• Sonuç bulunamadı

Konya Arkeoloji Müzesi'ndeki Roma Dönemi mezar stelleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Konya Arkeoloji Müzesi'ndeki Roma Dönemi mezar stelleri"

Copied!
125
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ARKEOLOJİ ANA BİLİM DALI KLASİK ARKEOLOJİ BİLİM DALI

KONYA ARKEOLOJİ MÜZESİ’NDEKİ

ROMA DÖNEMİ MEZAR STELLERİ

Miyase ÖZDEMİR EMEKLİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Yrd. Doç. Dr. Mustafa YILMAZ

(2)
(3)
(4)

i ÖNSÖZ

Mermerden, taştan, kilden yapılan mezar stelleri sanatkarın elinde şekillenerek o dönemin kültürel, sosyal ve ekonomik yapısı hakkında bize bulunmaz nimetler sunmaktadır. “Yaşam bir cümle olup, ölüm ise noktasıdır” demiş bir düşünür. Mezar taşları yani diğer bir deyişle steller bu noktanın sessiz ve birinci kanıtlarıdır. Mezar toprağı üzerinde duran steller bir zamanlar yaşayan, gülen ve gezen insanın ölüsü ile artık birbirlerini tamamlayan iki dost gibidirler. Sanki mezar

taşları sadık bir sevgilidir, altında yatan ölüyü bekleyen1…

Önemli uygarlıklara beşiklik eden Konya, arkeolojik ve tarihsel açıdan da zengin bir potansiyele sahiptir. Bölgenin kültürel, sosyal ve ekonomik yaşantısındaki değişikliklerin stellere nasıl yansıdığı ve yapı malzemesinde nasıl etkilediği tespit edilmeye çalışılmıştır.

Tez çalışmamda bana yardımcı olan sevgili hocam Yrd. Doç. Dr. Mustafa YILMAZ’a, Konya Arkeoloji Müzesi’nde çalışan arkeolog Sevgi GÜRDAL’a, yardımlarını benden esirgemeyen sevgili eşim Ergün EMEKLİ’ye ve aileme teşekkür ederim.

1

(5)

ii ÖZET

Konya Arkeoloji Müzesi 1962’de Larende Cad. üzerinde Sahip Ata Külliyesi’nin batı yanında teşhire açılmıştır. Müzede eserler, bahçe ve salonlarda sergilenmek üzere zengin bir depoya sahiptir. Bu çalışmamızda Konya ve çevre bölgelerden müzeye kazandırılan Roma Dönemine ait mezar stelleri toplu olarak ele alınmıştır. Giriş bölümünde Lykaonia Bölgesinin antik yazarlar ışığında coğrafi gelişimi, çalışmamızın konusu ve amacı, çalışmamızda izlenen metodlar, Lykaonia Bölgesinin tarihsel gelişimi hakkında bilgi verildi. Stel tipleri kendi içinde alt başlıklar halinde incelenmiş, Mezar Stellerinde görülen eşyalar hakkında kısa bilgiler verilmiştir.

Tez çalışmasının ana kaynaklarından biri olan Mclean, B. H. “Greek and Latin Inscription in the Konya Archeological Museum” adlı yayındır. Mclean yayınında mezar stelleri, lahitler, ostothekler ve sadece kitabeli olan eserleri ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmiştir. Çalışma kapsamım Helenistik dönemden farklı olarak Roma dönemine ait mezar stellerinin ikonografik ve stilistik gelişimini incelemektir.

Tüm çalışmalar sonucunda elde edilen bilgiler, harita, tablo ve levhalarla desteklenerek sunulmuştur.

(6)

iii SUMMARY

Konya Archaeology Museum was opened to display next to the western owner Sahip Ata Complex on the street Larende in 1962. The museum; works, has a rich repository to be exhibited in the garden and lounge. This is my work, Konya and provided to the museum of Roman tomb steles from the surrounding region are discussed in public. In the introduction It describes the geographical development of Lykaoni region in the light of ancient writers, subject matter and purpose of our study, the methods followed in our study were informed about the historical development of Lykaoni region. Stellar types examined in sub-titles in itself, a brief description of goods has been observed in the Grave Stele.

The main source of the thesis Mclean belonging to "Greek and Latin Inscription in the Konya Archeological Museum" is broadcast from. McLean broadcast, grave steles, sarcophagi, and is only rated ostotheks works in detail with inscriptions. I study different from the Hellenistic period to the Roman period tomb steles is to examine the iconographic and stylistic development.

The information obtained from all study, maps are provided and supported by the table plate.

(7)

iv İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ ... i ÖZET ... ii SUMMARY ... iii İÇİNDEKİLER ... iv KISALTMALAR VE SİMGELER ... vi

MEZAR STELİ LİSTESİ ... vii

I. GİRİŞ ... 1

1.1. Çalışmanın Konusu ve Amacı ... 2

1.2. Çalışmanın Bölümleri ve İzlenen Metod ... 3

II. TARİHİ GELİŞİM ... 4

III. MEZAR STELLERİNDE GÖRÜLEN EŞYALAR ... 18

IV. STEL TİPLERİ ... 20

5.1. Tek Resim Alanlı Steller ... 20

a. Alınlıklı Steller ... 21 b. Baştabanlı Steller ... 22 5.2. Katlı Steller ... 22 a. Alınlıklı Steller ... 23 SONUÇ ... 24 KAYNAKÇA ... 28 KATALOG ... 36 MEZAR STELLERİ ... 37

1. TEK RESİM ALANLILAR ... 37

1.1. ALINLIKLI OLANLAR (TA)... 37

(8)

v

1.3. SAPTANAMAYANLAR (TX) ... 65

2. KATLI STELLER ... 70

2.1. ALINLIKLI OLANLAR (KA) ... 70

2.2. SAPTANAMAYANLAR (KX) ... 73

3. SADECE KİTABELİ OLAN STELLER (SK) ... 74

RESİMLER ... 81

(9)

vi KISALTMALAR VE SİMGELER bkz. Bakınız cm. Santimetre g. Görülebilen G Genişlik İ.Ö. İslamiyet’ten Önce K Kalınlık

KA Mezar Steli, Katlı ve Alınlıklı

Kat. Katalog

KB Mezar Steli, Katlı ve Baştabanlı

km. Kilometre

KX Mezar Steli, Katlı ve Üst Yapısının Nasıl Sona Erdiği

Saptanamayan Lev. Levha m. Metre M.Ö. Milattan önce M.S. Milattan sonra no. Numara res. Resim

SK Mezar Steli, Sadece Kitabeli Olanlar

TA Mezar Steli, Tek Resim Alanlı ve Alınlıklı

TB Mezar Steli, Tek Resim Alanlı ve Baştabanlı

TX Mezar Steli, Tek Resim Alanlı ve Üst Yapısının Nasıl Sona

Erdiği Saptanamayan

vd. Ve diğerleri

(10)

vii MEZAR STELİ LİSTESİ

MEZAR STELLERİ

1. TEK RESİM ALANLILAR

1.1. ALINLIKLI OLANLAR (TA)

Resim 1-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 45 ... 83

Resim 2-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 47 ... 83

Resim 3-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 56 ... 84

Resim 4-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No:57 ... 84

Resim 5-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 74 ... 85

Resim 6-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 78 ... 85

Resim 7-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 81 ... 86

Resim 8-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 189 ... 86

Resim 9-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 227 ... 87

Resim 10-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 798 ... 87

Resim 11-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 854 ... 88

Resim 12-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 856 ... 88

Resim 13-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 1451 ... 89

Resim 14-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 1639 ... 89

Resim 15-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 1971.34.436 ... 90

Resim 16-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 1971.34.437 ... 90

Resim 17-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 1982.15.2 ... 91

Resim 18-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 1986.3.1 ... 91

Resim 19-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 1986.4.1 ... 92

Resim 20-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 1988.5.5 ... 92

(11)

viii

Resim 22-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 91 ... 93

Resim 23-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 69 ... 94

Resim 24-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 110 ... 94

Resim 25-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 1640 ... 95

Resim 26-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 80 ... 95

Resim 27-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No:1031 ... 96

Resim 28-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No:2004.13.2 ... 96

1.2. BAŞTABANLI OLANLAR (TB) Resim 29-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 63 ... 97

Resim 30-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 77 ... 97

Resim 31-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 233 ... 98

Resim 32-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 1707 ... 98

1.3. SAPTANAMAYANLAR (TX) Resim 33-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 72 ... 99

Resim 34-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 79 ... 99

Resim 35-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 83 ... 100

Resim 36-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 85 ... 100

Resim 37-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 225 ... 101

Resim 38-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 2001.19.2 ... 101

Resim 39-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 9 ... 102

2. KATLI STELLER 2.1. ALINLIKLI OLANLAR (KA) Resim 40-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 1452 ... 103

Resim 41-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 1344 ... 103

(12)

ix 2.2. SAPTANAMAYANLAR (KX)

Resim 43-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 1352 ... 105

3. SADECE KİTABELİ OLAN STELLER (SK) Resim 44-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 93 ... 106

Resim 45-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 100 ... 106

Resim 46-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 109 ... 107

Resim 47-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 118 ... 107

Resim 48-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 199 ... 108

Resim 49-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 1970.11.78... 108

Resim 50-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 1970.30.161 ... 109

Resim 51-Konya Arkeoloji Müzesi Env. No: 1981.15.1 ... 109

(13)

1 I. GİRİŞ

Çalışma alanımızı, doğuda Kapadokia, batıda Pisidia, kuzeyde Phrygia, güneyde İsauria ve Kilikia bölgelerinin arasında kalan Lykaonia Bölgesi

kapsamaktadır. Konya, Phrygia ile Lykaonia arasında sınırdır2.

Xenophon, Phrygia’nın son kenti olarak İkonion’u (Konya)3 gösterir4.

Dana’ya (Niğde civarındaki Kilesihisar-Kappadokia şehri) kadar uzandığını söyler. Bölgenin Kilikia’nın kuzeyinde yer aldığını ve burada bağımsız dağlıların

yaşadığını belirtir5.

Lykaonia Bölgesi’nin coğrafyasına değinmek istiyoruz. Antik yazarlardan Strabon, bölgenin şehirlerini ve sınırlarını belirlemek yerine batısı Phrygia, doğusu Kapadokia, kuzeyi Galatia, güneyi Toroslarla çevrili bölgedir diye söz ederek, sadece

komşu bölgelerden bahsetmektedir6. İsauria Bölgesi’nin bazı şehirlerini Lykaonia

Bölgesi içinde göstermesine rağmen, bölgeyi ilk defa Strabon sınırlamıştır

diyebiliriz7. Antik kaynaklar içinde, şehir sayısını da belirtmesi açısından bölge

hakkındaki en iyi tanımlamayı Plinius belirtmektedir8. Plinius, (Tetrahia ex Lykaonia

Prensliği’nden) bahsederken İkonion başta olmak üzere Toroslardaki Thebase ve Galatia ile Kapadokia hududundaki Hyde’yi de içine alan on dört şehirden söz eder. Plinius’un tanımladığı eyalet sistemi (Tetrahia ex Lykaonia) İ.S.I.ve II. Yüzyıl’da Galatia ve Lykaonia bir eyalet kabul edilirken, Bizans döneminde bu bölgeler Galatia I, Galatia II (Galatia Salutaris veya Galatia Salutaria) ve Lykaonia bölgelerine

2 Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2009, Sayı 21 (Karamanda eski çağlara ait kültürel unsurlar ve turizm

açısından önemi, Doç. Dr. Mehmet Kurt, s170)

3

Konya adının kaynağı hakkında geniş bilgi için bak. Zoroğlu, 1984, 137vd. ;Dülgerler, 1984, 9vd.

4 Xenophon, Anabasis, 17.

5 Xenophon, Anabasis, 17. (Xenophon, burada, İkonion’a geldikten sonra, Lykaonia (bak. Ruge, RE, X,

Lykaonia 2, 2254) içinde beş gün boyunca ilerlediklerini bu sırada Kilikia kraliçesinin Menon ve askerleri eşliğinde en kısa yoldan ülkesine gönderildiğinden söz eder).

6 Strabon, XII, 11,10. 7

Strabon, XII, 1.

8

(14)

2

ayrılmıştır9. Bu üç eyaletin sınırları (Galatia I, Galatia II ve Lykaonia) kuzeyde

Patnos dağlarına, güneyde Toros dağlarına, batıda yukarıda üst ve orta Sakarya nehirlerinden başlayarak, aşağıda Beyşehir Gölüne, doğuda yukarıda Kızılırmak’ın (Halys) ilerisinden aşağıda Tuz Gölüne (Tatta Limme) ve Lykaonia Ovası’nın

doğusuna kadar uzanmaktaydı10.

Lykaonia Bölgesi’nin sınırları hakkında en geniş bilgiyi Belke–Restle vermektedir. Lykaonia’nın İsauria Bölgesi ile olan güney sınırını genelde Toroslar’ın sırtı izliyordu. Toroslar’ın kuzey sırtını Bozkır’a kadar izleyip, Suğla (Trogitis) Gölü’nü dolanıp, Giden Gelmez Dağı’na (Geyik Dağları) ulaşıyordu. Lykaonia’nın Pamphyliya ve Pisidia bölgeleriyle olan batı sınırını, Geyik ve Küpe dağlarını izleyerek Lykaonia sınırındaki Vasada ve Amblada şehirlerini geçip Beyşehir (Karalis) Gölü’nün güney kıyısına kadar devam ediyordu. Pisidia ile Lykaonia’nın sınırı Beyşehir Gölü’nün kıyısındaki Kuşluca köyünden Eflatun Pınar’ın kuzeyi

arasında uzanmaktaydı11.

1.1. Çalışmanın Konusu ve Amacı

Çalışmanın konusu, Lykaonia önemli yerleşkelerinden bir tanesi olan Konya ili; kuzeyinde Kadınhanı, kuzeydoğusunda Cihanbeyli-Altınekin, kuzeybatısında Ilgın, batısında Beyşehir, güneyinde Çumra, güneybatısında Seydişehir-Bozkır, güneydoğusunda Karaman ili yer almaktadır.

Müzeye getirilen eserlerin birlikte değerlendirilmesi ile bölgenin ve bölge sanatının Lykaonia bölgesi içindeki yerini tespit etmektir.

9 Özlü, 1994, 2. 10 Belke – Restle, 1984, 39. 11 Belke –Restle, 1984, 40-42.

(15)

3

Konu kapsamı içerisinde çalışma alanımızda bulunan eserleri incelenip, çevre bölgelerde bulunan veya müzelerde sergilenen eserlerle karşılaştırmaları yapılıp, değerlendirmektir.

Amacımız; Konya (iconium) ve çevre bölgelerden getirilen mezar stellerini tek tek incelemektir. Bölgenin coğrafi, kültürel ve ekonomik yapısındaki gelişmelerinin mezar stellerine yansımasını belirlemektedir.

1.2. Çalışmanın Bölümleri ve İzlenen Metod

Çalışma beş bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında antik yazarlar ışığında, bölgenin antik coğrafi sınırlarının nereleri kapsadığını belirledik. Sonra, çalışmamızın konusunun neyi kapsadığını ve amacımızın ne olduğunu belirttik. Giriş kısmında çalışmamızın bölümlerini ve bu bölümleri oluştururken izlediğimiz yöntemler hakkında bilgi verdik. Giriş bölümünde son olarak da çalışma alanımızda doğrudan veya dolaylı olarak bilgi veren antik ve modern kaynakları kronolojik sıraya uygun bir biçimde vermeye çalıştık.

II. aşama da ise, çalışma alanımızın tarihi gelişimi anlamak için, çalışma alanımızı kapsayan Lykaonia Bölgesi’nin tarihi ve tarihi gelişimini vermeye çalıştık.

III. bölümde, mezar stellerinde görülen eşyalar hakkında kısa bilgiler verilmiştir.

IV. bölümde ele aldığımız figürlü mezar stellerinin stel tipleri başlığı altında, tek resim alanlı steller ve katlı steller olarak kendi içinde alt başlıklar altında topladık. Sadece kitabeli olan eserlerin ölçüleri alınıp tercümeleri yapıldı.

Katalog Bölümümüzde ise, buluntular başlığı altında topladığımız eserleri, yaptığımız gruplamayı esas alarak tanımlayacak, özelliklerini belirtecek ve ölçüleri hakkında bilgi vereceğiz. Bununla birlikte okunabilen yazıtlar irdelenecek ve tercümelerini vermeye çalışacağız.

Çalışmamız, Katalog Bölümünde yer alan eserlerin fotoğrafları ile sonra erecektir.

(16)

4 II. TARİHİ GELİŞİM

Prehistorik, yani tarih öncesi devirler için Konya’nın durumu hakkında, son yıllarda yapılan arkeolojik araştırma ve kazılar, bize az da olsa, yeni bilgiler vermiştir.

Paleolitik, yani taş devrine ait eserlere, Konya ve çevresinde, şimdilik rastlanmamıştır. Bu çağa ait eserlerin, Tuz Gölünün doğu yönünde, Isparta ili sınırları içindeki Bozönünde, Ankara-Eskişehir dolaylarında yer yer bulunması, buraların Konya bölgesine komşu olması bakımından, Konyanın da bu devirlerde az veya çok meskun olduğunu gösterir. Fakat bu devrin, Konya’da ne zaman başladığı ve ne zaman sonra erdiği hakkında, henüz kesin bir bilgimiz yoktur.

Konya ve çevresinde yapılan arkeolojik araştırmalar neticesinde Konya’nın Beyşehir İlçe’sine bağlı Çukurkent Köyü Höyüğünde, Konya Alaaddin Tepesi ve Konya İli sınırları içerisinde birçok höyüklerde neolitik çağ buluntularına

rastlanmıştır12.

Bu çağ buluntularının en önemlisi, Çumra’ya bağlı Küçükköy civarındaki Çatal Höyük’te Arkelog J. Mellaart 1961 yılında yaptığı kazılar sırasında ele geçmiştir. Burada yaşayan Neolitik Çağ insanları (Mezolitik devir insanlarının mağaraları süsledikleri gibi) kerpiç evlerinin iç duvarlarını; kırmızı aşı boya, siyah boya ve av hayvanlarının resimleriyle (freskler) süsledikleri, Hasan dağında çıkan (obsidiyen) çakmak taşından av aletleri, çeşitli taş ve kemiklerden ev ve süs eşyaları, pişmiş toprak ve taştan heykeller (idoller) yaptıkları görülmektedir. Avla geçinen bu insanların, ormanların kaybolmasıyla başka yerlere göç ettikleri sanılmaktadır.

Neolitik Çağ, Anadolu’da kalkolitik çağı takip eder. Konya ili sınırları içindeki höyüklerde örneğin Konya şehrinin güneybatısındaki Bayat Köyü (Hatip

12

Remzi Oğuz Arık, Ankara-Konya-Eskişehir Yazılıkaya gezileri, T. Tarıh Kurumu Bs., Ankara, 1956. Ayrıca bak. J. Mellaart, Excavations at Çatal Hüyük (Anatolian Studies, XII. 1962).

(17)

5

Bucağına bağlı) ve Saksak (Çumra Çarıklar Köyü civarı), Seydişehir Höyük, Kanal

Höyük13, Kızılviran Höyük gibi önemli kalkolitik dönem yerleşmeleri bulunmuştur.

Mellaart14, Suğla (Trogitis) Gölü ve Çarşamba Havzası’nda ilk Tunç Çağı

yerleşmelerinden bahseder. Rekdemir Höyük, Akçalar Höyük, Karabukak Höyük, Gökhüyük, Ortakaraviran Höyük bu yerleşim merkezlerinin başlıcalarıdır.

H.Bahar’ın15, Seydişehir Höyük II’de16 yaptığı çalışmalarda, burada Demir

Çağına ait boyalı ve gri keramikleri bulmuştur. Seydişehir Höyük II, Konya Koruma Kurulu’nun 01.10.1998 tarih ve 3321 no’lu kararı ile I. Derecede Arkeolojik Sit

Alanı ilan edilmiştir17.

Anadolu’da ilk siyasi mekan birliği Hititlerle başlar. İ.Ö. 1400-1200 yılları arasında Anadolu’nun büyük bir kısmını ellerinde bulunduran Hititler, gerek içte,

gerekse dışta bir çok savaşlar yapmış ve üstün bir medeniyet kurmuşlardır18.

Hitit İmparatorluğu’nu sürekli rahatsız eden Arzawa Krallığı ve Arzawa Krallığı’nın yeridir. Hitit belgelerinde geçen aşağı-yukarı-öte-beri gibi ifadelerle ve Hitit coğrafi yer adlarından yararlanarak bu sorun çözülmeye çalışılmaktadır. Asur ve Mısır belgeleri de araya girince, Orta Anadolu’nun İ.Ö. 2. bindeki konumunun

belirsizliği daha da büyümektedir19.

13 Suğla Gölü’nün kuzeyinde yer alan bu höyüğün keramikleri, Hacılar Neolitik kaplarıyla bezeme ve

şekil gibi ortak niteliklere sahiptir.Keramikler hakkında detaylı bilgi için bak. Mellaart, Anat.St.IV,1954, 181, hrt:2.; Anat.St.VIII, 1958, 150vd. ;Anat.St.XI, 1961, 161.;Mellart, bu ortak niteliklere dayanarak, bu iki komşu kültürlerin çağdaş olduğu görüşünü benimser. Mellaart, Anat.St.VIII, 1958, 150vd.

14

Mellaart, Anat.St.IV, 1954, 175-240. ;Belleten XXII.87, 1958. 150vd. ;Anat.St.XI, 1961, 47-161.

15 Bahar, 1999, 29.

16 Mellaart, 1952 yılında bölgede yaptığı araştırmalarda, bölgenin Demir Çağı’nda yoğun bir yerleşime

sahne olduğunu belirtir.Seydişehir Höyük I’de Kalkolitik ve İlk Tunç Çağı buluntularının varlığından bahseder. (Mellaart, Anat.St.IV, 1954, 175-219. ;Anat.St.XIII, 1963, 199, Fig.I ). Bahar’ın 1999 yılında yaptığı çalışma Seydişehir Höyük II’dedir. Bu höyük Mellaart’ın 1952 yılında çalışma yaptığı Seydişehir Höyük I’den farklıdır.Bunun için Bahar, Mellaart’ın çalıştığı höyüğü Seydişehir Höyük I diye adlandırırken, kendi çalıştığı höyüğe de Seydişehir Höyük II diye isim vermiştir.

17 Karaman Kültür Envanteri, Sıra No: 43 18

Mehmet Önder, Mevlana Şehri Konya, 8.

19

(18)

6

Hitit metinlerinden anlaşıldığı kadarıyla Hitit coğrafi sınırlarını sürekli tehdit eden Arzawa Krallığı’nın yeri uzun süre araştırmacıları meşgul etmiştir. Arzawa konusunu ilk defa Hitit tarih ve coğrafyasıyla yakından ilgilenen E.Forrer ele

almıştır. Forrer20, Arzawa’nın Kilikia’da olabileceğini söylerken, Goetze21, Forrer’e

karşı çıkarak Kilikia’nın batısı ile Karia Bölgesi arasında olması gerektiğini savunur.

Bossert22, Arzawa’yı Anadolu’nun güney bölgesine, Garstang23, Antalya yöresine

yerleştirmektedir. Özsait24, Laroche25 ve Akurgal26 ise Arzawa’nın Lykaonia, Pisidia,

Pamphylia ve İsauria bölgelerinde olduğunu kabul etmektedirler. Kınal27 ise Arzawa

ülkesini Büyük Menderes ile Köprü Çay (Eurimedon) arasına yerleştirmektedir. Hitit belgelerinden bazıları, Arzawa bölgesinden “Luwia” olarak söz

etmektedir28. Ten Cate29, Pamphylia, İsauria ve Lykaonia bölgelerinin güneyinden

Luwia olarak bahsetmektedir. Ten Cate’ye göre, Dağlık Kilikia ve İsauria bölgeleri, Likya bölgesinden sonra Luwice unsurların ikinci yayılma alanıdır. İsauria Bölgesi sınırları içinde Beyşehir (Karalis) Gölü, Suğla (Trogetis) Gölü ve Artanada

(Dülgerler-Hadim) çevresinde Luwice isimlere rastlanmıştır30. Luwiler’in etkisi

Roma çağına kadar devam etmiştir31.

Lykaonia Bölgesi’nin Göller Bölgesi, Batı Anadolu ve Akdeniz’e ulaşan yolların üzerinde olması Hititler’in bu bölgede egemenlik kurmak istemelerinin başlıca nedenleridir. 20 Forrer, 1926, 49vd. 21 Goetze, 1928, 148vd. 22 Bossert, 1942, 106. 23 Garstang, AJA 47, 35-62. 24 Özsait, 1980,100. 25 Laroche, 1966,267. 26 Akurgal, 1961, 108. 27 Kınal, 1953, 10vd. 28 Akurgal, 1961, 108. 29 Ten Cate, 1965, 192vd. 30 Sterret, 1988, 20vd. 31 Ten Cate, 1961, 34vd.

(19)

7

Hititler döneminde, Çarşamba suyu (Hulaya Nehri) boyunca güney-batı Anadolu’ya seferler yapılmıştır. Bu dönemde Çarşamba Suyu Havzası önemli bir askeri yol konumundadır. Hititler, Akdeniz Bölgesine özellikle Kıbrıs (Alişiya’ya)

ulaşımda Lykaonia Bölgesi’nden geçmek zorundaydılar. Yalburt,32 Eflatunpınar ve

Fasıllar33 Su Anıtları’nın ve son yıllarda saptanan Hatıp34 Su Anıtı’nın Hititler

döneminde Boğazköy ile Akdeniz’in bağlantısını sağlayan bir yol üzerinde yer aldığı

sanılmaktadır. Ayrıca İvriz ve Emirgazi 35 anıtları, Mellaart’ın36 Suğla Gölü

çevresinde yaptığı yüzey araştırmaları Ortakaraviran höyüklerinde ele geçen İ.Ö.2. binyıl buluntuları Hititler’in bölgedeki hakimiyetinin en somut belgeleridir. Ayrıca Tuz Gölü civarındaki Acem Höyük’te, Zoldere (Hatunsaray), Alibey Höyüğü (Çumra), Çorca (Cihanbeyli), Akören (Akviran), Çarıklar Köyü (Çumra)

höyüklerinde Hitit dönemine ait çanak çömlekler tespit edilmiştir37.

İ.Ö.8. yy’da Orta Anadolu’da Kralları Midas önderliğinde Phryg Krallığı kurulmuştur.

Bugün Konya Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen ve Konya Alaaddin Tepesi38

kazısında çıkarılan Phryg seramikleri, Konya’nın güney batısındaki Gödene Köyü

örenlerinde, Konya’nın kuzeyinde yer alan Sızma39 Kasabası’ndaki Kybele kutsal

alanı, 2000 yılında A. Baldıran ve B. Söğüt Lykaonia Bölgesi’nde Kybele kültüyle ilgili Beyşehir ve Seydişehir’de yaptıkları araştırmalarında Seydişehir’in Dikilitaş köyünde ve Elvas Tepe’nin zirvesindeki kayaların üzerinde Kybele kültüyle ilgili

32 Temizer, 1984, 53-57. 33

Mellaart, 1962, 111-117.

34 Ermişler, Konya Gazetesi, 1963. 35 Karauğuz, 2000, 1vd.

36

Mellaart, 1958, 87.

37 Mehmet Önder, Mevlana Şehri Konya, 10.

38 Alaaddin Tepesi’nde, 1941 yılında Oğuz Arık tarafından sondajlar yapılmıştır. Fakat henüz kazılarla

ilgili rapor yayınlanmamıştır. Kazılarda bol miktarda Demirçağı keramiği elde edilmiştir. Alaaddin Tepesi hakkında geniş bilgi için bak. (Akurgal, 1955, 1vd. ;Bahar, 1999, 22vd. ;Alp, 1984, 41).

39 Sızma Höyük’te 1924 yılında Robinson kazılar yapmıştır. Burada Kybele’ye Zizime adıyla

tapınılmaktadır. Antik yerleşim hakkında bak. Arık, 1956, 23vd. ;Bahar, 1999, 19vd. ;Bölgeden Konya Arkeoloji Müzesi’ne çok sayıda Roma Devri Kybele heykelciği vardır. (Can, 1990, 1vd).

(20)

8

libasyon çanakları ve stel oyukları bulmuşlardır40. Ayrıca Beyşehir’in Karahisar

köyünde Gavur Mezarı diye tanımlanan mevkide Kybele Açık Hava Tapınağı bulunmuştur. H.Bahar’ın Konya civarındaki Kybele kültüyle ilgili çalışmasında da bölgede kaya basamaklarına, sunu çanaklarına ve stel oyuklarına rastlanması, kökeni Anadolu olan bir geleneği, Ana Tanrıça geleneğini yansıtan Kybele’nin bölgede varlığına işaret etmektedir. Ayrıca Lykaonia’nın güneyinde Dağlık Kilikia’da da

Dibektaşı41 ve Domuztepe’de42 Kybele kültü bulunmuştur. Batı Anadolu’da kontrolü

ele geçiren Lydia Devleti 7. yy’da en parlak dönemini yaşar43. Lydia Devleti’nin

sınırları doğuda Halys ırmağı güneyde ise Toroslara kadar genişlediği tahmin edilmektedir. Heredot, güneyde Likya ve Kilikia bölgelerinin Lydia eğemenliğine girmediği fakat Pamphilia Bölgesi’nin Lydia eğemenliğine girdiğinden söz eder. Bu dönemde Lykaonia Bölgesi, Phryg ve Kilikia bölgelerinin arasında yer alıyordu. Persler, 546 yılında Lydia Devletine son vererek yaklaşık 334 yılında Makedonyalı İskender’in Anadolu’ya gelmesine kadar Anadolu’yu satraplıklara ayırarak

yönetmeye çalışmışlardır44.Bölgenin Pers dönemindeki adı olan Lykaonia’nın

Hititler dönemindeki Lukkadan kaynaklandığı ileri sürülmektedir.45Daskyleion,

Lydia ve Karia önemli Pers satraplık merkezi olmuşlardır46. Anadolu’nun Pers işgali

döneminde bölgenin durumunu daha iyi anlamak için Xenophon’a bakmak gerekir. Xenophon, (İ.Ö.430-355) Anabasis adlı eserinde İ.Ö.401 yılında Pers kralı Artaxerxeses’in kardeşi Kyros, Spartalı paralı askerler ile Pers tahtını ele geçirebilmek için Batı Anadolu’da Sardesten başlayan bir seferden söz eder. Anadolu’da ordunun geçtiği yerler hakkında geniş bilgi vermiştir. Bu bilgiler ışığında Kyros’un ordusu, bu dönemde Phrygia ve Lykaonia bölgeleri arasında kalan

40

Baldıran-Söğüt, 2000, 1vd.

41 Swoboda-Knoll, 1935, 45-69vd. ;Bean-Mitford, 1970, 114-no: 97-100. ;Bahar, 1991, 44. ;Zoroğlu,

1994, 305. Lev. 27-21. 42 Bahar, 1999, 15. Lev: 43. 43 Strabon, XXII, 527, 628, 631 44 Erzen, 1940, 167vd. 45 Bahar-Koçak,2004,169 46 Akurgal, 1961, 167vd.

(21)

9

İconion’a (Konya) uğramıştır47. Kyros, İkonion’da üç gün kalır, oradan beş günlük

bir yürüyüş yaparak doğuya ilerler. Geldikleri yer düşman ülkesi olduğundan Kyros,

ordusunun yağma yaptığından söz eder48. Bu da bize Lykaonia ve güneyindeki

İsauria Bölgesi’nin Persler tarafından tam itaat altına alınmadığını gösterir.

Lykaonia Bölgesi’nin batı sınırını teşkil eden Pisidia Bölgesi, Özsait’in iddiasına göre Pers hakimiyetine girmemiştir. İskender İssos savaşından sonra Anadolu’yu satraplıklara ayırır. Kral muhafızlarından Nikanaros’un oğlu Balakros’u

Kilikia satraplığına atar49. Balakros, isyancı kentler, Pisidia, İsauria, Laranda

üzerinde kontrolü sağlamak ister, fakat Balakros İ.Ö.324 yılında İsaurialar tarafından

öldürülür50. Bunun üzerine İskender’in komutanlarından Perdikkas, İsauria ve

Laranda’ya bir ceza seferi yapmakla görevlendirilir. Diodoros, Perdikkas’ın İsaurialarla yaptığı savaşı şöyle anlatır.

“--- Perdikkas ve kral Philipp, Ariarathes’i mağlup ettiler. Kapadokia satraplığını Eumenes’e bırakarak Pisidia’ya geldiler. İki kenti tahrip etmeye karar verdiler. Bu kentler Laranda ve İsauria idi. Laranda ilk hücumda alındı, halkının çoğu kılıçtan geçirildi, çoğu da esir edilip köle olarak satıldı. İsaurialar’ın kenti güçlü surlarla çevrilmiş ve yiğit savaşçılarla korunuyordu. Onlar iki gün boyunca savaştılar ve adamlarının pek çoğunu kaybettiler. Perdikkas’ın askerleri de birçok kayıplar vermişti. Kalabalık bir ordu karşısında çok az kalan askerlerle şehirlerini koruyamayacaklarını anlayan İsaurialılar şerefsiz bir ölüm yerine şerefli bir ölümü tercih ettiler. Önce kadın ve çocukları evlerine kapattılar ve evlerini ateşe verdiler. Sonra hazinelerini ateşe attılar bu durumu gören Perdikkas’ın askerleri kente hücum ettiler fakat surları koruyan askerler tarafından geri püskürtüldüler. Perdikkas’ın kaybı çok oldu. İsaurialar alevlere atlayarak kendilerini de yaktılar ve kül oldular.

47 Xenophon, AnabasisII, 19. 48 Xenophon, AnabasisII, 25. 49 Diodoros, XVIII, 21vd. 50 Diodoros, XVIII, 22vd.

(22)

10

Güneş doğunca Perdikkas’ın askerleri kenti yağma ettiler. Ateş söndükten sonra da

bol miktar da altın ve gümüş topladılar51”.

Diodoros’un bahsettiği bu savaştan, İsauria kentinin daha Helenistik dönemin başında zengin ve güçlü olduğunu, sur ve kulelerle çevrildiğini anlamaktayız. Bu savaşın, İsauria kentinin kuzeyinde ve Pisidia bölgesi’nin doğusunda yer alan çalışma alanımızda nasıl bir etki yarattığı konusunda elimizde somut bir veri yoktur. İskender’in, İ.Ö.323 yılında ölümünden sonra bölge, çeşitli genareller arasında el değiştirmiştir.

İ.Ö.133 yılında Bergama Kralı III. Attalos vasiyet yoluyla topraklarını Roma’ya bırakır böylece Roma, Anadolu’ya ilk adımını atar. Roma, Lydia, Karia ve Phrygia topraklarında Anadolu’da ilk eyalet olan Asia Eyaletini kurar. Bu bölgelerin dışında kalan Pontus, Kilikia, Lykaonia, Pisidia ve Pamphylia’yı ise Anadolu’da

müttefiki olan Kappadokia Kralı V. Ariarathes’e bırakır52.

İ.Ö.129 yılında III.Attalos’un ölümünden sonra Lykaonia Bölgesi, Romalılar yanında Aristonicus ile yaptığı harpte tutsak düşen Kappadokia Kral’ı V. Ariarathes’in çocuklarına bağlanır. Tüm yaşamlarını korsanlık üzerine kuran ve Toros dağlarını üs olarak kullanan İsaurialılar, Roma ordusunu sürekli huzursuz ediyorlardı. Roma, bölgeyi huzura kavuşturmak gerekçesiyle İ.Ö.103 yılında Praetor (Maliye Bakanı) M. Antonius’u bir sefer yapmakla görevlendirir, bu seferin hemen

ardından İ.Ö.102 yılında Kilikia Provincia’sı kurulur.53 M. Antonius, bölgede fazla

başarılı olamadı. Kurulan bu eyaletin sınırları, Pamphylia, Pisidia, Lykaonia ve Kappadokia’ya kadar uzanmıştır. İ.Ö.92 yılında Lucius Sula, bölgeye proconsül

(Eyalet Valisi) olarak atanır54. Bölgedeki korsan sorunu Sulla zamanında da

çözülememiştir. Strabon55, İ.Ö.78-77 yıllarında Kilikia proconsüllüğüne Puplius

51 Diodoros, XVIII, 22vd. 52 Jones, 1971, 131. 53 Livius, XXXVII, 56vd. 54 Atlan, 1970, 126. 55

(23)

11

Servilius Vatia’nın atandığını belirtir56. P.Servilius Vatia’dan önce Pamphylia

Bölgesi’nin tamamına Zenicetes adlı bir eşkıya şefi hâkimdir 57 . P.S.Vatia,

Zenicetes’in hâkimiyetine son verdikten sonra İsauria’ya yürümüştür. P.S.Vatia, İsauria’ya saldırırken İsaurialılar’a komşu olan ve Suğla Gölü civarında oturan Homanadlar ve Sedasaisleri etkisiz hale getirmiştir. Demek ki P.Servilius’a kadar Akdeniz ve Konya Ovası İsauria’lı korsanların kontrolü altındaydı. Vatia, bölgede Roma’nın egemenliğini ilk kez gerçekleştirdiği için kendisine galiplere verilen unvan

anlamında “İsauricus” ünvanı verilir58. Bundan sonra bölge Kilikia Eyaletine

bağlanır.

Leontopolis’te (Bozkır) bulunan bir yazıttan P.S.Vatia’nın yendiği İsauria

kentinin İsauria Vetus (Eski İsauria) şehri olduğu anlaşılmıştır59.

Strabon60, Kappadokia ve Lykaonia bölgeleri hakkında, İkonion (Konya)

kenti için, Kappadokia ile Lykaonia’yı Kilikia Tracheia’dan ayıran yerdedir ve bölgeye hâkim bir durumda uzanır. Lykaonialılarla Kappadokialılar arasında sınır, Lykaonialılar’a ait Koropissos Kapadokia, Lykaonia ve Dağlık Kilikia’nın sınır olduğunu anlıyoruz. Kappadokia için Lykaonia arasındaki sınır için sabit bir kent gösterilirken, Lykaonia ve Dağlık Kilikia arasında sınır olarak herhangi bir kent verilmemiştir. Her iki İsauria kentini (İsauria Palai, İsauria Vetus) Lykaonia Bölgesi içinde gösteren ve buraların haydut yatağı olduğunu ifade eden Strabon, kendi döneminde Lykaonia Bölgesini biraz daha güneye uzatmıştır. Bu dönemde Lykaonia ve İsauria sınırını sabit noktalarla belirleyemiyoruz. Strabon’un, Kappadokia ve Lykaonia Bölgesi ile ilgili ifadelerinden, o dönemde Dağlık Kilikia ve İsauria Bölgesi ile ilgili ipuçlarına da varılabilir.

Roma, P.S.Vatia’nın bölgedeki korsanlık faaliyetini bitirememesi sonucunda, Roma Senatosu “Lex Gabina” kanunu ile İ.Ö.67 yılında Pompeius’u bölgeye

56 Sevin, 2001, 165. 57

Ormerod, 1951, 354vd.

58 Strabon, XII, 569. ;XIV, 665-671. ;Sevin, 2001, 165. 59

Hall, 1972, 141.

60

(24)

12

komutan olarak atar. Pompeius komutasındaki Roma donanması, Coracesium (Alanya) açıklarındaki büyük bir deniz savaşında bin üçyüzden fazla gemiyi ateşe verip korsanların yerleşim yerlerini tahrip etti ve korsanları Soli ve Dyme gibi

kentlere yerleştirdi61. Kırk gün gibi kısa bir sürede korsan sorununu çözdü ve Soli’de

Pompeius adına Pompeipolis kenti kuruldu62. Pompeius, korsanları imha ettikten

sonra, bölgede bazı düzenlemeler yaptı. İ.Ö.64 yılında Kilikia Eyaletinde yaptığı düzenlemelere göre Eyalet, Kilikia Pedias, Kilikia Tracheia, Pamphylia, Pisidia, İsauria ve Lykaonia olarak altı bölgeye ayrılmıştır. Pompeius’un yaptığı düzenlemeler sonucunda İsauria, İkonium merkezli Lykaonia birliği içinde yer almış

olabilir63.

İ.Ö.43 yılından önce bölge, Galatia Eyaleti’nin Sınırları içine alınmıştır. Bölgelerin sürekli Eyaletlerin arasında yer değiştirmesi, topraklarının azaltılıp çoğaltılması belki de Roma İmparatorluğu’nun Anadolu uluslarına hâkim olmak için uyguladığı bir taktiktir.

İ.Ö.39 yılında Galatia Krallığı’nın başına Amyntas getirildi. İ.Ö.36 yılında Polemon’un hâkim olduğu krallık bölgesi Amyntas ve Cleopatra arasında

paylaşılmıştır64. Kuzey kısımlar Amytas’ın, güney kısımlar ise, Cleopatra’nın payına

düşmüştür.

İ.Ö.31 yılında M. Antonius ile Octavianus arasında yapılan Actium savaşından sonra, İsauria bölgesi Amyntas’ın eline geçmiştir. Amyntas önceleri M.Antonius tarafını tutmuş ve savaştan hemen önce de Octavianus tarafına

geçmiştir65. Actium Savaşı’nın galibi, Roma’nın tek hakimi olan Octavianus,

Amyntas’ın topraklarına dokunmadığı gibi İ.Ö.36’dan beri Cleopatra’nın olan Dağlık

Kilikia’yı da Amyntas’a verir66. Böylece Galatia, Lykaonia, Pisidia ve Dağlık

61 Strabon, XIV, 665.; Atlan, 1970, 141vd. 62 Koşay, 1968, 298.

63

Bahar, 1995, 238.; Doğanay, 2003, 98.

64 Strabon, XII, 569.; Magie, 1950, 434. 65

Strabon, XIV, 671.

66

(25)

13

Kilikia, Amyntas Krallığına dâhil olmuş oldu. Amyntas’ın kurduğu devletin başşehri

İconium (Konya) olmuştur67.

Octavianus, Actium Savaşı’ndan sonra tek hâkim olarak gerekli düzenlemeleri yapar ve Roma’nın idaresini Senato’ya bırakarak ayrıcalıksız vatandaş olarak yaşamını sürdüreceğini bildirir. Bunun üzerine Senato ona dini yönden kutsal bir anlam taşıyan “Augustus” adını vererek idaredeki etkinliğini sürdürmesini ister.

Böylece Roma’da “İmparatorluk” devri (İ.Ö.27-İ.S.395) başlamış olur68. Amyntas,

Romalılar adına Anadolu’da büyük bir ün kazanmıştır. Çünkü Toroslar üzerinden Akdenize yani, önemli liman şehri Side ile Pamphylia’ya hâkim olmak için Toros geçitlerini ellerinde bulunduran İsaurialılar’ı ve Homanadlar’ı etkisiz kılması gerekiyordu. Bunun için de öncelikle Laranda ve Derbe’yi alır, sonra İsauria’ya yönelir. İsauria’dan Toroslar’a geçer ve Homanadlar’ın üzerine yürür. Amyntas, Homanadlar ülkesi şefini öldürür bunun üzerine şefin hanımının kurduğu tuzağa

düşerek Amyntas ölür69 (İ.Ö.25).

Homanadlar70, Suğla (Trogitis) Gölü kenarlarından Toroslar’ın yüksek

tepelerine kadar uzanan bölgelerde oturan savaşçı bir kavimdir. Eski bir yerleşim merkezi olan, Seydişehir’in köyü Çatmakaya(Arvana) yakınlarındaki Tınaz Tepe dağlarında ve mağaralarında yaşamışlardır. Bu vahşi kabile halkı da Romalılara huzur vermemişlerdir. 67 Levıck, 1967, 39. 68 Taşlıalan, 1991, 11. 69 Strabon, XII, 569.

70 Homanadlar’ın, oturduğu bölge için; Strabon, Suğla (Trogitis) Gölü’nün doğu ve kuzeyindeki dağlık

araziyi işgal eden bir kabile olduklarını ve batıda Katenna ile Selge’den itibaren güneydoğuda Dağlık Kilikia’ya ve doğuda Lykaonia’ya kadar yayılmış olduklarını (Strabon, XII, 569) belirtirken, Ramsay, (Ramsay, 1960, 370), bu halkın memleketi olarak Suğla Gölü’nün güneyini işaret eder ve siyasi birliklerinin olmadığını, küçük şehirlere ve köylere bölünmüş olduğunu bu yüzden de sikke basmadıklarını söyler. Levick, (Levick, 1967, 204vd.) ve Magie, (Magie, 1950, 1303vd.) Homanadlar’ı, Suğla Gölü’nün güneyine yerleştirir. Calder-Bean, tarafından oluşturulan bir haritada Suğla Gölü’nün kuzeyinde bulunur. (Calder-Bean, 1958, 19vd). ;Özsait, (Özsait, 1980, 61) ise, aşılması güç olan dağlık arazi Homanadlar’ın memleketi olmalıdır diye belirtir.

(26)

14

İsaurialılar’ın komşusu olan Homanadlar üzerine İ.Ö.6. yılında P.S.Quirinus

bir sefer yapmıştır. Strabon71bu sefer için, Roma’nın Suriye valisi Sulpicius

Quirinius, bu insanları aç bırakarak mahvetti ve bunlardan dört bin kişiyi yakalayarak onları civardaki kentlere dağıttı ve böylece ülkeyi hayatlarının baharında olan kendi insanlarından yoksun bıraktı der. Strabon’un da anlattığı gibi Quirinus, Toros dağlarının dar vadilerinde Homanadlar’ı sıkıştırmış ve tüm geçit yerlerini keserek üç veya dört yıl boyunca açlığa mahkûm etmiştir.

Sonunda teslim olmak zorunda kalan Homanad’lardan 4000 kadar esir, tıpkı Korsanlar Savaşında olduğu gibi nüfusu az olan bölgelere Romalılar tarafından

sürülmüşlerdir72. Böylece başkent Homana’yı İ.Ö.4-3 yıllarında Romalılar ele

geçirmiştir.

Anadolu’ya hâkim olmuş eski imparatorluklardan hiçbirisi Romalılara gelinceye kadar güneydeki dağlık mıntıkayı, Torosların bütün silsilesini, daha doğrusu yaylasını fethetmeye muktedir olamamışlardı. Homanadlar’ın yaşamakta

olduğu coğrafyayı ele geçirmeye kimsenin cesareti olmamıştı73 . Strabon74 ,

Amyntas’ın cesur çalışmalarından şöyle bahseder:

“---Çünkü o, Pisidia Antiocheiasına ve Apameia Kybotos yanındaki Apollonia ülkesine kadar olan yerlere ve dağın yanındaki bazı topraklara ve Lykaonia’ya sahip olduğundan, Toroslar’dan Phrygia’ya ve Kilikialılar’a ait topraklara yayılan Kilikia ve Pisidialılar’ı imha etmeye uğraşıyordu ve vaktiyle zapt edilemez denilen yerleri, bu arada Kremna’yı almıştı, hatta Kremna ile Sagalassos arasında bulunan Sandalion’u zapt etmek için çaba dahi harcamadı.”

Roma imparatoru Augustus, bölgeyi kontrol altına alabilmek için bölgede bir takım koloniler kurmuştur. Bu kolonileri kurmasının nedenleri de; önemli liman şehri Side ile, doğal geçitler vasıtasıyla Beyşehir (Karalis) Gölü havzasından, kuzeyde Antiocheia-Apollonia-Apameia’ya uzanan karayolunu güvence altına almak ve

71 Strabon, XII, 569. 72 Levick, 1967, 213. 73 Sayme, 1948, 571vd. 74 Strabon, XII, 569.

(27)

15

Homanadlar’ı yok ederek topraklarını ele geçirmekti75. Homanadlarla yapılan

savaştan önce, Homanadlar memleketine ulaşımı sağlayacak, ayrıca zapt edilen yerleri de güvenle elde tutmak için düzenli bir yolun yapımı gerekiyordu. Bu amaçla

Galatia Eyaleti valisi Cornutus Arrutius Aquila tarafından Via Sebaste’ni76 yapımına

başlandı.

Octavianus, Actium Deniz Savaşından (İ.Ö.31) ve Amyntas’ın ölümünden

sonra İ.Ö.25 yılında Galatia Eyaletini kurmuş77, Galatia’yı aynı zamanda Pisidia,

Lykaonia ve Pamphylia ile birleştirmiştir78.

İ.Ö.38 yılında Caligula tarafından Dağlık Kilikia ile Lykaonia, Kommagene

kralı IV.Antiochos ile Iotape’ye verildi79. Kommagene kralı IV.Antiochos ve iki

oğlu’nun zamanında üzerinde, Lykaonon yazılı paralar basılmıştır ve bu paralar

Laranda’da basılmıştır80. Roma idaresini kısa zamanda benimseyen Cladius

(İ.S.41-54) Lykaonia’nın şehri olan İconium’a kendi adını vererek şehrin adını Cladiconium (İ.Ö.47) olarak değiştirdi.

Galba döneminde (İ.S.68-69), Roma imparatorluğunun Anadolu’daki eyaletlerinin sınırlarının belirmesi çerçevesinde, bölge sürekli olarak eyaletler arasında el değiştirmiştir. İ.S.63 yılı ile Vespasian’ın imparator olduğu İ.S.72 yılları

arasında Anadolu’da ki Roma Eyaletleri sınırları Calder ve Bean81 tarafından

oluşturulan bir haritada detaylı olarak belirtilmiştir.

Galatia Roma egemenliği döneminde, Pisidia, Lykaonia, Doğu Phrygia, Paphlagonia’nın iç kesimleri ve Pontus’un Trapezos’a değin uzanan bölümlerini içeren Küçük Asia’da ki eyaletlerin en geniş kapsamlı olan eyaletiydi. İmparator Vespasianus (İ.S.69-79) zamanında, Kappadokia ile birleştiyse de bu çok büyük

75 Taşlıalan, 1999, 13.

76 Via Sebaste yolundan daha sonra bahsedecegiz. 77 Levick, 1967, 29. ;Sevin, 2001, 215.

78

Levick, 1967, 29vd.; Akşit, 1976, 48.; Özsait, 1985, 85.

79 IV. Antiochos’un sınırı, batıda Pamhylia ve Lykaonia’ya kadar uzanıyordu. 80

Özlü, 1994, 69.

81

(28)

16

birleşik eyalet II.yüzyılın başlarında İmparator Traianus (İ.S.98-117) zamanında

yeniden birbirinden ayrıldı82.

İmparator Hadrianus (İ.S.117-138), Lykaonia’nın kenti olan İconium’u Roma kolonisi haline getirdi. Bu koloninin ismi, İconium sikke ve kitabelerinden öğrendiğimize göre (COLONİA AELİA HADRİANA AUGUSTA İCONENSİUM) oldu (İ.S.130-138).

Hadrian zamanından kalma kitabede Lykaonia, Galatia Eyaletine bağlı olarak

gösteriliyor83. İ.S.138-161 yılları arasında imparator olan Antoninus Pius döneminde

Lykaonia ile İsauria, Galatia Eyaletinden ayrılarak Dağlık Kilikia Eyaletine

devredilirler ve birlikte büyük bir eyalet oluştururlar84. İ.S.II.yüzyılın ikinci yarısı

Suğla (Trogitis) Gölü ve çevresi Lykaonia eyaletine bağlanır. Bu dönemde bölgenin popüler adı İsauria Bölgesi olarak bilinmektedir.

Severusler döneminde, Kilikia Bölgesinde yol onarım faaliyetleri artmış

özellikle Olba ile Korykos arasındaki yol85 tamir edilmiştir86. Kilikia Bölgesinde yer

alan Tarsus, Severus Alexander yönetimindeyken, Kilikia, İsauria ve Lykaonia

vilayetlerinin metropolisi olmuştur87.

Roma İmparatorluğu, İ.S.3. yy’ın ortalarından itibaren sarsılmaya başlar,

bunu fırsat bilen İsaurialılar, tekrar korsanlık faaliyetlerine başlarlar. Zozimos’un88

anlattığına göre, İsaurialı bir eşkıya şefi olan Lydius, Pisidia ve Pamphylia bölgelerine saldırır ve Cremna’yı kuşatarak, Cremna’ya yerleşir. Bunun üzerine Lydius, başka bir İsaurialı tarafından öldürülmüştür.

Bir türlü amacına ulaşamayan Roma İmparatorluğu, eyaletlerde yeniden sistem değişikliği yapar. Roma bu değişiklikleri, İmparator Diocletianus

82 Sevin, 2001, 216. ;Hall, Anat.St.XVIII, 59-60. 83 Magie, 1950, 1528.

84 Ramsay, 1960, 47.; Ayrıca o dönem hakkında bilgi almak için bak. Hall, Anat.St.XVIII, 58. 85 French, 1980, 698vd. 86 French, 1980, 698vd. 87 Mitford-Andrews, 1980, 1248. 88 Zozimos, I, 69vd.

(29)

17

305) döneminde yapmıştır89. Anadolu, 12 Dioces’e (bölgeye) ayrılır. İ.S.306-337

yıllarında Pamphylia’nın doğusunda bulunan kentler, Pisidia ve isauria bölgeleri

arasında paylaştırılmıştır.90 Pisidia Bölgesi, Konya Ovası’nı geçerek Karadağ’a kadar

uzandı ve Antioch metropolitliğine yükseltildi. Justinian zamanında, İsauria Bölgesi’nin sınırları doğuda Suğla (Trogitis) Gölü’nün güneyinde Lykaonia ve Pamphylia’nın sınırlarıyla kesişir. İsauria Bölgesi’nin Sınırları Justinian döneminde

en geniş haline ulaşmıştır91. Lykaonia’nın kuzey kısmı, III.asrın sonlarına kadar

Galatia’ya aitti. Bunu, S.Euttochius’un Maximian (286-310) zamanına ait hikayelerinde görebiliriz. Burada Vasada, Lystra ve Antiocheia’nın evvelce Galatialılara ait olduğu ortaya çıkar. Diocletia’nın eyalet taksimatında III. asrın sonunda Lykaonia adına rastlanmaz; çünkü Lykaonia Pisidialılarla İsaurialılar

arasında paylaşılmıştır92. İ.S.4. yy’ın başlarında Hristiyanlığın Roma’da resmi din

olmasıyla putperest tapınaklar kiliseye çevrilir93.

89 Hall, Anat.St.XVIII, 1968, 59vd. 90 Ramsay, 1960, 458vd. ;Akºit, 1970, 233. 91 Hall, 1968, 421. 92 Ramsay, ABSA 9, 249vd 93 Ostrgorsky, 1997, 43vd.

(30)

18

III. MEZAR STELLERİNDE GÖRÜLEN EŞYALAR

Mezar stellerindeki eşya kabartmaları, stel sahibinin kadın veya erkek figürlerine ait olduğuna dair bize önemli ipuçları vermektedir. Stellerdeki eşyalar,

bazen hizmetkârların elinde94 veya kabartma alanında doğrudan doğruya fonda

gösterilmiştir95.

Kadın mezar stellerinin ölü eşyaları: yün sepeti96, ayna, tarak (calamistrum),

öreke, mücevher çekmecesi, koku şişesidir. Yün sepeti (calathos) kadın tarafında, bazen de geride fonda, alçak kabartma olarak gösterilmiştir. Ayna (speculum) dairevi olup, mücevher kutusu (pyxis) konik kapaklıdır. Bu kutular genel olarak büyüktürler,

kozmetikten çok mücevher kutusu olarak kabul edilir97. Stellerde güvercin, ölünün

ruhunu simgeler. Bu nedenle ölen kişi kuşu elinde tutar98. Stellerdeki ölen kişinin bu

kuşu taşıyan kişi olduğunu hemen söyleyebiliriz. Yukarıda tüm unsurları kapsayan99

bir kadın figürüne ait olan mezar stelinde, elinde güvercin tutan mezar sahibi yüksek arkalıklı bir diphros üzerinde oturmaktadır. . Steldeki kadın figürünün önünde veya

arkasında duran hizmetçi kız figürleri, stel sahibinin eşyasını

taşımaktadırlar100.Ortada diphros üzerinde oturan kadın figürünün elindeki kuş;

karşısındaki hizmetkarın sağ eliyle uzatmış olduğu üzümden yemektedir. Stel sahibinin arkasında duran hizmetçi figürünün bir elinde ayna, diğer elinde ise kozmetik kutusu yer almaktadır. Üst kısımda tarak, sandık öreke (yün eğirmek için kullanılır) koku kabı gibi kadın figürlerine ait eşyaları alçak kabartma olarak

94 Kat. No: TB2 95 Kat. No: TB1-2 96

Kadınlar için kullanılan içi yun dolu sepetin ölen kadının ruhunu taşıyan kap olduğu ya da ev ıçindeki günlük işlerıni, doğurganligini, çalışkanlığı ve mükemmeliyeti ile ilişkıli olduğu düşünülmektedır. (Newbold 1925:365 vd.; Wuje wski 1991:13-15.)

97 N.Fıratli”Yunan ve Roma Mezar Stelleri”s.299 98

F.Johansan,The Attic Grave-Reliefs Copenhangen-1951-s.17 Res:4(Burada da kadın kucağında çocuğunu tutuyor), Kat. No: TB2, TX5

99

Kat. No: TB2

100

(31)

19

görmekteyiz101. İğ ve örekenin olması ev içindeki günlük işlere işaret etmektedir102.

TA 26 TB4stellerinde, erkek figürleri elinde (volumen) rulo demeti tutar103. Bu da o

kişinin ilmi bir yeri ve mesleği olan bir kişi olduğunu anlamamıza yarar. Üçgen

alınlıklarda başını sağa ve sola çevirmiş kartal motifi104 betimlenmiştir.

Roma çağı mezar stellerinin mobilya eşyası ise, ölü yatağı dediğimiz (kline) önündeki masa, oturan kişinin sandalyesi ve ayaklarının altındaki taburedir. Kline, cenaze ziyafetinde ölünün yattığı sedir şeklindeki yerdir. Yüksek iki katlı bir tabure üzerinde klinenin ayakları gösterilmiştir. Klinenin yüksek arkalığının gösterilme

özelliği Roma çağına aittir105 Klinenin önündeki masa, ziyafetin ana simgesidir.

Masa ayakları aslan ayağı veya çift tırnaklı hayvan ayağıdır. Roma çağında daha

kaba ve gittikçe çizgi halinde gösterilmiştir106. Cenaze ziyafetinin arka fonunda ağaç

motifi vardır. Bu da ziyafetin açık havada yapıldığını göstermektedir 107 .

Kahramanlara mahsus eşyalarda; kalkan, miğfer, hançer108, zırh ve ucu sivri

mızrak109 betimlenmiştir. Çelenk motifi110, Yarım ay motifi111, Gemi maketi112,

Üzüm salkımı,113 Pan114, boğa figürü115, Aslan figürü116 görülmektedir.

101

Ayhan ALP, ”Konya arkeoloji müzesindeki roma çağı mezar stelleri”, s.50

102

K.Görkay, ”Zeugma in light of New Resecarch”, içinde K.Konuk (der) Stephanephoros de L’economie Antigue a L’Asie Mineure Hommages a Raymond Descat (Bordeux, Ausonius):275-300

104

Stel sahibini görsel olarak desteklemede erkekler icin kartal betimi kullanılmıştır. Kartal,güç ve ölümsüzlüğü sembolize etmesinin yanında mezar stellerinde ölen kişinin ruhuna yol gösteren,onu gökyüzüne çıkaran bir taşıyıcı veya ölen kişiyi güneşe ulaştıran bir simge olarak düşünülmektedir.(Cumont1917:34vd.;Newbold 1925:362-365;Wujewski 1991:45)

105 Kat. No: TB3

106 Ayhan ALP, ”Konya arkeoloji müzesindeki roma çağı mezar stelleri”, s.50 107

Kat. No: TB3

108 Kat. No: TA6 109 Kat. No: TX2 110 Kat. No: TA3, TA5 111

Kat. No: TA4, KA3

112 Kat. No: TB3 113

Kat.No:T TA28,TB2,TX5

114

(32)

20 IV. STEL TİPLERİ

Steller dikdörtgen ve kare formundadır. Hemen bütün alınlıklı stellerde baş

tarafa doğru bariz şekilde daralırlar117. Yalnız kitabeli olan steller alınlıksızdır.

Kabartma sahası kemerli bir niş içerisindeki olan steller daha çok ayakta duran

şahıslar tasvir edilmiştir118. Ancak cenaze ziyafeti olan Kat.No:TB3 stelinde kline

üzerinde uzanan erkek figürü görülür. İskemlede oturan bir kadın figürü119, kadın

büstü120, Kemerli bir niş içerisinde bir erkek ve bir kadın büstü yer alır121.

Steller tek resimli alanlı ve katlı steller olarak iki ana gruba ayrılıp, kendi içlerinde gruplama yapılmaya çalışıldı.

1. Tek Resimli Alanlı Steller

Resim alanı tek panoya ayrılmıştır. Bu panolar genelde üstte alınlık ve alınlık altında resim alanı şeklindedir. Sütunlar genelde dor başlıklı ve kaideli olup, podyum kısmında yazıt veya kadın ve erkek figürlerine ait kişisel eşyalarda resmedilmiştir. Mezar stellerinde sıkça kullanılan tepe ve yan akroterlerle süslenmiş üçgen alınlıklar

bize daha çok ion düzenindeki tapınakların ön ve yan yüzlerini hatırlatmaktadır122.

Mezar stellerinde üst yapı olarak alınlığın kullanımı ilk kez Arkaik dönemde

görülmekle birlikte daha sonra yaygınlaşarak devam eder123.

115 Kat. No: TA11 116

Kat. No: TA6, TA17

117 Fıratlı 1965:270

118 Fıratlı 1965:271; Kat. No: TA5, 14, 15, 16, 25; KA1, 2, 3; TA5 119 Kat. No: TA10

120

Kat. No: TA18, 21

121 Kat. No: TA26 122

Şahin 2000, 8

123

(33)

21 a. Alınlıklı Steller

Alınlıklı steller içinde alınlıklı, tympanonu bezemeli olanlar en yaygın alt

grubu oluşturmaktadır. Tympanonu bezemeli olan stellerde rozet motifi124, medusa

başı125 kanatlarını dışa doğru açmış kartal motifinin başı; sağa ve sola dönük

olabilir126. Bağlı çelenk motifi127 cepheden betimlenmiş erkek büstü128, Aslan figürü

ve yün sepeti129, ayakta betimlenmiş kadın figürü130, kadın büstü131, üzüm

salkımları132, Hayvan figürlü bir stelde, tüm steli kaplayan saldırgan boğa kabartması

bulunmaktadır. Stelin tepesindeki rozet motifi, dik inişli üçgen formunda ve yanlarda

helezonlar seklinde kıvrılmaktadır133.

Alınlıklı stellerde 25 stelin 5’inde yazıt üstte, 11’inde yazıt alttadır. Alınlıksız stellerde ise 5 stelin 1’inde altta, 2’sinde yazıt üstte yer almaktadır. Ortadaki resim

alanında, tek erkek figürü 134, tek oturan kadın figürü 135, tek kadın büstü 136, bir

kadın ve erkek figürü137 , bir erkek ve kadın figürünün büstü138 , iki kadın ve bir

çocuk figürü139 , kadın-erkek ve çocuk figürü 140, iki erkek ve bir kadın figürü141 , iki

124

Kat. No: TA1, 8, 9, 18, 21, 22, 23

125 Kat. No: TA24 126

Kat. No: TA1, 2, 3, 12, 13, 14, 20

127

Kat. No: TA3

128

Kat. No: TA15

129 Kat. No: TA17 130

Kat. No: TA3, 7

131 Kat. No: TA4 132 Kat.No:TA28 133

Alp, Ayhan ”Konya Arkeoloji Müzesindeki Roma Çağı Mezar Stelleri” 47; Kat. No: TA11

134 Kat.No:TA18 135 Kat.No:TA10 136 Kat.No:TA8,21 137 Kat.No:TA9,16,20,23 138 Kat.No:TA24,TA28 139 Kat.No: TA22 140 Kat.No:TA5,12

(34)

22

kadın-erkek ve çocuk figürü 142, iki kadın-iki erkek figürü ,bir erkek-bir uşak

figürü143 ,pan figürü144betimlenilmiştir.

b. Baştabanlı Steller

Tek resimli alanlı baştabanlı stellerde, resim alanın her iki yanını sınırlayan dor başlıklı sütunlar yer almaktadır. Kat.No: TB 1 stelinde sütunlar bitkisel bezemeli, TB2 stelinde sütunlar yivlidir, çift fascialı bir baştaban, taban kısmında alçak bir podyum bulunmaktadır. Kat.No TB 3,4 stellerinde enine doğru genişleme söz konusudur. Kat.No: TB4 stelin yüzeyi sadeleşip mimari elemanlardan tamamen arındırılmıştır. Özellikle Roma çağında bu tür basit stel tiplerinin artması şüphesiz

halkın maddi durumunun pek de iyi olmadığının göstergesidir145.

2. Katlı Steller

Mimari frizleri anımsatır şekilde ancak yan yana değil alt alta yerleştirilen, resim alanları iki katlı olup, birbirinden bağımsız konular işlenilmiştir. Kat.No:KX4 stelimizde üstteki resim alanında bir savaşçı figürü, alttaki resim alanında ise iki kadın figürü yer almaktadır. Resim alanlarının boyutları figür sayılarındaki artış ve azalışa bağlı olarak farklılık göstermektedir. Kat.No:KA 1 stelinde üstteki resim alanında üç figür, alt panoda ise dört figür yer alır. KA2 stelinde üstte dört figür, alt panoda ise iki figür bulunmaktadır. KA3, üstte iki figür alttaki panoda ise dört figür yer alır. Katlı steller doğudan alınmış bir formdur ve batının ilk tanışması, savlandığı

141 Kat.No:TA19 142 Kat.No:TA14 143 Kat.No:TA26 144 Kat.No:TA27 145 Şahin 2000, 10

(35)

23

gibi İ.Ö 5.yy’da Pers sanatının etkisi ile değil de Miken örneğinin gösterdiği

kadarıyla eskiye gitmelidir146.

Katlı steller içinde alınlıklı olan üç eserimiz mevcuttır. Kat.No:KA4 stelin üst kısmı kırık olduğu için katlı steller içinde bilinmeyen gruba alacağız.

a. Alınlıklı Steller

Kat.No:KA1 ve KA2 stellerin üst panodaki resim alanı kemerle sona ermektedir. KA1 stelinde kemerin üst kısmında bitkisel motifler ve köşe palmetleriyle resmedilmiştir. KA3 steli üçgen alınlıklı olup, köşe akroterleri mevcuttur.Alınlığın her iki köşesinde kuş motifi yer almaktadır. Alınlığın ortasında keçi motifi(?)bulunmakta olup iki panoya ayrılmıştır. Her iki resim alanın alınlık kısmında medusa başı resmedilmiştir.

146

(36)

24 SONUÇ

Roma çağında Konya, Lyconia bölgesinin en önemli şehirlerinden biri idi. Konya Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen Roma dönemi mezar stelleri, ön ve arka bahçedeki eserlerin çoğunluğunu oluşturmaktadır. Figürlü mezar stelleri çeşitli yönlerden bazı özellikler göstermektedir. Mezar stellerinde alınlıklı olanların resim alanları tek panoya ayrılmıştır. Üstte alınlık altta resim alanı şeklindedir. Katlı stellerde resim alanları alt alta iki panoya ayrılıp, KA1 ve KA2 stellerinde üstte kemerle taçlandırılmıştır. KA3 stelinde alınlık topuz şeklinde yukarıya doğru kaldırılmış, palmet motifiyle bezenmiştir. Resim alanlarını birbirinden ayıran

sütunlar kaideli ve dor başlıklıdır. Ancak kompozit başlıklı olanları da mevcuttur.147

Tek resimli alanlı, alınlıklı stellerin 25’nin 6’sında yazıt mevcut, baştabanlı tek resim alanlı stellerde 4’ünün 1’inde yoktur. Katlı stellerin 3’ünün 1’inde yazıt mevcut değil, saptanamayanlar grubunda ise 7’nin 2’sinde yoktur.

Steller genelde dikdörtgen ve kare formundadır. Alınlıklı tek resim alanlı stellerde alttan yukarıya doğru bariz bir şekilde daralmaktadır. Stellerin çoğunda cepheden, ayakta şahıslar betimlenmiştir. Eserlerde kabartma olarak görülen kadın figürlerinin pek çoğunun sağ kolları dirsekten kırılarak göğüs üzerine yerleştirilmiş olup, Anadolu’da Hellenistik dönemde çok yaygın olan “pudicitia” tipinin

betimlenişi biçimindedir. Erkek figürleri de “Dioskurides” tipinde betimlenmiştir148.

Ayakta betimlenen kadın figürleri çoğunlukla iki tür elbise giymektedir, üstte chimation, altta chiton bulunmaktadır. Elbise ayak uçlarına örtecek şekilde betimlenmiştir. Erkek figürlerinde üstte manto, altta ise chiton diz kapaklarına kadar uzanmaktadır. Çocuklar ise ”khlamys” giymektedir. Elimizdeki stellerde çocuk figürleri ailelerinden bağımsız durmaktadırlar.

Mezar steli kimin için yapılmışsa onun figürü stele kabartma olarak resmedilmiştir. Aile mezar stellerinde ise ailede kaç kişi iseler hepsinin ayakta figürleri bulunmaktadır. Anadolu’daki mezar stellerinde ayaktaki şahısların yanında

147

Kat.No:TA26

148

(37)

25

hizmetçiler ve uşaklar sıklıkla görülmektedir. Ancak bölge halkının fakir olması bu ihtimali zayıflatmaktadır. Kat. No TA26 olan stelde erkek figürünün yanındaki uşak figürü kısa tunika giymiştir.

En çok işlenen motiflerden biri, asma yaprağı ve üzüm salkımıdır149. Bolluk

ve bereketin sembolü olan üzüm motifi, bölgede yaşayan halkın bağcılıkla uğraştığının bir ispatıdır.

Gücü simgeleyen kartal motifi de, İsauria ve Kilikia bölgelerinde olduğu

kadar sık işlenmiştir150. Kartal hem Zeus’un hem de fiziki güç ve cesaretin

simgesidir151. Geceyi ve cehennemi simgeleyen medusa da, sıklıkla karşımıza çıkan

bir motiftir.152

Roma çağında tüm antik dünyaya yayılan cenaze ziyafeti motifi de bölgede

karşımıza çıkan motiflerdendir153.

Mezarların koruyucusu olarak işlenen aslan, mezar bekçisidir ve ölüyü düşmanlarından korumaktadır. Ölen kişinin düşmanları için amansız bir düşman, ölenin dostları için sevgi dolu bir hayvandır.

Konya merkezinde stellere ait henüz bir atölyeye rastlanmamıştır. Mezar stellerinin çoğu kalkerden, kireçtaşından yapılmıştır. Yerli özelliği olan yapı malzemeleridir. Bir kaç mezar steli adi mermer ve gök mermerinden yapılmıştır. Kalker, mermere göre daha yumuşak olduğu için gözenekleşme, doğa koşulları ile

bozulmalar olmaktadır. Bazılarında da çıkarılma ve taşınmada kırılmalar olmuştur154.

Konya’nın ismini veren önemli bir kitabe de müze bahçesinde sergilenmektedir. Bugünkü adı Cumhuriyet İlkokulu olan Altın Çeşme İlkokulu’nun bahçesinden 1963 yılında müzeye getirilen kitabede “Şanslısınız, IULIUS PUPLIUS, Roma’da bir vali gönderiyor. Bu taş üzerinde onun heykeli var. LUCİUS

149 Kat.No:TA28,TB2,TX5 150 Kat.No:TA1,2,3,10,12,13,14,20 151 Rodenwalt, 1919, 79. 152 Kat.No:TA24,KA3 153 Kat.No:TB3 154

(38)

26

CALPURNİUS ORESTES Princepts ve Logistes bu koloni şehri İCONİUN’da meşhurdur. Roma’dan gelen vali şehre, her zaman en iyisini yapmıştır. Hayır sahibi

ve iyilik severdir. Bu şehre iyilik yapmıştır155.” yazılıdır.

Mezar stellerinde görülen değişik figürler ve motifler ise şöyledir. Çelenk, aslan, boğa, medusa başı, rozet, kartal, kuş, kalkan, pan, orak, yün sepeti, mil, kozmetik kutusu, tarak, rulo demeti gibi motifsel zenginlikler görmekteyiz. Stellerde hakim konular, cenaze ziyafeti, çift sürme sahnesi, ayakta ve oturan figürler olup, kadın ve erkek figürlerine ait büstler antik döneme ait süslerdir. Bunların yanında

işlenen diğer motiflerde kapı motifi156, yarım ay ve üzüm salkımı motifidir157.

Roma Çağında, Anadolu mezar stellerinde görülen diğer bir sahne ise, çift

sürme ve sabana koşulmuş öküz figürleridir158. Özellikle Roma Çağına ait “Frigya

Tipi” mezar stellerinde bu sahne çok görülmektedir159. Bu betimleme bölgede tarım

ve çiftçilikle uğraşıldığını göstermektedir. Anadolu Medeniyetler Müzesi’nin bahçesinde sergilenen eser, müze kayıtlarına 51-2.01 nolu envanter numarası ile geçmiştir. İsaura bölgesinin Dibektaşı yaylasında Kat.No:X22 ve X23 numaralı stellerde çift sürme sahneleri, Hamzalar kasabasında Kat.No:X12 Kağnı çeken bir öküz ve Eşenler köyü Civlese Yaylasında bulunan Kat.No:X10 numarada karşılıklı

öküz betimlemesi160, Seydişehir Orta Karaviran kasabası Cumhuriyet Meydanı’ndaki

parkta bulunan Kat.No:OG14 ostotek gövdesi üzerinde bu betimleme görülür161.

Bize yol gösterecek ve aydınlatacak olan bölgede ele geçen yazıtlı eserlerdir. İncelememizde dokuz tane yazıtlı eser mevcuttur. Yazıtlı eserlerin çoğunda kireç taşı kullanılmıştır. Kireçtaşının yumuşak olması stellerin doğal koşullara karşı dirençli olmasını engeller. Bazı yazıtlarda ön ad olarak ”Aurelius” ve “Aurelia” isimlerinin kullanılmış olması dikkat çekicidir. Çünkü İmparator Caracalla zamanında, İ.S

155 İnsepriptiones Graecae ad res Romanas pertinentes III. No:246 156 Kat.No:TA17

157 Kat.No: TA28 158

F.Cumont-Rechercher Surle Symbolisme Funeraie des Romains s.431

159 N.Fıratlı, Belleten XXIX, 1965, 278 160

Yılmaz 2005, 57-58

161

(39)

27

212‘de çıkartılan bir yasa ile (Constitutio Antoniniana) Roma İmparatorluğu sınırları içinde yaşayan herkese vatandaşlık hakkı verilmiş ve bu tarihten sonra insanlar

“Aurelius Praenomen”ini kullanmaya hak kazanmışlardır162. Bu yazıtlara örnek

olarak Kat.No: SK 5, 6, 7, 8 numaralı steller verilebilir.

Konya Arkeoloji Müzesinde mezar stellerinin yanında önemli lahitlerde sergilenmektedir. Bu da bölgenin Roma Çağında önemli bir nekropole sahip olduğunu göstermektedir. Mezar stelleri bulunduğu yerin tarihini aydınlattığı gibi sosyal, ekonomik, kültürel açıdan da önemli ipuçları vermektedir.

162

(40)

28 KAYNAKÇA

Akşit, 1970 Akşit, O., Roma İmparatorluk Tarihi, (M.S.193-395),

İstanbul, 1970.

Akurgal, 1955 Akurgal, E., Phrygische Kunst, Ankara, 1955.

Akurgal, 1961 Akurgal, E., Die Kunst der Hethiter, München, 1961.

Alp, 1984 Alp, A., Konya Arkeoloji Müzesindeki Roma Çağı

Mezar Stelleri, Konya, Feyzi Halıcı, Ankara, 1984.

Alp, 1984 Alp, G., Konya’da Frig Çağı, Konya, Feyzi Halıcı,

Ankara, 1984.

Andrea, 1963 Andrea, B., Studien zur Römischen Grabkunst in Roem

Mitt, IX Erganzunghef, Heidelberg, 1963.

Arık, 1956 Arık, R.O., Ankara-Konya, Eskişehir-Yazılıkaya

Gezileri, Ankara, 1956.

Arık, 201 Arık, F., Konya’nın Yer altı Kaynakları ve Potansiyeli,

2011.

Astour, 1965 M.C., Hellenosemitica, Leiden, 1965.

Atlan, 1970 Atlan, S., Roma Tarihinin Ana Hatları I.

KısımCumhuriyet Devri, İstanbul, 1970.

Bahar, 1995 Bahar, H., Hititlerden Romalılar’a kadar İsauria Bölgesi,

Konya Çevresi Tarih Araştırmaları 1, Selçuk

ÜniversitesiFen Edebiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 9-10, Konya, 1995.

Bahar, 1999 Bahar, H., Demirçağında, Konya ve Çevresi, Konya,

1999.

Bahar, 2004 Bahar, H.; Koçak, Ö., Eskiçağ Araştırmaları (Neolitik

(41)

29

Baldıran-Söğüt, 2002 Baldıran, A. - Söğüt, B., Lykaonia Bölgesinde Kybele

Kültü: Beyşehir ve Seydişehir İlçeleri, Selçuk

Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 14, Konya, 2002.

Belke-Restle, 1984 Belke, K.-Restle, M., Galatien und Lykaonien, TIB4,

Wien, 1984.

Bittel, 1986 Bittel, K., Aus İsaurien, Anadolu Araştırmaları Prof. Dr.

U. Bahadır Alkım Hatıra Sayısı, X, İstanbul, 1986.

Bossert, 1942 Bossert, H., Anatolian Kunst und Handwork de

Antangen bis zim Volligen aufgehen in der

Griechhischen Kultur, Berlin, 1942.

Bossert, 1942 Bossert, H., Altanatolian, 1942.

Calder-Bean, 1958 Calder, W.M.-Bean, G.E., A.Classical Map at Asia

Minor, London, 1958.

Can, 1990 Can, E., Konya’da Roma Dönemi Kybele Heykelleri,

(Yayınlanmamış Lisans Tezi), Konya, 1990.

Cate, 1965 Cate, H.T., The Luwion Population Groups of Lycia and

Cilicia Aspera, During the Hellenistik Period, Leiden, 1965.

Cox, 1937 C. W. M.- Cameron, A., Monuments from Dorylaeum at

Nacolea, Mama 5, Manchester, 1937.

Cumont, 1917 Cumont, F., Rechercher Surle Symbolisme Funeraie des

Romains, Paris, 1917.

Diodoros, 1953 Diodoros, Bibliotheke Historikhe (Library of History of

Diodoros Sicily), Çev: C.H. Oldfather (LOEB), London, 1953.

Doğanay, 2003 Doğanay, O., Germanikopolis (Ermenek) Çevresinin

Tarihi Coğrafyası ve Eserleri, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya, 2003.

Şekil

Tablo  1.  Konya  Arkeoloji  Müzesi  Roma  Dönemi  Mezar  Stellerinin  Buluntu  Merkezleri

Referanslar

Benzer Belgeler

kitabı olayından 25 yıl sonra Atatürk’ün uşağı Cemal Granda’nın anılarını yazdı­ ğım kitap için Arad’a gidip, o sözünü anımsatarak bir kapak çizmesini

Ascaris suum larval excretory-secretory (AsES) antigen and larval (AsLA) as well as adult somatic antigen (AsAA) which were thought to be possibly helpful in the diagnosis of

Ek olarak araĢtırmada, meslektaĢının tıbbi hata yaptığına tanıklık eden hemĢirelerin HTHEÖ toplam puan ortalamasının anlamlı olarak daha düĢük olduğu ve bu

Bu sonuçlara göre mevcut uygulanan tek girişli dönümlü U havalandırma sisteminde yüksek ocak direnci ve hava debisi, yüksek ocak basıncı yaratmakta ve önerilen

Optical properties of P6NPs were characterized with UV-Vis and fluorescence spectroscopy and compared with P6 polymer in THF and P6 polymer film as shown in Figure 47.. For

Özel banka çalıĢanlarının yüzde 63,2‟ nün kamu bankası çalıĢanları gibi alınan eğitimlerden en önemlisini zorunlu eğitim programı olarak görmekte, yüzde

Ders kitabında Azerbaycan ulusal tarihinde önemli bir yere sahip olan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin kurucusu Mehmet Emin Resulzâde ile Azerbaycan’ın

seven bir kişi olarak tanıtılır. hatta kadınlar a~asındaki. ~layışı · genel çizgileriyle ele ahndıgmda E.lstlr'in. sanat anlayışı He aynı çzigide. f..lstlr