• Sonuç bulunamadı

Rumelihisarının [Rumeli Hisarı] tamir ve restorasyonu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Rumelihisarının [Rumeli Hisarı] tamir ve restorasyonu"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1 -b

TEMMUZ 1955

Rumelihisarının tamir ve restorasyonu

13

İstanbul — Rumeli Hisarı Derler ki, Sultan Mehmed, Hisarın tam

Peygamberi şeklinde olmasım arzu etmiş. Her «M» harfinin tesadüf ettiği noktaya bir burç in­ şasını münasib görmüş.

Sancapaşa kulesinden etrafı seyrediyoruz Bu kuleden sanki Fatih sesleniyor:

«Ey benim paşalarım, ağalarım, beylerim; bu İstanbul çenginde silâh arkadaşlarım! Sîzleri buraya, kararlaştırdığım umumî hücumda şim­ diye kadar gösterdiğiniz...

«Cihanda ün salmış İstanbul gibi bir şehri zaptedeceksiniz. Istanbulun adı geçen yerlerde o şehri zapteden kahramanlar olarak şan ve şe­ refle anılacaksınız.»

Vaktile, bu Rumelihisarının üzerindeki sırt­ lara Faithin bir heykelini dikmek bahis mevzuu idi. Gerçekten, böyle bir heykel, Hisarlara pek yaraşacak: Beyaz atı üzerinde Fatih... Sırtında zırhı, sağ elinde kılıcı, sol elinde altın gürzü...

«— Evlâdlarım, yiğitlerim, şehbazlarım, ars- lanlarım yürüyün!»

Hisarlarm restorasyonunu ve tamirini alan iki müteahhidin de eski eserler üzerinde ihtisa­

sı var. Bunlardan biri: «Bir kaç sene daha geç­ seydi bir şey kalmıyacaktı!» diyor.

Hisarların tamirini ilk defa, Birinci Dünya Harbinin Bahriye Nazın Cemal Paşa düşünmüş. Daha o sıralarda harb başlamamış imiş. Sûrlar içindeki harab binalardan bir kısmım istimlâk edip yıktırmış. Paşa, «Boğazkesen» de bir Bah­ riye Müzesi kurmak tasavvurunda imiş.

Bugünkü tasavvurlar arasında bu da var: Londra kalesinde olduğu gibi, Fatih kulesinin bir yerinde, Fatih devrine aid silâhlardan bir kısmı teşhir edilecek. Eski Bahriye Nezareti av­ lusunda bulunan 15 inci asra aid iki büyük top, Rumelihisarına naklolunmuş bile...

«Boğazkesen» kalesi için düşünülenler bu ka­ dar değil. Hisarların içi, eski Türk tarzına uy­ gun bir şekilde bahçe haline getirilecek. Güzel manzaralı bir yerde çardak kurulacak. Ziyaret­ çilere ayran, şerbet satacak bir büfe hazırlana­ cak. Hattâ, ileride, burada bir Türk kahvesi te­ sisi bile düşünülüyor.

Rumelihisarının tamir ve restorasyonu etüd- lerini yapan, projelerim hazırhyan, üstelik inşa­

(2)

14 TÜ R K İYE TURİNG ve OTOMOBİL KURUMU atı kontrolla vazifelendirilen mimarların ikisi

de kadın: Biri Topkapı Sarayı müzesinde çalışan mimar Selma Emler... Öteki, Arkeoloji Müze­ sinde mimar Cahide...

Mimar Selma ile (bu ufak tefek genç kadın­ la) konuşurken, Evliya Çelebinin ilm-i mimari­ de üstad-ı kâmil diye tanıttığı papazı düşünü­ yordum.

— Üzerinize ne muazzam bir iş almışsınız, hanımefendi?

Selma Hanım, yapacağı işin azametini müd­ rik... Eski eserlere karşı büyük bir hayranlığı ve sevgisi var. 1944 te Güzel Sanatlar Akade­ misinden mimar çıkınca, kendisini eski eserlere vermiş. Hattâ, Rumelihisannın restorasyonu etüdlerini, bu işe başlanmadan çok önçe; sırf kendi hevesile hazırlamış.

— En fazla ehemmiyet verdiğimiz, Hisarla­ rın, devrinin karakterini bozmıyacak bir şeküde tamir ve restorasyonudur, diyor; bunun için tam 30 çeşit harç hazırladık. Bunları, sûrların bazı yerlerinde deniyoruz. Komisyon, içlerinden biri­ ni intihab edecektir.

— Hisarların inşasında horasan kullanılma- yışı neden? diye sordum.

— Horasan, bilirsiniz, toz halindeki tuğla­ nın kireçle karıştırılmasından yapılır. Bu, uzun iştir. Kalenin kısa zamanda inşası gerektiğin­ den, horasan usulüne gidilmemiş, toz kireçle karışık bir harç seçilmiştir. Kalelerin bazı yer­ lerinde rastlanan horasan, sonraları ufak tamir­ ler sırasında kullanılmıştır.

— Fatihin 3 veya 5 ayda tamamlattığı bu eseri, bugünkü modern imkânlarla ne kadar za­ manda bitirmek mümkündür?

— Bir yılda! (Bana kalırsa, onlar restoras­ yon ve tamir işini bile bir yılda bitiremiyecek- lerdir.)

— Böyle bir eser kaç milyon liraya inşa edile­ bilir?

— Bunun cevabı, metrajın tayini ile verile­ bilir.

Selma Emler, bir mimar gözü ile, Hisarların inşası hakkında şunları anlatıyor:

Malzeme ve işçilik muhteliftir. Bunların iz­ lerini Hisarlarda görmek mümkün... Ustalar, memleketin dört bir tarafından devşirilmiştir. Kullanılan taşlar, Anadolu harabelerinden geti- rilmış, bu arada civardaki Bizans eserlerinin taşlarından da faydalamlmıştır (Fatih kulesi­

nin bir yerinde görülen heykel başı da bir Bi­ zans eserinin harabelerinden alınmış olsa ge­ rek) Türk tuğlaları yarımda, Bizans tuğlalarına da rastlanıyor. Zağanos Paşa kulesinde ufkî tuğ­ lalar var. Duvarlarda kesme taşlar görüldüğü gibi, dekoratif şekilde taşlar da mevcud.

, — Gravürlerde gördüğümüz burç çatılarını da yapacak mışmız?

— Hayır... Esas, yenileştirme değil, bugün­ kü hali sağlamlaştırmaktır.

Komisyon, raporunda şunları tavsiye etmiş:

Burçların ve duvarların düşmekte bulunan ve bozuk olan taşlarile kötü tam irler yenilene­ cek, düşmiyen ve bozuk olmıyan yerler halile m uhafaza edilecek. Yapılacak tam ir hiç bir za­ man bir yenileme manzarasını vermiyecek şe­ kilde olacak; m übalâğaya kaçılmıyacak. Tam i­ ratla, mevcud taşlar, taraklanmadan kullanıla­ cak. Bu, hem bir ekonomi sağlıyacak, hem de H isar cephesinin ahengini bozm ıyacak.

Sancapaşa kulesinin kat döşemeleri tamir ve ıslah edilecek. Kurşun dökme ocağı ihya ollu- nacak. Merdivenler düzeltilecek, elektrik tesisa­ tı yapılacak.

içi boş Haül ve Zağanos Paşa kulelerinin sa­ dece amenajmam ile iktifa edilecek. Ziyaretçi­ lerin zirveye çıkma imkânlarım sağlamak için merdivenler, sahanlık ve parmaklıklar vücude getirilecek... Halil Paşa kulesine bir asansör ko­ nulacak.

ilk yarım milyonluk tahsisatla önce Fatih ve Halil Paşa kuleleri restore edilecek, artan para ile (aşın bir isimserlik bu!) diğer işler yapüa- cak.

Vapurdan Hisarlara baktım: inşaat iskele­ leri arasında onu, kafeslenmiş arslanlara ben­ zettim. Eylüle kadar bütün işler bitecek diyor­ lar ama, ben inanmam.

Evliya Çelebi, karşımda sakalını sıvazlıya- rak sinsi sinsi gülüyor:

«Sancak beyleri, beylerbeyler, vezirler, el arabaları ile ve teskerelerle taş ve harç taşım ış­ lardı, mirim efendim .»

R eşat E N İS

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

1 5 0 1 1 1 7 0 0 6 * *>

Referanslar

Benzer Belgeler

rebilmek için gözlem koKullarnn iyi olmas, uf- kun açk olmas gerekiyor. Venüs, Mars ve Mer- kür'e göre çok daha parlak olduI undan, bu iki gezegen

Romanın kahramanı irfan böylece -roman boyunca peşinden koşacağı- çingene Nazlı ile tanışır.. Daha sonra iki arkadaş birkaç kez aynı çadırlara

Maamafih Türkler yalnız topu Tophanede dökmezlerdi.. Muhare­ be meydanına arabalarla bakır taşıtırlar, kuşattıkları kaleler önünde de top

Yukarıda, onu bir müddetten beri üzerinde çalışılan (Gönül Kaçanı K ovalar) piyesinde bir sahnenin provasında, yanda da Küçük Sahne'de (Y a z Bekârı) m

Hal­ buki hastanede telâş uyandıracağı zanne­ dilen bu haberi, ben, bir müjde gibi se­ vinçle karşıladım: Çünkü evvelâ, Tevfik Rüştü Araş, çok

Bu çalışma ile diyabetin tipi ve cinsiyete bağlı olmadan genelde diyabetlilerin mevcut sağlıklarını orta düzeyde yorumladıkları, diya- beti ciddi olarak algılamaları

Doku kültürü hücrelerin, dokuların, organların veya tüm bir bitkinin kontrollü beslenme ve çevre şartları altında aseptik kültürüdür (Thrope, 2007). Bitkilerin

Metastaz yeni kan hücresi ya da kan damarı oluşumuna mevcut tümörlere göre daha çok bağlı olduğu için Cherish kansere karşı ilaçlarla yeni kan damarlarının