• Sonuç bulunamadı

Türklük Âlemi İçin Üzücü Bir Kayıp: Suyima Ganiyeva

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türklük Âlemi İçin Üzücü Bir Kayıp: Suyima Ganiyeva"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YİTİRDİKLERİMİZ

110 Türk Dili

İncelemeciler tarafından “Hi- sar şiir okulu / akımı” bünyesinde değerlendirilen Akdağ’ın otuzu aşkın şiiri TSM formunda bestelenerek TRT Repertuvarına girdi.

1977 Gazetecilik Araştırma Dalın- da Yılın Gazetecisi Ödülü sahibiydi.

Şiir kitapları ilk baskı yıllarına göre şöyle sıralanabilir: Kırkikindi (1967), Dar Saat (1973), Uzunhava (1991), Önce Şiir Vardı (1999), Yağmura Du- ran Bulut (1999), Boşa Çiğnemedim

Yalan Dünyayı (2002), Gecenin Gözle- ri (2006).

Hakkında Mehmet Nuri Yardım tarafından 2015 yılında bir kitap ya- yımlandı: Günümüzün Karacaoğlan’ı Mehmet Zeki Akdağ (İstanbul 2015).

Güzin Hanım’la evliliğinden oğlu Tayfun ve kızı Ferda bulunmaktadır.

Türk Dili dergisinde de şiirleri ya- yımlanan rahmetli şair, bütün yazar ansiklopedilerinde özgeçmişine yer verilen değerli bir yazardı. Ruhu şad olsun!

Mustafa İSEN

Türklük Âlemi İçin Üzücü Bir

Kayıp: Suyima Ganiyeva

Özbekistan geçen ay içinde ulusla- rarası düzeyde büyük bir bilginini, Su- yima Hanım’ı, 1 Eylül günü kaybetti.

Suyima Hanım, Türkiye’de de özellikle Ali Şir Nevâî çalışmaları ile uğraşanlar tarafından yakından bilinen ve yaz- dıkları takip edilen bir âlimdi.

1932 yılında Taşkent’te dünyaya gelen Suyima Hanım, 1952 yılında Özbekistan Millî Üniversitesi Doğu Dilleri Bölümünü bitirdi. 1953-56 yılları arasında Leningrat Devlet Üni- versitesinde asistanlık yaptı. Ülkesine dönüp Özbekistan Fenler Akademisi Dil ve Edebiyat Enstitüsünde araştır- macı olarak çalışmaya başladı. Baş- langıçtan itibaren çalışmalarını Nevâî

üzerine yoğunlaştıran Ganiyeva, bu arada Nevâî ile alakalı doktorasını tamamladı ve Enstitüde uzman oldu.

Daha sonra Doğu Dilleri Bölümünde profesör olarak görev yaptı.

Özbekistan’ın bağımsızlığını ka- zandıktan sonra çalışmalarını daha çok bu ülkenin dünya uygarlığına kat- kıları üzerinde yoğunlaştırdı. İslam uygarlığının Nevâî gibi isimleri üzeri- ne de yayınlar gerçekleştirdi. Bu çalış- maları neticesinde 14 monografi, 350 civarında bilimsel makale yayınladı, uluslararası bildiri sundu. Bu gayreti neticesinde kendine mahsus bir ekol oluşturdu. Özelikle Nevâî’nin hayatı, yaratıcılığı, Özbek şiirinin oluşumun-

(2)

Yitirdiklerimiz

Türk Dili 111 daki yeri, Nevâî’den kalan miras gibi

konularda söyledikleri ülke içinde ve dışında ilgiyle takip edildi. Bu biriki- miyle Nevâî’nin 2011 yılında 20 cilt hâlinde gerçekleşen eserlerinin neşri- ne öncülük etti. Bu alanda çok sayıda öğrenci ve akademisyen yetiştirdi.

Bütün bu gayretleri karşılıksız kal- madı ve ülkenin en büyük nişanları kendisine tevdi edildi.

Çalışmalarım büyük ölçüde şairler tezkiresi geleneği üzerinde yoğunlaş- tığı için Suyima Hanım’ı yetmişli yıl- lardan beri ismen tanıyordum. Nevâî nasıl Türkçe’de ilk şairler tezkiresi Mecâlisü’n-nefâis’i kaleme almışsa o da bu eser üzerinde gerçekleştirdiği akademik çalışma ve neşirle şairler tezkiresi alanında ilk akademik fa- aliyeti hayata geçirmişti. O yüzden Türkçe şairler tezkiresi çalışanlar, 1961 yılında gerçekleşen bu neşri hep kaynaklarda zikrederler. Soğuk savaş döneminde Sovyetler Birliği ile zor yürüyen ilişkiler dolayısı ile bu kita- bı elde edip görmek benim için epey sonra gerçekleşti. Doksanlı yıllarda Ahmet Yesevi Üniversitesi Sosyal Bi- limler Enstitüsüne getirdiğimiz iki doktora öğrencisine Kril alfabesi ile neşredilmiş bu kitabın giriş bölümü- nü okuyup özetlemelerini istediğim- de, ikisi de kararlı bir biçimde “Ama hocam bu Özbekçe, biz Özbekçe bil- miyoruz ki.” diye cevap verdiler. Ben akşam tetkik edip gelmelerini, bunu ertesi gün konuşacağımızı söyledim.

Ertesi gün ikisi de mutlu bir şekilde huzuruma geldiler ve hocam meğer biz Özbekçe biliyormuşuz dediler. Sis-

tem öylesine bu dillerin birbirinden farklı olduklarını insanların kafasına çakmış ki neyi bilip neyi bilmedikleri- ni bile değerlendirecek zihniyete sahip değillerdi.

Değerli meslektaşım Prof. Dr. Filiz Kılıç, Nevşehir Üniversitesi rektör- lüğü sırasında benimle ilgili Klasik Türk Edebiyatında Biyografi konulu bir sempozyum düzenledi. Bu sem- pozyuma Suyima Hanım da davet edildi. Bizim için büyük bir mutlu- luktu ki Hanımefendi toplantıya teş- rif etti ve burada Tezkirecilik Geleneği ve Mecâlisü’n-nefâis isimli bildirisini sundu (Mustafa İsen Adına Ulusla- rarası Sempozyum Klasik Türk Ede- biyatında Biyografi, Ankara 2011, s.

273-279). Eserin komşu kültürlerdeki etkileri üzerinde durduğu bu bildiri, onun birikimini göstermesi bakımdan ilginçti. Bizim için asıl mutluluk, ileri yaşına rağmen bizi kırmamış ve top- lantıyı teşrif etmiş olmasıydı. Onun açısından ise sevdiği bu coğrafyayı görme fırsatı elde etmiş olmasıydı.

(3)

YİTİRDİKLERİMİZ

112 Türk Dili

Burada üç gün birlikte olduk. İkinci gün kahvaltıda bana “Mustafa Bey, benim yaşımda bir kadının karşısın- dakine sevgisini izhar etmesi ayıp de- ğildir, ben sizi seviyorum.” dedi. Ne kadar mutlu olduğumu anlatamam.

Ardından da “Bilmiyorum Konya bu- raya ne kadar mesafede, bir daha bu topraklar bana nasip olur mu, emin değilim. Acaba bir çaresi var mıdır fırsat varken Hz. Mevlana’yı ziyaret etsem.” diye bir dilekte bulundu. Öy- lesine içten bir talepti ki reddedilmesi mümkün değildi. İlgililerle konuşuldu ve bir araç ayarlanıp Konya’ya yolcu

edildi. Eminim hayatının en mutlu seyahati oldu. Birkaç yıl sonra ben Taşkent’i ziyaret ettim. Yaşına rağmen beni bir yakını gibi ağırlayıp gezdirdi.

Birkaç ay önce yine bir Taşkent ge- zisinde kendisini sordum, hasta oldu- ğunu ve misafir kabul edecek durum- da olmadığını söylediler. Geçen ay da vefat haberi geldi. Allah gani gani rah- met eylesin. O zor şartlarda mensup olduğu medeniyeti yeni nesillere ve dünyaya aktarma gayreti içinde oldu.

Eminim bu konumu Tanrı katında mükâfatını görecektir. Bir kez daha ruhu şad olsun.

Referanslar

Benzer Belgeler

Akci¤er kanserli hastalar› teflhis öncesinde hekime baflvurmaya zorlayan semptomlar di¤er solunum sistemi hastal›klar›nda da s›kça görülen ve akci¤er kanserine özel

DSÖ’nün “Dünyada Antitüberküloz İlaç Direnci 2008 Raporu”na göre en az bir ilaca direnç oranları yeni olgular- da %0-56.3, tedavi edilmiş olgularda %0-85.9, tüm olgularda

Abidin D in o'n u n 1968-1972 yıllarında hazırlaoığı ' Pencereler-Açılar” adlı resim dizisi İse guaj boyayla kâğıt üzerine yapılmış 16 resmi içeriyor.

Tip 3 no'lu karayemiş meyvelerinin ortalama toplam fenol miktarı ve antioksidan aktivitesi en yüksek olmuş, sırasıyla 148.6 mg GAE/100 g yaş ağırlık (YA) ve 101.06 µmol TE/g

Bu çalışmada, soğutma için kullanılan klima sistemlerinin ısıtma amacıyla kullanılması durumunda elde edilebilecek kazanımlar incelenmiş ve bu alandaki gelişmeler

Budapeşte’de yeni kuru- lan Alman Üniversitesi (The Andrássy University) kurucu rektörlüğüne atandı ve bu görevde üç yıl hizmet verdi (2000- 2003). Ölümüne kadar,

(Asplund) gerek 1930 da (İstokholm) de inşa ettiği kütüphanenin ve gerekse ayni senede yeni nesle mensup genç mimarların başında olarak vü- cude getirdiği İstokholm

Aslına bakılacak olursa, gıda fiyatları krizinden ve parçası olduğu küresel ekonomik krizden çok daha önce kapitalist endüstriyel üretim tarz ının meşruluğuna karşı