• Sonuç bulunamadı

Atatürk'ün ayakta alkışladığı şampiyon Saim Arıkan

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Atatürk'ün ayakta alkışladığı şampiyon Saim Arıkan"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

"Tp- 5flL¿>¿¿?0 11

Ş A M P İY O N L A R -

1932 yılının İtalya m ili! takım ını yenen g ü re şç ile rim iz (Soldan itibaren):

M ustafa Ç etinkale, A bb a s Sakarya, S aim Arıkan, M ustafa Ç akm ak, Yusuf A slan, N u ri Boyto-

ru n ve Ç oban M ehm et.

Atatürk’ün ayakta

O

m

İ H I A r i l r a n

alkışladığı şampiyon

wCllíIl

M İ İ S İ d l l

__________________________________ Â L İ G Ü M Ü Ş

Güreş MilH Takımı kaptanlarından Salm Hoca (Arıkan) İle Saraybumu'nda kolkola yürüyorduk. Hoca’nın kalbi “ p ll” le çalışıyordu, ama hafızası pek parlaktı:

" — İşgal onluları komutanı Fransız generali de Espe- rey, işte buraya beyaz bir at üstünde çıktı."

Hocayla birkaç adım daha attık. Atatürk’e doğru baktı ve namlı kahkahalarından bilini patlattı:

Mağrur Fransız generali, Türkiye'den hiç çıkmaya- cadını sanıyordu, ama Atatürk’ü nasaba katamamıştı.”

1906 doğumlu olan Salm Ankan, işgal ordusu İstanbul'a dolduğunda 16 yaşındadır:

Ybbancı askerler buralarda üdata cirit atıyorlardı. Azınlıklara mensup kızlar, onlarla tlnglrdeşlrlarken, blz- lar çilemizin na zaman biteceğini henüz bilemiyorduk. Resmi elbisesini Sivas'ta çıkarıp, İngilizler le birlikte ha­ reket eden saraylıların suratına fırlatıp atan Mustafa Ke­ mal, külot pantolonlu avcı elbisesiyle Ankara'daki Ziraat Mektebl'nln üst katına yerleşmişti. Devlet adamı olarak, asker olerak Atatürk’ün eşsizliğim mç kimse tartışamaz.

Türkiye'yi tem silen 1928 ve 1936 olimpiyatlarına katılan

Salm Ankan, 1932-1933-1934 ve 1935 yıllannda 4 kere Bal­

kan şampiyonu olm uş, güreşteki başarılarını antrenörlük hayatında da sürdürerek “ Salm Hoca” lâkabını almış bir spor adamıydı.

Büyük Atatürk’ün iltifatlanna nail olan Salm Hoca, namlı

güreşçilerimizden Muştala Çakmak ve Yusul Aslan'la bir­ likte yaşayan kuşağın son temsllcllerindendi.

Yavaş yavaş yol alarak Saraybumu’ndaki Atatürk'ün hey­ keli önüne geldik. Büyük Atatürk anıtta, sağ elini beline koymuş, bir zamanlar topraklanmızı işgal eden yabancı güç­ lere. sonsuza kadar sürecek bir ders vermenin mutluluğu içinde; “ Bu ülke bizim ” dercesine duruyordu.

“ — Muştala KemalT İlk defa Yalova'ya giderken, uzak­ tan gürdüm. Biz vapurdaydık, o yanımızdan motorla ge­ çiyordu. Muştala Kamal'I görebilmek amacıyla halk va­ purun bir yanına y ılıld ı, az daha gemi devrilecekti. Bu

Ut..

İkincisi, 1B32 Rusya gezisi dönüşüdür. Cumhurlyst’l- mlzln m yılı dolayısıyla düzenlenen törene katılmak üze­ re İstanbul'dan bir grup sporcu Ankara’ya gönderildi, on­ ların arasında ben de bulunuyordum. Bizi, Çankaya ya­ kınlarındaki bir okulda ajırladılat: 0 zamanlar Ankara bomboş, battık, bahçelik. Muştala Kemal, Kızılay'dan ge­ çerken beni görmüş, üstümde eşofman vardı, yanındaki Ali K ılıfa ; 'Ben şalvarı malvarı kaldırdım, bu da nereden

çıktı?' demiş. Kılıç Ali, beni YMova’dan tanırdı, Ala'ya

sporcu olduğumu söylemiş. 0 zamanlar Ankara'da min­ der olmadıtmdan güreşemiyor, koşu ve yürüyüşlerle formda kalmaya çalışıyorduk, ilkinde oldutu gibi İkinci­ sinde de Ala'yı uzaktan görmüştüm.

1S34 yılında İtalya MIHI Thkımı İstanbul'a geldi. 0 sı­ ralarda Italyan diktatörü Mussollnl, 'Asya, Afrika’ diye ko­ nuşuyordu. işte, öyle bir devir. Italyan laktmı İle Teksim Stadı'nda, askeri kışlanın İçinde karştlaşhk ve onları yen­ dik. Mustafa Kemal, bu galibiyetimizden çok memnun

olmuş. Ertesi gün Makslm'de Italyan lar'la ikinci bir kar­ şılaşma daha yapacaktık. Müsabakalardan önca Cevdet Ksrtm Incedayı, yanımıza geldi, sporcularla teker tekel

i konuşarak, rövanş müsabakasında ne netice alacatım ı-

I

zı öğrenmeye çalıştı. Ban, Çoban ve d ite r arkadaşlarım, ■ 'Yeneriz' dedik. Bunun üzerine Muştala Kemal’e bilgi I vermiş.

66 kiloda Arap İsmail vardı, onu takıma almışlardı. Arap d e til de, 'Kara İsm ail' diyelim, çünkü kuzgunlydl. 1 Ata, locasına yerleşince Kara İsm ail'i İşaret ederek ya-

I nındakllera Bu iş bu adamlarla mı oluyor?' diye buruk

bir şekilde sormuş. 0 zaman 'zil' zamantmız. Mustafa Ke- 1 mal, belki bana para verir diye güreşe fırtına gibi gir- I dlm. Italyan’ı tuşladıtım da Muştala Kemal'in sevinçten I havaya fırtadıtını gördüm. Mustafa Kemal, o gün güreşi . çok sevmişti, detildik. Bir yıl sonra Dortmund diye bir Alman takımı geldi. 0 yıllarda Schmelllng adında namlı ' bir Alman boksörü vardı. Amerikalı rakibini yenmiş, HH- I ler de 'üstün ırk' sloganını kullanarak Schmelllng'l kut- I lamışb. Biz, Dortmund'u m atlûp edince Mustafa Kemal'e i haber uçurmuşler: Güreşçilerimiz Alm anlar'ı yendi' do- mişlor. Ala, çok sevinmiş, hepimizi otobüsle topladılar; saat 23Ü0 civarında Florya Köşkü'ne vardık ve birkaç kare uzaktan gördütüm Atatürk'le aynı sofraya oturmak şete- I fine nail oldum.

Atatürk, blzterl köşkün kapısında karşıladı. 0 yıllarda | al öpmak yoktu, hepimizle tokalaştı. S at taralına bizi, sol tarafına da Alman güreşçilerini aldı. Bün atanm a ka­ dar oturup sohbet ettik. Mustafa Kemal, hepimize çeşit- ' II sorular yöneltti. Ben durumu çakmıştım, bu yüzden, I sorulardan kurtulmak İçin en arkaya oturdum. Çoban 1 Mahmad'I İse baş tarafa yerleştirdim. Çoban, blr-tki so-

I rüya cevap veremedi. Ata kızmadı, 'Elbette, senin işin değil' dedi.

Bu arada 'teknik' kelimesinin kökenini araştırmayı baş­ ladı, kimi Yunanca ‘teknikos'tan, kimileri de Fransızca'­

dan gelir' dedllat Ahi'nin rahatsızlığı yeni yeni başlamıştı,

I bu yüzden azar azar rakı veriyorlardı. Alemdağı'ndan ge- | tlrtllen defne suyu' İle rakı İçiyor, sadece sakız leblebisi I yiyordu.

Mustafa Kemal, daha sonraki yıllarda bizi Yalova'da ağırladı. Hatay konusunu hallederken, elbette kendile­ riyle pak görüşemedik. Fakat 12 Ada'nın itafyanlar’ın el- 1 lertnoe olduğu günlerde ve Mussollnl ‘Asya, Afrika' diye I bağınp dururken, bizim italyanlar’ı yenmemiz, onun gü- 1 reş sevgisiyle kucaklaşmasında çok önemli mİ oynamış- I tır. Sonra malüm, 1938 Barlln Olimpiyattan şampiyonu­ muz ftş a r Erkan'ı kutlarken, Kendin küçüksün, ama

memleket İçin çok büyük bir iş yaptın, çok yaşa Yaşart'

I demişti.

I Muştala Kemal Atatürk, sporun dünya yüzünde oyne- I dığı rolü fevkalâde İyi biliyordu. Zaten Sağlam kafa,

sağ-■ lam vücutta bulunur' diyen ve Türk gençliğine spor yap-

malannı tavsiye eden Atatürk'ün spora, sporcuya, yabana I olabileceğini düşünemeyiz..."

i Saraybumu’ nda biraz daha kaldık Saim Hoca, basto- I nuna dayanarak arabaya doğru yürürken Atatürk'ü işaret

etti:

“ —Allah senden razı olsun. Türk milletinin esaret al- bnda yaşayamayacağını dünyaya labal ettin, düşmanı de­ nize döktün...”

Aıabaya bindiğimizde 83 yaşındaki Hoca'itiiz ağlıyordu...

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Üniversitemiz bünyesinde Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı ta- rafından akademik yıl boyunca öğrenciler için basketbol, voleybol, futbol, salon futbolu, tenis,

Cumhuriyet idaresiyle yönetim, Fransız îhtilali ’ nden sonra Avrupa'da ortaya çıkmış ve sadece Fransa'da değil Avrupa'nın diğer pek çok dev ­ letinde bizden çok

Genel merkezi İstanbul’da olmak üzere doğuda Erzu- rum ve Elazığ’da Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti kurulmuştu. Trabzon’da Muhafaza-i Hukuk adında

Stratejik planın temel yapısı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından önerilen format temelinde, okulumuz Stratejik Planlama Üst Kurulu, eğitimin üç temel bölümü

Eğitime erişim, öğrencinin eğitim faaliyetine erişmesi ve tamamlamasına ilişkin süreçleri; Eğitimde kalite, öğrencinin akademik başarısı, sosyal ve

 Onlar mukaddes vatan toprakları için canlarını seve seve vermişler, Çanakkale Savaşları’nın kaderini değiştirmişlerdir5. Burada geçen her saniye, kullanılan her

a) Belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla her türlü faaliyet ve girişimde bulunmak. b) Kanunların belediyeye verdiği

Öğretim 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu ve Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Ön Lisans ve Lisans Eğitim-Öğretim ve Sınav Yönetmeliği kapsamında yapılacak