• Sonuç bulunamadı

Hayal perdesinde 75 yıl:Çirkin Kıral efsanesi:"Türk Sineması, gerçek anlamda ilk kez Yılmaz Güney'le dünyaya açıldı"

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hayal perdesinde 75 yıl:Çirkin Kıral efsanesi:"Türk Sineması, gerçek anlamda ilk kez Yılmaz Güney'le dünyaya açıldı""

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T ü rk Sineması, gerçek anlam da ilk kez

YILMAZ GUMErrie dünyaya açıldı’

Çirkin Kral

ı Filmleri hâlâ yasaldı; Paris’teki mezarının

Türkiye getirilip getirilmemesi tartışılıyor.

Ama Yılmaz Güney’in, Türk sinema tarihine

damgasını vurmuş olması bir gerçek. Yalnız

Türk sinemacıları değil, dünya sinemasının

seçkin isimleri de hu konuda birleşiyor...

I Yılm az Güney’in ıızun süre yalçının­

daki k işi olan gazeteci - sinema yazan

Agah Özgün, “O, oynadığı gib i yaşar,

yaşadığı gib i oynardı. O, sokaktaki

adamın perdeye yansım asıydı” diyor...

“ZEYNO”DAKI MUTLULUK

Hülya Koçyiğit'e 1 Zeyno”yu sor­ duğunuzda hemen şu yanıtı veriyor; “Her şey çok gü­ zeldi. Belki şimdi izlesem filmde teknik eksiklikler bulabilirim ama yine de Güneyle oynama şansını elde ettiğim için kendimi mutlu hissediyorum.“diyor...

H

İÇ k u şk u su z Yılmaz Güney

bir efsanedir, ilk dö n em le­ rinde atına, av­ radına ve sila­ hına olan tutkusuyla; ülke­ mizde bir sinema devrini açıp ötekini kapatan “Umut”uyla,

Türkân Şoray’ın, “O nasıl

b ir filmdi...” diye halen etki­

sinden kurtulamadığı “Arka-

d a ş ” ıy la, “ S ü r ü ” süyle,

“Düşman”ıyla, “Yol”uyla

ve “D uvar”ıyla bir efsane... 9 Eylül’de bir bölüm dostları, onu Paris’teki mezarı başın­ da, milyonlarca kişi ise yüre­ ğinde bir kez daha andı. Film­ leri yasaklı olan, mezarının Türkiye’ye getirilip getirilme­ mesi tartışılan, 70 sonrasında Türk Sineması’m önemli öl­ çüde etkileyen Yılmaz Gü­

ney’ in özel yaşamına fazla

değinmeden, sinemasını an­ latmayı yeğledik. Bu konuda

bir Yılmaz Güney uzmanı

olan sinema yazarı Agâh Oz- güç ile konuştuk...

YAŞAYAN TİP...

Erman Şener, Demirtaş Ceyhun, Tank Akan, Hül-ya Koçyiğit, Türkân Şoray, Fatma Girik, Zeki Okten, Ali Özgentürk, Atıf Yılmaz, Ömer Kavur, Fikret Ha­ kan, Sevda Ferdağ, Hayati Hamzaoğlu ve “Ondan baş­ ka aktör yok, Türk Sine­ masında” diyen Giovanni Scognamillo, Burçak Evren

ve daha pek çok sinem a emekçisi Yılmaz Güney’den

sevgiyle söz etti. Tüm bu

an-N o d iy o r la r...

Y

ILMAZ Güney, Türkiye'de olduğu ka­

dar, dünyada da kendi çapında isim yapmış bir sanatçıydı. Dilerseniz dünya ve Türk Sinemasından seçkin isimler onun için ne diyorlar, bir göz atalım...

• Yugoslav yönetmen Emir Kusturi-

ca: “Çok önemli bir sinema adamıydı

Güney. Son yirmi yılın Tarkovski ile bir­

likte en önemli sinemacısı."

• Arjantinli Fernando Solanas:

“Elysee Sarayı nda cumhurbaşkanının çağrılısı olarak gittiğim bir yemekte ta­ nıştık. “Gardel'in Sürgünü” adlı filmimi onun sanatçı yanına adadım.”

• PolonyalI oyuncu Malgarsata Pri-

tulak: “Bu adama âşık oldum galiba...” • Fransız yönetmen Claude Weis? “On Lxppeiait le .

Kral Derlerdi" adlı 55 dakikalık bir Yıl­ maz Güney belgeseli ile kanıtladı hayranlı­

ğım.

• Lütfi Akad: “O, Türk Sineması nın

en önemli sinemacısıdır. Ve filmlerinin özgür olması gerekir.”

• Atıf Yılmaz: “O, bir efsanedir...” • Ömer Kavur: “Yılmaz, gerçekçilik

akımı ile Türk Sineması'nda bir dönemi kapaüp yenisini açmıştır Genç dönem sinemacılarının hepsi ondan etkilenmiş­ tir.”

• Türkân Şoray: “Benim en büyük

şanssızlığım bu büyük usta ile bir tek çalışma dahi yapmamış olmamdır.”

• Tarık Akan: “Yılmaz için sinema,

yaşamındaki en önemli şeydi. Bizim si­ nemamızın da en önemli olayı o oldu.”

Sinema yazarı Agâh

Ozgüç'e göre Yılmaz Güney in en önemli özelliği “însanu J dönük’’ sinema yanmasıvd’.

iatılanlar belki de bir başka yazı dizisi olur deyip Özgüç

ile yaptığımız söyleşiye ge­ çelim...

-G üney’in sinema yaşa­ mını kaç bölümde irdeleyebi­ liriz?

“Senaryosunu yazdığı, oyunculuğunu yaptığı, se­ naryosunu yazıp oynadığı ve bu arada yönetmenliğini de üstlendiği filmler olmak üzere irdeleyebiliriz. Tüm bunlarla 111 Yılmaz Güney filmi çıkar ortaya. “Ka-

racaoğlan’m Kara Sevdası”, “ölüm Perdesi”, “Kızıl Vazo”

ve “Seni Kaybedersem” ile

“Dolandırıcılar Şahı”, “Tatlı Bela” gibi filmler onun sa­ yılmaz. Ve tüm bunların yanı sıra senaryosunu kimi zaman hatır için kimi za­ man da boğaz tokluğu için yazdığı çok sayıdaki senar­ yo da dahil değil bu ra­ kama.”

-Dilerseniz önce Güney’

in oyunculuğunu soralım size?

“Atıf Yılmaz’ın 1958’de yönettiği “Alageyik” Güney ’in oyuncu olarak ikinci filmidir ve onun oyununu ilk keşfeden de Ali Gevgili olmuştur. Güney “İkisi de

Cesurdu" adlı iddiasız bir filmde kabadayı mitosu­ nun temelini atmış ve daha sonraki film lerinin ana malzemesini oluşturmuş­ tur. “Koçero” ise Anadolu’ da büyük iş yapan filmle­ rinden biridir. Bu da kırsal kesimdeki, sokaktaki ada­ mın Yılmaz Güney’i aydın kesimden önce k eşfetti­ ğinin kanıtıdır. “On Korku­

suz Adam"da ise tek diyalogu olmamasına kar­ şın, müthiş ilgi görür. Çir­ kin görünmesine karşı sı­ cak, sevecen ve yaşayan bir tiptir çünkü. “Ben öldükçe

Yaşarım”daki sıcak ve du­ yarlı Yılmaz Güney, “Hudut­

ların Kanunu’nda Hıdır ile olağanüstü bir oyun sergi­ ledi. Akad ustanın “Kurban­

lık Katili”nde şarapçı Mus­

tafa’da ’olağanüstü’dür. Gü­ ney’in oyunculuk çizgisi;

"K ızılırm ak K ara k o y u n ” , “Baba”, “A rkadaş” sü rd ü ,

gitti.”

DESTAN SİNEMASI...

-Ya yönetm en Yılmaz Güney?

“At Avrat Silah”, “Benim Adım Kerim” ve “Pire Nuri” yönetm en G üney’in ilk filmleri olmasına karşın

“Seyit Han” bu aşamadaki en önemli filmidir sanat­ çının. Kemal Tahir, bu film­ de Güney’in oyununu uzun uzun methettikten sonra,

’Böyle sanatçılardan bir ay­ dın olarak benim öğrenecek çok şeyim olduğuna inanı­ yorum’ demiştir. “Umut”, Türk Sineması için ne ka­ dar önemliyse Güney için de o kadar önemliydi. Ve bana göre ilginç gözlemlere dayanan duyarlı sinema­ sının ilk örneği idi.“Umut"- tan sonra paytoncu Cab- bar’a Amerikalı zenci ça­ vuştan dayak yedirtmesi kabadayı melodramları ve tabancalı romantizmleriyle vakit doldurması, ilk anda seyirciye bile ters geldi.

FİLMLERİ YASAKLI

Y,lmaz Güney için sinema

* IHOHIVLI bir tutku İdi. İşe, sırtında

film taşıyarak başladı ve inatla çirkin krallık çizgisini gün gelip aşıp ülkenin önemli sinema sanatçılarından biri oldu. Şimdi ülkemizde filmlerine yasak konulan Yılmaz Güney için imzalar toplanıp özgürlük isteniyor. Hemen arkasından çektiği

“Ağıt" ise tam bir destan sinem asıdır.“Umutsuzlar" daki şiirsel anlatım ola­ ğanüstüdür.

“Umut", “A rkadaş" ve

“Duvar"... Yabancı eleştir­ menlere göre karamsar olan bu film, Güney’in o anki psikolojik yapısını da

y an sıtm ası açısın dan

önemlidir.”

-S anırım sıra sen arist

Yılmaz Güney’de?

“ Onun se n a r istliğ i, oyunculuğu ile birlikte başlar. 1958 yapımı “Bu Va­

tanın Çocuklarında hem

oynamış, hem asistanlık yapmış, hem de senaryosu­ nu Atıf Yılmaz ile birlikte yazmıştır. Daha sonra Halit

Refığ - Atıf Yılmak İkilisi ile

”Alageyik”in senaryo çalış­ m alarına k a tılm ıştır . 1963’ten sonra da çok sayı­ da senaryo yazmış, 63-67 arasında da bu senaryolar­ la “Çirkin Kral” mitosunu yaratm ıştır. 1968 “Seyit

Han” önemli bir aşamadır. Arkasından “Umut”, “Arka­

daş”, “Acı", “Ağıt”, “Baba”

ile yazarlığını bilinçli bir grafik ile yükseltmiş;

“Ar-(Devamı S a l O . Sü..Vde)

(2)

2'Nd

sayfadaki

G

azinin

devam

Çirkin Kral efsanesi

kadaş" ile doruğa çıkmıştır. Ancak mahpusta yazdığı

“Endişe", “Sürü”, “Düşman”, “İzin” ve “Yol” en vurucu senaryoları olarak Güney’ in sinematografisine yazıl­ mıştır. “Sürü” ve “Düşman”

da Zeki ökten, “Endişe" ve “Yol”da Şerif Gören, sinema yaşamlarının en büyük ba­ şarılarını tatmışlardır.”

-Yılm az Güney Sine-

ması’mn yönetmen, oyuncu ve yazar olarak özü neydi diye sorsak?

“ Yılmaz’ın en önemli özelliği ’insan’a dönük sine­ masıdır. Yaşayan, sıcak, bi­ zim olan hayattır. Tüm filmlerinde insanlar kendi­ lerini bulabilmektedir. So­ kaktaki adam, sevgisiz kal­ mış çocuk, delicesine âşık.

Yılmaz, izleyicisi ile iç içe yaşar. 'Ben oyuncu olarak

halkın giyiminden, davranı­

şından farklı olmamaya çalı­ şıyordum. Zaten olamazdım ki. Ben kendimi oynuyor­ dum. Çünkü yaptığım tüm filmlerimde benden bir parça vardır.’ Böyle tanımlar Yıl­

maz sinemasını. Özü de bu dur işte.”

DÜNYAYA AÇILDI...

Ya sinemamız üzerindeki etkisi ne olmuştur?

“Yılmaz, bizim sinema­ mızdaki sanatçıları kendi­ ne getird i. Türk Sine- ması'nı dünyaya tanıttı.

“Umut” ile sinemamızda çı­ ğır açtı. Ayhan Işık'lar, Ediz Hun’lar, sümüklü kızların âşığı rolünü oynarken o so­ kaktaki adamı sinemaya getirdi ve izleyiciyi topladı.

Yılmaz bir lümpendi ama halktan kopuk aydından çok daha yararlıydı halkı için. Ve birçok adsız kişi­ nin yönetmen olmasını sağ­ ladı.”

Uzun yıllar dostu olan

Yılmaz Güney'i böyle anlatı­

yor Agâh Özgüç.

YARIN:

NİTELİKİLİ FİLMLER

ÖNEM KAZANDI

Kişisel Arşivler^ İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Böylece Yunanistan taraf~~ denizcilik tekni~inin olu~turdu~u bir ana fikirle deniz sava~~~ yaparken Osmanl~~ taraf~, her türlü denizci gelenek ve gereksinmelerden uzak

COVID-19 tanısı için orofaringeal örnekleme alma- dan sadece nazofaringeal örnekleme yapan ülkeler RESİM 3: Kişisel koruyucu ekipmanların giyilmesi... Bu bağlamda doğru

Pacientes e Métodos: Em pacientes com FFM, RC foi definida como dois ou mais ataques nos.. últimos seis meses, quando em medicac¸ão com colchicina

We examined the inhibitory mechanism of byakangelicol, isolated from Angelica dahurica, on interleukin-1beta (IL-1beta)-induced cyclooxygenase-2 (COX-2) expression and

Onun için Atatürk her fanî gibi ölebilir, fakat, bütün dünyanın hür­.. met ettiği en büyük adam ancak bir kere

Partisi Genel Başkanı Recai Kutan’ın “Nusayrilik sapık bir anlayıştır” sözleri ile kendilerine hakaret ettiğini belirten Hatay, Adana ve Mersin yöresinde

İçerisinde küf mantarları bulunan bazı peynir türleri ile soya sosu gibi gıdaları sağlık tehdidi olmaksızın tüketme- miz küflü ekmek yemenin de zararsız

Tankut, TÜB‹TAK’›n u¤rafl alan›nda olan temel görevlerin, art›k yaln›zca pozitif bi- limler alan›nda temel ve uygulamal› araflt›rmala- r› gelifltirmek,