• Sonuç bulunamadı

Cezzâr Ahmed Paşa (Ö. 1804) Hakkında Bir Takrîr Münasebetiyle Suriye'de İktidar Oyunları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Cezzâr Ahmed Paşa (Ö. 1804) Hakkında Bir Takrîr Münasebetiyle Suriye'de İktidar Oyunları"

Copied!
44
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CEZZAR AHMED PA~A (O. 1804) HAKK~NDA

B~R TAKR~R MUNASEBET~YLE SURIYE'DE

IKTIDAR OYUNLAR~~

SELDA GÜNER*

I- Kölemenlikten Pa~al~~a Sergüze~t-i Cezzar Ahmed Pa~a

a. Bo~nak'tan Cezzar'a Ahmet Bey'in M~s~r Hikâyesi

Temmuz 1798'de Napoleon Bonaparte ~skenderiye'yi ele geçirip, ~ubat I 799'da Yafa'daki Osmanl~~ garnizonuna sald~rd~~~nda Akkâ garnizon kumandan~, bazen Sayda, bazen de hem Sayda hem de ~am vâlisi olarak görev yapan Cezzâr Ahmed Pa~a'yd~l. Cezzâr Ahmed Pa~a gerek popüler imgede ve gerekse Osmanl~~ tarih yaz~m~nda bilhassa Akkâ müdafiidir2. Ancak Cezzar Ahmet için kullan~lan bu s~fatm hareketli bir evveliyat~~ vard~r.

Cezzâr Ahmed Pa~a'n~n Osmanl~~ Arap co~rafyas~yla tan~~mas~, Bosna vâlisi Hekimzâde Ali Pa~a'n~n hizmetine girerek 1756 senesinde M~s~r'a gelmesiyle ba~lar. M~s~r Memlûk gruplan aras~ndaki kronik siyasi nüfuz mücadelesine dâhil olur' ve M~s~rldar aralar~na yeni kadan üyeye "Bo~nak" lakab~~ verirler. Bo~nak Ahmed Bey, Yrd. Doç. Dr. Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Ankara/TÜRKIYE, sguner@hacettepe.edu.tr

Cezzâr Ahmed Pa~a'n~n ~am Vallli~inin birinci dönemi ~ubat 1785-Kas~m 1786, ikinci dönemi Ekim 1790-Aral~k 1795, üçüncü dönemi 1799-1800, dördüncü dönemi ise Eylül 1802- Nisan 1804 tarih-lerindedir. Cezzâr Ahmed Pa~a'n~n ~am vâlili~i hakk~nda aynnt~h bilgi için bkz. Linda Schatkowski-Schilcher, The Decline of Syrian Localism: The Damascene Notables 1785-1870, St. Antony's College, Oxford University 1978 (Yarnlanmam~~~ Doktora Tezi), s. 66-68

2 Bosna'da dünyaya gelen Cezzar Ahmed Pa~a'mn do~um tarihi hakk~nda 1720, 1722, 1735 y~lan zilcredilmektedir. Cezzar Ahmed Pa~a'n~n do~um tarihiyle ilgili tart~~malar için bkz. ~ehabettin Tekinda~, "Cezzar'm M~s~r'daki Hayat~~ Hakk~nda Bir Ara~t~rma", ~stanbul Üniversitesi Tarih Dergisi, (2011) s. 123-124, Kemal S. Salibi, "Al-Djazzâr Pasha", EP, s. 268

3 Bkz. Cezzâr Ahmed Pa~a, Ottoman Egypt in the Eighteenth Century 77~e N~z~lmnâme-i M~s~r of Cezzdr Ahmed Pasha, Ed. ve trans. Shaw, S. J. Harvard University Press, Cambridge 1962, s. 7, Feridun Emecen,

'Cezzar Ahmed Pa~a', TDV~A, C.7 (1993), s. 516, Virginia H. Aksan, Ku~at~bm~~ Bir imparatorluk Osmanl~~

Harpleri 1700-1870, çev. Gül Ç. Güven, Türkiye i~~ Bankas~~ Kültür Yaya-ilan, Istanbul 2010, s. 239,

Tekinda~, a.g.m., s. 124, aynca bkz. Jane Hathaway, "The Milita~y Household in Ottoman Egypt",

(2)

164 SELDA GÜNER

1758 senesinde Hac~~ olur; Emirii'l-hac Salih el-Kâsimi Hicaz'a giderken maiyetinde o da vard~r. Dönü~te Kahire ~eyhü'l-beledi Bulutkapan Ali Bey'in hanesinden Buhayre sancak beyi Abdullah Bey'in hizmetine girer4. Abdullah öldürülür ve M~s~r sultan' olmak gibi muhteris emeller besleyen Bulutkapan Ali Bey onu Buhayre (Bahire) sancak beyli~iyle ödüllendirir. Buhayre'de, Sancak beyi Bo~nak Ahmet, yeni bir un-van eclinin Cezzar yani deve kasab~! Zira Hunadi urban~~ ile yapt~~~~ cenklerde, isyan-alan develeriyle birlikte öldürmektedir5. Cezzar Ahmed'in sancak beyi olarak per-formans~, Bulutkapan Ali Bey'in on sekiz has Membilderine dahil etmesiyle taçlan~r

6. Ne var ki bölgede âdet oldu~u üzere ikbali zeval izler; Memlak beyleri aras~ndaki

kavgada kaybeden olarak Istanbul'a kaçar, Kahire'ye döndüyse de, eski hamisi Bulutkapan Ali Bey'in tazyikine u~rar, onun baslas~yla gitti~i Halep ve Hama yeni bir politik g-üzergah açar, M~s~r defteri kapan~r, Suriye serüveni ba~lar.

b. Cezzar Suriye'de

Fakat izledi~i taktik M~s~r'~~ daha do~rusu Osmanl~~ patrimonyalizmini tekrar canlandmr: Gözden dü~mü~~ bende, güç toplamak için, yeni hamiler ve patronlar arayacakt~r. Önce Suriye bölgesinin güçlü ailelerinden ~ihabo~ullarma7 s~~nur, daha sonra devlete kap~lamr, ~am muhaf~z~~ Osman Pa~a'n~n hizmetine girer. Ileride ay-~~nt~h olarak aç~klanacak' üzere, burada Zahir el-Omers'e kar~~~ yap~lan seferlere

4 Bkz. Mehmed Süreyya, Sicil-i Os~nad rahud Tezkire-i Me~dhir-i Osmd~ü»e, A. Aktan, A. Yuvali, M. Keskin Haz., C.1, Sebil Yay~nevi, Istanbul 1995, s.270, Abd al-Rahman al-Jabarti, Abd al-Rahman al-

jabarti's History of Egypt al-Athdrirl-Ta4im wal-Akhbar, Ed. Thomas Philipp, Moshe Perlmann, C.1,

Steiner, Stuttgart, 1994, s. 510-511,561-562

'Bat~l~~ kaynaklarda Cezzâr için "kasap" lakabuu ilk defa zikreden Lockroy olmu~tur. E. Lockroy, Ahmed k Boucher, Paris, 1888, s. 15, aynca blcz. ~ehabettin Tekinda~, "Cezzâr Ahmed Pa~a". ~A, C.3,

MEB, Istanbul (1945), s. 156, Tekinda~, "Cezzar'm M~s~r'daki Hayat~...", s. 125

6 Bkz: Emecen, a.g.m., s. 517, Tekinda~, "Cezzar'm M~s~r'daki Hayat~..., s. 126, ayr~ca blcz. Da-inci Crecelius, "Egypt in the Eighteenth Century", 77~e Cambridge Hiskry of Egypt, Ed. M. W. Daly, C.2, Cambridge University Press, Cambridge 1998, s. 78-79

7 Ben~l-~ihâblar 1173 ten 1860 kadar Lübnan Da~lan'~un bir k~sm~nda hüküm sürmü~köklü bir Dürzi ~eyin sülalesiclir. S~ras~yla merkez Hasbayya (1173-1613), sonra Ra~ayya (1613-1697), daha sonra ise Mâ'nlar'm yerine geçerek Dayrül-Kamer (1697-1807), bundan sonra da Beytü'd-Din (1807-1860)i yönet~ni~lerdir. Ba~lang~çta Sünni olan bu aile 1697 senesinde Dürzilerin liderli~ini üstlenmi~ti. 1768'de ise Dürzilikten Katolik-Mâ'rûnili~e geçmi~lerdi. Cebel-i Lübnan, 1697-1860 aras~nda prenslik (beylik) statüsünde iken, beni ~ihaplar Osmanl~~ sancak beyleriydiler. Bkz. Muhammad Adnan Bakhit, The

Otto-man Province of Da~~~~~scus in the SixteenthCentury, Librairie du Liban, Bein~t 1982, s. 180-181, Y~lmaz Oztuna, Devletler ve Hdnedanlar, Türkiye (1074-1990), C.2, T.C. Kültür ve Turizm Bakanl~~~~ Yay~nlar~, Ankara 2005,

ss. 510-511

8 1768 y~l~nda Osmanl~-Rus sava~~~ s~ras~nda Akkâ taraflarmda isyan eden Zâhir Ömer, Medine'den Safed taraflanna göç etmi~~ olan Zeydan isimli birinin torunu olup, babas~n~n ad~~ Omer'dir. Zâhir Ömer, Dürzi beyi olan Benû ~ihâb ailesinin nüffizu alt~nda bulunan Safed'de onlar taraf~ndan tayin edilmi~~ bir kaymakam olup, tedricen idari sahas~n~~ geni~leterek Akkâ, Sayda, Yafa, Hayfa, Ramle ve Nablus taraflarma nüfia~mu geni~letmi~tir. Bkz. Ismail Hakk~~ Uzunçar~~h, Osmanh Tarihi, C.4/1, TTK Ankara 1988, s.433, ayr~ca bkz. Amnon Cohen, Palestine in the 186 Century, Magnes Press, Jarusalem 1973, ss. 30-43

(3)

CEZZAR AHMED PA~A HAKKINDA SURIYE'DE IKTIDAR OYUNLARI 165

kanl~r9. Zaten Buhayre sancak beyi iken kendisine Cezzar ünvan~n~~ kazand~racak ~ekilde askeri deneyim ve sicil kazanm~~t~. Nitekim siyaset ve harp; k~saca idari ve askeri vas~flan ki~ili~inin iki rüknü olarak tüm kariyerine e~lik edecektir. T~pk~~ Kahi-re'de Bulutkapan'~n gölgesinde kendine iktidar alan~~ açmas~nda oldu~u gibi ~imdi ~am'da da Osman Pa~a'ya hizmet ederek müstakil olmak isteyecektir. Cezzar'~n bu seferki hedefi Beyrut ve havalisidir. Dürzi emin Yusuf ondan Beyrut'u terk etmesini istedi~inde Cezzâr onu reddeder. Emir Yusuf için, Cezzâr gailesi o kadar büyüktür ki onu Beyrut'tan ç~karmak ad~na ilk önce eski dü~man~~ Zâhir el-Ömer'den, daha sonra da Bab~ali ile harbi sürdüren Moskoflu'dan yard~m ister. Beyrut kara ve deniz-den ku~at~l~nca Cezzar Ahmed Bey, gizlice Zâhir el-Omerle anla~~r ve teslim ~artlann~~ihabo~ullan'na bildirir. Çaresiz Beyrut'tan aynl~r, Akka'ya gidip Zahir'e iltica eder. Bir müddet sonra, 1770 y~l~nda onu tekrar Akka'dan ~am'a geçerek, Suriye'deld ilk efendisi vali Osman Pa~a'run yan~nda görürüz.1° Cezzar ve Osman Pa~a aras~ndaki ili~ki, ne kadar birbirine muhtaçsa, o kadar da birbirini denetleyen bir siyasete dayanmaktad~r ve her an ihanet'e aç~kt~r. Cezzar'~n o s~ralar K~z~l Elma's~~ ~am valilili~idir. Cezzâr Ahmed'e, s~ras~yla Beyrut ve ~am icraatlan kaale al~narak önce Rumeli beylerbeyli~i pâyesi ve ard~ndan da Karahisar mutasarnfl~~~~ verilir; bu hem bir taltif ve hem de uzakla~t~rmad~r. Cezzar yeni görev yerine gitmek için hiç acele etmez. Zahir Omer'in isyan~üzerine hala Suriye'de olan Cezzar'dan medet umulur. 1775 y~l~nda isyan~~ bast~nr ve Baba~ali rahat bir nefes al~r; kendisine vezirlik rütbesiyle Sayda valili~i tevcih edilir". 1756 y~l~nda Kahire'ye Bo~nak olarak gelen Ahmet Bey aradan yirmi y~l geçmeden Cezzar Ahmet Pa~a olur ve ikbal devri ba~-lar.

Cezzâr Ahmed Bey'in serüveni, o dönemde Imparatorlu~un di~er bölgelerin-deki, -örne~in Vidin'deki Pazvando~lu- yerel güçlerle benzerlikler ta~~maktad~r: Askeri bir kimlik ve ayanl~k. Cezzâr Ahmed Bey, Aksan'~n da belirtti~i gibi, etraf~nda sava~ç~lardan mürekkep bir topluluk meydana getirerek bir "Arnavut"a dönü~mü~-tür12.

9 Aslmda Dürzi emin Yusuf ile Zâhir Omer'in aralann~n aç~lmas~n~~ f~rsat bilerek ~am

taraf~na serasker tayin etti~i M~s~rl~~ Osman Pa~a, Dürzilerle ittifak kurarak ve içlerinde Cezzar Ahmed'in de oldu~u bir miktar kuvvetle Zahir Ömer üzerine Halil Pa~a'y~~ göndermi~tir: Fakat Sayda

muharebe-sinde Zahir Ömer ba~ar~l~~ olunca, bozulan Osmanl~~ kuvvetleri ~am'a, Dürzi kuvvetleri de da~~ taraf~na

kaçm~~lard~. Bunun üzerine Akki'ya celbedilmi~~ olan Rus donanmas~~ Beyrut lay~lanna gelerek, asker ç~karm~~~ ve dükkanlar~~ ya~malam~~t~r. Bundan sonra Zahir Ömer ve Dürzi emin Yusuf aras~ndaki husu-met dostlu~a dönü~mü~~ ve Zâhir Ömer de devlete itaat etti~inden Berrü'~-~am meselesi geçici olarak kapannu~t~r. BItz. Uzunçar~~h, a.g.e., s. 434.

BItz: Emecen, a.g.m., s. 517

Il Uzunçar~~ll'ya göre, Cezzâr Ahmed Pa~a'ya Sayda eyâleti 1189 senesi sonlar~nda (1776 Ocak) ve-rilerek, altabinde vezirlik tevcih edilmi~tir, bkz. Uzunçar~~l~, a.g.e., s. 441

(4)

161, SELDA GÜNER

II. ~kbal: Cezzar Ahmet Pa~a, Sayda Vâlisi

Sayda v5iii~i, Cezzar Ahmed Pa~a'n~n politik kariyerinde yeni bir dönemin ba~lang~c~n~~ i~aret etmektedir. Bulundu~u mevki gere~i, bölgedeki ba~~ms~z hareket eden âsi a~iretler, nüfuzlu yerli beyler ve hatta valilerle mücadele ederek otoritesini tesis ve kabul ettirmeye ve bunu yaparken de Istanbul'a sadakatini göstermeye çal~-~acakt~r. Di~er taraftan Osmanl~~ Devleti ise onun Biladü'~-~am'da müstakil bir dev-let kurmaya çal~~aca~~ndan hep endi~e etmi~tir. Cezzar Ahmed Pa~a'mn Alcka'dald faaliyetlerini anlatan mezkûr tahir de Bab~ali'nin Cezzâr'a dair ta~~d~~~~ bu endi~e ve takibin neticesinde kaleme al~nm~~t~r. Buna ra~men, Cezzar'~n 1804'de ölünceye kadar yirmi dokuz y~l bu bölgeyi idare etmesi ve Osmanl~~ Devleti'nin bu gücü s~mr-lama çabalar~n~n sonuç vermeyi~i, sadece askeri güçle aç~klanamaz; o ayr~ca usta bir siyaset oyuncusudur". Bu oyun dengeye dayanmaktad~r; yerel unsurlara kar~~~ Bab~a-li'yi, Bab~ali'ye kar~~~ ise Araplar~~ kullanmak...

Cezzar Ahmed Pa~a'n~n Sayda valili~inin en önemli gündemi, asi Dürzileri zapt u rapt alt~na almakt~. Cezzar- Dürzi mücadelesinin evveliyat~m anlamak için onun Sayda v.lili~ine tayini sürecinin k~saca anlat~lmas~~ mecburidir, zira onun valili~i dönemindeki faaliyetleri, bölgede nüfûzunu tesis etmek için yapt~~~~ icraatlar, iktidara gelmeden önceki sergüze~tinden etkilenmi~tir. Bu sayede onun Sayda valili~i döne-minde (1775-1804) kendisine merkez yapt~~~~ Akkâ sanca~~n~n", XVIII. yüzy~l~n ikinci yar~s~ndan sonra bölgedeki iktidar mücadelelerinde oynad~~~~ rol de izah edile-cektir.

a. Cezzar'dan Evvel Akkâ Sanca~~~

M~s~r'da Memlûk beyleri ile Suriye'de 90 ya~~ndaki ~eyh Zâhir Ömer ve o~ulla-n bu co~raramo~ulla-n hakimleriydiler: keo~ulla-ndilerio~ulla-ne ait kap~~ halklar~, silahl~~ adamlar~~ ve mültezim olarak gelir kaynaklar~~ bulunmaktayci~. Bab~ali'nin önceli~i ~eyh Zahir Omer'in Suriye'deld artan nüfuzunu k~rmakt~". ~eyh Zahir Ömer, Taberiye gölü yak~nlar~nda ~eria Nehri k~y~lar~na yerle~en bedevi bir boya mensuptu. Gölün kuzey bat~s~ndaki küçük da~~ kasabas~~ Safed, zengin ve itibarh ailesine aitti. Babas~~ Omer'in yüzy~l~n ba~~nda ölümünden sonra, bölgesini Tiberias diye an~lan Taberiye ~ehrini ele geçirerek geni~letr~n~ti. ~am beylerinin sald~r~lar~na kar~~~ koymay~~ ba~arm~~~ ve 1749'da da önemli bir liman olan Akka'y~~ ele geçirmi~ti

13 Bkz. Emecen, a.g.m., s. 517, Süreyya, a.g.e., s. 270

14 1517 de Osmanl~~ Imparatorlu~u'nun idaresine geçtikten sonra Akkâ, Safed'e ba

~l~~ bir nahiye

iken 1520 senesinde ~am eyâletinin bir sanca~~~ haline gelmi~tir. 1660 y~l~nda ise, Sayda eyâletine tabi bir sancalc idi. Bkz. Tahir Sezen, Osmanl~~ rer Adlan. T.C. Ba~bakanl~k Devlet Ar~ivleri Genel Müdürlü~ü Yay., Ankara 2006, s. 15

15 Bkz. Anmon Cohen, "The Army in Palestine in the Eighteenth Century-Sources of its Wealcness and Strength", Bulletin of the School of Oriental and African Studies, 34/ I, (1971), s. 47-48

Bkz. Philipp, a.g.m., s. 93

(5)

CEZZAR AHMED PA~A HAKKINDA SURIYE'DE IKTIDAR OYUNLARI 167

yun e~di; buradaki beyin Sayda vâlisine ödedi~i vergiyi hiçbir kesinti yapmadan ödemeye devam etmesi, dü~man bedevi a~iretlerini kontrol alt~nda tutup sultana sad~k kalmas~~artlyla Zahir Ömer'in burada kalmas~na izin verdi17. Bu durum, daha sonra Cezzar Pa~a ve hatta Imparatorlu~un di~er eyaletlerinde de görülecek örnek-lere benzer ~ekilde, XVIII. Yüzy~l~n; âyânlar ça~~n~n ruhuna uygundu ve hatta mez-kûr yüzy~l~n alâmet-i farikanyd~: Merkez zarflad~kça yerel güçleniyor, ta~ra hane-danlan mukataalanm geni~letiyor, "k~rda ve kentte" güvenli~i sa~lamak ad~na milis dev~iriyor ve Istanbul itiraz edince de eylemlerini me~rula~t~rmak için ba~ka tehdit unsurlann~~ gerekçe gösteriyorlard118.

Akkâ, di~er yandan, ~eyh Zahir Ömer'in artan gücünün en önemli üssü olmu~-tu. Zahir önce ~ehri tahkim etti; hariçten göçmen getirerek nüfus ve üretimi artt~rd~. Çok geçmeden ~ehrin refah~n~~ yüksekti. Aynca çöl bedevileri ile kurulan ba~lant~lar-la Zahir Ömer gerekti~inde kulba~lant~lar-lan~lmak üzere, güçlü bir askeri yard~m elde etmeyi de ba~arm~~t~. O dönemde Anti-Lübnan Da~lan'run ete~indeki Sur Bölgesi'nde etkili ve Bâb~âli'ye isyan ettikten sonra Zahir Ömer'in kendi taraf~na çekmeyi ba~ard~~~~ Muttali a~ireti bu duruma örnek verilebilir. Ancak aile içinde o~-ullan ile çat~~malara dönü~en mücadeleler, gücünün daha da büyümesini engellemi~ti19. Zahir Ömer, aile içi nizalara ra~men, kendini Bâb~âli'den ~ahsi ve halefleri için Akkâ ve Celle ~eyhi, Nas~ra, Taberiye ve Safed vâlisi olarak kabul edilmesini isteyecek kadar güçlü adde-diyordu20. Bâb~âli ise, Rusya ile sava~~ endi~esi sebebiyle böyle bir talebi geri çevire-cek durumda de~ildi, dolay~s~yla Zahir Ömer bütün bu unvan, görev ve mans~plankonjonktürün yard~m~yla elde edebildi.

Bkz. Joha~~n W. Zinkeisen, Osmanl~~ Imparatorlu~u Tarihi, Çev. Nilüfer Epçeli, Kemal Beydilli, Ed. Erhan Afyoncu, C.6, Yeditepe Yay~nevi, Istanbul 2011, s.29-30,Volney, Voyage en Syrie et en Egypte pendant

les annees 1783, 1784 et 1785, C.2, Paris 1787, s. 84, aynca bkz. Uzunçar~~h, a.g.e., s. 433

18 Bkz. Dina R~zk Khoury, Osmanl~~ imparatorlugu'nda Devlet ve Ta~ra Toplumu Musul, 1540-1834, Çev.

elkün Tansel, Tarih Vakfi Yurt Yay., Istanbul 1999, s. 76

19 Bâblâli'nin Zahir Omer'in artan nüff~zundan rahats~z olmas~n~~ Zinkeisen ayrmul~~ olarak

anlatmaktad~r. Buna göre, 1757'de Mekke'ye giden hac kervamn~n Zahir Omer'e dost bir bedevi a~iretinin sald~r~s~na u~ramas~~ ve ya~~nalanmas~, Bâb~'âli ile ili~kilerinde bir dönüm noktas~~ olmu~tur. Zahir Ömer'in bu salchny~~ gerçekle~tiren bedevileri cezaland~rmanu~~ ve ganimetlerini Akkâ'da dü~ük de~erlerde satmalarma izin vermi~ti. Di~er taraftan Bâb~âli, bir müddetten beri Zahir Ömer'in bilhassa Suriye loydarmda dola~an Malta korsanlanna tarafs~z bir bayrak alt~nda Akkâ Lin~an~'nda himaye ve s~~~nak sa~lamas~n~, onlara da ganimederini ve ele geçirdilderi gemileri burada satmalanna izin vermesini ho~~ kar~~lama& Yine de Istanbul, Zahir Omer'in gücünü, el alt~ndan topraldann~n çe~itli yerlerine vâli tayin etti~i öz o~ullan ile dü~manl~~~m besleyerek azaltmaktan öteye gidememi~ti. Özellikle en büyük o~lu ~eyh Ali Zahir, en önemli ve tehlikeli rakibiydi. Ali Zahir iktidar~~ zorla ele geçirmeye çal~~m~~~ ve bu mücadele sonucunda, Bâblâli tarafindan Zahir Ömer'in ve ailesinin nüfuzunu k~rmak için iyi bir firsat olarak görülmü~tür. Bkz. Zinkeisen, a.g.e., s. 30-31, ayr~ca bl~z. Tekinda~, "Cezzar Ahmed Pa~a", a.g.e., s. 156

(6)

168 SELDA GÜNER

Ancak Suriye santranç tahtas~nda yerel bir aktörün a~~r~~ güçlenmesi, Dersaadet'in alana güçlü bir piyon sürmesini de geciktirmez. Zahir omerle mücade-le görevi, 1760'tan beri ~am v.lii~i yapan ve ~eyhin ~ahsi dü~man~~ olarak Bâb~âli'nin güvenine nail olan Osman Pa~a'ya verilir. Di~er taraftan Osman Pa-~a'n~n iki o~lu Trablus~am ve Sayda vâliliklerine tayin edilmi~~ ve Osman PaPa-~a'n~n tasarrufu alt~ndaki bölgeye 1765'te ayr~ca Kudüs ve Filistin'in tamam~~ da eklenir. Tehditin büyüklü~ü Zahir ~~mer'i, o~lu Ali Zahir ile acilen bar~~~ yapmaya iter. Ali Zahir, Osman Pa~a'n~n Nablus'a hareket eden birli~ini yenilgiye u~ratmas~yla, ~eyh Zahir Ömer ve Bâb~âli aras~ndaki ili~kiler resmen bozulur. Di~er taraftan Osman Pa~a'n~n Bâb~âli ad~na sürdürdü~ü sava~, zamanla menfi bir hâl al~r: Osman Pa-~a'n~n harp masraflar~n~~ kar~~lamak için halktan yeni vergi toplamas~, Suriye bölge-sinde huzursuzluk ç~kart~p, bilhassa Filistin'de Remle (Ramle), Gazze ve Yafa'da isyanlara yol açar. Devreye üçüncü ve bildik bir isim girer: Cezzar'~n M~s~r'daki hamisi Memlük beyi Bulutkapan Ali Bey. Bâb~âli'nin içinde bulundu~u mü~kilat~~ firsat bilerek, Inikümdarl~~~m M~s~r'dan ba~ka Suriye ve Filistin'e yaymak için hare-kete geçer 21. Bulutkapan o s~ralar M~s~r'da gücünün zirvesindedir 22. Abaza soyun-dan gelen s~rasoyun-dan bir Memlük iken, Memlük beylerinin kendi aralar~ndaki mücade-leyi lehine çevirerek, önce ~eyhü'l-beled, daha sonra M~s~r beyi olmu~tu. Mahalli iktidar~n~n merkezce onanmas~~ için oyunu kurallar~na göre oynar: Bâblâli'nin etkili vezirlerine gerekli keseleri sunar, sureta biat eder. Istanbul'un nzas~n~~ kazand~ktan sonra, ikinci ad~m~~ atmaktan çekinmez. Bâb~âli'nin vülisini M~s~r'dan koyar, harac ödemeyi keser ve nihayet 1768'de kendi ad~na sikke basur~r23. Bütün bu heveskârl~~~, onun, 'M~s~r Sultard olmak gibi, daha sonra Mehmet Ali Pa~a'n~n kuvveden fiile geçirece~i, bir tahayyüle sahip oldu~unun i~aretleridir. Bulutkapan Ali Bey'in 1768

21 Bkz. Zinkeisen, a.g.e, s. 31-32. XVIII. yüzy~la gelindi~inde M~s~r idari bak~mdan de~i~imin i~aretlerini vermektedir. Bulutkapan Ali Bey'in 1757 senesinden itibaren artan nüruzuna kadar, ödenen senelik vergi (salyane) ve ayr~ca Kahire'delci garnizonlar, Imparatorluk dâhilindelci ticari dola~~m ve eyalet valili~i veya müteferrika gibi üst düzey atamalar, M~s~r ile Istanbul aras~nda ba~m giivencesiydi. Di~er taraftan Kahire, iktidar~~ ele geçirmeye çal~~an, Kazda~h grubunun kontrolündeki yerel askeri hanehalldannm tesinin artmas~na ve yedi alay~n liderligi için yap~lan mücadeleye ~ahitlik etmi~ti. Asl~nda bu geli~me Imparatorlu~un idaresindeki zaaftan ziyade, Salzmann'~n da iddia etti~i gibi ticaretin yerel ekonomiyi geni~letmesinden kaynaldanmaktayd~. Zira Kahire'de zenginlik, kahve ticareti ve Haremeyn'in ihtiyaçlar~na ayr~lm~~~ arazilerin iltizam sözle~meleriyle ba~lant~l~~ olarak te~eklciil etmi~tir. Bkz. ~emdâni-Zâde, 1978 ILA, ss. 96-99, Salzmann, 2011, s. 84-85, ayr~ca bkz. Andre Raymond, "Soldiers in Trade: The Case of Ottoman Cairo", British journal of Middle Eastem Studies, 18 (1991), ss.16-37, Crecelius, a.g.m., s. 61, 63-70. Zira iltizam, devletin genel olarak belirli bir yerle s~n~rl~~ kanuni ya da ~er`i vergi unsurlar~ndan olu~an bir yap~p ifade eden mukataa birimlerini vergilendirmeyi, rekabete aç~k, müzayede ile tespit edilen ve bir bölümü pe~in ödenmesi istenen belirli bir senelik bedel kar~~l~~~nda, s~n~rl~~ bir süre için kar~~ ve zarar~~ kendine ait olmak üzere kabul edecek mültezimlere devretmesidir. Bkz. Mehmet Genç, "fitizam",tA, 22 (2000) TDV, Istanbul, s. 155

22 Bkz. S. K. Lusignan, A History of the Revolt of Ab, By against üze Otto

~nan Port, London 1783, s. 146- 23 Bkz. Zinkeisen, a.g.e., s. 32,

(7)

CEZZAR AHMED PA~A HAKK~NDA SURIYE'DE IKTIDAR OYUNLAR~~ 169

ve 1772 y~llar~nda Osmanhimparatorlu~uyla ili~kilerinde, "Müstakil M~s~r" tasavvu-ru belirleyici olmal~d~r. Ayr~ca Bulutkapan Ali Bey 1769'da Sayda bölgesinin bir k~snum ele geçirmi~ti24. Payitaht zaviyesinden o, ihanet ve isyan içindeydi. Nitekim Bâblâli'llin Cezzar Ahmed Pa~a'ya kar~~~ besledi~i ~üphenin bir di~er saiki, onun bir zamanlar Buluticapan'~n adam~~ olmaslyd125.

M~s~r ordusu ertesi y~l~n ~ubat ay~nda Akkâ yak~nlar~na geldi~inde, birliklerin ba~~nda Bulutkapan Ali Bey'in damad~, Ebüzzeheb lakaph, Muhammed (Mehmed) Bey bulunuyordu. ~eyh Zahir Ömer ile birle~erek, Nisan ay~nda Osman Pa~a'n~n Sayda, Trablus~am ve Haleb vâillerinin birlikleri ile kendilerini bekledi~i ~am'a do~ru ilerletni~ti. Memlûlderin hücumu ile 6 Haziran'da Osmanl~~ birlikleri burada yenilgiye u~ram~~, ancak Osman Pa~a'n~n rü~vet vererek Ebüzzeheb Mehmed Bey'ü ordusuyla Kahire'ye geri dönmesini sa~lam~~t~. Bu kez damad Ebuzzeheb Muham-med (MehMuham-med) Bey, kay~npeder Bulutkapan Ali Bey'e kar~~~ isyan eder. Ebuzzeheb, 1772 Nisan'~nda, kendi hizbinin yard~m~yla Kahire önlerinde bir çat~~madan sonra ~ehri ve M~s~r'~n idaresini ele geçirir. Bulutkapan Ali Bey ~am'~~ almay~~ urnarken, Kahire'den olur. Bulutkapan yamndaki 800 Mernlük ile ~am'da Osman Pa~a'ya kar~~~ mücadelesini tek ba~~na sürdürmü~~ olan ~eyh Zahir omer'e s~~mm~~t~r26.

M~s~r'~n eski hâkirni ve ~imdi Ruslar~n müttefiki olan Bulutkapan Ali Bey, ~eyh Zahir ile birle~erek, toplam 7 bin ki~iden mürekkep kuvvetleri ile Sayda önlerine gelmi~, deniz tarafmdan sald~rarak Osman Pa~a'mn birli~ini ma~lup etmi~tir". Aka-binde iki müttefik, takriben sekiz ay süren bir ku~atman~n ardmdan, ~ubat 1773'te, Yafa'y~~ da zapt etmi~lenlir28. Zahir Ömer, Suriye'deki iktidanru geni~letip, tahkim ettikten sonra yeni bir hedef belirleyecektir: M~s~r; Bulutkapan Ali Bey'e eski memaliki iade edilececektir. Fakat Ali Bey ve Zahir omer'in hesaplar~~ M~s~r'a var-

24 Zinkeisen'nin iddias~na göre, Venedikli bir tüccarm tavsiyesi üzerine Hindistan ile yap~lacak tica-ret için bir depolama yeri kurmak üzere Mekke'ye ait Cidde Liman~'m zaptetmi~~ ve son olarak Mekke'ye sald~rarak buray~~ ya~malam~~, 1770'te bir beyanna'rne ile Suriye'yi Osman Pa~a'n~n zorbali~~ndan kurtaraca~uu ve bunun için seçildi~ini ilan etmi~tir. Ramle, Gazze ve Yafa, y~l sonunda Memlulderden olu~an öncü birliklerinin sald~r~s~na u~ram~~, fakat bu birlikler Osman Pa~a'n~n emrinde ~am'dan gelen orduya yenilmi~tir. Yine de Bulutkapan Ali Bey'in birlilderi, Zahir Ipmer'in yard~m~yla Osman Pa~a'r tekrar ~am'a kadar sürrneyi ve Yafa ile birlikte tamamm~~ ele geçirmeyi ba~arm~~t~r. Bkz. Zinkei- sen, a.g.e., s. 32.

25 Bkz. Crecefius, a.g.m., s. 79

26 ~em'da~' ~e~n'dd~d-Zdde F~nd~kl~h Süleyman Efendi Til~ihi Mür'i't-Tevliril~, Trans. M. Münir Ak- tepe, H.B, Edebiyat Fakültesi Matbaas~, Istanbul 1980 5.103-104, Zinkeisen, a.g.e., s. 33

27 Kas~m 1772'de bir Rum korsam olan Panayotti'nin emrindeki bir firkateyn ve üç yelkenliden meydana gelen bir Rus filosunun, Yafa'ya taarruz edip ~ehri kara taraf~ndan ku~atan Ali Bey ile Memlüklarma zahire ve mühimmat ta~~d~~~~ bilinmektedir. Bkz. ~ehabettin Tekinda~, "18. Yüzy~lda Akdeniz'de Rus Donanmas~~ ve Cezzar Ahmed Bey'in Beyrut Savurunas~", Bekelerle Türk Tarihi De~gisi, 5 (1968), s. 37-38

" Nicolae Jorga, Osmanl~~ Imparatorlu~u Tarihi (1774-1912), Çev. Nilüfer Epçeli, Kemal Beydilli, Yedi-tepe Yarnevi, ~stanbul 2009, 5, s. 64-65

(8)

1 70 SELDA GÜNER

madan bozulacakt~n ~ubat zaferlerinden iki ay sonra Nisan'da, Zahir Ömer, Bulutkapan Ali Bey'in emrine verdi~i memlüklular ile kendisinin bin be~~ yüz ki~ilik yard~mc~~ k~tas~ndan müte~ekkil birle~ik kuvvetle Kahire'ye do~ru yola ç~ktlysa da, M~s~r yolunda Ebuzzeheb Muhammed Bey'in ordusu tarafindan yenilgiye u ~rat~la-rak öldürülmü~, meydan-~~ siyasetten bir oyuncu eksilmi~ti29.

b. Cezzar ve Beyrut Ahvâli

Di~er taraftan Osman Pa~a, Emir Yusuf'un yard~m talebi üzerine, Cezzar Ahmed Bey'i, kahyas~~ ve 300 Ma~ribi askeriyle birlikte Beyrut'un savunmas~~ için görevlendirmi~ti. Beyrut müdaafas~ndaki müspet katk~s~~ Cezzar Ahmed Bey'i, Beyrut mütesellimli~ine yükseltir. Fakat bunun bir hata oldu~u çok geçmeden anla~~lacakt~. Sancaldara d~~andan mütesellim tayin olundu~u nadir de olsa görülmemi~~ de~ildi. Asl~nda bu ~ekilde olan tayinler genelde uzun sürmemi~~ ve d~~ar~dan mütesellimli~e tayin edilen ki~i sanca~~~ k~sa sürede terk etmek mecburiyetinde kalm~~t~30. Zira Müte-sellimin kendi ailelerinden tayin edilmesini arzu eden yerli ailelerin tehditlerine ma-ruz kalm~~lard~. Benzer ak~bet Cezzar'~n ba~~na da gelir ve Beyrut'u terk etmek zo-runda kal~r. Oysa, Cezzâr Pa~a, Zâhir el-Ömer ile ittifak kurarak Akdeniz'de faali-yet gösteren Ruslar'~n Beyrut'u topa tutmas~~ üzerine buraya yard~m için gitmi~~ ve ~ihabo~ullan'ndan Beyrut hâkimi Dürzi Emin Yusuf'un tavsiyesi ile Beyrut mütesellimli~ine getirilmi~ti.

Suriye'de iç kavga, Osmanl~-Rus harbi sürerken ve `Moskof donanmas~~ Yafa ve Beyrut'u bombalarken Cezzar bir komplodan Emir Yusuf sayesinde kurtulacakt~ r. Komplonun gerisinde Muhammed Ebuzzehep vard~r: Zahir Omer'le ittifak kurarak Nisan 1773'de Memlûklan ve 1500 Safedli urban ile M~s~r'a hareket eden Bulutkapan Ali Bey'i zehirleyerek saf d~~~~ b~rakan Muhammed Ebuzzeheb (May~s 1773), Beyr~~t'a yerle~en eski rakibi Cezzar'~n öldürülüp ba~~n~n M~s~r'a gönderilmesi halinde Emir Yusuf a 200.000 guru~~ vaat etmi~ti. Ancak Emir Yusuf, Cezzâr Ahmet lehine bir karar vermi~~ ve bu teklifi reddetmi~ti31.

Bulutkapan Ali Bey'in ölümünden sonra (1773), M~s~r'~n birikmi~vergi borçlan-n~~ ödeyen yeni M~s~r valisi Keke Abdi Pa~a, Osmanl~~ Sultaborçlan-n~~ ad~na "Akka ~eyhi, Nazareth, Tiberiya ve Galile komutan~"oldu, devam~nda ~eyh Zahir'in elinden Suriye sahilinin tamam~n~~ almay~~ ba~ard~. ~ngiliz Robinson'un komutas~~ alt~ ndaki topçularla birlikte Gazze'yi i~gal etti, ancak Yafa halk~~ onun iktidann~~ tan~may~~ red-

29 Zinkeisen, a.g.e., s. 33-34

30 Yücel Özkaya, Osmanl~~ imparatorlu~u'nda ~lAydnhlc, TTK, Ankara 1994, s. 128

(9)

CEZZAR AHMED PA~A HAKKINDA SURIYE'DE IKTIDAR OYUNLARI 171

detti32. Cezzar Ahmed Pa~a Sayda Valili~ine tam bu siyasi karga~a içerisinde tayin edildi.

Cezzar Ahmed Bey Beyrut mütesellimi iken, ~ehrin surlann~~ tamir ettirmi~, Ce-bel ahâlisinin silahla ~ehre girmelerini yasaklamak gibi33 güvenlik ve asayi~~ tedbirleri alm~~t~. In~aat hamlesini kar~~lamak üzere Beyrut Liman~' nda bulunan ~ihabo~ullanna ait bir gemiden 200.000 kuru~~ al~r. Di~er taraftan Cezzâr Ahmed'in faaliyetlerini Cebel-i Lübnan'~n kadim merkezi Deyrü'l Kamer'den takip eden Emir Yusuf; Beyrut önlerine gelerek, Cezzâr'a 40 gün içinde ~ehri terk etmesini bildirmi~, ancak Cezzâr bunu kabul etmemi~tir. Red cevab~~ Emir Yusufu, Ruslarla ittifak halinde olan Zahir Omer'den yard~m istemeye yöneltir34. Bu kez talebi kabul edilir; Emir Yusuf, Zahir Omer'e tabi Dürzi, Benû Muteval ve Safed urbarn ile ittifak ha-linde Beyrut'u ku~at~r ve aynca üçgeni tamamlamak için, gene Zahir Ömer arac~l~-~~yla Rus donanmasm~~ yard~ma ça~~r~r. Beyrut muhasaras~~ 2 A~ustos tarihinde ka-radan Dürzi, Benû Muteval, Benû Zeyd urban~n~n öncülü~ünde, deniz tarafindan ise Rus f~losunun top ate~i ile ba~lam~~t~r35. Akabinde Rus fllosu k~y~ya ç~kar ve ~ehri ya~malar. Bombard~man~~ ya~man~n takip etmesine Emir Yusuf ile Dürziler kar~~ç~kar ve hatta Rus bahriyelilerle sürtü~meler ya~an~r38. Cezzâr Beyrut'tan ç~k-mamak için direnir, ancak zahire ve mühimmat' tükenir, ayr~ca ~am valisi Osman Pa~a'dan bekledi~i yard~m gelmez. Cezzar'~n imdad~na bu kez, Ruslarla Beyrut'un istikbali hakk~nda ihtilafa dü~en eski hasm~~ Zahir Ömer yeti~ir; ona anla~ma teklif eder37vs. Bu siyaset döngüsü, 'dost-dü~man' aynm~üzerine kurulu bir politikyap~r ça~n~t~rmakta, ancak M~s~r ve Suriye'de dost-dü~man daima göreceli ve geçici bir mecraya sahipti.

Cezzar Ahmed iktidar oyununda kendisine avantaj sa~layan Bo~nak, Arnavut ve Kuzey Afrikahlardan dev~irilmi~~ Memlûlderiyle bir askeri kuvvete sahipti ve Os-manl~~ hakimiyetinin bölgedeki temsilcisi olarak, âsi urban ve a~iretlerle mücadele etmi~~ ve onlar~~ sinclirmi~ti. Bu icraatlan~mparatorluk merkezinde sevinçve endi~e gibi iki z~t duyguyu harekete geçirdi. Fakat Cezzâr, M~s~r'~n ahvaline dair yazd~~~~ raporlarla endi~eleri gidermeyi bildi ve ~am Valili~ine tayin edildi~i gibi (1785)38 , akabinde birkaç defa emirül-hacl~k görevini de uhdesine ald~. ~am ve Sayda

32 Bkz. Jorga, a.g.e., 5, s. 65 33 Tekinda~, a.g.m., s. 40-41 34 Tekinda~, a.g.m., s. 41-42 33 Tekinda~, a.g.m., s. 42 36 Tekinda~, a.g.m., s. 42

37 Emir Yusuf, Zahir Omer arac~h~lyla Rus f~losunun deste~ini almak için Zahir Omer'den yard~m istemi~ti, lakin Beyrut ku~atmas~~ s~ras~nda ittifak halindeki bu parçalar, ~ehri kimin alaca~~~ konusunda anla~mazh~a dü~mü~lerdir. Bkz. Tekinda~, a.g.m., s. 44

36 Bkz. Emecen, a.g.m., s. 517, Cezzar Ahmed Pa~a'mn yazd~~~~ raporlar içinde en me~huru, Niztl~nniz~ne-i Mu~r'd~r. Bkz. Cezzar Ahmed Pa~a, a.g.e.

(10)

172 SELDA GCNER

valilikleri esnas~nda Akka'da ikamet eden Cezzar, kendi emrindeki Memlüklerin ç~kard~ldan isyan~~ bast~rd~ktan sonra Akka'daki mevkiini daha da güçlendirdi. Cezzar Ahmed Pa~a, Sayda havalisine muhtar bir bey gibi yerle~mek istedi~i için 1196 H. (1782 M.)'de Akka'y~~ tahkim ile buray~~ kendisine merkez yapm~~t~; hatta maksad~~ hükümetçe anla~~ld~~~ndan 1197 Muharrem (1782 Aral~k)'de Bosna valili~ine nakledilmi~~ ise de Dürzi da~~~ havalisindeki isyandan bahis ile buradan aynlmas~mn fena netice do~uraca~~n~~ beyan etti~i için Sayda yine kendisinde b ~ra-k~lm~~~ ve ayn~~ zamanda bast~rd~~~~ isyan sebebiyle Lübnan bölgesinin i~leri de kendi-sine verilmi~tir39. Cezzâr Ahmed Pa~a, Sayda k~y~lar~nda ticari faaliyetleri engelleyen ~ii Muteval (Mitvali) a~iretiyle Kuzey Filistin da~lar~ndaki âsi kabilelerin ayaklanma-lanm da tenkil etmi~, Lübnan da~lanndaki ~il~ab emirleriyle mücadele ederek onlar~~ sindirmi~ti. Merkezi Deyrü'l-Kamer olan Lübnan emin Yusufm'u destekleyerek, karde~i Emir Ahmed aras~ndaki Lübnan emirli~i mücadelesinde Emir Yusuf a askeri yard~m göndermi~tir". ~am valisi Az~mzade Mehmed Pa~a, Emir Ahmed'i destekle- diyse de neticede Emir Yusuf, biraderini yenilgiye u~ratarak Deyrü'l-Kamer'e gel-mi~tir (1198 H./1784 M.). Ancak Emir Yusuf bundan sonra Cezzar'~n idari tasaarufunda bulunan Be~ara bölgesini ya~malatt~~~~ için, Cezzâr Ahmed Pa~a bu yeni Dürzi hareketini bast~rmak suretiyle Sayda valili~inde b~rak~lmas~n~n münasip bir karar oldu~unu da göstermi~tir42.

Ahmed Cevdet Pa~a'ya göre Cezzar Pa~a, Cebel-i Lübnan hanedanlann~n~n nüfuz ve iktidarlanna son vererek, burada "bil-istikldl tasarruf eylemek arzusunda"d~r. Ancak bu bölgede ümera-y~~ ~il~abiyye henüz ciddi bir tehlike kayna~~d~r. Cezzar, bu defa ~ihabo~ullan aras~nda ihtilaf ve münâzaatdan istifade etmi~tir. ~ihabo~ullan aynca ~am valilerinden destek almaktad~rlar. Ümera-y~~ ~ihabiyye'den baz~lar~~ zaman zaman ~am valilerine s~~~nabilmekte ya da yard~m alabilmekteydi. Cezzâr Pa~a, bu iki tehdit kar~~s~nda ikili bir taktik izler; Cebel-i Dürziyi her taraftan ku~atmak için, bir taraftan ~am valisi olmaya çal~~~ rken, di~er yandan Sayda mans~b~n~~ da kendi adamlanna tevcih ettirmeye u~ra~~r. Bu cüm-

" Bkz. Uzunçar~~l~, a.g.e., s. 605

4° Dürzi liderin~n ad~~ Ahmed Vâs~f taraf~ndan Mir Yasef ~ihâbi olarak zikredilmektedir. Bkz.

Ahmed Vâs~f Efendi, Mehas~—nül-~fstir ve Hakdikii'l-Ahbâr, Haz. Mücteba figürel, ~stanbul Üniversitesi Ede-biyat Fakültesi Yarnlan, ~stanbul 1978, s. 161-162

4' Bkz. Teldnda~, "Cezzâr Ahmed Pa~a", s. 156 42 Bkz.Uzunçar~~l~, a.g.e., s. 605-606. Ahmed Cevdet Pa

~a ise, Cezzâr'~n Emir Yusufla mücadelesini,

"...Cezzdr Pa~a'n~n kethiidas~~ olan Küçük Selim Pa~a ile aralar~~ bozulma~m Cebel-i Dürüz hdkimi Emir rusuf üzerine

~eiff Pa~a kumandasyla sevk etmi~~ oldu~u kuvve-i askenYi kendi aleyhine hareketle gelüb Akkay~~ muhasara ettiklerinde

vuku bulan muharebede Cezzdr galib gelerek Selim Pa~a ~am'a ve andan dersaadete Rumili cdnibinde sefer-i hüma:ydnda istihdam olunmu~dur ve muhdrebe-y~~ merla~meden sonra Cezzdr Dürzi da~tüzerine müceddeden ordular sevk

ederek azim-i muhârebelerle me~gul buh~nmu~dur" ~eklinde anlatmaktad~r. Bkz. Ahmed Cevdet Pa~a, Tdrih-i Cevdet. C. 5, Matbaa-y~~ Osmaniyye, Tertib-i Cedid, Dersaâdet 1309, s. 37-38

(11)

CEZZAR AHMED PA~A HAKKINDA SURIYE'DE IKTIDAR OYUNLARI 173

leden en mutemet adam~, M~s~r'dan beraber getirdi~i kölesi Selim Pa~a'yd143 ancak o da, 1199 (1783) tarihinde Cezzar emirül-hac oldu~unda vebadan vefat etmi~~ bulunuyordu. Di~er memlaku Küçük Selim'i ise kethüda tayin ettirmi~, uhdesine mirmiranl~k ile Sayda mans~b~n~~ ve ard~ndan da di~er memlaka Süleyman A~a'ya da mirmiranl~k ile Trablus~am mans~b~n~~ verdirmek suretiyle kendi patronaj~n~~ devlete tasdik ettirebilmi~ti. Devlet-i aliyyenin icazetini böylece kazand~ktan sonra daha da güçlenen Cezzar bu kez Cebel-i Dürüz'ü hedef al~r. Burada hakim Emir Yusuf ile day~s~~ Emir ~smail aras~ndaki kavgaya müdahil olur. ~smail, Cezzar Pa-~a'ya "akçeler vaad ederek" ald~~~~ yard~mla Cebel-i Dürzi'de iktidar~~ ele geçirmi~se de, çok geçmeksizin Emir Yusuf da Cezzar'a "küllü akçe vaad" ederek tekrar kaybeti~i mevkiini geri al~r. 1202 (1786) tarihinde Uzun ~brahim Pa~a ~am valisi olunca, Cezzar'~n idari alan~~ Sayda eyâletiyle mahdud kal~r, bunun üzerine Emir Yusuf art~k Cezzar'a mutad olan vergiyi vermekten vaz geçer".

Takrir'in Söyledikleri ve Söylemedikleri

"...bu memleketi Moskovlu zabt itmi~ken Allah'~n inâyeti ve ~evketlü pâdi~âh~m~n hüsn-i teveccüh-i aliyyesi asâr-~~ berekânyla ellerinden alub fâtih oldu~um ecilden padi~ah~m bana mans~b verdi~i fermân-~~ hümâyünunun ba-~~nda düstür-~~ mükerrem deyu unvan yazm~~~ bu ne demekdir bilmecliniz n~i?..."45

Bu bölümde gerek takrir gerekse dönemin di~er kaynaklar~~ Cezzar'~n maceras~-n~~ anlamak için yan yana kullanllacakt~r. Öncelikle Arapça "karar" kelimesinden türetilen takrir, yerle~tirme, yerini tayin ve tesis etme, sa~lamla~t~rma, anlatma an-lamlannda kullan~lmaktad~r. Osmanl~~ resmi yaz~~malar~~ içinde, bir i~i resmen ve tahriren ilgili yere beyan etme manas~nda kullan~lan takrir, bugün rapor kelimesine kar~~l~k olarak kullanilmaktad~r46. Bu çal~~maya konu olan metin, Topkap~~ Saray~~ Müzesi Ar~ivi'nde E 4029 say~da kay~tl~~ bulunmaktad~r47. Dokuz varaktan meydana

43 Cezzâr Ahmed, Selim Pa~a'y~~ seraskeri olarak tayin etmekle, M~s~r'da ba~layan dostluldann~~ ve güveni ödüllendirmi~~ olmaktad~r. Cezzâr'~n yak~n çevresindeki Büyük Selim Pa~a (el-Kebir), Küçük Selim Pa~a (el-Sagir) ve Süleyman Pa~alanönemli mevkilere tayini hakk~nda bkz. Philipp, a.g.m., s. 95

" Bkz. Ahmed Cevdet Pa~a, a.g.e., s. 107 Bkz. Metin 3a

46 Bkz. ~emseddin Sami, Kamus-~~ Türki, Ikdarn Matbaas~, Istanbul 1317, 5.425, Mübahat S. Kütüko~lu, Osmanl~~ Bekelerinin Dili (Diplomatik), Kubbealt~~ Ne~tiyat, Istanbul 1998, s. 214

47 Genel takrir formuna uygun olarak bu çal~~maya konu olan metinde de elkab bulunmamakta ve meselenin do~rudan izâhma ba~lanmaktad~r. Di~er taraftan bu 8 varaktan meydana gelen takrirde imza, mühür ve tarih bulunmamaktad~r. Bu durum, XTX. yüzy~la kadar takriderde bu bilgilere yer verilmeme-siyle izah edilebilir.

(12)

174 SELDA GÜNER

gelen bu belge Cezzâr Ahmed Pa~a'n~n Akka.48, ve Beyrut gibi ~ehirlerin dahil oldu-~u Sayda v.Iii~i dönemindeki icraatlann~~ anlatmaktad~r. 1775 senesinde Sayda valili~ine tayin edilen Cezzâr Ahmed Pa~a, 1804 senesinde vefat edinceye kadar idari merkez olarak Akka'r kullanm~~t~. Takririn yaz~ld~~~~ tarih belgede yaz~lmam~~-t~r, ancak "...Bundan evvelce ~u karpda bay~r üstünde bir b(~b-~~ Dürzi manast~n görünür an~n alt~nda çukur içinde Üsküdar kadar bir kay vard~r. Pa~am~za vergüsünü vermediler ve redd ile cevab vardiler. Ba`cleh~2 bir bayrak Arnavud askerini bayurlara gönderdi...49" ~eklinde anlat~lan bu olay Ahmed Cevdet Pa~a'ya göre 1786 y~l~nda gerçekle~mi~tir50. Zira Dürzi Emin Yusuf, bu tarihte Cezzar Pa~a'ya vergi ödemeyi reddetmi~tir. Di~er taraftan, metin-de Napolyon'un M~s~r'~~ i~galine dair bir ifametin-de olmamas~ndan hareketle metnin 1798 rhöncesinde yaz~ld~~~~ anla~~lmaktad~r. Bu durumda takririn yaz~ld~~~~ tarih aral~~~n' 1786- 1797 olarak tahmin edebiliriz.

Tahir, muhteva olarak Cezzar'~n Suriye'de kurdu~u düzenin içini te~hir etme-si, onun iktidar teknikleri ile bölge sosyolojisi hakk~nda k~sa ve fakat ayr~nt~l~~ bilgiler sunmas~~ aç~s~ndan oldukça k~ymetlidir. Form olarak ise, Takrirci ile Cezzar'~n ikili konu~mas~n~n takrirci eliyle ka~~da dökülmesinden ibarettir. ~smi meçhul takrir yaza-nn~n, Istanbul'dan bizzat Sultan (I. Abdülhamit veya III. Selim) tarafindan Cezzar nezdine tahkikat için gönderildi~i alenidin Ba~ka bir ifadeyle, takrirci kimli~i ve görevini gizleyerek espiyonaj yapan bir hafiye de~ildir. Her iki taraf durumun far-k~ndad~r. Cezzar anlatmakta, takrirci yazmaktachr. Hatta takrircinin ara~t~rd~~~özne ile aras~ndaki mesafeyi kaybetti~i, kimi yerde Cezzar'~n adam~~ gibi konu~tu~u aç~kt~r. Takrir'cinin Cezzar'la sadece kona~~nda oturup sohbet etmedi~i, onunla birlikte mezkur co~rafyada gezindi~i de anla~~lmaktad~r. Takrir'de iki yerde bu gezind ma-halleri anlat~lmaktad~n Ilkinde Cezzar ve Takrir'ci daha önce Pa~a'n~n Arnavut askerlerine ya~malatt~~~önünde bir Dürzi manast~nn~n bulundu~u bir `karye'yi uzak-tan seyrederler. Ikincisinde, kurdu~u düzeni göstermek üzere Cezzar Pa~a onu iske-lelere davet eder. Konu~ma esnas~nda takrircinin Cezzar'a yönelik hitab~~ ise `sulta-n~m'd~r!

" Alckâ, Eski Ahit'in Hacco (Akko), Yunanhlann Ptolemais ve Frans~zlar~n Acre olarak

adland~rd~ldan Filistin'in bat~s~nda bugün Israil =ulan içinde bulunan bir sahil ~ehridir. Haçl~~ seferleri ~ehir için önem arzetmektedir, 1104'te I. Baldwin ~ehri elegeçirmi~~ ve H~ristiyanlar için merkez haline getirmi~tir. 1187'de Selahattin Eyyubi~ehri haçhlardan geri alm~~sa da 1191'de Philippe Auguste ve Arslan Yureldi Richard taraf~ndan tekrar ele geçirilmi~tir. Buras~~ ayn~~ zamanda St. Jean tarikat~n~n da karargâh~~ olmu~tur. Bu sebeple ~ehir, St. Jean d'Acre ismiyle anilm~~t~r. 1291'de Sultan El-Melikü'l-E~raf ~ehri fethederek, H~ristiyanlann Filistin'deld hâkirniyetlerine son vermi~tir. XVIII. yüzy~l ortalar~nda Akkâ, Celile'de bir devlet kuran ~eyh Zâhir taraf~ndan ba~kent yap~lm~~t~r. Bkz. F. Buhl, "Akkâ",1A, C.1, (1978), MEB, ss. 250-251, aynca Akkâ ~ehrinin XVIII. yüzy~ldaki sosyo-ekonomik ve siyasi tarihi için bkz. Thomas Philipp, "Social Structure and Political Power in Acre in the 18th Century", The Syrian Land in the

18'4 And 19'h Century, Ed. Thomas Philipp, Steiner, Stuttgart 1992, ss. 91-108, Thomas Philipp, Acre: The Rise and Fall of a Palestian City, 1730-1831, Colombia University Press, New York 2001, s. 18-19

" Bkz. Metin 4b

(13)

CEZZAR AHMED PA~A HAKKINDA SURIYE'DE IKTIDAR OYUNLARI 175

Nitekim Takrirci Cezzar'a yönelik hayranl~k dolu uzun cümleleri ~u soruyla; rica eyleyerek bitirir: 'Ve cümle diem Cezzar Pa~a'n~n hasm-~~ kâvisidir. Böyle iken bu kadar ha~arat içinde nice adam edebilür ferd korkmaz m~~ dOi ahvâl ve keyfiyetinden evza`-~~ harekât~ndan suâl edüb bo~ân ve mü~kilât~m~~ hal ile `c~yan Oemesini rica Oedim. Mü~kilat' görev olmal~-d~r. Cezzar'~n verdi~i cevap da sultanad~r: '~öyle zan ederim ki bugün bir kabâhat 9,lesem yani devletlü efendimizin mugâyir-i nza i~inde bulunsam hâlâ oldu~u mekanda i~idüb tarihi ile yazub felan gün sen ~u i~i etdin bir dahi etme, e~er eder isen kahr-~~ t~~-~~ düsturânem ile hakk~ndan gelirüm deyü hitâb ve `itab nâmesi zuhür eder. Ke~/ile midir lcerâmet ile midir nucüm ve remle ile midir vo~ahud bu taraflarda mevcüd s~nuf-~~ aslceriyye birbirine z~dd~d~r, anlann casuslu~u ile midir bilemem. Ancak bilirim ki ahvâle vuküf-~~ tâmm~~ vard~r ve do~ru ve sâd~k hizmetkâra mufârik olmu~dur.'

Cezzar için Osmanl~~ sultan~~ 'clevletli efendimiz' dar, hakk~ndan gelirim diye hi-tabi zuhur eder, ahvale vukufu tamd~r, Sayda'da belki de casuslan vard~r, Cezzar ise sad~k hizmetkard~r. Ancak Takrir alt ve esas metin olarak ashnda 'hizmetkar'~n övgüsüne adanm~~t~r. Öyle ki birkaç yerde Cezzar Sayda ve havalisinde kurdu~u düzenin, bizzat Sultan'~n Istanbul'da tesis etti~i nizamdan daha sa~lam oldu~unu belirtmekten çekinmez; Cezzar camilere çeki düzen verir, cemaati namaza icbar eder ve '~stanbul gibi pâdi~âh yasa~~~ üç gündür demek kayd~nda olanlar~~ nâr-~~ ~im~ f-ir irâd ile tomar o~nrünü dürub' büker. Keza Cezzar'~n kalelerine Dürzi da~~ndan, Halep ve ~am'dan vesair yerlerden- Arap, Türk ve ya Yerli- gelenler bölükba~~mn memuruna silahlar~n~~ teslim ettikten sonra ~ehre girebilirler. Cezzar'~n kaleleri '~stanbul kalesi

gibi miis9yeb de~ildir ve sizin kolluklar gibi müsaade etmezler ve taraf gözedüb hat~ra ri`ayet

etmezler. Hat~ra ria'yet edenlerse ölmek laz~m gelirse zabiti muvaffakiyetle hakk~ndan gelinür.' Ayr~ca o, asayi~~ ad~na 1791 senesinde Akkâ ~ehrine tüm giri~~ kap~lar~n~~ y~kt~rarak, karadan ve limandan olmak üzere sadece iki kap~~ b~ralur51.

Cezzar'~n bu ve benzeri fiillerinde Takrir, esasen 'ideal bürokrat'~, Istanbul'da bile bulunmayan emsalsiz veziri, 'hikmet-i hükümet'in canl~~ örne~ini tasvir eder. Nitekim daha takririn ba~lar~nda Cezzar, harp ve darb erbab~~ yetmi~~ iki milletten ba~ka Dürzi ~edidini de hizaya getirendir. ~am, Akka, Sayda ve Beyrut aras~ndaki kalelerde yedi bin askeri vard~r ki bunlar~n ulüfeleri y~ll~k altm~~üç bin küsur kese akçe eder ki bu hazine Iran ~ah~nda bile bulunmaz. Ayr~ca Mekke'de çe~itli s~n~flar-dan üç dört bin âdem de eline bakar. Öyle ki her kime rass~n~flar-dansa 'bizler Cezzar levendatl~yuz doni cevab iderler.' Takrircinin içinde övgü gizlenmi~~ sualleri bitmez: Kale-leri tamir eder, cami ve tekke yapt~nr, yetmezmi~~ gibi Istanbul akçe istedikçe bulup gönderir ve üstelik 'Ve cümle diem Cezzar Pa~a'n~n hasm-~~ k,avisidir' Dürzi ~edidi ve Ar-navut e~kiyasi gibi unsurlara söz geçirir. ~lk paragrafta bahsedilen rica ile yöneltilmi~~ suali takrirci bu methiyeden sonra sorar. Takrir'cinin takririn giri~ine koydu~u bu uzun cümlelerden Cezzar'~n sadece bir vali-i vilayet de~il, bir bölgenin yerel ve muk-tedir sultan~~ ortaya ç~kar. Siyasi ak~l ve bilhassa ~iddet, kurdu~u nizam~n ayr~lmaz

(14)

176 SELDA GÜNER

parças~d~r. Nitekim cami mütevellilerini ahz u ~eri`en katl ve iddm edib cdmi-i ~erffieri zabt' eyler, ana baba sözü bile dinlemez be~~ çe~it askeri birbirine k~rd~nr. Bu be~~ çe~it asker, deli askeri, tüfenkci askeri, Arnavud askeri, yerli askeri (yerliye)52 ve Ma~ribi askeridir. Takrir bu be~~ nev askerden deli askeri ile tüfenk~ler aras~nda ç~kan kanl~~ bir nizâya da yer verir: Cezzar suhulet sa~lanmay~nca Deli askerini tüfenkçilere kar~~~ tahrik eder, mukateleyi tüfenkçiler kazan~nca bu sefer onlan Arnavutlara paralatt~nr. Arnavud isyan edecek olsa onlann da hakk~nda gelecek elinde yerliler vard~r. Nite-kim bir yerde takrirci, 'Pa~a efendimiz hazretleri sdd~kul-kavl do~ru ddem tedarik edgim dgü adam öldürmekden ve burun ve kulak kesmekden usand~.' Der.

Cezzar Ahmed Pa~a'n~n Sayda valili~ine tayin edildi~i 1775 senesine gelindi-~inde, Imparatorlu~un Balkan topraklannda oldu~u gibi, Suriye bölgesinde de paral~~ asker ve e~kiya aras~nda bir s~n~r yoktu. Cezzar'~n valili~i döneminde de bu bölgenin askeri vaziyetini, özel ordular ve yerel halk aras~ndan toplanan askerler belirlemek-teydi. Düzensiz askeri birliklerin birço~unun ortaya ç~kt~ldan bölgenin sosyal ve kültürel ~artlanna uygun te~ekkül ettiklerini söylemek mümkündür. Bunlar a~iret esasl~~ ya da cemaat kaynakl~~ sava~ç~lar olabilmektedir. Cezzar Ahmed Pa~a'n~n Sayda valili~i döneminde Dürzi e~kiyalanyla mücadelesi önemli bir meseledir53. Aynca Türkmen ve urban (bedevi göçebe), geçici yerel sava~ç~lar veya kervan yolla-n= muhafazas~nda hizmet edebiliyorlard~. Di~er taraftan yerel askeri gruplar ara-s~nda levendler de bulunmaktayd~. Aksan'mn tamm~yla, ço~u Anadolu ve Balkan kökenli, Osmanl~~ ordusu tarafindan terhis edildiklerinde kiralanacak asker haline gelen ki~ilerdi ve bunlar Arnavut, Kürt ve Ma~ribi olabiliyorlard~. Ma~ribiler dehler veya ba~~bozuk süvariler olarak da bilinmektedir54. Kara levendlerin Iran muharebesi ve 1768 Rus sava~~ndaki asayi~~ ve düzensizlilderi sebebiyle 1189 sonlanndaki (1776 ~ubat M.) bir fermanla levend oca~~~ la~vedilmi~, bunlardan bir k~sm~~ ele geçirilerek katledilmi~, bir k~sm~~ da kimli~ini saldayarak Akkâ'da Cezzâr Ahmed Pa~a ve ~am valisi Az~mzade Mehmed Pa~a'n~n yan~na kaçm~~lard~r55. Takrirden anla~~laca~~~ üzere, ba~~ms~z Bosnal~~ veya Arnavut gruplann yan~nda Levendlere de ordusunda önemli bir yer vermi~ti56. Pa~a'n~n farkl~~ kaynaklardan gelen askeri bir güce sahip olmas~n~n sebebi, di~er yerel iktidar sahipleri gibi onun da, yerel a~lann ve sadakat-

52 Yerliyye hakk~nda bkz. Cohen, a.g.m., s. 44-45, ayr

~ca bkz. Shirnon Shamir, "As'ad Pasha al-Azm and Ottoman Rule in Damascus (1743-58)", Bulletin of d~e School of Oriental and African Studies, 26/1 (1963), s. 8-9

53 Burada hat~rlatmak gerekmektedir ki Sayda eyâleti, Lübnan Dürzilerini kontrol alt

~nda tutmak gayesiyle 1660 senesinde Osmanl~~ idari taksimât~~ içinde yerini alm~~t~r.

54 Bkz. Aksan, a.g.e., s. 243, di~er taraftan Ozkaya'ya göre t~marl~~ sipahili~in bozulmas~ndan sonra,

beylerbeyi ve sancak beyleri sava~lara yeterli say~da askerle kat~labilmek veya bulunduklan yerlerde emniyetlerini tesis edebilmek için levent beslemekteydiler. Bkz. Özkaya, Osmanl~~ imparatorlugu'nda A:yânl~k, s. 74, Ismail Hakk~~ Uzunçar~~l~, "Levend", IA, C.7 (1971), MEB, s. 47, ayr~ca bkz. Cohen, a.g.m, s. 46-47

Bkz. Uzunçar~~l~, a.g.e., s. 624-625, "Levend", s. 47-48 56 Bkz. Metin 4a

(15)

CEZZAR AHMED PA~A HAKIUNDA SURIYE'DE IKTIDAR OYUNLARI 177

lerin güvenilirli~i ile ilgili ~üpheleridir. Bundan dolay~,yer4yye d~~~nda, harici anas~na (Arnavut, Bosnal~~ veya Ma~ribi) kendi paral~~ ordusunu kurmu~~ ve finanse etmi~tir".

Di~er yandan Cezzar'~n köleleri aras~nda bir ayaklanma meydana gelmi~, Cezzar'~n kendilerini öldürtece~inden korkan köleler, otuz Bo~nak askeriyle hazineye gidip anahdar a~as~n~~ etkisiz hale getirmi~, saraydarlanöldürüp ve hazine g~lman~n~~ zindana atm~~lard~r. Ayr~ca ba~ka köleleri de, Cezzar'~n kendilerini katlettirece~in-den endi~e ederek silahlanm~~lard~r58. Cezzâr Pa~a onlar~n üzerine gittiyse de ba~ar~l~~ olamam~~t~r. Bu s~rada Cezzar Pa~a'n~n hazinedan -ki Küçük Selim Pa~a'n~n birade-ridir- hapisteki köleleri serbest b~rakm~~, Burc-~~ Kebir'deki hazineye götürmü~, bura-da toplan~ehre çevirtmi~tir. Bu ahali-yi beldede bir korku ve endi~eye sebep olmu~-tur. Def'-i fitne için müfti-yi belde Cezzâr Pa~a'dan, kölelerin affedilmesini rica et-mi~tir. Cezzâr ise ~ehri terk etmelerine müsaade etet-mi~tir. Ancak köleleler Selim Pa-~a'n~n yan~na giderken, Cezzâr Pa~a da geride kalan kölelerin baz~lar~n~n burnunu ve baz~lar~n~n da kulaklann~~ keserek M~s~r'a göndermi~tir. Di~er taraftan firari olan memlülder Küçük Selim Pa~a'n~n yan~na gittiklerinde affedilmeleri için onun Cezzâr'a bir arzuhal yazmas~m rica etmi~lerdir. Cezzâr Pa~a'n~n yak~nlar~ndan Sü-leyman Pa~a, Selim Pa~a ile müttehid oldu~undan asker toplay~p, Akkaüzerine yürü-yüp, Cezzar'~öldürerek yerine Selim Pa~a'y~~ geçirmeye karar vermi~di. Cezzar'~n katli için Selim Pa~a, Dürzi emin Yusuf ile anla~arak, Cezzar'~n emir Yusuf üzerine gönderdi~i askeri birli~i Pa~a'ya kar~~~ kullanm~~t~r. Di~er taraftan Selim Pa~a, Beyrut mütesellimini ve Cezzar'~n Ma~ribi askerini ittifaka davet etmi~~ ve askerin Sayda'da toplanmas~yla Sur üzerine hareket etmi~tir. Selim Pa~a Sur'u ele geçirdikten sonra, Akkâ üzerine hareket etmi~tir. Cezzâr Pa~a'n~n i~e yarar askeri birlikleri Selim Pa-~a'n~n komutas~na geçti~i için Pa~a, o bölgede bulunan mültezimi, erbab-~~ mukaatat~~ ve me~âyihi yan~nda toplayarak, zahire ve mühimmat-1 laz~meyi teminde bir s~lunt~y-la kar~~s~lunt~y-la~mam~~t~r. Akka içinde Ços~lunt~y-lak Osman'~n idaresindeki bir mikdar Arnavud askerinden ba~ka kuvvete sahip olmayan Cezzar'~n hakimiyetinin bu ~ekilde zarar görmesi Ahmed Cevdet Pa~a'ya göre, "herkes bunca asar-~~iddet ve tadiyat~n~~ gör-dükleri devr-i Cezzar'~n inkizasma med-i nazar memnuniyetle muntaz~r olmu~lar" diyerek halk~n memnuniyetini dile getirmi~tir59. Yine de Cezzar'~n Bo~nak, Arnavud ve Ma~riblilerden müreklcep ordusu bu isyan~~ bast~rrnay~~ ba~arm~~t~r. Akka'dald yerini güçlendiren Cezzar, ~ahabo~ullanm, ~ûf ve el-Muhtar'da ~eyhü'l me~âyih olan Canbulado~lu ailesi ile, Nakdiye, Talhulciye, Mülkiye, Hammadiye, ~a`biye, Cey~iye, Benü~adyak ve Arslaniye aileleri nezdinde ciddi bir nüfuz kazan~p, onlar-dan maktü bir vergi almaya ba~lam~~, hatta baz~lanna valilik vermeye kallu~m~~t~r. Bu durum Cezzar'~n o bölgede ba~~ms~zl~k elde etme arzusunun bir delili olarak

57 Aksan, a.g.e., s. 71

" Bkz. ~ehabettin Tekinda~, "Cezzâr Ahmed Pa~a", L4, C. 3 (1977), MEB, s. 156 Blcz. Ahmed Cevdet Pa~a, a.g.e., s. 108

(16)

1 78 SELDA GÜNER

görülmü~tür. Hatta, Akkâ hapishanesinde bölge me~âyihinden, Canbulado~ullan ve Nakdiye ailesinden bir çok kimse uzun süre tutuklu kalm~~t~r6°.

~iddetin nizam kurucu bir aparat olarak kullamlmas~mn ba~ar~l~~ di~er bir örne-~ini tahir bize anlat~r: Gümrülderdeki yolsuzluklar kar~~s~nda Cezzar bir kaç güm-rükçüyü öldürtür. Bir siyah libas giydirdi~i Müslüman gümrükçünün yan~na birer nefer Rum ve Yahudi yaz~c~~ verir. Gümrü~e gelen mallar deftere kayd olur, tüccara kolayl~k sa~lamr ve netice de yolsuzluk engellenince `bezirgân ve tüccolr miih emin oldu-~undan Trablus~am ve Lazkiye ve Antal9~a taraflanna gitmüb bu tarafa gelürler.' Asl~nda tak-rir boyunca ~iddet yarg~lanmaz, aksine ~iddet-ve siyaset- olmaks~z~n böylesi bir düze-nin kurulamayaca~~~ ihsas ettirilir.

Takrir de Cezzar'~n nefret objesinin, ~iddetinin yöneldi~i esas unsurun Dürziler oldu~u anla~~l~yor. Nitekim nerede Dürzi kelimesi geçse orada olumsuz s~fadar mü-temmim cüz görevi üsdenmektedir: "Din ve iman nedir bilmezler ve cümlesi Dehri ve Hulillidir"61 ler, onlar bulunduklan bölgede alt~n ve gümü~ten sikke bast~racak ve bunu askerlerine sava~malan kar~~l~~~nda bah~i~~ ve ulûfe olarak verebilecek kadar güçlüdürler. Cezzar'~n uzun süre bu meseleyi çözememesinin sebebi de budur. Cezzar takrirciye Dürzi manast~rma yak~n olup vergi vermeyen bir Dürzi köyünü nas~l hizaya getirdi~ini anlat~r: Cezzar onlar~n üzerine 'bir bayrak' Arnavut salar, fakat ilk müsademede Dürziler Arnavudan kur~un ele~inden geçirüb göçür'ürler. Cezzar üzerlerine y~lg~nl~k çöken Arnav~~darla nas~l konu~ulaca~~n~~ bilir; onlanDürziler aleyhine tahrik eder. Arnavutlar galeyana gelir, Dürzi köyünü ate~e verirler, mallan- n~~ Bu anlat' Cezzar'~n emri alt~ndaki be~~ nev askerin her birine kavini özelliklerini göre davranan bir siyaset pratisyeni oldu~unu vurgular.

Aynca Cezzar Pa~a'n~n M~s~r'~~ terk edip ve Sayda'ya geli~~ serüveninin temelin-de, M~s~r'~n Memlük beylerinin iktidarlann~~ Suriye bölgesinde yayma gayretleri esnas~nda Dürzi emirleriyle girdikleri çat~~ma yatmaktad~r62. Tahir'e binaen ~am, Akka, Sayda ve Beyrut aras~nda bulunan ordusu, toplam 7 bin süvari ve piyadeden mürekkeptir63. Taktirde zikredilen rakamlara göre, bu ordunun ayl~k masrafi 5320

Blcz.Tekinda~, a.g.m., s. 157.

61 Bkz. Metin 4b. Kur'an'da mü~rilderle ilgili, "Onlar: Hayat dünyadalcinden ibarettir; ya~ar ve oluruz;

bizi ancak zaman (el-dehr) helak eder — derler" (XVI,23) ayerine atfen, Allah'm yucudunu ve dünyamn Allah tarafindan ve Allah'~n lütuf ve kererr~i ile yaratild~~~m inkâr ile iktifa etmeyerek, dinlerin ba~l~ca ahkâm~m (~eriat, ahreti ve ceza gününü) tamamen reddederler. Zaman ile maddenin sonsuz oldu~unu iddia ederek, dünyadaki olaylan sadece tabiat kanunlanna uymak sureti ile meydana geldi~ini kabul eden toplulu~a verilen isimdir. Bkz. I. Goldziher, "Dehriye", ~A, C.3, MEB, s. 512. Hulnl ise, felsefi bir ~sulahur. Hulnl, Arapça çözmek, bir yere konmak, bir yere ve mahalle yerle~mek anlammdaki Halk kelimesinden türetilmi~tir. ruh ile bedenin özsel (cevheri) birli~ine ve aynca ald-~~ fa'âlin insan ile hultil yani Allah'~n be~er ile birli~i manas~nda kullan~lmaktad~r. Bkz. Louis Massignon, "Hulul", ~A, C.5, s. 584-585

62 Bkz. Metin 4a-4b

63 Cohen, 1780 senesinde Cezzar'~n ordusunda bulunan Arnavut askerinin say~s~n~~ bin olarak

(17)

CEZZAR AHMED PA~A HA1UUNDA SURIYE'DE IKTIDAR OYUNLARI 179

kese akçe, y~ll~k 63.850 kese akçedir. Cezzar aynca Istanbul'dan talep edilen akçeyi gönderir, cami, mescid ve tekke in~aatlanm sürdürür64.

Cezzâr Ahmed Pa~a, da~larda Dürzi e~k~yas~n~n takibi için laz~m gelen büyük toplar naldedemedi~inden, Istanbul'dan talep etti~i "biri araba ve mühimmat~yla mükem-me4 dördü arabas~z ve mühimmats~z be~~ k~ta Osmanl~~ icad~~ sürat topu ile araba ve mühimmat~" ve ayr~ca "araba ve mühimmat yapmak üzere ustalar ve be~~ yüz humbara"mn65 gönderildi~i 20 Rebiülevvel 1199 (31 Ocak 1785) tarihli belgede zikredilmektedir. Bu meselenin fas~lalarla kendisini gösterdi~i anla~~lmaktad~r. Istanbul'un Cezzâr'a gönderdi~i bu askeri yard~m~n üzerinden sekiz sene geçtikten sonra "daire-i itaatten ç~kan Sayda'n~n Dürzi ve K~z~lba~lann~~ tenkil etti~ini ve rüesadan seksen birinin kellelerini gönderdi~i"ne dair Istanbul'a bir tahrirat ula~m~~t~r66. Di~er taraftan 1203 (1787) tarihinde ~am vâlisi ~brahim Pa~a taraf~ndan Dersaadet'e gönderilen bir tahrirâtda Dürzi meselesinin ba~ka bir anlat~m~~ yer al~r. Cezzâr Pa~a Istanbul'a Dürzilerin ayakland~ldann~~ yazar-ken, ~brahim Pa~a da huzuruna gelen Dürzi emin Yusuf'un beyanlanmn aksini söyledi~ini, bir isyan olmad~~~~ halde Pa~a'n~n Dürzi da~~na "asker gönderilmek misüllü vah~eti mucib muamele"de bulunuldu~unu bildirecektir67. Cezzâr Ahmed Pa~a ile Dürzi Beyler aras~ndaki çat~~man~n temel sâilderi aras~nda siyasi iktidar mücadelesinin yan~~ s~ra servet kaynaldan etraf~nda bir çeld~me de yatmaktad~r. H~-ristiyan, Dürzi, ~ii nüfusuyla Cebel-i Lübnan cemaat yap~lanmas~mn en güçlü oldu-~u bölgelerden biridir. Iktidar her dini cemaatin ya~hlannca temsil edilmekteydi ve bu kan ba~~~ (asabiye) ve ittifak hiyerar~ileriyle desteklenmekteydi. Tabiyatlyla yerel iltizamlar68 bu cemaat liderlerinin elindeydi69 ve Cezzâr'~n bölgede nüfuz sahibi olmas~yla birlikte vergi toplama i~inin (mültezimlik) tek ki~inin kontrolünde olmal~y-d~. Asl~nda Cezzâr'~~ pa~al~~a ula~t~ran siyasi ortam mezkûr bölge için aleyhte özellik-

" Bkz. Metin 1b-2a, ozellilde Akka'da biri kendi ad~m ta~~yan alt~~ cami, iki çar~~, hanlar, çe~me, yedi su de~irmeni ve hamamlar yapt~rm~~, ayr~ca kentin surlann~~ tahkim ettirmi~tir. Bkz. Emecan, a.g.m., s. 518.

Bk.z. BOA (C.AS. 9120).

66 Bkz. BOA (HAT 56405), (HAT 8861).

Bkz. BOA (HAT 8185) Aynca Cezzar Ahmed Pa~a'n~n Dürzilerle mücadelesinde Arnavut asker-leri kullanmas~~ dikkat çekicidir. Aynca Cezzar Pa~a'n~n Dürzilerle mücadelesinde kendisine yard~m eden Küçük Selim ve Süleyman Pa~alarm XVIII. yüzy~l~n sonlar~nda (1797) Dürzilerin taraf~na geçip, Cezzar'm idaresindeki baz~~ mahalleri zapt ettikleri göriilmektedir. Bkz. BOA (HAT 8137).

68 Arapça lüzilm kökünden türeyen iltizam terimi, özel bir ~ahs~n devlete ait herhangi bir vergi

geli-rini toplamay~~ belirli bir y~ll~k bedel kar~~l~~~nda üzerine almas~~ demektir. Devletin genellikle belirli bir yerle mahdud vergi unsurlar~ndan olu~an mukataa birimlerini vergilendirmeyi, müzayede ile tespit edilen ve bir bölümü pe~in ödenen belirli bir y~ll~k bedel kar~~l~~~nda, s~n~rl~~ bir süre için kan ve zarar~~ mültezime ait olmak üzere kefaletle devretmesidir. Bkz. Mehmet Genç, a.g.m., s. 154-155.

69 Bruce McGowan, "Ayanlar Ça~~, 1699-1812", Osmanl~~ ~mparatorlu~u'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi,

Ed. Halil Inalc~k, Donald Quataert, Çev. Ay~e Berktay, Süphan And~ç, Serdar Alper, C.2, Eren Yay~nc~-l~k, ~stanbul 2004, s. 797, Cohen, a.g.m., s. 312-327, Cebel-i Lübnan bölgesindeki Dürzi emirlerinin idari mevkileri hakk~nda bkz. Maroun Kisirwani, "Foreign Interference and Religious Animosity in Lebanon", Journal of Contemporary History, Vol. 15, No. 4 (Oct., 1980), s. 687.

(18)

180 SELDA GUNER

lere sahip olsa da, Cebel-i Lübnan ve Do~u Akdeniz lurlannda topra~~~ ve geliri denetleyen Dürzi Cemaatinin (Benü~ihab), yerel .yan ya da mütegallibenin (Zâhir Ömer, Cezzar Ahmed Pa~a) büyüyen gücünü, artan tanmsal üretim ve ihracata dayand~rmak da mümkündür70.

Gerçekte o, valilik uhdesinde olan bir ayân-despottur. Gerek takrir, gerekse Cezzar'~n merkez ve ta~ra dahilindeki statüsü onu bir ayad' olarak tan~mlamaya izin verir. Vas~f Tarihi'nde Cezzar'~n Sayda valili~ine niçin atand~~~~ aç~klan~rken kurulan cümleler onun bir ayân olarak kabul edildi~inin de delilidir:

"Devlet-i aliyye'ye dost olan düvelin birinden istilcraza kadir verildi~i halde Devlet-i aliyye'den rehin ve ribh talebi ihtimali vard~r mülâhaza olunur ise ancak bu maddeler mülahaza olunmal~~ ve mirilü eyalât~n viizeraya ber-vech-i malikane verilüp mu'accelât~~ al~nmak maddesi haricde vücûdu olmayan ma`âni makûleden istinbat-~~ ahlcam etmek gibidir. Ya`ni muhali temennitlir, zirâ asnm~zda mevcûd olan vüzerada yenir u servet mefkûs olup el-an a~niyalar~ndan ma`ch~d olan Cezzâr Ahmed Pa~a'ya Sayda eyaleti ber-vech-i malikane verilmek mümkindir, ancak bu tasarrufdan fakat yüz elli yâhud iki yüz kise has~l ve o dahi ki-dil kabilinden olup Devlet-i aliyye'nin ednâ bir sülmesine hali olmayaca~~~ zahirdir"72.

Merkez ve ta~ra aras~nda arac~~ kurumlann varl~~~, Devlet-i aliyye gibi geni~~ top-raklara hükmeden imparatorluldann yabanc~s~~ de~ildir. Bu cümleden e~raf ve âyân Osmanl~lar~n 18. yüzy~l öncesinde de a~ina olduldan kavram ve kurumlardand~. Lakin uzun süren harpler, tar~m devrimi ve merkantilist aItyap~lardan mahrumiyet-ten kaynaklanan gelir k~tl~~~~ bu kurumun mahiyet de~i~tirmesine yol açacakt~r. Salzmann'~n da ifade etti~i gibi, XVI. yüzy~ldan itibaren vergi ve kiralar genellikle 70 Do~u Akdeniz ve Biladü'~-~am'da 18. yüzy~lda tar~m ekonomisinin durumu hakk~nda bkz. Faruk Tabak, "Bereketli Hilal'in Bat~s~nda Tar~msal Dalgalanmalar ve Eme~in Kontrolü (Yak. 1700-1850)",

Osmanl~'da Toprak Mülkiyeti ve Ticari Tar~m, Çev. Zeynep Altok, Ed. Ça~lar Keyder, Faruk Tabak, Tarih Vakf~~ Yurt Yay~nlar~, Istanbul 2010, ss. 158-161.

:kyân(~:~1- 1), Arapça göz mânâsma gelen "ayn" kelimesinin ço~-ulu olan âyân e~raf ve ekân ile ayn~~ anlamda kullan~lmaktad~r. Voyvoda, mütesellim, muhass~l, mutasamf ve vâli olarak kabul edilen yerli hanedanlar, ayr~ca âyân, derebeyi veya mütegallibe kelimeleriyle de kar~~l~k bulmaktad~r. Osmanl~~ Imparatorlu~u'nda ayanl~~~n dikkat çekici yükseli~i XVI. yüzy~l~n sonlanndan itibaren ba~lam~~t~r. Halk ile devlet aras~ndaki i~lerde arac~~ olarak rol oynayan âyân~n, bulundu~u bölgenin ihtiyaçlar~n~~ temin etmek, valciflann tevliyet ve nezaret i~lerini yürütmek, fiyat tespiti yapmak, vergilerin tahsil zaman~n~~ belirlemek gibi görevleri bulunmaktayd~. XVI. yüzy~l~n sonlar~na do~ru âyân, iltizama kat~lmak ve çiftçiye borç para vermek suretiyle servet ve topra~~n~~ geni~letti~i görülmektedir. Bkz. Ismail Hakk~~ Uzunçar~~h, "Âyân", ~A, C.2 (1979), MEB, s. 41-42, Özcan Mert, "Ayan", ~A, C.4, TDV, Istanbul 1991, s. 195-196, ayr~ca bkz. Halil Inalc~k, "Centralization and Decentralizafion in the Ottoman Administration", Studies in

Eighteenth Centu9, Islamic Hiotoy, Ed. Thomas Nafi; Roger Owen, Southern Illinois University Press, Lon-don 1977, s.30, Yuzo Nagata, Muhsin-zdde Mehmet Pa~a ve Aydnl~k Müessesesi, Tokyo Shuppan, Tokyo 1976, s. 2.

72 Bkz. Ahmed Vas~f Efendi, a.g.e., s. 192, ayr~ca bkz. Özkaya, 18. Yüzy

(19)

CEZZAR AHMED PA~A HAKKINDA SURIYE'DE IKTIDAR OYUNLARI 181

yerel hazinelere veya yerel otoritelerin (âyân) tasarrufuna b~raluhyordu. Osmanl~~ imparatorlu~u do~rudan verg-ilendirme metodlann~~ tecrübe etmeye çal~~uldannda bile yerel otoritelere ba~vurmak zorunda kalm~~lard~r. Bu ba~lamda gelir kaynalda-nr~m ve makamlar~n mukataa" olarak sat~lmas~~ sadece ekonomik faaliyetler olarak alg~lanmamahd~r. Zira bu durum ayncahk ve yükümlülüklerin, dolay~s~yla da siyasal mevkiin yeniden tammlanmasnu gerektirrni~ti. fitizam ve makam sat~~lar~n~n neticesi olarak yeni yönetim biçirr~leri te~ekkül etmi~ti74. Makam sat~~lar~~ ta~ra kentlerinin yerel iktidarlann~, kentli âyâmn idarenin devaml~l~~~ndaki rolünü ortaya ç~kar~r". Ayr~ca vâ'lilerin yerlerinin s~k s~k de~i~tirilmesi uygulamas~, vergilerin ta~rada top-lanmas~~ meselesinde, kendi bölgelerini iyi tan~yan ve kendileri de bölgelerinin önde gelen toprak sahiplerinden olan âyânlann arac~l~~ina ihtiyaç duyulmu~tur". Asl~nda eyalet, sancak ve kazalann belli sürelerle mültezim ve mütesellimlerin uhdesine b~ra-k~lmas~~ 1 7. yüzy~ldan beri uygulanmakta ve vergilerin toplanmas~~ i~ini mütesellimler yerine getirmekteydi77. Ayn~~ zamanda eyaletteki hazine arazileri merkez tarafindan ihale yoluyla iltizama veriliyor, tahsilatm yap~lmas~n~~ ise mültezimler daha alttaki mültezimlere veriyordu. Mültezinder, müzayede konusu olan mukataay~, vaat etti~i gelir, sebep olaca~~~ masraf ve b~rakaca~~~ kar hakk~ndaki tahminlerine göre k~ymet-lendirdikten sonra, devlete senelik olarak ödeyebilecekleri miktara göre tekliflerini yaparlard~79. Bu uygulaman~n XVIII. yüzy~lda tek bir iltizam sistemi halinde birle~ti-~i görülmektedir. önceden askeri s~n~f mensuplar~na tahsis edilen dirlikler art~k ha-zineye ait mukataalar olarak kabul ediliyor ve bunlar~n bir k~sm~~ vâlilere veriliyordu. Hazineye nakit ak~~~n~~ sa~layan bu sistemle, iltizama verilen arazilerin müllde~ti~i görülmektedir79. Böylece tüccar, askeri s~n~fa mensup olanlar veya toprak sahibi yerel önde gelenler (âyân), vergi toplama i~ini alma rekabetine girmi~lerdir99. iltizam, âyân~n nüfuz ve zenginli~inin en önemli kaynaldanndan biri haline gelecektir. Miri topraklar~n vergi gelirinin iltizam usulüyle toplanmas~~ yeni bir uygulama olmamalda birlikte, XVIII. yüzy~hn uzun süren sava~lar~~ ve mâli s~k~nt~lar neticesinde mültezim-lere daha geni~~ vergi toplama alan~~ sa~lam~~t~r. Devlet hazinesinin gelir kaynaldan

73 Mukataa, Osmanl~~ Imparatorlu~u'nun ilk dönemlerinden itibaren kullan~lan mali bir terimdir. Vergi miktar~n~, bazen de icar bedelini "kesmek" ve "kesi~mek" anlam~nda olan "mukataa vazetmek" tâbiri ise, kimi zaman do~rudan "vergi tarh etmek" mânas~na gelmektedir. Mukataa, bir gelir kayna~~n~n belirli süredeki gelirinin maktû bir ~ekilde tevcih ve iltizam edilmesidir. Bkz. Tayyib Gökbilgin, "XVI. As~rda Mukataa ve Iltizam I~lerinde Kad~l~k Müessesesinin Rolü", IV. Türk Tarih Kongresi Ankara 10-14

Kan~n 1948 Kongry Sunulan Tebligkr, TTK, Ankara 1952, s. 432-433 74 Bkz. Salzmann, a.g.e., s. 46-47

7, Bkz. Salzmann, 2011, s. 59 76 McGowan, a.g.m., s. 782 "Inalc~k, a.g.m., ss. 30,32

79 Mehmet Genç, Osmanl~~ Imparatorlugunda Devlet ve Ekonomi, Otüken Ne~riyat A.~.,Istanbul 2005, s.101, aynca bkz. Inalc~k, a.g.m., s. 36

79 McGowan, a.g.m., s. 784, aynca blcz. Nagata, a.g.e., s. 4 80 McGowan, a.g.m., s. 785, ayr~ca bkz. Mert, a.g.m., s. 196

(20)

182 SELDA G~~NER

yani mukataat, mültezimlere kayd-~~ hayat ~art~yla malikane olarak verildi. Böylece, miii topraklar —mülkiyeti devletin olsa da- yerel âyân ve e~rafin uhdesine b~rak~ld~". Di~er taraftan vergi ve mukâtaa gelirlerini toplaman~n d~~~nda aya= görevi, Cezzar Ahmed Pa~a örne~inde de görülece~i üzere, ~ehir ve esnaf için gerekli mallan sa~la-mak, erzak ve sair emtian~n fiyatlann~~ belirlemek, imar ve in~a i~leriyle me~gul ol-mak, emniyeti tesis etmek ve suçlulan cezaland~rol-mak, askeri ihtiyaçlan temin etmek, zahire ve mühimmat:1n ta~~nmas~~ için hayvan tedarik etmekti82.Bu aç~dan Cezzâr Ahmed Pa~a'n~n valili~i, imparatorlu~un neredeyse genelinde izlenen adem-i mer-kezile~me ve bunun yerel otoritelerin lehine geli~en özellikleriyle uyumludur.

Tekrar takrir'e dönülecek olursa, Cezzar sadece ~ehirlerin asayi~ini sa~layan ki~i de~ildir; Kahire, Gazze ve Ramle'den kay~klara zahire yükleyip anbarlara depo eder, ekme~in/ada-1 aziz'in fianna narh koyar, 'e~er muhalifi hareket Oedikde ~stanbul

kadtstna ~u kadar guru~~ verir de kurtulurum ümidi yolcdur. Cerâ'imi vuld~`unda can~n~~ hamur

gibi sof ile yo~urur ve yerlerine gelenlere gösterilür.'

Cezzar'~n nizam kuruculu~u kale kap~s~ndan ~ehrin içlerine; çar~~~ pazara da uzan~r. Orada, Halep ve ~am'da samur kalpakl~, saçakh kaftanl~~ zengin bezirgan tüccarlar vard~r. Bunlar sureta ~slam libas~~ giyen, lakin her biri 'cliyar-lahirde'ki Avrupahlardan berat al~p 'kendilerini birer devletin band~ra ta`bir olunur bayra~~~ alt~na' sokan konsolos tercümanland~r. Böyle yaparak zimmilere mahsus vergiden kurtulduldann~~ san~rlar. Ancak `vezir-i mü~arünileyh' Cezzar Pa~a, onlann ba~lann-dan kalpaklann~~ al~r, ödemedilderi cizye'lerin iki kat~m tahsil eder ve beldesinde `iinvanl~~ kafir' b~rakmaz. Oysa ~stanbul'da rü~vetle her kap~~ aç~lmaktad~r, denilerek Cezzar'~n nizam~~ ile sultan~n nizam~~ gene mukayese edilir: 'Amma Istanbul'da her yer ricâlden ba~ka Enderân-~~ hümâyân a~alann~n yanlar~na varub bir ~i~e çiçek suyu ile dört aded portakah bir ke~~~da sarub verür ve zü~iirt a~a ise bendeniz sana hizmet edeyim Oyerek üzerine biraz mâl geçiriib rikâb a~alann~~ ve sâ'iri mahc~lb Oedikde çaresiz bilmedi~ini bildim ve bilinim il ~e-rek biraz la/ard~~ söyler ki hem din ve hem Devlet-i aliyyo~e muz~rd~r. CezzOr beldelerinde öyle ~ey olamaz. Olmak dahi mümkün de~ildir dedi.'

Cezzar'~n çar~~-pazarda kurdu~u düzen ve ili~kilere dair takrir d~~~nda da refe-ranslara sahibiz. Bunlara göre Cezzar Ahmed Pa~a Akka, Sayda ve Beyrut'ta ticari faaliyetleri kontrolü alt~nda tutmak için dikkate de~er bir çaba gösterir". Özellikle Avrupal~~ tüccann s~kça ra~bet etti~i ve yüksek gelir getiren pamuklu, ipeldi ve hubu-bat ticareti onun belirledi~i ~artlar alt~nda gerçekle~mekteydi. Cezzarin idaresi dö-neminde baz~~ ailelerin iktisadi alanda, özellikle de ticaret hayat~nda, ön plana ç~kt~~~~

81 Halil inalc~k, Seçme Eserleri-H Devlet-i 514yye Osmanl~~ imparatorlu~u Üzerine Ara~t~rmalar-I Klasik Dönem

(1302-1606): Siyasaa Kurumsal ve Ekonomik Geli~im, Ed. Emre Yalç~n, Türkiye ~~~ Bankas~~ Kültür Yaymlan,

~stanbul 2010, s. 335

82~nalc~k, a.g.m., s. 43-45, Nagata, a.g.e., s. 9

(21)

CEZZAR AHMED PA~A HAKKINDA SURIYE'DE IKTIDAR OYUNLARI 183

görülmektedir. örne~in 1 7 70'lerde ~am'da banker ve sarrafl~k yapan Yahudi Farhi ailesi, 1 790 senesinde bu aileden Haim Farhi Akkâ'dald sarraflarm ~efli~ine tayin edilmi~~ ve bundan sonra ailenin serveti ve gücünde mühim bir art~~~ meydana gelmi~-tir. Cezzâr Ahmed Pa~a ise Sayda ve ~am'daki siyasi kontrolünün yan~~ s~ra, bu aile vas~tas~yla iktisadi hayat~n kontrolünü de elinde tutmu~tur84. Asl~nda bu iktisadi güç onun siyasi iktidann~n ve kap~~ halk~n~n zeminini te~kil etmektedir. Bab~âli'yi de Cezzâr Pa~a konusunda ihtiyath olmaya sevkeden bu iktisadi gücüydü85.

Yabanc~lar konusunda Cezzâr'~~ oldukça me~gul eden Frans~zlar, fakir Müslü-man kesimin deste~ini kazanm~~~ olan Pa~a'ya kar~~~ bölgenin zengin H~ristiyan Arap-lar~~ aras~nda taraftar kazanmaya çal~~~rlar. Ayr~ca hem Cezzâr Ahmed Pa~a, hem de Fransa konsolosunun birbirlerini ~ikayet ettikleri anla~~lmaktad~r88. Istanbul'daki Fransa elçisinin Cezzâr Pa~a'r~ikâyedyle ilgili yaz~dan hatt-~~ hümarinda, "...Bundan akdem Cezzâr Ahmed Pa~a lcullann~n Sayda havâlisinde olan Françalunun su'-i etvâr ve harekâtla-nna da'ir ve França elçisinin dahi Pa~a-y~~ mü~ârünileyhin tüccar França.'ya olan zulm ve te'delisine mütedâ'ir birbirlerine mütegayyir tahrirât ve takrirleri `atebe-i ulYâ-y~~âhâneleri el-`ard Cazzâr'~n tahrirat~~ mefl~umu münâsib ise França elçisine söylemin niçün böyle hareket e4yorlar imi~. Badeh~l iktizâs~na göre tarafima cevab verde... "87denilmektedir.

Mezkûr metinde Sultan~n hatt~~ oldukça serttir; "Bu tak~l~- ne ~ekil bir takrirdir, bu el-çi ne demek ister? Hilâf-~~ ahidnân~e-i hüm4yûna hareket etme~nesini etrafh yazas~n ve elel-çiye dahi iktizâ-y~~ vecbe üzre cevab veresin. Bu madde içün mükâleme ne demekdir? Reis Efendi iktizâs~~ üzre tarafima ilzâm ederek cevab versin."88 Zirâ ayn~~ metinde, Fransa elçisi Sayda'da bulunan ve Cezzar'm "zulmüne" u~rad~ldann~~ iddia eden Frans~z tüccarlar~n~n kabahatleri-nin olmad~~~n~~ belirten takririnden bahsedilmektedir. Bir ba~ka hatt-~~ hümâyûnda ise, Fransa elçisinin takriri üzerine Cezzâr'~n kabahatinin anla~~ld~~~~ görülmekteyse de Sultan, "tabiri gördüm, ahidnâme muktezas~~ üzre davas~na söz yokdur. Lakin kâfir hayr-~~ hevahl~k yüzünden vazfesi olmayan hususu niçün yazar? Benim vüzerâm~n zulmüne vesâir haline ne kar~~~r inha Oedi~ini dahi istemem. E~er Cezzâr'~~ te'dib edecek ise~n dahi an~n inhas~yla et-mem... ve Cezzâr'~n dahi hilâf-~~ ahidnâme etmemesi laz~md~r zira vesair devlete dahi sir4yet eder bu muameleyi terk edüb ~ün2ta muv4fik hareket eyleinesi iktizds~~ üzre Cezzâr'a yaz~lmak laz~m-d~r"88 demekten geri durmaz.

84 Bkz. Thomas Philipp, "The Farhi Family and the Changing Position of the Jews in Syria, 1750-1860", Middle Eastern Studies, 20, 4 (1984), s. 40

85 Bkz. Uzunçar~di, a.g.e., s. 605

" Bkz. BOA (55442) Bkz. BOA (HAT 9832) " Bkz. BOA (HAT 9832) Bkz. BOA (HAT 55118)

Referanslar

Benzer Belgeler

臺北醫學大學活動成效報告表 活動 名稱 臺北醫學大學 品德教育系列活動 活動 時間 98 年 03 月 01 日 至 98 年 04 月 30 日 活動

Araştırmanın sonuçları, tarihsel bağlamlarla desteklenen matematik öğretiminin uygulandığı deney grubundaki ve Matematik Ders Programı’nın öngördüğü

Venedik’e hiç güvenmediği gibi, açıkça güvenlik nedenleriyle Osmanlı bağlaşıklığını yeğlemiş olan Sırbistan despotuna da güvenmiyordu, öyle ol­ duğu için

Kronik hastalık varlığına göre hastaların KUHÖDÖ puanları incelendiğinde, kronik hastalığı olan hastaların özbakım davranışları toplam puan ve uyku düzeni alt boyut

Ünlil Türk ressamı Osman Hamdi’nin gönlünü verdiği ve mezarının bulunduğu Gebze’nin Eskihisar köyünde, ölümsüz sa­ natçıya ait 17 dönümlük bahçe

Sıcak para akışının önemli duraklarından biri olan tarihi çar­ şının sırrının, geleneklerde gizli olduğu, Ertaş ve Fırat'la yaptığımız söyleşi de bir kere

Qa[daq insan iginde bulundu[u diinyaya ister yan\ uaglardan, ister televizyon ekantndan bakstn, modern toplumun kitle iletiqim araglan diler bir adryla medyasr,

Zeytin Yağlı Patlıcan Dolması, (Patlijan) : Eggplants stuffed with spiced rice and prepared with olive oil. Kişisel Arşivlerde Istanbul Belleği Taha