• Sonuç bulunamadı

Mevlana Türklük ve Müslümanlıktaki yeri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mevlana Türklük ve Müslümanlıktaki yeri"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Old. Prof. SADI IRMAK

M

EVLANANIN

ebediliğe intikal ettiği günün yıldönümüne yaklşaıyoruz. Memleket bir kere daha onun havasıyle do­ lacaktır. Yedi asırdır Türklük ve Müslümanlık onun sesini dinle­ mekte onun vecdiylo coşmaktadır Cenazesinde yetmiş iki milleti toplayan Mevlâna, bugün de insancılığın sembollerinden birisi o- larak dipdiri yaşamaktadır. Biz Türkler, bu ilk insancımızı, aynı zamanda ilk milliyetçilerimiz­

den birisi olarak da tanımakta­ yız. Çünkü Konyada kurduğu ocak, Anadolunun türkleşmesi- ni sağlayan sayısız ocaklar do­ ğurmuştur: İlacı Bektaş, Hacı Bayram, Mahmud Hayranı, Se­ yit Harun gibi velîler ondan aldıkları feyiz ve ilhamla çev­ relerinin ebedî olarak türkleş- mesine hizmet etmişlerdir.

■... . * mmmmmmmmm

Konya'ya

girişi

Sultanûi Ulemâ Balıavelet, oğlu Mevlâna ve maiyeti ile birlikte Konyaya yakla­ şıyordu. Kervan, şehir ka­ pısından girince karşılama­ ya çıkmış olan Selçuk Hü­ kümdarı Sultan Alâeddin, misafirinin atma yaklaştı. Onun elini öpmek istedi. Fakat, Sultanûi Ulemâ, eli­ ni değil asasım uzattı. Hü­ kümdar, bu asayı öpmeye mecbur oldu. Bu, dünya hükümdarının, maneviyat hükümdarı ününde eğilişi idi.

Mevlâna, hizmetçiyi pay­ layan kızına şöyle demişti: «Niçin hizmetçi azarlı­ yorsun? Kendini onun ye­ rine koydun mu hiç? Fedva vereyim ki, âlemde ne kul vardır, ne cariye, hepimiz kardeşiz.»

Fars diliyle yazması, bu mis­ yona mâni olamamıştır. Çün­ kü onun coşkunluğundan na­ sip alan Yunus Emre ve Âşık Paşa en güzel bir türkçe ile yurda nur saçmışlardır.

Ey Itrîde ses, Yunusda şiir olan,

Birleştiren insanlığı asır­ ların ötesinde,

Uçup her seher firuze tahtından,

Duaları sensin Allah’a su­ nan.

13 üncü yüzyıl, Türklüğün de müslümanlığın da kritik bir devridir. Bir taraftan Moğol is­ tilâsı Anadolu Türklüğünü teh­ dit ediyor, öte yandan Müslü­ manlık vahdeti bozulmak teh­ likesine maruz bulunuyordu. Dinin de, milliyetin de yeni ve birleştirici bir heyecan ve şu­ ura ihtiyacı vardı.

İslâmlığı, aslî safiyetine ir­ ca etmek, Türklüğe de dayan­ mak kudreti aşılamak gereki­ yordu. Bunun için büyük fi­ kirleri en güzel bir ifade ila söylemek lâzımdı. Mesnevi iş­ te bu pıaksatla yazılmıştır. Mesnevinin özü, samimiyettir. Riyadan nefreti telkin etmek­ tir.

Ömrümün hâsılası şu üç kelimedir:

Hamdım, piştim, yandım. Mevlâna Yunus, miskin, çiydin, piş­ tin Elhamdülillâh

Yunus Emre

Türklük ve

Müslümanhhtakt

Yeri

Emsalsiz tarihçimiz Mükri- min Halil’in dediği gibi Mevlâ na bir piyes muharriridir, o piyesteki rolleri, Orhan Gnzi, Birinci Murad ve onların etra­ fında toplanan ülkücü kahra­ manlar oynamışlardır. Türklü­ ğe, kısa zamanda derlenip to­ parlanma ve hamleler yapma kudretinin mânevi destekleri­ ni Mevlâna yaratmıştır. Çünkü fikirden büyük bir silâh yoktur ve bütün silâhlar, bir fikrin hizmetindedir.

Onun Müslümanlığa yaptığı hizmet, Türklüğe olan hizme­ ti kadar önemlidir.

Men bende-i kur’anem ta can darem

Ömrüm boyunca kur’anın kuluyum

Mevlâna Müslümanlığı asli sadeliğin­ den, yumuşaklığından çıkarıp onun ruhuna yabancı bir zihni­

yet sokmaya uğraşanlara - İd taassubu temsil eden bütün gö­ rüşler bu grupa dahildir - kar­ şı amansız bir savaş açan Mev lâna. bir fikir ve iman kahra­ manıdır ve her kahraman gibi düşmanlıklara, iftiralara maınz kalmış fakat bunlara daima ga­ lebe çalmıştır.

Mevlâna, riyaya, maddeciliğe, softalığa karşı cihat açmıştır. Bu, islâmiyeti aslî safiyetiyle kavramak demekti. Bunu haz- medemiyenler o zaman da, şim di de Mevlânaya muarız olmuş­ lar, hattâ onu takğire yelten­ mişlerdir.

Hemçu perkarem der pa şeriat üstüvar

Pay-ı diğer seyr-i, heftad millet mikünet

«Ben bir pergel gibiyim, bir ayağımla

Şeriat içinde öteki ile alt­ mış milleti dolaşırını

Mevlâna Mevlâna, Büyük Peygambe­ rin, yarın ölecekmiş gibi ahre­ te hazırlanan, ve hiç ölmiye- cekmiş gibi bu dünyaya sarıl hadisine en uygun bir felsefe ile islâmiyeto bakmıştır. Hiç

şüphe edilemez ki, İslâmlığı da, Büyük Peygamberi de en iyi anlatan O’dur.

Büyük Peygamberin, her şey den önce güzelliğe, doğruluğa, iyiliğe, sevgiye teşvik ettiğini anlayan Mevlâna

Işk’est tarik’i rah ı Pey- gamber-i ma

Bizim Peygamberimizin yo­ lu aşk yoludur.

Mevlâna Bu sevgi ve müsamaha fel­ sefesi, Anadolunun Türklük po­ tasında eriyip bütünleşmesini sağlamıştır. Onun cenazesinde Müslümanlar kadar Hıristiyan­ ların, Yahudilerin ağlaşmaları bunu vuzuhla gösterir,

Mevlâna, güzellik dini olan İslâmlığı yine aslî safiyetine ir­ ca ederken musikinin ruhlara vecd veren ilhamma ve İlâhî coşkunluğun eseri ve sembolü olan raksa karşı düşmanlık du yanlan yola getirmek için bü­ tün ömrü boyunca uğraşmıştır. Bu emeklerden büyük bir mu­ siki ve edebiyat doğmuştur.

Yunus, Âşık Paşa’yı, Şeyh Galibi, Itrîyi, Dedeyi yetiştiren

o okuldur.

Mevlevîler, kendilerine has ahenkle ve inançla işte böyle raksederler.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Düğünde sünnet olacak dört şehzade için usta "nalJlller" tarafından dört büyük ve kırk küçük na- hil hazırlanmıştır. Aynı düğünde sünnet olan

yüzyıl Suriye tarihi için faydalı olabilir (s. Sık sık görev değişiklikleri hakkında Icrş.. OSMANLI ŞAM V ALD...ERI 97. Osmanlı vak.'arıüvislerinin yardımlanyla

“Cambazın Aşkı”nın metni,“Musavver Terakki (Beşinci Sene) İnceleme-Tah- lili Dizin-Seçilmiş Metinler” isimli yüksek lisans tezi çalışmaları sürecinde tespit

Türk edebiyatı tarihini bir bütün olarak düşünen Fuad Köprülü, klasik Türk edebiyatma Habibi, Nesimi, Fuzuli, Ruhi gibi büyük ustalar veren Türkmen-Azeri edebiyatı

In addition to school enrollment and illiteracy rates, the human development index (which includes components of income, health and education) greatly determines the quality of

Türkler’in, kendi sükna-yı hasları için imtiyaz ve istisnayı tazammun eden hiçbir şeye nail olmamış, hiçbir şey talep etmemiş olduklarını savunan (Ahmed Hilmi, 1911c:2-3),

Bizim için büyük bir mutlu- luktu ki Hanımefendi toplantıya teş- rif etti ve burada Tezkirecilik Geleneği ve Mecâlisü’n-nefâis isimli bildirisini sundu (Mustafa İsen

Budapeşte’de yeni kuru- lan Alman Üniversitesi (The Andrássy University) kurucu rektörlüğüne atandı ve bu görevde üç yıl hizmet verdi (2000- 2003). Ölümüne kadar,