• Sonuç bulunamadı

Benim adım Orhan

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Benim adım Orhan"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

S A Y F A 22 SABAH

H A FTA N IN S O H B E T İ

P A Z A R 7 Ş U B A T 1 9 99

Bu dünyada

karnımızı

doyurduktan

sonra çektiğimiz

bütün acılar

ruhumuzdan dolayı

geliyor. Ruh olmasa

daha iyi yaşanırdı. En

zevkli hayatı ruhsuzlar

yaşıyor

Benim

NURİYE

AKMAN

Benim Adım Kırmızı, 1591 yılm da Os­ manlI saray nakkaşlarının kendi yarattıkla­ rı korkulara esaretlerini, aşklarım, çilelerini, hünerlerini, doğunun ve batının resim anla- yışlarm ı tartışan bir kitap. Kişilerin dışmda, ağaç, kırm ızı, ölü, at, köpek gibi cansızlar da, bir m eddahm ağzmdan kendi sesleriyle konuşuyor. Ben de “yaratıklarınızdan”yapa­ cağım alıntılarla sizi konuşmak istiyorum. Aşktan başlayalım. Romanda aşıkların mek­ tuplarını taşıyan bohçacı Ester soruyor; ‘A şk m ı insanı budala yapıyor, yoksa sadece bu­ dalalar m ı aşık oluyor?” Yazar, kendisi için nasd cevaplıyor bu soruyu?

Valla ikisi de doğru. İnsan aşka en çok yenildiği, işlerin yürümediği, telefo­ nun gelmediği ve şu veya bu şekilde sat­ rançta sizi mat edip, belki başkasıyla

sat-*■7" ün Kalabalıklar sayfasında okuma eylemi anında, okur ile yaza- / rın o iğne atsan yere düşmez içsel kalabalığını anlatmaya çalış- mıştım. Bugün içimdekileri dışıma çıkarıyorum. Yazarla karşı

m j

karşıya geliyorum.

f

/

Ben eserden çok ustayı merak ediyorum. "Ustanın öleceği,

V

S

eserin kalacağı" gerçeği merakımı iyice kışkırtıyor. Her eserde sahibinin sesini, kokusunu, rengini, dokunuşunu, bakışını arı­ yorum. Ama beş duyu marifetiyle çözülmüyor düğüm. 0 zaman, bunların üstüne, ruhunun örtüsünü kocaman beyaz bir çarşaf gibi dalgalandırıp ya­ yışını da görmek istiyorum. O örtünün altında, yarattığı kahramanları, yazar­ la yüzleştiriyorum. Kim, kimin kopyası, kim kime karışmış, birbirlerine anlat­ sınlar istiyorum... Yazar, bana bir kitap yazmış. Karşılığında ben de ona, ken­ di kumaşından bir elbise biçiyorum. Bayram sabahı neşesiyle giydiriyorum. Gerçeklerden, hayallere düşen bir pay varsa, eserler böyle oluşuyorsa; hayal­ lerden de dönüp gerçeklere akan bir şeyler vardır, biliyorum.

Ne mahremiyetine derin dalışlar yapıyorum, ne de konuşmak istemedi­ ği diğer konularda ısrarcı oluyorum. Sadece bir yazarın kendini puzzle par­ çaları gibi bölmesini, sonra onları bir araya getirmeye çalışmasını gülümse­ yerek izliyorum. İçimden şefkat damlıyor. Bir damla, övüldüğünde yüzünde açan güllerin, yerildiği an yapraklarını döküşüne, bir damla "zo r" sorular karşısında komiklikler yaparak gardım alışına, bir damla yeni bir yaşama gi­ decek trenin kalkacağı ilk istasyon yerine, son durak saydığı soğuk mezarı­ nın üstüne ve bir damla da uydurduğu nakkaş efsanelerine. Çünkü o, Tür­ kiye'nin en çok satan yazarı ama henüz çokbilmiş sevimli bir çocuk.

Çünkü Benim Adım Kırmızı, benim ilk okuduğum Orhan Pamuk.

Her Şey Çok Güzel Olacak

filmi

“ izle, bil, kazan” çekilişi

talihliler liste si!

02.12.1998 tarihli ve B.02.1. MPİ. 0.13.02/2503 - 11231 sayılı

Milli Piyango izni ile 20 adet Motorola StarTac 70 cep telefonu

kazanan asil ve yedek talihlilerin isimleri aşağıda bulunmaktadır.

Cem Coşkunkal - İZMİR

Sibel Ergin - İSTANBUL

Murat Demirel - ANKARA

Mesude Özpekmezci - İSTANBUL

İzlem Gürer - İSTANBUL

Gülcan Karsan - İSTANBUL

Songül Demirtaş - İSTANBUL

İlhan Demir - İSTANBUL

Besni Murtezaoğlu - İSTANBUL

Bülent İpekler - İSTANBUL

Arzu Uçucu - İZMİR

Aslı Tarcan - İSTANBUL

Yudum İki - ANKARA

Feray Gündoğar - İSTANBUL

Okan Öztürk - İSTANBUL

Türkan Özkul - ESKİŞEHİR

Nurten Çakır - ANKARA

Çağlar Baştan - İZMİT

Pelin Küçük - ANKARA

Neslihan Tezel - İSTANBUL

ALİHLİLER

Hakan Dedeoğlu - KIRKLARELİ

Adem Tozkoparan - İSTANBUL

Feza Bellek - ANKARA

M. ilyas incik - İSTANBUL

Tuğba Çetin - İSTANBUL

Şükrü Yalım - ANKARA

Verda Yahni - İSTANBUL

Hakan Çakır - İSTANBUL

Levent Hacıyusufoğlu - ANKARA

Ayşe Dökenel - BİLECİK

Adı geçen asil ta lih lile rin , 2 2 .02.19 99 ta rih in e kadar.

(0 212) 448 74 76 / 77 no’lu telefondan randevu alarak, Basın

Ekspres Yolu, Star Sokak. Rumeli Plaza. No : 2, 34540 İkitelli /

İSTANBUL adresine nüfus cüzdanları ile birlikte müracaat etmeleri

gerekmektedir.

22.02.1999 tarihine kadar müracaat etmeyen asil talihlilerin yerine,

yedek talihlilere Telsim tarafından telefon ve mektupla çağrı

yapılacaktır.

ranç oynamaya başladığı zaman sırılsık­ lam aşık olur. Sonra şarkılarda v.s şeyler­ de teselli arar, insan aşk satrancım ka­ zandığı vakit genellikle aşık olmaz. O za­ man öteki aşık olur ve size yalnızca işken­ ce kalır.

'Aşk topyekun savaş'

A şkı bir abdal gibi m i yaşarsınız yoksa “aşkta acele işleri geciktirir” diyen Ester gi­ bi tuzaklar m ı kurarsınız?

ikisini de yaparım. Bu bir topyekun savaştır. H er şey yapılmalıdır.

Ester, ik i erkeği birden seven Şeküre için, “Kara ile evlendiği için H asan’ı daha çok düşünm eye başladığmı anlıyor" diyor. Siz de evlendikten sonra başka birini daha çok m u düşünür oldunuz?

Ben mavi trene binmişsem yeşili, ye­ şil trene binmişsem mavi treni düşünen biriyimdir. Sürekli hayatım böyle geçer. ■ Şeküreniz diyor k i “Evlenm eden önce alevlenen aşk yangını evlilikle söner. Geriye boş kederli bir yanguı yeri kalır. Evlendikten sonra duyulan aşk da biter am a onun yeri­ ni m utluluk alır. ” Ona katdıyor m usunuz?

Evet. Hayat tecrübem bana gösteri­ yor ki evlenmeden önce birbirlerine aşık olan hatta aşklarının şiddetini teşhir eden kişiler, evlendikten sonra sıkıcı ve aşksız bir hayata girip kısa sürede mutsuz olurlar. Ama evlenmeden önce başkala­ rına övünemeyecekleri kadar kısıtlı aşk hayatı yaşayanlar, evlendikten sonra ona ihtimamla bakarlar ve aşklarını korurlar.

Aşk ve evlilik

A şkın evlililik öncesi ve sonrası durum u sizde nasd tezahür etti?

Buna cevap yok.

Siz ne kadar Şeküresiniz, Flaubert’in E m m a Bovary olduğu kadar m ı?

Şeküre’nin düzenler kuran, bir konuda karar veremeyen, ken­ di kararsızlıklarını sonra usta bir siyasete çeviren yanı var ya, o be­ nim işte. Kararsızlık benim zayıf yanımdır ama bu zayıflığımı bir kurnazlığa çevirme yolu ararım hep.

B ir ağaç resm inin sesiyle, “Ben bir ağacın kendisi değil, m anası olm ak is- tiyonım ” diyen meddahtan size düşen sorudur: Siz bunu başarabildiniz m i? Ki, bazı im za ve okuma günlerinde, size soru soran insanları kitabınızı anlam a­ m akla suçladığmız anlatılır.

Bunu ilk defa duyuyor değilim. Böyle bir şey yaptığımdan değil ama insanların hepsi böyle günlerde bir şeyler söylemeye çalışırlar. H er şeyi söylemişsinizdir. Son bir şey söyler, ona da yetişmeye çalışırsınız ama hiçbir zaman herkesi memnun ede­ mezsiniz. Ünlü bir yazar olunca da ilk tepki sizi tanısınlar tanımasınlar, ukalâlıktır. Bunu ne kadar uğraşsa­ nız silemezsiniz.

'Önceden narsisttim'

Çok beğenilmek, zekanızı gösterme ve onaylanma im kanı bulm ak ve he­ m en hem en dünyanm bütün dilleri­ ne çevrilm ek sizi narsist bir adam yapm adı m ı yani?

Bu soru karşısında öksürme­ ye başlayarak....(Bunu şakacı ve abartılı bir üslupla söylüyor) Ben daha önceden de narsist oldu­ ğum için fazla bir değişiklik ol­ madı.

Rom anmızda, sanatlarında ustalaşa ııs- talaşa körleşen ve bir yaştan sonra y a n ev­ liya ya n bunak hayatı süren nakkaştan an­ latıyorsunuz. Acaba siz de ustalaşa ustalaşa artık körleşm iş olabilir m isiniz?

Olamam. Şu olabilir. Belki roman ya­ za yaza, insanları anlatma, görmeyi öğ­ renme. hayata şaşma yeteneğini kaybe­ debilir romancı. Bu onu benim şu anda kıvamından çok hoşlandığım bir dengeye getirir. Hayretle değil herkesin hayret et­ tiği şeye bugünkü gibi sakin yani Anıeri- kalılar’ın cool dediği gibi bakabilen. Gençliğini daha çok telaş, koşturmaca ve hayret içinde geçirmiş benim için, bu çok şikayetçi olmadığım bir ruh hali. Hayatın harikalarına hayret etme özelliğini kay­ bediyorsanız, yavaş yavaş ruhunuz köıeli- yor demektir. Önemli olan ne yalnızca hayret etme, ne yalnızca uzaktan sakin durma. Bu ikisi arasında denge.

'Benim dünyam kaotik'

“Resm in, güzelliğiyle insanı hayatın zen­ ginliğine, seıgiye, A llah in yarattığı alem in renklerine, saygıya, iç düşünceye ve im ana çağırması önemlidir, nakkaşın kim liği de­ ğ il” diyor nakkaş Nuri. Bu cümleyi, resmin yerine rom anı, nakkaş yerine Pam uk it ko­ yarak okuyabilir m isiniz?

Okurum da ben Allah’ın yarattığı ale­ min ahenginden çok, Allah’ın uzak durdu­ ğu bir alemin kaosunu yaşayan daha mo­ dem bir insanım. Bu yüzden bende denge,

zarafet ve ölçü duygusu bir özlem niteliği taşır ve benim kahramanlarım eski çağla­ rın birliğini, güzelliğini, saflığını ararlar. Benim kendi yaşadığım dünyam, “Benim Adım Kırmızı”mn bu ölçülü, zarif ve Al­ lah’ın yakın olduğu dünyası değil, Kara Ki- tap’m kaotik ve karanlık dünyasıdır. ■ Demek öyle. N akkaş Zeytin tiplem enizin belirttiği gibi “K endi m utluluklaruııya baş- kalan da bu kadar m utlu olursa diye zehir­ leyen gerçek kıskançlardan olduğunuz için ” siz de başkaları benden daha güzel ro­ m an yazarsa kendinizi zehirliyorsunuz o zam an.

Ben kendimi her zaman zehirlerim. Kıskançlıktan uzak olduğumu söyleye­ mem ama bunu dışarı vurmam. Bence bütün sanatçılar kıskançlık nedir çok iyi bilir. Bazıları buna yenik düşmez. Ben kıskançlıkla yaşamasını bilirim.

Ustalarım

B unu söyleyecek kadar cesursunuz! K im ­ leri kıskandığınızı söyleyecek kadar da ce­ sur m usunuz?

Değilim.

Türk rom anının en büyük ustası kim size göre?

Siz çok kışkırtıcısınız. Hımm... Pek çoktur benim ustalarım; Tanpınar’dır, Oğuz Atay’dır, yaşayan üstadımız Yaşar Kemal’dir.

Yine cevapsız kaldık yani. Peki E nişte tip­ lem enizin, nakkaşların ruhunu anlattığı bölümden iz sürelim : “K endim izi resm e ve kitaplara verm em izin nedeni yalnızca para

ve ihsan değil öteki insanların gürültüsün­ den, cem aatten kaçm aktır. Bu tutkuya kar- şdık ilham la yaptığınız resm i o kaçıp sak- landığm ız insanlar da görüp takdir etsinler

Bence çocuklar mezarlığa

götürülmemeli. İnsanın hayatı

boyunca izleri kalan şey mezarın

soğuk bir şey olmasıdır. Ölüm bana

karanlık ve soğuk bir mezarda

tek başına ve yalnız kalmak

olarak geldiği için korkunç

gelir. Korktuğum için kendi

ölümümü düşünmüyorum

Kitaplarda kimi bölümler vardır da­ ha yazarken; kitap çıktıktan sonra herke­ sin ondan bahsedeceğini hissederim. Bu, Kara Khap’ta boğamın sulan çekildiği za­ mandır. Bunda da en iyi bölümlerden bi­ ri evet Enişte’nin öldürüldüğü bölümdür. Ben de hayretle bak ne oldu diye yazdım ve kendi yazdığına şaşırdım.

Anlaşıldı, siz ölm em işsiniz ölüm ü yazar­ ken.

Çok da eğlendim. O bölümün sim ölüm den cinli kalarak bahsetm ektir. Adam kenci ölümünün naklen, canlı

ya-sjssr«‘¿rfeiKS

Bence

bütün s a n a ^ k ı s ^ . C

ya,amasın, bihöm

FOTOĞRAFLAR: KADİR KAYMAKÇI

isteriz am a ya bize im ansız derlerle?” Or­ han Pamuk, siz bu asabi hayata nasıl katla­ nıyorsunuz?

Kolay değil, iki ay evvel kitabım çık­ tı. Tam da Enişte’nin dediği sorunların ortasında buluyorum kendimi Dört yıl kapandım hünerle bir şey yaptın ama in­ sanlardan ayrı, iğneyle kuyu kazdım. Hem de bugünler gelsin istedim; herkes kitabımı okusun, bahsetsin, ilgilensin. Kızsınlar hatta. Tam bu istediklerim olunca da şu veya bu şekilde tepki göster­ dikleri için asabi olmaya başladım. Biz yazarlar böyleyiz işte. Hem ilgi ararız hem de gelen ilgi istediğimiz gibi olmadı­ ğı için şikayete başlarız. Bu bitmez tüken­ mez bir dönme dolaptır.

'Kendimi frenlerim'

Evet. Nitekim “K atil”, Z arif Efendiden sonra öldürmeye niyetlendiği Enişte’nin öv­ gülerine bile, “Benim hünerim in sırrmı anla­ yacak kadar akıllı değilsin”sen diyor, insan­ lara böyle söylemek isteyip de korunma içgü­ düsüyle kendinizi frenlediğiniz oluyor m u?

Oluyor, özellikle kitap çıktıktım son­ ra yaptığım iş bu. Şimdi karşıma gelen gazeteci Nuriye Hanım’ı da bu hüner ile ikna etmem lazım.

m Sizin aklınız size, benim aklım bana... Ki­ tabınızın en beğendiğim iki yeri Z a rif Efendi ile E nişte’nin kendi ölümlerini arılatması. Bunları yazarken siz de öldünüz m ü?

ymım yapıyor.

Bana hiç de kom ik gelm em işti.

Olay çok acı belki, adamın geri dönü­ şü tıkanıyor. Bu dünyada var olamıyor artık. Çünkü acı o kadar çoğalıyor ki öl­ mek istiyor, ölüyor. Ö te yandan onu ya­ zabiliyorum, bunu oyuncu bir şekilde söyleyebiliyorum. Bu çok mutluluk verici bir şey gibi geliyor.

Adam ölürken “Çığlığım resm edilse yem ­ yeşil olurdu”diyor. Orhan Pam uk resmedil­ se ne renk ohırdu?

Çeşitli renklerde. Kendisi daha çok bukalemuna benzer. Ama daha ziyade giydiği gömlekler gibi nefti yeşil olurdu o da. En tutarlı rengim, gözlerimin ve göm­ leklerimin rengidir. Amıa bir bukalemun olabilmek, her renkten her ruhtan çala­ bilmek benim için önemli. Romancı ken­ di sesinden çok kahramanlarının sesini bağırta bağırta çıkartabilen ve bunları tartıştırabilen bir adamdır.

Ölüm korkusu

Kendi ölüm ünüz üzerine düşünür m üsü­ nüz?

Korkuyla düşünürüm. Bence çocuk­ lar mezarlığa götürülmemeli. insanın ha­ yatı boyunca izleri kalan şey mezarın so­ ğuk bir şey olmasıdır. Bu beni korkut­ muştur çocukluğumda. Herhalde bir kış

günü mezarlığa götürüldüğümde benim ruhuma işleyen şey ölünün orada tek ba­ şına, soğukta, karanlıkta kalması oldu ve bu bana fena işledi. Sessiz Ev’de vardır Selahattin Bey, “Tek başına mezarda so­ ğukta kalacaksın” der. Hani hep korkut­ mak için derler ya “Cehennem ateşinde yanacaksın” diye. Bu bana korkunç bir şey gelmez. Ama ölüm bana karanlık ve soğuk bir mezarda tek başına ve yalnız kalmak olarak geldiği için korkunç gelir. Korktuğum için kendi ölümümü düşün­ müyorum.

'Soyunun ruhunuzdan'

E nişteye, “Ulu A lla h ’a bize cennette gövdesiz bir ruh ve dünyada ruhsuz bir gövde vermesi için yalvardım ” de­ dirtiyorsunuz. İkisinin birden ta­ şınam adığına m ı inanıyorsunuz?

Bu dünyada karnımızı doyur­ duktan sonra çektiğimiz bütün acılar ruhumuzdan dolayı geli­ yor. Ben, ruh olmasa daha iji ya­ şanırdı diyorum. Biliyorsunuz en zevkli hayatı ruhsuzlar yaşıyor. ■ İyi, siz de soyunun o zam an ruhu­ nuzdan!

Soyunmak mümkün değil, acı çekiyor insan.

Saray nakkaşlarının başı Üstat Os­ m an, nakkaş Kelebek’in, nakşım ken­ di gözü için değil hırkalarının gözü

için yapm asının onu lüfata köle ha­ line getirdiğini söylüyor. Sizin iltifat­ la aranız nasd?

Bu çok hassas bir dengg. Ro­ man, önce başkalarının zevk, için değil yazamn zevki için yazılm alar. Hep kendi zevkim için yazdığımdaı. kendime özgü bir dünya kurabildim, okuru tatmin peşinde koşmadım. Bu kıstaslarla kitabımı yazıp, kitap çıkınca okurun peşinde koşarım. Bakın kitabı­ ma derim. Bülbül gibi şakırım. Okuru­ mun beni sevmemesi beni üzer. Yenil­ gi beni kırabilir, böyle de bir kırılganlık noktam vardır. Ben büyük eserimi yaz­ dım. Akılsız okur ne derse desin diye­ mem.

Tanıdık isimler

K itaptaki Şevket ve Orhan; ağabeyiniz ve sizin, Şeküre de annenizin ism i. Şekure’de annenizin hangi renkleri var?

Babamn ortada olmadığı dönemler, iki kavgacı ve rekabetçi oğlana hakim ol­ maya çalışan, arada bir onları tehdit eden yanı var. Öte yandan annem Şeküre’nin yaptığı hileleri fazla yapmak zorunda kal­ madı. Daha küçüğünü belki yaptı. Ben onları kendi içimden gelen daha büyük hilelerle birleştirdim.

A nneniz, Şekiireyi sevdi m i?

Sevdi. Adı kendi adı olduğu için önce garipsediğini söyledi, sonra bunu roman gibi kabul ederek kendisinden uzaklaştı­ rarak okudu ve sevdi.

E şiniz Şeküreyi sevdi m i?

Sevdi. Kitabı ilk okuyanlardan biri ol­ duğu için de Şeküre’nin okurun seveceği karakterlerden biri olduğunu biraz da onun sayesinde anladım.

Kitabın sonunda anlaşıldığı gibi madem k i her şeyi Orhan anlatıyor, neden tek bö­ lüm var Orhan adına?

Tek bölüm olduğuna bile şükretsin. Tabii ki Şevket’den fazlası olsun diyeiona bir bölüm açtık.

Neden zavallı Şevket’in sesi yok? j Bunu ben yazdım. Kendime torpil yaptım.

YARIN

Romandaki efsaneleri ben uydurdum

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

anla ştı.Konferansa katılan 190 ülkenin temsilcisi, Kyoto Protokolü'nün yerini alacak "iklim değişikliğiyle mücadelede yeni BM anla şması" görüşmelerinin 1

Hastaların bulunduğu alanlarda ve temiz bölgelerde pozitif, kirli alanlarda ise (tuvalet, kirli odası) negatif basınçlı olmalıdır. İzolasyon odalarının oda içi

24 BEKİR SALİH KARATAŞ Lojistik Yönetimi (Burslu) İSTANBUL GELİŞİM ÜNİVERSİTESİ İktisadi, İdari ve Sosyal. Bilimler Fakültesi

yazılışlarını bulmacadan bularak işaretlememe yardım eder misin?.. Aşağıdaki karışık olarak verilmiş cümleleri oluş sırasına göre sıralayınız. Aşağıdaki

Hiç vazgeçmediğimiz değerlerimiz bize sevgi olarak dön- dü, insanımız bizi sevdi, çalışanlarımız bizi sevdi, iş yaptığımız müşterilerimiz bizi sevdi ve bu

82 AHMET DĠZĠ Basım ve Yayın Teknolojileri (%75 Burslu) NĠġANTAġI ÜNĠVERSĠTESĠ (ĠSTANBUL) NiĢantaĢı Meslek Yüksekokulu 83 BERKAY YÜRÜK Biyomedikal Cihaz Teknolojisi

50 ARDA IRMAK Bilgisayar Programcılığı (Uzaktan Öğretim) MARMARA ÜNĠVERSĠTESĠ (ĠSTANBUL) Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu 51 MUHAMMET FURKAN AVCILAR Yönetim BiliĢim

OBP METEB