• Sonuç bulunamadı

Saf seccadeler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Saf seccadeler"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ülkü BİLGİN

(Fotoğraflar: Sami GÜNER)

Giderek halı ve seccadelerdeki desenlerin şematize olması, yeni desenler

yaratamama ve eskilerin kabaca taklit edilmesi, sentetik boyaların

Türkiye'ye girmesi ve bunların halılarda da kullanılmasıyla Türk

-

Halı

sanatında gerileme başlamıştır. Bozulan imparatorluk düzeni ve

ekonomisinin doğal sonucu olarak kalitesinden çok kaybeden Türk halıları,

günümüzde Anadolu'nun çeşitli yerlerinde ve özellikle Hereke halı

atelyelcrinde eski görkemine kavuşmaya başlamıştır.

En güzel örnekleri Türk - Halı sa­ natı içinde bulunan seccadeler, isim olarak Arapça «secde et­ mek» fiilinden türetilmiştir. Bu yaygıların bir ibadet gereci ola­ rak kullanılması Hz. Muhammed zamanından sonra başlamıştır. Yazılı kaynak eserlere bakılırsa, İslamiyetin ilk çağlarında Müslü- manlar, namaz kılmak için cami­ lerin çıplak zeminini, avluyu, hat­ ta temiz toprak üstünü dahi ye­ terli buluyorlardı (1).

Hz. Muhammed’in namaz kılmak için özel bir yaygıya ihtiyaç duy­ maksızın kızgın toprak üstünde namaz kılarken zeminin yakıcılı ğından etek uçlarını ve elbisesi nin uzun kollarım kullanarak kO' runması da Islâmiyetin ilk yılla' rında secdeye varmak için her hangi bir yaygının kullanılmadı gına kanıt olarak gösterilir (2)

Bu bakımdan seccadelerin ne za­ man ve nasıl ortaya çıktığı ko­ nusunda henüz kesin bilgiler el­ de edebilmiş değiliz. Gerçi dinî efsanelerde Hz. Cebrail'in Cen­ net koyunu postundan bir secca­ deyi Hz. Adem'e getirdiği söy­ lenirse de, İslâmiyetten önce na­ maz kılmanın söz konusu olma­ ması ve böyle post gibi yaygıla­ rın daha çok bir makam sembolü olması, seccadelere menşe’ ola­ rak kabul edilemez.

İslâmiyetin erken tarihlerinde camilerin, mescitlerin henüz ze­ minin sertliğini yumuşatacak, tozundan toprağından arındıra­ cak yaygılarla kaplanmadığını yine belgelerden öğreniyoruz (3). Neden sonradır ki, bazı ki­ şilerin camiye, mescide, tekkeye gelirken koltuk altlarında namaz kılarken kullandıkları yaygıları

beraberlerinde getirdikleri, na­ mazın bitiminde geri götürdükle­ ri veya kayyumun namazdan ön­ ce bu yaygıları serip, sonra kal­ dırarak muhafaza ettikleri bilini­ yor (4). Bu serme ve toplamaya gerekçe olarak da, namaz vakit­ leri dışında şeytanın yaygının üzerine çıkması olasılığına karşı bir önlemin gerekliliği gösterilir. Kesinlikle bilinmeyen bir tarih­ ten başlıyarak cami ve mescit tabanlarının palmiye yaprakların­ dan, hasırdan, keçeden vb. yay­ gılarla kaplanmaya başlamasın­ dan sonra, seccade gibi küçük bo­ yutlu yaygıların serilip, toplan­ masına gerek kalmadığı ortada­ dır.

Buna rağmen seccade türü kay­ bolmamış, evlerde ve iş yerle­ rinde kullanılmaya devam

(2)

etmiş-tir. Seccadelerin asıl kullanım yerlerinin konutlarda bulunma­ sından, kentsel yaşamın büyük boyutlara ulaşmış olması varsayı­ mıyla açıklanabilir.

Nüfus artışlarının kent sınırları­ nı zorlamasıyla, yerleşme yerleri büyümüş, yeni yeni yapılan ev­ ler, kurulan semtler, cami ve mescitlerden uzakta kalmışlardır. İnsanların hastalık, yorgunluk, yaşlılık gibi bedensel güçsüzlük­ leri, iş hayatının bağlayıcı yön­ leri veya kötü hava koşulları, ki­ şileri evlerinde ve işyerlerinde namaz kılmaya zorlamıştır. Say­ dığımız bu nedenlerin sonucun­ da, sadece namaz kılmakta kul­ lanılan türlü dokuma ve post gibi yaygılarla seccadelerin ilk ör­ nekleri ortaya çıkmıştır kanısın­ dayız.

Sanat tarihi konuları içine giren ve halı dokuma teknik ve desen­ leriyle yapılan seccadeler ise, çoğu kez belli bir ekonomik düze­ ye ulaşabilmiş ailelerin namaz yaygıları olmuştur. Halı dokuma- lı yaygılar, gerek renk, gerek de­ sen açısından gösterdiği zengin­ lik yanında, camilerin mistik ha­

vasını evlerin bir köşesinde ya­ şatmasıyla da değer kazanırlar. Genel olarak mimarideki mih­ rap nişi, iki boyutlu olarak halı - seccadelere resimlenmiştir. Mih­ rap kemerini, kavsarasını taşı­ yan sütunçeler, kitabelikler ve diğer öğeler küçük soyutlamalar­ la seccadelere olduğu gibi akta­ rılmıştır. Kur'an-ı Kerim’de kesin olarak belirtilmese de, resim yapmaktaki sınırlama karşısında İslam sanatçıları somut şekiller­ le anlatım yolu yerine, soyut ve sembolik şekilleri tercih etmiş­ lerdir. Ancak zaman zaman sec­ cadelerde karşımıza çıkan realist tasvirler de, bazı dini kavramla­ rın ve kuralların simgeleridir. Örneğin seccadelerde gördüğü­ müz kandil resmi, İlâhi ışığı; ib­ rik, beden temizliğini; hayat ağa­ cı, sonsuz yaşamı sembolize eder. Daha birçok motifin İslâmî inançlara göre yorumlanması ya­ pılmıştır. Mihrap nişinin tepe noktasından aşağıya doğru sar­ kan bir çiçek demetinin «Bağ-ı İrem’i», mihrap nişinin, Cennetin kapısını simgelemesi gibi. Gerek bitkisel, gerek geometrik desenleriyle taban halılarından büyük farklılıklar göstermeyen Resim 3. 1 4 * 1 5 . yüzyılda Konya’da dokunmuştur. 3.00 x 1-03 m. boyutundadır. Sivrihisar - Şeyh Baba Yusuf Camiinden getirilmiştir.

Figüre 3. Woven during 1 4 -1 5 15th. centuries in Konya. Dimensions are 3.00 x 1*03 m. Taken from the Şeyh Baba Yusuf Mosque - Sivrihisar.

Resim 5. Madalya ve bahar dallarından detay.

Figüre 5. Detail from the medallion and spring branches.

İS

v

^

i

S

î '

, Q V V j ¿Î7 r - J *

r J 'd & ö &

I I

O K V - i ş i T " * ' <7 ' * i > m w ,* 1*»1*' V ' E' «İh

ı

*

y

* " ** * i ♦ *\ + ♦. V' ' ,$■ £

44

i j . V U * * it >

(3)

ism

Resim 4. 16. yüzyılda Uşak’la dokunmuştur. 9.85 x 1-56 m. boyutundadır. Edirne Selimiye Camiinden getirilmiştir.

Figure 4. Woven in Uşak in 16th. century. Dimensions are 9.85 x 1-65 m. Brought from the Selimiye Mosque - Edirne.

(4)

seccadelerde, Cennet rengi sayı­ larak taban halılarında zemin rengi olarak kullanılmayan yeşil renk, bol olarak kullanılmıştır. Dünya halı sanatı için en erken tarihli halı ve seccadelerden oluşan zengin bir koleksiyona sahip, İstanbul - Türk ve İslâm Eserleri Müzesi seccadeleri ara­ sında, yanyana mihrap dizilerini içeren seccadeler bulunmakta­ dır. Bu seccadeler «Saf seccade» olarak anılırlar. Her bir mihrap nişinin içinde bir kişinin namaz kılmasıyla, cemaat cami içinde daha düzgün ve disiplinli saflar meydana getirir ki, bu da İslâmî bir töreyi gerçekleştirir.

İstanbul - Türk ve İslâm Eserleri Müzesi'nde bulunan örneklere bakarak 15- 19. yüzyıllar arasına tarihlenen saf seccadelerdeki benzerlik ve ayrıcalıkları şöyle açıklayabiliriz:

Resini 6. 16. yüzyılda Uşak’ta dokunmuştur. 4 x 1,5 m* boyutundadır. Edirne - Selimiye Camiinden getirilmiştir.

Figure 6. Woven in Uşak in 16th. century. Dimensions are 4 x 1.5 m. Brought from the Selimiye Mosque - Edirne.

15. yüzyıldan kalan en eski bir saf seccade örneğinde görülen bordür, Selçuklu devri Türk ha­ lıları için tipik olan kufi yazıyı andıran desendir. Kırmızı zemin üzerine beyazla verilmiş bu yazı, motiflerindeki ustalığa karşın, iki sıra halindeki onaitı mihrap nişi­ nin formu ve kontur desenlerin­ deki basitlik ile boyutlarındaki uyarsızlık, saf seccadelerin ilk denemelerinden biri olmasıyla açıklanabilir (Resim 1 - 2 ) .

Mihrap nişlerini, petrol rengi ze­ min üzerine kırmızı, mavi ve krem renkli bantlar çizerken, di­ ğer 15. yüzyıl saf seccadesinde mihrap nişini ok ucu, üçgen, ve çengel motiflerinin birbirine bağ­ lanmasıyla oluşan kûfî yazı ka­ rakterindeki desen konturlar (Re­ sim 3 ). Beyaz zemin üzerinde gayet şematik bir biçimde veri­ len mihrap nişinde, biri ortadan, ikisi yanlardan sarkan kandiller görülür.

Koleksiyondaki 16. yüzyıl verile­ rinde, imparatorluğun o çağlar­ daki tüm sanat kollarında göster­ diği üstünlüğe paralel bir gelişim görülür. Herşeyden önce bordür- lerde yazı veya yazıyı andıran desenlerin kayboluşu, yerini na- türalist desenlere bırakması bu değişimdeki en belirgin özellik­ tir.

15. yüzyılın şematik mihrap nişi formları da 16. yüzyıida yumuşak hatlı ve çok dilimli kemer şekil­ lerine dönüşmüştür. Oysa 17. yüzyıldan başlıyarak, özellikle Gördes ve Kula seccadelerinde mihrap nişi formları daha realist, daha gerçekçi desenlerle veril­ miştir (Resim 13). 16. yüzyıl saf seccadesinde ise, rûmîlerle süs­ lü realist kandil tasvirine karşın (Resim 5), mihrap formlarında gerçekçilikten çok dekoratif kay­ gılı çizgiler görülür (Resim 4 -5 - 6 ) . '

Kabaca devir özelliklerini belir­ terek tanıtmaya çalıştığımız 16. yüzyıla ait saf seccadelerden bir kısmı Edirne ■ Selimiye Camiin­ den getirilmiştir. Cami inşaatı başlarken, camilerin mefruşatın­ dan olan minber, kürsü, rahle, kandil ve benzeri tüm eşyaların siparişlerinin de o tarihlerde ve­ rildiği düşünülürse, örneklerini verdiğimiz seccadelerin Selimiye Camii ile aynı tarihlerde (1569 - 1575) dokunmuş olması gerekir. Zemini dolduran bahar dalı ma­ dalyon içindeki lâle ve karanfil motifleriyle eşsiz bir zevk ve sa­ nat ürünü olan seccadede Seli­ miye Camimin çini panolarındaki desenlerin karakteri görülmekte­ dir (Resim 4 - 5 ) . Mihraptan sar­ kan kandil rûmîlerle, madalyon içleri ise lâle ve karanfillerle dol­ durulmuştur.

(5)

«

a

J

V

c f -

* 5

<P> p

A

A*

- >

A ^

- A>/

f Ş t \ * > ' j „

t *

...

f i

f l

.

. ■*"' *

- ,, \Ai

m

#» C 3

7 X t r 3

t i

«

' o

! ,

ı o A

J t e

Resim S. Çintemani motifinden detay

Figüre S. Detail from the motif of «Çintemani»

Resim 9. Bordiirdeki Çin bulutu motifi Figüre 9. Chincse clouds motif in the border

* & * c

Resim 7. 16. yüzyılda Uşak’ta dokunmuştur. 0.5S * 1.19 m. boyutundadır. Edirne - Selimiye Camiinden getirilmiştir.

(6)

Edirne - Selimiye Camii saf sec­ cadeleri içinde, Uşak halılarının tipik bir süslemesi olan çinte- mani'li örnek de bulunmaktadır (Resim 7 - 8 ) . Uzak Doğulu bir motif olmasına karşın, OsmanlI devri Türk Sanat Eserlerinde se­ vilerek kullanılmış bir motif olan çintemani’ye padişah kaftanların­ dan halılara, duvar çinilerinden saray çamaşır bohçalarına kadar her yerde rastlanır. İslâm sanatı­ na Budizmden girmiş, bir inanca göre de bu motifin kullanılma­ sında uğur görülmüş ve koruyu­ cu bir tılsım olarak bilinmiştir

( 5). Çin kökenli çintemani mo­ tifi, Tim ur’un da damgası olmuş, Timur, zaptettiği her kaleye çin- temanili bayrağını korkutucu bir alâmet olarak diktirtmiştir (6). Osmanlı sultanları da bu motifi kendi giysilerine işletmekle, kuv­ vetini, kudretini simgelemiş ol­ malıdır. Çintemani motifiyle bir­ likte çok görülen ve yine çin kö­ kenli «Ç in bulutu» adı verilen motif de, ejder figürünün stilize edilmesinden doğmuş, yine kuv­ vet ve kudret sembolü olarak kullanılmıştır (Resim 9 ). 18. yüzyıl artık Osmanlı devleti­ nin batıya açılma gayretinde ol­ duğu bir çağ olması nedeniyle gerek mimarî, gerek el sanatları süslemelerinde görülen farklılaş­ ma, halı desenlerine de yansır. Bu çağın en önemli halı dokuma merkezi olan Gördes örneğinde olduğu gibi (Resim 12), motifler daha köşeli, sert hatlarla şekil­ lendirilmiştir. Elimize tam ola­ rak geçen tek saf seccade Gör­ des’te dokunmuş olup, mihrap nişi zeminindeki kırmızı ve yeşil renkler her bir bölümde alterna­ tif olarak kullanılmıştır (Resim 13). Mihrap nişlerinden sarkan askılar, halk sanatında çok görü­ len ve «Üzerlik» denilen nazarlık motifleridir (Resim 14).

Resim 10. 16. yüzyılda Uşak’da dokunmuştur. 4.32 x ^-37 m. boyutundadır. Edirne Selimiye Camiinden getirilmiştir. Figure 10. Woven in Uşak in 16th. century. Dimensions are 4.32 x 1.37 m. Taken trom Selimiye Mosque - Edirne.

(7)

m •<* ■<» » H _^U K 1V B 3B SSSB 3B A *<* ♦#> *«►. H

(8)

Emiaafiwiwf i/djiffippl # : # ' ^ <♦. F w J i ,:;W :l S E İ M İ M İ M P ÜMİMÎ •.il? r. ;tl

. .

:

Resim 15. Sinekli Gördes. 1S. yy. sonlarında Gördes’le dokunmuştur. 5.23 x 1-40 m. koyulundadır.

(9)

m-Yine Gördes'te dokunmuş olan diğer saf seccadede görülen kü­ çük küçük yapraklı çiçeklerinden ötürü «sinekli» Gördes ismini aiır (Resim 15). Ancak sinekli denilen bu motifler saf seccade­ nin diğer bölümlerinde tekrarlan­ mış, yalnız bazı mihrap nişi ze­ minleri düz tek renkle dokunarak üzerine kırmızı renkli ibrik tas­ virleri işlenmiştir (Resim 16- 17).

s i

• w v n s v r « • -İV 1V.VS'

" .V .'• *.

Turuncu, yeşil ve lâcivert gibi kontrast teşkil eden renklerin zemin rengi olarak kullanıldığı mihrap nişlerinde madalyonların­ dan başka süslemenin görülme­ diği Hi nt- İ ran saf seccadesini, natürel kıvrık dal ve küçük çi­ çekli bir bordür çevirir (Resim 18). Detaylarda Osmanlı devri seccadeleriyle benzerlikler gös­ teren, fakat düğüm tekniğinden, farklı oranlardan ve desenlerde­ ki incelikten dolayı kolaylıkla başka bir ülkenin verisi olduğu sezinlenebilir.

İlk bakışta Türkistan halılarının desenlerini andıran, kiremit kır­ mızısı ve lâcivert zeminli mihrap nişleri olan saf seccade bir Ana­ dolu dokumasıdır. Düz dalların ve rozet biçimli çiçeklerin mey-Resim 16. Yeşil zeminli ve İbrikli mihrap nisi.

Figure 16. Niche with green ground and an ewer. M k —f -fr= t'V -y

I l ü î t s i :

■■¡z.isz 'Ait:: TSi'r

'c ? ;S

I f

¡ ¡ j 1 1 "

(10)

dana getirdiği şematize edilmiş bitkisel desenler, mihrap nişini tümüyle doldurmuştur (Resim 19).

Resim 20’de görülen Kırşehir saf seccadesi de üç mihraplı olup, baştaki ve sondaki mihrap ze­ minleri kırmızı, ortadaki 1312 H.

(1896) tarihini taşıyan bölüm ise mavi renktedir.

Son sunduğumuz üç örnek, bir grup oluşturacak sayıda olmadı­ ğından bölgesel özellikleri hak­ kında henüz bir yargıya varmak güçtür. Ancak eldeki diğer ör­ neklere bakarak seccadelerin de, halılarda ve diğer el sanatların­ da olduğu gibi klasik devrini 16. yüzyılda yaşadığı anlaşılmakta­ dır. Daha sonraki yüzyıllara gö­ re natüralist desenlerle bezenen saf seccadelerde, diğer sanat kollarında sevilerek kullanılan ve sık görülen motif ve kompozis­ yonlara rastlanır. Örneğin, Edir­ ne Selimiye Camiinden getirilen saf seccadedeki bahar dallı kom­ pozisyonla (Resim 4 ), aynı ca­ miin çini panolarındaki üslûp benzerliği ilginçtir. Kompozisyon­ lardaki olgunluk, dokumadaki ince teknik, zarif ve özenli de­ sen anlayışı, ahenkli renk şema­ sı, selatin camileri için dokunan seccade desenlerinin saray nak­ kaşlarınca hazırlandığı kanısını uyandırmaktadır.

Giderek halı ve seccadelerdeki desenlerin şematize olması, ye­ ni desenler yaratamama ve eski­ lerin kabaca taklit edilmesi, sen­ tetik boyaların Türkiye’ye gir­ mesi ve bunların halılarda da kullanılmasıyla Türk - Halı sana­ tında gerileme başlamıştır. Bo­ zulan imparatorluk düzeni ve ekonomisinin doğal sonucu ola­ rak kalitesinden çok kaybeden Türk halıları, günümüzde Anado­ lu’nun çeşitli yerlerinde ve özel­ likle Hereke halı atelyelerinde eski görkemine kavuşmaya baş­ lamıştır.

VVensinck; A . J. «Seccad e» mad­ desi. İslâm Ansiklopedisi cilt 10, sayfa 302. İstanbul 196. a.e. cilt 10, sayfa 302. a.e. cilt 10, sayfa 302. a.e. cilt 10, sayfa 304.

Koçu, Reşat Ekrem; Türk giyim , kuşam ve süslenme sözlüğü sayfa 77. Ankara 1967.

Item — Maritz, J ; Der Anatolische Teppich. Sayfa 51. München 1975. Resim 18. 17. yüzyıl Hint saf seccadesi, 4.30 x 2.70 m. boyutundadır. Atkı ve çözgüsü yün olup

Sine düğümlüdür. İstanbul, Fatih Katip Muslihittin Camiinden getirilmiştir.

Figure 18. Indian prayer rug of 17th. century. Dimensions are 4.30 x 2.70 m. Woofs and warps are wool. Senneh knots are used. Taken from Katip Muslihiddin mosque in Istanbul, Fatih.

Kişisel Arşivlerde Istanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Doksanlı yılların başlarında kötüye kullanılan madde çeşidinde az sayıda artış olurken, son yıllarda yasal kafa yapıcı maddeler (legal highs), tasarım maddeler (designer

• Seçkisiz atamanın olduğu durumlarda grup büyüklükleri arttıkça denk grupların gelme olasılığı

Türkiye Yeşilleri Uluslararası çalışma Grubu, dünyanın en önemli kültürel miraslarından biri olan Bergama Sunağı'nın ait oldu ğu Bergama'ya geri gönderilmesini istedi..

Tarımda kimyasal gübre kullanımı gibi neoliberal politikaların dayattığı yanlış uygulamalara işaret eden Üzüm-Sen başkanı Adnan çobanoğlu, &#34;Dayatılan yöntemlerle

1991 yılından itibaren Bursa Barosu çevre-Hukuk Komisyonu'nun aktif bir üyesi olarak çalıştı; çevre ihlallerinin hukuki olarak takibi için Büyükşehir

1970'lerin ortasında ABD'nin ulusal güvenlik danışmanı olarak çalışan Henry Kissinger'ın, &#34;Petrolü kontrol et, ülkeyi kontrol edersin; g ıdayı kontrol et, insanları

Türkiye Yeşilleri'nden Ümit Şahin, destekledikleri bağımsız &#34;yeşil&#34; adaylar 22 Temmuz seçimlerinde Meclise giremese de seçim sürecinde binlerce insan ula

Panelde, tüketilen g ıdaların tarladan sofraya kadar gecirdigi süreçler, organik ürünlerle beslenmenin yararları, GDO'lar, pestisistler, hamileler üzerindeki etkiler,