İHİFE DÖRT
MENEMENDEKİ İRTİCA OLAYI
s___ 4
umhuriyet 7 yaşındaydı
ı özü dönmüş, ağzından en ga- * liz küfürler dökülen sakallı
adam, aldığı yaralardan ötü- yerde kıvranan genç subaya ğru İlerledi. Sakallının elinde : de bostan bıçağı vardı. İki üç niye sonra üstü başı kan için-
göreeeğimiz bu sakallı, başını vdesinden ayıracağı genç su- yı keserken, Cumhuriyet dev- nlerine yönelen en büyük fiilî lavüzlerden birini, tarihin yap- klarma geçirmiş oluyordu.
* * *
1930 yılı Aralığının 23 üncü gü- . cereyan eden ve nesiller bo- ınca Menemendeki irtica olayla-
adıyla lanetlenecek olan bu a- klanmanın içyüzünü incelerken, rek bir Atatürk gencinin dev- ne olan inancının bazan ne ka- r derin olabileceğini göreceğiz; rekse çağdaş uygarlık düzeyine aşmakta en büyük tehlikenin ce ilet ve kara taassup olduğunu r kere daha anlıyacağız.
* * *
U enemendeki irtica olayı za i l man zaman, sadece o böl- iye sıkışan bir hareket olarak e alınmıştır. Halbuki olay, kö- i îstanbuldakt Şeyh Esad’a ka- ır dayanan ve Manlsanın köyle- ne ağını germiş bir Nakşibendî •gütünlin eseridir. Bu örgüt ce- ıletle ve sefaletle bir arada ya yan insanları iğfal için gereken
Jandarmalar arasında yargılanmasını bckliyeıı bir şeyh daha... Aynı ifade onun da yiizünü kaplamış...
her şeyi yapmış; Manlsanın bazı köylerine Nakşibendî tarikatı a- dına camiler bile inşa ettirmiştir.
Cemalettin Saraçoğlu 1958 de gazetemize» yazdığı bir inceleme sinde merhum Fazlı Güleç’e (es ki valilerden) atfen, Atatürkün o- layla ilgili olarak yaptığı bir ko nuşmayı şöyle verir:
«Rahmetli Ata, Menemen isya nından sonra İzmirde Türk Oca ğında devrin kalburüstü gelen devrimci aydmlariyle yaptığı bir hasbıhalde kendüerinden soruyor: «— Çocuklar, sîzler de ferden ferda, yahut küçük, büyük grup lar halinde köy köy dolaşıp köy lülerimizi inkılâplarımız hakkın da aydınlatmak lüzumunu hisset miyorsunuz. Bakın iki üç mürteci yobaz neler başarıyorlar?
Nazik bir görünüş altında çok şiddetli ve pek ağır bir ihtarı; yüzlerine vuran bu soru karşısın da beriküer şaşırıyorlar; afallı yorlar. Nihayet içlerinden birisi; ıkına sıkına şu cevabı bulabili yor:
«— Paşam tahsisatımız yok ki» Makûl görünen bu cevap üze rine Atatürk’ün gözleri ateş saç
maya başlıyor ve yıldırım gibi şu susturucu mukabelede bulu nuyor •
«— Köyleri dolaşmak için tah sisatımız yokmuş?.. Bu tahsisa tın nereden ve nasıl sağlanabi
leceğini Menemen mürtecile- rinden, Laz İbrahim Hocadan, Nalıncı Hasan’dan, Manifatu racı Osman’dan, Sütçü Mehmet’ ten öğrenin efendiler.»
-î- -k -k
M
ürtecileri cezalandıran mahkemede, iddianameyi okuyan Savcının şu sözleri ise, olayın başka bir yönünü; devlet düzeni içinde kendilerine yer verilip maaş bağlanmış hoca ların ihanetini iyice belirtiyor:«... Düne kadar, hatta bugün bile her birisine maaş tahsis et mek, vaizlik, imamlık, hatiplik tevcih eylemek ve herbirine İl mî bir paye vermek suretiyle bünyesinde yaşatan ve mazinin kirliliklerini atarak millete iyi bir istikbâl hazırlayan genç Cumhuriyet hükümetine karşı, bunların hareketleri, tevcih o- lunmuş bir suikastten başka bir şey değildir.»
* * *
C
umhuriyetimiz 7 yaşınday ken vukubulan bu olay kadar ciddî olmasa da, ayni kök ten gelen başka olayların zincir leme bir dizi halinde 43 yıl son ra bugün de devam ettiği inkâr edilemez. Üç tanesinin makina- lı tüfek kurşunlarıyla anında, otuzunun ise asılarak cezalandırıldıkları bu mürtecilerin ve bilinçsiz şekilde işbirliği yapan
CUMHURİYET 22 ARALIK 1966
77 b
lı
O £ Sİ
Menemen’deki irtica olayının sorumlularından ikisi jandarmalar arasında Şeyh Hüsnü ve Hafız Nur’un yüzlerinde okunan üç şey var. Sefalet, nefret ve cehalet... Bu üç husus bütün İrtica olaylarının ortak karakteridir zaten...
halk kitlesinin hikâyesine geçe biliriz artık. Bu arada, isimleri pek bilinmeyen iki devrim şehi di, iki Bekçi ile genç Subay Ku- bilây’ı saygı ile anarken; dev rimler için sırasında ferden ne ler yapılabileceğini göreceğiz.
Menemen’de 23 Aralık günü meydana gelen olaylar geçmişe uzanan bir çizgi içinde incelen dikleri zaman, bunların o anda, fevri olarak patlak vermedikle ri anlaşılır. Bugünkü ve yarın ki yazımızda olayın cereyan şeklini anlatırken, o kara günün sadece iki hafta gerisine daya nan gel'şmelere göz alacağız. Daha sonra daha geniş bir pers pektif içinde, Nakşibendilik fa aliyetleri çerçevesinde rejime yönelmiş bir tehdidin neler yap tırabileceğini ele alacağız.
23 Aralık gününden tam 17 gün önce (6 A ralıkta) Manisa’ da Tatlıcı Hüseyin adındaki
a-damın evinde, 14 kişinin katıldı ğı bir toplantı yapılıyor. Bu top lantıya katıiaııiardan üçü daha sonra 23 Aralık günü öldürüle cekler, onbiri ise idama mahkûm olacaklardır.
Toplantıda kararlaştırılan şey lerin başında, ileride cereyan c- decek olaylara hazırlık olmak üzere silâh temini için faaliyete geçilmesi vardır. Bundan sonra olayın patlak verdirileceği güne kadar Menemen yakınlarındaki Paşa köyünde «üslenmeye» ka rar veriyorlar. Karara göre Gi ritli Mehmet, Sütçü Mehmet, Şamdan Mehmet ismindeki üç Mehmetler, Kâhya İsmail’in ara bası ile Paşa köyüne hareket e- diyorlar. Yola çıkmadan, Mani sa’da üçü de birer silâh edinmek imkânına kavuşturulmuşlardır.
Paşa köyünde bunlara bir Mehmet daha katılacak ve Ku- kiye adındaki bir yaşlı kadının evine yerleşeceklerdir. Rukiye, Kâhya İsmail'in analığıdır.
Paşa köyünde bir-iki gün ka
lan Mehmet’lere, Manisa’daki toplantıya katılanlardan dördü daha iltihak ediyor ve sekiz ki şilik kafile, yanlarına Kıtmir a-
dındaki bir köpeği de alarak on- bir saatlik bir yürüyüşten son ra Sümbüller köyüne gidiyorlar.
* * *
n evrim suikastçıları, Sümbül-
* * 1er köyüne doğru yola düş
meden önce, zaman zaman Ma nisa’ya gönderdikleri adamları vasıtasıyla «nabız yoklaması» yapmışlar ve hükümetin tasarı larından haberdar olup olma dığını anlamaya çalışmışlardır. Bu «nabız yoklaması» daha son raları da devam edecek, suçlu lar harekete geçecekleri gün için faaliyetlerinin en fazla duyul duğu günü seçmeye dikkat ede ceklerdir.
Y A R I N
---Olay patlak veriyor
FE DÖRT
CUMHURİYET
23 ARALIK 1968
Giritli Mehmet kendini
"Mehdi,, ilân etmişti
MENEMEN’DEKİ İRTİCA OLAYI
m
l i i i l i l l l l l iS i l
m
*Y
Mehmet BARLAS1
...V e Kubilay’m başım kesti
B
n, Manisa’daki bir toplan da çeşitli kararlara varan hareketi elebaşılarının üller köyüne hareketleri- adar cereyan edenleri anlat- k. Başlarında Giritli Meh- in bulunduğu sanıklar Sün- ;r köyünde, 23 A ralık’taki ayaklanmaya kadar, bü- hazırliklarım tamamlıya- ardır:
ırada yaptıkları ilk iş, Gi- Mebmet’in «Mehdi» liğini etmek olmuştur. K öy ihti- heyetinin var gönülleriyle Idıkları «Ahir zaman Pey- ıberi imalâtına», köy halkı soğuk kalmayacak, haber cl- köylerde de tepki yarata- tır.
ünbüller köyünde on gün ka kalan «Peygamber» ve or- ları, zamanın gelmiş oldu- ıa karar veriyorlar, 22 Ara- ı 23 Aralığa bağlayan gece !ile Menemen’e hareket edi- r.
r enemen’in kenar mahalle- ■ terinden Zeytinlik'e vardık- ında, Giritli Mehmet (İddia- meye göre), beraberindekile- esrarlı sigaralar dağıtıyor ve ııra Menemen’in içindeki Müf-
camiine giriyorlar.
Olayın bundan sonraki gelin
mesini iddianameden özetleye- lıncı Haşan «Inna Fetehnâleke» Mehdîliğinin kabulünü istiyor, rek takib edelim : sûresini okuyor ve camiye ge- Bundan sonra Mihraptaki bay-«Camiye giren sanıklardan Na- tenlerden, Giritli Mehmet’in rak almıyor ve cemaatten de katılanlarla birlikte Kafile, Be lediye meydanına bayrak dik meye gidiyor.
Belediye meydanında namaz v kılan sanıklar, Menemen sokak larına dağılıp halkı «Mehdi» ye katılmak üzere Meydana çağı rıyorlar. Katılmayanlara karşı yürüttükleri tehdit ise, birkaç saat içinde Menemen’e girecek olan 70 bin kişilik hilâfet ordu sunun kendilerini keseceğidir.
Sokaklarda kendilerine katı lan daha büyük bir kalabalıkla yeniden Belediye Meydanına dö nen sanıklar, burada bayrağın dikildiği çukurun etrafında âyin yapmaya başlıyorlar.
Bu sırada yanlarına ne yaptık larını sormaya gelen bir jan darma yazıcısına «Mehdi» Girit li Mehmet’in cevabı «Kumanda nını çağır» olacaktır.
Meydana gelen Jandarma Bö lük Kumandanı Fahri Bey ise, Giritli Mehmet tarafından azar lanacak ve bu sahne biriken halk tarafından alkışlanacak tır.
Fahri Bey durumun ciddiye tini anlamıştır. Yedek kuvvet istemek için alaya telefon edi yor ve yedek teğmen Kubilây’ın başında bulunduğu bir asker grupu bu talep üzerine Belediye Menemen olaylarının suçlularından biri daha. Ekberler
kazasından Mehmet Emin...
Müftü camii avlusu Meydanına geliyor.
B
urada iddianamenin gayet açık bir ifadeyle anlattığı olayı aynen veriyoruz:«thtiyat zabit vekili Kubilây Bey süngü takmış askerini Be lediye Meydanlığındaki kahve önünde bıraktıktan sonra, ken disi öne atılarak âsilere dağıl malarını söylüyor ve Mehdîlik taslayan Giritli Mehmet’i kolun dan tutarak çekiyor. Buna Gi ritli Mehmet silâh atmak sure tiyle mukabele ediyor ve zabit vekili Kubilây Bey'i ağır bir surette yaralıyor.
Yaralanan Kubilây gene tam
bir metin asker tavrıyla oradan ayrılıyor, arkasından ikinci de fa atılan kurşun kendisine isa bet etmeden- hükümetin arka sındaki avluya kendini atıyorsa da. aldığı birinci kurşun yara sından bitâb düştüğü için ıızak- laşamıyarak oraya düşüyor..
V aralı Kubilây Bcy’in oraya “ düştüğünü her nasılsa haber alan Mehdi Giritli Mehmet, as kerlerin kaçmasından ve halkın el çırpmasından ve bu suretle kendisine gösterilen müzaharet ten cüret alarak, ortalığa bir dehşet havası salmak için, bu
anda cinai bir rol yapmak isti yor. Sanıklardan Alioğlu llasaıı’ ■n torbası içindeki bıçağı derhâl aldıktan sonra Samdan Meh met’le birlikte yaralı Kubilây Bey’in yanına gidiyor. Bıçağı ile bu vazife kurbanı Türk de likanlısını bir koyun boğazlar gibi boynundan keserek, kelle sini alıyor. Bu suretle Türk or dusunun genç bir subayı ve asil Türk evlâdı Kubilây lam bir canavarca hisle sehid ediliyor.
Bununla kanmayan Mehdi, ke sik kafayı saçlarından tutarak orada bulunan, üstüvane şek lindeki taşa vuruyor ve etrafını, elinde kesik baş biraz gezdikten sonra, meydana gelip kelleyi bayrak direğine geçiriyor..»
Bu sahne, savcının satırların da yani resmî bir vesikadaki ciddi ifadede bile dehşetini giz leyemtyen bir vahşeti gözler ö- nüne sermektedir.
Daha sonraki satırlarda, ola yın Sonunu ve bastırılışını gö relim :
* * *
» Bu kanlı fecaat karşısında hissiz kalan Menemen halkı tarafından ikinci bir alkış tu fanı başlıyor. Bu arada bayra ğın tepesinden yere dilşen kesik başın bayrak üzerinde durma sını sağlamak için elektrik di reğine bağlamak istenilen tp, halk ve Yusuf oğlu Kâmil ta
rafından koşarak bulunup geti riliyor. Kanlı sancak ihtimam la elektrik direğine bağlanıyor.» Bu satırlarda ise, halkın bu geri ve aynı zamanda kanlı o- laya nasıl ortak çıktığını gör dük. tp bulmak İçin koşuşan gayretkeşler... Kanlı haşı taşı yan Giritli Mehmet’e alkış tu tanlar.. Sorumlu halk değilse bile teşvikçi halktır burada...
Bu sıralarda alaydan yeti sen diğer müfrezeler ve ay ni zamanda hamiyetli ve na muslu iki bekçi İle âsiler ara sında haşlayan müsademede Mehdi Giritli Melımet, Sam dan Mehmet, Sütçü Mehmet vu rulup ölüyorlar. Dördüncü Meb met ise yaralanıyor. Bu meyan- da âsilerle çarpışan İki bekçi de sehid düşüyor.
Nalıncı Haşan de Ali oğlu llasaıı da halk arasından kaçıp sıvışıyorlarsa da Manisa’da ya kayı ele veriyorlar..»
Menemen olayı budur. Diğer yazılarımızda olavı hazırlavan faktörler ve özellikle Nakşiben di tarikatının çalışmalarını ve rirken, yurt ölçüsündeki tepki leri de ele alacağız.
Y
a r i n
_____________
NAKŞİBENDİLİK VE
MENEMEN
AYAKLANMASI
SAHİFE DÖRT
CUMHURİYET 24 ARALIK 1966
linçi yüzyılda Buhara’da doğan
rarikat 20 nci yüzyılda öldü
MENEMENDEKİ İRTİCA OLAYI
:
..:
"—
MM
Iı Devıim Seni
m
M 1m
Mehmet BARLAS1
Nakşibendi Şeyhi Esat
H
undan önceki İki yazıda, Menemen ayaklanmasının cereyan şeklini, olaya karışan Iarı ve ayaklanmanın bastırıl masını dar bir çerçeve içinde incelemiştik. Bugün, Kubıla- yın devrim uğruna şehit olma sı ile sonuçlanan ayaklanma nın arkasındaki geniş Nakşi bendi tarikatinin çalışmalarına eğileceğiz.
* * *
Menemen ayaklanmasının yer ildiği 1930 larm Türkiyesi zor bir eçişin içindedir. Cumhuriyet ye li yıl önce kurulmuş; fakat «dev- etin resmî dini tslâmdır» hük- nüntl taşıyan 1924 Anayasasının
i nci maddesi henüz iki yıl önce
928 de kaldırılabilmiştir. 2 nci naddeyle birlikte atılan 26 nci nadde de mahkemeleri şer'î hu- :uk uygulamaktan kurtarmıştır, ’akat Türkiye bir geçiş devresin- iedir. 1928 de ülkeyi lâik yapan Atatürkçü kuvvet, 1929 da alış- canlıkların esiri olacak ve bir îs- âm kongresine Edip Beyi Türk levletlnin delegesi olarak gönde- ecektir.
îk;f::k
P iy a sî durum, çok partili re- .jimln Cumhuriyetteki ikinci aşarısız doğumuna şahit olmuş; ! Ağustos 1930 da kurulan Ser- ast Fırka 15 Kasımda kapatıl ıştır. Parti cumhuriyetçi ve lâ
ik; fakat liberaldir. Bu kuruluşta lâik - liberal parti, sonraları ta raftarlarınca bir reaksiyon bay rağı haline gelecek ve kendi li derleri tarafından kapatılacaktır. 1930 ların Türkiyesi, buhranla rın Türkiyesidir de... 1926 İzmir suikastine bakan 15 idam kararlı İstiklâl Mahkemeleri 1927 de lağ vedilmiştir. Ancak 1928 - 29 yılla rı bütün bu gelişmelere rağmen boş geçmiyecek; «İslâm dinini kur tarmak için» Bursada kurulan ko mitelerin çıkardığı olaylar üze rine aynı şehir mahkemeleri 1929 da dokuz idam kararı verecektir. W| enemene kadar dayanan ve onu takip eden bütün gerici olayların ortak niteliği, daha doğ rusu bunların maruz kaldığı mua melenin cinsi «ceza» dır. Çok par tili rejime kadar, Millet Mecli sinden tek bir ses çıkıp da mür- teciyi korumak cesaretini göste rememiştir. Türkiye kapılarını düşünce akımlarına sonuna kadar açmış değildir; fakat o günlerde hiç olmazsa içerideki «aşırı cere yanların» at oynatmasına da izin verilmemiştir. Buna teşebbüs e- denler ise gerekli bir insafsızlık la cezalandırılmışlar; çok partili rejime kadar göz açmak için fır- satsız bırakılmışlardır.
yılı 23 Aralığında Menemende patlıyan gerici ayaklanmasının hazırla
yıcıları olan Nakşibendilere gelebiliriz artık... Fakat daha önce Nakşibendi tarikatinin niteliğine kısaca bakmamız faydalı olacaktır.
Bir Sünni tarikati olan Nakşi bendîliği, 718 • 791 yılları arasın da Buharada yaşıyan Şeyh Baha- eddin Nakşibend kurmuştur. Bi çime bağlı merasimler, teşbihler, ve çeşitli anlamlara çekilebilen bulutlu diyaloglar, Nakşibendilik te de, diğer tarikatlerde de oldu ğu gibi bol miktarda mevcuttur. Nakşibendilik, Şeyh Bahaeddi- nin ölümünden sonra halifelerin ce devam ettirildi ve 14 şubesi
ile başlıca nüfuz sahası olarak A nadoluyu seçerek gelişti. 8 inci yüzyıldan 20 nci yüzyıla, Nakşiben diliğin Türkiyeye getirdiği iki şey vardır: Şeyh Said ve Menemen ayaklanmaları... Birinciyi, konu muzun dışında olduğu için bırak] yoruz ve Menemen ayaklanması ile Nakşibendilik Uişkisine geçiyo ruz.
f i t t i k
(■Taassup derecesinde dindar olan ve bütün vakitlerini ibadete ayırdıkları söylenen Nakşibendilerin son Şeyhi E- sad, 1930 larda Türkiyede ya şamaktadır ve söylenilenlerin
aksine sadece ibadetle değil, siyasetle de uğraşmaktadır. Erenköyiinde (İstanbul) ŞevKİ Paşa köşkünde oturan Şeyh E- sad’m çevresinde; oğlu, yani «Şeyhzade» Mehmet Ali ile Mene men Askeri Hastahanesi sabık i- mamı Laz İbrahim Hoca vardır. Laz İbrahim Hocayı, Şeyhi tartta tine «Halifeler halifesi» ünvanıyle takdim etmiş ve onu tarikati ge nişletmekle görevlendirmiştir.
As -ı- -¡i
Laz brahim, becerikli bir «pro pagandist» tir... Devletten maaş alıp, Menemen Hastahanesinde i- mamlık yaparken, propaganda gö
^ < Î X y j ^ W W ö C W ö C ^ 0öööÖö6006ööö0ö0û e o o ıX )e iv y y v w w ıo n n n r
Üç sanık mahkemede
ve müritleri
revine başarıyla girişmiş ve epey taraftar toplamıştır.
İmamlıktan ayrıldıktan sonra ise Manisayı merkez alıp, civar köylere tarikatinin yerleşmesi 1- çin çalışmaya başlamıştır. Bazı köylere camiler yaotırmış, me selâ Horozlu köyünün yüzde 80 ini Nakşibendiliğe sokmuştur. An cak faaliyet sadece Manisa sınır lan içinde kalmamakta, ciyar şe hirlerden de ayartılan saf insan lar. Laz İbrahim tarafından iğfal edilmektedir. Tarikata girenlere mükâfat olarak Laz İbrahim îs- tanbula gidin Şeyh Esadı görme İzni vermektedir.
'M
M enemen olavmdan üç ay *"* önce, Laz İbrahim, Ma- nisaya gelecek ve sonradan dördü de asılacak olan dört mürid ile bir toplantı yapacak tır. Bu, ayaklanmaya kadar ar dı ardına yapılacak toplantılar dan ilki olmuştur. Daha son raki toplantılardan birinde t i- se, Şeyh Esad’la görüşebilin müridlerden Hafız Ahmet, Ku bilayı alçakça katledecek olan «Mehdi» Giritli Mehmedi, Meh dilik imtihanına çekecektir. Bu geri kafalı, karanlık ve bir toplumu ileri götürmekte hiç bir işe yaramıyacak cemiyet safrala rının âyinlerinde işledikleri ko nular sadece dinî değil siyasidir de... İğfal edilen Horoz köyünde
Menemen sanıklarının duruşmasını takıp eden gazeteci grupu «Araplarla sultanlar gelecek»,
«Fes giyeceğiz» gibi sloganların a- ğızlarda dolaştığı, mahkeme tah kikatında anlaşılmıştır...
Menemende halkı ayaklanmaya dâvet eden gericiler «Din», «Allah» ve uhrevi diğer konular yerine «Dâvete icabet etmiyenleri gelip kesecek olan 70 bin kişilik hilâ fet ordusundan» bahsetmeyi ter cih etmişlerdir.
sksk*
Şeyh Esad. oğlu Mehmet Ali ve âletleri Laz İbrahimin elebaşısı oldukları, (hukukî söyleyişle bunların azmettir dikleri) ve sırasında halk kit lelerinin de katıldığı Menemen ayaklanmasının hazırlayıcı şaı t lan bunlardı. Olaya katıldık
ları tesbit edilen 30 kişi İda ma mahkûm olmuştur. Fakat 70 yaşındaki Şeyh Esad, her şeyin sorumlusu olduğu hal de, hukukun insafından ya rarlanacak. yaşı dolayısiyle i- damdan kurtulacaktır. Fakat bu olayla birlikte tarikat so na erdirilmiştir.
Menemen olayının diğer İlgi çekici yönü, halkın ayaklanmaya katılış ölçüsünü tesbitle olacak tır.