G tfhane parkının
Bundan evvelki yazılarımızda, Haliç kıyıları boyunca Sarayburnuna kadar olan eski Bizans surlarından ve kapı larından bahsetmiştik. Bu surlardan hiçbir eser kalmadığını da söylemiştik.
Fakat Sarayburnuna geldiğimiz za man, hâlâ bütün sağlamlığını muhafa za eden bir surla karşılaşırız. Bu sur, Haliçten Gülhame parkını, Topkapı sa rayını içine almak suretlle kara tara fını kaplayan bu kale duvarları kâmi- len Fatih tarafından inşa edilmiştir.
Üç kapısı vardır. Biri Haliç tarafın da «Topkapı», İkincisi ve en mühimmi ortada tepede Ayasofya arkasında, U- çüncü Selim çeşmesinin karşısında Ba - bı Hümayun, üçüneüsü de Marmara tarafındaki «Otluk kapısı» dır.
Şimdi Haliç ağzı tarafındaki Tcpka- pıdan suru dışarıdan takip ediyoruz. Tramvayın Salkımsöğüttezi köşeyi dön düğü yere geldiğimiz zaman, solda su run arka tarafında Posta ve Telgraf İdaresinin küçük bir fabrikası vardır.
A Y A T E R O P O N A Y A Z M A S I Biraz daha ileride surun birinci ve ikinci kuleleri arasında bir ayazma gö rürüz. Ayazma sura dayanan bir evin altındadır.
Burası' «Ayaterapon» Ayazmasıdır. Ayaterapon Kıbrıslı azizlerden birisi dir. Mayısın on dördünde yortusu yapı lır./Bu zat öldükten sonra Kıbrısta gö mülmüş ve uzun müddet orada yattık tan scnra, bir giin hayal şeklinde mi, yoksa rüyasında mı halktan mutekit bir adama görünmüş ve ona Endülüs Araplarmın adayı zaptetmek tizere ol duklarım söylemiş ve kemiklerinin İş- tanbula aldırılmasın! emretmiş. Bunun üzerine azizin kemikleri Bizansa geti rilecek, buraya gömüleceği sırada yer den su çıkmış. Artık o zamandanberl bu ayazmanın suyu şifalı samur. Bun dan elli sene kadar evvel, bir müslü- mamn tasarrufunda iken, İkinci Abdül hamit tarafından Fener Patrikhanesine hediye edilmiştir. Hattâ bazı müslüman
dışında ve
bir cevelân
/
— ı —
SEMT SEMT İSTANBUL
. I
Gülhane parkının içinde ve
dışında bir cevelân
(B a ş tarafı S inci sayfada)
lar bile bu ayazmanın suyundan şifa hassası bulunduğunu zannederler,
A LA Y KÖŞKÜ
Ayazm ayı geçtikten sonra, tramvay yolunu takiben biraz ilerlediğimiz za
man, köşede A la y Köşkü vardır. Top- kapı sarayı müştemilâtından olan bu köşk Babıâllnin karşıtındadır. Bir za manlar padişahlar sadaret alaylarını bu köşkten seyrederlerdi.
İnşası tarzı birçok vecilıli olduğun dan müdevver gibi görünür. Haricen beyaz mermerle kaplamadı. Üstü de sivri olmak üzere saçaklı bir sakifle ör tülüdür.
I
İnşası tarihi olarak kitabesinde (1810) 1225 senesi yazılı olduğuna gö re, İkinci Mahmut asrının iptidasına aittir ki, Üçüncü Selim" devrinde başlı- yan üzerindeki tezyinat ta o zamanın san’atini gösterir. Fakat ou mevkide ev velce daha eski bir köşkün bulunmuş olması ağlebi ihtimaldir.
G t'I.HANE PA R K IN IN ESKİ « A l î
A la y köşkünü dönüp, eski Soğukçeş- me Askerî Rüşdiyeslni, şimdiki Adlî Tıp müesseseslni sağda bırakarak par kın kapısı önüne geliyoruz.
Topkapı sarayının harimi dışında ka lan geniş ve ağçdıklı bahçeler tâ denize kadar Şehremanetine bırakıldıktan sonra, o zamanki Şehremini Operatör Cemil Paşa burasım umumi bir Park haline koymaıya karar vermişti.
Surun bu kısmındaki duvarda iki ka pi açıldı. Parkın içi hayli emek sarfo- lunarak tanzim edildi ve filhakika eşi
ve yeri nadir bulunur umumî büyük Ut park meydana geldi.
Bu parkın içinde evvelce birçok ra* vaklı, saçaklı saraylar ve köşkler var*
dı.
Bunların en mühimml toplarla müceB hez olan Topkapının arkasında ve sahil boyunca padişah Üçüncü Ahmet tara* fından yaptırılan yazlık geniş saraydı. İşte asıl buraya «Topkapı Sarayı» der* lerdi. Şimdiki Topkapı Sarayının eski ismi «Yeni Saray» idi. Asıl Topkapı Sarayı ise bütün müştemüâtıle beraber Abdüiaziz zamanında ve 1363 te yan* mıştır. Fakat taşıdığı isim Yeni Sa* raya intikal ederek, burası o zamandan beri Topkapı sarayı, şimdi müzesi ola* rak yâdedilir.
Yanan asıl Topkapı Sarayından baş* ka, şimdiki parkın içinde aşağ: kısım * larml ihata eden bahçelerde bilhassa İncili köşk gibi birçok köşkler ve bi* nalar- vardı. Bunlar kısmen bakımsız lık neticesinde mahvoldu. Kısmen de miryolu güzergâhına tesadüf edenle» birer birer yıkıldı. Saraybumuada bun lardan hiçbir eser kalmamıştır. Sara yın bugünkü mevcut akşamı hep yuka rı kısma münhasırdır.
Hülâsa kala kala yabani ve bakımsız bir ormanlık kalmıştı. İşte buraları yu karıda, da söylediğimiz gibi Şehrema netine verildi ve parka çevrildi.
Parkın tanzimi 1920 den 1923 e ka dar devam eıtıti. Yapılan hafriyat esna sında da birçok Bizans eserleri meyda na çıkarıldı.
Gelecek yazıda bunlardan bahsede ceğiz. (
İSTANBUL
Gülltane parkının
dışında ve içinde
bir cevelân
— 2 —
Şimdiki Gülhane parkının 1920 den 1923 senesine kadar devam eden tanzi mi esnasında, yollar açılırken, tarhlar yapılırken, daha ilk kazma vuruşların da Bizanstan kalma bazı eserler mey dana çıkarılmıştı. Fırsattan istifade e- dilerek ve daha ligi gösterilerek kazı lana önem verilmiş ve şimdi parkın için de hâlâ görünen sarnıçlar ve sütunlar
Bulunmuştu.-Vaktile Sarayburnunda bulunan bu ayazmalardan ikisi meşhur İdi. Biri A ya Maıi Evdiktriya öteki Aya İsa ayazma bidır.
Bu ayazmaların iki havuzu da bu - lunmuştu. Bunlardan aya Isa ayazma sına yine ayni menıbam suyu akıyordu Diğeri de sekiz veçheli, höcıeıi, daha eski bir kurnanın üstüne oturtulmuş on İki dılılı mermerden bir havuzdur. O za manki âbidenin ortasına yapılmıştı. Fev kalâde mimari kıymeti vardır. Bu ayaz ma Ayasotyanm yakınındadır ve Top- kapı sarayının birinci avlusundan ve ' Gülhaııe hastahanesinin önünden Saray burnuna giderken, sağ koldaki birinci kârgir deponun aşağısında bulunmak- | tadır.
j 1821 senesine kadar her Ağustosun altıncı günü her sene pak ziyade ziya ret edilmiş olan A ya İsa ayazması ise, evvelkinin yakınında, fakat deniz kena nnda ve eski «İncili köşklün direkleri arasındadır. Şimdi bu ayazma külliyen metı-ûktür.
S A R A YB U R N U N D A BİZANS D E V R İN E A İD B A K İY E L E R Sarayburnu parkında yine parkın tan zimi esnasında meydana çıkarılmış di ğer Bizans eserleri bakiyeleri vardır.]
Parkta, kurumuş olan ve içerisine ini- lebilen bir Sarnıç «Gotriarm sütunu, ti yatro harabesi, eski akrepolun temel duvarları Bizans devrine aid bakiye - terdir.
«G ot» ların sütunu Topkapı sarayının kuzey kapısı yakınındadır. Bu sütun vaktile septim sever (193-211) tarafın dan inşa edilmiş olan ve temel akşamı bâlâ sütunun alt tarafında görülen «Te- atron Minör» adındaki küçük tiyatro uun «Sepina» sı üzerinde idi. Sütunun gövdesi 15 metre İrtifaında yekpare bir granit taşı olduğu gibi, üzerinde ve ko- rent üslûbunda bulunan başlık bir zel-
SEMT SEMT İSTANBUL:
Gölhaoe parkının dışında
içinde bir cevelân
(B a ş tarafı S inci sayfada)
«ele neticesinde yerinden oynamıştır Vaiktile belki de kitabeleri havi bulu - Dan ve bir yüzünün bir heykeltıraş hale mi ile kazılarak bozulduğu anlaşılan kaidenin üzerinde, lâtince şu iutabe pek güçlükle okunaJbilmektedir:
Ob devictos Gothos Fortuuae redud Mânası da şu:
«Gotiann mağlûbiyeti üzerine bu eü tun buraya rekzedilmiştir.»
İmparator ikinci Claude (238 - 270) Gotlara karşı cenk açmıştı. Sırbistan- daki Niş şehri civarında 269 tarihinde giriştiği muharebede Gotları yenmiş ve bu zaferin bir hatırası olmak üzere bu sütun buraya dikilmiş.
t^ JS İbbE hsinnU ^ —
ve 40 metre genişliğinde olan bodrumla rı hâlâ mevcud ve bakidir ki, burası hem Kjirayın sarnıçml teşkil ediyor, hem de bu sarayın sahil tarafındaki surlar Üzerinden denize nezareti olabilecek su rette yükseltiyordu. Mangana ismine gelince, bu da sarayın kuzeyinde ve 300 metre ötesinde bulunan Mangan, yani tersane civarında kâin olmasından ileri geliyordu.
Şimendifer duvarına yakın olan bu saniç mermer sütun başlıklarına kadar toprakla doludur. İçine giı-meıt güçtür.
Bu saı-nıçın 120 metre kuzeyinde ve öaraybvmu istikametinde demiryolu dı varı boyunca 1921 de meydana çıkarıl mış başka bir sarnıç daha vardır Bu
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi