• Sonuç bulunamadı

Kriz yönetiminde istihbarat birimlerinin fonksiyonları ile güvenlik politikaları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kriz yönetiminde istihbarat birimlerinin fonksiyonları ile güvenlik politikaları"

Copied!
318
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ

SİYASET BİLİMİ VE KAMU YÖNETİMİ BÖLÜMÜ

KRİZ YÖNETİMİNDE İSTİHBARAT BİRİMLERİNİN

FONKSİYONLARI

İLE GÜVENLİK POLİTİKALARI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Prof. Dr. Ali ŞAHİN

Hazırlayan

Osman DAĞAR 154228001011

(2)
(3)
(4)

iii

ÖNSÖZ

Bu çalışmada kamu yönetimi açısından ülkelerin varlığını, bütünlüğünü, bağımsızlığını ve egemenliğini tehdit eden ve kriz ortamının oluşmasına neden olan durumların kriz yönetimi bağlamında değerlendirilmesi yapılmış ve kriz yönetiminde istihbarat birimleri tarafından kullanılan istihbarat fonksiyonları ve güvenlik politikaları da tezin konusunu oluşturmuştur. Tezin her bir bölümü ayrı bir konu başlığı olabilecek kavramlardan meydana gelmektedir. Bu nedenle konuyu bir bütünlük içinde anlatmak daha da önemli bir hale gelmiştir. Yaptığımız çalışma kusursuz ve noksansız bir çalışma değildir; fakat tüm hata, noksan ve kusurlarımıza rağmen akademik sahaya sunmuş olduğumuz bu çalışmanın fayda sağlayacağı kanaatindeyim.

Yüksek lisans yapan arkadaşlarımın da benim gibi aynı kanaatte olduğuna emin olarak; bizlere bir baba şefkatiyle bakan, hata ve kusurlarımızı düzeltme fırsatı veren, başarılarımızda belki bizden daha çok sevinen, kapısını her çalışımızda bizi asla geri çevirmeyen, fikirleri, bilgi dolu sözleri ile bizlere yeni ufuklar açan, tezin yazım safhasında istediklerini tam yapamamış da olsak kalp ve gönül kırmayan kıymetli hocam Prof. Dr. Ali ŞAHİN’e üzerimizdeki emeklerinden dolayı teşekkürü bir borç bilir, saygılarımı sunarım. Lisans ve yüksek lisans dönemlerinde dersimize giren tez savunmamızda ise jüri üyeliği ile bizleri onurlandırarak saygımızı ve hürmetimizi kazanan Doç. Dr. Hülya EKŞİ UĞUZ hocama ve zatıâlilerini tez savunmamızdaki jüri üyeliği ile tanıdığım; ama kendileri ile tanışmamızın geç olduğunu da üzülerek fehmettiğim, yazılı eserlerinden yararlanamamış olsam da fikri görüşlerinden istifade ettiğim muhterem hocam Prof. Dr. İsmail AKBAL’a şükranlarımı arz ederim.

Hayra motor, şerre fren düsturuyla yetişmemizi sağlayan anne ve babama, hayatımın her aşamasında desteğini ve emeğini esirgemeyen kıymetli eşim ve sevgili çocuklarıma bu çalışma esnasında gösterdikleri anlayış ve sabırdan dolayı teşekkür ederim.

(5)

iv

ÖZET

Geçmişte ve günümüzde krizler örgütlerin her zaman karşısına çıkmış ve hayatın kaçınılmaz bir parçası haline gelmiştir. Bu amaçla, örgütlerin yaşamlarını olumsuz yönde etkilememesi için krizlerin başlamadan önlenmesi, ortaya çıkan krizlerin en az zararla bertaraf edilmesi ve krizlerin olumlu yöne tedvir edilmesi temel amaç haline gelmiştir. Kriz ortamından kurtulmanın ve süreçten en az etkilenmenin yolu kriz yönetiminden geçmektedir. Kriz yönetimi ayrı bir yönetim şekli olup içerisinde birçok dinamikliği barındırmaktadır. Bu dinamiklerin başında da istihbarat ve güvenlik bağlamında güvenlik politikaları gelmektedir. İnsanoğlunun dünyaya gelişiyle beraber keşfetmiş olduğu en güçlü silah bilgidir. Bilgi silahına sahip olan örgütler bilgi sayesinde gücü, kuvveti ve hakimiyeti de ellerinde bulundurmaktadır. İstihbaratın bilgi edinme ihtiyacının bir sonucu olduğu düşünüldüğünde bu alanda güçlü olanlar yaşamda da her zaman güç rüzgarını arkasına almıştır. İstihbarat bir süreçtir. Özellikle kriz yönetimi döneminde kullanılan istihbarat fonksiyonları bu sürecin bir parçasıdır. Güvenlik ise ihtiyaç bağlamında değerlendirildiğinde ilkel ama güç, korunma, bağımsızlık ve egemenlik açısından temel bir argümandır. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de örgütler güvenlik zırhına her zaman ihtiyaç duymuştur. Bu ihtiyacı karşılamada ulusal çıkarlar başta olmak üzere örgütler, gelebilecek tehditlere karşı nasıl ve ne şekilde bir plan yapılması gerektiğinin kılavuzu niteliğinde olan güvenlilik politikalarını kullanmaktadır. Özellikle istihbarat birimleri tarafından kriz çözme ve kriz çıkarma yöntemleri arasında kullanılan istihbarat faaliyetleri ve fonksiyonları, güvenlik ve güvenlik politikaları geçmişte ve günümüzde önemini korumakla beraber gelecekte de ehemmiyetini devam ettirecektir.

Anahtar Kelimeler: Kriz, Kriz Yönetimi, İstihbarat, Güvenlik ve Güvenlik

(6)

v

SUMMARY

Crises in the past and present have always been confronted by organizations and have become an inevitable part of life. For this purpose, it is the main objective to prevent crises before they begin, to eliminate the crises with the least harm and to treat the crises in a positive way in order not to affect the lives of organizations negatively. Crisis management is the way to get out of the crisis environment and to be least affected by the process. Crisis management is a separate form of management and contains many dynamics. Security policies in the context of intelligence and security are the most important of these dynamics.Knowledge is the most powerful weapon that mankind has discovered with the arrival of the world.Organizations that possess the weapon of knowledge also possess power, power and domination through knowledge. Considering that intelligence is a result of the need for information, the strong ones in this field have always taken the wind of power behind in life. Intelligence is a process. Particularly, intelligence functions used during crisis management are part of this process.Security is a primitive but fundamental argument in terms of power, protection, independence and sovereignty. In the past, organizations have always needed security armor. In order to meet this need, organizations, especially national interests, use security policies that guide how and how to plan against threats. In particular, intelligence activities and functions, security and security policies used by intelligence units between crisis resolution and crisis extraction methods will remain important in the past and present, but will continue to be important in the future.

KEY WORDS: Crisis, crisis management, intelligence, security and security

(7)

vi

İÇİNDEKİLER

Bilimsel Etik Sayfası...i

Tez Kabul Formu...ii

Önsöz……….iii

Özet………... iv

Summary………...v

İçindekiler ……….vi

Kısaltmalar ………....xi

Şekiller……….…...xv

Giriş………...1

BİRİNCİ BÖLÜM YÖNETİM, KRİZ ve KRİZ YÖNETİMİ 1.1. Yönetim ...3 1.1.1. Yönetim Kavramı...4 1.1.2. Yönetim Amacı...6 1.1.3. Yönetim Özellikleri ... 6 1.1.4. Yönetim Fonksiyonları………...7 1.1.4.1. Planlama…….………...8 1.1.4.2. Örgütleme………...9 1.1.4.3. Koordinasyon………...10 1.1.4.4. Yöneltme………..10 1.1.4.5. Kontrol……….... 11 1.1.5. Yönetim Tarzları………..….………12 1.1.5.1. Geleneksel Yönetim……….12

1.1.5.2. Çağdaş Yeni Yönetim………...12

1.2. Kriz………...…13 1.2.1. Kriz Kavramı………...14 1.2.2. Krizin Özellikleri………...15 1.2.3. Kriz Etkileri………...…17 1.2.3.1. Dış Çevre Faktörleri………...17 1.2.3.2. Örgüt İçi Faktörler………...18 1.2.4. Kriz Evreleri………..…19

1.2.4.1. Kriz Öncesi Dönem………...19

1.2.4.2. Kriz Anı Dönemi………...20

1.2.4.3. Kriz Sonrası Dönem……….…21

(8)

vii

1.2.6. Kriz Süreci………...22

1.2.7. Kriz İletişimi………...24

1.3. Kriz Yönetimi………....25

1.3.1. Kriz Yönetimi Amacı………...26

1.3.2. Kriz Yönetimi Özellikleri………...27

1.3.3. Kriz Yönetimi İlkeleri...28

1.3.4. Kriz Yönetimi Türleri...28

1.3.5. Kriz Yönetimi Ekibi………...29

1.3.6. Kriz Yönetimi Yaklaşımı………...29

1.3.6.1. Proaktif Yaklaşım………...29

1.3.6.2. Reaktif Yaklaşım...30

1.3.6.3. Krizden Kaçma...30

1.3.6.4. Kriz Çözme...31

1.3.7. Kriz Yönetimi Süreci...31

1.3.8. Kriz Yönetimi ve Liderlik...33

1.3.9. Kamu Yönetiminde Kriz Yönetimi...38

İKİNCİ BÖLÜM İSTİHBARAT, GÜVENLİK ve GÜVENLİK POLİTİKALARI 2.1. İstihbarat………...41 2.1.1. İstihbarat Kavramı………...44 2.1.2. İstihbaratın Amacı………...46 2.1.3. İstihbaratın Kapsamı………...47 2.1.4. İstihbarat Kültürü………..48 2.1.5. İstihbarat Döngüsü………....49 2.1.6. İstihbaratın İşlevleri………..……52 2.1.6.1. İstihbarat Üretimi……….……...52 2.1.6.2. Propaganda………..52 2.1.6.3. Ulusal Güvenlik………...57

2.1.6.4. İstihbarat Karşı Koyma………...58

2.1.6.5. Örtülü Operasyon……….………...59 2.1.7. İstihbarat İlkeleri………..……….60 2.1.7.1. Gizlilik……….………61 2.1.7.2. Hızlılık………..………...62 2.1.7.3. Kesinlik……….………...63 2.1.7.4. Tarafsızlık……….………...64 2.1.7.5. Doğruluk………...………...65 2.1.7.6. Süreklilik……….66 2.1.7.7. Ölçülülük………..………...67

(9)

viii

2.1.8.1. İç İstihbarat………..……….68

2.1.8.2. Dış İstihbarat………..………...69

2.1.9. Ölçeklerine Göre İstihbarat………....71

2.1.9.1. Stratejik İstihbarat………...71

2.1.9.2. Taktik İstihbarat………...74

2.1.9.3. Operasyonel İstihbarat………...75

2.1.9.4. Entegre İstihbarat………...76

2.1.10. Alanlarına Göre İstihbarat………...76

2.1.10.1. Askeri İstihbarat………....76 2.1.10.2. Siyasi İstihbarat………...77 2.1.10.3. Ekonomik İstihbarat………..78 2.1.10.4. Biyografik İstihbarat………...81 2.1.10.5. Siber İstihbarat………...…...82 2.1.10.6. Kültürel İstihbarat……….…84 2.1.10.7. Sosyal İstihbarat………84

2.1.11. İstihbarat Toplama Teknikleri ..………...85

2.1.11.1. İnsan İstihbarat………..86

2.1.11.2. Teknik İstihbarat………...………...88

2.1.11.3. Görüntü İstihbarat………...89

2.1.11.4. Sinyal İstihbarat………....90

2.1.11.5. Açık Kaynak İstihbarat………....….91

2.2. Güvenlik………...92 2.2.1. Güvenlik Kavramı………..94 2.2.2. Güvenlik Türleri ………....95 2.2.2.1. Ulusal Güvenlik………...….95 2.2.2.2. Uluslararası Güvenlik………...…....95 2.2.3. Güvenlik Algılamaları……….……….……...96

2.2.3.1. Geleneksel Güvenlik Anlayışı………...…...96

2.2.3.2. Yeni Güvenlik Anlayışı……….…...…96

2.2.4. Güvenlik Politikaları……….……...97

2.2.5. Güvenlik ve İstihbarat………... 99

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM DÜNYA ve TÜRKİYE’DE İSTİHBARAT TEŞKİLATLARI 3.1. İstihbarat Teşkilatları………...102

3.1.1. ABD İstihbarat Teşkilatları ...102

3.1.1.1. Merkezî İstihbarat Teşkilatı (CIA)………..……....……….104

3.1.1.2. Federal Soruşturma Bürosu (FBI)…………..……….………….106

3.1.2. İngiltere İstihbarat Teşkilatları………...107

(10)

ix

3.1.2.2. Güvenlik Servisi (MI5)………..………...112

3.1.3. Rusya İstihbarat Teşkilatları……….113

3.1.3.1. Dış İstihbarat Servisi (SVR)………...……...116

3.1.3.2. Federal Güvenlik Servisi (FSB)………..………...117

3.1.4. Almanya İstihbarat Teşkilatları………....118

3.1.4.1. Federal Haber Alma Teşkilatı (BND)………...120

3.1.4.2. Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı (BFV)….………...121

3.1.5. Fransa İstihbarat Teşkilatları……….……...122

3.1.5.1. Dış Güvenlik Genel Müdürlüğü (DGSE)…….……….123

3.1.5.2. Güvenlik ve İstihbarat Teşkilatı (DST)………...123

3.1.6. İsrail İstihbarat Teşkilatları……….……..124

3.1.6.1. İstihbarat ve Özel Operasyonlar Enstitüsü (MOSSAD)………....124

3.1.6.2. Genel Güvenlik Servisi (SHIN BETH)………...125

3.1.7. Çin İstihbarat Teşkilatları………...126

3.1.8. Türk İstihbarat Teşkilatları………...127

3.1.8.1. Türlerde İstihbarat Faaliyetleri ………...128

3.1.8.2. Selçuklu Devletlerinde İstihbarat Teşkilatı………...128

3.1.8.3. Osmanlı Devleti Dönemi İstihbarat Teşkilatları………....129

3.1.8.3.1. Yıldız İstihbarat Teşkilatı………...132

3.1.8.3.2. Teşkilat-ı Mahsusa………..133

3.1.8.3.3. Karakol Cemiyeti………....136

3.1.8.3.4. Zabıtan ve Yavuz Gurubu………...136

3.1.8.4. Hamza Grubu ……….……...136

3.1.8.5. Felah Grubu………...137

3.1.8.6. Müsellah Müdafaa-i Milliye Grubu………...137

3.1.8.7. Askeri Polis Teşkilatı……….137

3.1.8.8. Tetkik Heyeti Amirlikleri………...138

3.1.8.9. Geçit Teşkilatı………...138

3.1.8.10. Milli Emniyet Hizmeti Riyaseti………...139

3.1.8.11. Milli İstihbarat Teşkilat Başkanlığı……….140

3.1.8.12. Jandarma İstihbarat……….…...143

3.1.8.13. Emniyet İstihbarat………....144

3.1.8.14. Askeri İstihbarat………...145

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM KRİZ YÖNETİMİNDE İSTİHBARAT BİRİMLERİNİN ROLÜ ve GÜVENLİK POLİTİKALARI DÜNYA ve TÜRKİYE ÖRNEĞİ 4.1. İstihbarat Birimleri ve Kriz Yönetimi İlişkisi………...146

4.2. İstihbarat Birimlerinin Kriz Çıkarma Yöntemleri………...155

(11)

x

4.2.2. Propaganda………...158

4.2.3. Örtülü Operasyon………..161

4.2.4. Psikolojik Hareket………...163

4.2.5. Algı Yönetimi ...165

4.3.İstihbarat Birimlerinin Kriz Çözme ve Güvenlik Politikaları………...168

4.3.1. Kriz Ekibi………..170

4.3.2. Kriz İletişimi……….173

4.3.3. Temel ve Cari İstihbarat………...174

4.3.4. İşbirliği ve Koordinasyon……….... 177

4.3.5. İstihbarat Karşı Koyma……… 180

4.4. Dünya ve Türkiye’de İstihbarat Birimlerinin Kriz Yönetimi Yöntemleri...181

4.4.1. IRA Terör Örgütü ………185

4.4.2. ETA Terör Örgütü ………...188

4.4.3. ASALA-JCAG Operasyonları ………... 190

4.4.4. 11 Eylül 2001 Saldırıları………... 194

4.4.5. Reyhanlı Saldırısı………... 199

4.4.6. Musul Başkonsolosluğu Baskın Operasyonu……... 202

4.4.7. Ankara Gar Patlaması………... 205

4.4.8. 15 Temmuz ve FETÖ………... 208

4.4.9. Ortaköy-Reina Gece Kulübü Baskını………...221

SONUÇ………. 224

KAYNAKÇA……….... 231

(12)

xi

KISALTMALAR

ABD : Amerika Birleşik Devletleri

AFİSRA : Hava Kuvvetleri İstihbarat, Gözetim ve Keşif Ofisi AİH : Akil İnsanlar Heyeti

AK PARTİ : Adalet ve Kalkınma Partisi AMAN : İsrail Askeri İstihbarat Servisi

ASALA : Ermenistan'ın Kurtuluşu için Ermeni Gizli Ordusu BfV : Federal Ana Yasayı Koruma Teşkilatı

BKA : Almanya Eyalet Polis İstihbaratı BM : Birleşmiş Milletler

BND : Federal Haber Alma Teşkilatı C. : Cilt

CESID : İspanya İstihbarat Servisi

CGI : Amerika Birleşik Devletleri Sahil Güvenlik İstihbaratı

CHEKA : Birleşik Rusya Karşı Devrim ve Sabotajla Mücadele Olağanüstü Komisyonu

CIA : Amerika Birleşik Devletleri Merkezi Haberalma Teşkilatı CSR : Rusya Merkezî İstihbarat Servisi

Çev. : Çeviren

DEA : ABD Uyuşturucuyla Mücadele Kurumu İstihbarat Birimi DEAŞ : Irak ve Şam Devleti

DCI : Amerika Birleşik Devletleri Merkezi İstihbarat Başkanlığı DGSE : Fransa Dış Güvenlik Genel Müdürlüğü

DIA : Amerika Birleşik Devletleri Savunma İstihbarat Ajansı/Teşkilatı DNI : Amerika Birleşik Devletleri Ulusal İstihbarat Direktörlüğü Ofisi DUMA : Rusya Yasama Meclisi

DST : Fransa Güvenlik ve İstihbarat Teşkilatı DP : Demokrat Parti

(13)

xii Ed. : Editör

ECHOLEN : İstihbarat Sinyalleri Toplama ve Analiz Ağı İşletimini ETA : Bask Yurdu ve Özgürlük Örgütü

FBI : Amerika Birleşik Devletleri Federal Soruşturma Bürosu FEMA : Federal Acil Durum Yönetim Kurumu

FSB : Rusya Federal Güvenlik Servisi FSK : Rusya Federal Karşı İstihbarat Servisi FETÖ : Fetullahçı Terör Örgütü

GAL : Antiterörist Özgürlük Grupları GASTAPO : Gizli Polis Teşkilatı

GES : Genelkurmay Elektronik Sistem GCHQ : Hükümet İletişimler Başkanlığı HSK : Hakimler ve Savcılar Kurulu

INR : Amerika Birleşik Devletleri İstihbarat ve Araştırma Birimi INSCOM : ABD Askeri İstihbarat ve Güvenlik Komutanlığı

IRA : İrlanda Cumhuriyet Ordusu İKK : İstihbarata Karşı Koyma İHA : İnsansız Hava Aracı

İHH : İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı JCAG : Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları

JIC : İngiliz Ortak İstihbarat Kurumu KCK : Kürdistan Topluluklar Birliği KGB : Rusya Devlet Güvenlik Komitesi M.Ö. : Milattan Önce

M.S. : Milattan Sonra

MAD : Almanya Askeri İstihbarat Teşkilatı

MCIA : ABD Deniz Piyade Teşkilatı İstihbarat Kuvveti MI5 : İngiltere Güvenlik Servisi

(14)

xiii MİM : Müsellah Müdafaa-i Milliye Grubu MİT : Milli İstihbarat Teşkilatı

MOSSAD : İstihbarat ve Özel Operasyonlar Enstitüsü MPS : Çin Kamu Güvenlik Bakanlığı

MSS : Çin Devlet Güvenlik Bakanlığı

NGA : ABD Ulusal Coğrafi İstihbarat Ajansı NKGB : Devlet Güvenliği Halk Komiserliği NKVD : SSCB İçişleri Halk Komiserliği

NRO : ABD Ulusal Taktik İstihbarat Dairesi/Ulusal Keşif Ofisi NSA : ABD Ulusal Güvenlik Ajansı

NSC : ABD Ulusal Güvenlik Konseyi OGPU : Çin Birleşik Devlet Siyasi Müdürlüğü OIA : ABD İstihbarat ve Analiz Ofisi

OICI : ABD İstihbarat ve İstihbarata Karşı Koyma Ofisi ONI : ABD Deniz Kuvvetleri İstihbarat Ofisi

OSS : Stratejik Servis Ofisi

OTPOR : Uygulamalı Şiddetsiz Eylem ve Stratejiler Merkezi PJAK : Kürdistan Özgür Yaşam Partisi

PKK : Kürdistan İşçi Partisi PLA : Halkın Kurtuluş Ordusu PTT : Posta ve Telgraf Teşkilatı PYD : Demokratik Birlik Partisi

RSHA : ABD İmparatorluk Güvenlik Baş Dairesi RTÜK : Radyo ve Televizyon Üst Kurulu

S. : Sayı

ss. : Sayfa Sayısı

SAVAMA : İran İstihbarat Bakanlığı SHIN BETH : İsrail Genel Güvenlik Servisi

(15)

xiv

STASI : Doğu Almanya’da Devlet Güvenlik Bakanlığı STK : Sivil Toplum Kuruluşu

SVR : Rusya Dış İstihbarat Servisi TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi TCK : Türk Ceza Kanunu

THY : Türk Hava Yolları TNT : Trinitrotoluen (Patlayıcı)

TRT : Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu TSK : Türk Silahlı Kuvvetleri

TURKSAT : Türksat Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme Anonim Şirketi USIA : Amerikan Danışma Bürosu

VCK : Tüm-Rusya Olağanüstü Komisyonu YAŞ : Yüksek Askeri Şurası

(16)

xv

ŞEKİLLER

Sayfa Sayısı

Şekil 2.1. MİT Başkanlığı İstihbarat Çarkı 49

Şekil 3.1. ABD İstihbarat Topluluğu 102

Şekil 3.2. İngiliz İstihbarat Topluluğu 108

(17)

1

GİRİŞ

Yönetim bilindiği üzere geniş bir yelpazesi olan kavramdır. (Güçlü, 2003: 63). Yönetim, önceden kararlaştırılmış ve belirlenmiş olan gayelere ulaşmak için bireylerin örgüt haline gelmesi, amaçlarını gerçekleştirmesi ve iş ortaklığı sağlamasıdır (Onal, 1998: 10-11). Yönetimin amaçlarını gerçekleştirmesinde tehdit oluşturan birtakım sebepler bulunmaktadır. Bu sebeplerin oluşmasında başlıca etkenlerden biri krizdir. Kriz, örgütün önceki değerlerini, belirlenmiş temel amaç ve hedeflerini tehdit etmektedir. Örgütlerin varlıklarını devam ettirebilmeleri ve değişimlere uyum sağlayabilmeleri için ihtiyaç ve beklentilerine göre organize olmaları gerekir. Örgütler, değişimin hızlı olduğu bir dünyada bulunmaktadır. Bu değişim ortamı örgütlere çeşitli fırsat ve tehditleri bir arada sunmaktadır. Örgütlerin başarı gösterebilmeleri bu tehdit ve fırsatlara karşı izleyecekleri strateji ve taktiklere bağlı olmakla birlikte bu sürece ilişkin geliştirecekleri öngörü ve tedbirlerle doğru orantılıdır (Akım, 2005: 4). Malumu üzere kriz yönetimi, kriz sinyallerinin alınması ile başlayan ve örgütün krizden en az zararla çıkmasını sağlama faaliyetidir (Demirtaş, 2000: 363). Devletlerin kriz yönetiminde kullandığı birtakım araçlar bulunmaktadır. İstihbarat birimlerince sağlanan bu araçların başında istihbarat faaliyetleri ve devletin ilgili mekanizmaları tarafından oluşturulan güvenlik politikaları gelmektedir. İstihbarat tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Devletler, kurulduğu ilk dönemlerden günümüze kadar istihbarat faaliyetlerine büyük önem vermiştir. Özellikle de ulusal güvenliğin sağlanmasında istihbaratın önemli derecede katkısı bulunmaktadır. Güçlü bir devlet olmanın temel şartlarından biri artık güçlü bir istihbarat sistemine sahip olmaktan geçmektedir (E.Kılıç, 2011: 1). Ulusal güvenlik ve güvenlik politikaları ise bir devletin devamlılığının sağlanmasına yönelik karar alma yetkisine sahip siyasi mekanizmaların, kendilerine yardımcı olmakla yükümlü olan tüm kurumların katkısı ile aldıkları en önemli karar birliğidir. Bu karar birliğinin sağlanması için gerek duyulan en önemli katma değer istihbarat faaliyetlerinden sağlanmaktadır (Gün, 2014: 1). Bu nedenle kamu yönetimi açısından kriz yönetiminde hem istihbarat faaliyetlerinden yararlanma hem de güvenlik

(18)

2

politikalarının hayata geçirilmesini sağlama ülkelerin birliği ve çıkarları için vazgeçilmez bir durumdur.

Bu çalışmada kamu yönetiminin içinde bulunduğu ve kriz ortamlarında kullandığı kriz yönetiminin istihbarat ve güvenlik noktasında istihbarat teşkilatları tarafından kullanım şekilleri irdelenmiş ve karar alıcılara sunduğu faydalar örneklendirilmiştir.

Birinci bölümde temel bir kavram olan yönetim konusu ile birlikte tezin omurgasını oluşturan kriz ve kriz yönetimi konuları, amaçları, özellikleri, kapsamları ve nedenleri açıklanmıştır.

İkinci bölümde istihbarat ve güvenlik kavramları incelenmiştir. Ulusal güvenliğin sağlanması ve şekillenmesi açısından istihbarat kavramının amacı, kapsamı, fonksiyonları ve türleri detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Yine güvenlik kavramı ve bağlamında güvenlik politikaları bu bölümde anlatılan konu başlıkları arasındadır.

Üçüncü bölümde istihbarat faaliyetlerini gerçekleştiren, devletlerin güvenlik açısından vazgeçilmez unsurları arasında bulunan, ülkelerin silahsız orduları ve uluslararası sınırlarının koruyucusu konumunda olan, karar alıcıların oluşturacakları güvenlik politikalarının şekillenmesini sağlayan dünya istihbarat teşkilatları anlatılmıştır. Aynı zamanda bu bölümde Asya Hun Devleti ile başlayan Selçuklular ile devam eden bir zamanlar cihan hükümdarlığını elinde bulunduran Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş aşamasından günümüz Türkiye’sine kadar istihbarat alanında faaliyet gösteren istihbarat teşkilatları da anlatılmıştır.

Dördüncü bölümde kamu yönetimi açısından kriz yönetiminde istihbarat teşkilatlarının işlevleri ve güvenlik politikalarının belirlenmesindeki rolleri değerlendirilmiş ve istihbarat teşkilatlarının kriz çıkarma ve kriz çözme yöntemleri örnekler üzerinden anlatılmıştır. Ayrıca dünyada ve ülkemizde belli bir süreç olarak yaşanan ve elim hadiseler ile sonuçlanan, terör örgütü ve benzeri unsurlar tarafından gerçekleştirilen eylemlerin yaratmış olduğu kriz ortamlarının bertaraf edilmesinde başat görev alan istihbarat teşkilatlarının krizin çözümüne yönelik uygulamış oldukları yöntemler örnek olaylar üzerinden anlatılmaya çalışılmıştır.

(19)

3

BİRİNCİ BÖLÜM

YÖNETİM KRİZ ve KRİZ YÖNETİMİ 1.1. Yönetim

İnsanoğlu dünyaya gelişinden itibaren yaşamını güvenlik altına almak istemiştir. Bu durum insanoğlu için günümüz şartlarında da geçerlidir. Barınma, hayatı idame ettirebilme, beslenme, doğanın çetin ve zor şartlarına göre korunma gibi gereksinimlere her zaman ihtiyaç duymuştur. İnsanlar yaşamında gerekli olan bu ihtiyaçlarını karşılayabilmek için toplumsal hayatta birbirlerine her zaman destek olmuştur. Bu durum ise insanın toplumla birlikte yaşama mecburiyetini ortaya çıkarmıştır. Zaman geçtikçe elzem olan ihtiyaçlar haricinde toplumsal yaşamın ortaya çıkardığı diğer bazı ihtiyaçlar da insanoğlunun beraber yaşama olgusunun gittikçe gelişmesine ve daha sistematik bir şekil almasını sağlamıştır. Böylece insanların beraber yaşama olgusunun toplumsal sonucu olarak devlet algısı oluşmuştur. Tarihe bakıldığı zaman devletleri kimi zaman imparatorların kimi zaman padişahların kimi zaman da askerlerin yönettiği görülmektedir. Bu süreç bağlamında insanlarda dinamik ve içgüdüsel olarak varyasyon ve tekamül içinde yeni gereksinim ve talepler açığa çıkmıştır. Oluşan bu yeni gereksinim ve talepler doğrultusunda farklı yönetim şekilleri yaratma duygusu oluşmuş ve zaman ilerledikçe de daha iyi bir yönetim şeklinin peşinden koşma arzusu hasıl olmuştur (Bahçavan, 2006: 1).

Yönetim bilindiği üzere cihanşümul bir mefhumdur. Yönetim, önceden ne yapacağı ve olaylara karşı nasıl davranacağı belli olmayan, sosyal sistemin en önemli etmeni olan insanla uğraşır. İnsanın toplumsal yaşamda diğer kişilerle olan münasebetlerini, onların farklı şartlar altındaki davranışlarını inceler. Bu kapsamda değerlendirildiğinde aslında herkes birer yönetici sayılır; çünkü bireyler kendi faaliyetini planlama, tertipleme ve örgütleme kabiliyetine sahiptir. Kişiler bu şekilde faaliyetlerini yönlendirmekte ve kontrol edebilmektedir. Mesela anne ile baba ev işleri ve çocukların bakımlarını, bir öğretmen okulda öğrencilerin zamanı kullanım yönetimi ve denetimini, bir üst yönetici ise kendi hiyerarşisinde bulunan bir yerin yönetimini idare etmektedir. Hepsinin ortak bir amacı vardır. Bu amaç ise örgütsel

(20)

4

çabanın yönetilmesidir (Güçlü, 2003: 63). Yönetim, dinamik bir kavramdır. Yönetimin mazisi çok eskilere dayanmaktadır. Yönetim kavramına tarihsel olarak bakıldığında, M.Ö. 4000’li yıllarda Mezopotamya bölgesinde varlığını sürdüren Sümer Devleti dönemine kadar uzanmaktadır. Bazı arkeolojik neticeler periyodik olarak incelendiği zaman tarih öncesinde insanların gruplar halinde yaşadığı ve bu grupların kendine has yönetim tarzlarının olduğu görülmektedir. Tarihte birçok medeniyetin siyasal işlerinin yürütülmesinden, ekonomi alanında yapılan çalışmalarda, ülkenin altyapı ve ulaşımdan, hukuki alanda gerçekleştirilen tüm uygulamalarda iyi bir idari faaliyetin gerçekleştirilmesinde yönetim anlayışının olduğu yadsınamaz bir gerçektir (Nişancı, 2015: 260).

Yönetim bilimi siyaset ve hukuk alanı dışında, akademisyen ve tarihçi aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri’nin 28. Başkanı olan Thomas Woodrow Wilson’un yazmış olduğu “İdare’nin İncelenmesi” adlı makale ile değerlendirilmeye alınmış ve bunu Frederick Taylor’ın “Bilimsel Yönetimin İlkeleri” adlı eseri ile Henri Fayol’un “Genel ve Endüstriyel Yönetim” adlı eserleri takip etmiştir (Aytürk, 2007: 3). Bu eserlerde yönetim kavramı, çalışma sahası farklı olan görüş açılarına göre değerlendirilmiştir (Hodkinson, 2008: 39).

1.1.1.Yönetim Kavramı

Yönetim kavramının sözlük karşılığı “idare etmek, çekip çevirmek” anlamına gelmektedir. Bu anlamda yönetim, hem yönetenler hem de yönetilenler gibi değişik iki statüyü akla getirmektedir. Yönetim bu ikili arasındaki etki ve iletişimi ortaya koymaktadır. Yönetim faaliyetinin temsilcisi, yöneten ve yönetilen olarak insandır (Maden, 1993: 137).

Yönetim kavramının birbirini tamamlayan ve değişik görüş açılarını içinde barındıran birden fazla tanımını yapmak mümkündür. Yönetimi kimi zaman süreç olarak gören ve onu o şekilde tanımlayan, kimi zaman yönetimi sürecin ögeleri olan kişi veya gruplarla ilişkilendiren, kimi zaman da yönetimi karar verme ve liderlik gibi faaliyetlerle örtüştüren tanımlar yapılmaktadır. Yönetim kavramının içeriği o kadar zengin bir anlamı ifade etmektedir ki yukarıda değinildiği gibi muhteva olarak

(21)

5

çok çeşitli tanımları yapılabilmektedir. Örneğin iktisat alanında yönetim, üretim faktörü olarak, sosyoloji alanında sınıf yönetimi ve saygınlık, işletme alanında iş, stres ve müzakere, kamu yönetimi alanında ise kamu düzeni, politika, halk ve örgüt olarak tanımlanabilmektedir. Bu sebeple çeşitli bilim dallarında yönetim ile ilgili farklı tanımlar yapılmıştır. Ancak bütün bu tanımların ortak noktası insan çabası ve ulaştığı amaç olmuştur (Paşaoğlu, 2013: 3). Yönetim kavramı hakkında yapılan tanımlamaları sıralamak gerekirse:

 Yönetim, yöneten ve yönetilen olarak insan ile diğer kaynakları mümkün olduğunca en iyi bir şekilde kaynaştırarak, örgütsel çabalara etkin, aktif ve verimli ulaşma sürecidir. Başka bir ifade ile yönetim; iş gücü, sermaye, teknik donanım vb. gibi örgütsel kaynakların, örgütsel amaçları gerçekleştirmek üzere etkin bir şekilde koordine edilmesidir (Güçlü, 2003: 63).

 Yönetim, işlerin icrasını gerçekleştirme sanatıdır (H.Taş, 2002: 537).

 Yönetim, bir ülkede güç ve salahiyetin nasıl kullanıldığı ve bunların nasıl uygulandığını belirleyen gelenek ve kurumlardır (Aktan, 2015: 57).

 Yönetim, insanlar vasıtasıyla işlerin yaptırılması, kurumsal bir alanda insan ve bilgi kaynaklarını içine alan bir süreci hem organize etme hem de liderlik etme işidir (Altuntop, 2015: 1).

 Yönetim, yöneticiler aracılığıyla idare edilen örgütlerin sağlam bir şekilde ayakta kalmaları ve tekamülleri ile ilgili etkinliklerdir. Bu etkinlikleri planlama, örgütleme, yöneltme, koordinasyon ve kontrol olarak sıralamak yönetimin faaliyet alanları içerisindedir (Uygur, 2011: 89).

 Yönetim kavram olarak evrenseldir. Statik olmayan dinamik bir yapıya ve hareketli bir işleve sahiptir (Can, 1999: 21).

 Yönetim, önceden kararlaştırılmış ve belirlenmiş olan gayelere ulaşmak için bireylerin örgüt haline gelmesi, amaçlarını gerçekleştirmesi ve iş ortaklığı sağlamasıdır (Onal, 1998: 10-11).

 Yönetim, iş ünitelerini oluşturan belirlenmiş bir birim ya da bölümdür (Drucker, 1995: 8).

(22)

6

 Yönetim, amaca ulaşmak için başkalarını çalıştırma hüneridir (Karaman, 1999: 15).

 Yönetim, sürekli gelişmekte olan bir bilim, evrensel bir süreç, hayat ve yaşamın kendisi kadar eski olan bir sanattır (Mucuk, 2014: 128).

 Yönetim, başkaları aracılığı ile yaptırılan iş görme sanatıdır (Atıgan, 2011: 2).

 Yönetim, her zaman ve her mekanda toplum ile birey için kişisel menfaatlerden taviz verebilme kabiliyeti ve fedakârlığıdır (A.Öztekin, 2002: 16).

 Yönetim, “nasıl yapılacak” sorusu ile “ne yapılacak” sorusuna verilen cevaplardan oluşan analizdir (Şimşek ve Fidan, 2005: 37).

1.1.2. Yönetimin Amacı

Yönetimin ana amacı örgütsel hedeflerin gerçekleştirilmesidir. Örgütsel hedefler ise üç konu başlığı altında toplamak mümkündür. Bunlardan birincisi düzen amacıdır. Düzen amacı, örgüte hizmet edenlerin, örgütte arzulanan neticeye ulaşılması için gerekli davranışları göstermesidir. İkincisi kültürel amaçtır. Her örgütün kendine has bir kültürü bulunmaktadır. Bu kültür örgütün hedeflerine ulaşması için çalışanlarına uygun olmalı ve örgüte hizmet edenleri temsil etmelidir. Üçüncüsü ise ekonomik amaçtır. Bilindiği üzere örgütlerin birden fazla kurulma nedeni vardır. Bunlardan biri de finansal kazançtır. Yani, kar sağlamaktır (Paşaoğlu, 2013: 4). Ayrıca yönetimin, kaynakların koordinasyonu yoluyla gerçekleşen örgütsel gayelerin etkili bir şekilde hayata geçirilmesi gibi farklı bir amacı da bulunmaktadır (N.Genç, 2012: 25).

1.1.3. Yönetimin Özellikleri

Yönetimin özelliklerini süreç, bilimsel, sanat ve meslek konu başlığında açıklamak mümkündür. Bunlardan birincisi olan süreç özelliği, yönetimi başlangıç ve sonuç olarak görmeyip fonksiyonel bir süreç ile açıklamaktadır. Yönetimin ikinci özelliği olan bilimsellik, yönetimi sadece bireysel kabiliyetlerle değil, diğer bilim dalları ile münasebeti olan bir disiplin olarak anlatılmaktadır. Yönetimin üçüncü

(23)

7

özelliği olan sanat ve meslek özelliği ise yönetim fonksiyonlarının yerine getirilmesine imkan veren, bilginin yanında sanat kabiliyetinin de olması gerektiğini belirten bir çaba olarak (N.Genç, 2012: 23-24) ifade edilmektedir. Yönetimle ilgili malum çeşitli tanımlar yapılmıştır. Her tanımda yönetimle bağlantılı birden fazla özellik görülmektedir. Yönetimin özelliklerini maddeler halinde açıklamak gerekirse:  Örgütün yaşamını devam ettirebilmesi için bir amacı veya gayesi olmalıdır. Ancak bu amaç, örgütü oluşturan tüm üyeler tarafından kabullenilmelidir. Yönetimin tanımlarından da anlaşılacağı üzere hedef amaca ulaşmaktır.  Örgüt içindeki amaç belirlendikten sonra, bu amacı gerçekleştirecek olan

örgüt çalışanlarından bir seçme yapılır. Bu seçmeler yapılırken örgütün hedefi doğrultusunda o işi en iyi şekilde yapabilecek kişiler göre bölümlendirme gerekir (Paşaoğlu, 2013: 4-5).

 Yönetim işi uzmanlığa dayanan bir uğraştır.  Yönetim, süreç olarak otoriter yapıya sahiptir.

 Yönetim, gerçekçiliği olan bir süreçtir (Gürüz ve Gürel, 2006: 22-24).

 Yönetim, yöneten ve yönetilen arasında nitelikli iletişimi ve uyumu gerektirir.  Yönetim, zaman ve ekonominin daha verimli kullanılmasını sağlar.

 Yönetim, insani ve maddi imkanlar arasında maksimum uyum gerektirir (E. Eren, 2003: 5-6).

1.1.4. Yönetim Fonksiyonları

Yönetim bilimi alanında yapılan çalışmalar incelendiğinde yönetim fonksiyonları hakkında farklı görüşler ortaya atılmıştır. Yönetim fonksiyonları ile ilgili çalışma yapan ve farklı görüş sunanlardan biri de İstanbul’da dünyaya gelen, 19 yaşına kadar İstanbul’da yaşayan daha sonra Fransa’ya göç eden ve hayatını burada maden mühendisi olarak devam ettiren Henri Fayol’dur. Maden mühendisi olarak çalıştığı firma Henri Fayol’un yönetim anlayışının oluşmasında önemli bir katkısı olmuştur. Frederick Taylor’ın izinden giden, yönetimi bilimsel yapıda ele alan ve çalışmalarını bu alanda devem ettiren Henri Fayol idari süreç teorisini de ortaya atarak yönetim fonksiyonlarının bir süreci anlattığını ifade etmiştir. Henri Fayol, süreç olarak ifade ettiği yönetimi birtakım prensiplere ayırmış daha sonraları bu

(24)

8

prensipler ilke ve fonksiyon olarak sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırma beş aşamadan yani planlama, örgütleme, koordinasyon, yöneltme ve kontrolden oluşmaktadır (Altuntop, 2015: 4-6).

1.1.4.1. Planlama

Planlama, Henri Fayol tarafından ileri sürülen temel yönetim fonksiyonlarından ilkidir. Plan, örgütün ileride gerçekleştirmek istediği belli bir nokta veya hedeflediği durumlara erişmek için hazırladığı bir kılavuz olarak tanımlanmaktadır. Örgüt, plan hazırlayarak hangi işi ve fiili, iş bölümü olarak kiminle, nerede ve ne zaman yapılacağına karar verir. Plan, örgütün şuan ki durumu ve daha sonra nerede olması gerektiği ile ilgili ilişki kurmaktır (Özalp, 2012: 93). Planlama örgüt amaçlarının hedefe ulaşması için lazım olan girdi kaynaklarının temin edilmesi ve bu kaynakların kullanma alanlarının kararlaştırılmasıdır (Uygur, 2011: 90). Başka bir ifade olarak nicel ve nitel yönü ile örgütün ulaşmak istediği ürünü gerçekleştirmektir (Başaran, 1989: 247). Planlama, bulunduğumuz yer ile varmak istediğimiz hedef arasındaki bir köprüdür (H.Taş, 2002: 539) Örgütün durumunu analiz etme ve hedefi belirleme aşamalarından oluşan (Kaanen, 1196: 5) planlama, bunların yanında bir dizi merhaleden oluşmaktadır. Bunlar misyon ve vizyon, hedef ve amaçların tespiti, belirlenen amaçlara ulaşmak için alternatif yol belirleme ve son olarak alternatifler arasında seçim yapmadır (Paşaoğlu, 2013: 27-28). Bu aşamalar planlamanın yol anahtarıdır. Planlamanın özeliklerini iki temel noktada toplamak mümkündür. Bunlardan ilki planlamanın geleceğe yönelik bir araştırma ve inceleme işi olmasıdır. Gelecekte şartların nasıl olacağı bilenmediği için, varsayım yapılarak plan oluşturulur. Yapılan bu varsayım neticesinde, olayların akışını kestirebilmek ve bu olaylara karşı en iyi fırsatları oluşturabilmek önemlidir. Planlama, varsayımda bulunulan bu olaylara karşı neler yapılabilir sualine cevap bulmakla ilgilidir. İkincisi ise hedef ve risk arasındaki bağlantıdır. Örgüt ile ilgili alınacak kararlarda ve bu kararları tatbik etme konusunda her zaman risk bulunmaktadır. Planları uygulayan örgüt çalışanları belli bilgilere dayanarak karar vermektedir. Bu kararın güvenilir bir karar olduğuna inanılmakta ve bu sebeple risk

(25)

9

alınmaktadır. Böylece örgüt gelecekte karşılaşabileceği risklere karşı daha kolay göğüs gerebilmektedir (Özalp, 2012: 94).

1.1.4.2. Örgütleme

Yönetim faaliyetinin gerçekleşmesi ve hayata geçmesi yönetim fonksiyonlarının işlevinin yapılmasıyla olur. Yönetim fonksiyonlarının gerçekleştirilmesi belli bir tertip içinde sağlanır. Planlamanın her zaman önceliği vardır ve plan yapılmadan da diğer fonksiyonları gerçekleştirmek mümkün değildir. Planlama fonksiyonundan sonra en önemli süreç örgütlemedir. Planın yapılması ve planın müsait bir örgütleme yöntemiyle uygulaması ile diğer yönetim işlevleri ve yönetim faaliyetleri tamamlanmış olur (Özalp, 2012: 107). Yönetim fonksiyonlarında planlamadan sonra gelen örgütleme düzensiz bir halden düzenli bir hale geçiş sürecidir. Amaçlara ulaşmakta örgütleme kolaylık sağlar. Örgütleme verimli kullanılan kaynaklar ile etkinliğini artırır. Örgütleme ile çalışanların görev ve sorumluluk bilinci gelişir ve belirginleşir. Örgütleme kişilerin ne yapacağının planlandığı bir alandır (Küçükali, 2010: 65). Örgütleme, örgüt kuruluşunda gereken amaçların gerçekleşmesinde zorunlu olan faaliyetleri gruplandırma ve bu grupları örgütte belirli bir düzey ve konuma getirme işidir. Örgüte nitelikli işgücü ataması yapma evresinden oluşan (Şimşek ve Çelik, 2009: 35) örgütleme, bir süreç işi olup sadece bir kez yapılıp biten bir iş değildir (Başaran, 1989: 247). Örgütleme sürecinin üç aşaması bulunmaktadır. Bu üç aşama, yapılacak olan işin belirlenmesi ve bölümlere ayrılması, personelin seçilip atanması ve son olarak mekan, araç ve usullerin tespit edilmesidir. Örgütlemenin on üç temel ilkesi bulunmaktadır. Bu ilkeleri sıralamak gerekirse (Paşaoğlu, 2013: 7):

 İş paylaşımı ve alanında uzmanlaşma ilkesi  Üst-alt ilişki ilkesi

 İstisna ilkesi  Amaç birliği ilkesi  Kumanda birliği ilkesi

 Yetki ve sorumluluğun denkliği ilkesi  Üstün alta yetki devri ilkesi

(26)

10  Yetkilerde denge ilkesi

 Görev karışıklığını açıklama ilkesi  Basitlik ve anlaşılırlık ilkesi  Esneklik ilkesi

 Devamlılık ilkesi  Yönetim alanı ilkesi

1.1.4.3. Koordinasyon

Örgütler ürün ve hizmeti oluştururken emeği, sermayeyi ve insan kaynaklarını kullanarak üretmektedir. Bu kaynaklar kendi başlarına göre örgütsel hedeflere ulaşmada yetersiz kalabilmektedir. Bunun için örgütler bu kaynakları etkin bir şekilde kullanmak için koordinasyon sağlamalıdır. Siyaset bilimci olan Luther Gulick, koordinasyonda iki yöntemin kullanılabileceğini söyler. Bunlardan ilki çalışanları, yaptıklarını koordine edecek bir yöneticinin hiyerarşisi altında görevlendirmek, ikincisi ise çalışanların yaptığı işi belirlenen düşünceye uygun hala getirmektir (Altuntop, 2015: 18). Buradan koordinasyonu şu şekilde tanımlayacak olursak koordinasyon, örgütün başarı şansını artıran ve çalışmalarını daha kolay hale getiren bütün etkinlikler ve bölümler arası ahengin sağlanmasıdır (Şimşek ve Çelik, 2009: 73). Koordinasyonda sorumluluğun en büyüğü elbette ki yöneticilere düşmektedir. Örgüt yöneticileri, iş yapan değil; işi takip eden ve işin yapılmasını sağlayan bir koordinatör pozisyonundadır (Küçükali, 2010: 68).

1.1.4.4. Yöneltme

Örgütte çalışanların hedeflenen amaçları tamamlayacak şekilde çalışmalarını yönlendiren yöneltme, onları yönetimin istediği biçimde hareket etmesini sağlayan, çalışanları arzulu bir şekilde çabalamaya sevk eden ve onların güçlerini artırmayı amaçlayan bir yönetim fonksiyonudur. Burada dikkat edilmesi gereken husus çalışanları arzu ve istekli bir şekilde yaptıkları çalışmalardan zevk alacak şekilde hareket etmelerini sağlamaktır. Elbette bu düşünüldüğü kadar kolay olmamakla birlikte zor da değildir. Sonuca baktığımız zaman yöneltme fonksiyonunun temel konusunu çalışanlar oluşturmaktadır. Örgütün hedefsel amaçlarını gerçekleştirmek

(27)

11

için örgüt çalışanlarının işlerini etkili ve verimli bir şekilde yerine getirmesini sağlamak bu yönetim fonksiyonun ana görevlerindendir. Ayrıca liderlik ve güç bu fonksiyonun unsurlarındandır (Özalp, 2012: 126). Liderliğe, yöneticilik basamaklarından ulaşmak mümkün değildir. Yöneticiler kademe kademe giderek yani büyüyerek lider olamazlar (Baltaş, 2010: 11). Liderlik, bünyesinde ileri görüşlü olmayı ve vizyon sahibi bir kişiliği gerektirmektedir. Lider, kendisini takip edenlere güç, arzu ve destek vermeli, onları motive edebilmelidir (Çoroğlu, 2003: 25). Lider bir tribün amigosu gibi önder, yanındakilerin ise akıl hocasıdır (Conlow, 1999: 140). Kriz zamanında yönetici olmak değil lider olabilmek gerekir. Lider örgüte kazanma arzusu depolamalı, analitik düşünce yönteminden ayrılmadan yönlendirme yapmalıdır (Durna, 2002: 182). Yöneltme ve liderlikle alakalı olan diğer bir ifade ise güç kavramıdır. Kurumsal çıktıları etkileme kabiliyeti olan güç (Çalışkur, 2016: 39) bir başkasının davranış ve düşüncelerini etkileme kapasitesi olarak tanımlanmaktadır. Bu açıdan liderlikle ilişkisi olan bir kavramdır. Örneğin Weber gücü, direnmelere karşı irade yürütebilme, Preffer ise gücü, olayların yönünü değiştirme ve direnişle başa çıkabilme yeteneği olarak değerlendirmektedir (Bayrak, 2000: 22-23).

1.1.4.5. Kontrol

Yönetim fonksiyonlarının sonuncusu olan kontrol, gerçekleşen faaliyetlerden oluşan sonuçların planlama aşamasındaki hedeflere ulaşıp ulaşmadığının denetimidir (Can, 1999; 227). Yapılan bir işin plana uygun olması, emir ve prensiplere göre yürütüldüğünün denetimi (Hodgetts, 1997: 146) kontrol ile mümkün olmaktadır. Başka bir ifade ile kontrol, astların planlardaki amaçlara erişebildiğinin ölçülmesi ve gerekli düzenlemelerin yapılması (Şeker, 2014: 15) diye de tanımlanmaktadır. Yönetim fonksiyonlarından olan kontrolün amacı örgütün işleyişindeki noksan ve eksiklikleri belirleyerek olumsuz sonuçları telafi etmek ve hataların tekrar yapılmasının önüne geçmektir. Sağlam bir kontrol sisteminin varlığı, kurumun yıkımına sebep olabilecek problemlerin belirlenmesine olanak sağlayabilir. Kontrol fonksiyonu, yönetimin diğer fonksiyonları gibi her zaman dikkat gerektiren ve sanatsal değeri olan bir işlev taşımaktadır (Şengül, 2007: 268). Kontrolün diğer bir işlevi ise yapılan işleri standart hale getirmektir (Anameriç, 2005: 40).

(28)

12

1.1.5. Yönetim Tarzları

1980’li yıllardan itibaren yönetim anlayışında yeni paradigmalar ortaya çıkmıştır. Bu paradigmalar yönetimin hem teorik hem de pratik açıdan farklı değerlendirilmesine aracı olmuştur (Eryılmaz, 2012: 43). Böylece geleneksel yönetim anlayışının yanında çağdaş yönetim anlayışı diye yeni bir yönetim tarzı oluşmuştur (Özgür, 2011: 217).

1.1.5.1. Geleneksel Yönetim

Geleneksel kamu yönetimi anlayışı 19. yüzyılın ortasından itibaren başlamış ve 20. yüzyılın sonlarına kadar devam etmiş olan bir anlayış ve paradigmadır. Bu anlayışın temelleri Woodrow Wilson, Max Weber ve Frederick Taylor’ın görüşlerine dayanmaktadır. Yönetim literatürüne bakıldığında geleneksel yönetim anlayışı yakın zamana kadar etkisini devam ettirmiş ve egemenliğini korumuştur. Geleneksel yönetim anlayışının temel ilke ve düşüncelerini özetlemek gerekirse bürokrasi modeline göre örgütlenmiş, kamusal olarak mal ve hizmetlerin dağıtımında bürokrasinin doğrudan görev almasını hedefleyen, yönetim ve siyasetin birbirinden ayrı olduğunu savunan ve son olarak kamu yönetiminin özel yönetimden farklı olduğu görüşünü benimseyen yönetim şeklidir (Eryılmaz, 2012: 44-46).

1.1.5.2. Çağdaş-Yeni Yönetim

20. yüzyıl ve öncesinde varlığını devam ettiren hükümetler, ülkenin yönetiminde ortaya çıkacak sorunları çözmede tek çare olarak görülmüştür. Bu zaman süresince klasik kamu yönetimi ve kamu politikası teorileri problemlere cevap aramıştır. 1975’li yıllardan itibaren iktidarlar zorlu ve çetin ekonomik krizlerle karşılaşınca, dünyanın her tarafında devletin rutin hudutlarına dönmesi, verimlilik ve etkinlik çerçevesinde örgütlenmesi, özel sektör yönetim modelinin özellik ve uygulamalarına yer verilmesi gibi yeni fikirler ortaya konulmuştur. Böylelikle özel sektör kapsamındaki yönetim fonksiyonlarının, klasik kamu yönetiminden daha elzem olduğu fikriyatı egemen olmuştur. Özellikle yönetim yaklaşımlarında gerçekleşen yeniliklerin ortaya çıkardığı yapı, alışılmış klasik bürokratik paradigmalardan daha esnek, etkin, şeffaf bir süreci başlatmıştır. Bu süreç ağırlıklı

(29)

13

olarak kaliteyi merkeze alan ve vatandaşı müşteri gibi gören, yüksek katılım ve çalışmayı hedefleyen yeni bir kamu yönetimi şeklini beraberinde getirmiştir. Bu yenilikler 1990’lardan sonra kamu yönetiminde pratik ve kavramsal alanın oluşmasına katkı sağlayarak kamu yönetiminde bir model değişiminin zorunlu olduğunu ortaya çıkarmıştır (Öztürk, 2016: 14-15). Bu değişimle beraber yeni kamu ve ya çağdaş yönetim anlayışı şeffaf, yenilikçi ve hesap verilebilirlik açısından denetime açık olan, katılıma fırsat veren, sonuç odaklı planlama içeren, stratejik ve performans esaslı yönetim şekli (Yerli ve Çeçen, 2010: 85) fırsatı ortaya çıkarmıştır. Yeni kamu yönetiminin temel özelliklerini dört konu başlığı altında toplamak mümkündür. Bu özellikleri şu şekilde sıralamak gerekirse (Eryılmaz, 2012: 53-56) :

 Max Weber’in bürokrasi paradigmasına göre belirlenmiş örgüt anlayışına katılmama düşüncesi,

 Minimal devlet anlayışının benimsenerek devletin faaliyet alanının daraltılması,

 Topluma ve siyasi yöneticilere bakış tarzının farklı oluşu yani kamu yönetim anlayışının siyasi liderlik ile beraber kamuya karşı da sorumlu olması vurgusunun yapılması,

 Bürokrasi temelli ve rasyonel düşünce anlayışının yerine toplumu merkeze alan ve piyasa eğilimli rasyonellik anlayışını ikame etme fikri gibi özelliklerden oluşmaktadır.

1.1. Kriz

Günümüzde krizler yaşantımızın her anında karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle kriz hayatımızın önemli bir parçası haline gelmiştir. Bu minvalde, krizlerin daha başlamadan önlenmesi, krizlerden en az zararla çıkılması ve yaşantımızı etkilememesi için krizlerin faal bir şekilde tedvir edilmesi temel amaç halini almıştır.

Bilindiği üzere krizlerin belli başlı ortaya çıkış sebepleri bulunmaktadır. Bunlar askeri olaylar, siyasi çatışmalar, büyük ekonomik buhranlar, devletlerin güçleri doğrultusunda diğer rakip devletlerle olan ikili ilişkiler sonucu yarış ve rekabetin getirmiş olduğu tesirler, bunun yanı sıra hukuksal şartlar ile birlikte yönetim

(30)

14

mekanizmasının yapısal ve işlevsel olarak pasifliği, idari anlamda örgütün çaresizliği ve acizliği gibi nedenlerle krizler ortaya çıkabilmektedir.

1.2.1.Kriz Kavramı

Kriz kelimesi köken olarak Yunan dilinde kullanılan “krinein” sözcüğünden gelmektedir. Kriz sözcüğü muhtevası itibariyle “karar” anlamını ifade etmektedir. Ayrıca kriz kavramı kritik yani tenkit kavramı ile de ilişkilidir. Tenkit kavramı da sözcük olarak “muhakeme etmek, ayırmak, karar vermek” anlamlarına gelen Yunanca “krino” kelimesinden türemiş bir terimdir. “Crisis” sözcüğü İngilizce diline ise Latinceden geçmiştir. Genel itibariyle menfi bir anlam ifade eden bu kavram Çin alfabesinde ise iki ayrı sembolün (wei-ji) birleşmesiyle oluşmuştur. Bu sembollere anlam olarak bakıldığında muhatara, korku ve okazyon anlamlarını veren ifadeleri görmek mümkündür (Erten, 2011: 3).

Kriz kelimesi, son zamanlarda pek çok akademik alan ve çalışmada kullanılan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Kriz kelimesi özellikle durumun kötüleştiği ve işlerin karışık bir hal aldığı mutat durumdan farklı -genellikle olumsuz- bir “pozisyonu” ya da “zamanı” tasvir etmek üzere kullanılmaya başlanmıştır. Kriz kelimesi, bilimsel olarak öncelikle tıp literatürüne, buradan da toplumsal bilimlere doğru evrilmiş bir kavramdır. Kriz, istikrarı olmayan bir dönemi anlattığı gibi aslında tam tersi bir durumu da anlatıyor olabilir ki o da genel anlamda fırsattır. Buradan anlaşılacağı üzere kriz bir dönüm noktası olarak görülmektedir. Bu dönüm noktası bireye veya örgüte kötüyü ve iyiyi bir arada sunmaktadır (L.Yılmaz, 2008: 194). Yani Hipokrat’ın kullanım şekliyle kriz, örgütte keskin bir dönüş noktası veya kesin ve belirleyici bir değişime neden olan etkinlikler serisi olabilir (Tuğrul, 2016: 58).

Örgütün veya kurumun özellikle amaçlarına yönelik faaliyetlerini tehdit eden, örgütte ortaya çıktığı zaman şaşkınlık hissi veren, karar vericileri bunalım ve strese sokan, önlenmesi açısından zamanın kısıtlı olduğu durumları izah eden bir kavram olarak kriz, aynı zamanda kurumsal ve örgütsel bir tahribat yaratarak karar verme noktasında zaman baskısının oluştuğu anlar ile istenilmeyen sonuçlar doğuran bir olayı anlatmaktadır (Haşit vd. 2013: 4).

(31)

15

Başka bir ifade ile kriz, önceden fark edilemeyen ve beklenmeyen, yönetim veya teşkilat tarafından hızlı bir şekilde karşılık verilmesi gereken, örgütün engel olma ve uyum mekanizmalarını kifayetsiz duruma getirerek var olan değerlerini, amaçlarını ve hipotezlerini tehdit eden gerilim durumudur. Stres, endişe, kaygı gibi ifadeler kriz döneminde yaşanan duyguların yansımalarıdır. Kriz, örgütlerin çevresinde oluşan varyasyonlara uyum sağlayamamasından kaynaklanan, ortaya çıkan stratejik açıklığın getirdiği, gündelik işleyişin ve var olan yapının tahribe uğradığı, acil karar almanın gerektiği ve yönetimin karar almakta güçlük yaşadığı bir an ve olağan dışı bir bunalım durumudur (Ö.F.Tekin, 2015: 122). Kriz, örgüt tarafından hızlıca ve çabuk bir şekilde karar verilmesi gereken, örgütün amaçlarını riske sokan bunalımlı ve endişe verici bir haldir (Tağraf ve Arslan, 2003. 150). Kriz, tolore edilmesi mümkün olmayan, sıra dışı bir durum, beklenmeyen bir hal ya da zamansız bir değişikliktir (S.Erkan, 1996: 547). Kriz, bir organizasyonun meşguliyetine, konusuna, bu organizasyonun o anki büyüklüğüne veya geçmişte göstermiş olduğu başarılara bakmaksızın detaylı ve büyük bir alana hitap eden, etkisi oldukça fazla olan, yönetilmesi ve idare edilmesi zor ayrıca çok karmaşık problemlerle mücadele gerektiren, örgütün stratejik hedef ve amaçlarını, kariyerini ya da var oluşunu tehdit eden olağan dışı kararsız bir durum olarak nitelendirilmektedir (T.Karaağaç, 2013: 119). Sonuç olarak şunu söylemek gerekirse kriz kavramı siyaset, ekonomi, tıp, felsefe ve işletme bilim dallarında çeşitli şekillerde izah edilmiştir. İfadelerdeki farklılık kriz alanında çalışma gerçekleştiren araştırmacıların, konuyla bağlantılı disiplinlerin ve krizle ilgilenen bilim dallarının farklı olmasının bir sonucudur.

1.2.2. Krizin Özellikleri

Krizlerin birtakım temel özellikleri bulunmaktadır. Krizin nasıl ve ne zaman geleceğini önceden tahmin etmek zor bir durumdur. Kriz anında örgütün krizin ne tür bir şekilde geleceğini öngörmesi ise ayrı bir zorluktur. Bu nedenle kriz öncesi ve kriz zamanında örgütün krizi önleme mekanizmalarının yetersiz kaldığı görülmektedir. Kriz, örgütün koymuş ve belirlemiş olduğu hedeflerini ve varlığını riske sokmaktadır. Kriz, hemen hemen örgütlerin tamamında yaşamları boyunca

(32)

16

karşılarına çıkabilecek bir durumdur. Örgüt yöneticilerinin bu durumu bilmesi ve her an krize karşı tedbirli olması gerekmektedir. Örgüt yönetiminin kabiliyeti ve becerisi, kriz ve risk zamanlarında apayrı bir ehemmiyet gerektirmektedir. Bütün işlerin normal ve ayarında gittiği zamanlarda yönetim, o kadar belirgin ve dikkat çekici değildir. Bu nedenle krizle güçlü ve etkili bir şekilde başa çıkmanın yolu, krize karşı her zaman hazırlıklı olmak ve kriz ortaya çıktığı anda onu idare edebilmektir (Sezgin, 2003: 183). Örgütsel krizin temel özellikleri denildiği zaman; kriz halini tahmin etmede örgütün krizi engelleme çabalarının çok yetersiz kalması, kriz ortamının oluşmasıyla birlikte örgütün amaç ve varlığının tehlikeye düşmesi, krizi çözmek ve üstesinden gelmek maksadıyla yapılması gereken girişim için yeterli bilgi ve zamanın olmaması ile krizin acil ve gerekli bir eylemde bulunma hissi yaratması ve idarecilerde büyük bir tedirginlik oluşturması akla gelmektedir (Demirtaş, 2000: 355). Bu genel bilgiler ışığında krizin özelliklerini şu şekilde sıralamak gerekirse (Aydemir, 2001: 28-29):

 Hiçbir örgüt kriz karşısında ayrıcalıklı olmayıp bütün örgütler için kriz kaçınılmaz bir durumdur.

 Örgütler krizlerin de kendilerini kuşatabileceğinde hem fikirdir. Örgütlerin çaresiz kaldıkları durum ise krizin hangi zamanda gerçekleşeceğinden habersiz olmalarıdır. Yani kriz tahmin edilebilen fakat ansızın gelen durumdur.

 Kriz anında dış baskı ve kontrolü sağlamada güçlük çekilebilmektedir.

 Önceden de bahsedildiği gibi krizler ansızın gelir; fakat bazı durumlarda öncül ikazlar sayesinde krizden haberdar olunabilir.

 Kriz anında yorumlama ve krizi önleme çabaları yetersiz kalabilmektedir.  Kriz, örgütün önem verdiği amaçlarına hatta örgütün geleceğine bile zarar

verebilmektedir.

 Endişe, umutsuzluk, tedirginlik, hoşnutsuzluk ve panik krizle beraber oluşabilecek durumlardır.

 Kriz her ne şartla olursa olsun krize erken, yerinde ve doğru bir müdahale yapmak gerekmektedir.

(33)

17

Bu özelliklere şu maddeler de eklenebilir (Aykaç, 2001: 125):

 Kriz, örgütün yapısı başta olmak üzere örgüt kültürünün temel ögelerinden olan normları ve değerleri olumsuz etkiler.

 Örgüt tarafından alınan önlemlerin bir önce faaliyete geçirilmesi ve alanında uygulanması gerekir.

Bu özellikler ile beraber krize karşı hazırlıklı olmada ve krizle etkili bir şekilde mücadele etmede bir takım söylenceler (mitler) de ifade edilmektedir. Bu söylenceleri açıklamak gerekirse (Sezgin, 2003: 184):

 Krizi yöneten kişi ve kriz yönetimi kriz anında duygusal olmamalıdır.

 Teknolojinin gelişimi ve kullanım alanının genişlemesi krizlerde önleyici etki yaratacaktır.

 Kadercilik anlayışının etkisiyle oluşabilecek krizin kaçınılmaz bir şekilde gerçekleşeceği görüşü, örgütte krizle mücadeleye daha başlamadan başarısızlığı kabullenme algısı oluşturabilmektedir.

 Krizi engellemede ve anlamada örgüt için gerekli, kaçınılmaz ve temel araç olarak gözüken bilgiyi kullanmada çok yetersiz kalınmaktadır.

 Örgütün gelişimi ve büyümesi için kriz yönetimi zararlı bir durumdur.

1.2.3. Krizin Etkenleri

Örgütler ortaya çıkabilecek sorunlar ve oluşabilecek aksaklıklar ile ilgili alınması gereken önlemleri almadıkları ve farklı varyasyonlara uyum sağlayamadıkları zaman pek çok nedenle kriz durumuyla karşı karşıya kalabilmektedir. Krizin oluşmasına sebep olan birtakım etkenler bulunmaktadır. Bunları dış çevre faktörleri ve örgüt içi faktörler şeklinde iki ana konu başlığı altında incelemek mümkündür (Canöz, 2015: 40):

1.2.3.1. Dış Çevre Faktörleri

Krize sebep olan dış çevre faktörleri, örgüt dışında oluşan ve örgütün kontrol altında tutamadığı faktörlerdir. Örgüt, aktif ve değişken bir yapıya sahip olan

(34)

18

çevresine karşı uyum sağlamada etkili olmalıdır. Bu sistemin hızına uyum sağlamayan, zamanın hep gerisinde kalan, çevresel şartlara karşılık veremeyen bir örgütün krizden kaçması imkansızdır. Bu uyum ve ahenk sürecinin oluşmasının geri planda kaldığı her zaman diliminde kriz şiddetinin arttığı görülmektedir (Akım, 2005: 10-11). Krize sebep olan çevresel etmenler şunlardan oluşmaktadır (Demirtaş, 2000: 360):

 Krize sebep olan siyasi ve hukuki faktörler  Doğal yollardan gerçekleşen faktörler

 Toplumsal yapıda ve kültürel alanda gerçekleşen çevresel kriz faktörleri  Ekonomik durum ve sistemsel faktörler

 Teknolojik alanda gerçekleşen çevresel faktörler  Uluslararası çevre etkisiyle oluşan çevresel faktörler

1.2.3.2. Örgüt İçi Faktörler

Örgüt içi faktörlerden oluşan krizleri altı alt başlıkta ele almak mümkündür: Örgütün yapısal bozukluğu, yönetim kadrosunun yetersizliği ve insan etkisi, örgüt iklimi ve örgüt kültüründen oluşan problemler, veri birleştirme ve değerlendirme sorunları, örgütlerin yetenek ve tecrübe noktasında sıkıntıları ve son olarak örgütlerin yaşam alanlarından kaynaklanan problemler krize neden olan iç çevre faktörleri olarak sıralanmaktadır (Akım, 2005: 15). Krize neden olan örgüt içi etkenler denince ön plana çıkan iki faktör bulunmaktadır. Bunlar örgütsel yapı ve yönetimin niteliğidir. Örgütsel yapı, çevre şartlarına ve değişimlerine uyum sağlayamayacak şekilde katı ise örgüt içi iletişim mekanizması sağlıklı çalışmaz. Çalışanların üst kademe yönetimine kolay ve hızlı bir şekilde ulaşmasına fırsat vermeyen hantal bir yapı örgütün krizle karşı karşıya kalma riski fazlalaştırmaktadır. Bu durum örgütün krizi atlatma olasılığını ise azaltmaktadır. Örgütsel yapının çarpıklığı yanında yönetimin niteliği de örgütlerin krize düşmelerine sebep olan diğer etkendir. Üst kademe yönetici grubunun çevresel farklılaşmayı analiz etme, farklılık ve değişim ile ilgili veri toplama, bunları yorumlama ve değerlendirme alanındaki tecrübesizlikleri ve etkisizliği, örgütün krize girmesine sebep oluşturan faktörler arasındadır (Sezgin, 2003: 188). Genel olarak krize neden olan örgüt içi faktörlerin örgütten kaynaklanan,

(35)

19

yönetim ve yönetici grubundan kaynaklanan, örgüt personelinden, bütçe yapısından ve teknik donanım gibi benzeri durumlardan kaynaklandığı söylenmektedir. Örgüt iç etkenler şu şekilde de sıralamak mümkündür (Canöz, 2015: 41):

 Yöneticilerin almış olduğu hatalı kararlar  Yönetim alanında yetersizlik

 Stratejik planlarda yapılan yanlışlar

 Örgütün kendi iç sisteminden kaynaklanan problemler  Endüstriyel sorunlar

 Uygulamada görülen eksiklikler sonucu oluşan durumlar  Hiyerarşik yapı

 Örgüt içi çatışma

1.2.4. Krizin Evreleri

Krizler her ne şekil ve sebeple beklenmeyen bir zamanda ortaya çıksa dahi asıl olan durum krizin bir süreci ifade etmesidir. Bu süreç aşamasında oluşan evrelerin tespit edilmesi krizlerin faydalı bir şekilde idare edilmesinde büyük önem arz etmektedir. Literatüre bakıldığı zaman örgütsel krizin birtakım merhalelerden oluştuğu görülmektedir. Bu evreleri ilk olarak kriz sinyallerinin alındığı evre, ikinci olarak krizin oluştuğu yani akut dönemini içine alan evre ve son olarak krizin sona erdiği veya krizin çözüldüğü evre şeklinde tanımlamak mümkündür. Farklı bir ifade şekli olarak kriz evreleri, potansiyel yani olması muhtemel kriz, kontrol edilebilen ve kontrol edilemeyen kriz, kriz ortamı ve krizin çözümü veya kriz sonrası çöküş şeklinde de sınıflandırılmaktadır. Bu sınıflandırmanın yanında kriz evresinin; krizin gelişim dönemi, kriz anı dönem ve krizin sona ermesi dönemi diye de ayrı bir tasnifi yapılmıştır. Kriz evresi süreç olarak çeşitli sınıflandırmalar ile anlatılsa da toplumsal ve kurumsal kriz süreç evresi dönem olarak kriz öncesi, kriz anı ve kriz sonrası diye üç evrede incelenmektedir (Erten, 2011: 13).

1.2.4.1. Kriz Öncesi Dönem

Kriz öncesi dönem, kriz aşamasına gelinmeden ve kriz daha çıkmamışken belirti ve uyarıların kademe kademe yükselerek ağırlaştığı ve krizin gelişim yaşadığı

(36)

20

bir dönemdir. Krizin gerçekleşeceği ve ortaya çıkacağına ilişkin ipuçlar bu dönemde görülmektedir (Sayın, 2008: 20). Bu dönemde örgütün hedeflerini ve varlığını tehdit eden, örgütü riske sokan durumlarla ilgili uyarılar ortaya çıkmaktadır. Ayrıca örgüt içinde ve örgütün çevre ile olan ilişkilerinde problemler daha da belirgin bir hale gelmiştir. Bu dönemde örgütün varlığını ve hedeflerini tehdit eden uyarıları algılamak, krizi önlemede önemli bir fırsattır. Bu uyarıların dikkatli bir şekilde algılanması ve detaylı olarak analiz edilmesi kriz yönetiminin hazırlıklı olmasına ve gelebilecek muhtemel bir felaketi önlemesine yardımcı olmaktadır. Bu durum ise örgütün krizden en az zararla çıkmasını sağlamaktadır. Krizin ilk uyarıları ortaya çıktığı anda kriz yönetimi için öncelikle yapılması gereken adım kriz planının hazırlanması ve kriz ekibinin kurulmasıdır. Kriz planlamasının güncellenmesi ve yapılan hazırlıkların plan doğrultusunda kriz ekibi tarafından hayata geçirilmesi krizin oluştuğu anda müdahale edilmesine fırsat verecek ve krizin büyümesine engel olacaktır (Ulutaş, 2010: 17). İç ve dış değişiklikleri algılamada zorluk, harekete zamanında geçmeme, yanlış karar ve faaliyetlerde bulunma kriz öncesi dönemde sürekli görülen uyarılar olarak dikkat çekmektedir (Sayın, 2008: 21).

1.2.4.2. Kriz Anı Dönemi

Kriz öncesi dönemde uyarıları algılama, krizin nereden gelebileceği hakkında bilgi ve haber toplama, algılanan uyarılar ile toplanan bilgileri yorumlama ve bunlara karşı tepki verme noktasında zafiyet yaşayan örgütler için kriz ortamının oluşmaması imkansızdır. Kriz anı denildiği zaman krizin ortaya çıktığı ilk aşama veya akut dönemi akla gelir. Bu zaman diliminde kriz belirtileri son bulmuştur. Bu dönem belirtilerin sonuç olarak en şiddetli olduğu zaman dilimidir. Yine bu dönemde zararların fazlalaştığı algısı hat safhadadır (Erten, 2011: 14). Kriz dönemine girildiği zaman çalışanlarda bir panik havası, aşırı bir duygusallık ve sağduyu kaybı oluşmaya başlamaktadır. Böylece örgüt yönetimi sosyal alanda ve iş çevresinde yoğun bir şekilde baskı görmektedir. Genelde hissedilen bu davranışın kriz olduğunu yöneticiler pek fazla düşünemez. Yöneticiler bu durumun kriz olduğunu görmek dahi istemezler ve bunun üzerinde durmazlar. Örgüt yöneticilerinin bu zafiyeti ve pasif duruşları örgütte daha fazla kayıplara neden olabilmektedir. Hatta bu durum örgütün

(37)

21

yok olmasına kadar gidebilecek bir boyuta da ulaşabilmektedir. Kriz anında ilk önce yapılacak olan işlem hızlıca hareket ederek krizi dondurmak ve krize çözüm yolu bulabilmektir (Fidan ve Gülsünler, 2003: 470). Ayrıca kriz anı dönemde örgüt yönetiminin almış olduğu zararı sınırlamak önemlidir. Krizin örgütün etkilenmeyen diğer bölümlerine dağılmasını ve bu bölümlere geçmesini engellemek gerekir. Diğer bir husus ise belki de krizin örgüt lehine olumlu bir şekilde gerçekleşmesini sağlayacak olan bilinçli tedbirdir. Bu tedbir, başaralı bir şekilde ve panik havası oluşturmadan uygulandığı zaman örgüte çok önemli bir katkı sağlamaktadır (Akdağ ve Arklan, 2013: 40). Yine farklı bir açıdan bakılacak olunursa kriz anı dönemin en önemli fırsatlarından birisi de karizmatik liderlerin ortaya çıkışına olanak vermesidir (Güneş ve Beyazıt, 2010: 18).

1.2.4.3. Kriz Sonu Dönemi

Kriz sonrası dönem krizi çözme ve kriz ortamının dağıtılması yönünde çalışmaların yapıldığı aşamadır. Bu dönemde örgütün tekrar kriz ortamına sürüklenmesini engelleyecek önlemlerin görüşüldüğü ve krizin yenilenmesine fırsat verilmeyip krize çözüm arandığı safhadır. Kriz ortamından çıkmış örgüt yorulmuş, yıpranmış ve son derece sarsılmış bir dönemden geçmiştir. Bu dönemde örgütte bezginlik belirtileri görülmekle beraber krizin oluşturduğu tahribat giderilmeye ve tedavi edilmeye çalışılmaktadır (Akdağ ve Arklan, 2011: 779). Kriz bu dönemde kontrol altına alınmış ve kriz anı dönem sonrası iyileştirme ve tekrardan yenilenme çalışmaları başlamıştır. Bu dönemin en önemli kırılma noktasını çözüm veya çöküş olarak ifade edilen sonuçlar belirlemektedir. Kriz sonu dönemde çözüm olarak krizin yaratmış olduğu tahribatlar giderilerek radikal bir değişimle krizi avantaja dönüştürmek mümkündür. Yine diğer bir sonuç olan çöküş ise krizin, örgüt varlığını tehdit eden başta örgüt olmak üzere örgüt yöneticilerinin ve yönetilen tüm bireylerin maksimum zarar gördükleri aşama olarak görülmektedir (Erten, 2011: 16). Bu dönemin asıl amacı krizi çözüm odaklı sonuca götürmektir. Bu dönemde krizin sebepleri araştırılarak (Fidan ve Gülsünler, 2003: 470) örgütün içine düşmüş olduğu krizi çözme için iç ve dış kaynaklardan faydalanılmalı (Sayın, 2008: 23) ve fırsatlar değerlendirilmelidir (Akdağ ve Arklan, 2013: 40). Bu dönem krizin sona ulaştığı,

Şekil

Şekil 2.1. MİT Başkanlığı İstihbarat Çarkı (Y.Karaağaç, 2018: 23).
Şekil 3.1. ABD İstihbarat Topluluğu (Bulut, 2015: 79)
Şekil 3.2. İngiliz İstihbarat Topluluğu (Mercan, 2016: 84)
Şekil 3.3. MİT Başkanlığı Teşkilat Yapısı (Çıtak, 2017: 303).

Referanslar

Benzer Belgeler

Bunu başarmak için, kapsamlı bir literatür taramasının ardından, bir yandan Türkiye'de 2011 yılında meydana gelen Van Depreminden sonra yaşanan kriz yönetimi süreci

LCP ve PMB’ye (posteromedial band) ait tüm ölçümlerde sağ ve sol taraflar arasında da istatistiki olarak anlamlı bir fark bulunmazken, ALB’nin (anterolateral band) proksimal

İşle ilgili nedenler: işsizlik korkusu, iş yükü artışı, teknik.. bilgi yetersizliği, , iş-ücret-ödül ilişkisinde değişiklik korkusu, değişimi teknik anlamda

 Kriz bir kuruluşun beklemediği bir zamanda meydana gelen, kuruluşun itibarının.. sarsılmasına neden olan ve sorunun çözümü için çok sınırlı bir sürenin

Oda Projesi’nin, $stanbul’dan, Galata’da bir mahallenin co!rafyasndan, dokusundan ve ya"ayanlarndan etkilenerek ve onlarla etkile"ime geçerek, $stanbul sanat

gündelik bazda risk yönetimidir 2- Kendi sorumluluk alanlarında risk yönetimi hedeflerinin takibi ile risklere duyarlılığın artırılması 3- Etkin bir risk analizi ışığında

• Kriz döneminde ortaya çıkan uyarı sinyalleri, bu sinyallerin yok edilmesi için gerekli çalışmalar, kriz sürecinde ve. sonrasında yapılan çalışmalar gözden

 Örgütün diğer özellikleri ( Merkezileşme, işin özellikleri, mal veya hizmetin türü ve çeşitliliği, yapı esnekliği, bilgi akışı ve karar verme özellikleri )..