•Z7 SZT.fc*'*"
EROZAN, CELÂL SÂHİR - (1883-
1935) 29 eylül Î883 te İstanbul’da doğmuştur. Babası Podgoriçeli İsmail Hakkı Paşa ; annesi de, 1908 den sonra birkaç piyes yazmış olan Fehime Nüzhet Hakkı Hanımdır. Niimune-i Terakki Özel Okulu ile Davutpaşa Rüştiye sinde ilk öğrenimini yaptıktan sonra Vefa İda disinde orta öğrenimini tamamladı. Hukuka kaydolunmuş ve iki sene devam etmişse de ta mamlamamıştır. Erken çağda manzumeler yaz- mıya, bunları bazı der
gilerde bastırmıya baş
ladı. Gündelik Sabah
gazetesine de bir iki
küçük hikâye yazdı.
Mehmet Rauf ve Halit Ziya Uşaklıgil ile tanış ması üzerine, o sıralar-r' da Faik Ali Ozansoy’un kullandığı Zahir adına
benzeterek kendi de
Sâhir adını aldı ve 1899 sonlarına doğru Serveti Fünun dergisinde manzu meler yayınlamıya baş ladı. Bu suretle Edebi- yat-ı-Cedide topluluğu
nun en genç şairi oldu. Manzumelerinin genel konusu aşk ve kadındı. «Kadınlar olmasa öksüz kalırdı eş’arım» mısraı bir kitabının ilk sözleri arasındadır. «Feminist şair», «şair-i nisaî» söz leri onu hem karakterleştirmek,hem kendisiyle alay etmek için kullanılır tâbirler olmuştur. 1908 den sonraki serbestlik zamanında, gi rişkenliğini ve iş kabiliyetini edebiyat işle rinde kılavuzluk etmede kullanmıya başladı. Bazı dergilerin çıkarılmasına yardımda bu lundu, kendi de dergi çıkarma işine girişti, bu arada bazı manzumeler de yazdı. «Fecr-i- Ati» adlı edebî encümen toplantısının reisli ğini yaptı, Musavver Muhit dergisinin yazı işleriyle uğraştı, Demet adiyle bir kadın
dergisi çıkardı. 1910 da Selânik’te Ziya
Gökalp kılavuzluğu ile başlıyan «Yeni lisan» hareketleriyle ilgilendi; bir iki yıl sonra
1 ürkçülük hareketi organları plan Türk
Celâl Sâhir Erozan
AYLIK ANSİKLOPEDİ
Derneği ve Türk Yurdu dergilerine yazılar yazdı; bir ara Türk Yurdu’nun idaresine de baktı. Bu arada kendi yazılarında da bazı değişiklikler gösteriyor; eski edasını bırak mamakla beraber bazı yeni tertip manzume ler de yazıyordu. «Buhran», «Beyaz Gölgeler» ve «Siyah Kitap» adiyle manzumelerini top layıp 1909 - 1912 arasında üç cilt olarak çı kardı. Bunlar hep ilk yazıları çeşidinden na zım ve nesirlerdi, ö te k i yoldaki yazılarını toplamamıştır. İlk Cihan Savaşı sonlarında ticaretle uğraştı; Mütareke zamanında millî
harekete İstanbul’da yardımda bulunanlar
arasında idi, bir taraftan da gençlerle birlikte onların yazılarını yayınlamak isteğiyle «Bi rinci, İkinci...» diye numara ile çıkan «K i tapları» yayınlıyordu. 1919 yılında Hakkı Nâşir müstear adiyle «İstanbul İçin Mebus Nâmzetlerim» isimli manzum küçük bir kitap da çıkardı.
Edebiyat-ı Cedidenin en genç üyesi oldu ğu gibi, bütün ömrünce gençlik işleri ve yeni liklerle beraber bulundu, yakından ilgilendi, hemen her yeni teşekküle yardım etmeyi bir iş edindi. Türk Ocaklarının 1932 de ilgasına kadar bu sahada da daima faal bir rol oyna dı; bütün bu hareketlerinde kendisini ihmal etmiş bir durumda kaldı. Büyük Millet Mec lisinin üçüncü toplantı dönemi sonlarında Zonguldak Milletvekili oldu. Bu sıralarda y e'
ni Türk alfabesinin tesbiti için kurulan
heyete alındı; daha sonra Türk Dili Tetkik Cemiyeti (Türk Dil Kurumu) ne girdi ve edebî dilde konuşulan canlı türkçenin ve İstanbul şivesinin hâkim olması tezini müda
faa esti. (Mustafa Nihat Özön)
GİRİD’ İN H A V A D A N İŞGALİ
-(Mayıs 1941) İ l k h a z ı r l ı k l a r : Almanlar daha 1941 nisanının başında Girid’ e taarruza karar vermişlerdi. Nisan ortalarına doğru hazır lıklar hayli ilerlemişti. Almanlar bu harekâtta gizliliği muhafaza için her çareye başvurmuş lardı. Paraşütçülere Almanya’dan Yunanis tan’ a gelirken havacı elbisesi giydirilmiş, asıl paraşütçü elbiseleri tren ve kamyonlarda taşınmıştır.
H a v a ü s l e r i n i n h a z ı r l a n m a s ı : Yunanistan’ın işgali için uzun menzilli bombar dıman tayyareleriyle nakliye tayyarelerine lü zumlu meydanlar sağlandı. Bir taraftan In- gilizler Yunanistan’dan çıkarılırken diğer ta raftan da Milos ve Skarpanto gibi Girid’e yakın adalarda kısa zamanda meydanlar ha zırlandı. Bu meydanlar avlarla pike bombar dıman tayyarelerine tahsis edildi. İki mo- törlü Messerschmidt 110 1ar ve diğer keşif ve bombardıman tayyareleri Atina, Selânik böl gelerindeki meydanlarla Rodos ve Bulgaris tan’ daki meydanlardan faydalanacaklardı. Ma yısın ilk yarısında Almanlar Girid üzerinde hemen hergün keşif yapmışlardır. Elde edi len fotoğraflara göre kıtalara en küçük te- ferrüatına kadar yapacakları hareketler öğ retilmiş, talim edilmişti.
İ l k h a v a t a a r r u z l a r ı : Girid’ e ilk hava taarruzları 14 mayısta başladı. Baş langıçta daha ziyade Junkers — 87 (Stukalar), Junkers — 88 ve avlarla yapılan bu taarruz lar 19 mayısa kadar beşer ilâ kırkar tayya- relik gruplar halinde ve bazan da tek tay yarelerle geceli gündüzlü devam etti. Bu ta arruzlarda iki kategori hedef seçilmişti: 1) İn- gilizlerin nakliye ve bu arada bilhassa Suda limanında bulunan gemileri. 2) Hava üstünlü ğünü ele geçirmek için Malemi, Retimo, He- rakliyon gibi av uçağı meydanları.
Asıl taarruzdan iki gün evvel top
mev-a
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi