• Sonuç bulunamadı

Unutulan yüzüncü yıl

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Unutulan yüzüncü yıl"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

y i í f f \A/ i y j^ F v C j

25 A R A L IK 1984

POLİTİKA YE ÖTESİ

MEHMED KEMAL

Unutulan Yüzüncü Yıl

Ahmet Haşim de yaşasaydı bu yıl yüz yaşında olacaktı. Yahya Kemal için yüzüncü yaş yılı törenleri düzenlenirken, Göl Saat­ leri şairini anımsayan bile olmadı. Bazı şairler şanslarını da yan­ larında getiriyorlar. Yahya Kemal bunlardan biri ise, Ahmet Ha­ şim de şanssızlığını yanında getirenlerdendir.

Durgun Suya baktım ve dedim ah ölebilsem Madem ki yok ağlayacak mevtime kimsem

Daha yaşarken yalnızlığını bir çanta gibi yanında taşıdığını ve ondan bir türlü kurtulamayacağını biliyordu. Yaşadığı dö­ nemin en önemli şairlerinden biriydi. Yahya Kemal gibi satışı yoktu. Ya Boğaziçi yalılarında bir zengin, ya da politikada bir ünlü tavlayıp onun koltuk altına sinmesini bilmezdi. Kıbrıslı ya­ lısında, ya da Yakup Kadri’lerin köşkünde gençliğini sıkıntısız geçirmesini becerememiştir. Bağdat doğumlu oluşundan ötü­ rü ardından hep Arap denmişti. Bunu bildiği içindir ki içinde ince bir hüzün vardır. Gerçi Yahya Kemal de Anadolu’dan de­ ğildir. Üsküplüdür, ama bundan yerinmemiş, bir Balkanlı olmak­ la öğünmüştür.

Yaşadığı dönemin en önemli okullarından biri olan Galata­ saray Sultanisi’nde okumuş ve bitirmiştir. Fakat GalatasaraylI­ lar arasındaki dayanışmadan yararlanamamış, yüksek memu­ riyetlere erişememiştir. Bulabildiği, Reji idaresinde bir küçük memurluk, maliye nezaretinde mütercimliktir. Savaş patladığı için dört savaş yılını yedeksubay olarak Çanakkale’de savaş boylarında geçirmiştir. Dönemindeki şairler ve yazarlar gibi ko- runmamıştır. Bir ‘devletli’nin ardına sığınmamıştır. Yazarlar An­ kara’ya gider, milletvekili olur, bir önemli memurluğa atanırken, onun bulabildiği iş, Güzel Sanatlar Akademisi’nde estetik öğ­ retmenliğidir. Hele askerlikten dönüşte iki yıl da işsiz kalması yaşamına tuz biber ekmiştir. Ulus başyazarı Falih Rıfkı’ya yaz­ dığı mektuplarda, “Aman ne olursa olsun, bana bir iş" diye sız- lanmıştır.

Akşam gazetesinde Türkçe’nin en güzel fıkralarını yazmış­ tır, ama yazıdan aldığı para geçimini sağlamaya yetmemiştir. Şiir ve yazı dışında geçinme için her zaman bir ek iş aramıştır. Her işsiz kalışında eş dost elele verip ona iş arıyorlar. Dostla­ rına yazdığı mektuplarda durum bütün çıplaklığı ile yansır. Ken­ di ayarındaki şair ve yazarlar önemli işlerde çalışırken Ahmet Haşim’in bu durumu yürekler acısıdır. Sosyal durumunu belir­ leyen bir öyküyü buraya aktarmak isterim. Çok yakın dostu Ab- dülhak Şinasi, Akşam gazetesi için Haşim’e bir görev verir. Ha­ şim de elinden geldiğince bu görevi yerine getirir. Ancak Ab- dülhak Şinasi nazlı ve mızmız bir adamdır. Sonra cayar mı, git­ mek mi istemez, her neyse Haşim’in başı ağrımağa başlar. Şöy­ le anlatır:

“ .. Bu adamlara kendileriyle beraber çalışmayı istemediğini­

zi açık ve kesin bildiriniz ki, onlar da ona göre hareket etsinler. (...) Her ne ise yarın da bana telefon ederlerse, numaranızı ken­ dilerine bildirmek zorunda kalacağım. Her telefon ettikçe bütün banka (Osmanlı Bankası) altüst oluyor. Zira telefon numarası belli değildir. Banka santralı ise beni tanımıyor. Şimdiye kadar bu yüz­ den birçok çirkin olaylar oldu. Bunlara, gerek dostunuz Münir Nigâr Bey, gerekse Asım vakıftırlar. Öyle ki, her ‘Haşim’ deyin­ ce, beni ‘Asım’ anlıyorlar. Asım da, ‘Ben değilim. Aranılan Ha­

şim Beydir. Tercüme kalemine telefon ediniz’ diyor. Tercüme

kalemi deyince, Münir Beye telefon ediyorlar. Halbuki ben Mü­ nir Beyin kaleminde değilim. O da anlatamıyor. Anlatamayınca bağırmağa başlıyor ve sonunda bütün kalemler rahatsız edil­ dikten sonra ben bulunabiliyorum. Bizim kalemin telefonu da şefin yanında olduğu için her aranışta şefe karşı utanır duruma düşüyorum. Ben bu işten vaz geçtim. Siz de vaz geçtinizse he­ men adamlara bildireyim de siz de, ben de rahat edelim.”

Koskoca şair, dışarıda adı bir bayrak gibi dalgalanırken ban­ kanın tercüme kaleminde ve telefon santralında ‘esamisi’ okun­ muyor. Her gün de iş yüzünden batıyor. Akşam gazetesinde fıkraları beklenir, okunur olsun, ne çıkar! Bir mektubunda da şöyle yazar: ‘‘Geçende Falih (Rıfkı Atay) bana dedi ki, telsiz te­

lefon şirketinde Musa Süreyya Beyle çalışacaksınız dedi. Bu tek­ lifi hiç anlamadım."

Çok şeyler vardır ki şairler anlatamaz, çok şeyler vardır ki şairlere anlatılamaz. ~ r - \ . f . , {. (

Haşim’i resmi görüş unutur oldu.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ümit ALEMDAROGLU İZMİR-Ayvalık’da de nizi kirlettikleri gerekçe­ siyle kapatılan 16 zey­ tinyağı fabrikasının sa­ hip ve yöneticileri fab­ rikalarım yeniden

İstanbul Belediyesi tarafından devralındığı 1937yılından beri boş kalan ve harabeye dönen İlidir Kasrı, 1982yılında Kurum tarafından onarılmaya başlanmış

Daha zor bir şey düşünemiyorum, titriyorum her rolü elime aldığımda, onun için kolay kolay da oynamak istemiyorum artık.. Bundan sonra Edremit’in Çamlıbel köyüne

el-Hayat kelimesine sıfat olan dünyâya, dünyâ adının verilmesi, âhirete göre dünyanın bize yakın olması (içindeyiz), dünyanın âhiretten önce olması ya da

Dinî ve siyasî açıdan İslâm dünyasının bunalımlı, mezhep çekişmelerinin yaygın olduğu bir dönemde yaşayan İhvan, dönemlerindeki felsefe ve bilim düzeyini,

Eğer bir karikatürü güzel olma­ mışsa, baştan savma yaptığı için değil, gücü ancak o kadara yet.. tiği için güzel

Orman kaynaklarının işlevleriyle ilgili toplumsal bilinç düzeyine ilişkin olarak elde edilen bu sonuçların ankete katılanların cinsiyetine, yaşına, eğitim

1933 te Üniversite teşkilâtından sonra bazı fakülteler tekrar kitaplık tesisine başladıklarından, Üniversite Kitaplığı muba- yaat hususunda yalnız