• Sonuç bulunamadı

A city treasure chest Çukurcuma:Eski hayatlar mahallesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "A city treasure chest Çukurcuma:Eski hayatlar mahallesi"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SIGHTSEEING & SHOPPING GEZİNTİ VE ALIŞVERİŞ

O

ne day you must visit Çukıırcuma. Perhaps you are looking fo r a th o n et chair or a crystal m irror or nothing at all. Perhaps all you wish is to breathe in that nostalgic atm osphere... to w ander amidst antiques of all eras and styles... and becom e lo st in th o se n arro w s tre e ts. The s e n tim e n t m agnifies every detail. Perhaps just for this reason you should visit Çukur- cuma one day. Either walk down Sıraselviler Caddesi from Taksim Square fol­ lowing the signs to Çukur­ cuma, and then turn right down Altıpatlar Sokağı, or tak e th e first rig h t on Yeniçarşı Caddesi next to G alatasaray Lisesi. Both ways take you to a place seemingly far from the city centre. No other place is so m uch in the h eart of th e city yet so far away from it. Ç ukurcum a is a tiny square in the neigh­ b o rh o o d o f Firuzağa in Beyoğlu, at the junction of Altıpatlar, Hacıoğlu, and Cami streets. From here Çukurcuma Caddesi runs right down to

Tophane, cross­ ing B oğazke­ sen C addesi on th e way.

You feel as if you are in a small provincial town, not in the back streets of Istan­ bul. In this square among antique shops overflowing w ith the old and not so old po ssessio n s o f past generations, Çukurcum a

Mosque and Ömer Ağa fountain stand with hospitable digni­

ty-Ç ukurcum a Mosque w as designed by Mimar Sinan for Fenarizade Şeyhülislam Muhiddin Mehmet Efendi in the first half of the 16th century (1542—1547). The mosque was badly damaged in the Firuzağa fire of 1823 and later rebuilt in its present form. All that remains of the original building are the main walls of stone alternating with courses of brick, and the plinth of the minaret.

The stone fountain facing the mosque was built by Ömer

ÇUKURCUMA

Eski Hayatlar Mahallesi

olarak Boğaz­ kesen Caddesi ile kesişe­ rek Tophane’y e kadar iner. K en d in izi İstan ­ bul’un arka sokakların­ da değil de, küçük bir ka­ saba meydanında hisse­ dersiniz. Bu meydanda, eski eşyalarla dolu anti­ kacı dükkanlarının arasında Çukurcuma Camii ve Ömer Ağa Çeşmesi “ev sahibi” gibi dururlar.

XVI. Yüzyılın ilk yansında (1542-1547) Fenarîzade Şeyhü­ lislâm Muhittin Mehmet Efendi tarafından Mimar Sinan’a yaptmlan Çukurcuma Camii 1823 Firuzağa yangınında yanmış. 19. yüzyılda bügünkü halini almış. Mimar Si­

nan’ın yaptığı camiden tuğla batıllı taş duvarlanyla ana kütle ve minarenin kaidesi kalmış.

Çukurcuma Camii ile aynı adla anılan, 1720’de I. Sultan Mahmud’un hazinedarlanndan Ömer Ağa’nın yaptırdığı By Lalehan Uysal Photos Manuel Çıtak

“Çukurcuma” yazan tra­ fik işaretini izleyerek, Al­ tıpatlar Sokak’tan sağa; isterseniz Galatasaray Li­ sesi’nin yanından aşağı Yeniçarşı Caddesi’nden ilk sola... Hiç farketmez, şehrin merkezinde değil­ miş gibi saklıdır Çukurcu­ ma. Başka hiç bir yer bu kadar şehrin içinde, aynı zamanda bu kadar dışın­ da değildir.

Çukurcuma, Beyoğlu’nun Firuzağa Mahallesinde, Altıpatlar ve Hacıoğlu So­ kaklarının, Cami Soka­ ğıyla birleştiği üç yol ağ­ zında küçük bir meydan­ dır. Birleşen bu üç küçük

A CITY TREASURE CHEST

( 'B ir gün mutlaka Çu- J -s k u r c u m a ’y a gidin. Aradığınız thonet bir san­ dalye y a da taş bir ayna olabilir. Ya da hiç birşey... Belki sadece o esrarlı ha­ vayı solum ak için... Yüzyılları ve tarzları bir­ birine karışmış eşyalar arasında ve dar sokaklar arasında kaybolun... Bu duygu size bütün detayla­ rı büyük gösterir. Belki sırf bu yü zden bir gün Çukurcuma’ya gitmelisi­ niz... İsterseniz Taksim Sı- raselviler Caddesi’nden

(2)

Ağa, treasurer to Sultan Mahmut 1, in 1720. This fountain which is often known as Çukurcuma Fountain, was original­ ly a freestanding edifice in the middle of the square, but today it backs onto m odern concrete blocks. The relief designs on Ömer Ağa Fountain are chipped and broken but it is still p o ssib le to

read the inscription on the pointed arch of the stone panel. New taps have recently been fit­ ted to the fountain due to the increasing inter­ est in Çukur-cuma and its old buildings. And w h a t a b o u t the- ham am s? As Reşat Ekrem K oçu, w h o described Istanbul in encyclopaedic detail, tells us, there are two p u b lic b a th h o u se s h e re , b o th b u ilt by Nakşidil Valide Sultan as ch aritab le in stitu ­ tions shortly after the district was provided w ith an a b u n d a n t water supply in 1831. O ne of th e se is th e Bostanbaşı Hamamı in Çukurcuma. This very attractive hamam with 23 washbasins stands on th e left as you d escen d Boğazkesen Caddesi from Çukur­ cum a. The o th e r, Sürahi Ham am ı, is smaller with 18 wash­ basins but once cele­ brated for a bath atten­ d a n t n am ed Zileli İsmail, to whom clients dedicated poems. Both bathhouses are still in use today.

To o n e side o f th e fo u n ta in u n d e r th e shade of a great plane tree used to be an out­ d o o r co ffee h ouse. Perhaps this was one o f th e o ld fa sh io n e d e sta b lish m e n ts w ith w ick er seated stools w here dedicated cof­ fee d rin k e rs co u ld

spend blissful hours sipping their tiny cup of frothcapped coffee. The great plane tree is still there, indeed there are several of them , but nothing is left of the coffee house except a couple of entries in encyclopaedias.

Today where the coffee house used to stand is a 1950s car sheltering under a vineshaded arbour. Here too is the stall of Eşref Amca, one of the oldest of Çukurcuma’s junkstall

own-kesme taştan çeşme, o gün bu gündür birbirlerine bakar­ lar. Eskiden bir meydan çeşmesi olan, ama sonradan ar­ kasına beton binaların dayandığı Ömer Ağa Çeşmesi’nin kabartma motifleri kırılmış. Ayna taşının sivri kemeri üze­ rinde kitabesini okuyabilmek mümkün. Çukurcuma’ya ve eskiye artan ilgi nede­ n iyle çeşm eye y e n i musluklar konmuş. Bir de ham am lar var: İs­ tanbul’u ansiklopedik bir disiplinle yazan Re­ şa t Ekrem K oçu ’nun sözleriyle, “Beyoğlu- nun N akşidil Valide Sultan hayrı ve Vakfı bol suya kavu ştuğu 1831’den az sonra” ya ­ pılmış iki hamam. Biri, “Çukurcuma Bostanba- şı Hamamı”, Çukurcu­ m a ’dan Boğazkesen’e inerken sol kolda,

23

kumalı “çok güzel” bir hamam. Diğeri, “Çu­ kurcum a Sürahi Ha­ mamı ", aynı yolda, sağ tarafta, hakkında şiir­ ler yazılan tellağı “Zile­ li İsm ail” ile ünlü 18 kumalı bir hamam. Çeşmenin bir yanında, büyük bir çınar ağacı­ nın gölgesine güvenen bir kır kahvesi varmış. Kimbilir belki de hasır tabu releri olan ve köpüklü kahve tiryaki­ lerinin keyifli saatler iç­ in uğradıkları bir kah­ ve. Çınar hala ayakta, hatta çınarlar... Kahve ise yalnızca ansiklope­ dilerde bir satır olarak kalmış. Bu gün, eski­ den kahvenin olduğu yerde, asmadan bir çar­ dak altında 1950 mo­ del bir otomobil kımıl­ damadan duruyor... Ve seyyar tezgâhını güzel havalarda açmayı ih­ mal etmeyen, Çukurcu­ ma eskicilerinin en es­ kilerinden Eşref Am­ ca'hin tezgâhı da ora­ da. Eskinin tozlu izleri­ ne dokunarak yürüme­ y i sürdürün. Eskiden paket taşlı sokaklar çoktan asfalt ol­ muş. Olsun... Siz yine de sokak sokak, kaybola kaybola, aradığınız bir nesne için, sabırla yürüyün. İsterseniz 1930’lardan kalma bir şapka bulma peşinde, isterseniz çekmecelerine lavantalar yerleştirmeyi hayal ettiğiniz bir gardırop arama serüveniyle... Sağlı sollu dönen clar sokak­ larda aralarındaki yakınlığı özellikle koruyarak birbirine Q C IT Y S C O P E JANUARY 1 9 9 4

(3)

ers, who can always be foimd here in fine weather. Follow the dusty traces of the past. The formerly cobbled streets have long since been asp h alted . N ever m ind... You can still wander from street to street, losing yourself one minute and d isco v erin g y o u r way th e n e x t, in p u rsu e o f an elusive object. Perhaps it might be al930s hat or a wardrobe in whose draw­ ers you envisage yourself lovingly laying sprigs of lavender. You w eave y o u r way th ro u g h the Levantine houses faded with the years until each seems indistin­ guishable from the other, huddled close to g e th e r on the w inding streets.

As you go by look carefully into each... at the junk shop on the left, at another on the right. Here is Objet, a tiny shop, but the memo­

ries which fill it are vast! Perhaps you might catch the envious glances exchanged by a gomalaque consol and crystal glasses refhlected in a mirror. There is just room for you inside the door of Objet, and for nothing else amidst the clutter.

Go on your way. Here is another shop. Broken thonets in the garden, (thonet chairs were designed by Michael Thonet (1796 - 1871). He invented a new process by which solid beachwood could be bent to form long curved rods for chair frames.) wooden doors, iron window grilles... and every­ where the traces of rain, rust, dust and musty age.

And an o th e r shop... w here m arble w ash basins reign supreme. Yet another, Chez Bjzans, once a Byzantine tavern

baka baka benzeşmiş, yılların tenlerini soldurduğu Le­ vanten evlerinin arasından... İçlerine baka baka... Solda bir eskici, sağda bir başkası.

İşte “Objet”. Küçücük bir dükkân. Ama taşıdığı "anılar” büyük! Belki bir aynada; gomalak cilalı bir konsolla kris­ tal kadehlerin kıskanç bakışmalarını yakalarsınız. “Ob­ je t” kapısından sizi içeri alır ve başka hiç bir şeye yer kal­

maz.

Yolunuza devam edin. İşte başka bir dükkân. Bahçesinde kırık thonet'ler (19. yüzyılda Michael Thonet’in kayın ağacını buharla büküp biçim verdiği ve sonra onun adıy­ la anılan sandalyeler), ahşap kapılar, demirden pencere

(4)

Light radiates through the

flea markets these days.

At no time have antiques

been at such a premium

among the people

of İstanbul.

Bit pazarlarına

nur yağıyor;

antika eşyalar ve eskiler

birbirine karışmış...

Bu noktada

Çukurcuma'nın

özgün bir yeri var

İstanbul'da.

Eski ve değerli olan

orada

yeni bir hayata başlıyor.

with its own cellar beneath. This is decorated in fullblown English style, reflecting that aristocratic heritage. Maroon, khaki green and gilt...

Then we come to Ash Gun§iray’s shop, whose fame has spread far beyond (.Aikurcuma in recent years. It is cool and the only light comes from candles. An old garage has been transformed into a repro room out of an old house, hardly like a shop at all.

If you still haven’t found what you are looking for then defi­ nitely try Leyla Hamm’s shop, where you will be tempted to ransack its contents like an open dowry chest. Try on every hat, rummage through the button boxes, search for lace stained with the tears of a girl whose crochet hook pierced her finger, and gently touch Louis XV glasses. Take a journey of imagination through the old postcards. Your hands should be grimy with the dust of many decades when finally you come across that black velvet jacket. Pinned to the jacket - that must be the day it was first worn by its owner - is a sepia photograph dated 1924. Incredible but true. The jacket is just like that in the photograph except that its Levantine owner has long since abandoned it. Perhaps it is this jacket you seek. Light radiates through the flea markets these days. At no time have antiques been at such a premium among the people of Istanbul. Wooden doors, cupboards, and embroidery gathered from the remotest towns and villages of provincial Turkey pour into Istanbul. What are you waiting for? Try getting lost today in (¡Aikurcuma, try taking a sentimental journey.

kafesleri.. Yağmur, pas, toz ve koku. Bir dükkân daha... Mermerden kuma-lann saltanatında.

Bordo, nefti yeşil ve altın yaldız.

Ve Aslı Günşiray’ın son yıllarda ünü Çukurcuma’nınkini aşan mekânı. Serin, mum aydınlığında... Eski bir garaj­ dan otantik bir mekâna dönüştürülmüş, dükkanın öte­ sinde... Bir çizgi.

Hâlâ aradığınızı bulamadınızsa işte Leyla Hanım’ın açıl­ mış bir çeyiz sandığı gibi karıştırılmayı bekleyen dükka­ nı. Mutlaka girmelisiniz. Her şapkayı denemeli, düğme kutularını karıştırmaksınız... Dantellerde parmağına tığ batmış bir gençkızm gözyaşlarını aramalısınız, Louis XV kadehlere dokunmaksınız. Eski kartpostalların içinde göz ucuyla dünyayı dolaşmaksınız... Elleriniz toz içinde kal­ mak. Ancak o zaman o siyah kadife ceket karşınıza çıkı-verir.

Üstüne iğnelenmiş -sahibinin ceketi ilk giydiği gün olmalı- 1924 tarihli sepya bir fotoğraf vardır, inanılır gibi değil ama doğru... Ceket aynı fotoğraftaki gibidir ama Levan­ ten sahibi çoktan onu terketmiştir. Aradığınız belki de bu cekettir.

Bit pazarlarına nur yağıyor; antika eşyalar her zaman­ kinden çok İstanbulluların ilgisini topluyor. Anadolu’nun ücra köşelerinden ahşap kapılar, dolaplar, el emeği göz nuru işler İstanbul’a akıyor. Ne duruyorsunuz, bu gün Çukurcuma’da “kaybolmayı", bu dünyaya girmeyi dene­ yin!...

“Chez Bizans”, ratik miras...

Bir diğeri... Geçmişte bir Bizans meyha­ nesi, alt katı meyhanenin mahzeni olan İngiliz stilinin bütün ayrıntıları ve

(5)

TUMTcri

J

u n k a n d

A

n t iq u e d e a l e r s in

Ç

u k u r c u m a

Çukurcuma Eskicileri ve A ntikacıları

fum e b o t­ tle s , c o lo u re d carafes... Every­ th in g y o u can imagine and more. A c at slinks b e t w e e n th e m and disappears.

Eski bavul­ lar, opal abajurlar, parfüm şişeleri, renga­ renk karatlar aklınızın ucundan bile geçmeye­ cek her türlü ıvır zıvır. Aralarından bir kedi içeri girer ve kaybolur...

HARMONIE / Roula H abbab ve M eltem K asaroğhı

Eaikpaşa Yokuşu No: 35

Dignified mahogany, elegant Art Deco and flamboyant baroque. All properly restored.

işte ağırbaşlı maun, za rif Art De­ co ve gösterişli Barok. Hepsi kural­ la rın a göre yen ilen m iş, elden geçmiş. Tozsuz ve kırıksız.

HACI K em al Açıkgöz

Çukurcuma Cami Sokak. No: 13/1

Hacı Kemal, who has had a shop in Çu­ kurcuma for 45 years, buys and sells old furniture.

45 senedir Çukurcum ada dü kka n ı olan Hacı Kemal eski mobilya alıp sa­ tıyor.

TOMBAK / A hm et K ösedağ

Çukurcuma Cami Sokak. No. 13/B

Known as Tombak Ahmet, Ahmet Bey’s sh o p is a glorious confusion. Allow several hours to browse.

Tombak Ahmet adıyla tanınan Ahmet Bey'in dükkanı gerçek bir bit pazarı. Aradığınızı bulabilmek için uzun sa­ atler ayırın.

ANTİKACI Halil Ülgü

Çukurcuma Cami Sokak. No. 15

The goods overspill on to the street. Look for marble basins in all shades of w h ite and myriad shapes, as well as column capitals and marble plinths.

Sokağa taşan bu adreste b eyazın b ütün tonlarında türlü fo rm la rd a kurnalar, sütun başlıkları, mermer kaideler bulabilirsiniz.

GÜLTEKİN ANTİK İdris v e M uzaffer G ültekin

Çukurcuma Cami Sokak. Cami Yanı. No: 4 ve 62

Two separate shops on either side of the mosque. What you are looking for, a console mirror or a small nightstand, might well be here.

Caminin iki yanında iki ayn dükkan. Aynalı bir konsol yada küçük bir ko­ modin, aradığım neyse iki dükkan­ dan birinde olabilir.

ŞAMDAN ANTIQUE / Souay Ö zön

Eaikpaşa Yokuşu. No: 32/A

W ooden chests and porcelain plates w ith naive designs th a t m ight have come out of them. An old carved door, cupboard doors and much more. Dis­ cover the details for yourself.

Ahşap sandıklar ve sanki onlardan çı­ karılmış n a if desenli porselen tabak­ lar. Eski oymalı bir kapı, belki bir do­ lap kapağı ve diğerleri. Detayları siz keşfedin.

KAYIP KEDİ /F a tih B aykan

Eaikpaşa Caddesi. No: 29

Old suitcases, opal light fittings,

per-GALERİ ALFA Ayşe Yetişkin Kııbilay

Hacıoğlu Sokak 1/A

Old engravings, maps, postcards, guide books. A surprise address w hich you will not be able to leave w ithout pur­ chasing an engraving of Istanbul.

Eski gravürler, haritalar, kartpostal­ lar, rehber kita p la r. B ir İsta n b u l gravürü alm adan çıkamayacağınız sürjniz bir adres.

G ülendam Sevinç

Altıpatlar Sokak. Çukurcuma No: 30

An old cloth, precious fabric, or a kaf­ tan w ith s ilv e r e m b ro id e ry . T h e ir authenticity is in no doubt here. Gülen­ dam Hamm is a special p erson w ho knows about textiles, and restores them lovingly for new owners.

Eski bir örtüyü, değerli bir kumaşı, ai­ le yadigarı sırma işli bir kaftanı güve­ nerek teslim edebilirsiniz. Gülendam Hanım onların dilinden anlayıp, ya ­ ralarını saran ve kullanılabilir hale getiren özel biri.

LEYIA / Leyla Seyhanlı

Çukurcuma Altıpatlar Sokak. No: 10

Louis XV or St.Louis glasses, Cristoffle cutlery, a canto singer’s hat, a lizard skin bag, antique linen, and em broi­ dered kaftans... a dow er chest full to the brim. For hire or sale.

Louis XVyada St. Louis kadehler, Cris­ toffle çatal, kaşık, bıçaklar. Bir kanto­ cu şapkasından, kertenkele derisinden çantaya, beyaz işlerden sırmalı kaf­ tanlara kadar tıklım tıklım dolu bir çe y iz sandığı... K ira la m a k da mümkün.

OBJET

Çukurcuma Altıpatlar Sokak. No: 2

Lovers of w ood should come to gloat ov er th is fu rn itu re , sp ark lin g w ith gomalaque polish.

Üstünde gom alak cilanın parıltıları gezinen eşyaları ahşap sevenler gör­

meli.

CHEZ BYZANCE / N u r E rsoy

Eaik Paşa Cad. No: 37/ 4 Çukurcuma

O p en ed tw o m o n th s ago. Visit this venue filled with English style antiques to see the huge walnut desk with hun­ dreds of tiny pigeon holes and drawers.

İki ay önce açılmış. İngiliz stili eşya­ larla dolu bu mekana, m a sif meşe, olabildiğince büyük, binlerce gözü ve çekmecesi olan yazıhane tipi çalışma masasını görmek için mutlaka gidin.

Ali Ö ztürk

Çukurcuma Caddesi. No: 77

In the shadow of the vine, a d oor le­ ad ing o n to re p a ire d c u p b o a rd and room doors from old Anatolian houses in Tokat, Merzifon and Sivas.

Meydandaki asmanın gölgesinde baş­ ta Tokat, Merzifon, Sivas olmak üzere Anadolu evlerinden toplanmış onarıl­ mış dolap kapaklan ve kapüanna aç­ ılan bir kapı.

NO:59 / Sevil A bidin oğlu

Eaikpaşa Cad. No: 59

A three—storey house w ith a sherbet dispenser at the door. On the up p er floor are puffy cushions of all colours, an a rm ch air co v ered w ith c h ec k e d

Ash G ünşlray

Çukurcuma Cad. No: 72A/74

A place w here old objects are put to new uses, ready to take their place in m odem interiors.

Geçmişteki işlevleri bir hayli fa rk lı olan eski nesnelerin, günüm üz iç de­ korasyonunda kullanılabilir nesnele­ re dönüştüğü bir adres. Serin, m um aydınlığında...

material. Hatboxes on the attic floor.

Üç katlı bir ev. Gerçekten bir ev, giriş­ te bir şerbetlik. Üst katta her renkte puflar, pötikare kum aş kaplı bir kol­

tuk, çatı katında şapka kutuları.

GÜMÜŞ AY / Alla tn c e k ara

Eaikpaşa Yokuşu. No:59

The ground floor of No.59 belongs to Gümüş Ay. For a coffee table o r a set­ tee. Choose your own, as you would at

home.

No: 59’un alt katı Gümüş A y’ın. Bir sehpa ya da bir kanepe... Kendiniz se­ çin, evinizde oturmak için seçer gibi!...

Talat Y üksel

Eaikpaşa Sokak. No: 61

If you are looking for a special gift for a special person how about a writing set in a leather case, including nibs? Inside do not be surprised to see a very old phaeton.

özel bir hediye düşünüyorsanız, işte içinde uçlarıyla birlikte deri bir kutu­ da yazı takımı. Dükkana girdiğiniz­ de çok eski bir fayton göreceksiniz, şa­ şırmayın.

Selim T u ran K arakılıç

Eaikpaşa Caddesi. No: 35

A reliable repairer for porcelain stoves, and gomalaque polishing.

Gomalak cila ve çini soba tamiri yap­ tırmak isterseniz işte tertemiz bir atöl­ ye.

Selm a A kalın

Faikpaşa Yokuşu No: 20

If massive desks are your style, or if you have been looking for a thonet table for ages, then this is the place for you.

M asif yazıhanelere m eraklıysanız, uzun zam andır bir thonet masa arı­ yorsanız mutlaka gidin.

TANTEKİN ANTİK / D u ran T an tek in

Çukurcuma Caddesi. No: 67

Nuri İyem, Necdet Kalay, Nazlı Ecevit, Hamit Görele, İbrahim Safi... Just a few of the signatures on the walls of Tante­ kin Antik. Art collectors take note.

Nuri İyem, Necdet Kalay, Nazlı Ecevit, Hamit Görele, İbrahim Safi... Duvar­ larda resimleri asılı bir kaç isim. Re­ sim koleksiyoncularına duyurulur.

M ehm et K ösedağ

Ağahamamı Cad. Altıpatlar Sokak No: 9/A

A host of objects, from antique inkpots to parasols

Eski m ürekkeplilerden güneş şemsi­ yelerine kadar küçük küçük nesneler.

AUTHENTIC HOUSE

Çukurcuma cad. No: 48-50

R eproduction an tiq u es to o rd er. O r n e w “a n tiq u e s ” a c c o rd in g to y o u r design.

Özel siparişlerle katologlardan seçil­ miş “yeniden" antika üretimi. Ya da yeni dizaynlarla yeni eskiler.

NİL

Çukurcuma Caddesi. No: 60

A collection of Kütahya tiles in what lo­ oks like an old O ttom an house both w ithin and w ith o u t. D o n ’t miss the brass fan.

Kütahya çinilerinden bir koleksiyon. Dış ve iç görüntüsüyle eski bir Osman­

l I evi. Pirinç pervaneli vantilatörü gör­ meden geçmeyin.

V ANTIQUE

Eaikpaşa Caddesi. No: 20

When an old fashioned gramophone or a “78” record is what you fancy,' drop by.

Bir gramofona veya taş plaklara sa­ hip olmak islediğinizde uğrayın.

F üsun B erkiş

Hacıoğlu Sokak. No:l

S ilv erw are, g la ssw a re , o r w o o d e n objects... T h e re ’s room for them all, even you.

Gümüşler, camlar ya da ahşaplar... Hepsine yer var, size bile...

C IT Y S C O P E JANUARY 1 9 9 4

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Verilen m do¤rusu ve bu do¤ru üzerinde bulunmayan bir P noktas›n› kullanarak, sadece pergel yard›m›yla P’den geçen ve m do¤rusuna paralel olan do¤ruyu bulman›z

Selmek Taksim, Segâh Taksim, Mahur Şar­ kı, Mahur Taksim, Hüzzam Gazel (Hafız Kemal'e eşlik), Hüseyni Taksim, Nihavend Taksim, Hicazkâr Taksim (Piyano ile),

Biochemical synthesis of silver nanoprticles using filamentous fungi Penicillium decumbens (MTCC-2494) and its efficacy against A-549 lung cancer cell line. Chinese

b) Daha önceden, eğer

(2003a), Muğla ili tatlısu balık faunasını 16 familyaya ait 30 tür (Anguilla anguilla, Leuciscus cephalus, Leuciscus smyrnaeus, Leuciscus borysthenicus, Cyprinus carpio,

1950’lere, bir yirmi, bir yirmi beş yıl boyunca, “Otuz Beş Yaş” şairinin edebiyat, sanat, şiir konularında ne kadar özlü, derinlikli yazılar kaleme getirdiğini

Bunun so­ nucu olarak, sanat galerileri azalma­ ya; nitelik olarak da profesyonel, sorumlu, başarısı kadar saygın bir yeri olan, başarısızlığı kadar da ça­ buk

Birden şiir kitapları ile dolu­ verdi çalışma masam: Yıllardan beri kendisini de, şiirlerini de gö­ remediğim Orhon Murat Arıbur- nu’nun “Buruk Dünya”sı, Cevat