• Sonuç bulunamadı

Nüfus sayımında asıl mesele

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Nüfus sayımında asıl mesele"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Memleket Havaları

...

' Hini!

----Hüfııs Sayımında Asıl Mesele

Yazan: İsmail

Habib

İstiklâl cengi zamanları düşman­ lar nüfusumuzu altı milyon göste­ riyorlardı. içimizden en iyimserle­ rimiz ise ancak sekiz dokuz milyo­ na çıkabilmekte idi. Karşımızdaki- ler de, biz de sadece tahmine da­ yanıyoruz. istatistiğin bilmediğini kimse bilemez. Karalama rakam karanlıktır. Nitekim isviçreli Ja- kar’m kurduğu teşkilâtla 1927 de ilk ilmi seçimi yapıp da on üç bu­ çuk milyon olduğumuz anlaşılınca bayram yapmıştık. Şimdi 23 yıl sonra 21 milyonuz. Bu seferki Cum huriyet yıldönümü bayram içinde bayram oldu.

*

%

*

Bu mesud artısın kerametini, bundan on beş yıl önceki ikinci sa­ yım vesilesile, 29 eylül 1935 te ((Cumhuriyet» te başmakale olarak çıkan «Sayım gününün büyüklü­ ğü» başlıklı yazıda şöyle ifade et­ mişim: «Eskiden boş yere vatanı boşaltırdık: Bizden olmıyan uzak hududları tutmak için, şimdi va­ tanda iki defa vatanı fethediyoruz: Dışa boşalmadığımız için bir, içte çoğaldığımız için iki.»

Meşrutiyetten sonra bir tünelin bittiğine oh demeden diğer bir tü­ nele dalar gibi, dışlı içli cenklerden baş alamıyorduk: Italyan Harbi, Balkan Harbi, Cihan Harbi, istik­ lâl Harbi ve Kürd isyanı, Dürzü is­ yanı, Yemen isyanı... Yalnız bu sonuncusu dışlı içli diğer savaşların hepsinden baskın çıkmış olacak ki Hakkın sesi olan halkın sesi: «Y e ­ mene gideni döner mi sandın?» dedi.

* * *

Dumlupınardanberi otuz yıldır harb yüzü görmeyince sekiz dokuz milyondan yirmi bir milyona çıkı- vermekle kendi kendimize bir bu­ çuk misli çoğalmış olduk. Vatan ki taş toprak değil millettir, millet kendi kendini bu çoğaltışile vatana bir buçuk misli bir vatan katmış oldu. Atatürkün «içte sulh, dışta sulh» deyişi. Meğer gözümüzün dışta değil içte oluşu bize vatan içinde vatanlar kazandıracakmış. Son nüfus sayımı dünyaya yalnız artışımızdaki hızı göstermedi, aym zamanda otuz yıldır tuttuğumuz 6ulh siyasetindeki samimiliğimizi de gösterdi.

Artışımızdaki hız... Cumhuriyet Bayramı arifesinde son sayım müj­ desini veren salâhiyetlerimiz bu ci­ heti de ilân ederek bu artışın yer­ yüzünde en ileri bir tempo göster­ diğini de bildirdiler. Bir daha an­ laşıldı ki milletlerin yaşı yoktur. Milletlerin yaşı ancak bünyelerin­ deki gelişme hamlesile ölçülür. Sosyal ilimler duran milletlere ih­ tiyar, çoğalanlara gene diyor. Biz ki yeryüzünün en kıdemli millet­ leri arasındayız. Yaşımız tarihten daha ilerde. Öyle ise bu son sayım­ la şu hakikat de meydana çıktı ki biz en yaşlı olmakla en gene ol­ mayı birleştirmiş bulunuyoruz.

* * *

ilmin meş’alelerile yapılan böyle sayımlar milletleri yalnız saym.yor, tartıyor da. Şimdiye kadar yapılan ilk dört sayımda bu tartış tarafı biraz yarım yamalaktl. Sayılanlar ancak beş on suale cevab veriyor­ du. Bu seferki sayımda sorulan ci­ hetler yirmiyi aşıyor. Sayılmak ke­

miyetimiz ,tartılmak keyfiyetintiz- dir. Sayımla ne kadar olduğumuzu öğreniyorduk, tartılışla ne olduğu­ muzu öğreneceğiz. Peki ama sa­ yımdaki miktar yükselişi keyfimizi arttırıp dururken bu kadar ince e- leneır tartılışın neticeleri bir çek çukur taraflarımızı açığa vurarak keyfimizi kaçırmıyacak mı? Dava çukurumuzu görmemek değil, ne olduğumuzu görmektir. Her şeyden önce kendimizi bilmeğe mecburuz. Kendimizi bilmekledir ki ne yapa­ cağımızı bileceğiz.

Eski sayımlarda yarım yamalak olan beş on maddelik suallerin y e­ kûnunu çıkarmak bile uzun yıllar sürüyordu. Şimdi yirmiyi aşan su­ allerin içinden nasıl çıkacağız? Y ir­ mi bir milyonun içindeki okur ya­ zar adedi, tahsil dereceleri, yurdda çeşidli' dil konuşanlarla, yabancı dil bilenlerin adedi, dul, bekâr; işli işsiz... Bütün bu suallerin cevabla- rını ayrı ayrı çıkarıp ayrı ayrı to­ parlamak; eski güdük tecrübelere göre şimdiki işin en az beş altı yıl sürmesi lâzım. O zamana kadar da, elde edilen hakikatler bayatlıya- cağından, bunun faydası kalmıya- cak. Bereket versin Marshall yar- dım plânına. O sayede alınacak he- sab makinelerinin himmetile bu çetin iş en çok bir buçuk yılda ba- şarılaeakmış. Bu sihirbaz makine­ lerin tablo tablo önümüze sereceği hakikatler öyle hayırlı olacak ki...

* * *

Hesab makinelerinin önümüze sereceği hakikatler içinde hele iki tanesini peşinen bilmekteyiz. Biri evlenmelerin şehirlerde az, köyler­ de çok oluşu. Şu halde çoğalmak­ taki hızımızı köylülerimize borçlu olduğumuz, belli. Diğer hakikat, ço­ cuk kalabalığı en çok köylerde ol­ makla beraber, çocuk ölümleri de gene en çok köylerde bulunuyor. Nedir bu keramet ki, yalnız hasta­ lıklardan değil, cehalet ve bakım­ sızlıklardan da hiçi hiçine çocuklar ölüp dururken bu millet gene bu köylüler sayesinde nüfus artışımızı en ileri milletlerden daha ileri gö­ türebiliyor? Evet nedir bu kera­ met?

* î[;

Bunu hep biliriz de açıkça söyli- yemeyiz. Bu keramet bizim «M ede­ nî Kanun» umuzdaki en esaslı bir hükmün köylerde hükmünü geçi- remeyişinden ileri geliyor. Biz ki en az bir asırdır Avrupalılaşmaya ça­ lışırız: Bahriye düzenini Ingiltere- den, ordu teşkilâtını Almanyadan, edebî kültürü Fransadan, ceza ka­ nununu İtalyadan, Medenî Kanunu İsviçreden alıp durmaktayız. Sanı­ yorduk ki alacağımız şeyin en ileri olanı hangi millette ise onu ondan almak en akıllıca iştir. İyi ama A v ­ rupa milletlerinin kendileri neye bu akıllı yolu tutmazlar?

Mademki en ileri ceza kanunu İtalyada, en iyi medenî kanun İs- viçrededir. Lâzım gelir ki diğer Avrupa milletleri de, bizim yaptı­ ğımız gibi, bunları aynen alıversin- ler. Fakat hiç öyle yapan yok. Ne­ den? Çünkü asıl Avrupalı milletler bilirler ki Avrupa medeniyeti di­ ye tek bir mefhum tasavvuru doğru değildir. Teknik bir icadı Avrupa milletlerinin hepsi hemen paylaşır­ lar. Fakat hiç bir sosyal kanunu hiç

Seviik

bir millet körükörüne kabullenmi yor. İspanyaya uyan İsveçe uymı yacağı, Britanyaya yarayan İtalya ya yaramıyacağı, Fransaya elveriş olan Finlandiyaya olmıyacağı içir

* * *

Biz şarklılıktan kurtulup topye kûn garblılaşmak zaruretile, işi sü rüncemeye ve sözü ayağa düşürmi yelim diye, İsviçrenin kendi bünye sine göre biçilmiş kanununu olduğ gibi, hem de yangından mal kaçı rırcasma, tercümede sadakate v dilde sağlamlığa bile imkân bulam dan almış olduk. Bunun böyle ol duğunu rahmetli Mahmud Esa Adliye Vekili iken, Adana mmta kasından izinli olarak Ankaray geldiğim sırada, Faruk Nafizle be raber makamında ziyaretine git tiğimiz zaman, yeni çıkan Meden Kanım şerhini kendi imzasile biz lere verirken, bu işin aceleye gel meşinden dolayı tercüme ve dilde ki noksanlıkları bizzat itiraf etmiş ti.

Dile ve şekle aid o işler bir şe; değil. Asıl mühim olan mesele Me denî Kanunun ruhundaydı. O ka nunla bilhassa, eskiden «taaddüd-i zevcat» denen, dörde kadar kadın la evlenmeyi kaldırıyorduk. f.-Icde niyet kervanına katışmak hamlesi! bunu yapmak zaruridir. Madernk kanun çıktı, m adem ki' kanun her şeyin üstündedir, bu iş de halledi lip bitti sandık. Fakat çeyrek asır' lık tecrübe gösterdi ki o kanunuı hayata uyan tarafı aksaksız işledi' ği halde uymıyan tarafı aksayı; durdu. Hayata uyuşla uymayışu ikisi de İktisadî zaruretten ileri ge liyor. Şehirlerde zevce taaddüdi zaten İktisadî zaruretle çok eskideı beri kalkmış haldeydi. Köylerde İS'

gene aynı zaruretle bu hal fi’liya bakımından, çeşidli şekillere bürü nerek, devam edip gitmektedir.

Yani Medenî Kanunun o hükmi şehirde zaten ölü olanı devirmiş, fa. kat köyde diri olanı yıkamamıştı Hayatın kendi o kadar zorlu bi hakikat ki onu kanun da zorlaş: sökmüyor. Onun için çeyrek asırdı Büyük Millet Meclisi her dört be yılda bir köylerde kanuna uymı yan milyon milyon çocuğu kanuı çerçevesi içine almak için kanuı maddeleri çıkarmaktadır.

*

*

*

Son sayımla yirmi bir milyon ol duk diye en canlı sevinci duyarke: gözümün önüne hep o milyon mil yon çocuk geldi. Herşey milleti: hayatiyeti içindir. Artık bu meşe lede inkılâbın icabile hayatın ica bini ahenkleştirmek zaruretindeyi: O işin çeyrek asırdır köylerde ka çamaklı yollardan devam ed'p gidi şi millî hayatımız için çok zarar oluyor. Taaddüdü zcvcat eib-lte hoı latılamaz. Fakat onu örtü altmd devam ettiren İktisadî zaruretler d cevabsız bırakılamaz. Davanın a nahtarmı biz köyün kalkınmastnd; bir an evvel kalkınmasında görü yoruz,

Tepcbaşı gazinosu açıldı Tepcbaşı Belediye bahçesinde in: edilmiş olan gazinorun açılış töreı dün akşam bir çok davetlilerin huzurli yapılmıştır. Gazino şehrin mühim b: eksikliğini karşılıyacaktır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Avrupa Nadir Hastalık Örgütü’nün (EURORDIS) nadir hastalıklardaki tanı gecikmeleriyle ilgili yaptığı bir araştır- ma, Ehlers Danlos sendromu denen bir

As a result, it was deıermined Ihal the hyglenic qua[ity ol the examined samples was nol satisfactory, nevertheless they did nol conlain microorganisms al alevel cııuslng

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu

3,14 Özellikle inferiyor pons paramedian tegmentum lezyonlar›nda bir buçuk sendromu ile birlikte periferik fasiyal paralizi birlikteli¤i görülür ve klinik tablo sekiz buçuk

Farklı fabrikalardan temin edilen un örneklerinin kül, protein, kalsiyum, potasyum, magnezyum, demir, çinko, bakır ve mangan miktarı ortalamalarına ait varyans analiz sonucu

İstatistiksel olarak un tipleri açısından unların riboflavin miktarı ortalamaları arasındaki farklılıklar çok önemli bulunmuş (p  0.01), ancak fabrikalar

Overall physical and mechanical properties of wheat straw, wood fibers and straw-wood fiber mixture MDF boards made under the conditions of 150 °C, 6 minutes pressing time and

Buğday bitkisinin azot kapsamı üzerine artan miktarlarda uygulanan azotun etkisi önemli (p<0.01) olmuş (Tablo 3) ve tüm bor düzeylerinde uygulanan azota