• Sonuç bulunamadı

Nazım Hikmet'in başka dillerde yayınlanmış kitaplarının önsözleri:Bayan Lussu'nun anlattıklarında gerçeğe uymayan yanlar da vardır

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Nazım Hikmet'in başka dillerde yayınlanmış kitaplarının önsözleri:Bayan Lussu'nun anlattıklarında gerçeğe uymayan yanlar da vardır"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

f

... ...

N âzım H ikm et'in başka dillerde yayınlanm ış kitaplarının önsözleri

Bayan Lussu'nun anlattıklarında

gerçeğe uymayan yanlar da vardır

'

N â z ım H ik m e t , 1 9 6 2 'd e e şi V e r a 'y l a P a r is ’e g it m iş t i. R e s im d e P a r is 't e N â z ım , A D I d l n D l n o , V e ra g ö rü lü y o r .

1921 yılında Batum’a Komünist Kongresi'ne gönderi­ len Türk kurulu arasında ben de üyeydim. Kongre salo- nundaydık. Baktım, karşıda, sarışın bir delikanlı, başın­ da bir kalpak, sırtında asker kaputu... İk i kolunu bana doğru açmış, uzaktan gür sesiyle bağırıyor:

— Celal yoldaş. Celal yoldaş! Yanıma geldi, el sıkıştık.

Sizi tanıyamadım, dedim.

Ben küçük bahriyeliyim, dedi, hatırladınız mı, bana bigün Köprü üstünde "Güle güle küçük bahriyeli!" demiştiniz.

Nâzım Hikm et'i tanıyışım işte böyle oldu.

N Â ZIM H ÎK M ET'İN B A Ş K A DİLLERDE Y A Y IN L A N M IŞ K İT A P L A R IN IN ÖNSÖZLERİ Nâzım Hikmet'in yaşamını, O'nun için söylenilenleri öğrenmek için, başka dillerde çıkmış kitaplarındaki ön­ sözleri de okumamız gerekir. Bu önsözlerde Nâzım in yaşamına değgin pekçok doğrular olduğu gibi, ne yazık ki, yanlışlar da vardır. Bu yanlışlardan pekçoğunun, Nâ- zım'ın kendi yaşamını anlatırkenki umursamazlığından ileri geldiği anlaşılıyor.

İtalya'da kitaplarını yayınlayan Nâzım'ın dostların­ dan Bayan Joyce Lussu'nun bu kitabındaki önsözü bu­ raya aktarırken, yer yer araya girip, yanlış bildiklerimizi düzeltmemiz gerekiyor.

Joyce Lussu'nun önsözü şöyle başlıyor:

"Bir şairin şiirlerini daha iyi anlayabilmek için yaşa­ mını da bilmek gereklidir. Hele H ikm et'te olduğu gibi şairin yazdıkları ile yaşantısı arasında tam bir bağlılık varsa bu kaçınılmaz bir zorundur. Aşağıdaki bilgiler Hikm et'in Türk arkadaşlarından derlenmiştir., Hikmet kendisini ilgilendiren konularda bilgi vermede çok hasis davranmaktadır.

Nâzım Hikmet 1902'de Selânik'te Enver Paşa - Ta­ lat bey hükümetinin Matbuat Müdürü Hikmet beyle A y ­ şe Celile'den doğdu, t yi bir eğitim görmüş olan annesi ressamdı, üstelik devrinin en güzel kadınlanndandı. De­ desi Mehmet Nâzım Paşa, Abdülhamit devrinde çeşitli valiliklerde bulunmuştu. Dedesi şiir de yazardı (Türk ansiklopedilerinde Mehmet Nâzım Paşa'nın biyografisi vardır). Mevlevi tarikatına mensuptu. Hikmet oniki ya­ şında dergide yayınladığı ilk şiirini dedesine ithaf etmiş ve bundan çok sevinç duyan dede torununu teşvik et­ mişti. "

Nâzım'ın dergide yayınlanan bu şiirini dedesine ada­ dığı doğru değildi.. Yalnız bu şiiri, dedesinin adı olan Mehmet Nâzım adıyla dergide yayınlanmıştı. Çocuklara dedelerinin adının verilmesi bugün de bizde süren bir gelenektir. Nâzım'a da, babası Hikmet Bey'in babası (de­ desi) Mehmet Nâzım Paşa'nın adı verilmişti. Soyadı da olmadığından, ikinci ad olarak da yine o zamanki ge­ lenek gereği, baba adı kullanılırdı.

Nâzım, dergide yayınlanan ilk şiiri için şöyle diyor (Yaşam ve Yapıtlarıyla Nzım Hikmet, sayfa 18 ve N â ­ zım Hikmet Cilt 1, sayfa II)

"17 yaşımda galiba ilk şiirim basıldı. Yani "Servilik­ lerde", yani mezarlıklarda ağlayan hayatında sevmiş ölü­ ler üstüneydL Yahya Kemal düzeltmişti hiçok yerini. "

Babayef de bu şiirin yayınlanması üzerine şu bilgi­ yi veriyor:

"Serviliklerde’' 3 ekim 1918 yılında "Yeni Mecmua ”- nın 63. sayısının 219. sayfasında yayınlanmıştı ve Meh­ met Nâzım imzasını taşıyordu."

Sözkonusu Yeni Mecmu- bende var. Evet, 3 Teşrini evvel (ekim) 1918 tarihlidir ve 63 sayılıdır, şiir de 219 u.ıcu sayfasındadır. Ama şiirin başlığı "Selviliklerde"

değil "H âlâ ServHenöe ağlıyorlar m ı?" dır. Bu şiirin nok­ talama işaretleri.de şiirin aktarıldığı kitaplarda doğru ko­ nulmamıştır. Yeni Kİecmua'daki o şiiri aktarıyorum:

H â l â S e r v ile r d e - a ğ lıy o r la r m ı? B i r İn ilti d u y d u ru r s e r v ilik le rd e , D e d im k İ: " B u r a d a d a a ğ l a y a n var m ı? Y o k s a te k b a ş ın a bu: k u y t u y e rd e E s k i b ir s e v g iy i ¡ananı r ü z g â r m ı ? " H a y a t a in e r k e n s iy a !» ö rt ü le r, U m a r ım kİ a r t ık ö le n le r güler. Y o k s a h a y a t ın d a s e v m iş ö lü le r H â l â s e rv lle rd e ağtryord ar m ı? M e h m e t N â z ım

İtalyanca kitabın «önsözünü okumamızı sürdürelim:

Küçük Hikmeti yédi yaşından itibaren şiirler yazıyor küçük kız kardeşine bunları ezberletiyordu. Okulda ar­ kadaşlarına şiirler yazıyordu. Bu ilk denemeler hep arap- acem şiirinin ethilerikzttaşıyordu.

Annesinin babası Enver Paşa, Çarlık idaresinin Sibir' yasından kaçmış ve sonra Müslümanlığı kabul etmiş soy­ lu bir Polonyalirim oğiu idi. Saumur akademisinde oku­ muş olan Enver paşp Selanik kalesi kumandanlığı yap­ mıştır. Enver paşa'ran asıl önemi, değerli bir dil ve tarih uzmanı olması Dil-Tarih Kurumunun kuruculuğunu yapmış olmasıdır., Kenial paşa, Enver paşayı hem asker­ lik, hem de kültür alanında hoca bellemişti.

Gerek Enver, paşa gerekse Hikm et'in öbür dedesinin haremleri yoktu. \B&tı usulü bir düzenleri vardı. Bir karı­ lıydılar. Enver Paşa'nın karısı Brandenburg'da doğmuş bir Alman kızıydı Alman okul gemisiyle İstanbul'u zi­ yaret eden Brandenburglu genç denizci gemisini terke- derek Abdülaziz'e takdim edilmenin yolunu bulmuş, Müslümanlığı kabul, ederek Mehmet A li Paşa adını almış ve Berlin Kongresine:Türkiye adına katılarak Bismark'la müzakerelerde bulunmuştur. Daha sonraları Abdülhamit, Mehmet A li PaşayhrAjnavutluk'da idam ettirm iştir (ile­ rici fikirlerinden ötiiriiy.

Burada da Mehniet. Ali Paşa için yazılanların çoğu, daha önce sunduğumuz tarihsel belgelere uymamakta­ dır.

Böyle bir orta m için d e küçük Hikmet D oğu ve Ba­ tı geleneklerinin, birbirine karıştığı zengin bir kültürden kolaylıkla yararlanabiliyordu. Dedesi Nâzım paşa Mevta­ na 'dan, Ömer Hayyarh 'dan rubailer okuyor, annesi Bau- delaire'i tanıtıyordu:- Edebiyat öğretmeni, Avrupalı ro­ mantiklerin etkisivâltında kalarak, Türk şiirini yenileşti­

ren ozanlardan biri olan Yahya Kemal'di.

Okulda ve 15 .yaşında yazıldığı deniz akademisinde arap harfleri kullamüyordu. Kitaplardaki dil, İstanbul'­ daki hammallantı Anadolu’daki köylülerin anlayama­ dığı halktan uzak bir.dildi. Hikm et'in o sıralarda Anado­ lu köylüleri hakbindâ hiç bir fikri yoktu. Köylüleri, de­ deleriyle yaptığı Araba gezintilerinde uzaktan, eğilerek dedelerini selamlarken görmüştü sadece. Annesi ile baba­ sı boşanmıştı. Annesi'Paris'e resim öğrenimine gitmişti. Hikm et bey de: vdktini güzel kadınların peşinde geçiri­ yordu.

Bu önsözde,-görüleceği gibi, Nâzım'ın yaşamına değ­ gin gerçeklere htö d e uymayan şeyler anlatılmıştır. El­ bet arada gerçekler dé vardır.

V9

m /N:

---J o y c e t u s s u sürdürüyor

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Nine apansızın ölüp varı yo ğu ka­ panım elinde kalınca baskısız kalan Sadi, K avuklu H am dinin orta oyun­ larında, Şevkinin tiyatrosunda aktör lüğe

A number of independent practice tasks can be suggested for the client following the first consultation, for example, collection of stuttering severity scores during everyday talking

BEN DE FOTOĞRAFINI ÇEKİYORUM — Sami Güner’e göre Yunus Emre’den Tlırgut Uyar’a şairler, insanın ve doğanın şiirini yazıyor, kendisi de fotoğrafını

Harmeni sâmanda ben tahsili harman itmişim Vakıfî esrarı dehr olmakla ahır ömrümü Fakre sıdtan, cevvi hîçiye Süleyman itmişim Yârı can uğrunda can

birlerini pencereden, kapıdan göre göre birbirlerine gönül verdikten son ra mektuplaşmağa girişmiş, bundan bir müddet sonra daha ötelere gittik leri halde

Tablo 8: "Türk iĢletmeleri yabancı sözcük içeren marka adını dıĢ pazara açılırken tercih etmemelidir." Fikrine Katılma Düzeyi Türk işletmeleri yabancı sözcük içeren

Kassing ve Avtgis [11], içsel kontrol odağına sahip çalışanların orta derece ya da dışsal kontrol odağına sahip çalışanlardan daha fazla açık muhalefet

İnsanlığın başlangıcından bugüne değişime uğrayan doğada görülen farklılıklar, değişen toplumsal değerler ve doğa insan ilişkisi ve sanat- sal