• Sonuç bulunamadı

Ömer Seyfettin'den...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ömer Seyfettin'den..."

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

15 KASIM 1987

PENCERE

Ömer Seyfettin’den...

“Kuvvetin görünmez, elle tutulmaz ruhu olan kahraman rüz­ gâr, bir gün kırlardan, çiçeklerden, çamlardan, ormanlardan top­ ladığı güzel kokuları etrafa dağıta dağıta gidiyor, tatlı tatlı esi- yormuş. Herkesi soktuğu iğnesine büyük önem veren sivrisinek onu görmüş ve boyuna poşuna bakmadan:

— Püf, püf... diye gülmüş.

Kahraman rüzgâr “belki bana değil" diye aldırmamış, yolu­ na devam etmiş. Fakat sivrisinek, arkasından daha ziyade gül­ meye, hatta küfretmeye başlamış.

Rüzgâr, liyakatli adamlara has olan o büyük ve ulvi soğuk­ kanlılıkla yavaş yavaş geriye dönmüş, sivrisineğin önüne gel­ miş, hiddetlenmeden sormuş:

— Bana mı gülüyorsun? — Evet sanal.Benimle mi eğleniyorsun? — Evet, seninle!.. — Bana mı küfrediyorsun? — Evet sanal.

Kuvvetli rüzgâr şu âciz sivrisineğin bu derece küstahlaşma­ sına evvela şaşırmış, sonra acımış; şöyle konuşmaya başlamış­ lar:

— Ne cesaret! Sen deli m i oldun? Ben bir kere esersem sen parçalanır, bir tarafa çarpar, hemen ölürsün.

Ben mi?

— Sen!

Gülerim aklına! Ben bir uçmaya başlar, senin karşına çı­

karsam, buralarda duramaz, uzaklara kaçar gidersin... — Ben mi?

Evet, sen..

— Bu cirminle beni kaçıracaksın ha?

— Cirmimi beğenmiyor musun? Senin hiçbir cirmin yok ya!. — Ben rüzgârım, cirmim görünmez; hızla estiğim, fırtına, bora kasırga olduğum zamanlar en kuvvetli, en ağır şeyler karşımda cayır cayır yıkılır; ummanları birbirine karıştırır, nehirlerin mec­ ralarını değiştirir, dağları yerinden oynatır, balta girmemiş orman­ ları çayır biçer gibi yerlere sererim.

— Püf, püf, püf! Beni korkutamazsın, ben kızarsam seni bir yaparım ki, bir yaparım ki...

Diye sivrisinek öyle olmayacak laflar söylemiş, öyle küfürler savurmuş ki anlatılamaz. O zaman âlicenap rüzgâr gene hid­ detlenmeden ona küçük bir ders vermek istemiş, biraz hızlı es­ miş, tabii sivrisineği önüne katmış:

(2)

15 KASIM 1987

PENCERE

(R aftarafı 2. S ay fad a) — Bû.. bû..

Tesadüfen bir çatının önünden geçiyorlarmış, sivrisinek can havliyle bu çatıya atlamış, iki kirişin arasına gizlenmiş, gene:

Püf, püf, püf... Rüzgâr kızmış, daha hızlı esmiş:Bûû.. bûû... Daha hızlı:Bûûû..bûûû... Sonra daha hızlı:Bûûûû... bûûûû...

Fakat kirişin arasına iyice saklanan sivrisineği bir türlü yerin­ den sökememiş. Hiddetle fırtına olmuş, sonra kasırga, bora, ni­ hayet tayfun olmuş, başlamış çatıyı sarsmaya... Artık gülmeyi bırakan sivrisinek, af dileyecek yerde:

Terbiyesiz rüzgâr!.. Ne oluyorsun? Yoksa bana bu fakirin

çatısını mı söktüreceksin? demiş."

Ömer Seyfettin, bir bölümünü yukarıya aldığım öyküsünde rüzgâr ile sivrisineği konuşturuyor. Rüzgâr neyi, sivrisinek ki­ mi simgeliyor? Kuşkusuz böylesine yakıştırmalar çeşitli yorum­ lara yol açsın diye yapılır; ama biz diyelim ki rüzgâr bir siyasal akımdır, sivrisinek de bir kişidir.

Tarihsel aşamalarda kimi siyasa) akımlar kitleleri sararlar, sar­ sarlar, silkelerler, kapsarlar. Önce bir fikir esintisi başlar, son­ ra rüzgâra dönüşür akım; kimi zaman kasırgalaşır, toplum kat­ manlarını altüst edebilir.

Kişilerin bu akımların rüzgârındaki yerleri, etkileri, ağırlıkla­ rı bir ölçüye kadardır.

Bir kişi kitleleri dalga dalga saran siyasal akımın tapusunu cebine koyabilir mi? Bir kişi yaygın bir akıma benliğinin ipote­ ğini koyabilir mi? Yalnız Türkiye’ye özgü değildir bu kural, in­ sanlık tarihinde hep böyle yaşanmıştır.

Ömer Seyfettin, rüzgâr ile sivrisinek öyküsünü kaç yıl önce yazdı? Bilemiyorum; ama bugün de geçerli, değil mi?

Referanslar

Benzer Belgeler

Li- sanımızdaki bütün aslen Arapça, Acemce olan kelimeleri çıkarıp atmak, yerlerine manasını bilmediğimiz eski kelimeleri koymak istiyorlar davasıyla meydana

Yeni Lisan anlayışı henüz genel kabul görmediği için bu sıralar kaleme aldığı dil yazıları -“Ne Vakit Doğru Yazacağız?” da dâhil- hep ilk “Yeni Lisan”

“Osmanlı Edebi- yatı” diye Türkçeden uzaklaşarak vücuda getirilmiş eski lisanla, bu yalnız kâğıt üzerinde kullanılan Enderun argosuyla, konuşulan tabii lisan arasında

Melek Lampe'nin oğlu, Güler Behçet'in sevgili eşi, İstanbul Barosu Avukatlarından..

değişmeler ve gelişmelerdir. Hızlı değişmeler ve gelişmeler sonucunda BT örgütler- de neredeyse tüm işlevlerde, süreçlerde ve uygulamalarda kullanılabilir bir konuma

■ Turkish/Islamic Schools 452 Jewish Schools 11 Armenian Schools 36 Greek Schools 53 French Schools - 29 Italian Schools 10 American Schools 5 1 British Schools 2 1 Austrian

Hafız Zekâi’nin musiki derslerine de devam et­ tiğini duyan Mustafa İzzet Efendi, Zekâi Dede’ye birkaç İlâhi okutmadan yazı dersine başlamazmış.. Mehmed

Kalust Gülbenkyan, servetini koru­ mak için sarfettiği ateşli ve sürekli gayret yüzünden, bu serveti kullan­ mak için ne istek duvar, ne de vakit bulurdu,