• Sonuç bulunamadı

Hocam Metin Toker

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hocam Metin Toker"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Milliyet yazarı, duayen

gazeteci Metin Toker,

dokuz yıl savaş verdiği

amansız hastalığa yenildi

YAZARIMIZ, 59 yıllık gazeteci Me­

tin Toker, prostat kanseri tedavisi

gördüğü İbni Sina Hastanesi'nde

dün yaşama veda etti. Toker, 9 yıl­

dır mücadele ettiği rahatsızlığı ne­

deniyle yaklaşık bir aydır yoğun

bakımda tutuluyordu.

TOKER, "adam gibi yapmak koşu­

luyla muhteşem bir serüven" ola­

rak

tanımladığı

gazeteciliğe

1943'te başladı. Sayısız habere im­

za attı. Yazıları nedeniyle hapis

yattı. Hatta çok sevdiği 3 çocuğun­

dan ikisi tutukluyken doğdu.

PAZARTESİ günü Ankara'da topra­

ğa verilecek Toker için. Cumhur­

başkanı Sezer ve Başbakan Ecevit

başta başsağlığı mesajları yağıyor.

Gazetemizin sahibi Aydın Doğan

da, "Örnek alınacak gerçek bir ga­

zeteciyi kaybettik" dedi. ■ 18'de

Hocam Metin Toker

»

Bundan kısa süre önce Metin Tö­kezle 'son' olacağını o an bilemedi­ ğim telefon konuşmasını yapmıştık.

nu dünya tanıyordu

Mesleğimizin en en en usta gaze­ tecisi Toker, İngiliz, Fransız, ABD'li pek çok gazetecinin de dostuydu.

Yılmaz Çetiner 23'te

(2)

Cum a 19 Temmuz 2002

î W3

i '/

Hocam

Metin

Toker

GÜNERİ CIVAOĞLU

g .c iv a o g lu @ m illiy e t .c o m .t r

Baytar afi 1. sayfada

B

ir gece önce Kanal 8 ’de

Sesli Düşünenler

TV programındaki

Sedef Kabaş’ın

konuşmamı izlemiş. Hem teşekkür etmek gibi bir incelik göstermişti... hem de anladığım kadanyla

“o eski güzel günlerden”

laflamak istemişti.

Uzun konuştuk.

Özellikle beraber çalışmamızdan izlenimler ekseninde anılan...

Bir gün sonra da yoğun bakıma alındı.

Kabaş,

programında öyle sorulan çıkanp ö- nüme koyuyordu ki... her biri yaşamın kilometre taşlanydı.

Orada söylediklerimle,

Metin

A bi’nin tele­ fondaki yorumlannı harmanlayarak anlatmaya başlayayım.

Sorgulamıştı

Gazetecilik hocam

Metin Toker

’dir. Bu mesleğin temel eğitimini onun sahibi olduğu A- K İS ’te aldım.

Programda böyle demiştim.

Telefonda

“Doğru yaptık”

dedi.

“İltifat-lar”da

bulundu.

Ve

AKİS

’teki ilk gün anısı:

“Az önce tenisten gelmişti. Neşeli ve

hareketliydi.

Sordu:

“Bu meslekte kalmaya, iyi gazeteci ol­

maya kararlı mısın?”

“Evet efendim.”

Sordu:

“Hukuk okuyormuşsun. Bitirecek mi­

sin? Yoksa gazeteciliğin renkli hayalına mı

dalacaksın?”

“Gazetecilik ve üniversiteyi bir arada

yapmak istiyorum .”

Sordu:

“Evli m isin?... Nişanlı, sözlü?”

“Bir bağlantım yok efendim.”

Yol haritam Metin Toker'den

Yaşamımın yol haritasını çizdi:

“Ben gazetecilik yaparak iki üniversite

bitirdim. Burada edebiyat, Fransa’da siya­

sal bilgiler. Gazeteciliğe her şeyimi ver­

dim. Gazetecilik de bana isteyebileceğim

her şeyi... Gazeteciliğe her şeyini verirsen,

gazetecilik de sana her şeyi verecektir. Ev­

li, nişanlı, sözlü olsaydın iki koltuğa üçün­

cü karpuz sığmazdı.”

Bir gece önce televizyonda bu anıyı anlatmış­ tım. Ertesi sabah

Metin Toker

telefonda güle­ rek şöyle diyordu.

“Ne zaman söylemiştim

sana o sözleri... 3 9 yıl önce mi? Bak, doğ­

ru söylemişim. Gördün m ü?”

Düşündüm...

“Kuzguna yavrusu nasıl

gelir?”

AKİS tarzı

AKİS

’in taklit edilen bir yazı tarzı vardı.

Metin Toker

patentli. Bunu belletmişti bizlere.

“Sadece gerekliyse ayrıntı yazın”

derdi. “Örneğin...

İsmet P aşa

sabah erken kalktı. Neşeliydi. Çok sevdiği üç düğme, gri prince de galles kostümünü giydi. Krem rengi ipek gömle­ ğine, bordo sulka kravat takmışü. Kahverengi Macar vidalası papuçlan pınl pınldı. Gerdeğe gi­ recek bir delikanlı gibi arzulu ve heyecanlıydı" di­ ye yazmışsak, bunun, bir başka sahneye hazırlık amacı olmalıydı. Söz gelişi... Sonraki saatlerde, 2 2 Şubat ihtilalcilerini şapa oturtacak çıkışın, o anlık söylem olmadığını,

“önceden düşünül­

düğünü ve iyi planlandığını, Paşa’nın ev­

den kararlı gittiğini”

bilinçaltlanna mesaj ola­ rak göndermeyi amaçlamalıydı.

Ama A K İS ’i taklit edenler, hiç alakası olma­ yan benzer anlatımlarla yazıya başlarlar,

“rü­

küş”

duruma düşerlerdi.

Affedilmez hata

Bütün yazılanınız.

Metin Toker

tarafından okunurdu. Onun gazetecilik onayından geçerdi.

Nereleri düzelteceği, bizim o haftaki sınavı­ mız olurdu. En fazla özen gösterdiği şey,

“ismin,

tarihin, yerin”

yanlışlığıydı.

“Adamın adını bile yanlış yayınlarsak,

diğer anlattıklarımızın doğruluğuna nasıl

inanırlar”

derdi. Haklıydı.

İyi yazardı. Kolay yazardı. Tatlı - sert, hardal lezzetinde üslubu vardı.

Satırlarında kültür aroması olurdu.

“Yanında çalışan”

söylemini sevmezdi.

“Beraber çalıştığım arkadaşım ”

derdi. Zarifti. Ama çıtkınldım ya da monşer değil. Kültürlüydü. Ama kültür anıtı(l) pozlu değildi. Sıkı G S ’liydi. İyi dalga geçerdi.

Hayatı doyasıya ve hiç eğilmeden dik yaşadı. Sporcuydu. Her gün, Ulus - Çankaya - Ulus yü­ rürdü.

Onun hakkında yazarken 3 9 yıl önceki gibi satırlanmı okuyacak ve düzeltecekmiş gibi hisse­ diyorum.

Metin Abi,

yol haritan ve öğrettiklerin, sonraki yıllarda dostluğun, arkadaşlığın için te­ şekkürler.

Ama... Ne vardı gidecek... O yolda beraber yürüyüp gidiyorduk işte.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Nâmuslu bir adam nâmûs ve fazîletinin mücerred semeresi demek olan hüsn-i zan ve teveccüh-i umûmîye mazhar olmak için vazîfelerinin icrâsında kusûr etmemeye

Olgu mental retardasyonu olan ve akut ince barsak tıkanma bulgularıyla, izole ileum segmentinde trikobezoar gözlenen nadir bir vaka olması nedeniyle

dblTprofesseur avait demandé na%pour que nous allions demeurer guère la main de Christine, mais"quelques jours dans sa villd L de au moment où elle allait

Sonuç olarak kapal› aspirasyon sitemi kullan›lan has- talarda V‹P geliflme insidans› anlaml› olarak daha düflüktü, ancak ayn› hastalar›n tümünde V‹P etkeninin

Sürekli ola- rak yüksek enerji fiziği alanında araştırma yapmaya özen gösteren Arık, nükleer enerji santrallerinde uranyum yerine toryum kul- lanımıyla ilgili

Okuma motivasyonu cinsiyete göre incelendiğinde; okumaya güdüleyici öğretmen, aile, arkadaş, ortam etkenlerinin erkeklere göre kızlar üzerinde daha etkili olduğu (Ülper, 2011),

Türk mutbağında Avrupa’da sebze olarak bilinmeyen şeyler de vardır.. Frenkler buna, “ Come grec = Rum boynuzu” derler ve ağızları­ na koymazlar, zaten

Müzik bir teessür ifadesi olabilir; ama bunların dışında bir müzik eseri bir edebi roman gibidir.. Müzik felsefi bir kitap