• Sonuç bulunamadı

Biyoloji Eğitiminde Popüler Medya Kaynakları Kullanımının Öğrencilerin Biyoloji Dersine Yönelik Tutumlarına Etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Biyoloji Eğitiminde Popüler Medya Kaynakları Kullanımının Öğrencilerin Biyoloji Dersine Yönelik Tutumlarına Etkisi"

Copied!
89
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

i

BİYOLOJİ EĞİTİMİNDE POPÜLER MEDYA KAYNAKLARI

KULLANIMININ ÖĞRENCİLERİN BİYOLOJİ DERSİNE YÖNELİK

TUTUMLARINA ETKİSİ

Zeynep Yılmaz

YÜKSEK LİSANS TEZİ

MATEMATİK VE FEN BİLİMLERİ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

(3)

ii

TELİF HAKKI VE TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren …(…)ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN

Adı: Zeynep Soyadı: YILMAZ Bölümü: Biyoloji Öğretmenliği İmza: Teslim Tarihi:

TEZİN

Türkçe Adı: Biyoloji Eğitiminde Popüler Medya Kaynakları Kullanımının Öğrencilerin Biyoloji Dersine Yönelik Tutumlarına Etkisi

İngilizce Adı: Effect of Using Popular Media Resources on The Attitudes of The Students Towards The Biology Lesson

(4)

iii

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazar Adı Soyadı : Zeynep YILMAZ İmza:……….…..

(5)

iv

JÜRİ ONAY SAYFASI

Zeynep YILMAZ tarafından hazırlanan “Biyoloji Eğitiminde Popüler Medya Kaynakları Kullanımının Öğrencilerin Biyoloji Dersine Yönelik Tutumlarına Etkisi” adlı tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından oy birliği/ oy çokluğu ile Gazi Üniversitesi Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Danışman: Prof.Dr. Mustafa YEL

Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı, Gazi Üniversitesi ……….

Jüri Üyesi: Doç.Dr. Meral HAKVERDİ CAN

Fen Bilgisi Eğitimi Ana Bilim Dalı, Hacettepe Üniversitesi ……….

Jüri Üyesi: Doç.Dr. Melike ÖZER KESKİN

Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı, Gazi Üniversitesi ……….

Tez Savunma Tarihi: 05/07/2018

Bu tezin Matematik ve Fen Bilimleri Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olması için şartları yerine getirdiğini onaylıyorum.

Prof.Dr. Selma YEL

(6)

v

TEŞEKKÜR

Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü’nde yüksek lisans tezi olarak hazırlanan bu çalışma birçok değerli insanın katkılarıyla gerçekleştirilmiştir.

Tez çalışmam sürecinde değerli bilgi ve tecrübeleri ile beni yönlendiren; üstlendiği görevden dolayı; yoğun iş temposuna rağmen; yardımlarını ve hoşgörüsünü esirgemeyen değerli hocam ve tez danışmanım sayın Prof. Dr. Mustafa YEL’e en içten teşekkür ve saygılarımı sunarım.

Araştırma boyunca çalışmaları büyük bir sabırla takip eden ve çalışmaya ışık tutan Arş. Gör. Dr. Sultan ÇIKRIK’a teşekkürlerimi sunarım. Yine araştırma verilerimin analizinde yardımlarını esirgemeyen Arş. Gör. Dr. Sami PEKTAŞ’a teşekkür ederim.

Araştırmanın her aşamasında yardımlarını ve desteklerini esirgemeyen anneme ve babama teşekkürlerimin en özelini sunarım.

(7)

BİYOLOJİ EĞİTİMİNDE POPÜLER MEDYA KAYNAKLARI

KULLANIMININ ÖĞRENCİLERİN BİYOLOJİ DERSİNE YÖNELİK

TUTUMLARINA ETKİSİ

(Yüksek Lisans Tezi)

Zeynep Yılmaz

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Temmuz 2018

ÖZ

Bu araştırmada popüler medya kaynaklarının, ortaöğretim 10. sınıf öğrencilerinin, Biyoloji dersine yönelik tutumlarına etkisi incelenmiştir. Araştırmada ön test-son test kontrol gruplu yarı deneysel desen kullanılmıştır. Veri toplama araçları kontrol ve deney gruplarına ön test ve son test olarak uygulanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 2015-2016 Eğitim-Öğretim yılı II. Döneminde Kahramanmaraş ili sınırları içerisindeki bir Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi 10. sınıf öğrencileri oluşturmuştur. 10. sınıfı oluşturan üç şubeden rastgele bir şube kontrol, bir şube deney grubu olarak seçilmiştir. Kontrol grubunda ders kitabı kullanılarak soru cevap yöntemlerini esas alan öğretmen merkezli öğretim yöntemi, deney grubunda ise popüler medya kaynakları kullanılarak biyoloji öğretimi uygulanmıştır. Deneysel uygulama öncesinde her iki çalışma grubuna da “Biyoloji Dersi Tutum Ölçeği” (BDTÖ) ön test olarak uygulanmıştır. Bu veri toplama aracı deneysel işlemin sonunda kontrol ve deney grubundaki öğrencilere tekrar uygulanarak, araştırma süreci öncesi ve sonrası elde edilen puanlar arasında anlamlı fark olup olmadığı belirlenmeye çalışılmıştır. Biyoloji dersinde 10. sınıf öğrencilerine “Modern Genetik Uygulamaları” ünitesinde, araştırmada öğrencilerin biyoloji dersine yönelik tutumlarını belirleyebilmek için “Biyoloji Dersi Tutum Ölçeği” son test olarak iki gruba da yeniden uygulanmıştır. Verilerin

(8)

vii

analizinde bağımsız ve bağımlı gruplar için t-testi analizleri kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda elde edilen veriler biyoloji dersinde popüler medya kaynakları kullanımının, ortaöğretim 10. sınıf öğrencilerinin biyoloji dersine yönelik tutum düzeylerini artırmada etkili olduğunu göstermiştir. Biyoloji dersine yönelik tutum düzeylerini artırmada popüler medya kaynaklarının kullanımı ile uygulanan öğretimin ders kitabı kullanılarak soru cevap yöntemlerini esas alan öğretmen merkezli öğretim yönteminin kullanıldığı yöntem ile uygulanan öğretime kıyasla daha etkili olmasının temel nedeni öğrencilerin somut ve soyut kavramlara ilişkin bilgileri görerek daha iyi öğrenme gerçekleştirdiği ile açıklanabilir. Bu bağlamda biyoloji öğretiminde popüler medya kaynaklarının kullanılmasının öğrenme ortamının geliştirilmesinde katkı sağlayacağı söylenebilir.

Anahtar Kelimeler : Biyoloji Öğretimi, Popüler Medya Kaynakları, Tutum Sayfa Adedi : 73

(9)

THE EFFECT OF USING POPULAR MEDIA RESOURCES ON THE

ATTITUDES OF THE STUDENTS TOWARDS THE BIOLOGY

LESSON

(M. SC. THESIS)

Zeynep Yılmaz

GAZI UNIVERSITY

GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES

July 2018

ABSTRACT

In this research, the effects of popular media sources on the attitudes of the secondary education 10th grade students to the Biology lesson were examined. In the study, quasi-experimental design with pretest-posttest control group was used. The data collection tools were applied to the control and experimental groups as pretest and posttest. Working group of the study was the 10th grade students of an Anatolian Girls’ Imam Hatip High School within Kahramanmaraş province borders in the II. Semester of 2015-2016 School Year. A random branch from the three branches of the 10. grade was selected as a control group, and a branch from the three branches of the 10. grade was selected as an experimental group. While teacher centered instruction method based on question and answer methods by using the textbooks was applied to the control group in biology teaching. To the experimental group, biology teaching was applied by using popular media resources. Before the experimental application, "Biology Lesson Attitude Scale" (BLAS) was applied as a pretest to both working groups. It was tried to be determined whether there was a significant difference between the scores obtained before and after the research process by reapplying this data collection tool to the students in the control and experimental groups at the end of the experimental process. "Biology Lesson Attitude Scale” was reapplied to

(10)

ix

both groups of the 10. grade students in the "Modern Genetics Applications" unit in the biology lesson as a final test to determine the attitudes of the students to the biology lesson. In the analysis of the data, t-test analyses were used for independent and dependent groups. The data obtained as a result of the research showed that the use of popular media resources in the biology lesson was effective in increasing the attitudes of the secondary education 10th grade students to the biology lesson. The main reason why teaching method applied by using the popular media resources is more effective compared to the teacher-centered teaching method based on question-and-answer methods by using course book in increasing attitude scales towards biology lesson can be explained the fact that students learn better by seeing the information on concrete and abstract concepts. In this context, it can be said that the use of popular media resources in biology teaching will contribute to the development of the learning environment.

Keywords: Biology Teaching, Popular Media Sources, Attitude Pagenumber: 73

(11)

x

İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER……….İ

TELİF HAKKI ve TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU ... ii

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI ... iii

JÜRİ ONAY SAYFASI ... iv

TEŞEKKÜR ... v

ÖZ ... vi

ABSTRACT ... viii

TABLOLAR LİSTESİ ... xiii

ŞEKİLLER LİSTESİ ... xiv

SİMGELER ve KISALTMALAR LİSTESİ ... xv

BÖLÜM I ... 1

GİRİŞ ... 1

1.1. Problem Cümlesi ... 11 1.2. Alt Problemler ... 11 1.3. Araştırmanın Amacı ... 11 1.4. Araştırmanın Önemi ... 11 1.5. Varsayımlar ... 12 1.6. Sınırlılıklar ... 12

(12)

xi 1.7. Tanımlar ... 13

BÖLÜM II ... 14

KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 14

2.1. Eğitim ... 14 2.2. Bilim... 15 2.3. Bilimsel Metinler ... 18 2.4. Ders Kitapları ... 20

2.4.1. Ders Kitaplarının Avantajları ... 24

2.5. Popüler Medya Kaynakları ... 25

2.5.1. Medya Türleri ... 27 2.5.1.1. Gazete ... 28 2.5.1.2. Dergi ... 28 2.5.1.3. Radyo ... 28 2.5.1.4. Televizyon ... 29 2.5.1.5. İnternet... 29 2.6. Tutum ... 30

BÖLÜM III ... 35

YÖNTEM... 35

3.1. Araştırmanın Modeli... 35 3.2. Çalışma Grubu ... 36

3.3. Veri Toplama Araçları... 37

3.3.1. Biyoloji Dersine Yönelik Tutum Ölçeği ... 37

3.3.1.1 Güvenirlik ... 39

3.4. Verilerin Analizi ... 39

3.4.1. Deneysel Uygulama Basamakları ... 39

BÖLÜM IV... 41

BULGULAR ve YORUM ... 41

(13)

xii

4.1.1. Grupların Uygulama Öncesi Biyoloji Dersine Yönelik Tutumları ... 41

4.1.2. Grupların Uygulama Sonrası Biyoloji Dersine Yönelik Tutumları ... 43

4.1.3. Deney Grubu Öğrencilerinin Biyoloji Dersine Yönelik Tutum Ölçeği Ön Test ve Son Test Puanlarının Karşılaştırılması ... 44

4.1.4. Kontrol Grubu Öğrencilerinin Biyoloji Dersine Yönelik Tutum Ölçeği Ön Test ve Son Test Puanlarının Karşılaştırılması ... 46

BÖLÜM V ... 47

SONUÇ,TARTIŞMA ve ÖNERİLER ... 47

5.1. Sonuçlar ve Tartışma ... 47

5.1.1. Biyoloji Dersine Yönelik Tutum Ön Test Puanlarına İlişkin Sonuçlar ... 47

5.1.2. Biyoloji Dersine Yönelik Tutum Son Test Puanlarına İlişkin Sonuçlar ... 47

5.2. Öneriler ... 48

KAYNAKÇA ... 50

EKLER ... 58

EK-1. Biyoloji Tutum Ölçeği ... 58

EK-2. Popüler Medya Kaynakları Kullanılmadan Önce Ders Planı ... 61

EK-3. Popüler Medya Kaynakları Kullanılarak Yapılan Ders Esnası Ders Planı .. 62

EK-4. Ders Esnasında Kullanılan Haber, Görsel ve Videolar ... 63

ÖZGEÇMİŞ ... 71

(14)

xiii

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Araştırma modeli simgesel görünümü………...35 Tablo 2. Araştırmanın deseni………..36 Tablo 3.Biyoloji Dersine Yönelik Olumlu ve Olumsuz İfadelere Verilen Yanıtlara Karşılık Gelen Puanlar……….38 Tablo 4. Deney ve kontrol gruplarının ön test puanlarının Çarpıklık(Skewness) katsayısı betimsel istatistikleri………...41 Tablo 5. Deney ve kontrol gruplarının ön test puanlarının Shapiro-Wilks betimsel

istatistikleri………...42 Tablo 6. Deney ve kontrol gruplarının biyoloji dersine yönelik tutum ön test puanlarının karşılaştırılmasına ait bağımsız gruplar t testi sonuçları………...42 Tablo 7. Deney ve kontrol gruplarının son test puanlarının Çarpıklık (Skewness) katsayısı betimsel istatistikleri………..………43 Tablo 8. Deney ve kontrol gruplarının son test puanlarının Shapiro-Wilks betimsel

istatistikleri...………43 Tablo 9. Deney ve kontrol gruplarının biyoloji dersine yönelik tutum son test puanlarının karşılaştırılmasına ait bağımsız gruplar t testi

sonuçları……..………..………44 Tablo 10. Deney grubunun biyoloji dersine yönelik tutum ön test ve son test puanlarının karşılaştırılmasına ait bağımlı gruplar t testi sonuçları……….45 Tablo 11. Kontrol grubunun biyoloji dersine yönelik tutum ön test ve son test puanlarının karşılaştırılmasına ait bağımlı gruplar t testi sonuçları………..46

(15)

xiv

ŞEKİLLER LİSTESİ

(16)

xv

SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ

N Öğrenci Sayısı

Sd Serbestlik Derecesi

t t Değeri

MEB Milli Eğitim Bakanlığı BDTÖ Biyoloji Dersi Tutum Ölçeği CBE Council of Biology Editors

(17)

1

BÖLÜM I

GİRİŞ

Eğitim bir toplumun gelişmesini ve toplumdaki bireylerin mutlu bir yaşam sürmesini sağlayan bir zaman dilimidir. Eğitim, kişisel gelişimin elde edilmesi için seçilmiş ve denetimli bir çevreyi içine alan toplumsal bir süreçtir (Tezcan, 1997). Eğitim bireylerin ve toplumların gelişmesini sağlayan en etkin ve temel amaç olmuştur. Bireylerin gelişme ve ilerlemelere uyum sağlamaları, yaşamlarında karşılaştıkları sorunlara çözüm bulmaları ve tüm gereksinimlerini karşılayıp çevreleri ile iyi bir denge kurabilmeleri; sistemli ve bilimsel etkinliklerle dolu bir eğitimle gerçekleşir (Çakal, 1994: 1). Ertürk (1991)’e göre eğitim, bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yolu ile ve kasıtlı olarak istendik değişme meydana getirme sürecidir.

Eğitimde yapılan araştırmalarda ortak amaç öğrencinin başarısıdır. Bu araştırmalar, genellikle öğrencinin başarısını nasıl artırabileceği konusunda yoğunlaşmıştır. Yapılan araştırmalar, eğitim sisteminin niteliği ve etkinliğinin geliştirilmesi yönünde olup, değişik sistemler ve bunlarla ilgili değişik teknikler geliştirilerek uygulanmaktadır (Batmaz, Akçay ve Rıza 1996).

Fen bilimleri, evrende meydana gelen olayları, deney, gözlem ve nicel ölçümler ile sağlanan bilgi ve belgelere, mantık planında neden-sonuç ilişkisi içinde yorumlayıp açıklamaya dayanan bir bilimdir. Yani fen bilimleri fizik, kimya ve biyolojiden oluşan üç pozitif bilime verilen genel bir addır. Bu alanlardaki gelişmeler bireysel olarak bizim yaşantımızı birebir etkilediği gibi buna paralel olarak ülkelerin de sosyal ve ekonomik durumlarını etkilemektedir (Tosun, 2011).

Fen bilimleri öğrenimi öğrencileri; ilgilenen, keşfeden, sorgulayabilen, doğru kararlar verebilen, sorun çözebilen, yeni teknolojileri anlayabilen ve kullanabilen, yenilerini geliştirebilen bireyler haline getirmeyi hedeflemektedir. Bu temel hedeflerin yanında, bu eğitimle, öğrencileri gelecekte seçecekleri mesleklere yönlendirmek, onlara çevre bilinci

(18)

2

kazandırmak da amaçlanmaktadır (Eşme, 2004a: 1003). Bunların yanı sıra, bir toplumun sağlıklı düşünebilen, kendine güvenen, doğayı kavrayabilen bireylerden oluşabilmesi için herkesin birer fen okuryazarı olması gerekmektedir. Fen okuryazarlığı, aydın, olaylara saydam bakabilen bir kuşak yetiştirebilmek için alfabe öğrenme kadar önemli bir gereksinimdir. Bu gerçekleşmezse, toplumun bireyleri, pozitif düşünme yeteneğinden yoksun olacaklar, karşılaşılan her türlü sorunun çözümünde, bilimsel çözüm yerine bilim dışı arayışlara yönelebileceklerdir (Eşme, 2004b).

Bireylerin bilimsel ve teknolojik kültüre sahip olması için fen öğretiminde beş etkinlik önerilmektedir. Soylu (2004), fen öğretiminde her etkinlikte ne yapılacağını ve ne öğrenileceğini şu şekilde açıklamaktadır.

1. Bilme ve anlama: Bu etkinlikte bilimin ürünü olan gerçekleri, kavramları, teorileri ve kanunları öğrenir.

2. Bulma ve keşfetme: Bilim insanlarının nasıl düşündüğünü ve nasıl çalıştığını anlamak için bilimsel işlem basamaklarını kullanmayı öğrenir.

3. Hayal etme, dört boyutlu düşünme ve yaratma: Zihinsel imajları göz önüne getirmeyi, yani düşündüklerini hayalinde canlandırmayı öğrenir. Varlıkları ve fikirlerini yeni modeller içinde birleştirir. Olayları ve nesneleri dört boyutlu ( üç uzaysal koordinat + zaman) düşünmeyi, verileri bu dört boyutlu düşünce ortamında değerlendirmeyi öğrenir.

4. Duyarlı olma ve değer verme: Bilime, okula, öğretmenlere ve kendine karşı olumlu tutumlar geliştirmeyi öğrenir.

5. Kullanma ve uygulama: Bilimsel bilgileri günlük yaşamına uygulamayı ve kullanmayı öğrenir. Öğrenilen bilimsel kavram ve beceriler gerçek teknolojik problemlere uygulanır.

Fen bilimlerindeki yenilik ve buluşların ülkelerin gelişmelerine büyük katkılar sağladığı uluslararası düzeyde kabul edilmektedir. Bu nedenle bütün uluslar fen bilimlerinin geliştirilmesine ve eğitimine büyük önem vermektedir (Çepni, Özbay, Ayaş, 1994: 41). Fen bilimlerin içinde yer alan üç pozitif bilimden biri olan biyoloji, “bios” canlı veya hayat, “logos” bilim anlamına gelen Latince kökenli sözcüklerin bir araya gelmesiyle “canlı bilimi” ya da “hayat bilimi” olarak tanımlanmaktadır. Biyoloji, canlıların oluşumunu, tüm canlıların en basitten en gelişmiş olanına kadar yapılarını, vücutlarında

(19)

3

geçen temel hayat olaylarını, çeşitliliklerini, büyüme ve gelişmelerini, davranışlarını, birbirleri ve çevreleri ile olan ilişkilerini ve yeryüzüne dağılışlarını inceleyen, yeni gelişmelere açık, sürekli ilerleyen ve hayatla iç içe olan bir bilimdir (Keeton ve Gould, 1999).

Biyoloji; insanlara, onun yaşam amaçları için en yararlı bilim dalıdır. Çünkü insan kendi biyolojik varlığı ile öne çıkar. Biyoloji, bilimsel ve sosyal yanı olan bir bilim dalıdır. İyi bir biyoloji eğitimi ile öğrenciler bölümlerinde fizyoloji (hayvan ve bitki), genetik, gen mühendisliği, biyoteknoloji, moleküler ve genel biyoloji, üreme ve gelişim biyolojisi, psikobiyoloji, nörobiyoloji ve nöral iletişim ağı gibi alanlarda özelleşmeli ve eğitim açısından temel bilimlerde genelleşmelidirler. Bireyin davranış ve doğaya bakışında görülen olumlu değişiklikler biyoloji eğitiminin toplumsal ve çağdaş önemini gösterir (Yetkin, 2000).

Yeryüzünde canlılığı tehdit eden sorunlar doğrudan ya da dolaylı olarak biyolojinin konusunu oluşturmaktadır. Bunların en başında çevre sorunları gelmektedir. Su, toprak ve atmosferdeki kirlenme, insanlığı ve tüm yaşamı tehdit edici boyutlara ulaşmaktadır. İnsan faaliyetlerinin canlı küreye (biyosfere) verdiği zararlar biyolojik çeşitliliğin azalmasına neden olmakta, birçok bitki ve hayvan türü yok olma tehlikesi ile karşı karşıya gelmektedir. Yetersiz ve dengesiz beslenme sonucunda önemli sağlık sorunları ortaya çıkmaktadır. Dünyanın karşı karşıya kaldığı en önemli biyolojik sorunlardan birisi ve belki de en önemlisi, küresel ısınmadır. Küresel ısınma sonucu oluşan iklim değişiklikleri, buzulların erimesi ve kuraklık gibi olaylar canlı küreyi (biyosferi) tümüyle etkilemektedir. Dünya nüfusunun hızla artması ve buna bağlı sağlıksız kentleşme ve sanayileşme, dünyadaki doğal kaynakları hızla tüketerek büyük çevre sorunlarına yol açmaktadır. Bu yaşananlar, insan hayatında son derece önem taşıyan bilim dallarından biri olan “biyoloji” öğretiminin önem ve gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır (Tosun, 2011).

Türkiye’deki sorunların büyük bölümü biyolojiye dayanmaktadır. Bu sorunların temelini bilgi toplumuna hiç ulaşamama, yeterince ulaşamama veya geç ulaşma oluşturmaktadır. Atılan her adımda olayların biyolojik etkisi düşünülebilseydi, nüfus patlamasından, çevre kirliliğinden, kalıtsal hastalıklarda, beslenme alışkanlıklarından meydana gelen sorunların büyük bir bölümü ortaya çıkmamış olacaktı. Ortamı hem sağlıklı tutmak, hem de gerekli üretimi elde etmek bilinçli bir biyoloji eğitimini gerektirmektedir. Bunun için biyoloji

(20)

4

bilimi, eğitim sistemimiz tarafından yaşamın hatta kültürümüzün vazgeçilmez bir öğesi olarak işlenmelidir (Demirsoy, 1993).

Biyoloji bilimindeki gelişmeler, dünyanın her tarafında biyolojiye tüm okul türleri ve basamaklarında önemli bir yer kazandırmış ve biyoloji dersinin daha etkin ve verimli olmasına yönelik çalışmaları ön plana çıkarmıştır. Özelde, Türk eğitim sistemi içinde, ders programları incelendiğinde okullarımızda biyoloji öğretimi, okul öncesinde başlamaktadır ve ilköğretimin birinci sınıfından üçüncü sınıfına kadar verilen hayat bilgisi dersinde devam etmektedir. İlköğretimin dördüncü sınıfından sekizinci sınıfına kadar biyoloji konuları fen ve teknoloji dersi içinde yer almaktadır. Ortaöğretimde ise, biyoloji dersi ilköğretimde görülen hayat bilgisi ve fen ve teknoloji dersleri üzerine inşa edilmektedir (Güneş, 2008).

2017 yılında MEB tarafından güncellenen öğretim programları incelendiğinde ise biyoloji öğretimi, ilkokul birinci sınıfından üçüncü sınıfına kadar verilen hayat bilgisi dersi ile başlamaktadır ve ayrıca üçüncü ve dördüncü sınıfta fen bilimleri dersi ile devam etmektedir. Ortaokul beşinci sınıftan sekizinci sınıfına kadar biyoloji konuları yine fen bilimleri dersi içinde yer almaktadır. Lise de ise, biyoloji dersi geçmiş programda olduğu gibi hayat bilgisi ve fen bilimleri dersleri üzerine kurulmuştur.

Son dönemde bilim ve teknolojide meydana gelen gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan yenilikler, günlük yaşantımıza girmekte ve bu durum biyoloji öğretimine yönelik ihtiyacı da arttırmaktadır (Yeşilyurt ve Gül, 2008).Biyoloji öğreniminin ve öğretiminin modern dünya için kültürel bir zorunluluk olduğunun farkında olan gelişmiş ülkeler, biyoloji eğitiminin kalitesini arttırmak için mevcut fen programlarını sürekli olarak gözden geçirip, ihtiyaç tespitlerini yaparak, geliştirdikleri yeni programların etkili bir şekilde yürütülebileceği imkânların okullara sağlanması için çalışmalar yapmaktadır (Ayaş, 1995). Son Biyoloji Dersi Öğretim Programı incelendiğinde öğrencilerin;

a) Biyolojide yer alan temel teoriler, kavramlar, süreçler ve uygulamalar konusunda bilgi sahibi olmaları,

b) Biyoloji bilgisi ve uygulamalarını günlük hayatta kullanma becerisi kazanmaları, c) Tarihsel süreç içerisinde biyoloji alanına katkısı olan bilim insanlarını tanımaları, d) Biyoloji ve bilimle ilgili tartışmalara etkin olarak katılmaları ve bu tartışmaları

(21)

5

e) Biyoloji dersinde edindikleri bilgi, beceri ve yeterlilikleri kullanarak yeni fikirler üretmeye ve özgün çalışmalar yapmaya istek duymaları,

f) Canlılardan esinlenerek geliştirilen teknolojilerin farkına varmaları ve benzer inovasyonlar yapmak için motivasyona sahip olmaları,

g) Bilim ve teknolojinin insanın ve diğer canlıların yaşamlarına olan etkilerini değerlendirebilmeleri,

h) Bilimsel çalışmalarda ve toplumsal hayatta etik değerlere sahip olmanın ve bu değerlere uygun davranmanın gerekliliğini ve önemini kavramaları,

i) Sosyobilimsel konular (bilimle ilişkili tartışmalı sosyal konular) hakkında bilinçli değerlendirmeler yapabilmeleri,

j) Araştıran, eleştirel düşünen, iş birliği yapan, etkili iletişim becerisine sahip, problem çözen, sorgulayan, üreten, hayat boyu bilim öğrenmeye istekli bireyler olmaları

amaçlanmaktadır (MEB, 2017).

Durmaz’dan aktaran Sülün, Yurttaş ve Şerenli (2008), öğrencilerin en çok zorlandıkları, başarısız oldukları, anlamakta güçlük çektikleri, sevmek istedikleri ama bir türlü sevemedikleri derslerin başında da biyoloji dersinin geldiğini belirtmişlerdir. Bununla birlikte biyolojinin daha çok sözel anlatıma dayanması günlük hayatta çok kullanılmayan yabancı terimlerin fazlalığı, kalabalık sınıflar, laboratuvar ortamının etkin kullanılamayışı, yetersiz öğretmen hazırlıkları gibi bir dizi sebepten dolayı biyoloji dersi öğrenciler tarafından hak ettiği ilgiyi görememektedir (Gezer, Köse, Durkan ve Uşak, 2003).

Staeck’ten aktaran Sülün (2008), biyoloji eğitiminde, dersin öğretilmesi esnasında kullanılan yöntemlerden, hedeflerin iyi saptanmamış olmasından ve ortaöğretim okullarında halen uygulanmakta olan biyoloji müfredatının yeterli olmamasından, araç-gereç ve laboratuvar imkânlarının eksikliğinden kaynaklanabilen sorunlarla da karşılaşıldığını ifade etmiştir.

Biyoloji dersinde öğrencilerin ilgisinin zamanla azalmasının bir sebebi klasik metot eğitim ile öğrencenin pasif kaldığı öğretim yaklaşımının yıllarca uygulanmış olmasıdır. Fakat günümüzde diğer derslerin öğretiminde olduğu gibi biyoloji dersi de yapılandırmacı yaklaşımla öğrencinin aktif olduğu öğrenme yaklaşımı kullanılarak öğretilmeye çalışılmaktadır. Milli Eğitimimizde son dönem benimsenen öğretim kuramlarına göre

(22)

6

öğrencinin sınıf içinde aktif tutulması amaçlanmaktadır. Aktif öğrenme yaklaşımında öğretmen soru cevap, tartışma, örnek olay, gözlem, gözlem gezisi ve deney gibi metotlardan faydalanır (Karaağaçlı, 2011). Aktif öğrenme genel anlamı ile öğrencilerin aktif olduğu öğrenme durumudur. Aktif öğrenme yaklaşımında amaç öğrenciyi pasif izleyici ve gözlemci konumundan çıkarıp öğrenme olayının içine çekerek aktif katılımcı haline getirmektir. (Kalem ve Fer, 2003). Pekin’den aktaran Kalem ve Fer (2003), aktif öğrenmenin önemli özelliklerinden biri de öğrencileri ezberleyerek öğrenmeden kurtarmasıdır. Ezberlemenin yerini merak ve kuşku duyma, araştırma, uygulama, deneyerek öğrenme gibi etkinlikler alır. Aktif öğrenme modeline göre oluşturulan öğrenme ortamında, görevlerde ve müdahalede esneklik sağlanması gerektiğini belirtmiştir.

Eğitim sisteminin en önemli unsuru şüphesiz öğretmenlerdir. Öğretmenin öğrenci ve eğitim programlarını etkileme gücünün diğer öğelere oran ile daha yüksek olduğu bilinmektedir. Eğitim sisteminin başarısı da sistemi işletip uygulayacak olan öğretmenlerin ve diğer eğitim personelinin niteliklerine bağlıdır. Hiçbir eğitim modeli, o modeli işletecek personelin niteliğinin üzerinde hizmet üretemez (Kavcar, 1987). Öğretmenlik mesleğinde başarılı olabilmek için bu mesleği şartsız kabullenip sevgi ve istek ile yapmak büyük önem taşımaktadır. Öğretmenlik bilgi, beceri gibi bilişsel alan yetenekleri gerektirmesinin yanı sıra tutum ve davranış gibi duyuşsal alan yeterlilikleri gerektiren bir meslektir. Öğretmen adaylarının meslek ile ilgili değer ve tutum kazanımları en az bilgi kadar gereklidir. Öğretmenin düşünsel tutumu, duygusal tepkileri, çeşitli alışkanlıkları ve bunları kapsayan kişiliği öğrenciyi etkilemektedir. Çoğu zaman öğrenci, öğretmenin anlattığı konudan çok, konuya yaklaşımına dikkat etmekte ve olayları yorumlama biçiminden etkilenmektedir (Varış, 1988).

Öğretmenin bilgiyi yorumlama biçimi kadar ders esnasında kullandığı çeşitli materyaller de öğrencinin öğrenmesinde etkili olabilmektedir. Bu materyallerin başında ise öğretmenlerin ders içinde ve ders dışında kullandığı teknolojik araçlar ve medya kaynakları yer almaktadır.

Çağımızda bilim ve teknolojinin çok hızlı gelişim göstermesine paralel olarak eğitim teknolojileri de hızlı bir gelişim içerisine girmiştir. Bilgi çağında günümüzde bilgisayar, akıllı telefon ve daha bir çok teknolojik aracın bilgiyi elde etmede bireylere sunduğu imkanların çokluğu, birey olarak bizleri sanal ortama hızla hapsederken, medyanın bireyleri etkileme gücü yadsınamaz bir gerçekliktir. Medyada sözü edilen haberlerin

(23)

7

toplumda eğitici rolleri vardır. Medyada bahsedilen haber ile halkın bilinçlenmesini sağlarken aynı zamanda bazen bireylerin de yanlış yönlenmesini sağlayabilmektedir. Medyanın bu etkisi göz önüne alındığında yazılı ve görsel medyada yer alan haberlerin nitelikli olmasının da önemi artmaktadır. (Berkant ve Cömert, 2013).

Danesi’den aktaran Özdurdu, (2011) medyayı; kitle iletişim araçlarını, bunlara sahip olan kamu ve özel ticari kuruluşları ve iletişim ortamları olarak tanımlamıştır. Medya (media) İngilizce’deki medium sözcüğünün çoğulu olup; ortam, araçlar, vasıtalar, televizyon istasyonları, basın organları, kitle iletişim araçlarını kapsayan geniş bir kavramdır.

Medya çok kişiye ulaşabilen her türden sözlü, yazılı, basılı, görsel metin ve imgeleri (kitaplar, gazeteler, dergiler, broşürler, billboardlar, radyo, film, televizyon, internet gibi) içeren çok geniş bir iletişim araçları yelpazesini kapsamaktadır (Nalçaoğlu, 2003). Genel olarak medya, büyük iletişim ve yayın organlarının bütününe verilen ad, iletişim ortamı, iletişim araçları, kitle iletişim araçlarının tümü (TDK, 2013) şeklinde tanımlamaktadır. Medyanın 3 boyutu vardır (Kejanlıoğlu, 2005):

1. Teknolojinin üretimi ve kullanıma sunulma süreçleri,

2. Toplumsal ilişkiler, kurumlar, profesyoneller, medya örgütleri ve medya endüstrisinin iç işleyişi ile diğer örgütler ve toplumsal kurumlarla ilişkileri,

3. Kültürel biçimler ve ürünlerin gazeteler, programlar vb. yollarla, okurlar ve izleyiciler tarafından alımlanma süreçleri.

Medya gündelik hayatımızın en önemli enformasyon unsuru haline gelmiştir. Günümüz insanı, kitle iletişim araçları sayesinde hayatını yönlendirip programlandırmaktadır. Medyanın yoğun olarak egemen olduğu modern toplumlarda insanlar artık elektronik postalarına bakmadan, gazete ve televizyona göz atmadan güne başlamamakta, giyimini kuşamını hava raporuna göre ayarlamakta, akşamki etkinliklerini televizyon veya sinemadaki programa göre yönlendirmektedir. Medya sadece kişinin bireysel ihtiyaçlarına yön vermemekte ayrıca toplumsal hayatın önde gelen unsurlarından olan ekonomik, siyasi, kültürel hayat üzerinde de önemli roller oynamaktadır. İnsanlar dünyayı medya kanalı ile öğrenmekte ve tanımaktadır. İnsanlar, tüm dünyadaki haber ve gelişmeleri medya aracılığı ile almakta ona göre ekonomik portföyüne yön vermekte hatta siyasal tercihlerinde bile medyadan etkilenmektedir (Toruk, 2008).

(24)

8

Günümüzde medya araçları toplumu oluşturan bireylerin bir parçası haline gelmiştir. Öyle ki artık eğitim öğretimde de popüler medya kaynaklarından yararlanılmaktadır. Türkiye’de akıllı tahta ve tablet uygulaması ile sınıflarda medya eğitim öğretimin bir parçası haline gelmiştir.

Medya konusunda yapılan çalışmalara bakıldığında, medya kaynaklarından biri olan gazeteler üzerinde durulduğu görülmektedir. Yurt dışında eğitimde gazetelerin kullanılması ile ilgili çalışmalar yapılmıştır (Wellington, 1993; Jarman, 2003; Aiex, 2004). Ayrıca, gazetelerin güncel olayların öğretimine katkısını artırmak için, “Eğitimde Gazete” (“Newspaper in Education”) adlı uluslararası programlar başlatılmıştır. Bu programlar (http://nie.gazeettenet.com/, http://www.nieonline.com ve http://www.prees-enterprise.com/nie/) sitelerinde etkinlik gösterip ders planları ve yeni materyalleri sunmaktadır. Bu programlar sayesinde öğrencilerin okuma ve yazma becerileri geliştirmektedir. Ayrıca öğretmen ve öğrenciler için gazetelerden öğrenmeyi sağlayacak etkinlik ve kaynak sunar. Bu etkinlik ve kaynaklar doğrudan gazete dağıtım yolu ile öğretmen ve öğrencilere iletilmektedir.

2008-2009 eğitim öğretim yılından itibaren Milli Eğitim Bakanlığının “İlköğretim 4-8. Sınıf Öğretim Programlarının Öğretme-Öğrenme Süreçlerinde Gazete Kupürlerinden Yararlanma” adlı ek bir programı uygulamaya başlaması bakanlığın bu etkili öğretim aracına verdiği önemi göstermektedir. Bu ek programda gazetenin, güncel bilgiye ulaşılabilecek en kolay kaynaklardan biri olması, içerdiği farklı konulardaki (şehir, ülke, dünya, ekonomi, sağlık, bilişim, kültür-sanat, spor, eğitim vb.) haberler, zengin görsel ögeler (resim, fotoğraf, şema, grafik, harita vb.) ve her düzeyde (okul öncesinden, yükseköğretime) içerdiği bilgiler ile her derste kullanılabilecek bir araç olması ve günlük yayınlanması açısından “her gün yenilenen bir kitap” işlevi görmesinden dolayı öğretme-öğrenme sürecinde kullanılabileceği belirtilmektedir (MEB, 2008). MEB’in hazırladığı rapora göre, gazete kupürlerinin derslerde bir eğitim materyali olarak kullanılması ile öğrenciler;

- Okul içi ve okul dışı yaşam; geçmiş ve gelecek arasında bağ kurabilir.

- Derste edindiği bilgiyi, güncel bilgi ile harmanlarken; okuma, konuşma, yazma, anlama, dinleme, iletişim, kendini ifade etme, eleştirel düşünme ve problem çözme becerilerini geliştirir.

(25)

9

- Elde ettiği bilgileri farklı kaynaklar ile karşılaştırırken, eleştirel bir bakış açısı edinerek; medya okuryazarlığı konusunda bilinç kazanabilir. “Gerçek’’ ve “kurgu’’ arasındaki farkı ayırt edebilir. Bu açıdan benzer amaçları olan İlköğretimde seçmeli ders olarak okutulan Medya Okuryazarlığı dersinde edinilen bilgiler pekiştirilebilir; beceriler geliştirilebilir.

- Gazetelerdeki güncel konuları yaşadığı yerden, Türkiye’den ve dünyadan örnekler ile incelerken, kendisinin de toplumun bir parçası olduğunun farkına varabilir. - Ders işlenişinde kullanılacak gazete kupürleri ile toplumsal olaylara karşı duyarlı,

sorumlu; içinde yaşadığı toplumu ve dünyayı tanıyan birey olma şansını kazanır (MEB, 2008).

Biyoloji dersinde de diğer derslerde olduğu gibi güncel olayların öğretiminde birden fazla metot bulunması ile birlikte günlük gazetelerin kullanılması hedeflere ulaşmada yararlı bir metot olabilir. İlgili ünitelerde gazete, öğrenme için önemli bir kaynak olabilir. Öğretmenlere, gazetelerden öğretim sırasında kullanabilecekleri sayısız okuma materyali sağlanabilir. Gazetelerden biyoloji alanında sağlık konuları, ziraat hakkında, yeni buluşlar hakkında, eczacılık hakkındaki son gelişmeler ve ilaçların üretimi hakkında, öğrencilerin bir vatandaş olarak yaşadığı dünya hakkında, canlılar dünyası hakkında, çevre ve ekoloji (küresel ısınma, sera etkisi, asit yağmurları vb.), genetik vb. hakkında kaynak bulunulabilir. Biyoloji dersinin güncel olaylar ile ilişkilendirilmesi ve okullarda gazete kullanımı öğrencilerde akademik başarıyı artırabilir (Yazır, 2018).

Biyoloji dersi ortaöğretim düzeyinde yer alan önemli derslerden biridir. Bu ders ile öğrenciye kazandırılacak kritik ve önemli birçok kazanım vardır. Bu kazanımlar gerek bireyin özel yaşantısında, gerekse üniversite giriş sınavı gibi özel durumlarda önemli bir yer tutmaktadır. Biyoloji dersinde yer alan kazanımlar yatay ve dikey aşamalılık söz konusudur. Yeterli düzeyde öğrenilemeyen kritik davranışlar, kendisi ile ilişkili daha sonraki davranışların öğrenilmesini zorlaştırmakta hatta bazen olanaksız kılmaktadır. Biyoloji dersindeki bilgi eksikliği bu ders ile ilgili diğer derslerdeki öğrenmeleri de güçleştirmektedir (Tosun, 2011).

Bir bireyin öğrenmesini etkileyen faktörler arasında bilişsel giriş özelliklerinin yanı sıra duyuşsal giriş özellikleri de önemli yer tutmaktadır. Bloom (1979), duyuşsal giriş özelliklerinin başarı üzerindeki etkisini gösteren kanıtlar olduğunu belirtmekte, bu özelliklerin başarıyı belirleyen ve etkileyebilen önemli bir faktör olduğu vurgulamaktadır.

(26)

10

Bloom’un öğrenmede duyuşsal özelliklerin önemli olduğu görüşü, bireylerin bir konuyla ilgili öğrendikleri bilgileri unutsalar bile o konuya ilişkin duyuşsal niteliklerini kaybetmedikleri gerçeğini ortaya koymaktadır (Stodolsky, 1991). Bu duyuşsal özelliklerden bir tanesi de tutumdur.

Tutum kavramına ilişkin birçok tanım yapılmıştır. Bu tanımların sayısının yüzün üzerinde olduğunun bilinmesine karşılık; günümüzde sosyal psikologlar tarafından kabul gören tanım dikkate alındığında, tutumların bireye ait olduğu ve onun bir nesneye ilişkin düşünce, duygu ve davranışlarına bir bütünlük ve tutarlılık getirdiği belirtilmektedir (Tavşancıl, 2002). Ülgen (1995), tutumun öğrenme yolu ile kazanıldığını ve öğrenme ile kazanılan bu özelliklerin bireyin davranışlarına yön veren karar verme sürecinde yanlılığa neden olabildiğini ifade etmiştir. Tutum kavramının tanımı konusunda ortak bir tanım üzerinde durulamamasının temel nedeni olarak sosyal bilimler kapsamında yer alan disiplinlerce kavrama farklı açılardan yaklaşılması gösterilebilir. Tutum kavramını Thurstone (1931) psikolojik bir objeye yönelen olumlu ya da olumsuz yoğunluk sıralaması ve derecelemesi olarak tanımlamıştır. Oppenheim (1992) ise tutumun duyuşsal alan davranışlarının önemli bir bölümünü oluşturduğunu belirtmekte ve tutumla ilgili olarak “bir bireyin her hangi bir uyarıcı karşısında olumlu ya da olumsuz tepki gösterme eğilimi” tanımını yapmıştır.

Bugün ülkemizde popüler medya kaynaklarının öğretim yaparken kullanılmasının öğrencilerin biyoloji dersine yönelik tutumlarına etkilerini gösteren çalışmanın literatürde yer almaması bu araştırmayı yapmaya bizi yönlendirmiştir. MEB (2008) hazırlanan rapora göre öğretimde gazetelerden yararlanmanın olumlu etkisinden bahsedilmektedir. Fakat günlük yaşantımızda yalnızca gazetelerden değil ayrıca bilim ve teknik dergilerinden, internetten, televizyon ve radyolardan da yararlanmaktayız. Bu medya kaynaklarının günlük hayatımızda oldukça fazla yer bulması, hayatımıza yön vermesi, yenilik ve gelişmeleri takip edebilmeyi sağlamaktadır. Ayrıca öğrencilerin medya kaynaklarına olan ilgisi dikkate alındığında ders esnasında da yararlanılabileceğini düşündürmektedir. Bu sayede popüler medya kaynaklarının kullanımı öğrencilerin tutumlarına ve akademik başarılarına yönelik olumlu yönde etkili olabileceği düşünülebilir.

Bu çalışmada, lise biyoloji dersi öğretim programında bulunan ve öğrencilerin anlamakta zorluk yaşadıkları, yanlış öğrenme (kavrama) geliştirdikleri çok güncel konuların içerisinde yer alan modern genetik uygulamaları ile ilgili lise 2 öğrencileri üzerinde

(27)

11

popüler medya kaynakları ile desteklenmiş öğretimin öğrencilerin biyoloji dersine yönelik tutumlarında etkili olup olmadığı belirlenmeye çalışılmıştır.

1.1. Problem Cümlesi

Bu araştırmanın problem cümlesi, “Ortaöğretim biyoloji müfredatında yer alan güncel konulardan birisi olan modern genetik uygulamaları ile ilgili 10. sınıf öğrencileri üzerinde popüler medya kaynakları ile desteklenmiş öğretimin öğrencilerin biyoloji dersine yönelik tutumları üzerine etkisi var mıdır?” şeklindedir.

1.2. Alt Problemler

1. Araştırma öncesinde deney ve kontrol grubundaki öğrencilerin, biyoloji dersine yönelik tutum öntest puanları arasında anlamlı düzeyde bir fark var mıdır?

2. Araştırma öncesinde deney ve kontrol grubundaki öğrencilerin, biyoloji dersine yönelik tutum son test puanları arasında anlamlı düzeyde bir fark var mıdır?

3. Kontrol grubundaki öğrencilerin, biyoloji dersine yönelik tutum öntest ve sontest puanları arasında anlamlı düzeyde bir fark var mıdır?

4.Deney grubundaki öğrencilerin, biyoloji dersine yönelik tutum öntest ve sontest puanları arasında anlamlı düzeyde bir fark var mıdır?

1.3. Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın amacı, biyoloji dersinde popüler medya kaynakları kullanımının öğrencilerin tutumlarına olan etkisini araştırmaktır.

Genel amaç doğrultusunda;

Biyoloji dersinde popüler medya kaynakları kullanılarak uygulanan öğretimin öğrencilerin derse karşı tutumlarına anlamlı bir etkisinin olup olmadığı araştırılacaktır.

(28)

12

Tutumlar, insan davranışlarının en önemli belirleyicilerinden biridir. Bireylerin tutumları, sevgilerini, nefretlerini ve davranışlarını önemli ölçüde etkiler (Morgan, 1991). Bireyin sahip olduğu değerler dizisine bağlı olarak bir simgeyi, bir nesneyi, bir kişiyi veya dünyayı iyi yada kötü, yararlı ya da zararlı yönleri ile algıladığı bir ön düşünce biçimi tutumdur (Katz, 1967).

Tutum, gözlenebilen bir davranış değil, davranışa hazırlayıcı bir eylemdir. Öyleyse birey ilk önce, o tutum objesi hakkında bilgi edinir. Sonra onu duyuşsal bir tepki olarak ifade eder. En sonunda da onu davranışa dönüştürür. Sahip olduğu bilgileri, davranışa dönüştürme aşaması boyunca çevreden gelen tepkilere de yanıtlar verir (Kağıtçıbaşı, 1988).

Bu araştırmada, biyoloji dersi işlenirken popüler medya kaynakları kullanımının öğrencilerin biyoloji dersine olan tutumlarına etkisi araştırılmıştır. Öğrenme alanlarında popüler medya kaynakları kullanmanın değişik disiplinlerde örneğine rastlanmakla birlikte biyoloji biliminde örneği bulunmamaktadır. Çalışmanın bu yönüyle biyoloji eğitimi adına ilklerden olacağı ve sonraki araştırmacılara örnek teşkil edeceği düşünülmektedir.

1.5. Varsayımlar

1. Araştırmada, öğrencilerin veri toplama araçları olarak kullanılan tutum testini yanıtlarken içten ve doğru cevaplar vermişlerdir.

2. Öğrenciler kontrol altına alınamayan değişkenlerden aynı oranda etkilenmişlerdir.

1.6. Sınırlılıklar

1. Araştırma zaman açısından 2015-2016 öğretim yılı ile sınırlıdır.

2. Araştırmadan elde edilecek veriler Kahramanmaraş ili sınırları içerisindeki bir Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi 10/A ve 10/B sınıflarında öğrenim gören 56 öğrenci ile sınırlıdır.

3. Araştırma popüler medya kaynaklarının biyoloji tutum üzerine etkisi ile sınırlıdır. 4. Ortaöğretim Biyoloji dersi 10. sınıf “Modern Genetik Uygulamaları” konusu ile

sınırlıdır.

(29)

13

6. Araştırmadan elde edilecek veriler araştırmada kullanılacak veri toplama aracı ile sınırlıdır.

1.7. Tanımlar

Ortaöğretim: En az dört yıllık genel, mesleki ve teknik öğretim kurumlarının tümünü kapsayan örgün eğitimin bir koludur.

Tutum: Belirli bir kişiyi, grubu, kurumu veya düşünceyi kabul veya reddetme şeklinde gözlenen, duygusal bir hazır oluş hali veya eğilimidir (Özgüven, 2000).

Popüler Medya Kaynağı: Medya birçok bireye ulaşabilen her türden sözlü, yazılı, basılı, görsel metin ve imgeleri (kitaplar, gazeteler, dergiler, broşürler, billboardlar, radyo, film, televizyon, internet gibi) içeren çok geniş bir iletişim araçları yelpazesini kapsamaktadır (Nalçaoğlu,2003).

(30)

14

BÖLÜM II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Eğitim

Eğitim ile ilgili çok sayıda tanım yapılmıştır. Bu tanımların bazılarında eğitimin genel ve kapsamlı anlamı, bazılarında ise daha çok belli bir plan ya da program uygulanarak gerçekleşen anlamı öne çıkarılmıştır. Eğitimin genel ve kapsamlı tanımlarından başlıcaları şunlardır (Demirel ve Ün, 1987):

✓ Eğitim, genel anlamda bireyde davranış değiştirme sürecidir.

✓ Eğitim, geniş anlamda bireyin toplum standartlarını, inançlarını ve yaşam yollarını kazanmasında etkili olan tüm sosyal süreçlerdir.

✓ Eğitim, kişinin yaşadığı toplum içinde değeri olan, yetenek, tutum ve diğer davranış biçimlerini geliştirdiği süreçlerin tümüdür.

✓ Eğitim, bireyin yaşadığı toplumda uygulama değeri olan yetenek, yöneliş ve diğer davranış örüntülerini kazandığı süreçler toplamıdır.

✓ Eğitim, seçilmiş ve kontrollü bir çevrenin, özellikle de okulun etkisi altında sosyal yeterlik ve en iyi şekilde bireysel gelişmeyi sağlayan sosyal bir süreçtir.

✓ Eğitim yetişkin nesillerce hayata henüz hazır olmayanları hayata hazırlama sürecine verilen addır. Durkheim’ın bu yaklaşımı eğitimin sosyalleşme boyutuna atıfta bulunan bir özelliğe sahiptir (Ergün, 1987).

✓ Herhangi bir toplumda eğitimin gelişebilmesi, dört farklı boyutlu faktörün katkısına bağlı olmaktadır. Bunlar insanların bedensel güçleri ve zekâ kapasitelerini ifade eden biyolojik faktörler, doğal koşullarını ortaya koyan fiziki çevre faktörleri, maddi varlıklarını ortaya koyan ekonomik faktörleri ve dünya ile etkileşimlerinde rol oynayan kültürel faktörler şeklinde ifade edilebilir. Gerçekten de bir insan ya da

(31)

15

toplumun eğitim açısından gelişimi de bu faktörlerin oynadığı role bağlı olmaktadır (Arvasi, 1998).

✓ Eğitim bireyi kültürlemeye çalışan bir sistem olarak da tanımlanabilmektedir (Başaran, 1990).

Eğitim, bireyin davranışlarının istendik yönde değiştirmek için düzenlenip işe koşulan açık bir sistemdir (Sönmez, 1999). Öğrencide istenilen davranış değişikliğini oluşturmak ve öğretimde öğrencinin dikkatini toplamak, ilgisini arttırarak devam ettirmek ve öğrenciyi derse yöneltmek için çeşitli eğitim araçları kullanılır (Fidan ve Erden, 1993).

2.2. Bilim

Bilim, özellikle son birkaç yüzyıldan beri toplumsal yaşamın önemli dinamiklerinden birisi olmuştur. Bu nedenle bilimin herkes tarafından hemfikir olduğu bir tanımı olduğu düşünülse de bunun tam tersi bir durum söz konusudur. Bilimin tarihçesine bakıldığında farklı yüzyıllarda farklı bilim anlayışlarının olduğu dolayısıyla da farklı tanımların yapıldığı görülmektedir (Yetim, 1996). Ortak bir tanımın yapılamamasının sebepleri ise; bilimin sürekli değişim ve gelişime açık bir etkinlik olması, incelediği konular ve yöntemler bakımından sınırlarının belli olmaması ve çok yönlü karmaşık bir sentez olmasıdır (Doğan, Çakıroğlu, Bilican, Çavuş-Güngören, 2014).

Yıldırım (2014)’a göre bilim; denetimli gözlem ve gözlem sonuçlarına dayalı mantıksal düşünme yolundan giderek, olguları açıklama gücü taşıyan hipotezler (açıklayıcı genellemeler) bulma ve bunları doğrulama yöntemidir.

Bilime yönelik birkaç tanım vererek bilim kavramını genişletebiliriz. Bu tanımlardan ilki ünlü bilim insanı Einstein’a diğeri ise çağımızın ünlü düşünürlerinden Russell’a aittir. Einstein bilim için “her türlü düzenden yoksun duyu verileri ile mantıksal olarak düzenli düşünme arasında uygunluk sağlama çabasıdır” tanımını yaparken; Russell ise bilimi, “gözlem ve gözleme dayalı akıl yürütme yolu ile önce dünyaya ilişkin olguları sonra da bu olguları birbirine bağlayan yasaları bulma çabası” olarak tanımlamaktadır (Bilen, 2015). Tanımları incelediğimizde Einstein bilime daha çok akılcı bir açıdan yaklaşırken Russell ise tersine doğadaki düzenden ve bilimin bu düzeni bulma, ifade etme çabasından bakmaktadır. Hâlbuki bilim ne sadece aklın ne de katıksız gözlem ve deneyin bir sonucudur (Yıldırım, 2014).

(32)

16

Bilim, bir alandaki varlıkları ve olayları inceleme, açıklama, onlara ilişkin genelleme ve ilkeler bulma, bu ilkeler yardımı ile gelecekteki olayları kestirme gayreti olarak tanımlanabilir (Kaptan, 1999). Bilimin tarihine bakıldığında bilimsel gelişmelerin aşamalı bir sıra izlediği görülmektedir. Ancak, bilimin gelişmesi ile ilgili görüşler çeşitlidir. Bu görüşlerin bir tanesine göre bilimde gelişme yavaş fakat sürekli ilerleyen bir bilgi üretme sürecidir. Bir diğerine göre ise bilimde gelişme, teorik düzeyde yer alan köklü düşünme değişiklerinin bir sonucudur. Sonuç olarak bilim, insanlığın ortaya çıkışından bu yana, binlerce yıldır süren bilimsel bilgi üretme sürecinde kendi niteliğini, geleneklerini ve standartlarını oluşturmuştur (Tunç, 2008).

Özünde bilim, gözlem yapmaktan ve bu gözlemleri çevremizde olup bitenleri daha iyi anlayabilmek adına yorumlamaktan ibaret olsa da bilim için farklı tanımlar yapılabilmektedir. Bu nedenle bilimin ne olduğunu daha iyi anlayabilmek adına bilimi niteleyen bazı özeliklerin anlaşılması gerekmektedir. Bu özellikler aşağıdaki gibidir (Aslan, 2016):

1. Bilim olgusaldır: Bilimi, mantık, matematik veya din gibi diğer etkinliklerden ayıran en önemli özellik bilimin olgusal yönüdür. Bilimsel önermelerin tamamı doğrudan veya dolaylı gözlenebilir olguları ifade eder. Bu önermelerin doğruluğu dile getirdikleri olguların veya olgusal ilişkilerin var olup olmamasına bağlıdır (Yıldırım, 2014).

2. Bilim mantıksaldır: İlk olarak bilimsel bulguların her türlü çelişkiden uzak ve kendi içinde tutarlı olması gerekir. Birbiriyle çelişen iki önermenin doğruluğundan söz edilemez. İkinci olarak bilim bir hipotez veya teoriyi doğrularken mantıksal düşünme yollarından olan tümevarım ve tümdengelim kurallarından yararlanır (Çepni, 2012).

3. Bilim eleştiricidir: Bilim kendi içindeki ve bilim dışı görüşlere karşı eleştirel bir tutum içindedir. Bilimde teoriler veya görüşler olgular tarafından desteklendiği sürece doğru kabul edilir. Teoriler veya görüşler yeni olguları açıklamakta zorlandığı takdirde mutlaka eleştirilir ve yeni olguları kapsayacak şekilde değiştirilir. Bilimin bu özelliği kendini düzeltmesine ve hatalardan ayıklanmasına olanak sağlamaktadır.

4. Bilim genelleyicidir: Bilim bütün olgularla tek tek ilgilenmek yerine olgu türleriyle ilgilenir. Bilim için tek bir olgunun kendi başına bir önemi yoktur, fakat inceleme

(33)

17

konusu bir olgu sınıfına üye ise, yani bir genellemeyi doğrulama yahut yanlışlamada kanıt görevi görüyorsa önemlidir. Bu nedenle araştırmalarda sınıflama ilk adımı oluşturur (Yıldırım, 2014).

5. Bilim seçicidir: Evrendeki olgular hem çeşit bakımından hem de sayıca oldukça fazladır. Bilimin bütün olgular ile ilgilenmesi olanaksız olduğu gibi aynı zamanda gereksizdir de. Bilim insanı olgu koleksiyoncusu değildir, o ancak araştırma amacına uygun, cevap aradığı sorulara ilişkin olguları belirlemeye çalışır. O halde bir olgunun bilimsel araştırmalara konu olabilmesi için, inceleme konusunun bir probleme ilişkin olması, ya da bir teori veya hipotezin test edilmesinde kanıt değeri taşıması gerekir (Yıldırım, 2014).

6. Bilim bir takım temel ihtiyaçlara dayanır: Bilim açık yahut üstü örtük birtakım temel inançlara dayanır. Varsayım olarak kabul edilen bu inançlarımız aslında düşünce ve davranışlarımızın temelinde yatan gerekçelerini oluşturur. Günlük hayatta bile varsayımlardan hareket ettiğimiz düşünülürse bilimsel araştırma gibi karmaşık bir etkinlik içinde varsayımların olması kaçınılmazdır. Bu inanç ve varsayımları şu şekilde sıralamak mümkündür (Yıldırım, 2014):

a) Kendi dışımızda bir olgular dünyası vardır.

b) Bu dünya bizim için anlaşılırdır. Yani bilgi edinmek olağan dışı değildir. c) Dünyayı bilmek ve anlamak son derece değerli bir uğraştır.

7. Bilim ilerleyicidir: Bilim sürekli değişim, gelişim ve ilerleme halindedir (Çepni, 2012, s. 4). Bugün sahip olduğumuz bilgiler şüphesiz yüz yıl öncesinden daha ileridedir. Bu durum bilimin durağan değil dinamik bir etkinlik olduğunu gösterir. Bilimin bu dinamik yapısı eleştiriye açık olmasından ve bilim insanlarının işbirliği içinde olmalarından kaynaklanmaktadır (Bilen, 2015).

Bilimin özellikleri sadece bunlar değildir. Bilim aynı zamanda (Çepni, 2012); * Kümülâtiftir.

* Kesin değildir. * Olasılık taşır. * Tarihseldir. * Tekrarlanabilir.

* Hem özel hem de geneldir. * Sosyal bir etkinliktir.

(34)

18 *İnsan ve kültür ile ilişkilidir.

* Bütüncüldür. * Deneyseldir.

2.3. Bilimsel Metinler

Bilimsel üretim süreci içerisinde yer alan son evrelerden biri de raporlaştırma eylemidir. Dünyada ve ülkemizde bilimsel çalışmalar yapan araştırmacıların, araştırmalarının sonucunda elde ettikleri ürünleri çeşitli bilim çevreleri ile paylaşmaları, ilgili konuları hakkında ulaştıkları özgün sonuçları ve önerileri sunmaları, iletmeleri gerekmektedir. Bilimsel makale; bir bilimsel çalışmanın sonucunda ortaya çıkan bilimsel ürünün, ulaşılan yargı ve önerilerin, elde edilen bulguların, kullanılan materyal ve izlenilen yöntemin belirtilerek hazırlandığı bir yayın türüdür ( Zahal, 2010).

Day (2005) bilimsel makaleyi özgün araştırma sonuçlarını tanımlayan yazılmış ve basılmış rapor olarak tanımlamıştır. Bilimsel makalenin diğer bir tanımı ise CBE tarafından yapılan; “ kabul edilen temel bir bilimsel yayın, araştırmacılara gözlemleri değerlendirme, deneyleri tekrarlama, entelektüel işlemleri değerlendirme imkanı verecek, yeterli bilgi içeren ilk açıklama olmalıdır” biçiminde ifade edilmiş tanımdır. Fakat bu tanım daha yalın, basit bir şekilde ifade edilecek olursa; temel yayın,

a) Özgün araştırma sonuçlarının ilk yayını olan,

b) Yazarın meslektaşlarının deneyleri tekrarlayabilecekleri ve sonuçları irdeleyebilecekleri forma sahip,

c) Dergide veya başka bir kaynak belgesinde bilimsel toplum içinde hemen ulaşılabilir olan yayındır (Day, 2005).

NRC den aktaran Çıkrık (2015), Bilimde okuma ve yazmanın öğrenilmesi, bilimsel okuryazarlığın önemli bir parçası olup, öğrencilerin temel bilim içeriğini anlamalarına ve unutmamalarına yardımcı olabilir. Norris ve Phillips, okuryazar olmanın bilimsel okuryazarlığın gelişmesinde çok önemli dolduğunu; okuma ve yazma faaliyetlerinin bilimin doğası ve yapısını anlama, aynı zamanda bilimi öğrenme ile kaçınılmaz şekilde bağlantılı olduğunu belirtmişlerdir (Çıkrık, 2015)

(35)

19

Fen öğretmenlerinin, öğrencilerine bilimde nasıl okunup yazılacağını öğrenebilmeleri için yardımcı olmaları gerekmektedir. Çünkü

1. Eğer yaşam boyu öğrenenler olmaları bekleniyorsa, öğrencilerin bilim hakkında nasıl bilgi edineceklerini kendi kendilerine bilmeleri gerekir. Bu, öğrencilerin akademik, kurgusal ve ikna edici yazı türlerini okuyabilme, anlayabilme ve eleştirebilmelerini gerektirir.

2. Okuma ve yazma bilim yapmanın önemli yönleridir. Bilim insanları başkalarının yazılarını okuyup anlayabilmeli, değerini ölçebilmeli ve yazarak kendi araştırmalarının sonuçlarını paylaşabilmelidirler.

3. Bilimsel kariyerlerindeki çıkarlarına bakılmaksızın tüm öğrencilerin bilimsel konular hakkında yazabilmeleri ve okuyabilmeleri gerekmektedir. Bu sayede entelektüel kararlar alabilir ve demokratik toplumda yer alabilirler.

4. Shanahan, fen bilimlerinde okuma ve yazmaya yetenekli öğrenciler, yeteneği olmayanlara göre kavramlar, teoriler, modeller ve kanunları daha iyi öğrenmede ve daha bilgili kalmada daha beceri sahibidirler (Çıkrık, 2015).

5. Alexander ve Jetton, metinlerden öğrenme ile ilgili üç aşamadan oluşan bir gelişim modeli öne sürmüş tür. ilk aşamada okuyucular alışma durumundadır. Bilgi alanına aşina olmadıkları için sınırlı ön bilgiye sahiplerdir. Bu aşamadaki okuyucular kendileri için temel bilgi birikimi oluşturmaya çalışır ve bu nedenle iyi açıklanmış̧ ve tutarlı bir metne ihtiyaç̧ duyarlar. Okumanın ikinci seviyesindeki okuyucular yetkin olmaya başlarlar. Daha fazla ön bilgiye sahip olup metinden daha fazla fayda sağlarlar. Konu alanındaki diğer üyeler gibi düşünüp hareket etmeye başlayabilirler. Uzman okuyucular metinden öğrenme ile ilgili yüksek seviyeye sahiplerdir. Geçmiş̧ bilgiler yapılandırılmış̧ ve çok boyutlu olduğundan metne karşı güçlü̈ bir ilgi mevcut olup derin bir anlayış gelişmiştir (Çıkrık, 2015).

Phillips ve Norris’den aktaran Çıkrık (2015),bilim insanları argümanlarını iletmek amacı ile yazılı metinlerden yararlanmakta olup bu yazılı argümanları değerlendirebilme yeteneği ise hem bilimde uzmanlığın bir göstergesi hem de bilimin doğasını anlamaya dair ana bir unsur niteliğindedir. Bilimsel görüşlerin anlaşılabilmesi için bu görüşleri bilgili bir okuyucu kitlesine sunmak ve desteklemek için kullanılan dil yapısının muhakkak anlaşılması gerekmektedir.

(36)

20

Küçük’ten aktaran Çıkrık (2015), bilimsel iletiş im, en yalın olarak, bilim insanlarının çalışma sonuçlarını paylaşması, bunlara bir geri bildirim alması olarak tanımlanabilir. Bilim insanları çalışmalarını değişik yayım araçları, sözlü olarak kitaplar ve makaleler ile paylaş ırlar. Çalışmalarına atıflar alarak ve/veya çalışmalara yapılan eleştiriler ile geri bildirim almaları mümkündür. 17. yüzyıla kadar bilim insanlarının bilgi paylaşımı son derece sınırlı platformlarda gerçekleşmiştir. Mektuplaşmalar söz konusu olmuş, çalışmalarına maddi kaynak almak istediklerinde parlamento ya da değişik bilimsel kuruluş ların önünde araştırmalarını sunmuşlardır. 1655 yılında yaşanan çok önemli bir geliş me ile birbirinden habersiz iki bilimsel dergi yayın hayatına başlamıştır. Bu dergiler Fransa’da yayınlanan Journaldes Scavans ve İngiltere’de ortaya ç ıkan Philosophical Transactions of theRoyalSociety of London’dır. Bu önemli geliş meden sonra bilimsel dergi sayısı giderek artmış, 19. yüzyılda hakemli dergilerin kaliteli olduğu düşüncesi kabul görmüş ve hakem süzgeci çalışmalara bir katma değer mekanizması olarak ortaya çıkmıştır. 20. yüzyılın sonuna gelindiğinde ise elektronik dergicilik kavramı karşımıza çıkmıştır. 1992 yılında elektronik ortamda üretilen ilk dergi The On-LineJournal of Current Clinicals Trials’tir.

Yarden’dan aktaran Çıkrık (2015), Goldman ve Bisanz toplumda var olan bilimsel bilgi iletişimini üç ana fonksiyona ayırmıştır. Bunlardan birincisi, bilim insanları arasında iletişimi sağlamak; ikincisi, bilim camiası tarafından ortaya atılan bilgileri kitlelere aktarmak; üç üncüsü ise bu alanda örgün eğitim sağlamaktır. Bu araştırmacılar tarafından belirlenen bu üç türe yönelik her bir iletişim türünün temsilcisi olarak sırası ile birincil literatür, popüler medya kaynakları ile ders kitapları verilebilir. Bu üç tür, yazım dili, yazarlar, bilimsel içeriği ve kullanım alanları gibi bazı özellikleri yönünden farklılıklar göstermektedir.

2.4. Ders Kitapları

Kitapların, ders kitabı, kaynak kitap, el kitapçığı, kılavuz kitap gibi pek çok çeşiti vardır. Kitaplar, öğretimde öğretmenin gücünü daha iyi kullanmasına ve bilgiyi sistematik sunmasına olanak sağlar; fakat öğretmen, derste kitaba tamamen bağlı olmaması gerektiğini bilmelidir. Bu bağlamda, sınıf içerisinde öğretmen kitabın yazarı değil öğretmenin kendisidir. Öğrenciler, günlük dille yazılmış, kısa cümle ve paragraflı, uygun

(37)

21

resimler ile süslü kitapları okumaktan hoşlanırlar. Kitaplar, öğrenciler açısından da çok yararlı materyallerdir. Kitap sayesinde öğrenci, öğretmenin anlattıklarını, istediği zaman, istediği yerde ve istediği tempoda tekrar etme imkânına kavuşur. Özellikle öğrenme güçlüğü olan öğrenciler için ders kitabı, sözel öğretimin yarattığı boşluğu doldurma imkânı vermesi bakımından önemlidir (Küçükahmet, 2000).

Ders kitabı yazılı ve basılı gereçler grubunda yer alan ve öğrencinin öğrenme yaşantılarına kaynaklık eden çalışma materyalidir. Özellikle metinden öğrenmede ders kitabı önemli rol oynamaktadır. Öğretimde metnin rolüne yönelik farklı görüşler ile karşılaşılmaktadır. Bir görüşe göre metin okurun ya da öğrencinin gelişimini ve değişimini sağlayan dinamik güçlerdir. Bir başka bakış açısına göre. metin daha çok ezberlenir. Bu ezberleme öğrenci - öğretmen etkileşimini yönlendirir. Ayrıca öğrenciler yorum katmadan metni olduğu gibi öğrenmeye çalışırlar. Bir diğer bakış açısında ise, metin okuma, öğretimde bir yardımcıdır; etkileşimli bir yapısı vardır. Okur metinden anlam oluşturmak için geçmiş bilgilerini ve yaşantılarını kullanır (Alvermann, 1989).

Ders kitapları, bir ders içinde kullanılan ve o dersin süreç içinde gelişmesinde, o dersin bilgi ve uygulamaya, yaşama dönük açılımında rol oynayan temel araçlardır. Hazırlanışlarında ve düzenlenmelerindeki sürekli denetimlilik özelliği, olgunlaşma ve geliştirilme yolunda geçirdikleri süreçlerin çok sayıda olması, titiz ve özenli çalışma gerektirici nitelikleri yönünden emek ve işlevsel değeri yüksek, kalıcı birer ürün olma özelliğini taşırlar (Güçlü, Topses, Yel, Korkmaz, Çakmak, Köksal ve Albayrak, 2001). Basılı materyaller grubuna giren ders kitapları, en eski ve en yaygın biçimde kullanılan eğitim kaynaklardır. Basılı materyallerin en önemli avantajı, bireyin bir bilgiyi, defalarca tekrar etmesine ve bağımsız çalışmasına olanak vermesidir. Ders kitabı; bireyler, aileler, toplum ve ulus üzerinde bıraktığı etkilerden dolayı eğitim ve öğretimin en önemli ögelerinden biridir (Ataman, Şapolyo, Gevrekçi, Çakmak, Ercan, Yüksel ve Çetin, 2001). Ders kitapları öğretim programlarının uygulanmasında en çok başvurulan ders aracıdır. Çok kullanılmasının sebebi öğretim programının bütün öğelerini içerme özelliğinin olmasıdır (Büyükalan 2003).

Ders kitabının öğretimdeki rolünü şu şekilde özetlemek mümkündür: 1. Öğretimin büyük bir bölümü kitapların içeriği ile belirlenmektedir.

(38)

22

3. Okullardaki araç-gereç yoksunluğu, ders kitaplarının öğretim aracı olarak seçilmesinde etkilidir (Kılıç ve Seven 2006).

Kitapların, öğrenciler açısından bakıldığında çok yararlı materyaller olduğu şüphesizdir. Kitap sayesinde öğrenci, öğretmenin anlattıklarını, istediği zaman, istediği yerde ve istediği tempoda tekrar etme imkânına kavuşur (Küçükahmet, 2000).

Bir yazılı materyalin (ders kitabı, ders notları, kılavuz kitaplar, okul gazetesi, bildiriler vs.) öğretim etkililiği özellikle üç temel değişkene bağlıdır: materyalin okunabilirlik düzeyi, materyalin içeriği ve materyalin tasarımı (düzenlenmesi, dış görünümü). Yazılı materyaller, görünüm tasarımı açısından ele alındığında, herhangi bir mesajın tasarımı ile ilgili bütün ilkeler yazılı materyallerin tasarımı için de geçerlidir (Yalın, 1999).

Ders kitapları, eğitim programlarında belirlenen amaçlar doğrultusunda, öğretim programlarındaki derslerin içeriği ile ilgili bilgileri öğrencilere sunan, pekiştirme, sınava hazırlama, öğrenme hızına uygun çalışma olanağı sağlayan bir öğretim materyalidir (Toprak, 1993).

Jones’tan aktaran Özay, (2005); ders kitaplarının, öğrencilere öğretmenden bağımsız bir şekilde öğrenme ve öğrendiklerini uygulayabilme imkânı sağlayan en etkili öğretim materyallerinden olduğunu belirtmiştir.

Ders kitaplarında bulunması gereken ölçütleri Okan, (1983) şöyle belirlemiştir: 1. Öğrencinin gelişim düzeyine ve ön bilgilerine uygun olmalıdır.

2. Büyük ölçüde öğretmenin rehberliğinde kullanıldığı için, öğretmen ders kitabının kullanımında kendisini güven içerisinde hissetmelidir.

3. Eğitim programlarına uygun olmalıdır.

4. Günün koşul ve isteklerine uygun şekilde hazırlanmalı, sınıf içinde öğretilen bilgilerin günlük iletişimde nasıl kullanılacağının öğrencilere gösterilmesi ve verilen örneklerin günlük yaşamdan seçilmesi uygun olacaktır.

5. Teknik yönden iyi hazırlanmış olmalıdır. 6. Fiyatı öğrenci açısından makul olmalıdır.

7. Öğrencilerin öğrenmelerini kolaylaştıracak şekilde planlanmış olmalı ve pratik, faydalı tekrarlara yer vermelidir.

Ornstein ve Lasleyden aktaran Yazıcı ve Yeşilbursa,(2007) e göre eğitimciler, öğrencilerin yazılı materyalleri okumada karşılaştıkları problemler ile başa çıkabilmeleri için ders

(39)

23

kitapları ve diğer okuma materyallerinin öğrencilerin okuma seviyelerine uygun olması gerektiğini ifade etmektedirler.

Köseoğlu, Atasoy, Kavak, Tümay, Akkuş Kadayıfçı, Budak ve Taşdelen (2003) seçilecek ders kitabının içeriğini şöyle belirtmiştir;

- Güncel ve bilimsel açıdan doğru olmalı,

- Öğrencilerde yanlış kavramların oluşmasına yol açmamalı, - Bilim, teknoloji ve toplum arasındaki ilişkileri vurgulamalı,

- Bilimi sadece bir bilgi bütünü olarak göstermemeli, bilimin diğer yönlerini de vurgulamalı,

- Öğrencilerde bilim mutlak değişmez doğrulardan oluşur şeklinde yanlış bir imaj oluşturmamak için “bilmiyoruz”, “bunun nasıl olduğunu keşfedemedik” ve “bununla ilgili kanıtlar çelişkilidir” gibi bilimin deneysel doğasını gösteren ifadeler kullanmalı,

- Güncel teorilerin ve bilgilerin zaman ile değişebileceğine dikkat çekmeli, - Fen bilimlerindeki temel düşüncelerin tarihsel gelişimini göstermeli,

- Bazı bilimsel bilgiler oluşturulurken verilerin nasıl elde edildiğini, bu veriler bilimsel bilgiye dönüştürülürken hangi düşüncelerin ortaya konulduğunu ve hangi deneylerin yapıldığını göstermeli,

- Aktiviteler ve projeler ile öğrencilerin bilimin ve bilim adamlarının imajlarını yapılandırmalarına yardımcı olunmalı,

- Laboratuvar aktivitelerini sadece ders kitabında gösterilen şeyleri öğrencilere doğrulatacak şekilde değil, aynı zamanda öğrencileri araştırmaya sevk edecek şekilde sunmalı,

- Öğrencileri fen alanlarını öğrenme konusunda heyecanlandırmalı, öğrencilere kavramları aydınlatmalı, onlara bilgiyi keşfetme ve anlamada, öğrenme ve çalışma stratejileri geliştirmede ve fiziksel dünyalarını keşfetmelerinde yardımcı olmalı, - Açıklamalar, ilgili ve ilginç örnekler, anlaşılması kolay analojiler, metni

tamamlayıcı, faydalı görsel imajlar, öğrencilerle ve bilimsel araştırmayla ilgili çalışma problemleri ve düşündürücü çalışma soruları ile öğrencilere anlaşılabilir bilimsel anlamlar sunmalı,

- Kullanılan görsel öğeler bilimsel içerikle uyumlu olmalı, öğrencilerin içeriği kavramasına yardımcı olmalı,

Şekil

Şekil 1. Tutumu oluşturan bileşenler  (Feldman’dan aktaran Kılıç, 2004)
Tablo  3’de  öğrencilerin  biyoloji  dersine  yönelik  tutumlarına  ilişkin  olumlu  ifadelere  verdikleri yanıtlar “Kesinlikle Katılıyorum”  dan “Kesinlikle Katılmıyorum”a doğru 5’ten  1’e;  olumsuz  tutumları  temsil  eden  ifadelere  verdikleri  yanıtla
Tablo 11 incelendiğinde kontrol grubunun tutum ön test puan ortalaması 111,25 iken tutum  son  test  puan  ortalaması  117,07  olarak  tespit  edilmiştir

Referanslar

Benzer Belgeler

Yapılan başka bir çalışmada Belediye hizmetleri memnuniyetiyle ilgili faktör analizi sonucunda; Genel Hizmet Çerçevesi-Tedbir, Koruma ve Ekonomik Gelişim

2 İstanbul Aydın Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.. Ortaokul Öğretmenlerinin Okul Yönetiminde Kayırmacılık Algıları İle Örgütsel Sinizm Arasındaki

AraĢtırmada yer alan katılımcıların uğradıkları ihmal ve istismar, kaygı, kaçınma ve öz anlayıĢ düzeylerinin yaĢ, eğitim durumu ve gelir düzeyine

Farklı yükseklikte ve hormonun çeliklerin köklenme yüzdesi, kallus oluşumu, yeşil çelik yüzdesi ve ölü çelik yüzdesine etkisini belirlemek amacıyla elde edilen

Enzim aktivitesinin 3710 U olduğu fermantasyon ortamında (20 g/l soya küspesi, 5 g/l buğday kepeği, %5 (v/v) peynir altı suyu, 1 g/l pepton ve 0.5 g/l yeast ekstrakt)

Ancak Yedikuleli’nin talebesi olan; serây-ı âmire hocası Sahhaf Nur Mustafa Efendi ve Bartınlı Rıdvan gibi zamanın ünlü hattatlarıyla da görüştüğü anlaşılan Mehmed

Two aedicular facades from Asia Minor, the propylon of the Sebasteion at Aphrodisias and the reconstructed Hellenistic gate of Perge, will be the focus of this paper, to argue

Participants of the study expressed strong support for learner autonomy in terms of objectives for a course (both short term and long term), course content (both topics