• Sonuç bulunamadı

[Mustafa Kemal Atatürk'e ait biyografi]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "[Mustafa Kemal Atatürk'e ait biyografi]"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

Yeryüzünde ne zorba vardır ne de

* « ■

kö!e, sadece kendilerine baskı yapıl­

masını hoş gören insanlarla, böyle bir şey;

hoş görmeyen

insanlar vardır. Türkler bu

ikinci kategoriye girerler. Kendi işlerini ken­

dileri görecek kadar büyüktürler. Başka ulus­

lar da onları örnek alsınlar kendilerine; ina­

nın bana, o zaman dünya rahata

ka-6 HİÇ BİR ZAFER GAYE DEĞİLDİR.

ZAFER, ANCAK KENDİSİNDEN

DAHA BÜYÜK OLAN BİR GAYEYİ

ELDE ETMEK İÇİN VASITADIR...

99

Mustafa KEMAL

«A tatürk dedim ip tid a ö n ü m ü ilikledim .»

İlh an D EM İEA SIA N

I Ü RK İY E C um huriyetinin I k u ru c u s u ve ilk Cum hur--M - b a şk a m (G azi) M ustafa K em al A tatü rk , 1881 yılrnda Se­ lan ik ’te doğdu. B ahası Ali Rıza E fendi, annesi Zübeyde H anım ­ d ır.

ilk öğrenim ine a ltı yaşında iken F a tm a H a tu n M ahalle Mek- te b i’nde, b irk aç yıl so n ra da Se- lâ n ik ’de yeni açılan Şem si E fen­ di O k u lu ’n a b aşlay an M ustafa, küçük y aşta b ab ası ölünce a n ­ nesi ile b irlik te köy hayatı y a ­ şayan dayısının yanm a yerleşti. B ir sü re okula gitm eden to p ra k ­ la u ğ raşm an ın çizdiği günlük ça­ lışm a ş a rtla rı içinde yaşayarak bakla ta rla la rı o rtasın d ak i b ir kulübede k ızkardeşi ile ta rla bekçiliği yaptı. Z am an geçtikçe öğrenim inin y arıd a kalm ası te h ­ likesinin belirm esi k arşısın d a kaygılanan annesi, M u stafa’yı S eîânik'de o tu ra n kızkardeşinin evine y e rle ştire re k M ülkiye İda- d is i’ne yazdırdı. B u okuldaki öğ­ renim i sırasın d a biriyle yanılgı kavga sonucu, hocası K aym ak H afız'ın k an içinde bırakm caya k a d a r dövm esi üzerine zaten oku m asın ı p ek istem eyen büyük annesince okuldan alındı.

B ab asın ın ölüm ü ile yetim k a ­ la n M u stafa’nın hay atın d a ağ ırlı­ ğını d u y u ran olum suz olaylar, k ü çü k y aşta onu kendi geleceği­ n i hazırlayacak gelişm e yolları ü zerinde düşünm eye ve te k b a ­ şına k a ra r verm eye zorlam ıştı. İm p a ra to rlu ğ u n h e r yönden h a ­ rek etli ve ask erî k u ru m la rm laz la bulunduğu şeh irlerin d en b iri d u ru m u n d ak i S eîânik’de «ünifor­ m alının etk ileri genç ru h la rd a o rd u y a girm e hevesleri y a ra tı­ yordu. S eîân ik ’de bu lu n an Aske­ ri R üştiye bu hevesleri gerçek­ le ştirm e im kânını sağlıyordu M ustafa, b u yolda ilk adım ını a ta rk e n annesinin ask erlik m es­ leğine k arşı duyduğu çekingen­ liğini bildiğinden kim seye sez­ d irm ed en gizlice okulun giriş s ı­ n av ların a k a tıld ı^ ve kazandı (1893).

ASKERÎ OKUL

ÖĞRENCİSİ

A rtık b üyük b ir hızla to p ra k kaybetm ek zorunda k alarak çö k ­ m ek tek i b ir im p arato rlu ğ u n hem e n yeni ve hem de en bilineli k u ra m la rın d a n b irin d e kişisel yeteneklerini bilginin im k ân la­ rıyla besleyen o rta m ı bulm uş, «üniform a» hevesi, öğrenm e tu t­ k u su n a d ö n ü şm ü ştü . K ısa sü re ­ de m atem atik d erslerin d e kazan­ dığı b ü y ü k b a şa rı, sınıf inin çok ü zerinde b ir çizgiye erişm esine yol açm ış, d erslerd en çok p ro b ­ lem lerle u ğ ra ş a ra k öğretm enin y ak ın ilgisini çekm işti.

Bu olayı d ah a so n ra anılanın­ d a M ustafa K em al _^öyle a n la ta ­ cak tır:

«— Hocamın adı Mustafa idi. B ir gün bana dedi ki:

— Oğlum, senin adın da Mus­ tafa, benim adım da. Bu, böyle olmayacak. Arada bir fark bu­ lunmalı. Bundan sonra senin adın Mustafa Kemal olsun!

V . 4

t t ı i

(3)

Mehmetçik artık ayağa kalktı.

Mavi bir alev geçiyor gözlerinden,

Savaşan kuvvet değil hakti.

19 mayıs 1919

Samsun a çıkıyorsun.

"Dağ başını duman almış!,,

Halk ayağa kalkıyor Anadolu'da,

Başsız kalmış.

Sen Mustata Kemal,

Gür sesinle haykırıyorsun:

"Ya ölüm, ya istiklâl...

Erzurum, Sivas, Ankara..

Ankara'nın burcunda bir bayrak!

Dağ taş selâm durmuş atama,

Yollarda kağnılar gıcırdıyor..

Yurdu ancak Mustafa Kemal kurtaracak

Anadolu'nun nabzı onda atıyor.

Sakarya kan akıyor boydan boya,

O zam andan b eri ad ım M usta­ fa Kem al oldu. H oca se rt lıir ad am d ı. Sınıfta birinci, ikinci tanım ıyordu. B ir gün bize:

— A ranızda k im ler kendine güveniyorsa, onları m üzakereci yanacağım , dedi.

Önce du rak sad ım . Ama öyle­ leri k alk tı k i, b en kalkm am ayı tercih ettim . B un lard an birinin m ü zak eresi altın a girdim . Mü­ zakerenin o rtasın d a ta h a m m ü ­ lüm son dereceye geldi. Ayağa kalkarak:

— Ben b u ndan d aha iyi yapa­ rım , dedim .

B unun üzerine hoca beni m ü ­ zakereci yaptı.»

Selanik A skerî R üştiyesini b i­ tire re k M an astır A skerî İd ad isi­ ne geçen M ustafa K em al’in m a ­ tem atik tek i b aşarısın ın yanında F ran sızca d ersleri zayıf gidiyor, ö ğretm eninin acı u y a rm a la rı k arşısın d a ü zü n tü duyuyordu. B u yüzden S elânik’e döndüğü ilk ta tilin d e ü ç ay F re r le r’e devam e tti ve okulun istediği Fransız- canm çok ü stü n d e b ir düzeye e rişe re k b u d erste de ü stü n lü k kazandı.

13 m a r t 1899 ta rih in d e genç M ustafa K em al, subay adayı o la­ ra k M ektebi H a rb iy e ’ye k a tılı­ yordu.

MUSTAFA KEMAL

EĞİTİLİYOR

A bdülham id dönem inin yirm i, y irm i b eş yılda y arattığ ı zo rb a­ lık düzeninin, e n s e r t b ir biçim ­ de yü rü tü ld ü ğ ü b u sü re le rd e a s­ k e ri o k u llar çağdaş eğitim im ­ k â n la rın a kav u ştu ğ u n d an en ile­ r i eğitim k u ru m la n olm uş ve böylece aydın gençler bilim le Os­ m anlI to p lu m u arasın d ak i çeliş­ k ile rin en so m u t ö rn ek lerin i g ü nlük olayların deneylerinden öğrenm eye b aşlam ışlard ı.

M ustafa K em al’in, N am ık K e­ m a l’in eserlerin i tan ım ası, v atan k a v ram ın ı coşkun şiirleriyle iş­ leyen bu şa irin to p lu m so ru n la­ r ı üzerindeki incelem e yazılarını o k u m ası d a bu y ıllara ra s tla r.

1902 yılında o k u lu b ite ra re k k u rm a y sınıfına ay rılan M ustafa

Mustafa Kemal, Halep'te Yıldırım Orduları Grubu

Komutanı

iken

yaverleri

ile

birlikte

(1918).

K em al, d erslerin d e b a şa rı sağla­ m ak için yaptığı çalışm alarla b irlik te ülk en in yönetim indeki k ö tü lü k leri o rta d a n kald ıracak a y d ın ları bilin çlen d irm e y o llan aray an a rk a d a ş la rı ile yakın d o stlu k la r k u rd u . Z am anla sınıf içinde k üçük b ir ö rg ü t h a lin le b irleşen bu id ealist d o stla r seç­ tik le ri yönetim k u ru lu n a H arbi- y e ’deki öğrenciler için gizli b ir gazete ç ık a rtm a görevi verililer. M u stafa K em al de yönetim k u ­ ru lu n a seçilm iş ve gazete yazıla­

rın ın çoğunu yazarak nare.ceıın öncü k işilerin d en olm uştu.

Genç zih in lerin u y anışından k o rk a n A bdülham id yönetim i özellikle ask e rî o k u lları çok sıkı k o n tro l a ltın d a tu ta b ilm e k için g eniş y etk iler tanıdığı okul m ü ­ fettişlik lerin e gizli hafiye ö rg ü t­ lerin i b ağlayarak öğrencilerin b ü tü n eylem lerini izliyordu. Bu m ü fe ttişle rd e n İsm ail P aşa, M us­ ta fa K em al ve a rk ad aşların ın gizli eylem lerini öğrenince okul m ü d ü rü Rıza P a şa ’yı da b irlik te

Yirmi allı ağustosta,

Karanlıkta düşman tet örgüleri..

Bir şeyler ağarıyor etrafta,

Mehmetçiğin tetikte eli.

Saflar hücuma hazırdılar

"Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz! İleri!,,

M ESUT TARCAN

.... ... . . . ■ i r ... ... ı ’ II...

ih b a r ederek, «M ektepte böyle taleb e var, ya fa rk ın d a olm uyor ya da m ü sam ah a ediyor..» biçi­ m in d e y arg ıların verilm esine yol açtı. Bu d u ru m k arşısın d a ok u l m ü d ü rü n ü n denetim i a r t ­ tırm a sıy la gazeteyi hazırlay an lar y ak ala n ıp ele geçtiler. M üd ü r R ıza P aşa b e re k e t b u n u fazla önem sem edi ve ü zerinde de ılur-_ m adı.

EYLEM ADAMI

K u rm ay o ld u k ta n so n ra M us­ ta fa K em al ve a rk a d a ş la rı ö ğ ren ­ ci h a re k e ti o larak b aşlay an po li­ tik eylem lerinde d ah a d a b ilin ç­ le n e re k İs ta n b u l’da b u lu n aca k ­ la rı kısa sü re içindeki çalışm ala­ rın ın geniş b ir ala n kap sam ası am acıyla b ir a rk a d a ş la rı adına b ir a p a rtm a n k a tı tu ttu la r. F sk i a rk a d a ş la rı F eth i Bey yatacak y eri olm adığı gerekçesiyle bu a p a rtm a n k a tm a sığınm ak için y a rd ım ların ı istedi, k ab u l ettiler. F eth i Beyin düzenlediği b ir ra n ­ devuya gelen M abeyn y av erlerin ­ den b iri M ustafa K em al’i tu tu k ­ ladı.

B ir sü re h ü cre h ap sin d e bııa- k ıla ra k m abeyne g ö tü rü len M uş­ ta la K em al, b irk aç ay tu tu k lu k a ld ık ta n so n ra H arb iy e M üdürü R ıza P a şa ’nın yardım ıyla serb est b ıra k ıld ı, fa k a t b ir sü re so n ra da Ş a m ’daki b ir sü v ari kıt a sı­ n a sü rg ü n edildi. Y üzbaşı M us­ ta fa K em al b u vesile ile S u ri­ y e ’deki b ü tü n bölgeleri dolaşıp sivil ve ask erî yönetim in iç y a ­ pısını incelem e im kânını buldu. C günlerde o rd u ile sivil h al­ kın a ra sı açılm ış, o rd u eğitim b ak ım ın d an b aşı b o ş b ıra k ılm ış­ tı. Sivil yönetim de de ta m b ir zo rb alık egem endi. M ustafa K e­ m a l uyanm ası m ü m k ü n g ö rd ü ­ ğü k işileri saray a k arşı m u h ale­ fet ü lk ü sü çevresinde b irle ş tir­ m eye koyuldu. Ş am ’d a sü rg ü n b u lu n a n ü lk ü cü ler b ir a ra y a gel- clrleı ve «Vatan ve H ü rriy e t Ce- m iyeti»’h i k u rd u la r.

M ustafa K em al k ısa sü red e derneğin B ey ru t, Y afa ve Ku- d ü s’de şu b elerin i k u ra ra k özgür­ lük dü şü n ce ve h a re k e tle rin in d ah a geniş ç a p ta y er aldığı M a­ k ed o n y a’da çalışabilm ek için k en d isin e a it olm ayan b ir ızm belgesi edindi ve M ısır — Y u­ n a n is ta n ü zerin d en S elâm k ’e geçti.

ANILARINA GÖRE

«— B u tezkereye göre, mezu- jıen İz m ir’e gidebilecektim . İşin içinde b ir yanlışlık olduğunun o rtay a çıkacağından em indim , f a k a t o s ıra d a S elan ik ’te to p çu m ü fe ttişi b u lu n an Ş ü k rü P aşa’- nııı gayet v atan p e rv er b ir kişi olduğunu an latıy o rlard ı. K endi­ sine b ir m ek tu p yazdım , am aç­ larım ızı an lattım . Y ardım ını is­ ted im . D oğrudan doğruya k a rş ı­ lık v erm edi. Ama S elân ik ’e gi­ dersem işi tem in edeceğini b ir ara c ıy la bildirdi.

... S onunda S elân ik ’e gittim . B ir gece Ş ü k rü P a şa ’yı gördüm . B enim le ilişki k u rm a k ta n ürkü- y o rd u . D ört ay k a d a r S elan ik 'te kald ım . Ç evrem deki a rk a d a ş la rı­ m a d u ru m u a n la ttım ve d ern e­ ğin b ir şu b esin i kurdum .»

S elân ik ’e gelişinden d ö rt t y s o n ra saray ca tev k if edilm esi is­ ten d iğ in in h a b e rin i a la n o za­ m an k i M erkez K o m u tan ı M uavi­ n i Cem il B eyin d o stç a uyarısıy­ la M u stafa K em al Y afa’ya d ö n ­ dü.

:

Albay Mustafa Kemal

Çanakkale Savaşı'nda

ve Anafartalar zaferinden

sonra (1915)

Mustata Kemal Müşir

üniforması ile.

(4)

ATATÜRK

.

.

KENDİNİ ANLATIYOR

a a

özgürlük ve bağımsızlık

benim gerçek

■ ¡■ I

kişiliğimdir. Ben ulusumun ve büyük ata­

larımın en değerli miraslarından olan ba­

ğımsızlık aşkıyla yaratılmış bir adamım. Çocuklu­

ğumdan bugüne kadar ailevî, özel ve resmî hayatı­

mın her bölümünü yakından bilenlerce bu aşkım

bellidir. Bence bir ulusta şerefin, onurun, namusun

ve insanlığın varlığı ve kalıcılığı mutlak o ulusun

özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla müm­

kündür. Ben kendi adıma bu saydığım niteliklere

cok önem veririm ve bu niteliklerin kendimde var­

lığını iddia edebilmek için ulusumun da aynı ni­

teliklerle belirginleşmesini şart esas bilirim.

Ben yaşayabilmek için mutlaka bağımsız bir

ulusun evlâdı kalmalıyım. Bundan ötürü ulusal ba­

ğımsızlık bence bir yaşama sorunudur. Ulusun ve

yurdun çıkarları gerektirdiğinde insanlığı teşkil

eden uluslardan her biriyle

uygarlık gereğinden

olan dostluk ye politika ilişkilerini büyük bir titiz­

likle değerlendiririm. Ancak benim

ulusumu esir

etmek isteyen herhangi bir ulusun da bu

m m

isteğinden vazgeçinceye kadar amansız

düşmanıyım.

(24 Nisan 1924)

MİLLETLERİN

ESARETİ

ETERİNE

K I R I L M I Ş

MÜESSESELER

HER TARAFTA

YIKILM AYA

MAHKUMDUR!..»

Gazi Mustafa Kemal

2C H aziran 1907'de, K olağası olan M ustafa K em al, M akedon­ y a ’daki I I I . O rd u ’ya a tan m ası ivin b aşvurdu. B aşlan g ıçta Ma- r.a s tır'a gitm esi k a ra rla ştırılm ış­ ken O rd u K o m u tan ın ca SekiniV- dc alıkonuldu. S o n rad an a d i «¡İt­ tih a t ve T erakki» ye çevrilecek o ıan «¡Vatan ve H ü rriy e t Cemi­ yeti»’ne girdi.

İttih a t ve T erak k i Cem iyeti za­ m an la ü lkenin b üyük m erkezle­ rin d e gizli çalışan k o m ite le r ö r­ gütlenm eyi b aşarm ıştı. O rd u gi­ dişi beğenm em ekte, e n küçük b irlik ten en büyük k ıt'ay a k ad ar h er rü tb ed en su b ay k o m u tan ül­ keyi u çu ru m u n k en arın a getiren yönetim in değiştirilm esi için çalışm aktaydı. B u dönem de top­ lu m sal h arek etlere yön verm e gücü içinde sivil ve ask e ri k a d ­ ro n u n b üyük o ra n d a y er aldığı it ti h a t ve T erak k i C em iyeti'nin eline geçm iştir.

31 MART OLAYI

VE SONRASI

Eti a ra d a İs ta n b u l’da p a tla k v eren 31 M art gericilik olayları üzerine ayaklanm ayı b a stırm a k için k u ru la n H a re k e t O rd u su ’- n u n h azırlan m asın d a a k tif görev alan M ustafa K em al, o rd u n u n ilk dönem de K u rm ay B aşk an lı­ ğım da yaptı. O rd u K om utanlığı adına İsta n b u l h a lk ın a yayınla­ n a n bildiriyi k alem e aldı. B u çalışm alar b ir ço k yüksek r ü t­ beli kişilerin k ısk an çlık ların a yol açtığından b ir sü re so n ra M us­ ta fa K em al, Alay K om utanlığına getirildi. G erçi b u görevinde de b ü y ü k b a şa rı kazandı am a çeke- m ezlik fırtın a sı d in m ed i ve «Or­ duyu ayaklanm aya hazırlıyor» ih b a rı so n u cu n d a M ustafa K e­ m a l İs ta n b u l’da E rkân-ı H arbi- ye-i U m um iye D airesinde görev­ lendirildi.

İta ly a n la rın T ra b lu sg a rb 'a sal­ d ırm a la rı üzerine B ingazi’ye ge­ çen M ustafa K em al 9 O cak İ912 d ek i savaşa k atild i.

M ustafa K em al. T ra b lu sg a rb ’- ta n İsta n b u l’a döndüğünde B ul­ gar o rdusu b ir yandan Bolayır dolaylarına, b ir yan d an da Ça­ ta lc a h a ttın a gelm işti. G elibolu’­ daki Akdeniz M ü rettep K uvvet­ leri H arek et Ş u b e M üdürlüğüne a ta n d ı. B ulu n d u ğ u bölgenin dı­ şın d ak i sav aşlard a o rd u iki cep­

hede de yenilgiye u ğ ram ıştı. Do­ ğ u T rakya o rd u su B u lg ar o rd u ­ ları üzerine yaptığı hazırlıksız b ir sald ırı sonucu yenilm iş Vi­ ze — B urgaz h a ttın a y e rle şir­ ken d ah a so n ra L üleburgaz ç a r­ p ışm aların d a b a şa rı gö sterem e­ m iş Ç atalca h a ttın a çekilm işti. B atı o rd u su M an astır h a ttın d a tu tu n m a y a çalıştığı sıra d a Y u­ n a n lıla r S elân ik ’e g ird iler. O rdu İsta n b u l savunm asından yüzü­ nü n akıyla çık tı ve B u lg a rla r b a ­ rış isted iler.

B alkan savaşının bitm esin d en so n ra ik tid a rd a k i İttih a t ve T e­ ra k k i h ü k ü m eti, devlet y öneti­ m indeki başarısızlığ a k arşı beli­ re n m uhalefeti k a b a kuvvetle

b a s tıra ra k ülkeyi yeniden z o rb a­ lık rejim in in k aranlığına sürük- lüyordu. B unun yanı sıra izlenen serüvenci p o litik a sonucunda B alkan S av aşı’nm hem en a rd ın ­ d a n O sm anlI İm p a ra to rlu ğ u Al­ m a n la rın d üm en su y u n d a savaşa k atılm ak zo ru n d a k ald ı ve b ü ­ tü n ülke to p ra k la rı b ir a te ş a la ­ n ı haline geldi.

M u stafa K em al’i tü r lü o y u n lar­ la geri hizm ete a ld ıla r ve Sof­ y a ’d a atasem iliterlik le görevlen d ird iler. F a k a t M ustafa K em al boyun eğm edi ve savaşa k a tıl­ m an ın b ü tü n k a p ıla rın ı zorlaya­ ra k T ekirdağ d olaylarındaki b ir tü m e n in ko m u tan lığ ın a atandı. M u stafa K em al, b ir ay gibi kısa b ir sü re içinde tü m en in k u ru ­ luş h a zırlık larım tam am layıp k a ra rg â h ın ı M aydos’a n akletti.

ANAFARTALAR

KAHRAMANI

B aşlangıçta M ustafa K em al’in k o m u tam b u lu n d u ğ u 19. T üm en A rıb u rn u — A n afartalar ve Ece lim anım kapsayan b ü tü n yöre­ n in savunm asıyla görevlendiril­ m iş iken k ısa b ir sü re so n ra b a ş­ ka b ir tü m en k o m u tan ın ı bölge­ ye g öndererek 19. T üm eni B iga­

lI kövüne geri çektiler.

D üşm anın A rıb u rn u 'n a ç ık a r­ m a h a re k e ti başlayınca, M ustafa K em al, hiç b ir e m ir alm adığı halde tam am en kendi k ararıy la savaş bölgesine yetişerek d ü şm a­ n ı kıyıda d u rd u rm ay ı b aşard ı.

D u rd u ru la n d ü şm a n sald ırıla­ rın d a n so n ra T ü rk o rd u su n u n düzenlediği k a rş ı sa ld ırın ın <1 M ayıs 1915) b a şa rıy la sonuçlan m ası, b u kesim de düşm anı k ıp ır­ dayam az d u ru m a g etirm iş ve 1 H aziran 1915 ta rih in d e , İstan b u l, M u stafa K em al'in rü tb e sin i a l­ baylığa y ü k seltm iştir.

A n afartalar C ephe K o m u tan lı­ ğına getirildiği 8/9 A ğustos gece­

si 1.30’da, Ç am lık T ek k e’de k a ­ rarg âh ın ı b u la ra k s a a t 4.00’de Cönk B a y ır’da tu tu n a n 100 bin k işilik K itch er o rd u su n a s a ld ın em rin i verdi. M ustafa K em al d ü şm a n Ça- n a k a k le ’den çekilince b ir sü re 16. K olordu ile E d irn e ’de b u lu n ­ du. D aha so n ra b irlik te Doğu cephesine gönderildiği b u k o lo r­ d u n u n kom utanlığına getirildi.

D iy a rb a k ır’d a b u lu n d u ğ u s ıra ­ d a M irlivalığa (T uğgeneral) y ü k ­

daşı olan M ustafa K em al Paşa k ısa b ir sü ren in ard ın d an F ilis­ tin cephesindeki V II. o rdunun k o m u tan lığ ın a getirildi.

MUSTAFA KEMAL

İSTİFA EDİYOR

T ü rk o rd u su n u n A lman kom u­ ta n la r elinde h arcan m asın ı iste­ m ediği için bu konudaki kaygı­ la rın ı etraflıca açıklayan b ir r a ­

Devrimlerin

kurucusu.

Mustafa Kemal

şssK s«

II. İnönü zaferinin yıldönümü dolayısıyla cephe

gerisinde yapılan geçit töreninde

(1922).

seldi. B ir sü re so n ra d a k a r­ şı saldırıya geçildi. B itlis ve M uş illerini K u şlard an geri aldı. 19 A ğustos’ta R u sların b ü tü n cephede yeniden giriştiği sald ı­ rıy ı d u rd u ra ra k 24/27 A ğustos’ta yeniden k a rş ı saldırıya geçti.

B u cephedeki b aşa rısın d a n son r a II. O rdu K om utanlığına a ta ­ n a ra k b u o rd u n u n k u rm ay b a ş­ k an ı albay İsm et ile görev a rk a ­

p o ru o sıra d a I I I . K olordu ko­ m utam bu lu n an albay İs m e t ile b irlik te hazırladılar. Bu rap o rd a ileri sü rü len gerçekleri E nver P aşa değerlendirem eyerek ön­ g örülen gö rü şlere katılm adığını b ild ird i. B unun üzerine M ustafa K em al Paşa kendi kendini bu o r­ d u n u n kom utanlığından affede­ re k görevini vekiline b ırak tı.

II . O rd u ’ya a ta d ıla r am a bunu

d a kabul etm eyince izinli sayıl­ dı ve ekim ayı o rta la rın d a İ s ­ ta n b u l'a döndü. B ir sü re sonra V eliaht V ah d ettin ile b irlik te Al­ m an genel k ara rg â h ım ziyaretle görevlendirildi.

S u ltan R eşat’ın ölüm ü ve ye­ rin e V ah d ettin ’in p ad işah o lm a­ sı dolayısiyle M ustafa K em al de A lm anya’d an geri çağ rıla ra k V II. O rd u K om utanlığına atandı.

E m rin d ek i iki o rd u n u n b irlik ­ lerini derleyip to p arlam ak iste ­ diği b ir sırad a İstan b u l, M on­ d ro s M ütarekesini im zalayarak (30 E k im 1918), İtilâ f D evletle­ rin in ileri sü rd ü ğ ü silâh b ıra k ­ m a isteğine boyun eğm işti.

7 K asım 1918’de H arbiye N e­ z a re tin d e n Y ıldırım O rd u ları g ru b u n u n lağvedildiği b ild irilin ­ ce M ustafa K em al, 13 K asım 'da İs ta n b u l’a döndü.

23 K asım ’da İtilâ f D evletleri­ n in o rd u la rım tem silen F ransız . generali F ran ce D esp re’in b ü ­ yük ask e rî tö ren le İs ta n b u l’a gir m esi yeni p o litik gelişm elere yol açtı.

B u d u ru m ay d ın lar arasın d a tü r lü çekişm eler doğurdu. 3 iı k ısım ay d ın lar te k k u rtu lu ş yo­ lunun b a tı devletlerinden b irin in him ayesi a ltın a girm ek olduğunu söylüyor, İz m ir’in Y unanlılarca işgal edilm esi (15 M ayıs 1919) k a rşısın d a bile u lusal duyguları h a rek ete geçm iyordu.

A skerin terh isin in d u rd u ru l­ m ası. silâh, cephane ve a ra ç la ­ rın d ü şm an eline geçm esinin ön­ lenm esi b irlik le rin b a şın d a b a ­ şarılı k o m u tan ların bulu n m ası ve u lu sal d irenç h arek etin d en y ana o lan sivil yöneticilerin gö­ rev leri b aşın d a tu tu lm ası b içi­ m indeki bu k a ra r la r zam anla h a re k e tin A nadolu’dan yönetil­ m esi zorunluğunu m eydana çık a­ rıy o rd u .

ANADOLU'YA GECİS

M u stafa K em al P aşa b u ön k a ra r la rı g erçekleştirm ek için İs ta n b u l’da Fevzi Paşa, R au f Bey, albav İsm e t, K âzım . K em alettin Sam i P a şa ile yakın ilişkiler k u rd u .

B u d u ru m d a M ustafa K em al P a sa ’nın A nadolu’ya geçme ş a r t­ la rın ın b ir an önce y aratılm asın ­ d a gecikm em ek gerekiyordu. S a­ ray ın güvenini kazanm ış b ir es- k e r olan AH F u at P a sa ’n m b a b a ­ sı İsm ail H azım Pasa. S am sun ve dolay ların d a gelişen b aşk al­ d ırm a h a re k e tle rin in b a s tırıl­ m ası için M ustafa K em al’in gön­ derilm esin i sağladı.

M ustafa K em al, d aha so n ra

« N ı ı t u k » ’t a bu ve b u n u izleven ol avla rı «Hvle arUotne«kf.ır:

«— 1919 vılı Mavıs’mın ondo- kuzutıcu *Hinü Samsun’a cıkt’uı. Genel durum ve gnriiniis: Os­ m anlI devletinin içinde bulundu­ ğu topluluk genel savaşta yenil­ m iş, Osmanlı ordusu her yanda zedelenm iş, şartlan ağır bir ateş-kes anlaşm ası imzalanmış. Büyük savaşın uzun yılları bo­ yunca ulus yoksul ve yorgun bir durumda. Ulusu ve yurdu genel savaşa sürükleyenler kendi baş- lannın kaygısına düşerek yurt­ tan kaçmışlar. Padişah ve Halife olan Vahdettin soysuzlaşm ış. Kendini ve tahtını koruyabilece­ ğini umduğu alçakça yollar araş­ tırmakta. Damat Ferit Paşa’mn başkanlığındaki hükümet güçsüz, onursuz, korkak, yalnız

padişa-A

t a t ü r k

'

ü n

h- Ç eNÇLiqe

D i T A B e s ı

^ L g "Türk g e n ç liğ i i

B irinci v a z ife n ,T ü r k İstik lâlin i, Türk C um hurigeiini,

ile le b e t, m u h a f a z a v e m u ö a f a a etm ektir:

r n c v c u b ig e tin in v e istik b a lin in y e g â n e tem di bubur

Bu te m e l,s e n in en k ıg m etli hazineribir. İstik b a ld eb a h i,se n i,

bu h a z in e b e n m a h r u m etm ek iste n e ce k , b a h ili v e h a r i c i ,

b e b h a h la n n o la c a k tır . B ir g ü n , İstik lâ l v e C u m h u r i g e t i

m ü b a f a a m o c b u r ig e t in c b ü s e r s e n , v a z ife g e . a t ılm a k için

içinbe b u lu n a c a ğ ın v a z ig e tin im k â n v e ş e r a itin ib ü ş ü n m e -

g ecek sin ! Bu im k â n v e şe r a it ço k n a m ü s a it b ir m a h îg ette

tezah ü r ebebilir. İstik lâ l v e C u m h u n g c tin e k a s te b e c e k b ü ş -

m a n la r, b ü tü n b ü n g a b a e m s a li g ö rü lm em iş bir g a lib ig etin

m ü m e s s ili o la b ilir le rr C e b r en v e h ile ile a z i z v a t a n ı n ,

b ü tü n k a le le r i z a p te b ilm iş , b ü t ü n te r s a n e le r in e g irilm iş,

b ü tü n o rb u la rı b a ğ ıtılm ış v e m em lek etin h e r k ö ş e s i b ilfiil

i ş g a l e h ilm iş o lab ilir. B ü tü n b u ş e r a it t e n b a h a e lim v e

b a h a v a h im o lm a k ü z e r e ,m e m le k e tin b a h ilin b e , iktibara

s a h ip o la n la r g a f le t v e b a lâ le t v c h a t t â h ı g a n e t iç in b e

b u lu n ab ilirler. H a ttâ b u ik tib a r s a h i p l e r i ş a h s i m e n f a a t

lerini m ü stev lilerin s i g a s i c m d le r ig le tevhib eöebilirlcr,millet,

fakrü z a r u r e t iç in b e h a r a p v e b ita p " b ü ş m ü ş olabilir.

'Ç gT ü rk istik b a lin in e v lâ b ı! İşte,b u a h v a l ve şe ra it

içinbe b a h i , v a z ife n ; T ürk İ s tik lâ l v e C u m h u r ig e tin i kur-

ta rm a k tır!îT )u h ta ç o lb u ğ u n k u b r c b b a m a r la r ır ib a k i a s il

k a r ih a m e v c u ttu r ^

hin isteklerine uymuş ve onunla birlikte kendilerini koruyabile­ cek herhangi bir duruma boyun eğmiş.

Ordunun elinden silâhları, cephanesi alınmış ve alınmakta.. İtilâf Devletleri ateş-kes anlaş­ ması hükümlerine uymayı ge­ rekli görmüyorlar. Birer uydur­ ma nedenle İtilâf donanması ve askerleri İstanbul’da. Adana ili­ ne Fransızlar, Urfa, Maraş ve Antep’e İngilizler girm işler. An­

Ulusal Kurtuluş Savaşı yıllarında Mustafa Kemal cepheyi denetlerken.

(Foto Cemal Işıksel'ln özel Koleksiyonundan)

Mustafa Kemal, Ulusal Kurtuluş Savaşı yıllarında, Ankara'da otomobille yola çıkarken.

Geri plândaki yapı o günlerin Çankaya Köşküdür.

talya ile Konya’da İtalyan bir­ likleri, Merzifon ile Sam sun’da İngiliz askerleri bulunuyor. Her yanda yabancı devletlerin subay ve memurları, özel adamları ça­ lışmakta. Daha sonra sözümüze başlangıç olarak aldığımız ta­ rihten 4 gün önce, 15 Mayıs 1919 da İtilâf Devletlerinin uygun bulması ile Yunan ordusu İz­ m ir’e çıkarılıyor.»

SAMSUN VE

SONRASINDA

M ustafa K em al 19 M ayıs 1919 d a II I. O rdu M üfettişliği görevi ile S am su n ’a çıktığı zam an o rd u ­ daki b ü tü n a sk e r sayısı 50 bin kad ard ı. E m rin d ek i II I. K olordu K om utanlığı, S ivas’ta, 15. K olor­ du da E rz u ru m ’da bulu n u y o r­ du. K o m u tan ları R efet Bey ve K âzım P aşa ulusal d iren ç h a re ­ ketine bağlı vatansever kişilerdi. M ustafa K em al yalnız em rin d ek i ko lo rd u k o m u tan lık ları ile değil, b ü tü n b irlik k o m u tan lık ları ve sivil yöneticilerle ilişki k u ra ra k ulusal d iren ç h a rek etin e k atıl­ m alarını istedi.

K u rtu lu ş S avası’nm b a şa rılm a ­ sı yolunda atılacak ilk a d ım ların h u k u k yönünden b ü tü n "ulusun güveneceği k u ra lla ra bağlı olm a­ sı için halkın seçeceği delegeler­ den k u ru lacak b ir k ongrenin to p ­ lanm asını istiyordu.

22 H a z ira n ’da ise A m asya’da Ali F u at, R auf B ev’le b irlik te a l­ d ık ları k a ra r la r b ü tü n illere b il­ d irild i. M ustafa K em al Paşa, A m asya’daki to p la n tıd a n sonra Sivas'a gelerek 3 T em m uz’da E r­ z u ru m ’a geçti.

E rz u ru m K ongresi 23 T em m uz 1919 giinü toplandı. Oybirliği ile b aşk an lık d ivanına seçilen M us­ tafa K em al, açış n u tk u n d a İs ta n ­ b u l’un ulusal irad en in istediği bağım sız devlet olm ak niteliğini kaybettiğini a n la ta ra k bağım sız İlk m ücadelesini engellem ek içir, y ab an cıların p a ra ve p ropagan d a güçlerinin etkisiz b ırak ılm a sı gçrektiğini ifade e tti.

Mustafa Kemal

(4 Haziran 1921)

(5)

I

A rdından da S ivas'a döndü. Si­ vas’ta to p lan an kongre, b aşkanlı­ ğına yine M ustafa K em al’i seç­ m işti. Y edi gün sü re n çalışm alar so n u cu b u k ongrede de E rzu ­ r u m ’d a olduğu gibi b irk a ç deie- ge dışın d a b üyük çoğunluk Ame­ rik a n m an d ası istenm ediğini b ü ­ tü n dünyaya ilân edin M isakı M illi’nin esaslarım k a ra rla ştırd ı. K ongre kendi yetkilerini taşım ak üzere b ir heveti tem siliye seçe­ re k k u ru lu n b aşkanlığına M usta­ fa K em al’i getirdi. M ustafa K e­ m al P a şa ’n ın b a şk a n o la ra k ilk n o litik eylem i D am at F e rid ’in d ü şü rü le re k Meclis-i M ebusan’m torür n m ası yolunda açtığı m ü ­ cadele oldu. H ü k ü m et, M ebusan M eclisi'nin İs ta n b u l’da tonlan- m asın ı k a ra r la ş tır a ra k m illetve­ k illerin i yabancı silâ h la rın göl­ gesinde çalışm aya zo ru n lu b ı­ rak tı.

BAĞIMSIZ TÜRKİYE'YE

DOĞRU

M u stafa K em al P a sa bağım sız T ü rk devletinin k u ru lm a sın a te ­ m el o larak özgür m eclisin to p ­ la n m a ş a rtla rın ın olgunlaştığını göndü ve 23 N isan İfl^ü’de Anka­ r a ’da ilk Büviik MiHet Meclisi to n ian d ı. M u stafa K em al P aşa’- vı hem M eclis’in. hem de yeni k u ru la n h ü k ü m etin b aşk an ı ola­ ra k görevlendiren M eclis, yayın­ ladığı ta rih î b ild irid e T ü rk hal­ k ın ın tem elde v atan b ü tü n istek ­ le rin i dile g etiriy o r ve b ir tek d ü şm a n ask eri bırakılm aym caya k a d a r em peryalizm le savaşm a­ n ın gereğini dünyaya ilân ed i­ yordu.

10 A ğustos 1920’de T ü rk iy e’n in p a rç a la n m a sın ı öngö ren Sevr A nlaşm asını d a im zalayarak bü­ tünüyle y u rt işgal kuvvetlerinin yö n etim i a ltın a girdi. Aynı gün­ lerd e B .M M . O rd u la rı, Doğu cep h esin d e ilk önem li başarıyı

sağ lay arak E rm e n i so ru n u n u çö­ züm ledi.

B ir ay so n ra d a İsm et P a şa ’- n m k o m u ta ettiğ i b a tı o rdusu, Y u n an lılar k a rşısın d a büyük b ir savunm a savaşı vererek I. İn ö n ü zaferini kazandı. İk in ci Y unan sa ld ırısı d a yine k arşısın d a İ s ­ m e t P a ş a ’yi buldu, kanlı savaş­ la r so nucunda II . İn ö n ü Savaşı d a kazanıldı. Y unanlılar geri p ü sk ü rtü ld ü .

5 A ğustos 1921’de M ustafa K e­ m al P aşa, T.B.M.M. ta ra fın d a n b ü tü n T ü rk o rd u la rın a başko­ m u ta n o la ra k atandı.

23 A ğustos 1921 ta rih in d e ün lü S ak ary a M eydan Savaşı başladı. D üşm an o rd u la rı h er bakım dan T ü rk o rd u su n d an iki k a tı ü s ­ tü n d ü . A yrıca İngilizlerce teknik ve gereç b ak ım ın d an d a destek­ leniyordu. B u ü stü n kuvvet k a r­ şısın d a T ü rk o rd u su geri çekil­ m e k zo ru n d a kaldı. B u olay T. B.M.M. de ve b ü tü n ülkede b ü ­ yü k b ir coşkunluk y arattı.

S akarya M eydan Savaşı ta m 22 gün, 22 gece s ü rd ü . Sonunda M ustafa K em al’in yönettiği t ü rk o rd u s u b ü tü n dünyada şaşkınlık u y an d ıra n b ir zafer kazandı. Ve M u stafa K em al «Gazi» ünvanını aldı.

Gazi ve M areşal M ustafa K e­ m a l son d ü şm an ın da h akkından gelm ek am acıyla 6 A ğustos 1922 günü sald ırıy a geçme em rin i ver­ di. 26 A ğustos 1922 sabahı büyük sald ırı b aşlad ı ve 24 s a a t içinde Y unanlıların b ir yıldan b u yana

g üçlendirdikleri m evzilerin ele geçirilm esiyle gelişti, T ü rk o r­ d u su k ısa sü red e d ü şm an o rd u ­ su n u n büyük b ir bölü m ü n ü yok etm eyi başardı.

9 E ylül günü T ü rk o rd u ları İz m ir’e girdiler. B ir gün so n ra d a M ustafa K em al İz m ir’e g iri­ yordu. Böylece 19 M ayıs 1919 gü­ n ü başlayan K u rtu lu ş Savnşı’- m ız 10 E ylül 1922 günü üç yıl ve d ö rt ay sü rd ü k ten so n ra İz ­ m ir ’in alınışı ile b irlik te son b u ­ luyordu.

CUMHURBAŞKANI

VE DEVRİMCİ

29/30 E kim 1923 tarih in d e B. M. M. h ü k ü m et biçim inin C um ­ h u riy et olm asına ve Gazi M usta­ fa K em al’in de C um h u rb aşk an ­ lığına seçilm esine ta m b ir ço­ ğunlukla k a ra r verdi.

Ü lkenin çağdaş u ygarlık düze­ yine u laşm ak ve bağım sız b ir ü l­ ke haline gelm esi için A tatü rk dönem inde g erçekleştirilm iş olan d ö n ü şü m ve değişim ler iâiıîliğin kab u lü , hilâfetin kald ırılm ası, yeni yazı ile giyim tarzın ın ka­ b u lü , çağdaş aile düzeninin be­ nim senm esi, b a tı k a n u n ların ın a lın m a s ı' devrim ci M ustafa K e­ m a l’in uyguladığı devrim ler a r a ­ sın d ad ır.

B u n lar sonucunda şu n la r sağ­ lan m ıştır:

D in ve dünya işleri b irb irin ­ den ay rılarak «Meşihat» k ald ırıl­ m ıştır.

M edreseler, tek k eler, zaviyeler ve ş e r’i m ah k em eler k ap atılm ış­ tır.

Dinî h u k u k k ald ırılm ış, yerine m edenî h u k u k getirilm iş ve uy­ gulanm ıştır.

Çok kadın alm ak k ald ırılm ış­ tır.

Ş apka h a şa giyilecek serp u ş o larak kabul ed ilm iştir.

L âtin h a rfle ri A rap h arflerin in y erin i alm ıştır.

B atı m üziği resm î b ir değer ve o n u r k azan m ıştır.

B atı takvim i alınm ış, eski v. geri olanı b ırak ılm ıştır.

B atı gelenek ve görgüleri ile yerli gelenek ve görgülerde uy ar­ lam a yapılm ış, b a tıh giyim k u ­ şam k a b u l ed ilm iştir.

29 O cak 1923 ta rih in d e M us­ tafa K em al, U şakizade ailesin­ den L âtife H anım ile evlenm iş, b u evlilik 5 A ğustos 1925 ta rih i­ ne k a d a r sü rm ü ştü r.

Soyadı k an u n u n u n d a çık arıl­ m ası üzerine A tatü rk soyadını alan M ustafa K em al’in son siya­ sal zaferi ve b a şa rısı b ir dam la T ü rk k an ı ak ıtm ad an yalnız d ip ­ lo m atik görü şm eler ve an laşm a­ la r so nucunda A ntakya — İsk en ­ d e ru n ve b ü tü n H a ta y ’ı T ürkiye sın ırla rı içine k atm ası o lm u ştu r.

E rte s i yıl siroz hastalığına ya­ k alan m ış, ilerleyen h astalık so ­ n u cu n d a 10 K asım 1938 günü sa b ah ı s a a t 9’u 5 geçe h ay ata gez­ lerini y u m m u ştu r. ★

YALNIZ BAŞLAR

A H A

DEVRİMİN BİTİŞİ

DİYE BİRSEY

YO K TU R . „

(6)

ATATÜRK BİR GEZİDE (SAĞDA AFET İNAN)

Mustafa Kemal Atatürk

İran Şahı Rıza

Şah Pehlevl

ile.

DİN ÜZERİNE

• Bizim dinim iz en akla uygun ve en doğal bir dindir. Ve an­ cak bundan ötürüdür ki son din olm uştur. B ir dinin doğal olma­ sı için akla, bilim e, tekniğe ve mantığa uygunluk göstermesi gerektir. Bizim dinim iz bunlara bütünüyle uygundur.

• Kur’an’uı öncelikle türkçeye çevrilm esini istedim . Bu da ilk olarak dilim ize çevriliyor. Mu- hammed’in bayatına dair bir ki­ tabın dilim ize çevrilm esi için de em ir verdim. Halk, «tekerrür» etm ekte bulunan bir şey varol­ duğunu ve din ricalinin derdi ancak kendi karınlanan doyu­ rup, başka bir işleri olmadığım bilsinler.

Mustafa Kemal

Edirne Selimiye

Camü'nde.

11 mmmm ■

(Foto Cemal Işıksel'in Özel Koleksiyonundan)

H

... Sivil giyimli, orta boylu, zayii ve sarı­ şın bir zattır. Gazetelerde gördüğünüz resimlerin hiç birine benzemiyor. Hep­ sinden daha sevimli, daha canlı, daha müstesna bir simadır. Yüzü renk ve hu­ dut itibariyle bir tunç parçası üzerine oyulmuş bir eski madalyonu andırır. El­ macık kemikleri çıkık, ağız kemikleri kuvvetli ve alm serttir. Kısık ve sıcak bir sesle konuşuyor, mavi gözleri mu­ ammalı nazarlarla bakıyor, vücudunun kımıldanışları genç bir parsın kımılda­ nışları gibi sevimli, munis bir tarzda ha­ şin ve çeviktir.

Yakup Kadri

KARAOSM ANOĞLU

... G özbebekleri en garip ve esrarengiz m ad en lerd en yapılm a b ir çift gözün, m a­ vi, s a n , yeşil ışık larla aydınlattığı asab i b ir yüz.. Yüzde, alında, ellerd e b ir sıh­ h a t ve b a h a r rengi M untazam ta ra n m ış, noksansız, sarı genç saçlar.

Ahmet HAŞİM

V ücutça kuvvetli yapılı ve o rta boy­ lu d u r. G özleri m av id ir ve b u n la rd a çe­ lik ten b ir ışık p a rıld a r. D uygulan, ko­ n u şu rk e n değil, su sa rk e n ken d in i göste­ rir. A teşli ve gayretli b ir m izacı v ard ır ve sadık b ir d o sttu r.

Herbert SIDEBOTHAM

... M ustafa K em al P a şa ’n m sim ası Rem- b ra n d tv a ri b ir tab lo m evzuunu a n d ırı­ yordu. Işık la rla gölgelerin dalgaları a r a ­ sın d a seb at, tevekkül, tevazu, vekûr, m ülâyem et, h u şu n e t, saffet, zekâ.. B ü­ tü n b u zıt, şeylerin toplandığı s a rışın ve sevim li b ir yüz.

Ruşen Eşref ÜNAYDİN

K ad ın ların çoğu san ırım P a şa ’n ın y ü ­ zünün yanık rengini b eğenirlerdi, am a O 'nun delici, enikonu s e r t bakışı, in sa ­ na, söylenecek şeyi hem en ve sessizce söyleyip gitm enin en iyi d av ran ış olaca­ ğını h a tırla tıy o r gibiydi. Ciddi ve hayat dolu o lm asına k arşılık ta tlı b ir sesi var. F ransızcayı çok iyi kullanıyor. T ürkçede b ir söz u stasıd ır.

Grace ELUSON

... H&fızası, hâyühûy İçinde geçen -karma­ karışık ve kalabalık bir gecenin en kü­ çük vakalarım ve konuşmalara» ertesi akşam teferruatı İle anlatabilecek kadar kuvvetliydi

Failli Rıfkı A TAY

... Kendisini bir defa bile traşsız, rahat­ sız olduğu vakit velev pl}amalı da olsa, üstüne başına titizce itinasız görmedim. Hafife alınmak, aşağıda ve altta görün­ mek, kolayca tenkit edilecek kusurları ve eksikleri bulunmak, hele gülünç ol­ mak pek korktuğu şeylerdi.

Faüh Rıfkı ATAY

M ustafa K em al, ince, z a rif ve güzel b ir erk ek ti.

Falih Rıfkı ATAY

M ustafa K em al’in gergin derili, uzun p arm ak lı beyaz eli T ü rk ’ü n b ü tü n h u s u ­ siyetleriyle b irlik te aynı zam anda hâkim b ir vasfa d a sahipti.

Halide Edip ADIVAR

M ustafa K em al P aşa sıcak tan b aşın ­ daki a stra g a n kalpağı çık ard ı. K arşım d a b ü sb ü tü n b aşk a b ir a d a m gördüğüm ü sandım . S arı, ince saçları, kalp ak altında görem ediğim geniş ve gelişm iş alnını açık b ırak ıy o rd u .

Maurice PERNOT

Y em eklerden om let, p a tlıc a n k arn ıy a­ rık ve bildiğim iz k u ru fasulya sevdikle- rindendi. P atlıcan k a rn ıy a rık la pilavı b ir b irin e k a rış tırıp yemeği pek severdi.

Kılıç ALİ

Sevdiği şa rk ı ve tü rk ü le r arasın d a «Cânâ R akibi h a n d a n edersin», «V ardar ovası, V ard ar ovası..» ve «Canımı canan eğer iste rse m in n et canım a» vardı.

Kılıç ALİ

S poru severdi. Çoğu zam an h afif jim ­ n astik ek sersizleri yapardı. Son yıllarda ise, k ü rek çekm ek ve yüzm ek başlıca uğ­ raştığı sp ordu.

(7)

K RO N O LO Jİ

1881 1883 1895 13 Mart 1889 11 Ocak 1905 Ekim 1906 Eylül 1907 13 Nisan 1909 9 Ocak ‘1912 27 Ekim 1913 8-9 Ağustos 1915 10 Ağustos 1915 6-7 Ağustos 1915 20 Eylül 1917 Ekim 1917 15 Aralık 1917 7 Ağustos 1918 31 Ekim 1318 13 Kasım 1918 30 Nisan 1919 19 Mayıs 1919 8 Temmuz 1919 23 Temmuz 1919 Selanik’te doğuşu. Selanik Askerî Rüşdiyesine

yazılması

Selanik Askerî RüştUyesini bitirerek Manastır Askeri İdadisine girmesi.

Manastır Askeri İdadisini bitirerek İstanbul’da Harp Okulu piyade sınıfına yazıl­ ması.

Kurmay Yüzbaşı olarak Harp Akademisinden me­ zun olması ve merkezi Şam’da bulunan V. Ordu emrine verilmesi.

Arkadaşlariyle, Şam’da giz­ li «Vatan ve Hürriyet Ce­ miyeti» ni kurması. III. Orduya naklolunarak Selânik’e gelmesi.

31 Mart ayaklanması üzeri­ ne Hareket Ordusu Kurmay Başkanı olarak İstanbul’a hareketi.

Trablus Garp’ta Tobrtık ta­ arruzunu başariyle idare et­ mesi.

Sofya Ataşemiliterliğine tâ­ yin edilmesi.

Anafartalar Grubu Komu­ tanlığına tayin edilmesi. Bizzat idare ettiği taarruzla Anafartalar cephesinde düş­ manı geri atması.

Bitlis ve Muş’u düşman elinden geri alması. VII. Ordu Komutanı sıfa- tiyle memleketin ve ordu­ nun durumunu açıklayan tarihî raporunu yazması. VH. Ordu Komutanlığından ayrılarak İstanbul’a dön­ mesi.

Veliaht Vahdettin’lc birlik­ te Almanya’ya gitmesi. Filistin’de bulunan VII. Or­ du Komutanlığına ikinci defa tâyin olunması. Yıldırım Orduları Grubu Komutam olması. Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığının lağvı üzeri­ ne İstanbul’a gelmesi. Merkezi Erzurum’da bulu nan IX. Ordu Müfettişliği­ ne tâyin edilmesi, Samsun’a çıkması. IH. Ordu Müfettişliğinden ve askerlikten çekilmesi. Erzurum kongresine Baş­ kan seçilmesi. 4 Eylül 11 Eyiül 7 Kasım 27 Aralık 23 Nisan 11 Mayıs 10 Mayıs 5 Ağustos 23 Ağustos 19 Eylül 26 Ağustos 30 Ağustos 10 Eylül 14 Ocak 29 Ocak 8 Nisan 9 Ağustos 11 Ağustos 29 Ekim 24 Ağustos 15-20 Ekim 1 Kasım 9 Ağustos 4 Mayıs 24 Kasım 1 Mart 10 Kasım 1921 1922 1922 1922 1923 1923 1923 1923 1923 1923 1925 1927

Sivas kongresine Başkan seçilmesi.

Anadolu ve Rumeli Miida- faai Hukuk Cemiyeti Heye­ ti Temsiliyesi Başkanlığına seçilmesi.

Erzurum’dan Milletvekili seçilmesi.

Heyeti Temsiliye ile birlik­ te Ankara’ya gelmesi. Ankara’da Türkiye Büyiik Millet Meclisini açması. İstanbul hükümetince ölüm cezasına çarptırılması. B. M. Meclisinde Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Grubunun kurulması ve kendisinin Grup Başkanlığı­ na seçilmesi.

Başkomutanlık görevinin verilmesi.

Mustafa Kemal’in idaresin­ de Sakarya Meydan Savaşı­ nın başlaması.

Büyük Millet Meclisi tara­ fından Müşirlik (Mareşal­ lik) rütbesinin ve Gazi sa­ nının verilmesi.

Gazi Mustafa Kemal’in Ko- catepe’den Büyük Taarruzu idareye başlaması. Başkomutanlık Meydan Sa­ vaşını kazanması.

İzmir’e girişi.

Zübeyde Hanımın İzmir’de ölümü.

İzmir’de Lâtife Hanımla evlenmesi.

9 umdeyi Hân etmesi. Halk Partisini kurması. İkinci Büyük Millet Mecli­ si Başkanlığına seçilmesi. Türkiye Cumhurbaşkanlığı­ na ilk defa seçilmesi. İlk defa şapka giymesi. Tarihi büyük nutkunu söy­ lemesi.

İkinci defa Cumhurbaşkan­ lığına seçilmesi.

Sarayburmmda Türk harf­ leri hakkmdakı nutkunu söylemesi.

Üçüncü defa Cumhurbaş­ kanlığına seçilmesi. Büyük Millet Meclisinin Mustafa Kemal’e ATATÜRK soyadını veren kaııupu ka­ bul etmesi.

Dördüncü defa Cumhurbaş­ kanlığına seçilişi, i

ölümü.

(Foto Cemal Işıksel'in Özel Koleksiyonundan) g an ları benliğinde toplayan çağ­

d aş b ir devlet halini alm ıştır. M ustafa K em al sayesinde de ye­ n i T ürkiye, elini kolunu h a re ­ k etsiz b ıra k a n dinsel b ağ lard an ilk o larak k u rtu lm u ş ve b ir Av­ ru p a devleti o larak k arşım ıza çık m ıştır.

Paul GENTIZON («Mustafa Kemal ou POrient en Marche»)

KARAR ADAMI

G azi k o n u ştu ğ u n d a h a re k e tle ri sertliğ e kaçm ad an canlı olabili­ yor. O ysa, o n u n gib i b ir ad a m ­ d a n an cak se rtlik b ek len ird i. G azi’n in ikiyüzlülük gibi b ir a l­ çaklığa yeteneği olm adığına d a in an ıy o r insan.

İra d e gücü, h e r şeyi y ap m ad a n önce iyice ölçüp biçm ek yetene­ ği, k işisel k a n ıla ra y er verm ek eğilim i b u a sk e r yüzünde o k u ­ n ab ilen çizgilerdir. G erçek şu k i, a sk e rlik m esleğinden hiç b ir iz k alm am ıştır. K o n u şu rk en , benim m erak ım ı giderm ek için, yaptığı b elli b aşlı işleri b ir b ir anlattı: B u n lar, b ir d o k to rd a n ço k b ir c e rra h ın y ap tık larıd ır. Gazi dedi ki: «H alifeliğe son v erm ek k a ra ­ rım aldığım gece, b u n u gün doğ­ m a d a n y ü rü tm e alan ın a so k ­ tum .»

Edouard HERRÎOT («Orient»)

DİKTATÖR M ÜYDÜ?

A ta tü rk ’ü d ik ta tö r say an lar ol­ m u ş tu r. B ence b u h em yanlış, h em de yanıltıcı b ir g ö rü ştü r. K abul edelim ki. günüm üzde «diktatör» sözcüğünün y eterli b ir tan ım ı yapılm ış değildir, am a H itle r'e , M ussolini’ye d ik ­ ta tö r denm esine hiç k im senin k arşı çıkabileceğini sanm ıyorum .

D evrim ler h iç b ir zam an yum u­ şak lık la olm az; b u yüzden b a ş­ langıçta, A nayasanın ve o rg an ­ la rın ın y ü rü rlü ğ e girm esinden önceki günlerde, A ta tü rk ’ü n za­ m an zam an kendi «insiyatiîınne d a y a n a ra k k esin h a re k e t etm ek

z o ru n d a k aldığı o lm u ştu r. Yine de k an u n a ay k ırı d av ran ışla rd a b u lu n m a k ta n k açın m ıştır.

Sir Percy LOR U NE («Kemal Atatürk: an Apprecation»)

TEK ADAM

İngiliz elçisi S ir G eorge Clerk: «Tam b u çağın insanı» diyordu onun için. Lenin gibi b ir adam ı d a işb aşın d a g ö rm üş o lan Sov­ y e t elçilik m ü ş te şa rı M. Potem - kine ise; «Bir h alk ü zerin d e böv- lesine b ü y ü k b ir e tk i k u ra b ilm iş b ir b a şk a k işi görm edim » diye itira fta b u lu n u y o rd u bana.

Rene MARCHYND

İMPARATORLUK

DÜŞMANI

T arih te, M u stafa K em al k a d a r k esin b ir şekilde İm p a ra to rlu k d üşm anı olan insan çok azdır; ü stelik , M u stafa K em al -ışın de­ recede İm p a ra to rlu k d ü şm an ıy ­ dı da. D aha doğ ru su , m illiyetçi olduğu ölçüde İm p a ra to rlu k d ü ş m aniydi. İçin d en gelen b ir sese u y arak , u lu s çerçevesini a şan şeylerin tü m ü n e d ü şm a n kesil­ di, ü lk esin in y ık ılm asın a sebep, b u n a te r s dü şü n celerin o lduğunu b iliy o rd u d a ondan. K esin ve te k am acı, T ü rk iy e’yi bağım sız, b ağ ­ d a şık ve çağdaş b ir u lu s, sağ­ la m ve geçm işteki engellerden k u rtu lm u ş sın ırla rı o lan b ir u lu s ' haline g etirm ek ti.

Benoist - MECHIN («Kurt ile Pars — Mustafa Kemal»)

BAŞARDIĞI İŞ

M ustafa K em al’in tasarla d ığ ı düşünce devrim i, zaten gerek­ liydi diye, bazı B atılıların b a sit bulabilecekleri b ir d ev rim i içine alıyordu.

K endisine h ak lı o larak A ta­ tü rk , yani T ü rk lerin A ta’sı de­ nen M ustafa K em al, girişim ve u m u tların ın gürü ltü sü y le o rta lı­ ğı ayağa k ald ırm ad an çalıştı. D ünyanın, in san a şaşkınlık ve­ re n b u eser h akkında pek az sey bilişi de h erh ald e b u n d an d ır. B u eser, İngiliz, F ran sız ya da R us devrim cilerinin eserine hiç b ir b akım dan benzem ez. B u ü l­ k elerden hiç b iri, dile, yazıya do- kunabilm eyi ak ılların ın kıyısın­ dan bile geçirm em iştir. Ne Crom w ell, ne R obespierre ve ne de Lenin ile ark asın d an gelenler, ö n d erlik ettik leri u lusu, bilim felsefesi, düşünce yöntem i, k ısa­ cası alın yazısını değiştirm e yo­ lu n a götürm eye k a lk ış m a m a la r­ d ır.

M ustafa K em al bu n u yapan ve b a şa ra n adam dır.

George DUHAMEL («La T urquie Nouvelle, Puissance d ’Occident»)

TANIMI

İşte, M ustafa K em al k a rşım d a d uruyor. K endim i k a p tırm a k ta n alam adığım b ir heyecanla b ak ı­ yo ru m ona. G örünüş, b ir kere

daha ald atm ıy o r insanı. İşçi yaptığı işe benziyor. Uzun ve se rt b ir yüz -düşünceyi belirten derin çizgilerin yer ettiği geniş b ir alın; en erji dolu b ir çene; iki buzul gibi m avi gözler; - iş­ te göze ça rp a n ilk şeyler b u n lar. Aşırı derece b ir soğukkanlılık; hiç b ir gücün bükem ediği t i r irade ve bıkm ak, u san m ak nedir bilm eyen b ir d ik k at ve d ü şü n ­ m e yeteneği. İşte, size son d ere­ ce h arek etsiz olduğu için âdeta göz k a m aştıran yüzün açığa v u r­ duğu özelikler.

Claude FARRERE («T urquie ressuscitée»)

GETİRDİĞİ UYGARLIK

D izginlerin tu tu lam ay an b ir is tek ve en erji ile M ustafa K erral, geçici b ir d ik tatö rlü ğ e d ay an a­ rak eserinin başına geçiyor. Aya­ ğı ile D oğu’n un b ü tü n p islik leri­ ni yolu üzerinden süpürüyor. S onra da boşalan devlet ö rg ü tü ­ ne uygarlığı, b itm iş b ir şey gibi, sonuçlarıyla, ta m b ir b ü tü n ola­ rak, iyi işleyen b ir m akine gibi sokuyor. B u öyle b ir ödev ki, m atem atik çi M ustafa K em al’i, savaşın b ü tü n ceb ir so ru n la rın ­ dan d ah a çok çekiyor. O nan ge­ tirdiği uygarlık, geçm işin, geli­ şim so ru n la rın ın ç a m u ru ile vüklü olm ayan ta m b ir u y g ar­ lıktır. H an n s FROEM GEN («K em al A tatürk, S oldat u nd F üh rer» )

MUSTAFA KEMAL'İN

DEVLETİ

B üyük P e tro gibi M ustafa K e­ m al de kendini kısm en cahilli­ ğin, kısm en de dinsel yobazlığın esiri b ir to p lum un o rta sın d a b u l­ du ve bu to plum u B atıd an a ld ı­ ğı d ü şüncelere göre, yavaş yavaş «ıslâh» etti. Ç ağdaş R usya’nın gerçek k u ru c u su Ç ar gibi o da, doğm ayı akıldan, dini p o litik a­ dan. dünya ile ilgili olanı a h re t­ le ilgili o lan d an , ru h u «lâfız»dan ayırdı. O nun gibi o da ülkesin­ deki k u ru m la ra , alışk an lık larla geleneklere, h e r çeşit dinsel a n ­ layışın dışında yeni ve ak la u y a r­ lı b ir biçim verm eye çalıştı. B ü­ yük P e tro sayesinde R usya, d ü ­ zensiz ve vahşi b ir Asya devleti o lm ak tan k u rtu lm u ş, gerçek uy­ garlığın gerek tird iğ i b ü tü n

or-TÜRKLÜK YÜREĞİNİ DAĞLIYOR ŞİMDİ CİHAN DA BİZİMLE AĞLIYOR ŞİMDİ.

Referanslar

Benzer Belgeler

Üniversitemiz, 11 Temmuz 1992 tarihinde Niğde Üniversitesi adı ile Selçuk Üniversitesine bağlı Eğitim Yüksekokulunu Eğitim Fakültesine dönüştürerek ve İktisadi ve

Cumhuriyet idaresiyle yönetim, Fransız îhtilali ’ nden sonra Avrupa'da ortaya çıkmış ve sadece Fransa'da değil Avrupa'nın diğer pek çok dev ­ letinde bizden çok

Genel merkezi İstanbul’da olmak üzere doğuda Erzu- rum ve Elazığ’da Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti kurulmuştu. Trabzon’da Muhafaza-i Hukuk adında

Stratejik planın temel yapısı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından önerilen format temelinde, okulumuz Stratejik Planlama Üst Kurulu, eğitimin üç temel bölümü

‘Yakın Doğu etki alanını’ oluşturmak istediğini anlamıştı ve [...] Yugoslavya, 1920 Ağustos’unda Sevr’de İtilaf Devletleri ile Türkiye arasında kabul edilen

Engeliler merkezi Çevresinde Çim bicimi sulanması ve cevre düzenlemesi faliyetlerinde bulunuldu. Seramızdaki Biberiye bitkilerinden aldığımız çelikleri toprakla buluĢturduk

a) Belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla her türlü faaliyet ve girişimde bulunmak. b) Kanunların belediyeye verdiği

Arapçılığa, Akıl-Dışılığa, Hıristiyanlaşmaya Karşı Çıktığım İçin, Beni Dine Karşı Gösterdiler 18- İslam imanı adı altında Arapçılığa, akıl-dışılığa kulluk