• Sonuç bulunamadı

1957 de diyorlar ki

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "1957 de diyorlar ki"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1957 de diyorlar ki...

Mecmuamız geçen sayısından itibaren okuyucularına günümüzün

edebiyat ve sanat otoritelerini bütün yönleriyle tanıtacak bir ankete

başladı. Bu sayede merak ettiğiniz meşhurlarımızın

düşünce­

lerini, yaşayışlarını, gizli kalmış orijinal hâtıralarını öğreneceksiniz.

A N K E T İ Y A P A N : M U S T A F A H A Y D A R

Y u s u f Z i y a

A

KBABA'nm çıkış hikâyesini lütfeder misiniz ?

— Mizah edebiyatım, kendi mi. zaçıma göre sevmiştim. Manzum hikâyeler, küçük hicivler yazıyor­ dum. O zaman Refik Halid'in «Ay. dede» si vardı. Bir gün o kapanın­ ca, kendim bir mizah gazetesi çı­

karmayı hayal ettim. İlk sayısı bundan 34 yıl evvel bir perşembe sabahı çıkan Akbaba'mn, iki sa­ at sonra ikinci baskısı yapılı­ yordu.

— Akbaba'da yetişmiş bazı ka­ lem ve çizgi ustalarım sizin ağ. zınızdan dinliyebilir miyiz ?

— Akbaba yalnız bir mizah mecmuası değil artık. Bir mizah mektebidir de. Ben, birçok arka, daşlanmla beraber o mektepte hem öğrencilik ettim, hem öğret­ menlik. Hâlâ birşeyler öğrenmiye ve öğretmiye de çalışıyoruz. Bu 34 yıl içinde bende unutamıyaca. ğım hâtıralar bırakan dostlar az değildir. Ercüment Ekrem, ibra, him Alâettin, Osman Cemal, sa­ hiden eşleri az bulunur mizah ya­ zarları idi. Ercüment her cins mi­ zah yazısı yazardı: hikâye, ro­ man, taklit... Osman Cemal yazı, da Naşit gibi bir halk komiği idi. İbrahim Alâettin AvrupalI nükte yapan ve mizaha seviye veren zarif bir kalemdi.

Çizgide, Rainiz ve Cemal Nadir iki büyük kıymettir. Ramiz'in sa­ natkâr sabrı emsalsizdi. Vereceği, nin son damlasına kadar verirdi. Eğer bir karikatürü güzel olma­ mışsa, baştan savma yaptığı için değil, gücü ancak o kadara yet. tiği için güzel olmamıştır. Onun büyük eksiği kültürünün azlığı idi. Kelime oyununu nükte zannederdi.

Cemal Nadir, elbet, karikatür sanatının baş ustasıdır. Onu şöyle tanımıştım : Bursa'dan bir mektup geld i: «Ben Türk Ocağı kâtibi

Merhum Remzi'nin kardeşiyim. Karikatüre karşı büyük hevesim var. Bana Akbaba sayfalarında lütfen yer verir misiniz ?»

Bunlar hiç bir istidat vâdetmL yen kötü resimlerdi. Ama onun sabn, onun çalışması ve onun ze. kâsı bütün mânileri bir yüksek at­ layışla aştı. Her gün Cemal Na. dir'in kendi kendisi ile yarıştığını görürdüm. Yeri boş değil, bom­ boştur.

— Hecenin Beş Şairi'nin şiiri­ mizde yapmak istedikleri nelerdi ? — Biz şiirde ihtilâl yapan bir nesiliz. Düşününüz, büyük şair Ahmet Haşim'in : «Zücac-i san'at. ü fikretle yükselirler hep» diye yazdığı bir zamanda bir kaç genç çıkıyor, Arap ve Acem notasmı bir yana atıp hece vezniyle ve konuşulan İstanbul Türkçesiyle şi­ ir denemelerine başhyor. Bu ör. neksiz işi kolay sanmayınız. Şii­ rin sözünü ve sesini değiştirmek. Bizim nesil hiçbir şey yapmamış olsa bile büyük eserleri yapacak büyük sanatkârlara şiirin ana

harcım, Türk dilini elekten geçir­ di, yoğurdu, hazırladı.

— Şiire pek genç yaşta başla­ dığınız anlaşılıyor.

— Evet... Vefa İdadisinde 18 yaşmda öğrenci idim. «Kehkeşan» mecmuasının şiir müsabakasına girdim, birinciliği kazandım. Mec­ muanın sahibi Halit Fahri boynu­ ma bir kravat taktı. Bereket ver­ sin çabuk kurtuldum, yoksa gü­ reş minderinde takılan kravat gi­ bi Bâbıâli Caddesinde sırtım yere gelecekti.

— Yani şür yazmamayı bir ne­ vi kurtuluş mu sayıyorsunuz ?

— Evet. Balan, size bir kanaati­ mi açıkhyayım : Şiir, güzel sanat­ ların hiçbir cinsine benzemez: Gü. zel bir tablo, güzeldir, zevkle sa­ lonunuza asar, seyredersiniz. Gü­ zel bir musiki hoştur, tatlıdır. Ke­ yifle dinlersiniz. Ama güzel bir şi­ ir, güzel değildir. Ancak çok gü­

zel şiir, güzeldir. Onu yapmak için de hiç olmazsa yarım Tann kuvveti lâzım.

— O zamanki şiir anlayışınızla bugünkü arasında bir fark oldu mu ?

— Niçin o kadar uzağa gidiyor­ sunuz ? Yarınki anlayışım bile bu. günkünden daha ince, daha derin ve doğruya daha yalan olacaktır. O zaman «yeni» bizdik. Bugün, bizden sonra kaç göbek daha es­ kidi. Şiirin «Manzum ve mukaffa söze derler» diye okutulduğu bir devirde yetiştiğimizi unutmayınız.

— Sizce vezin ve kafiye şiirin vazgeçilmez unsurları mıdır ? De­ yiş, dil ve biçim mükemmelliği bunların yokluğunu kapatamaz mı ?

— Eğer bir büyük kuvvet çıkar da yaptığı esere herkesi hayran bırakırsa ben bunun dışında kalır mıyım sanıyorsunuz ?

— Dünkü mizah anlayışı ile bu­ günkü arasında ne gibi farklar var ?

— Mizah tek cepheli bir sanat değildir. Onun düşündürücü kuv. vetini, güldürücü kuvvetinden az sanmayınız. Ben, mizahı, öfkeleri­ mi, şikâyetlerimi, arzularımı söy­ lemek için vasıta diye küllemiyo­ rum. Demokrasi, nasıl politikcryı halk yığınları araşma yayıyorsa, bu yayılış mizahın şuurlarım da yeni yeni dâvalara açıyor... Yani plâj şakasma, salon fingirtisine yer az kalıyor artık !

— Nasrettin Hoca'nın Türk mi. zahmdaki yerini belirtir misiniz ?

— Size bir Meşrutiyet hikâyesi anlatayım : Tcdât Paşa bir gün Mebusan Meclisine gelip itimad isteyince, orta sıralardcm bir Arap mebus heyecanla ayağa kalk ıp : «Estağfurullah... siz bize itimad ediniz !» diye bağırmış. Onun gi­ bi, Hoca merhum da kusurlarımı­

zı affedip mizah edebiyatmda bi­ ze yer verirse ne mutlu... Yoksa onun, başımızın üstünde yeri var.

Taha Toros Arşivi

* 0 0 1 5 1 6 1 9 6 0 0 6 *

Referanslar

Benzer Belgeler

İnsansız olursa sevimsiz resim gibi Dal uçlarında göveren bahar, Tarlada boy veren o altın başak.. İnsanlar,

Perdelenmifl gökcisim- lerinden gelen ›fl›¤›n izledi¤i yollar›n uzunlu¤undaki çok küçük farkl›l›klar nedeniyle ayn› cismin birden çok gö- rüntüsü olufluyor

Üçüncü adımda sihirbaz 5 ve 6 numaralı altınları ha- vuza atsın; deniz kızı da dalıp 3 numaralı altını bulup sihirbaza iade et- sin.. Böylece oyun sonsuza kadar

ELİF NACİ'YLE SANAYİ-1 NEFİSE'DE — Mahmut Cüda (solda), geçen yıl Elif Naci'yle birlikte Sanayi-i Nefise'nin şimdi Kız Meslek Lisesi olarak kullanılan binasını

Bizim çalışmamızda da bu çalışmada elde edilen sonuçlarla uyumlu olarak benzer şekilde en genç yaş grubunu oluşturan yenidoğan (0-12 ay) grubundan, en büyük yaş

Sentezlenen 5-hidroksi-3-(4-nitrofenil)-1-(p-tolil)-1H-pirazol bileşiğinin 1 H-NMR spektrumu (Şekil 4.6) DMSO-d 6 içerisinde alınmıştır ve elde edilen spektrumda

Farklı zamanlarda farklı konsantrasyonlar da uygulanan AVG uygulamalarının vazo ömrü süresince karanfil çiçeğinin çiçek yaprak rengi üzerine olan etkisine ait değerler

A) Dine uygun olan isteklerini yerine getirmek. B) Sıkıntıya düştüklerinde yardım etmek. C) Sıkıntıya düştüklerinde yardım etmek. D) Dini görevlerimizi yerine getirmek.