• Sonuç bulunamadı

Bir büyük adam, Tonguç Baba

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bir büyük adam, Tonguç Baba"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

¿S ¿ W6°

U l

WKm

---rnı---t i... ıı — nnıı— ı ıılır

Bir büyük adam,

Tonguç Baba

---

o---Yılı ha ngi yıl, a k lı m d a değil, bir 17 Nisandı. H asan o ğ lan d ay d ık . Boz­ kıra dik ile n a ğ a ç l a r yeşerm eğe başlam ıştı İncecik, taze y a p r a k l a r . A ma cılız mı cılız. Esen y eld e eği­ lip b ü k ü lü y o r la r . H ani Veysel o bozkıra dik ile n ağa ç la ra en güzel t ü r k ü l e r i n d e n birisini söylemişti. «H ayra n o ldum o d allara,» d iy o r­ du.

17 N isandı. B ozkırda bir çimen yeşili vard ı. Ç im e n le r kısa, k üt. A m a sağlam . Köklü.

Bozkırda ş u r a d a bu ra d a , te k tü k , s u l a k la r d a söğüt ağaçları vard ı. B ir tepede, b ir y a m a ç ta da a h la t a ğ a ç l a n olu r. Yalnız, zaval lı, k im ­ sesiz k a îıv e rm iş ağaç lar. Bozk ırın asıl ağaçları b u n la r d ır,.

H a s a n o ğ la n ’a dik ile n ağaçlar, şu yeru açılan y a p r a k l a r başka yap­ r a k l a r d ı . Ne ah lat, ne de söğüttü . Cılız y a p r a k l a r b ü y ü m e k , açılm ak g ay re tindeydi.

17 Nisandı. H asanoğlan köyü bir karan lık tı. H a sa n o ğ la n kö y ü sefa­ let içindeydi. E v le r i v a rd ı ev e ben ­ zemez.

H asanoğlan k ö y ü n ü n bozkırın da, öte ki u c u n d a y e n i, güzelim ev ler, y a p ı l a r b itiy o r d u to p r a k ta n . Top­ rağ ı y ır ta n filizin gücünde. G üneş­ ten y anm ış ç o c u k la r ışıltı içindey­ diler. İş y a p m a n ı n güzelliğindeydi- ler. İn a n m a n ın güzelliğ indeydiler. Ç alışm anın ş a v k ıy d a y d ıla r.

Bu ço c u k la r k a r a k u r u , gıdasızlık­ tan, açlıktan, z u lü m d e n gelm iş ler­ di. Doğüşen, yenilgin in çares izli­ ğinden g elm iş le rdi. İm kânsız lığ ın

çare siz liğ in den gelm işlerd i. 17 Nisandı. B ozkır ay a ğ a k a lk ­ mıştı. B ozkır dünya, H asanoğlan d onanm ıştı. Y eşilin den alın d a n , in­ sanından.

N eredeyse bo z k ır b ir m ily on mis­ li d o nanacaktı. B ir ■ m ilyon misli çım enie necek, b i r m ilyon m isli çi- çekle necekti.

17 Nisandı. K öy E n s ti tü l e ri n in k u r u l u ş b a y ra m ıy d ı . E sa re tte n , y o k lu k t a n , te m b e ll ik t e n , birçok şeylerd en, bir çok ş e y l e rd e n k u r t u ­ lu ş b ay ram ıy d ı. B ozkır b o z k ır old u olalı sevincin, b a y r a m ın böyle sin i görm em işti. Koca bo z k ır n e re d e y ­ se se vincin den ç a t deyip ç a tl a y a ­ caktı. Bu sevincin en güzeli, en ye­ nisi, en taze siydi. H iç bir sevince benzem iy ordu.

G ün yüzü görm em iş tü r k ü l e r , h a la y l a r , g ün yüzü görm em iş bir ta ş k ın lık d o l d u r m u ş t u bo zkırın uç­ suz bucaksızlığım .

Ve şiirler s ö y l ü y o rla r d ı d elik an ­ lıla r . K ah ırlı, hın çl ı şiirler. K endi y a z d ık la rı ş iirle rd i b u n l a r . «Yeter Beyim, P a ş a m dediğ in yeter,» di­ yo rla rd ı. Y oklu ğa, in san o ğ lu n u n b a şın d a k i en b ü y ü k belâ ya, ceha­ le te y e te r gayri, d iy orla rdı.

Ve b ir c o şk u n lu k fırtı n a s ı n d a y d ı d ünya. Köy ço cu k la rın ın kork u n ç yapıcı e ll e ri a r t ı k b aşarıdaydı. K endi k ü l t ü r y u v a l a r ı m bozkırın orta sın a o öpüle si elce ğizleriy le k e n d ile ri dikm işlerdi. i

Ç o cu k lar, ta ş ıy la to p r a ğ ıy la t ü m H asan o ğ lan b i r sevinç kasırgasında dönüp- d u r u r k e n o r t a y erd e bir ad a m v ard ı. B ir ko cam a n adam . G özleri ışıltı içinde, b a h ti y a r adam ­ la r ın en güzel b a h ti y a rl ığ i y le gü­ lü m seyip d u r u y o r d u . Bu b ü y ü k sevince o k a y n a k l ı k etm iş ti. O ön­ a y a k olm uştu. B aşın da k a s k e t i v a r­ dı. Bu sonuca v a r m a k için çok çır­ pınmış, çok çekmişti. İş te gereke­ ni eld e etm iş ti. Ve y u r d u n en gü­ zel şa fağın daydı. Başarısın ın u çu n ­ daydı am a, b aşarısının durm ıy aca- ğ m a in an ıy o rd u . Yüzü, m a n m ış a d a m l a rı n sa ğ h ğ m d a y d ı. Sev ilm e­ nin sarh o şlu ğ u n d ay d ı. Belli etm i­ yord u. O kocam a n ad a m a şöyle ba k a rs a n , h içb ir şey ya p m a m ış adam ın a lça kgönüU ülüğündeydi. Bu, b a b a la r ın en güzeli, en yiğidi BABA TONGUÇ’tu.

Baba Tonguç birşe y biliyordu. Yalnız be yaln ız birşe y b iliy o r d u : «in sanla rın en b ü y ü k h a k la r ın d a n biri, birincisi, o k u m a k h a k l a r ı ’dır. K a r a l ı k l a r d a n k u r t u l m a k h a k l a r ı ’ dır.» diy ordu. S o n u n a k a d a r b u n u bildi. B u n u n için çarp ıştı. Ve bu­ n u n için öldü. H em de ne b a h ti y a r öldü.

Bir k a r a n l ık d ev ir geldi. Baba T o nguç’u ve onun çocukla rın ı, he­ pimizi yendiler. B ab a T ö n g u ç ü Köy E n s ti tü l e r i n d e n atıp, on u n ço­ cuk ların ın elc eğiz le riy le y a p tı k la r ı eseri y ık tılar.

Bir a r k a d a ş an lattı, ih tilâ ld e n birkaç gün so nra Baba Tonguç kendisin i tu ta m a m ış , tam on d ö rt yıl y a n m a y a k la ş a m a d ığ ı Köy Ens­ t i tü s ü n ü görm ek, onun k o k u su n u a lm a k için soluğu H asan o ğ lan Köy E n s titü s ü n d e almış. A rk a d a ş diy or ki, gene on d ö rt yıl önceki gibi se­ vinç içindeydi. U m ud iç indeydi. Köy E n s ti tü l e ri n in gene açılacağını biliyordu. Gene o zam anki gibi g ü d ü , yapıcıydı. Gerıe kocamandı. H eybetliydi.

Sonuna k a d a r iyi şe ylere inan­ mış, insan k a d a r hiç kimse güçlü değildir. Tonguç Baba kadar, da hiç kimse giiclü değildi.

Bana, fırs at b u lu r bu lm az, ölü­ m ünden az önce! Baba Tonguç un H a sa n o ğ la n ’ı ziyar et edişi ço k do­ k undu. Diy oru m ki, Köy E n s ti tü ­ lerinin açılışını görse de öyle öl­ seydi. A ma açılacağına, am a Köy E n s titü le rin in bugün değil se de yarın açılacağına in anıyordu. İnan­ cıyla gitti.

Târihimizin b üyük a d a m la rın d a n biriydi A ydın lıkla rım ı? onlard an gelir. Öyle ada m la rd a n .

İn anm ış adam . Tonguç Baba bi­ ze aydın lık , bize sevir.ç, bize güc, bize inanç sağlam lığı gö n d e rm e k te devam edecek.

Kov Enstitülerini tarih in hiçbir dev rin d e kim secikle r kapatamıya- cak.

E K : Tonguç Bahayla ih tilâld en sonra H a s a n o ğ la n ’a giden a rk a d a ş an la ttı, o cılız, kü çü cü k, oldu öle­ cek a ğ açlar bozkırda boy atmış, kocaman kocaman olm u şlar. Köy E n stitü le ri fikri de öyle değil mi?

YAŞAR KEMAL

fev İL D A N FRYENTIR'

île

.

%

%

EMİN DÜZELTEN

&

Nişanlandılar

|§ BURSA

25/6/1960 | |

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a To ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu hedef çerçeve- sinde önümüzdeki y›l yap›lacak bir deneyde, bir ana uçaktan sal›nacak olan bir roket, kendi yak›t›yla önce sesten üç kat h›zl› anlam›na kullan›-

Biz bu çalışmamızda genel anesteziye ek olarak epidural anestezi yönteminin endokrin yanıt ile birlikte sitokin yanıt üzerine olan etkilerini araştırdık.. GEREÇ

# Sporla Haydarpaşa Lise­ si’nde okurken ilgilenmeye baş­ layan Memet Fuat, 1959’da Al­ tunizade’de arkadaşlarıyla bir­ likte Altınyurt Gençlik ve Spor

Haluk Eraksoy, ‹stanbul Üniversitesi, ‹stanbul T›p Fakültesi, ‹nfeksiyon Hastal›klar› ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dal›, Çapa, ‹stanbul, Türkiye Tel./Phone: +90

Amaç: Biz bu olguda, Chanarin-Dorfman sendromu (CDS) tanısı olan mesane taşı nedeniyle opere edilecek bir hastada total intravenöz anestezi (TİVA) uygulamasını irdeledik..

Neyzen'in bizim gibi bir fâni olmadığım, efsanelerdeki varlıklar gibi, ancak neyini eli­ ne aldığı zaman yaşamağa başlayan bir mahlûk olduğunu dü­

Konya'nın, Kayseri’nin, Diyar­ bakır’ın, Bursa’mn, İstanbul’un eşsiz sanat eser­ lerini ancak sözlerle anlattı, fakat bir dağ pınarı kadar aydın, berrak akan

The level of blood uric acid of pa rticipants was enhanced by high purine food and the participants were randomly distributed int o five groups, regular diet without Chlorella