• Sonuç bulunamadı

Atatürk'e sövmeseler olmaz mı?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Atatürk'e sövmeseler olmaz mı?"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

24AĞUSTOS1993 SALI

\U

AN KARA NOTLARI

MUSTAFA EKMEKÇİ____________

Atatürk'e Sövmeseler

Olmaz mı?

Anlatacağım olay, 1950’lerde geçer. Demokrat Parti iktidara geçmiştir. DP’nin Samsun Milletvekili Haşan

Fehmi Ustaoğlu, Samsun da çıkan bir gazetede, Ata­ türk’e ağır sövgülerle dolu bir yazı yayımlar. Buna karşı­

lık Cumhuriyet’te, DP milletvekiline ağır bir yanıt verilir. DP Milletvekili Haşan Fehmi Ustaoğlu, Cumhuriyet’i mahkemeye verir. Cumhuriyet’in yazı işleri yönetmeni o zaman Cevat Fehmi Başkut, polis adliye muhabiri de

Feyyaz Tokar. Haşan Fehmi Ustaoğlu’nun savunmanla­

rı Bekir Berk le ismet Tümtürk!

Cumhuriyet’in sahibi, başyazarı Nadir Nadi, büyük bir heyecana kapılır:

- Bu davayı kaybedersek Atatürk mahkûm olacak. Ata­

türk’e hakaret meşru olacak. Cumhuriyet rejim i mah­ kûm olmuş sayılacak Cumhuriyet gazetesinin kişiliğin­ de..

Cumhuriyetçiler, o zaman doçent olan Sulhi Dönme-

zer’e başvururlar, Cumhuriyet’in savunmasını alması

için. Sulhi Dönmezer, yazıyı okur:

- Cumhuriyet’te çıkan yazıda suç var, bundan mah­

kum olursunuz! diye düşüncesini bildirir. Cumhuriyetçi­

ler:

- Biz bu işi Apaydınlara soralım, Burhan la Orhan

Apaydın’a derler. Cevat Fehmi Başkut’la Feyyaz Tokar,

Apaydın kardeşlere giderler, “ Cumhuriyet’in savun­

manlığını alır mısınız?’’ diye sorarlar. Nadir Nadi, olayı

titizlikle izlemektedir. Apaydın kardeşler, bu konudaki tüm yayınları getirtirler, incelerler.

- Davayı a/ıyoruz! derler.

Duruşma, Yeni Postane’nin üst katında yapılmaktadır. Burhan Apaydın ilk duruşmada, ilginç bir konuşma ya­ par; konuşmasının bir yerinde özetle şöyle der:

- Bu memlekette, soluduğumuz havayı A llah’tan son­

ra, Atatürk'e borçluyuz. Şu topraklar üzerinde soluk alı­ yorsak, bunu Allah’tan sonra Atatürk'e borçluyuz. Böyle bir davada, Atatürk’e hakarete kalkışana hakaret etmek suç teşkil etmez!

Burhan Apaydın’ın anlattığına göre, dinleyiciler tıklım tıklım mahkeme salonunu doldurmuşlar, kalabalık mer­ divenlere dek inmiştir. Salonda hem Atatürkçüler, hem de gericiler vardır. Gericiler her yerde olduğu gibi daha baskındırlar. Birinci Şube’den polisler salonda güvenlik önlemlerini almışlardır. Burhan Apaydın konuşmasını yaparken, önce “ yuh’’ sesleri yükselir. Burhan Apaydın, konuşmasını sürdürür:

- Eğer Atatürk bu ülkeye bağımsızlık kazandırmamış

olsaydı, bugün İslam dini Türkiye’de uygulanabilir miy­ di? İnanç sahibi insanlar özgürce camilere gidebilirler miydi? Oruçlarını tutup namazlarını kılabilirler miydi?

Bu kez, Haşan Fehmi Ustaoğlu’nun yandaşı dinleyici­ ler de Apaydın’ı alkışlamaya başlarlar.

Ardından yargıç, Cumhuriyet gazetesiyle ilgili olarak "aklama" kararını verir. Haber, Cumhuriyet’te manşet­ ten yayımlanır. Burhan Apaydın, bunu bana 1991’de Edirnekapı gömütlüğünde, Nadir Nadi toprağa verildiği gün anlatmıştı. “Atatürk'e hakaret edene hakaret edilir'- !di özeti...

Nadir Nadi, 1946-1950 arasında da mahkemelere çağ­ rılır, Nadir Nadi, bunu da şöyle anlatır "Perde Aralığın­

dan" adlı yapıtında:

"... O sıralarda gazetenin sahibi göründüğüm için ya­

kından biliyorum, dört yıl içinde Cumhuriyet aleyhine çeşitli vesilelerle tam dokuz dava açıldı ve ben davalı sı­ fatıyla, en az kırk kere yargıç karşısında boy göstermek zorunda kaldım. Ortalama ayda bir, eski adi iyen in bu­ lunduğu postaneye gidiyor, kan ter içinde son kata tır­ manıyordum. Kendimi avutmak için merdiven basa­ maklarını bir bir sayardım yukarı çıkarken. Ezberlemiş­ tim basamakların sayısını. Doksan iki dedim mi, nefes nefese bir ‘oh’ çeker, Asliye Ceza Mahkemesi’nin önün­ de sıramı beklemeye giderdim. Hepsi beraatle sonuçla­ nan bu davaların çoğu, gönderilen cevabı geç yayınla­ mak, Cumhurbaşkanına saygısızlıkta bulunmak, gerçe­ ğe aykırı haberlere gazetede yer vermek gibi pestenki- râni konularla ilg ili idi. Yazı işleri müdürünün bu suçla- rı(!) önlemesine imkan yoktu. O hüküm giyse idi, ben de gazete sahibi olarak boylayacaktım cezaevini..."

Nadir Nadi’den açtım, onunla bitireyim yazıyı; “Ben

Atatürkçü Değilim ’’ adlı yapıtında geçen bir yazı; şöyle

diyor bir yerde:

“Her şeyi yanlış anlıyoruz. Yanlış anladığımız için de uygulamalarımız ters ve sakat oluyor.

Şu laiklik ilkesini ele alalım. Ne diyor yobaz:

- Bu milletin yüzde doksan dokuzu Müslümandır, geri

kalan yüzde birin lafı mı olur?

Oysa, bu düşüncenin tam tersine, laiklik, yüzde bir de

olsa, binde bir de olsa vatandaşın dinsel inançlarına ezi­ ci çoğunluk tarafından saygı gösterilmesini emreder. Batı'da Voltaire'den beri gelişen bu temel ilke oralarda öylesine kök salmıştır ki bugün resmen laikliği kabul et­ memiş ülkelerde bile vicdan özgürlüğü artık tartışma konusu olmaktan çıkmıştır. Örneğin Ingiltere laik değil­ dir. İngiltere Krallığı’nın tacını başında taşıyan kişi, aynı zamanda Anglikan Kilisesi’nm de başıdır.

Laiklik ilkesine paralel olarak biz demokrasiyi yanlış anlıyor, ters uyguluyoruz. Çıkarcı yobaza sorunuz:

- Demokrasi çoğunluğun iradesidir, diye kesip atacak­ tır. Evet, öyledir ama azınlığın temel haklarına saygılı olmak şartı ile...

... Laikliği ters anladığımız, demokrasiyi de ‘iktidar

uğruna devrimler feda olsun’ zihniyeti ile uyguladığımız

sürece biz daha bir hayli boca!ayacağa benzeriz. ”

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Mevcut çocuk eserleri seçilen bir grup öğretmenler tarafından incelenmiş, estetik, mizahi ve sosyal değerlerine göre çocuk seviyesine uygun görülenler lis-

j 1821 senesine kadar her Ağustosun altıncı günü her sene pak ziyade ziya­ ret edilmiş olan A ya İsa ayazması ise, evvelkinin yakınında, fakat deniz kena

Şimdiye kadar yazdığı bütün şiir­ leri, makaleleri, çektirdiği veya kendisinin çektiği resimleri, hak­ kında yazılanları ayrı ayrı dosya­ larda, zarflarda

Aşağıdaki metinde “n” harfini bulup kırmızı kalemle işaretleyiniz ve okuyunuz.. Haftanın günleri

lediye meydanı ve belediye tesisleri bu aksa dik bir aks üzerinde bir odak noktası olarak tertiplenmiştir. Büyük ve yalı ca- mileri arasındaki sahanın tanziminde hal-

ÖMERLER’DE TOPLAM ZARAR 8 BİN 210 DEKAR 9 Haziranda Ömerler Mahalle- sinde meydana gelen yoğun ya- ğışın yol açtığı sel ve dolu sonucunda; 3bin 500 dekar Buğday, bin 500

Kesme değerleri tablosuna ilave

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ UYGULAMALI BİLİMLER YÜKSEKOKULU GASTRONOMİ VE MUTFAK SANATLARI BÖLÜMÜ.. 2019-2020 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ BÜTÜNLEME