Müfit Ekdal, eski avukatı ve yeğeni Alinur Türetken, ile*

Akut Brusellozlu Hastalarda Akut Faz Reaktanlarının Düzeyi Levels of Acute Phase Reactants in Patients with Acute Brucellosis.. Mehmet Uluğ 1 , Nuray Can-Uluğ 2 , Şehabettin

Ahmet Oktay, Demir özlü, Hilmi Yavuz, İsmet Ay’ın katılacakları, Cüneyt Türel ile Gülsen Tuncer’in Cansever’den şiirler okuyacakları gecede Defne İlgaz