• Sonuç bulunamadı

Atatürk'ün asıl ismini öğrenmek istediği piyes

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Atatürk'ün asıl ismini öğrenmek istediği piyes"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TANIMADIĞIMIZ MRŞHÜRI AR:

p ; > !

Atatürk’ün asıl ismini

öğrenmek istediği piyes..

Gazi kendisine uzatılan kâğıda bir güz attıktan sonra:

“ Bunda bir yanlışlık olmalı!.,, Cevabını verdi

Atatürkün tiyatroya alâkasıSırat köprüsü piyesi. . — Freskonun barı Birinci perde kapandıktan sonra..G a z in in sorduğu sual«Piyesi

adapte eden zat burada..»Portakal çiçekleri«Bu isim yanlıştır.

Doğrusunu yazınız!.»Z ey bek oyunuÇalışm a tarzıRolünü nasıl

ezberlerdi?.Rol defterindeki çıkıntılarSahnenin bir köşesinde...

Şadi'nin Ankara temsilleri sı­ rasında Atatürk’ün tiyatro ile son derecede alkadar olduğunu ve bu mevzua fevkalâde ehemmi­ yet verdiğini görüyoruz. Buna dair bir de misal zikredelim:

Bir zamanın Ankarasmda

Pıesko’nun derme çatma sahne­ si, «Sırat köprüsü» isminde bir piyes oynanıyor. O gece temsile

Gazi de gelecektir. «Sırat köp­

rüsü» piyesinde erkeği Galip, karşısındaki kızı da Neyire Neyir oynuyor. Şadi baba rilünde...

Gazi geliyor, birinci perdeyi

seyrediyor. Temsili beğeniyor.

Birinci perde indikten sonra Ga­ zi soruyor:

— Bu piyesin aslı nedir?.. Kendisinin bu alâkası tiyatro­ da büyük bir heyecan ve mem­ nuniyet uyandırıyor ve:

— Piyesi «ıdapte eden zat içe­

ridedir. Rolü vardır. Kendisine

soralım... diyorlar. Gazi ilâve ediyor.

— Bir kâğıda piyesin asıl is­ mini tam olarak yazdırıp lütfen getiriniz. Eserin aslını merak et­ tim...

Derhal sahne arkasına İ Ga- lib’e haber salmıyor: «Aman pi­ yesin aslını yaz götür!.» denili­ yor.

Lâkin haberci sahnenin arka­ sında birdenbire Galib’i bulamı­ yor. Gaziyi de bekletmek imkân­ sız. Esasen ikinci perde neredey­ se açılacak.. Bu sırada haberci sahnede başka bir aktöre rasge- liyor. Telâş içinde ona:

— Gazi locasında bekliyor. Pi­ yesin aslını sordu. Galib’i bula­ mıyorum... Ne yapalım bilmem?..

Bu sanatkâr:

— Ben piyesin aslını biliyo­ rum.. Sana yazayım, al götür... cevabını verince haberci derin bir nefes alıyor.

Bu sanatkârın maksadı da bu müşkül duruma bir nihayet ver­ mektir.

Piyesin aslı «Portakal çiçekle­ ri» ismini taşımaktadır. Fakat sanatkâr bunu yazarken bir im­ lâ hatası yapıyor.

Haberci kâğıdı alıp Gazi’nin locasına götürüyor.

Atatürk kâğıda bir böz attık­ tan sonra:

— Olmaz!., diyor, bu yanlış... Hakikaten de piyesin ismi im­ lâ itibaıile yanlıştır.

Atatürk:

— Götürünüz... Bunu tashih etsinler!., diyor.

Haberci tekrar sahneye gidi­ yor. Gazi’nin karşısında oyun oynamak heyecanı içinde bulu­ nan artistler arasında İ. Galib’i görüyor:

— Aman şunu düzeltiniz!..

di­

ye kâğıdı veıiyor.

Bütün bunlardan haberi oh»ı- yan ve piyesin ashnm kimin ta­

rafından yanlış yazıldığını bil­

meyen Şadi gelip doğrudan doğ­ ruya Galib’e çatıyor. Tiyatro he­ yecanlı bir gece geçiriyor.

Tabiî iş anlaşılınca iki eski arkadaş arasında mesele kalmı­ yor. Fakat bu hâdise Ankaranm ilk günlerinde Gazi’nin tiyatroya ne kadar ehemmiyet verdiğini çok iyi gösteren karakteristik bir

vakadır: Seyrettiği bir piyesin

asıl ismini öğrenmek için iki ke­ re sahne arkasına kâğıt

gönderi-Şadi zeybek

Şadi Ankarada derhal herkes tarafından son derecede sevil­ mişti.

Gündüzleri sık sık toplanıyor­ lardı. Sadi’nin tiyatro kadar üs­ tatlıkla oynadığı bir oyun daha vardı: Zeybek!.. O zaman Anka­ rada en gözde, en sevilen, en me­ rak edilen oyun buydu. Zeybeği bizzat efelerden öğrenmiş olan Şadi denilebilir ki o vakitler Aıı- karamn bu oyunda âdeta şampi­ yonuydu. Hattâ eski dostları:

— Zeybek oyununda Habip Neccar ve Bican efendideki kud­ reti gösterirdi... diyorlar.

Çalışma tarzı..

Şadi, Gazinin teşvikile memle­ keti baştan başa dolaşmıştır. Onun bu sanat seyahatlerinde göze çarpan bir hususiyeti var­ dı. Her gittiği yerde halkın tiyat­ ro zevkinin hangi tarafa doğru cevrlmiş olduğunu inceden ince­ ye tetikk ederdi. Ve ona göre,

icabederse, bazan programında dahi mühim değişiklikler yaptı­ ğı olurdu.

Meselâ bütün hazırlıklar bir

dram oynamak için yapılmış.

Lâkin Şadi. gidilen yerin sanat

seviyesini araştırır. Kendileri

için çok yorgunluklu olmasını düşünmeden bunu hemen kome­ diye çevirtirdi.

Çalışma tarzına gelince... Ro­ lünü odasında bir aşağı, bir yu­ karı dolaşarak ve sigara içerek ezberlerdi. Ve daima rolü yüksek sesle tekrarlardı. Gayet tafsilâtlı surette yazılmış rol defteri var­ dı. Bu yazıların kenarlarında bir

takım çıkıntılara rasgelinirdi.

Buralarda rolün mühim sahnele­ ri, yapılacak en mühim hareket­

ler birer birer kaydolunurdu.

Meselâ karşısındakine tokat ata­ cak. Bu tokatın şekli... Yahut bir sahnede birisinin yüzüne tükür­ mesi lâzım. Bu ve bunun gibi bir çok şeyler... Ekseriya da bir ro­ lün en mühim, en belli başlı ta­ rafına en fazla ehemmiyet ve kuvvet verirdi. Bu suretle seyir­ ciyi pek çabuk elde etmiş olur­ du. Sahnenin bir yerinde takılır kalırsa tatlı bir heyecan havası yaratır, fakat bu an pek az sü­ rerdi. Derhal siiflörle rabıta te­

sis ederdi. Ne kadar müşkül

mevkide kalırsa kalsın bu meş­ hur aktörün hayatında bir defa olsun tulûata saptığı görülmüş şey değildir. Hiç bir temsilde pi­

yesin dışına çıktığı asla görül­

memiştir.

Halbuki sahneye son derecede hâkimdi. Hattâ sahneden salon­ daki seyircileri görür ve ayrı ayrı seçerdi. İstese pek âlâ tulûat ya­ pabilirdi.

Sahnede karısile karşılıklı oy­ narken bir mecliste — meselâ bir köşede yine rol icabı — yavaş yavaş, seyirciye işittirmeden ko­ nuşmaları lâzım. Seyirci onların

yalnız çenelerinin oynadığını,

konuştuklarım görecek. Fakat ne söylediklerini işitmiyecek. Bu gibi sahnelerde Sadi daima — istedi­ ğini söyliyebilecek bir vaziyette olduğu için -— zevcesine pek iyi kelimeler mınldanrıdı.

Hikmet Feridun Es

Referanslar

Benzer Belgeler

Atatürk’ü dış politikada gerçekçilik yönüyle ele almaya çalıştığımız için, onun milli politikasının en genel şekliyle değerlendirilmesini

Mustafa Kemal Atatürk’ün hukukçulara h taben yaptığı aşağıdak k konuşma, Atatürk’ün hukukçulara verd ğ önem ve Türk ye Cumhur yet ’n n çağdaş uygarlık

Bu inançla Aziz Milletimizin ve Tüm İslam Aleminin Mübarek Mevlid Kandilini tebrik ediyor, Kandilin Müslümanların ve tüm İnsanlığın huzuruna vesile olmasını.

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu

İki çarpı bir Altının beş katı Dört kere yedi Birin sekiz katı Beş çarpı dört Üç kere dokuz Üç çarpı beş İkinin beş katı Dört kere yedi Altının iki katı Dört çarpı

Türk milletinin küllerinden yeniden doğmasını sağlayan Gazi Paşa’nın; büyük önem vererek Türk milletine miras bı- raktığı 105 adet özel evrakından biri olan

Kültür ve Sanat Dairesi Başkanlığı: 2016 yılı içerisinde Sinematek gösterimleri kapsamında İzmir Sanat Merkezi’nde 26, Tarihi Havagazı Fabrikası Kültür

Atatürk çok sade bir kahvaltı alışkanlığı vardı kahvaltıda bir iki dilim ekmek ile bir bardak ayran veya bir kâse yoğurt tüketirdi... Atatürk’ün en sevdiği yemeklerin