!
i İ
t í
\Abdiilâziz’in 1876 ilkbaharı sonlarında hal’iyle Dolnıabahçıi - nin Veliaht dairesinden asıl padn şah sarayına geçen kadınlardan dördü, «Kadınefendi» payesini ih raz ediyorlardı. Fevkalâde leced- dütperver bilinen ve hattâ İngil tere Kraliçesi Victoria tarafından damat edilmesi istenmesi hakkın- daki efsaneler tertip edilmiş bulu nan yeni padişah V. Maırad husu sî hayatında babasıyla ctedlerinden hiç de farklı bir hayatla, yetişmiş
olabildikleri halde V. Murad’m.’ dört kadın efendisinden ancak so-j nuneıı Çıragan mahpusluğu yılla rında genç yaşında ölecekti, diğer-j Icri ise Cumhuriyet devrine erişe-' çeklerdi. Ve bunlardan biri Başka- dını, insan ömrünün son haddine'1 vararak ancak 101 yaşında olduğu halde ölmekle en büyük Alman şairi Goethe'nin ifadesiyle muva fakat edecekti.
Mevhibe Başkadın kendisini gör müş olanlardan bizzat duyduğuma göre, kara kaş ve gö/.lii uzun boy lu' bir kadınmış. Gota salnamesi ve doğum yılı olarak 1835 raka mını verdiğine göre Sultan Mıı- rad'dan beş yaş büyük olması 1936 da öldüğüne göre dediğim gibi tam 101 sene yaşamış olma sı icap eder.
Gota’nın verdiği doğum yıh ra kamında mübalâğa olmayıp ken disinin V. Murad’dan büyük ol duğunu, Saray mensuplarından
ha-S7\
yalla planlar da söylemektedirler Cariyelerin lerkipli ve aeaip şekil lerde^ şatafatlı isimleı iıçi taşımayıp Abdülmecid’m ilk doğan vc ancak *İÇ ay yaşanvış bulunan ilk çoçu- ı.£U Mevhibe Sultan'ın ismini almış
Nalı i t Sı
bufemması da kayda ve dikkate lâydttır. Sultan Müradbn henüz Veliahd da olmadığı sıralarda ya ni, .Abdlilmecid'in tahtta bulundu ğu demlerde haremi olan Mevhibe Başfcadınm evlâdı dünyaya gelme miş ve Kühtandil ile genç kocası nın iltifatlarını paylaşmağa mec bur olduktan sonra da Şayan ka dın adetâ tek zevce mekiini ihraz I ederek kendisi tamamen metruk vaziyete düşmüş. Buna rağmen kı demin imtiyazlarına sahip kalarak üç kadının evlâtları ve bilinin bir şehzadesi olduğu halde başkadtu-
---lığı kendilerine kaptırmamış. V. Mıııad’ııı Çırağan sarayında geçir diği 28 yılın ortalarına doğru va lidesi Şevkefza'nın ölümünden iti baren de bütün idare ve kuman da kaynanasından kendisine intikal z a n : " ^
İ
x| Orik
etmiş ve Yıldız Sarayına o mııha-l tap olmuş.. Sultan Murad büyük
Çırağan'dan bugün halâ mevcut ve mamur olup okul olarak kulla nılan 11 nci daireye Şayan Kadın la birlikte geçtiği halde kendisi asıl Çırağanda ■ kalıp heışeyi ora dan idare etmiş. Mahlü Padişahın 1904 te ölümünde de sureti sayın1 Uzunçarşılı tarafından neşredil miş bir arize ile keyfiyeti Sultan Hamid e arzederkeh bütün mücev heratı ve kıymetli eşyayı bir odaya I kilitleyerek anahtarım Yıldız'dan gelen Müsahip Cevher ağa
vasıta-jÛ t
s /
| siyle PaUi.şah'a takdim etmiş ve Sultan Hamid’in anahtarı iade et mesi ve emri üzerine mal varisler arasında taksim edilmiş.
Mevhibe Başkadm mükemmel okuyup yazdığı gibi bir nebze Fransızca’ya da vakıfmış. Uzun mahpusluk devresinde dışarıya hem de Latin harfleriyle mektuplar uçurduğunu ve bunlardan birkaçı nın halen Arşiv Umum Müdürlüğü evrakı arasında bulunduğunu son devirleri en iyi bilen ve dikkatle ineeliyen bir tarihçimizden yâni sayın Halûk Şehsüvaroğlu’ndan geçen gün duydum. Başkadm ter zilikte de mahir olup Sarayın git tikçe eskiyen perdelerini tamir et- ı mekle meşgul olmakla kalmaz, hattâ Sultan Murad’ın bütün el biselerini o biçip dikermiş.
II. Meşrutiyeti müteakip Çıra- ğan’ın Sultan Murad’m tek şehza desi Selâhattin efendiyle kadınları tarafından işgal edilmekte devam edecek olan kısmından ayrılan ve söylendiğine göre onlarla hemen hemen bütün müıi»sebatı kesen* Mevhibe Başkadm uzun yıllar - aşağı yukarı 30 yıllık bir müd det - Şişlide Bulgar çarşısındaki evinde, birkaç eski cariye ile yaşa mış ve Sultan Murad'ın son ölen kadını o olmuştur. Hemen hemen i'lümüne kadar da zekâ ve şuuru na sahip kalmış bulunduğu söylen diğine göre Osmanoğulları tarihiy le ve yakın tarilıimjzlc , alâkalan- Iiıakta geç kaldığına kendisiyle gö- i'iişiip bilhassa V. Mıırad’ın lıasta- 1 iğiyle Çırağan sarayındaki hayatı hakkında öğrenebileceğim nice mü him şeyleri öğrenemediğime esef ediyorum. *
/
y/
7
%
i m
¿y z k £ _
■
T
... -
.... —
-< 0 /¿ye fj-A
' I f l
|
/& rz ¿¿/c
j
---- X— — "**
D olm abahçenin Padişah saray ı na onunig.. birlikte genç,' güzel ve pürsaadet geldikten sonra bir gün, ansızın, kupa arab ala ra bindirilip ve m uhafızlarla kuşatılıp Ç ırağan Sarayına gö türülen öteki zevcelere tahafs « in e e g iz . _
V. M uradın ikinci harem i B üftarıdil Kadın, tek şehzadesi ve ilk çocuğu Salâhattin Efen dinin annesidir. Aynı zamanda —ve bir kaç yakınından bizzat duym uş bulunduğum a göre— boyu bosu ve edasiyle âdeta bir İm paratoriçe m anzarası arz ettiğinden, yâni fevkalâde gös terişli bir kadın olduğundan, bütün ortaklarını gölgede bı - rakm ış olması âkla gelirse de keyfiyet öyle olmamış, ve Riif- tarıdil, M evhibe Başkadını ta kiben ve henüz V. Murad y ir mi yaşlarında iken zeveelik pa yesini ihraz ettikten ve S alâ h a ttin Efendiyi dünyaya getir dikten bir kaç yıl sonra, en se vilen zevce payesini yeni bir i cariye, yâni 1876 da üçüncü ka diriliği Şayan K adın ihraz et - miş.
Belki bundan dolayı da Rüf- tarıd il K adın Yıldız Sarayına karşı düşman bir tav ır ta k ın mamış, hattâ, S ultan Muradın
ölüm ünden sonra, Çırağanı Yı diz P ark ın a bağlayan yolu aşa rak, yanında oğlunun gelinlik çağma erişmiş fakat: Sullar Hamidce daha geiin edilmemi; kızları, Abdiilham idin sarayım m isafir gelir ve V. .Muradın
lıafidelerj Sultan Ham ıdin he nüz gelin olmamış üç kızıyla p a rk ta ve su n ’î gölde dolaşır lar, m usikî seansları y ap arlar mış. İkinci M eşrutiyet devrin de, Sultan Reşadın son zam an larında, V eliaht Yusuf İzzettin Efendinin afiyet bulamıyacağı anlaşılıp S ultan V ahidettinin hüküm darlığı da asla arzu e- dilm iyerek sırada üçüncü gelen S alâhattin Efendinin Veliahtli- ği tasavvur edilirken, bu İm paratoriçe m anzaralı denen R üftarıdil K adın da Valde Sul- 1 tanlık rü y aları görmüş, bu h a -|
| yal de Salâhattin Efendinin 1915 de ve âni bir ölümle ve- fatı sebebiyle gerçekleşeme- ı inişti)'.
R üftarıdilin İstanbulda ölü mü 1935 de, yâni M evhibe Baş- kadınm ölüm ünde nbir vıl ön ce ve kır saçlı oğlunun ölüm ün den 20 yıl sonradır ki, bu iti- .barla o da hem eı\ hem en ilk i
ortağı k ad ar m uam m er olmuş dem ektir. . . .
Ali Suavi ile adamları V. Murad’ı d ışa rı çıkarmak üzere iken Beşiktaş muhafızı H aşan Paşanın sopasiyle Ali Suavi yere serilip adam ları arasında bozgun belirince, belki V. Murad’ı dualarla dışarı göndere cek annesiyle öteki kadınlar kendisini peıı- ceresiz bir odaya sürüklemişler. Mevsuk bir kaynaktan duyduğuma göre bu kadın lardan biri, tek şehzadesinin annesi olup cumhuriyet devrini de idralç eden R üftarı- dil kadınmış. Uzun boylu ve pek güçiü kuvvetli olan bu kadınefendi o sırada sakıt padişahı sürüklemeğe çalışanlardan b iri ni bir tek tokatla yere serdiği için de bu
nu uııutamayan Sultan Murad kendisiyle daima “— Bizim kadın pehlivandır!” diye şakalaşırmrş...
X
\
V. M uradın on hassas ve m ü nevver kızı Fobime Sultanın annesi olup II. A bdülham id devrinde, Çırağan m ahpesinde ve genç yaşında verem den ö - len dördüncü M eyliservet K a dın ise, şehirli ve iyi b ir aileye m ensup bulunm ası itibariyle saraya girişi ve — velev ki bu üç ay sürm üş bulunsun — Ka- dınefendiliği, âdeta bir rom an mevzuu olmağa lâyık bir h ik â yedir.
.. en çok hatırlamaları icap eden kimselerin de hafızalarında ismini şimdi bu lup bildiremedikleri bir valinin, pek muhtemel ki, bir vezirin bal- dr.ı imiş. Hemşiresi. galibi ihti malle ablası olmak icabetten - bu adı hıfzedilmemiş - vali haremiyle birlikte, ve Abdiilaziz devri son larında, Sahan Mecidin ikinci kı zı Refia Sultanın Ortaköyde, Def terdar burnundaki sarayına misa fir gelmiş ve Sultan Mecit zama nındaki büyük malî buhranın se beplerinden birini teşkil etmiş olan bu sarayın debdebe ve ihtişamına o derecede hayran kalmış ki, alı- konmasını âdeta ağlıyarak rica et miş. Usule tamamen mugayir ol makla beraber. Refia Sultan bu ricayı reddetmemiş ve asıl ismini bilmediğim küçük hanım. saray halkı arasına karışıp İni cariye ismini almış. Az sonra yakışıklı ve alafranga mizaçlı veliaht Mn- rad efendi hemşiresini ziyarete gel miş ve sarayın cariyelcrindcn mü teşekkil orkestrası dans havaları çalmağa bağlıyarak şehzade, tan- zinıattan beri esen alafrangalık hayasına göre yetiştirilmiş cariye lerle dansa hazırlanmış. İşle Mey lise rvet bu sırada gözüne ilişmiş ve kendisini çok beğendiği için üs; üste lıep onunla dans etmiş. Giderken de, bu kızı kendisine vermesini, küçüğü, Sultan Reşad’ın
ise ö/ ablası bulunan Refia Sul tandan islemiş. Halbuki, Refia Stılian, biraderine takdim etmek üzere bir başka cariye’yetiştirmiş, okutup terbiye, ettirmiş ve bu ca riye Meyliservetin mazhar olduğu
iltifatı melııl ve mahzun seyıeyle- miş. Refia Sultanın şefaatine rağ men, müstakbel V. Murad rikkate gelmiyerek Meyliservcti istemekte ısrar edince, valinin baldızı veli- ahde takdim edilmiş ve Abdüla- zizin halliyle V. Muradın ciilû- sundan bir yıl evvel de tek çocu ğu olan Fehimc Sultanı dünyaya getirmiş. Hu cülusu hemen takip eden Çırağan sarayındaki mahbu- siyet yıllarında, bu saray hayatı sevdasından dolayı pek acı bir piş manlık duymuş mu, -yoksa mahlu padişaha karşı aşkını mahbıısiyc- ti. mahrumiyeti ve ihanetleri hep hiçe saydırmış mı, bilmiyorum. Muhakkak olr t şey, Meyliseıvet kadının heri in »ençlik çağında ve kızı 13 yaşındı, iken çırağan nıalı- besirıde veremden ölmüş bulundu ğudur ve Sultan Muradın hayatın da ölmüş tek haremi kendisidir.
Bu suretle de. Sultan Muradın dört kadın efendisi iiçe inmişleri
■afua. kadın efendilik bir padişahın ' saltanatı sırasında ihraz, edilen bir paye olduğu için Çırağan sarayın da birbirini takiben iki kız evladı - Osmanlı tarihinde' mahluğ bir padişahtan dünyaya gelmiş tek ev- lâtlı olan iki kızı bulunmasına
—-rağmen - İkbal Resan hanım, ka- I din efendiliğe yükselememiş.
I S arışın, orta boylu ve tıknaz d e n e n ^ a y a n K adın, S ultan Ha L midin sevgili kızı Naım e S u l tanın kocası Gazi Osm anpaşa- i Zade K em alettin Paşa ile \ e S u ltan H am idi gazaba g e ır - I m ek için m uaşakasıyle meşhu
olan Hatice S ultanın annesidir. Sultan M uradı pek buyuk bu
din zaten alkolle harap asabı nın tam am en perişan olmasına sebebiyet vermiş, cülusla onu takip eden olayların heyecanı na dayanam am asında m üessir olmuşmuş. S ultan M uradın Ve- liahd-i S altanat sıfatiyle ve Abdülâzizle birlik te A vrupa se yahati de bu sevdanın pek a- levli zam anlarına tesadüf e tti ğinden, ayrılık gerek m üstak bel V. M urad için, gerek bu sevdalı zevce için pek güç ol m uş imiş.
V: Murad Cırağan S a ra y ın daki m ahpusluk yıllarını he m en hem en m ünhasıran bu ka dının yanında geçirmiş, ölümü de onun asıl saraydan b ir b ah çe ile ayrılan ve ilk yazıda ç e diğim gibi şim di okul olan ikin ei binadaki dairesinde vaki ol m uştur. Şayan K adın, C um hu riy etin ilk yıllarına, 1929 a te sadüf eden ölüm üne kadar — H üküm etin m ürüvveti eseri olarak — bu binada, bir kere bahçeye çıkm ıyarak, ayağı top rağa değm iyerek, tıpkı sevgili si, yâni V. Murad gibi m ahpus halinde, yaşam akta devam ve inad etm iştir.
Bu Uçsan hanım da» kısa
boy-X. "->ş
İn, şişmanca, güzellik ve zekâ iti bariyle basil olııp V. Muradın val- desi Sevkefza'mıı cariycsi imiş, Geçirdiği ve o kadar müştakı bu lunduğu tahtına mal olmuş aklî hastalıktan sonra V. Muradın ev lâdı dünyaya gelmesine imkân bu Ilınmadığını düşmanların iddia et liklerini dııyan haris Valde Stil-1 ran, aksini ishal eınıek tizere o j tarihte fevkalâde genç olan Resan hanımın bu körpeliğine güvenmiş ve kendisini oğlunun iltifatına arz etmiş imiş. Hâttâ ilk' önce Sultan Murat hediyesini kahııl etmekte nazlanınca, «— Analık hakkımı helâl etmem!» diye adeta tehdit ederek Resan hanımın «iltifata mazhariyetini» temin etmiş imiş. Resan hanımın da ikinci meşru tiyetin ikinci yılında, hayatta
ka-*
Buna mukabil, kendisinin eski bir Rrmcııi ailesinin pek giizel bir kı ziyle veliahdliği sırasında hayli siiren bir gönül macerası mevcut olup hattâ bu macera neticesinde A... Bey ismiyle anılmış bir de erkek çocuğu dünyaya geldiği kuvvetle iddia edilmiştir. İlâve c- deyim ki, bu macera yetmiş, sek sen sene evvelki İslanbıılda dillere destan imiş. Nitekim, 93 harbinde kısa bir müddet sonra baham Sırrı bey merhum babasının memuriyet lerle dolaştığı doğu illerinden tah silini ikmal için İstanbıtla gelerek Mülkiye mektebinde okurken Be- yoğluna kaçamak suretiyle ilk çı kışında, hu ermeni ailesinin bü yük caddede hâlâ mevcut olan ko nağının ikinci katının - kafesi pek uzun yıllar inik kalmış - bu pence re kendisine gösterilmiş: Malıhus padişahın veliahdlık yıllarında bu konağı sık sık Ziyaret ederek hu kafes ardında otıımıuş ve cadde den gelip geçenleri seyretmiş bu lunduğu anlatılmış.
Aldanmıyorsam, bilâhare Bâlâ ricalinden bir Türke varan bu ka dınla Cumhuriyet devrini idrak den oğlu A... beyden ileride bir gün bahsetmek ümidindeyim.